ÇEVRE - 11 Ekim 2024 Cuma 15:37

Başkan Ahmet Metin Genç: "Sel ve heyelanlara karşı tüm tedbirleri almakla yükümlüyüz"

A
A
A
Başkan Ahmet Metin Genç: "Sel ve heyelanlara karşı tüm tedbirleri almakla yükümlüyüz"

Trabzon Büyükşehir Belediyesi ile Karadeniz Teknik Üniversitesi iş birliğinde, Trabzon’da yaşanan sel ve heyelanların nedenleri ve olası çözümlerinin ele alındığı “Trabzon’da sel ve heyelan kader mi?” başlıklı panel düzenlendi.


Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele, Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Panelistler Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy, Prof. Dr. Ömer Yüksek ve Araştırmacı Yazar Fatih Erol, farklı bakış açılarıyla konuyu ele aldılar.


Panelin açılışında konuşan Başkan Ahmet Metin Genç, “Yeryüzündeki tüm hareketler, kaderin bir parçasıdır ve o kaderin sahibi, alemleri yaratan Cenab-ı Allah’tır. Bu perspektiften bakıldığında, yeryüzündeki tüm olaylar, hareketler ve işlerde bir kader planı görmekteyiz. İnancımız gereği, şu anda yaşadığımız bu dünya, ebedi hayatın öncesindeki geçici bir duraktır. Ancak, bizi yaratan Allah, takdir ettiği iş ve işlemlerde insanoğluna irade bahşetmiş, bu da bizleri sorumlu kılmıştır. Çünkü akıl sahibi varlıklar olarak, aldığımız kararların ve yaptığımız seçimlerin sorumluluğunu taşırız. Bu kader çizgisi içinde, irademizle hayatımızda gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlüyüz. Akıl, bilim ve sağduyu doğrultusunda gereken tüm önlemleri alıp, sonucunu Allah’ın takdirine bırakmak, inancımızın bir gereğidir. Geçtiğimiz yıl, 13 ilimizi etkileyen büyük deprem felaketiyle karşı karşıya kaldık. Her ne kadar bölgemizde deprem riski düşük olsa da, yoğun yağmurların sebep olduğu sel ve heyelan gibi doğal afetler bizim için de ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Bu risklere karşı önlem almak zorundayız. Belediye olarak bu tedbirleri hayata geçirirken, şehrimizin önemli bilim merkezi olan üniversitemizle iş birliği yapmaya da özen gösteriyoruz” dedi.



"Afetlerle birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz"


Vali Aziz Yıldırım ise “Olayların akışına uyum sağlayarak doğayla barışçıl bir yaşam sürdürmek zorunda olduğumuzu görüyoruz. Bu, dik yamaçlara ev yapmamak anlamına gelir. Çünkü buralarda heyelan riski vardır; toprak kayabilir. Uzmanlarımız da bu konuyu detaylı şekilde ele alacaklardır. Aynı şekilde, dere yataklarına da ev yapmamalıyız. Neden? Çünkü dere, normal şartlarda sakin akabilir ve hiçbir sorun oluşturmaz. Ancak bazen, yoğun ya da lokal yağışlarda birden taşarak sele dönüşebilir ve büyük zararlara yol açabilir. Üç hafta önce ilçelerimizde bunun örneğini gördük. Evlerimizi ve yerleşim yerlerimizi bu gerçekleri göz önünde bulundurarak seçmeliyiz. Yalnızca binalarımızı değil, yollarımızı, menfezlerimizi ve köprülerimizi de bu koşullara uygun hale getirmeliyiz. Hepimize büyük görevler düşüyor. Belediyelerimiz, genel idaredeki kurumlarımız, atanmış ve seçilmiş yetkililer, hepsi sorumluluk almalı. Vatandaşlarımız da aynı şekilde. Bugün burada, Trabzon’da sel ve heyelan riskleri üzerine konuşmak için toplandık” diye konuştu.



"Toplum bilinci çok önemli"


Panelistlerden Prof. Dr. Arzu Fırat Ersoy ise toplum bilincine vurgu yaparak “Bugün burada toplanmamızın temel amacı doğal afetlerin hayatımızdaki etkilerini daha derinlemesine anlamak, doğal afetlerin hayatımızda nelere yol açabileceğini, başa çıkma yollarını tartışma ve farkındalığımızı artırarak toplumsal direncimizi güçlendirmektir. Afetler her dönemde insan yaşamını ve yerleşim yerlerini derinden etkilemiş, sosyal ve psikolojik yıkımlara neden olmuştur. Ülkemizde maalesef afetler çokça yaşamaktadır. Doğru bilgi, etkin planlama ve farkındalık ile afetlere karşı hazırlıklı olabilir ve riskleri en aza indirebiliriz. Heyelan ve taşkınlar özellikle son yıllarda iklim değişikliğiyle birlikte daha çok ve yıkıcı hale gelmiştir. Aşırı yağışların neden olduğu su baskınları, altyapı yetersizliği ve insan eliyle doğanın tahrip edilmesi afetlerin olumsuz etkilerini arttırmaktadır Geçmişte bölgemizde yaşadığımız birçok trajik olay, heyelan ve taşkın riskinin ne kadar ciddi olduğunu bizlere göstermektedir. Toplumun her kesiminin, afet yönetiminde bilinçlenmesi, güvenli bir gelecek inşa etmemizin en önemli adımıdır” şeklinde konuştu.



Başkan Ahmet Metin Genç: "Sel ve heyelanlara karşı tüm tedbirleri almakla yükümlüyüz"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Bu ailede herkes öğretmen Kayserili Birol ailesi için 24 Kasım Öğretmenler Günü çok büyük önem taşıyor. 2022 yılında vefat eden öğretmen Faik Birol’un 5 çocuğu ve çocuklarının eşleri de öğretmenlik yapıyor. 2022 yılında 92 yaşında hayatını kaybeden öğretmen Faik Birol, Kayseri-Pazarören Köy Enstitüsü’nden mezunu olduktan sonra 36 yıl 1 ay öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik mesleğine aşkı nedeniyle önce küçük kardeşi Nazım Birol’u, ardından da çocuklarının tamamını öğretmen yapan Faik Birol’un Şahinde Birol ile yaptığı evlilikten 5 çocuğu oldu. Birol’un çocuklarının tamamı eğitim enstitüsü mezunu. Çocuklardan Abdullah Birol Gazi Eğitim Enstitüsü, İlhan Birol İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, İrfan Birol Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü, Tülay Birol ve Şemsinur Altun ise Yozgat Eğitim Enstitüsü’nden mezun olarak öğretmen olurken, gönüllerini de bir öğretmene kaptırarak hayat arkadaşlarını bu meslekten seçti. Hayatları boyunca on binlerce çocuk yetiştiren Birol ailesi, 24 Kasım’ın simge ailelerinden birisi ve belki de birincisi oldu. Kendileri için en özel günde öğretmen babalarının mezarında toplandılar Öğretmen çocuklar, 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle öğretmen babalarını anmak üzere Faik Birol’un Kayseri Asri Mezarlığı’ndaki mezarı başında toplandı. Burada babalarının mezarı üzerine karanfil koyan çocuklar, babaları ile sohbet ederek, ona dua etti. “Biz öğretmen bir aileyiz” Faik Birol’un öğretmen oğlu İrfan Birol, kendilerinin aile boyu hatta sülale boyu öğretmen olduklarını söyleyerek, “Bugün öğretmenler günü olduğu için hep beraber buradayız. Bizim gibi bir ailenin Türkiye’de veya dünyada olup, olmadığını bilemiyorum. Babam, Pazarören Köy Enstitüsü mezunu efsane öğretmenlerden biridir. Biz 5 kardeşiz, 5’imizde öğretmeniz. 5’imizin eşi de öğretmen. Ayrıca çok genç yaşta kaybettiğimiz amcamızda öğretmendi. Halamın çocukları öğretmendi. Amcamın oğlu öğretmendi. Yani bugün bizim için son derece önemli bir gün. Torunlarının ve çocuklarının aydın olma yolunu açtığı için babama minnettarız. Başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bizim başöğretmenimizde babamızdır. Bütün öğretmenlere minnetlerimizi, saygılarımızı, sevgilerimizi sunuyoruz. Benim 3 evladım var. 2’si öğretmen oldu. Biri yanlışlıkla mühendis oldu. Biz öğretmen olmalarını canı gönülden isteriz” şeklinde konuştu. “Bugünlere gelmemizde babamın emekleri çok önem taşıyor” Faik Birol’un bir diğer öğretmen kızı Şemsinur Altun da; “Faik Birol’un 5 öğretmen çocuğundan en küçüğüyüm. Bugün burada 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle babamı ziyaret etmek istedik. Bizim için çok anlamlı. Benim için daha da anlamlı. 3 yıl boyunca babam benim görev yaptığım okulun müdürüydü. Birlikte çalıştık. Çok kıymetliydi. Bugünlere gelmemizde babamın emekleri çok önem taşıyor. Babamın eğitim ve öğretimle sadece bir yerde değil, her yerde ismi duyulur ve bilinir. Önce başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün vefat etmiş öğretmenlerin mekanları cennet olsun. Yaşayanlara sağlık ve sıhhat diliyoruz. Bugün çok önemli bir gün. Özel bir gün. Babamızı hem burada ziyaret etmek istedik hem öğretmenler gününü kutlamak istedik hem de dualarımızı okumak istedik. Ruhları şad olsun” ifadelerini kullandı. Hayatı boyunca binlerce öğrenci ve hatta öğretmen yetiştiren Faik Birol’un, ‘Bozkırdaki Fener, Bir Köy Enstitülü Öğretmenin Anıları’ adlı bir kitabı da bulunuyor. (MK-TB-
Isparta Isparta’da öğretmenler gününe tatlı bir dokunuş: gül ve elma aromalı ’Öğretmen Çikolatası’ Isparta’nın gülü ve Eğirdir’in elmasıyla hazırlanan "Öğretmen Çikolatası," Eğirdir’de bir okulda düzenlenen 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliğinde öğretmenlerden büyük beğeni topladı. Isparta’nın meşhur gülü ve Eğirdir’in ünlü elmasıyla hazırlanan çikolata, Eğirdir Nafiz Yürekli Turizm Meslek Lisesi’nde düzenlenen etkinlikte öğretmenlerin beğenisine sunuldu. Eskişehirli bir çikolata ustası, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla katıldığı etkinlikte, bu özel lezzetin yapımını uygulamalı olarak anlatarak Isparta’da daha önce yapılmamış gül ve elma aromalı çikolatayı yaptı. Çikolataya farklı boyut, Gül ve Elma aroması eklendi Usta, çikolatanın ana malzemesi olarak Isparta’nın meşhur gülünü ve Eğirdir’in lezzetiyle tanınan elmasını kullanarak çikolataya farklı bir aroma kattı. Hazırlık sürecini detaylı şekilde gösteren usta, etkinliğe katılan öğretmenlere çikolatayı tek tek tattırdı ve bu özel ürüne "Öğretmen Çikolatası" adını verdi. ‘Isparta çikolataya yeni bir kimlik kazandırdı’ Etkinlik sonunda konuşan çikolata ustası, “Isparta’nın gülü ve Eğirdir’in elması, çikolataya yeni bir kimlik kazandırdı. Bu ürün, Isparta’nın yerel değerlerini dünyaya tanıtmak için büyük bir fırsat” dedi. Öğretmenler, bu özel çikolatanın eşsiz bir lezzet sunduğunu belirterek, etkinliğin hem Öğretmenler Günü’nün anlamına uygun hem de Isparta’nın yerel ürünlerini tanıtıcı bir etkinlik olduğunu ifade ettiler. (ETK-
Gaziantep Hediye duvar halısı ile başlayan merak koleksiyona dönüştü Gaziantep’te yaşayan 72 yaşındaki Mehmet Kaleoğlu’nun kendisine hediye edilen bir duvar halısıyla başlayan halı merakı yıllar içerisinde koleksiyona dönüştü. Kaleoğlu’nun koleksiyonunda yer alan ve geçmiş yıllarda evler ile iş yerlerinin duvarlarını süsleyen farklı figür ve motiflerin bulunduğu duvar halılar büyük bir ilgi görüyor. Tarihi Gaziantep Kalesi civarında bulunan 500 yıllık tarihi Kaleoğlu Mağarası’nın duvarına asılması için kendisine hediye edilen bir duvar halısı ile halı koleksiyonu oluşturmaya başlayan Mehmet Kaleoğlu, duvar halılarını mağaradaki bir odada muhafaza ediyor. Tarihi Yeni Han içerisindeki mağarada 200’den fazla eski duvar halısının bulunduğu koleksiyonuna gözü gibi bakan Kaleoğlu, 1950’li yıllara ait olan duvar halılarını isteyen müşterilerine de satıyor. Geçmişte her evin duvarında yer aldığı duvar halılarını mağaranın çeşitli yerlerine asan Kaleoğlu’nun halıları mağarayı gezmeye gelen yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor. Geçmiş yıllarda daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde duvarları süsleyen halılara adeta hayran kalan ziyaretçiler, dakikalarca halıları inceliyor. 1950’li yıllarda hemen her evin duvarını süsleyen, tüy kadar hafif ve ipek kadar yumuşak olan duvar halıları tarihi mağaraya ayrı bir hava katıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde el ile dokunan, ev ve iş yerlerinin duvarlarına asılan halıları muhafaza etmeye devam eden Kaleoğlu, mağarayı gezmeye gelen ziyaretçilerin, halıları incelemeden gitmediğini söyledi. Günümüzde nadir rastlanan bu geleneksel halılara büyük ilgi duyduğunu ifade eden Kaleoğlu, geçmiş yıllarda hemen hemen her ev ve iş yerinin duvarlarını süsleyen duvar halılarının rengârenk nakışlar, motifler ve iç içe geçmiş desenlerden oluştuğunu bildirdi. Günümüzde duvar halılarının yerini artık tabloların aldığını belirten Kaleoğlu, “Mağaramız 500 yıllık Kaleoğlu Mağarası’dır. Mağaramız 500 yıllık olduğu için ‘tarihi yapıların içerisinde duvar halıları lazım’ dedim. Duvar halılarını mağaramıza astığımızda müşterilerimizin de dikkatini çekti” dedi. “Geçmişte her evin duvarında farklı figürlerin yer aldığı halılar vardı” İpekten dokunan halıların da olduğu resimli duvar halılarında en çok tercih edilen motifler arasında Kabe, aslan, geyik, at, boğa ve tavus kuşunun bulunduğunu belirten Kaleoğlu, geçmiş yıllarda özellikle genç kızların çeyizlerinde duvar halılarının yer aldığını hatırlatarak, “Halılarımızın bir kısmı hediye edildi. Bir kısmını da satın aldık. Duvar halıları mağaramızı ziyarete gelen müşterilerin dikkatini çekiyor. Duvar halılarınız orijinaldir. Duvar halılarını görenler şaşırıyor, aynı zamanda dikkatlerini de çekiyor. Eski döneme ait duvar halılarımız var. Duvar halılarını görenler eski hatıralarını yad ediyorlar. Bu da bizim hoşumuza gidiyor. Benim için de bir hobi oldu. Mağaramıza da ayrı bir renk katıyor. Duvar halıları mağaramıza ayrı bir görünüm kazandırıyor” dedi. “Halılara ilgi çok fazla” Koleksiyonundaki halıların bir kısmını mağaranın duvarlarına astığını belirten Kaleoğlu, “Duvar halıları mağarada dikkat çekiyor. Duvar halılarıyla mağaramız güzel bir dekora kavuştu. Her tarafta eski duvar halılarını görenler beğeniyor. Mağaramız da duvar halılarımız da tarihi kokuyor. Eski duvar halılarını görenler mutlu oluyor, dolayısıyla biz de mutlu oluyoruz” şeklinde konuştu. “Halılar insanı geçmiş yıllara götürüyor” Mağarayı ziyarete gelen vatandaşlar ise, “Mağaradaki duvar halılar bayağı hoşumuza gitti. Renkleri ve desenleri çok beğendik. Mağaradaki her şey tarih kokuyor. Mağara ve duvar halıları çok dikkatimizi çekti. Duvar halıları eskiden kızların çeyizleri arasında sergileniyormuş ve bu halıların 50-60 yıllık tarihi varmış. Halılar gerçekten çok güzel ve halılarda büyük bir emek var” diye konuştular. (SVY-Lo-Y)