GÜNDEM - 06 Ağustos 2024 Salı 09:26

Baba yadigarını yarım milyon harcayarak sıfırdan topladı

A
A
A

Trabzon'da yaşayan Özer Öztürk, 14 yıl önce babası için satın aldığı Tofaş marka Şahin'i babasının vefatının ardından yıllar boyunca sürmedi.

Zamanla bazı parçaları eskiyen otomobili 2 yıl önce tekrar eski haline getirmek için restorasyon çalışmalarına başlayan Öztürk, yarım milyon harcayarak otomobili fabrikasyon haline getirdi. Türkiye'nin değişik illerinden bulduğu orijinal parçalarla otomobilin restorasyon sürecini tamamlayan Öztürk, kapalı garajda muhafaza ettiği otomobilini satmayı düşünmediğini söyledi.

Trabzon'un Ortahisar ilçesinde yaşayan Özer Öztürk, 2010 yılında babası için 1998 model Tofaş marka Şahin otomobili satın aldı. Otomobili satın aldıktan 4 yıl sonra babasını kaybeden Öztürk, aracı yıllar boyunca kullanmadı. Bazı parçaları eskiyen baba yadigarını tekrar eski haline getirmek isteyen Öztürk, hummalı bir restorasyon sürecine girdi. Otomobili tamamen fabrikasyon haline getirmek isteyen Öztürk, dükkan dükkan dolaşarak parça aradı. Ankara ve Isparta gibi bazı illerden orijinal parçalar bulan Öztürk, aracı somun ve cıvatasına kadar sıfırdan topladı. 500 bin TL harcayarak baba yadigarını eski haline getirmenin mutluluğunu yaşayan Öztürk, bir sosyal medya hesabı da açarak restorasyon sürecini paylaştı. Yoğun ilginin gösterildiği sosyal medya hesabından olumlu tepkilerin geldiğini belirten Özer Öztürk, aracı çok sayıda kişinin satın almak istediğini dile getirdi.

Bir kamu kurumunda çalışan Özer Öztürk, restorasyon sürecinde meşakkatli süreçlerden geçtiğini belirterek, “Aracı 2010 yılında babam için almıştım. Sonrasında 2014 yılında babamı kaybedince belli bir dönem muhafaza ettim, sakladım. Sonrasında Aralık 2022'de bir restoran sürecine girmeye karar verdim. Aracı baştan aşağıya restorasyon yapmak istedim. Aracı komple kasnak haline kadar indirdik. Sonrasında yine eski üretim, orijinal parçalarla toplamaya çalıştık. Tabii meşakkatli süreçlerden geçtik. Burada hem emek harcadık hem para harcadık hem zaman harcadık. Yani gerçekten iyi bir şey ortaya çıkardığımız için düşünüyorum” diye konuştu.

“Yaklaşık yüzde 96 civarında aracı fabrikasyon ayarlarına kadar getirdik”

Eski üretim orijinal parçaları bulmanın hatır işine dayandığını kaydeden Öztürk, “Ustalarımız sağ olsunlar. Hatır, rica bizi kırmadılar. Ellerinden geleni yaptılar. Bu zaman zarfında bize yardımcı oldular. Tabii onlar için de benim içinde zor bir süreçti. Yaklaşık yüzde 96 civarında aracı fabrikasyon ayarlarına kadar getirdik. Parça bulmak kolay fakat eski üretim orijinal parçaları bulmak maalesef zor ve hatır işine dayanıyor. Ustalarımız, sevdiğimiz insanlar bir şekilde aracı oldular. Bu şekilde tedarik ettik. Ve aracı bu hale getirdik. Aracın sosyal medya hesabı var ve arkadaşlar çok dikkatliler. Yani en ufak ayrıntısına kadar inceliyorlar. Bazen eleştiriler de geliyor. Hani Tofaş dediğimiz zaman insanların aklında ikiye bölünme gibi bazı şeyler canlanıyor ve bunu da yorumlarda bazen belirtiyorlar. Ama dediğim gibi aracın hatırası olduğu için de baba yadigarı olduğu için benim için çok sorun teşkil etmiyor açıkçası bu tarz yorumlar. Ama tabii onları da dikkate alıyorum” şeklinde konuştu.

“Babadan bize kaldı; benden de artık çocuklarıma kalır diye düşünüyorum”

Aracı satmayı düşünmediğini dile getiren Öztürk, “Aslında bir yarım milyon gibi bir parayı gözden çıkarmaları gerekiyor. İşin para kısmını bir kenara koyarsak emek ve zaman en önemli kavram. Sosyal medya hesabından da arkadaşlar soruyorlar sürekli ne yapabiliriz? Bizde yapmak istiyoruz, nasıl toplayabiliriz? Ama dediğim gibi para bu işin üçüncü kısmında. İlk olarak emek, ikinci olarak zaman, üçüncü olarak da işin maddi kısmı var. Açık konuşmak gerekirse bu şekilde bir araç toplamak için şu anda yarım milyonu gözden çıkarmaları gerekiyor. Sosyal medyadan ve çevremden aracı almak isteyenler var. Sürekli soruyorlar satılık mı değil mi diye. 14 saklıyorum ben aracı. Bundan sonra da satmaya niyetim yok açıkçası. Babadan bize kaldı. Benden de artık çocuklarıma kalır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Babamın sevdiği şarkıları dinleyerek, onun geçtiği yollardan geçiyorum”

Otomobili kapalı garajda muhafaza ettiğini belirten Öztürk, “Koltuklar kumaş artık biliyorsunuz bu aracın parçaları birçok parçası artık üretilmiyor. Tedarik edilemiyor. Tedarik sorunu var. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı bulduk Ankara'dan. Yine bu işle uğraşan. Orijinal kumaşlarla birlikte koltukları neredeyse ayarına kadar getirdik. Orijinal ayarına kadar getirdik. Tofaş'larda torpido çatlaması meşhurdur. Onu da Isparta'dan tedarik ettik. Onun haricinde yine far, top, sinyal, özellikle Tofaş yazılı olmasına dikkat ettik ki sosyal medyada arkadaşlar zaten en çok dikkat ettikleri noktalardan birisi orijinal parça ve eski üretim olup olmadığıydı. Yani bir şekilde işin içinden çıktık diyebiliriz. Arabayla gezmek mutluluk verici açıkçası. Eksik bir noktamız var. Çocuklarımla birlikte çıktığım zaman trafikte dolaştığım zaman tabii bu da babamın eksikliği tabii. Gönül isterdi onun da kendi aracını görmesi, sürmesi ama maalesef bazı şeyler istediğimiz gibi olmuyor. Restorasyondan çıkalı yaklaşık bir 8 ay kadar bir zaman oldu. Kapalı garajda muhafaza ediyorum. Hafta sonları boş kaldığım zamanlarda babamın sevdiği şarkıları dinleyerek, onun geçtiği yollardan geçiyorum. Sonrasında tekrar kapalı garaja bırakıyorum. Günlük hayatıma devam ediyorum. Araç 98 model, 2010 yılında aldığımızda 89 bin kilometreydi şuanda 134 bin kilometrede” dedi. 

Ozan Köse - Tolga Şahin

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Marmarabirlik Türkiye turunu tamamladı Marmarabirlik yurt içi satışlarını arttırmak ve sektörde yaşanan sıkıntıları bertaraf etmek üzere saha buluşmaları gerçekleştirdi. Anadolu’da yedi coğrafi bölgedeki tüm bayilerini tek tek ziyaret eden Marmarabirlik, 25 bin kilometre alanda bölgesel çalışmalarda bulundu. Dünyanın dört bir yanında tüketicisinin sofralarına misafir olan Marmarabirlik, yurt içinde sahip olduğu geniş pazar payındaki dengeleri gözden geçirmek üzere sahaya indi. Yaklaşık altı ay devam eden süreçte Türkiye’deki tüm bayilerini ziyaret eden Marmarabirlik, bu pazar turu çerçevesinde piyasadaki arz-talep dengesini gözlemleyerek, raftaki durumunu tespit etmeyi hedefledi. Bütün illerde bayilerini ziyaret eden Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa ve Pazarlama ve Satış Müdürü Tuncay Kural, paydaşları olan tüm yerel zincir mağazalar ve toptancılar ile bir araya gelerek, kapsamlı bir çalışma yaptı. Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, Haziran ayından bu yana ülkenin dört bir yanındaki tüm bayilerle yapılan çalışmalar neticesinde, “Her bölgede tüm bayilerimiz ve 150’ye yakın yerel zincir mağazası ile toptancılar ziyaret edilmiştir. Bayilerimizle birlikte sektör ve satışlarla ilgili yürütülen çalışmalar üzerine fikir alışverişlerinde bulunduk. Edirne’den Kars’a, Hakkari’den Muğla’ya, Zonguldak’tan Mersin’e, Rize’den Mardin’e kadar ülke genelindeki bayi ziyaretlerimizi İzmir, Denizli, Muğla, Antalya, Isparta ile tamamlamış bulunmaktayız” ifadelerini kullandı. Marmarabirlik bayileriyle yapılan stratejik görüşmeler hakkında bilgiler aktaran Hidamet Asa, “Bayi buluşmalarındaki temel amacımız yaklaşan ürün alım kampanyası öncesinde satışları arttırmak ve üreticiden daha fazla ürün alabilmekti. Piyasalarda oluşan daralmanın saha yansımalarını değerlendirdiğimiz ziyaretlerde, önceki yıllara göre arz-talep dengelerini karşılaştırarak, raflardaki durum gözlenmiş, görülen eksikliklerin giderilmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Yurt içi satışlarımızı arttırmak ve ağımızı her geçen gün daha da genişletmek üzere çalışmalar yapılmaktadır” açıklamalarında bulundu. Bayi ziyaretlerinin sebebi algıyı kırmak Farklı çevrelerce piyasaya olumsuz bir algının oluşturulduğunu dile getiren Asa sözlerini şöyle sürdürdü; “Meydana getirilmek istenen ürün fiyatlarının geri geleceği yönünde olumsuz algı oluşturmak. Biz de bu algının kırılması için bölge temsilcilerimizle birlikte büyük emek harcamış bulunmaktayız. Altı aylık programımız sonunda bu algı kırılmış ve sektör normal seyrine dönmüş, raftaki payımız arttırılmıştır. Bunu rakamsal ortalamalara baktığımızda da rahatça görebiliyoruz ki, satış rakamlarımız yılın ilk yarısına göre ikinci altı ayda satışlarımız yüzde 37 seviyelerinde arttırılmıştır. Bu çok ciddi bir artış oranıdır. Marmarabirlik markasına koydukları katkı, gösterdikleri başarılı çalışmalar sebebi ile zeytin üreticimiz adına tüm iş ortaklarımıza ve ulusal-yerel zincir marketlere teşekkür ediyoruz.”
Amasya Oluz Höyük’te kutsal oda ve taş ortaya çıkarıldı: "Anadolu arkeolojisinde ilk” Amasya’daki Oluz Höyük kazısında Frig dönemine ait kutsal olduğu değerlendirilen 2 bin 600 yıllık oda ve taş ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Bir kutsal odayı ve içerisinde kutsal taşı açığa çıkarmamız Anadolu arkeolojisinde ilk defa gelişen bir olay” dedi. Friglerin kutsal tanrıçası Kubaba’nın heykeline ait parçaya rastlanması üzerine gözlerin çevrildiği alanda iki Kubaba sunağının bulunması sonrasında süren kazılarda 20 metrekare genişliğindeki kare bir yapı ve diğerlerinden farklı olduğu görülen bir taş ile karşılaşıldı. Yazılı kaynaklarda geçiyordu Tarihsel yazılı kaynaklarda kara bir taşın tanrıça Kubaba’yı (Kibele) temsil ettiğinin söylendiğini hatırlatan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şevket Dönmez, “Orta Anadolu’da bir Kubaba kutsal alanında kare biçimli bir yapıda kutsal taşın bulunması Anadolu arkeolojisi için oldukça derin anlamlar taşıyor. Yazılı kaynaklarda geçen kutsal taş ve ana tanrıça ilişkisinin de arkeolojik gerçekliğini gözler önüne seriyor. O tarihsel bilgileri somutlaştırmış durumdayız. Kare yapı, kutsal taş ilişkisinin de MÖ 600’lü yıllara kadar uzandığını görüyoruz” diye konuştu. Çalışma, ‘Geleceğe Miras Projesi’ çerçevesinde ilerleyecek Kubaba kutsal alanındaki çalışmaların Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uyguladığı ‘Geleceğe Miras Projesi’ çerçevesinde ilerleyeceğini anlatan Prof. Dr. Dönmez, “Daha yeni mekanlarında ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Belki de Anadolu’da tek tanrıcılığa başlanan dönemin bir kutsal kompleksini açığa çıkarmış olacağız. Bunu da restorasyonunu tamamlayarak turizme kazandırmayı düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Kazılara, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Amasya Valiliği, İstanbul Üniversitesi ile Amasya Üniversitesi’nin desteğiyle devam edilecek.
Antalya Kira borcu iddiasıyla hem eşyaları haczedildi hem evden çıkartılıp 2 torunuyla dışarıda kaldı Antalya’da yaşlı bir kadın ile 3 torunu, ev sahibinin eve kendi oturacağı ve kira ödemedikleri gerekçesiyle evden çıkartıldı. Ev sahibi iddia ettiği kira borcu nedeniyle aldırdığı haciz kararı ile evdeki tüm eşyalara da el koydu. Haciz geldiğini hastanede öğrenen yaşlı kadın, eve geldiğinde kapıda bekleyen torunları ve kapısı kilitli boş evle karşılaştı. Yaşlı kadın "Kiraları elden verdik. ‘Oğlum elden verme, bunun sonu kötü olur’ dedim, dinlemedi. İki kez benim yanımda elden verdi kiraları” dedi. Antalya’nın Kepez ilçesinde bir ev sahibi, iddiaya göre kira borçları bulunduğu ve kendinin oturacağını belirterek başlattığı tahliye davasını kazanmasının ardından evi boşaltıp eşyaları da borç karşılığı haczetti. Ailenin tüm eşyaları kamyona yüklenerek götürülürken oğlu ve torunları ile birlikte ikamette yaşayan ve olay sırasında hastanede bulunan babaanne, apar topar eve geldiğinde karşılaştığı manzara ile neye uğradığını şaşırdı. Evde yetişkin yokken çocuklar kapıya atıldı Çocukların evden çıkartılarak evin tahliye edildiğini ve eşyaların da borç karşılığı haczedilerek kamyona yüklendiğini öğrenen babaanne, ev sahibini durdurmaya çalışsa da başarılı olamadı. Torunları ile birlikte kapının önünde kalan Fatma Derin’in yardımına çevredeki komşuları yetişti. Uzun süre apartmanın girişinde bekleyen yaşlı kadın ve çocukları komşular evlerine götürmek istese de ikna edemediler. Komşular, yaşlı kadın ve çocuklara yardım edebilmek için ilgili kurumları aradı. Hastanedeyken gelen telefonda şok oldu Torunlarını evde bırakarak hastaneye gittiğini ve eşyaların kamyona yüklenerek evin boşaltıldığını bu sırada öğrendiğini belirten Fatma Derin, “Ben evde yoktum, evde 14 ve 3 yaşındaki torunlarım vardı. Şeker hastası olduğum için hastaneye gitmiştim. Serum falan taktıkları için biraz geç kalmıştım. Hastanedeyken telefon geldi. Torunum, ‘Babaanne, eşyaları aldılar yüklüyorlar’ dedi. ‘Nasıl eşyaları alıyorlar’ diye sordum. ‘Bizi kapıya attılar. Tuttular kolumuzdan çıkardılar. Bütün eşyaları arabaya yüklüyorlar’ dedi. Eve geldim. Baktım arabaya yüklüyorlar” dedi. “Bu çocuklar nereye gidecekti” Evde yetişkin kimsenin bulunmadığı bir sırada kimseye haber vermeden yapılan tahliyeye tepki gösteren yaşlı kadın, “Ev sahibine ve görevlilere ‘Ya babası olacak ya da ben olacağım. Bu torunlarıma ben bakıyorum. Bu çocukları kapıya bıraksanız nereye gideceklerdi. Ben bunları nerede bulacaktım’ dedim. Tansiyonum çok yüksekti, ambulans geldi. Beni hastaneye götürecekti. Ben onları bırakıp nasıl gidecektim hastaneye, onlar çok küçükler” ifadelerini kullandı. “Kış gününde mağdur olduk” Çocukların annesi evi terk ettiği için oğlu ve torunları ile birlikte yaşadığını, ev sahibinin tahliye davasını kazandıktan sonra oğlunun ev aradığını belirten yaşlı kadın, “Çocukları anneleri bıraktı gitti, velayetlerini devlet babasına verdi. Ev sahibinin neden çıkarttığını bilmiyorum. İki kere mahkemeye vermiş. İki kere kağıt geldi eve, benim oğlum avukatı aramış. Avukata ev aradığını, bulamadığını, bulduğu zaman çıkacağını söylemiş. Ne konuşacağımı bilemiyorum. Çok kötü durumdayım” şeklinde konuştu. “’Oğlum elden verme, bunun sonu kötü olur’ dedim” Kiraları oğlunun elden verdiğini, birkaç kez kendisinin yanında ev sahibine kirayı verdiğini ve oğlunu elden vermemesi konusunda uyardığını söyleyen Fatma Derin, “Ben hastane önünde mendil satarak onlara bakıyorum. Benden imza atmamı istiyorlar, neye imza atacağım. Eşyaların içinde param vardı, ziynet eşyalarımda vardı. Torunum bir sene sonra askere gidecekti. Ben ona asker parası biriktiriyordum. Bizim kimsemiz yok, sadece Allah’ımız var. Biz buraya İstanbul’dan geldik, gelmez olaydık. Kiraları elden verdik. ‘Oğlum elden verme, bunun sonu kötü olur’ dedim dinlemedi. İki kez benim yanımda elden verdi kiraları” dedi. “Eşyalarımızı da aldılar” Birisi 3 yaşında iki çocuğun kimsenin olmadığı sırada evden çıkartılmasına anlam veremediğini söyleyen yaşlı kadın, “Geldiğim zaman ben onları nerede bulacaktım. İki seneyi geçti burada oturuyoruz. Kontrat vardı, kiraya zam falan yapmak istemedi. ‘Ben gelip oturacağım evime, evden çıkın’ dedi. Kiraya zam yapsaydı biz yine verebilirdik. Bize direkt ‘Çıkın’ dedi, avukata verdi. Eşyalarımızı da aldı gitti. Biz yokken eşyalarımızı arabaya yükleyip götürdüler. Böyle bir hakları var mı?” şeklinde konuştu. Küçük çocuk şoku yaşadı Yaşlı kadın boşaltılan evinin demir korkuluklarına dayanıp gözyaşı dökerken, küçük kardeşi ile birlikte evde tek başlarınayken ikametten çıkartılan 15 yaşındaki Ömer Derin de yaşadığı şoku “Babaannem evde yoktu, ben de evde kardeşimle oturuyordum. Geldiler çıkardılar, sokakta kaldık biz de, ne yapalım. Eşyaları da götürdüler. Biz ne yapalım, destek çıksınlar bize” sözleri ile anlattı.