KÜLTÜR SANAT - 02 Eylül 2024 Pazartesi 14:37

3. kuşak zurna imalatçısı, çocukları ilgi göstermeyince mesleğinin son temsilcisi oldu

A
A
A
3. kuşak zurna imalatçısı, çocukları ilgi göstermeyince mesleğinin son temsilcisi oldu

Tokat’ta yaşayan Oktay Dursun, dedesinden miras kalan zurna yapımını sürdürüyor. 3. kuşak zurna yapımcısı olan Dursun, çocuklarının mesleğe ilgi göstermemesi ve çırak bulamaması nedeniyle mesleğin son temsilcisi.


Tokat’ın kültürel miraslarından biri olan zurna yapımı, 47 yaşındaki Oktay Dursun tarafından yaşatılmaya devam ediyor. 36 yıldır atölyesinde zurna ve davul imal eden Dursun, 11 yaşında dedesiyle başladığı mesleğin artık son temsilcisi. Diğer zurnalar günde 5 adet üretilirken, Tokat zurnasının birinin tornadan geçirilmesi, deliklerinin açılması, tel takılması ve boyanması işlemleri 3 gün sürüyor. Dursun’un zurna yapımında karşılaştığı zorluklar sadece zaman ve malzemelerle sınırlı kalmıyor. Dursun’un çırak bulamaması ve çocuklarının mesleğe ilgi göstermemesi, mesleğini tek başına yaşatmasına neden oldu. 3’üncü kuşaktan öğrendiği bu geleneksel sanat dalında zamanla yarışan Dursun, zurna yapımındaki ustalığıyla kültürel açıdan örnek teşkil ediyor.



“Dedem telli zurnaya 60 yılını verdi”


Zurna çalmayı bilmese de 36 yılda yüzlerce zurna imal eden Oktay Dursun; “Dedem zurna yapıyordu. Benim de ustamdı. İlkokul 4’üncü sınıftan ayrıldıktan sonra dedemin yanında aktif bir şekilde çalışmaya başladım. 36 yıldır bu mesleği yapıyorum. Dedemden öğrendiğim şekilde zurna ve davul yapıyorum. Dedem 2002 yılında vefat ettikten sonra bütün iş bana kaldı. Dedemin yanında çıraklığım ve kalfalığım geçti. Dedem öldükten sonra da ustalığı sırtlanarak bu görevi devraldım. Dedem Tokat telli zurna yapıyordu. Telli zurnaya dediğimiz bir model için 60 yılını vermiş bir ustaydı. Şimdi dedemden öğrendiklerimle Türkiye’nin tamamına zurna yapar vaziyetteyim. Ben zurna çalmayı bilmiyorum. Dedem hem çalıyor hem de imalatını yapıyordu. Ben sadece imalatı ile meşgulüm” dedi.



“Babadan oğula geçmedi”


Kendisinden sonra bu mesleğin noktalanacağını söyleyen Dursun; “Ben bu işi dedemden devraldım. Yani bizde babadan oğula geçmedi. Dedem de dedesinden devralmış. Ben soyumda 3’üncü göbeğim. Benden sonra büyük bir ihtimalle noktalanacak. Çocuğum ilgi göstermedi. Kendi tercihidir. Yapacak bir şeyim yok” diye konuştu.



“Tokat zurnası 3 gün sürüyor”


Dursun, “Tokat telli zurnanın yapım aşaması 3 gündür. 12 saatte 4 veya 5 adet Sivas tipi zurna elinin hızı ve pratikliğine göre atabilirsin. Tokat zurnasını mümkün değil çıkartamazsın. Tokat telli zurnasının aşamalarında yağ sürüyorsun, 5 saat çekmesini bekliyorsun. Çektikten sonra ‘gomalak cila’ diye adlandırdığımız el yapımı cilayı 5 saatte bir cila işlemini tekrarlıyoruz. Yapımı üç gün sürüyor” şeklinde konuştu.



3. kuşak zurna imalatçısı, çocukları ilgi göstermeyince mesleğinin son temsilcisi oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Lezzeti topraktan gelen şifa kaynağı pekmezin zahmetli yolculuğu başladı Yozgat’ın Çekerek ilçesinde her yıl eylül ayının ortalarında üzüm bağları bozularak toplanan üzümlerden pekmez yapılıyor. Geleneksel yöntemlerle hazırlanan pekmezin lezzeti ise şıranın içine atılan ve kayalık alanlardan toplanan özel beyaz topraktan geliyor. Yozgat’ta kış aylarında sofraların vazgeçilmezi olan pekmez üretimi, bağ bozumu ile birlikte başladı. Çekerek ilçesinde toplanan üzümler geleneksel yöntemlerle pekmeze dönüştürülüyor. İlçede yaşayan vatandaşlar, pekmeze akışkanlık ve kıvam vermesi için Bayındırhüyük köyünde kayalık alanlardan kazma ve kürek yardımı ile pekmez toprağı çıkarıyor. Sabahın erken saatinde üzüm bağlarının yolunu tutan vatandaşlar, üzümün pekmeze olan yolculuğunu başlatıyor. Bağlardan toplanan salkım salkım üzümler, ilk olarak özel pekmez toprağıyla buluşuyor. Ardından toprakla karışması için ezilen üzümler, kıvama geldikten sonra kaynatılmak üzere büyük kazanlara konuyor. Meşe odunu ateşinde 2-3 saat sürekli karıştırılarak kaynatılan üzümler, kıvama geldikten sonra süzgeçten geçiriliyor. Bekleme süresinin ardından kavanozlara alınan pekmez, tüketilmek üzere hazır hale geliyor. “Bu toprağı katmazsak pekmez olmuyor” Bayındırhüyük köyünde yaşayan Durak Özkan, dağlık ve kayalık alanlardan pekmez toprağı çıkardıklarını söyleyerek, “Üzümden pekmez yapmak için doğal toprak kazıyoruz. Bu toprak Çekerek çevresinde sadece bizim köyümüzde bulunuyor. Bu olmadan pekmezin şırası durulmuyor. Dolayısıyla da pekmez olmuyor, bu nedenle de bu toprağı pekmeze katmak zorundayız” dedi. “Pekmez üretimi zahmetli oluyor” Pekmez yapımına başladıklarını belirten Arpaç köyünden Seyit Erol ise, bağ bozumunu gerçekleştirdiklerini ifade ederek pekmez yapımının çok zahmetli olduğunu söyledi. Erol, “Üzümleri bağdan traktörlerle getiriyoruz, burada olmazsa olmaz pekmez toprak katıp eziyoruz. Bu toprağı Bayındırhüyük köyünden getiriyoruz, bu toprak olmazsa pekmez olmuyor. Daha sonra süzdüğümüz üzüm suyunu kazanlarda 4-5 saat kaynatıyoruz ve pekmez yapımını tamamlıyoruz” şeklinde konuştu.
Manisa Yunusemre’den Yuntdağı Kırsal Kalkınma Çalıştayı Yunusemre Belediyesi öncülüğünde düzenlenen Manisa Yuntdağı Kırsal Kalkınma Çalıştayı’nda, bölgenin gelişmesi için neler yapılması gerektiği masaya yatırıldı. Yunusemre Belediyesi öncülüğünde Manisa Büyükşehir Belediyesi MASKİ Konferans Salonu’nda Manisa Yuntdağı Kırsal Kalkınma Çalıştayı gerçekleştirildi. Çalıştaya Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Belediye Başkan Yardımcıları, Belediye Meclis Üyeleri, Sivil Toplum Örgütü Temsilcileri katıldı. Organizasyonun açılış konuşmasını yapan Başkan Balaban, düzenlenecek etkinlik ve organizasyonlarla bölgenin gelişmesi için çalışacaklarını söyledi. Çalıştaya katılan herkese teşekkür eden Başkan Balaban, Yuntdağı’nda tarımsal ve kültürel faaliyetlerin geliştirilmesi için herkesin taşın altına elini koyması gerektiğinin altını çizdi. Çalıştayın moderatörlüğünü İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültürel Mirasın Yönetimi ve Tanıtımı Şube Müdürü Ayşegül Güngören üstlenirken; Özyeğin Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi kurucularından Faik Gür, ‘Yuntdağları ve Kırsal Kalkınma’, OBASYA Kooperatifi Başkanı Mustafa Pala, ‘Yunt Dağları Turizmi ve OBASYA’, Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Bölüm Başkanı Rasim Akpınar, ‘Geçmişten Günümüze Yuntdağı’nda Sosyoloji’ konusunda katılımcıları bilgilendirirken; Fotoğraf Sanatçısı Birol Üzmez’in ‘Yuntdağı Görünmez Atların Fısıltısı Sergisi’nin fotoğraflarının gösterimi yapıldı.
Adana DAİMFED Başkanı Karslıoğlu: "ATÜ’ye beton, demir ve su boruları deneyi laboratuvarı kurulmalı" Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu "ATÜ’ye beton, demir ve su boruları deneyi laboratuvarı kurulmalı" dedi. Karslıoğlu, ve beraberindeki heyet, geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Adnan Sözen’i makamında ziyaret etti. Ziyaret sırasında, Prof. Dr. Sözen’e yeni görevinde başarılar dileyen Karslıoğlu, DAİMFED ve Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (ATÜ) Mühendislik Fakültesi Dekanlığı ile başlatılan işbirliğiyle ilgili görüş alışverişinde bulundu. Ele alınan konuların başında, DAİMFED ve ATÜ ortaklığıyla kurulması planlanan "Beton Deney Laboratuvarı, Mühendislik Fakültesi mezunlarının istihdamı, ‘Mesleğim Elimde’ ve ‘İlk Baretim İlk Yeleğim’ projeleri geldi. Karslıoğlu. ziyarette yaptığı konuşmada, “ATÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Beycioğlu ile hayata geçirdiğimiz işbirliği, mühendislik fakültesindeki öğrencilerimizin genç DAİMFED’i kurmasıyla devam ediyor. Bu serüvende, depremden sonraki inşaatların devam edebilmesi raporuyla üst seviyelere çıkan işbirliğimiz, bundan sonrada üstüne koyarak devam edecek. Çünkü üniversitemiz, bilim ve teknoloji anlamında sektörümüzün gelişimini sağlayan donanımlara sahip, arka planı olan bir üniversite. Adı üstünde bilim ve teknoloji üniversitesi. Bizim bu konuda üniversitemize kayıtsız kalmamız, mesleğimizi üniversiteden habersiz ilerletebilmemiz mümkün değil. Bundan sonraki aşamalarda birlikte hareket edebilmek için federasyon olarak yeni projelerimiz var. En önemli projelerimizden biri de deney yapabilen laboratuvar kurulması. Hem beton, hem demir, hem de su boruları deney laboratuvarının üniversitemizde kurulmasını arzu ediyoruz. Bu proje sektöre maddi manevi katkı sağlanacak ve Adana ekonomisine de güç katacak. Tabii Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi yeni yerleşkeleriyle çok hızlı büyüyen bir üniversite. Üniversite yerleşkesindeki bina yapımlarında federasyon olarak fazlasıyla içindeyiz ve yasal çerçevelerde içinde bulunmaya da devam edeceğiz. Son olarak, Rektörümüz Prof. Dr. Adnan Sözen’e görevinde başarılar diliyoruz” diye konuştu. ‘İlk Baretim İlk Yeleğim’ projesi hakkında bilgi veren Karslıoğlu, şöyle devam etti: “Federasyon olarak ‘İlk Baretim İlk Yeleğim’ Projesi, Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Beycioğlu ile birlikte yürüttüğümüz güzel bir projedir. Birinci sınıfta okuyan gençlerimizin mesleğe ilk girişinin hediyesi olarak sunuyoruz. Bu proje nasıl ki tıp fakültesi öğrencileri beyaz önlük giyip stetoskop takıyorsa, mühendislik fakültesinde okuyan öğrencilerimizin de bir yelek ve baretle mesleğini daha çok önemsemesini ve ciddiyetinin farkına varmasını sağlıyor. Projeye ailelerde katılıyor. 4 yıl sonra mühendis olacak çocuklarını ilk yıllarda hayallerindeki çocukları görmüş oluyorlar. Bu projenin Türkiye geneline yayılmasını sağlıyoruz. ‘İlk Baretim İlk Yeleğim’ projesi, birinci sınıf öğrencileri için muazzam bir projedir.” Mühendislik fakültesinden mezun olan öğrencilerin istihdamı konusunda DAİMFED’in öğrenciler için yapmış olduğu projelerden de bahseden Karslıoğlu, “Federasyonumuzda Genç DAİMFED aracılığıyla sektör temsilcileriyle buluşturup, işe başlatıyoruz. Tabii bu üniversite yıllarında başlıyor. Üniversite yıllarında başlayan staj, DAİMFED’le tanışma fırsatı oluyor gençlerimiz için. Bu fırsatı Genç DAİMFED’le devam ettiriyor arkadaşlarımız. Mezun olduktan sonra da kolaylıkla yurtiçi-yurtdışı iş yapan firmalarımızda işe başlamış oluyorlar. Her Cumartesi DAİMFED’te toplanan gençlerimiz, işe başlayana kadar nöbetini devam ettirir. Taki işe girdikten sonra, artık kendi işine devam eder. Bu bizde bayrak yarışıdır” ifadesini kullandı. DAİMFED- ATÜ işbirliğine de değinen Karslıoğlu, “Mühendislik Fakültesi hocalarımız bizim için çok kıymetli. Deprem felaketinden sonra Adana’da Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile İzolatör Derneği’yle, DAİMFED olarak bir program düzenlemiştik. Bu program çok büyük ses getirdi. İzolatörlü binaların ya da deprem yükünü alacak olan binaların statik hesaplamaları her ne kadar mimarlarımız, mühendislerimiz çok kaliteli çalışsa da biz yine de DAİMFED ailesi olarak hocalarımızdan bilgi almadan hiçbir projeye başlamıyoruz. Onların görüşleri bizler için son derece önemli. Çünkü Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ndeki dekanımız başta olmak üzere tüm hocalarımız konunun duayeni, adeta uzmanıdır. O yüzden bizler için görüşleri çok önemlidir. 6 Şubat depremlerinden sonra da bunu fevkalade hissettik. Bu iş birliği DAİMFED var olduğu sürece devam edecektir" dedi. 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılında Liselerde “Deprem Seminerleri” Projesi hakkında da bilgiler veren Karslıoğlu, “2023-2024 Eğitim Öğretim yılında başladığımız ve yaz tatili nedeniyle ara verdiğimiz bir proje. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte Adana Valiliğimizin koordinatörlüğünde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın seçtiği aşağı yukarı 12 lisede 6 seminer yaptık, diğer 6 deprem seminerleri devam edecek. Liselere deprem seminerleri de çok önemsediğimiz, faydası olacağına inandığımız güzel bir proje” diye konuştu. Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Sözen ise, “Öncelikle, DAİMFED Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu ve beraberindeki heyete nazik ziyareti için teşekkür ederim. Üniversitemiz ile birlikte çok güzel projelere imza atacağımızdan hiç şüphem yok. ATÜ ve DAİMFED işbirliği ile arzu etmiş olduğunuz araştırma laboratuvarında deneylerin yapılabilecek bir araştırma konusuna gidilip, uygun şartlarda paydaş olamaya hazırız” ifadesini kullandı.
Manisa Narin ve kadın cinayetiyle hayattan koparılan kadınların isimleri formaya yansıdı Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor Kadın Basketbol Takımı, kadın ve çocuk cinayetlerine karşı güçlü bir ses daha yükseltti. Takım; Diyarbakır’da trajik bir şekilde hayattan koparılan 8 yaşındaki Narin’i anmak amacıyla, Narin’in isminin yazılı olduğu ısınma tişörtleriyle ve öldürülen kadınların isimlerinin yazılı olduğu formalarla sahaya çıktı. Bu anlamlı hareket, spor camiasında ve kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın girişimleriyle kadın cinayetlerinin yoğun olarak yaşandığı bir dönemde kadını hayatın her alanında desteklemek, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla kurulan Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor Kadın Basketbol Takımı kuruluş amacına uygun olarak kadın cinayetlerine ve toplumsal duyarlılığa dikkat çekmeye devam ediyor. Manisa’nın tek kadın basketbol takımı olan Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor Kadın Basketbol Takımı, kamuoyunda geniş bir etki oluşturarak, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında güçlü bir mesaj verdi. 8 yaşındaki Narin’in Diyarbakır’da trajik bir şekilde hayattan koparılması, tüm Türkiye’yi derinden etkiledi. Bu trajik olayın ardından, Turgutlu Belediyespor Kadın Basketbol Takımı, Narin’in anısını yaşatmak ve kadın ile çocuk cinayetlerine karşı sesini yükseltmek amacıyla Edirne’de anlamlı bir adım attı. Takım, ligdeki ilk maçında Narin’in isminin yazılı olduğu ısınma tişörtüyle ardından öldürülen kadınların isimlerin yazılı olduğu forma ile sahaya çıktı. Narin’in ve öldürülen kadınların isminin yer aldığı formalarla sahaya çıkan kırmızı siyahlılar, sporseverlerden büyük takdir topladı. “Narin’imizin ve öldürülen kadınların sesini yükselttik” Turgutlu Belediye Başkanı Çetin Akın konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Kadın ve çocuk cinayetleri, toplum olarak ortak bir mücadele gerektiren ciddi bir sorundur. Bu nedenle, kadın cinayetlerine karşı güçlü bir ses çıkarmak ve kız çocuklarının haklarını savunmak için bu takımı kurduk. Hayatının baharında henüz 8 yaşında aramızdan koparılan Narin’imizin ve öldürülen kadınların sesini yükselttiğimiz bu maç, bu mücadelenin önemli bir parçasıdır. Kadın ve çocuk cinayetleri, kadına yönelik şiddetin son bulacağı zamana kadar biz bu konuda farkındalık oluşturmaya, toplumda bilinç oluşturmaya, kadınların ve çocukların haklarını savunmaya devam edeceğiz" dedi. Maçın galibi Turgutlu ekibi oldu Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor Kadın Basketbol Takımı, rakibi Edirne DSİ Takımını 53-79 yenerek Edirne deplasmanından galibiyetle döndü. Lidya Garden City Turgutlu Belediyespor Kadın Basketbol Takımı, Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi’nde (TKBL) 2024-2025 sezonuna güçlü bir başlangıç yaptı. Edirne DSİ Takımına karşı oynanan mücadelede Manisa’nın tek kadın basketbol takımı rakibini 53-79 yendi.
Bursa Botla göle açılan çocuklar, rüzgarda sürüklenince vatandaşlar tarafından kurtarıldı Bursa’da iki kardeş deniz botu ile gölde yüzdüğü sırada aniden çıkan rüzgar ile açığa sürüklenmeye başladı. 11 yaşındaki Hüseyin, bottan atlayarak vatandaşlar tarafından kurtarıldı. 7 yaşındaki Yasemin’i kurtarmak için vatandaşlar sahildeki bir işletmeye ait tekne harekete geçit. Kısa sürede bota ulaşan vatandaşlar Yasemin’i tekneye alarak sahile sağ salim ulaştırdı. Olay, saat 12.30 sıralarında İznik Gölü Orhangazi sahilinde meydana geldi. Bursa’dan Orhangazi’ye İznik Gölü sahiline pikniğe gelen ailenin oğlu Hüseyin A. (11) ve kardeşi Yasemin A. (7) deniz botu ile gölde yüzmeye başladı. İki kardeş suda yüzerken aniden çıkan rüzgar botu açığa doğru sürükledi. Botta bulunan iki kardeşten 11 yaşındaki Hüseyin, bottan atladı. Çevredeki vatandaşlar Hüseyin’i sahile çıkarırken, minik Yasemin’in olduğu bot yaklaşık 500 metre açığa doğru sürüklendi. Olayı gören vatandaşlar durumu jandarma ve sağlık ekiplerine haber verdi. Bu esnada git gide açığa sürüklenen bottaki Yasemin’i kurtarmak için zamanla yarış başladı. Göl sahilindeki bir işletmeye ait tekne bota doğru hareket etti. Kısa sürede bota ulaşan teknedeki vatandaşlar Yasemin’i tekneye alarak sahile sağ salim ulaştırdı. Ambulansta ilk müdahalesi yapılan ve sağlık durumu iyi olan Yasemin, kontrolleri yapılmak üzere hastaneye sevk edildi. Anne ve baba ise sahilde gözyaşları içinde çocuklarının kurtarılmasını bekledi.