TEKNOLOJİ
BTK Başkanı Karagözoğlu: “Siber güvenlik ülkeler için bir milli güvenlik meselesi haline geldi” 17 Mayıs 2024 Cuma - 11:57:13 Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, “En gelişmiş ülkelerinin dahi karşı karşıya kaldığı siber güvenlik saldırıları, toplumların siber saldırılara karşı ne kadar kırılgan olabileceğini bizlere gösterdi. Siber güvenlik ülkeler için bir milli güvenlik meselesi haline geldi” dedi. 2017 yılından bugüne BTK destek ve himayelerinde, BTK Akademi ev sahipliğinde Blackbox Security, Brandefense ve Siber Kulüpler Birliği tarafından 8. kez düzenlenen Türkiye’nin en büyük Siber Güvenlik Konferansı Hacktrick 2024, siber güvenlik sektöründe önde gelen isimleri, kurumları ve şirketleri 17-19 Mayıs 2024 tarihlerinde bir araya getiriyor. Bugün başlayan ve 18-19 Mayısta 14 farklı sınıfta eş zamanlı eğitimlerle devam edecek olan konferansın açılış konuşmasını yapan BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, siber güvenliğin yerli ve milli yazılımlarla 7/24 esasına göre yapıldığını ve 7 bin 746 siber güvenlik uzmanının Türkiye’nin siber sahasının korunmasına yönelik çalıştığını söyledi. “Siber güvenlik ülkeler için bir milli güvenlik meselesi haline geldi” Tüm dünya ülkelerinin siber saldırılar karşısında hazırlıklı olması gerektiğini söyleyen Karagözoğlu, “Son zamanlarda dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi karşı karşıya kaldığı siber güvenlik saldırıları, toplumların siber saldırılara karşı ne kadar kırılgan olabileceğini ve doğru şekilde hazırlanılmazsa bu saldırıların sonuçlarının ne kadar yıkıcı olabileceğini bizlere gösterdi. Siber güvenlik ülkeler için bir milli güvenlik meselesi haline geldi ve siber güvenlik tehditleri her kademede artış gösteriyor. Dolayısıyla ülkelerin güvenliği ve bağımsızlığı için siber alanda da etkili savunma sistemlerinin kurulması ve acil durum hazırlıklarının güçlü bir şekilde yapılması zaruri bir ihtiyaç haline geliyor. Saldırıların, gerçekleştiği anda hemen tespit edilmesi, sanal ya da fiziksel bariyer inşa edilmesi, bölgesel ve ulusal anlamda siber güvenlik politikalarının geliştirilmesi büyük önem arz ediyor” ifadelerine yer verdi. “7 bin 746 siber güvenlik uzmanı ülkemizin siber sahasının korunmasına yönelik çalışmaları yürütüyor” Türkiye’de siber saldırılarla mücadele için yerli ve milli yazılımlar kullanarak 7 gün 24 saat esasına göre çalıştıklarını söyleyen Karagözoğlu, “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu olarak bizler, siber güvenlik ekosisteminin gelişmesine katkı sağlamak ve bu ekosistemi geliştirmek için pek çok çalışma yürütüyoruz. Kurumumuz bünyesinde kurulan Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) ve Siber Olaylara Müdahale Ekipleri (SOME) ile siber vatanımızı; 7/24, gece-gündüz demeden yürüttüğümüz çalışmalarla koruyoruz. 2024 yılı Mayıs ayı itibarıyla, USOM koordinasyonunda görev yapan 14 adet Sektörel SOME ve 2 bin 272 adet Kurumsal SOME ile buralarda görev yapan 7 bin 746 siber güvenlik uzmanı ülkemizin siber sahasının korunmasına yönelik çalışmaları yürütüyor. Bununla birlikte siber güvenlik faaliyetleri bugün tamamen yerli ve milli şekilde geliştirilen yazılımlarla sürdürülüyor. Siber saldırı tekniklerinin çeşitlenmesi ve tehditlerin giderek artmasına karşılık, KASIRGA, AVCI, AZAD, ATMACA ve KULE gibi değerleri milyon dolarlarla ifade edilebilecek yerli ve milli projelerle tehditlerin en az maliyetle, en kısa sürede ve proaktif bir anlayışla tespit edilmesi ve önlenmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. “BTK Akademi’nin kullanıcı sayısı 2 Milyonu aşmış durumda” Siber saldırılarla ile mücadelede gençlere yatırım yapılması gerektiğini söyleyen Karagözoğlu, “Bizler bu konuda sorumlu kişiler olarak; insan kaynağına yapılan yatırımın en kıymetli yatırım olduğu inancıyla siber alanda nitelikli insan gücü ve kapasite inşası oluşturmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu bağlamda, ülke genelinde BTK Akademi tarafından başlatılan eğitim çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz. Ülkemizin dört bir yanında, çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere, talep eden herkese ulaşmak amacıyla kurulan BTK Akademi’nin kullanıcı sayısı 2 Milyonu aşmış durumda. Siber tatbikatlar, çeşitli yarışma ve etkinliklerin yanı sıra, BTK Akademi bünyesinde gerçekleştirilen eğitimler sayesinde gençlerimizi siber güvenlik alanında geliştirmeyi, yetkinliklerini arttırmayı ve potansiyellerini açığa çıkarmayı hedefliyoruz. Bilgi ve iletişim alanında insanımızın hayatını kolaylaştıran, refahına katkı sağlayan her türlü çalışmada bizler tüm paydaşlarımızla birlikte her gün daha da güçlü motivasyonla yer alıyoruz” diye konuştu.
17 Mayıs 2024 Cuma - 10:54 Önlerinde kuyruklar oluşuyordu, artık kullanan dahi olmuyor Bir zamanlar önünde kuyrukların oluştuğu ve zamanla teknolojinin gelişmesiyle işlevini yitiren ankesörlü telefonlar adeta tarih oldu. 1891 yılında William Gray tarafından üretilen ve jetonla çalışan ankesörlü telefonlar ülkemizde 90’lı yıllarda yaygınlaşmaya başladı. İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde konumlandırılan bu telefonlar zamanla tüm Anadolu’da iletişimi sağladı. İlk olarak büyük, orta ve küçük tip jetonlarla kullanılan bu telefonlarda daha sonra kartlı sisteme geçildi. Şehir meydanlarında, askeriyelerde, yurtlarda olmak üzere ticaret merkezi gibi insan yoğunluğun olduğu bölgelerde bulunan telefonlar teknolojinin gelişmesi ve cep telefonun ortaya çıkmasıyla neredeyse işlevini yitirdi. Günümüzde konumlandırılan yerlerden kaldırılmayan ankesörlü telefonlar görenleri adeta geçmişe götürüyor. Uzakları yakınlaştırıyordu Adem Haral, geçmişte gurbette olduğu için nişanlısıyla ankesörlü telefonla iletişime geçtiğini ifade ederek, "Gençliğimizde ankesörlü telefonları kullanmıştık. Cep telefonlarının olmadığı dönemlerde haberleşmede işimize yarıyordu. Bazılarında jeton kullanılıyordu. PTT’den jeton alıyorduk. İrili ufaklı jetonlar vardı, konuşma süremize göre seçerdik. O zamanki iletişim aracı ankesörlü telefondu. 1987 yılında ben nişanlandım, daha sonra bir ay başka yere gittim. Nişanlımın evinde telefon vardı. Onunla iletişim sağlayabilmek için sürekli jeton alırdım. Bizi birbirimize kavuşturduğu içinde ankesörlü telefonları çok seviyorduk" dedi. "Acı tatlı hatıralar bunlarla canlanıyor" Haral, ankesörlü telefonları görünce acı ve tatlı hatıralarını hatırladığına değinerek, “Ankesörlü telefonların halka o zamanki hizmeti bambaşkaydı. Önemli bir iletişim aracıydı. Bazen sabırsız insanlar çıkıyordu konuşma biraz uzayınca ‘hadi kardeşim, burada ağaç olduk’ gibi serzenişlerde bulunuyorlardı. Ben 60 yaşındayım, benim gibi bunları kullanan insanlar da beni anlar. Şimdi bu telefonları görünce illa ki duygulandırıyor. Duygulanmamakta elde değil çünkü acı tatlı hatıralar bunlarla canlanıyor. Şimdi yeni teknolojide insanların duygulanacak hali kalmıyor" diye konuştu. "Bu telefon kulübelerinin önünde kuyruklar oluyordu" İbrahim Daştan, geçmişte ankesörlü telefonların önünde kuyrukların oluştuğunu söyleyerek, "Askerdeyken kullanmıştım. Şu anda da aktif şekilde kullananlar oluyor. Cep telefonlarından önce bu telefonlar kullanılıyordu. Bu telefon kulübelerinin önünde kuyruklar oluyordu. Şimdi sadece yurt dışını aramada kullananlar oluyor. Tabii gördükçe hatıralarımızı hatırlıyoruz. Telefon kulübesi önünde hasret giderenler, ağlayanlar, bağıranlar ve sinirlenenler oluyordu" şeklinde konuştu.
17 Mayıs 2024 Cuma - 10:43 Digital Age Tech Summit 17’nci kez İstanbul’da başladı İSTANBUL (İHA) – Teknoloji, dijital kültür ve iş dünyasını konu alan bir etkinlik olan Digital Age Tech Summit bu yıl 17’nci kez düzenlendi. Etkinlikte, dijitalleşme, teknolojide yaşanan gelişmeler, yapay zekanın geleceği gibi konular değerlendirildi. Markaların, start-up’ların, girişimcilerin ve teknoloji meraklılarının katılım sağladığı Digital Age Tech Summit, bu yıl 17’nci kez İstanbul’da düzenlendi. Dijitalleşme, akıllı şehirler, marka güvenliği, yapay zeka, girişimcilik, dijital pazarlar ve sosyal medya gibi konular alanında uzman isimler tarafından değerlendirildi. Teknoloji yazarlarından gazeteci Serdar Kuzuloğlu’nun moderasyonunda gerçekleşen etkinlikte; yapay zeka çözümlerinin taşıdığı potansiyel, markaların, start-up’ların, girişimcilerin ve teknoloji meraklılarının katılımıyla ele alındı. Veri yönetimi konusunda bilgiler paylaşan Prof. Dr. Hüseyin Şeker, ‘Verinin Gücü ve Güçlendirdikleri’ başlıklı oturum gerçekleştirdi. Şeker, verinin yapay zeka çözümlerinde ne denli kritik bir temel oluşturduğunu anlattı. Yapay zeka uygulamalarının sorumlu bir şekilde kullanılması gerektiğini ifade eden Şeker, "Yapay zeka hızla gelişiyor. Veri asla uyumuyor. Siz uyusanız dahi veri uyumaz. Cep telefonlarımızda çok fazla uygulama var. Bu uygulamalar sürekli veri üretiyor. Bu verilerin ekonomiye katkısı da var. Birçok firma bu verileri kullanıp bir takım uygulamalar gerçekleştiriyor. Bazı uygulamalarda güvenlik problemi de ortaya çıkıyor. Bu tarz uygulamaları sorumlu bir şekilde kullanmak gerekiyor" dedi. Verinin doğru olması ve doğru kaynaklardan veri alınması gerektiğinin altını çizen Şeker, "Veri eğer doğru değilse, sizin buradan çıkaracağınız sonuçta doğru olmayacak. Dolayısıyla verinin doğruluğu, doğru kaynaklardan beslenmesi çok önemli" ifadelerini kullandı. Türkiye’de yapay zeka alanında birçok çalışma gerçekleştirildiğini ve gelişme yaşandığını belirten Prof. Dr. Hüseyin Şeker, "Türkiye’de yapay zeka alanında birçok çalışma var. Hem devletin hem de özel firmaların yaptığı çalışmalar mevcut. Bu konuda dünyaya açılan yerli firmalar da var. Türkiye, 2024 sonrası yeni firma, uygulama ve çalışmalarla daha da ilerleyecek. Yapay zekanın gelişme alanında bir sınırlama yok" diye konuştu.
17 Mayıs 2024 Cuma - 10:03 Tavşanlı Fen Lisesinde öğrenciler yaptıkları robotlar ile yarıştı Kütahya’nın Tavşanlı ilçesi 15 Temmuz Şehitler Fen Lisesi tarafından ulusal düzeyde ikincisi düzenlenen ROBOTAV2024 robot yarışları ödül töreni ile sona erdi. 25 farklı ilden 150’in üzerinde takımın başvuru yaptığı yarışmalara toplam 300’ün üzerinde yarışmacı katıldı. İl geneli ortaokul 7.’nci ve 8.’nci sınıf öğrencilerine yönelik bilim olimpiyat sınavına 30’un üzerinde ortaokul ve bilim sanat merkezinden 140’tan fazla öğrenci katıldı. Bilim Olimpiyatlarında ilk 10’ a giren öğrencilere başarı belgesi, ilk 3’e giren öğrencilere ise ödülleri takdim edildi. Yarışmalarda ortaokullar kategorisinde "Hızlı Çizgi İzleyen Robot" dalında Kütahya Kendin Yap Atölyesi MİJİBOT Ekibi birinci, Kütahya Kendin Yap Atölyesi Jetbot Ekibi ikinci, Ağaçköy Ortaokulu Ağaçköy - 2 ekibi ise üçüncü oldu. Ortaokullar kategorisinde "Tasarla-Yap-Çalıştır" dalında Kütahya Osmanbey Ortaokulu Kaan takımı birinci , Germiyan Bilge Koleji Kadırga takımı ikinci, Tavşanlı Ahmet Uluçay Bilim ve Sanat Merkezi Avcı-1 takımı üçüncü oldu. Liseler kategorisinde "Geri Dönüşümden Robota" dalında Tavşanlı Arslanbey Meslekî ve Teknik Anadolu Lisesi Tamtalgd takımı birinci, Tavşanlı Atatürk Anadolu Lisesi Vididis takımı ikinci, Ahmet Necati Yılmaz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Orhaneli takımı ise üçüncü oldu. Ödül töreni sonrası müzik sunumu gerçekleşti ve davetlilere ikramlarda bulunuldu. Düzenlenen ROBOTAV2024 robot yarışlarına Tavşanlı Kaymakamı Hayrettin Baskın, Belediye Başkanı Ali Kemal Derin, Kütahya Millî Eğitim Müdürü Hasan Başyiğit ve protokol üyeleri, basın mensupları, misafirler, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.
ZAFER’den Yeni Teknolojiler ile Katma Değerli Üretim Paneli ve Teknokent-Öğrenci Buluşması
14 Mayıs 2024 Salı - 12:20 ZAFER’den Yeni Teknolojiler ile Katma Değerli Üretim Paneli ve Teknokent-Öğrenci Buluşması Zafer Kalkınma Ajansı (ZAFER) tarafından Manisa Ticaret ve Sanayi Odasında Yeni Teknolojiler ile Katma Değerli Üretim Paneli düzenlenecek, ayrıca Teknokent-Öğrenci buluşması gerçekleştirilecek. Zafer Kalkınma Ajansı (ZAFER) tarafından Manisa’da faaliyet gösteren firmaların yüksek teknolojiye dayalı çözüm bulmalarına ve endüstrinin değişik konularında kullanılan yeni teknolojileri tanımalarına katkı sağlamak amacıyla 16 Mayıs 2024 Perşembe günü saat 09.30-12.30 arasında Manisa Ticaret ve Sanayi Odasında Yeni Teknolojiler ile Katma Değerli Üretim Paneli düzenlenecek. Panelde sektörün önde gelen firmalarından Mia Teknoloji, SANLAB, Poligon Mühendislik, Flood Medya, infoTron ve +90 Digital Factory yetkilileri birer sunum yapacak. Zafer Kalkınma Ajansı, Manisa’da faaliyet gösteren ve firmalarını teknolojik bakımdan geliştirmek isteyen tüm işletmeleri etkinliğe davet etti. “ZAFER’den Teknokent - Öğrenci Buluşması” Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda Siber Vatan Programı çerçevesinde Zafer Kalkınma Ajansının (ZAFER) destekleriyle Manisa Celal Bayar Üniversitesi öğrencilerine, Beyaz Şapkalı Hacker (C.E.H), Sızma Testi, Zararlı Yazılım Analizi, Tersine Mühendislik ve Web Güvenliği Eğitimi veriliyor. Eğitimlerini tamamlayan öğrencilerin bölgedeki Teknokentlerde yer alan firma temsilcileri ile 16 Mayıs 2024 Perşembe günü saat 14.00’te Manisa Celal Bayar Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesinde buluşacağı bir etkinlik düzenlenecek. Birebir görüşmelerin yapılacağı etkinlikte, öğrencilerin siber güvenlikle ilgili iş dünyasını tanıması, ilerleyen dönemlerde bu alanda çalışan firmalarda istihdam edilmesine katkı sağlanması öngörülüyor. Etkinliğe Teknokent dışında siber güvenlik ve benzeri konularda çalışan firmalar da davet edilebilecek.
Atılım Üniversitesi öğrencileri geleceğin mühendislerine öncülük etti
14 Mayıs 2024 Salı - 12:10 Atılım Üniversitesi öğrencileri geleceğin mühendislerine öncülük etti Atılım Üniversitesi VeciLabs Araştırma Geliştirme Platformu, düzenledikleri VEX Liseler Arası Robotik Yarışması ile geleceğin mühendislerine öncülük etti. Atılım Üniversitesi VeciLabs Araştırma Geliştirme Platformu, lise öğrencilerinin robotik kodlama becerilerini sergileme, takım çalışması ve problem çözme yeteneklerini geliştirmesine katkı sağlamak amacıyla 11-12 Mayıs’ta VEX Liseler Arası Robotik Yarışması düzenledi. Atılım Üniversitesi’nin ev sahipliği yaptığı turnuvaya 15 okuldan katılan 15 takım, zafere ulaşmak için birbirleriyle kıyasıya yarıştı. Robotik faaliyetlerin liseli öğrencilere hitap ettiğini dile getiren VeciLabs Araştırma ve Geliştirme Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Emir Can Emir, “VEX Robotics adı altında uluslararası bir yarışma gerçekleştiriyoruz. Burada takımlarımız kıyasıya bir şekilde mücadele ediyorlar. Takım çalışmasının önemini ve problem çözme yeteneklerini değerlendiriyorlar. Bunun sonucunda ödüllerimizle birlikte yurt dışı yarışmalarında fırsat bulabiliyorlar” ifadelerini kullandı. Yarışmanın Atılım Üniversitesi’nin destekleriyle gerçekleştirildiğine dikkati çeken Emir, “Takımlarımızın hepsi çok başarılılar. Geleceğin mühendisleri olacaklarına ve ülkemiz için çok faydalı öğrenciler olacaklarına eminiz” değerlendirmesinde bulundu. Yarışmada takım çalışmasının öne çıkan en önemli özellik olduğunu vurgulayan Emir, “Burada bireysel olarak asla başarı kazanamayız. Takım olmanın önemi bu yarışmalar için çok önemli. Takım çalışmalarını çok iyi yaptıkları zaman ödül kazanıp yurt dışına gidebiliyorlar” dedi.
Bursa Uludağ Üniversitesi’nden elektrikli araç sanayisine destek
14 Mayıs 2024 Salı - 11:11 Bursa Uludağ Üniversitesi’nden elektrikli araç sanayisine destek Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), TÜBİTAK-1501 projesi çerçevesinde elektrikli araçlar için batarya kutusu geliştirme ve imalat faaliyeti yürütecek olan Hüner Alüminyum firmasına mühendislik ve Ar-Ge desteği verecek. BUÜ Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. A. Alper Özalp, Hüner Alüminyum Ar-Ge ekibinin yürüttüğü elektrikli araçlar için batarya kutusu geliştirme ve imalatı projesinde görev alıyor. Önceki yıl başlatılan proje ortaklığı çerçevesinde 2023 yılı 2. dönem çağrısına yapılan başvuru olumlu sonuçlandı. TÜBİTAK, “Enerji Yoğunluğu Yüksek Batarya Hücre Teknolojileri, Yüksek Verimli Batarya Üretimi-Yönetimi” başlığı altında tanımlanan “Yüksek verimli çevreye duyarlı batarya üretim süreçlerinin geliştirilmesi” ve "Enerjiyi daha verimli kullanma imkânı sağlayacak yüksek verimli batarya yönetim sistemlerinin geliştirilmesi” hedefleri çerçevesinde çalışmanın desteklendiğini açıkladı. Çalışmalar aralıksız bir şekilde sürdürülüyor Projeye dair açıklamada bulunan Prof. Dr. Alper Özalp, yürütülecek tüm imalat çalışmalarının Hüner Alüminyum bünyesinde olacağını aktardı. Proje çerçevesinde firma bünyesinde batarya kutusu testlerine yönelik geniş çaplı bir test laboratuvarının kurulacağı bilgisini de paylaşan Özalp, “Proje hedefindeki batarya kutusu ile batarya kutusu üretimine yönelik imalat yönteminin hayata geçirilmesi ile hem Hüner Alüminyum’un ihracat kulvarındaki büyümesine destek verilecek, hem de firmanın uluslararası markalaşma hedeflerine katkı koyulacaktır. Çalışma aynı zamanda ülkemizin yerli ve milli kalkınma hamlesine olumlu yansımalar sağlayacaktır. TÜBİTAK yöneticilerine destekleri için teşekkür ediyoruz. Proje konusunda çalışmalar aralıksız bir şekilde sürdürülmektedir” diye konuştu.
Türkiye’de teknolojide bir ilk: Casper, Intel Serisi 1 işlemcileri ile yeni bir çağ açıyor
13 Mayıs 2024 Pazartesi - 10:53 Türkiye’de teknolojide bir ilk: Casper, Intel Serisi 1 işlemcileri ile yeni bir çağ açıyor Dünyanın en son teknolojilerini Türk kullanıcılarına sunma misyonuyla yola çıkan Casper, Türkiye’de bir ilke daha imza atıyor. Dünya’nın en büyük işlemci üreticisi Intel ile iş birliği yapan teknoloji markası Casper, profesyoneller için yeni bir standart belirleyen Intel Series 1 işlemcileri, Nirvana X600 ve X700 dizüstü bilgisayarlarında kullanıcıların beğenisine sunuyor. Dünyadaki trend teknolojileri kullanıcılarıyla buluşturan Türkiye’nin teknoloji markası Casper, bir ilke daha imza attı. Dünya’nın en büyük işlemci üreticisi Intel ile yeni bir iş birliğine imza atan Casper, Türkiye’de ilk kez Intel Series 1 işlemcilerin, Nirvana X600 ve X700 dizüstü bilgisayarlarda kullanılacağını duyurdu. Aylar süren Ar-Ge süreçleri sonucunda ortaya çıkan yeni optimizasyon ile bir önceki nesil işlemcilere göre hem yaklaşık yüzde 20 daha az güç tüketimi sağlayan Series 1, turbo frekansta 5Ghz’e çıkabilen ortalama yüzde 15 daha yüksek performans ile öne çıkıyor. Nirvana X600 ve X700’ün yüksek mobilite özelliğini artıran bu yeni iş birliği sayesinde kullanıcılar, içerik oluşturma ve üretkenlik için performansından ödün vermeden çok daha uzun saatler boyunca işlemlerini gerçekleştirebiliyor. Masaüstü bilgisayar performansını dizüstü bilgisayarda sunuyor Intel’in 2024 yılında lanse ettiği “U” serisi işlemcilerde en yüksek performansa sahip Series 1, Casper Nirvana X600 ve X700’ün performansını ve yüksek mobilite özelliğini kusursuz bir uyum içinde artırıyor. 3D performanslı hibrit mimarisiyle iki çekirdekli mikro mimariyi tek bir işlemci yongasında birleştiren Series 1, her bir çekirdek türü için belirli görevleri gerçekleştirebiliyor. Aynı zamanda Intel Core 5 120U ve Core 7 150U işlemci seçenekleriyle özelleştirilebilen Nirvana X600 ve X700, Microsoft Copilot’un gelişmiş yapay zeka özelliği sayesinde tüm profesyonellere masaüstü bilgisayar performansını dizüstü bilgisayarlarda deneyimleme imkanı sunuyor. “Türkiye’nin bilişim sektöründeki gücünü artıracak” Türkiye’de ilk kez, Intel Series 1 işlemcilerin Casper Nirvana X600 ve X700 bilgisayarlarda yer almasının Casper ve bilgisayar sektörü için önemine değinen Casper Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Feray Karaman, “Türkiye’nin kalkınmasında bilişim sektörünün oynadığı rol kritik önem taşıyor. Bu bilinçten hareketle, 30 yılı aşan vizyonumuzdan aldığımız ilhamla, ülkemiz için değer oluşturan, rekabetçi ve üstün performanslı ürünler geliştirmek için çalışıyoruz. Dünya bilgisayar pazarının yaşadığı zorluklara rağmen, Türkiye’nin bu alandaki büyüme başarısı dikkate değer. Dünya bilgisayar pazarı, geçtiğimiz sene ikinci ardışık yılında yüzde 14 küçülerek 253 milyonluk bilgisayar satışıyla yılı kapattı. Türkiye ise geçtiğimiz yıl dünyadan pozitif ayrışarak, bilgisayar satışında yüzde 29 büyüdü. Özellikle pazardaki ticari ve bireysel notebook satışlarına da baktığımızda pazar yüzde 16 büyürken, Casper’ın kurumsal notebook satışları yüzde 55 büyüdü. Bireysel notebook satışlarımız ise sektördeki yüzde 36 büyümeye kıyasla, yüzde 67 oranında büyüme gösterdi. Bu başarının arkasında, Türk kullanıcılarının taleplerini ve isteklerini dikkate alan yaklaşımımızın büyük etkisi var. Bu başarıyı ileriye taşıyacak aylar süren Ar-Ge çalışmalarının meyvelerini toplamak bizi son derece mutlu ediyor. Türkiye’de bir ilk olan Intel Series 1 işlemcilerini Nirvana X600 ve X700 dizüstü bilgisayarlarımızda kullanarak, kullanıcılarımıza benzersiz bir deneyim sunmaktan gurur duyuyoruz. Bizler Casper olarak, Türkiye’nin teknoloji markası olma hedefimiz doğrultusunda, sürekli olarak kullanıcılarımızın ihtiyaçlarına uygun, son teknoloji çözümler sunmaya kararlıyız. Intel ile olan bu iş birliği ve teknolojik yenilikler, Türkiye’nin bilişim sektöründeki gücünü ve potansiyelini daha da artıracak” dedi.
(ÖZEL) Vatandaşlar telefon alırken en çok RAM ve depolama alanını göz önünde bulunduruyor
13 Mayıs 2024 Pazartesi - 09:23 (ÖZEL) Vatandaşlar telefon alırken en çok RAM ve depolama alanını göz önünde bulunduruyor Eskişehir’de telefonculuk yapan Yiğit Aytekin, cep telefonu alan vatandaşların pek çok donanımsal özellik arasından en çok RAM ve depolama alanı ile cihazın muhtemel arıza ya da hasar durumlarına karşı tamir maliyetlerini göz önünde bulundurduklarını söyledi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte cep telefonlarının özellikleri de çeşitleniyor. Bu çerçevede, artık her telefon farklı kesimlerdeki vatandaşlara hitap etmeye başlarken, müşterilerin talepleri de farklılaşıyor. Vatandaşların kimisi cep telefonlarını sadece gündelik ihtiyaçları için seçerken, kimisi de oyun veya iş için kullanacağı için ona uygun özelliklerde cihazlar arıyor. ‘İyi olsun, ucuz olsun’ düşüncesiyle telefon alan vatandaşlar cihazların muhtemel arıza ya da hasar durumlarında meydana gelecek tamir maliyetini de göz önünde bulundururken, yüksek maliyetli olduğu bilinen Amoled ekranlar yerine TFT ya da IPS ekranların da tercih edildiği gözlemleniyor. Müşterilerinin en çok RAM ve depolama alanına dikkat ettiği bilgisini paylaşan telefoncu esnafı ise, bazı vatandaşların fiyata ya da özelliğe değil belli bir markaya odaklandıklarını ifade ediyor. “Kimisi için para, kimisi için de özellik öncelik” Eskişehir’de telefonculuk yapan Yiğit Aytekin, her vatandaşın telefonlarını belli başlı amaçlar doğrultusunda kullandığını belirtti. Müşterilerin alışverişlerini de bu istekleri doğrultusunda gerçekleştirdiklerini dile getiren Aytekin, “Kimisi telefonunu iş için kullanıyor, kimi ders, kimisi oyun oynamak ve kimisi de günlük normal ihtiyaçları için kullanıyor. Yani herkes bu ihtiyaçlar doğrultusunda telefon alıyor. Oyun oynayacak kişiler cihazlarının RAM ve işlemcisine dikkat ediyor. İş için kullanacak kişiler, emlakçılık ve galericilik gibi fotoğrafla alakalı bir ihtiyaçları varsa kamerasına dikkat ederler. Ya da çok hafızaya ihtiyacı olanlar bunu göz önünde bulundurur. Katlanır telefonlar bence normal standartlarda cihazı düşürenler için çok uygun değildir. Böyle çok temiz ve titiz kullanan kişiler için uygundur. Çünkü katlanan telefonlar normallerine göre biraz daha nazik ve dayanıksız oluyorlar. Aynı zamanda katlanır telefonlarda masraflar fazla oluyor. Normal ekranları neredeyse telefonun yarı fiyatını bulabiliyor. Bu tüketiciden tüketiciye fark ediyor ama insanlarda genelde şu tabir vardır, iyi olsun ucuz olsun. Ama tabii ki kimisi için para, kimisi için de özellik öncelik. “İnsanlar telefonlarda en çok RAM ve hafızaya dikkat ediyor” Telefonlarda kullanılan ekran teknolojilerinin de maliyetleri nedeniyle vatandaşların tercihlerini etkilediğinden bahseden Aytekin, konuşmasının devamında şu sözleri kaydetti: “Bu cihazlar en çok ekranları nedeniyle tamire gelirler. Amoled ekranlı telefonların ekranları daha pahalıdır çünkü kalitesi daha iyidir. TFT ya da IPS ekran fiyatları daha ucuzdur. Çünkü ekran kalitesi Amoled ekrana göre daha düşüktür. Tabii bu ekranları arayan müşteriler de oluyor. Çok ekran kıran müşteriler daha ucuz ekranlı telefonları tercih ediyorlar. Ancak genel olarak ele alacak olursak insanlar telefonlarda en çok RAM ve hafızaya dikkat ediyor. Bu ikisi iyi olduğu takdirde telefonun kamerasına ve görünüşüne çok fazla aldırış etmiyorlar. Bazı markaların kemik kullanıcıları var mesela, onlar da başka telefon kullanmıyorlar. Artık telefonun özelliğine değil markasına bakanlar da var. Şu anda orta segment bir telefon da ortalama 8 bin 12 bin lira arasında değişiklik gösteriyor.”
Deprem bölgesinde heyelan riski modellemesi
12 Mayıs 2024 Pazar - 10:04 Deprem bölgesinde heyelan riski modellemesi Yaşar Üniversitesinde düzenlenen “Dünya Su Günü Zirvesi”ne katılan Washington Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan İstanbulluoğlu, Adıyaman’da yürüttüğü projeyi anlattı. Proje kapsamında, deprem bölgesi olan Güneydoğu Anadolu’daki taşkın ve heyelan riskinin haritalandırılması için modelleme analizi geliştirilecek, ortaya çıkan risk haritası ise ilgili yerlerle paylaşılacak. Washington Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan İstanbulluoğlu, Adıyaman’da “6 Şubat Türkiye depreminin eş sismik heyelanları ve basamaklı tehlikeleri: Ön veri tabanı geliştirme ve modelleme analizi” adlı bir proje yürütüyor. NASA tarafından desteklenen proje, kayıtlara göre, Türkiye’nin 10 ilini etkileyen ve ülkenin en büyük ulusal felaketi olarak değerlendirilen 6 Şubat depremin tetiklediği depremsel heyelanları araştırıyor. Depremden sonra meydana gelen sağanak fırtınanın, bölgedeki iki şehirde toprak kayması birikintilerini harekete geçirdiği, çamur akışları ve ani su baskınlarını tetiklediği görüldü. Proje kapsamında, deprem bölgesi olan Güneydoğu Anadolu’daki halkın yerleşim yeri, altyapı ve tarım arazilerinin bulunduğu yüksek maruziyet alanlarındaki heyelan, moloz akışı, su baskını gibi hidro-jeomorfik tehlikelerin haritalandırılması için modelleme analizi geliştirmeyi amaçlanıyor. AFAD iş birliği ile gerçekleşecek olan çalışmada, pilot sahalardaki model araştırmaları için artan tehlikelere maruz kalma potansiyeli yüksek olan hassas sahalar belirlenecek. Art arda gelen tehlikelerin savunmasız nüfuslar, altyapı ve yüksek değerli tarım arazileriyle örtüşeceği alanların haritası ortaya çıkarılacak. Sonuçlar ise web tabanlı ARAS heyelan duyarlılığı ve tehlike haritalaması sayesinde halka açık hale getirilecek. “Modellemeyi tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz” Yaşar Üniversitesinde konuşan Prof. Dr. Erkan İstanbulluoğlu, projeyle ilgili şunları söyledi: “Deprem, zemini parçaladığından dolayı sonrasında yağışlarla beraber daha önce 50 milimetre heyelanlar oluyorsa şimdi 25 milimetre heyelanlar oluşmaya başlıyor. Deprem sonrası Adıyaman’da ve Şanlıurfa’da büyük bir taşkın felaketi oldu. Bunun nedeni de atmosferik nehir olayının Basra Körfezi’nden ülkemize gelip büyük miktarda yağış oluşturması sonucu oldu. Aşağı yukarı o bölgenin ortalama yağışına yakın bir miktar yağış, 1 buçuk gün içinde oluşarak taşkınlara neden oldu. Biz projemizde hem bu taşkın hem de depremden sonra yüzey şekillerinde gerçekleşen değişimi ve taşkın risklerini araştırıyoruz. NASA platformlarından iklim verileri, bitki örtüsündeki ve topraktaki değişiklikleri izliyoruz. Kendi geliştirdiğimiz açık kaynaklı Landlab adlı modeli bütün deprem bölgesi için kuruyoruz. Projemiz, NASA Afetler Programı hedeflerine katkıda bulunacak, çünkü sonuçlar, deprem bölgesindeki savunmasız insan popülasyonları, altyapı ve tarım arazilerinin bulunduğu yüksek maruziyet alanlarında afet müdahalesi ve basamaklı heyelan tehlikelerinin azaltılması çabaları için değerli bilgiler sağlayacak eyleme dönüştürülebilecek. Depremden etkilenen bölgelerde gelecekteki yerleşimlerin planlanması için bu tür ölçeklenebilir modelleme araçlarının geliştirilmesine çok acil bir ihtiyaç var. Türkiye’de geliştirilen heyelan ve sel etki veri setleri, NASA’nın Kooperatif Açık Çevrimiçi Heyelan Deposu’nda yayınlanacak. Bu çalışmanın bulguları, sahada yapılacak daha sonraki araştırmalara yol gösterme potansiyeline sahip olacak” dedi. Türkiye genelinde kullanılması amaçlanıyor Prof. Dr. İstanbulluoğlu, “Bu modellemeyi bütün Türkiye genelinde kullanmak ve yaymak istiyoruz. Modellerimizde, orman yangınları sonucu ortaya çıkabilecek olan yüzey su akışlarındaki artış, taşkın ve erozyon riskleri bulunuyor. Yıllarca teoriyle uğraştık, artık daha büyük alanlara belirsizlik ve risk metotları uygulayarak yaygınlaştırabiliriz. Geliştirdiğimiz model ve teorinin ortaya konması ve bunun insanlar için faydalı olmasını istiyorum. Bu proje, yerleşim yerlerinin değiştirilmesinde ve bundan sonra seçilecek yerleşim yerlerinin seçiminde ve genel olarak tabiatı anlamada kullanılabilir” diye konuştu.
BUÜ’den dijital sektöre nitelikli personel yetiştirecek protokol
11 Mayıs 2024 Cumartesi - 11:43 BUÜ’den dijital sektöre nitelikli personel yetiştirecek protokol Farklı endüstrilerin bugün ve gelecekte ihtiyaç duyduğu teknik bilgi ve beceriye sahip nitelikli iş gücünü yetiştirmek amacıyla eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), sektör temsilcileriyle iş birliği yapmaya devam ediyor. BUÜ yönetimi, mesleki ve teknik eğitimin kalitesini artırmaya katkıda bulunmak adına özel bir protokolü hayata geçirdi. BUÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ile dijital alanda yenilikçi çalışmalar yürüten Digitorium Elektronik Teknolojileri A.Ş. arasında akademik ve bilimsel iş birliği yapılacak. Hazırlanan protokole Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz ile firma ortağı Samet Cebel imza attı. Nitelikli projeler ön planda Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, mesleki eğitimde paydaş iş birliğini artırmak ve mezunların istihdamının sağlanmasına yönelik destekleyici çalışmalar yapmak için sektör temsilcileriyle yakın ilişkiler kurmaya özen gösterdiklerini vurguladı. Teknik Bilimler MYO’nun kendi alanında lider bir eğitim kurumu olduğunu belirten Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, "Biz bir araştırma üniversitesiyiz. Nitelikli projelere ve çalışmalara her zaman için öncelik veriyoruz. Üniversite-sanayi iş birliği faaliyetleri de bize bu konuda büyük katkılar sunuyor. Teknik Bilimler Meslek Yükseokulumuz, ise alanında Türkiye lideri olmuş ve son derece kıymetli eğitim-öğretim faaliyeti yürüten ve yanı sıra katma değeri yüksek projelere imza atan bir okulumuz. Bugün hayata geçireceğimiz protokol de bunun en güzel örneklerinden birisi oldu. İş birliğimizin hayırlı olmasını, daha geniş çaplı çalışmalara vesile olmasını diliyoruz" şekilde konuştu. İlgili gençler sektöre kazandırılacak Digitorium Elektronik Teknolojileri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Samet Cebel ise şirket olarak ülke adına fayda sağlayacak çalışmalara imza atmaya gayret ettiklerini söyledi. Bu sektöre ilgi duyan gençlere de ellerinden gelen desteği vermek istediklerini aktaran Samet Cebel, "Lise ve üniversite öğrencilerine yönelik özel projeler yürütüyoruz. Bu alanda yetişen gençlerin az olduğunu, sektörün bu konuda açık verdiğini düşünüyoruz. Üniversitemizle birlikte sektörü seven, mesleğini sahiplenen, donanımlı ve gelişmeye açık gençler yetiştirebileceğimize inanıyoruz. Protokolün bu anlamda her iki tarafa da hayırlı olacağına inanıyoruz. Destekleri için Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu yöneticilerine ve hocalarına teşekkür ediyoruz. Hayırlı olsun" dedi. İş birliği imza töreninde BUÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Prof. Dr. Mehmet Karahan, okul yöneticileri, akademisyenler ve firma temsilcileri de hazır bulundu.