ÇEVRE - 31 Ekim 2024 Perşembe 12:35

Trakya’da 612 milyon kWh elektrik yeşil enerjiye dönüştürüldü

A
A
A
Trakya’da 612 milyon kWh elektrik yeşil enerjiye dönüştürüldü

TREPAŞ Genel Müdürü S. Burak Savaş, müşterilerinin tükettiği elektriğin “yenilenebilir enerji kaynaklarından” sağlandığını gösteren Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) alımına aracılık ettiklerini, bugüne kadar 612 milyon kWh’lik elektrik tüketiminin yeşil enerjiye dönüşümünü sağladıklarını belirterek, sürdürülebilir bir geleceğin inşası için katkıda bulunuyor olmaktan hem kendisinin hem de tüm çalışanlarının büyük mutluluk duyduğunu söyledi.


Trakya Bölgesi’nde hizmet verdiği 1 milyonu aşkın müşterisinin yanında, Türkiye genelinde büyük sanayi kuruluşları ve ticarethane gruplarında da oldukça önemli bir pazar payına sahip olan, birçok kamu kurumunun elektrik tedarikini sağlayan Trakya Elektrik Perakende Satış A.Ş. (TREPAŞ), müşterilerinin yeşil dönüşümüne de katkı sunuyor. Müşterilerinin RECs International tarafından geliştirilen elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini belgeleyen uluslararası sertifikasyon sistemi olarak ifade edilen Uluslararası Yenilenebilir Enerjisi Sertifikası (I-REC) almasına aracılık eden şirket, bugüne kadar 612 milyon kWh’lik elektriğin yeşil enerjiden karşılanmasına katkı sağladı.



“4 milyon mesken abonesinin ortalama 1 aylık elektrik tüketimine eşdeğer”


Sürdürülebilir bir geleceğin inşası için çevre dostu elektrik tüketmek isteyen sanayi ve ticarethane müşterilerinin, I-REC almaları sürecinde aracılık görevi üstlendiklerini dile getiren TREPAŞ Genel Müdürü S.Burak Savaş, “Şirketimiz aracılığı ile sanayi ve ticarethane müşterilerimiz bugüne kadar 612 GWh’lik elektrik tüketimini yeşil enerjiden karşılar hale geldi, bu tüketim miktarı ortalama 4 milyon mesken abonesinin 1 aylık elektrik tüketimine eşdeğer. Özellikle tekstil, gıda, otomotiv, metalürji ve çimento sektörlerinden I-REC alma yönünde yoğun bir talep var. Çünkü I-REC alan firmalar, elektrik tüketimlerini yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladıklarını kanıtlıyor. Bu sertifikayla şirketler, yeşil enerjiye olan bağlılıklarını ve çevre dostu üretim süreçlerini uluslararası standartlara göre belgelemiş oluyor. İklim değişikliğinin dünyanın geleceğini etkilediği bir süreçte böylesine önemli bir alanda müşterilerimizin yanında yer almaktan, onlara bu hizmeti sunmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz” değerlendirmesinde bulundu.



“Pek çok avantaj sağlıyor”


Özellikle Avrupa Birliği (AB) ile ticaret yapanlar için yenilenebilir enerji sertifikalarının avantajlar sağladığını da kaydeden Savaş, sözlerine şöyle devam etti:


“Avrupa Birliği’nin karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla yürürlüğe koyduğu Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) da I-REC sertifikasının önemini artırıyor. Bu mekanizma, AB sınırları dışında üretilen ve belirlenen karbon emisyon sınırını aşan ürünlere ek vergi uygulamasını getiriyor. I-REC bu süreçte sanayicilerimize destekleyici bir çözüm sunuyor ve karbon ayak izlerini ve çevresel etkilerini azaltmalarına yardımcı oluyor. I-REC sertifikaları satın alarak şirketler elektrik tüketimlerinden kaynaklanan karbon ayak izlerini azaltabilir ve bu sayede SKDM kapsamındaki karbon yükümlülüklerini daha kolay yerine getirebilirken enerji dönüşüm sürecine de katkı sağlıyor.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Meslek hayatları boyunca binlerce öğrenci eğittiler, topluma profesörler ve generaller kazandırdılar Eskişehir’de 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle düzenlenen programın ardından geçmişte öğretmenliğin nasıl olduğunu ve nelere dikkat ettiklerini anlatan emekli eğitimciler, mesleklerinin çok zevkli olduğunu ve öğrencilere hizmet ettikçe daha çok hizmet etme ihtiyacını duyduklarını söylediler. Geçtiğimiz gün Eskişehir Valisi Hüseyin Aksoy ve eşi Hülya Aksoy, 24 Kasım Öğretmenler Günü çerçevesinde Eskişehir Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen programda, aktif ve emekli öğretmenlerle bir araya geldi. Vali Aksoy’un kendilerine gösterdiği jest için teşekkürlerini ileten emekli öğretmenler, programda genç eğitimcilerle kendi yaşadıkları tecrübelerini paylaştı. Programın ardından da açıklamalarda bulunan deneyimli eğitimciler, öğretmenlerin okuttukları çocukların geleceğini hazırlamaları gerektiğine vurgu yaptı. Meslek hayatları boyunca toplum hizmetine aralarında profesörlerin ve generallerin de bulunduğu birçok öğrenci kazandıran emekçi eğitimciler, her çocuğun ayrı bir dünya olduğuna dikkat çekerek aranılan öğretmen olmanın öneminin altını çizdi. "Talebe nereye gittiğini, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeli" 98 yaşındaki emekli öğretmen Mehmet Uslu, yeni öğretmenlere seslenerek, "Okuttukları çocuğun geleceğini hazırlamalılar, onların kendilerine güç vermeliler. Onlar geleceğin mimarı olacaklar, bu çağda kendisini kurtaracaktır. Bu bilgilere erişmesi lazım. Bilinçli olursa işini yapar, bilinçli olmazsa başkasının emrine gider ve bir şeyini yürütemez. Onun için talebe nereye gittiğini, ne yaptığını, ne yapacağını bilmeli. Bizim zamanımızda okur yazarların sayısı çok azdı. Köylerde okur yazar yoktu, eğitmenler vardı. Onlar bizleri 3’üncü sınıfa kadar yetiştirdi" dedi. "Benim bildiğim profesör olan 8-10, general olan 3 öğrencim var" 91 yaşındaki emekli edebiyat öğretmeni Muharrem Kubat, "Efendim öğretmenlik zor değildi, katiyen öyle düşünmüyorum. Öğretmenlik çok zevkli bir meslekti. "Okuldan mezun olalım da, bir öğretmenlik yapalım" diye can atıyorduk. Ben rahatsızlandım, ’A"caba öğretmen olur, bir 10 sene çalışır mıyım" diyordum. Kısmet oldu, o rahatsızlığım geçti ve 32 yıl hizmet ettim. 81 yaşıma geldim, 1988 yılında emekli oldum. Yani insan çalıştıkça zevk alıyor, öğrencilere hizmet ettikçe daha çok hizmet etme ihtiyacını duyuyor. Başka bir mesleğe hiç ihtiyaç duymuyor. O nedenle öğretmenlik çok saygıdeğer bir şey. Böyle manevi bir değeri var. Onun için, o günün öğretmenlerini de özlüyorum ama bugünkü arkadaşlar nasıl yetiştiler, nasıl çalışıyorlar onu takdir etmek veya tekdir etmek istemiyorum. Yalnız bizim zamanımızdaki öğretmenlik çok zevkliydi, çok güzeldi. Huzur içinde çalıştık ve aldığımızda Allah bin bereket versin dedik. O süreyle emekliliğimiz geldi, emekli olduk. Okul her sene 5 bin öğrenci ile açılırdı. Her hastanede doktor olan öğrencim vardı. Benim bildiğim profesör olan 8-10, general olan 3 öğrencim var" şeklinde konuştu. "Öğretmenin karşısına gelen her çocuk ayrı bir dünyadır" Milli Eğitim Bakanlığı’nın çeşitli birimlerinde 40 yıl boyunca görev yapmış olan 91 yaşındaki emekli öğretmen İlyas Küçükcan ise şunları söyledi: "Öğretmenlik hayatı hatıralarla dolu. O nedenle herhangi birini tercih etmek mümkün değil. Böyle olunca da yetiştirdiğiniz öğrencilerin toplum hizmetinde nerelere geldiğine bakmak yeterli. Ben uzun meslek yaşantım boyunca şunu ulaşmış mutlu kişilerden birisiyim, aranılan öğretmen oldum. Aranılan öğretmen olmak çok önemli. Öğretmenin karşısına gelen her çocuk ayrı bir dünyadır. Her birinin ayrı bir sevinci, tasası, kaygısı, üzüntüsü vardır. Bütün bunları hesaba katarak öğrenciyle sağlıklı bir diyalog kurabilmişseniz öğretmenlik görevini yapmış sayılırsınız. O nedenle herhangi bir öğrencimi hayatta şu işe gelmiş diye ayırmak mümkün değil" ifadelerini kullandı. "Böyle bir görevi yaptığım için çok gururluyum, onurluyum" Programa katılım sağlayan genç matematik öğretmeni Funda Karadağ ise "Şu anda 2’nci yılımdayım. Öncelikle sayın valime ve eşine bizi böyle bir etkinliğe dahil ettikleri, deneyimli öğretmenlerle beraber bir araya getirip tecrübelerinden faydalandırdıkları için teşekkür ederim. Böyle bir görevi yaptığım için çok gururluyum, onurluyum. Hocalarımızın tavsiyelerini dinledik. Hatıralarından bahsettiler, şiir okudular" ifadelerini kullandı
İzmir Bergama Ticaret Odası, ücretsiz olarak sunduğu eğitimlere bir yenisini daha ekledi Bergama Ticaret Odası’nda (BERTO), İş Yaşamında Profesyonel Davranış Eğitimi verildi. BERTO eğitim salonunda, Optimal Danışmanlık yönetim danışmanı, iletişim ve beden dili uzmanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İzmir kadın girişimciler kurulu üyesi ve eğitmen Dilek Selçuk’un sunumuyla, "İş Hayatında Nasıl Profesyonel Olunur" başlıklı bir eğitim düzenlendi. Yaklaşık dört saat süren ve katılım sınırlaması olmayan eğitim, düzenlenen diğer eğitimler gibi ücretsiz olarak sunuldu. Eğitimde; iş hayatında değerler ve kurallar nelerdir, davranışlar neye göre şekillenir, ilişkilerde beklentiler ve davranış iyileştirmeleri, beden dili gibi konulara değinen Selçuk, "İş yaşamında iletişimde, davranışlar kişiselleştirilmemeli ve tepkiler, sert söylemlerden uzak durarak ortaya konulmalı, insanları değiştirmeye çalışmak yerine davranış iyileştirmeleri yapılmalı veya kişi olduğu gibi kabul edilmelidir. Saygı, mesafeli duruş, sabır, prensiplerle hareket etmek, sınırları bilmek ve kurallara uygun hareket etmek yani iş yaşamında belirli bir davranış sistemi çizerek hareket etmek ise davranışları profesyonelleştirmek anlamında önemli bir adımdır" dedi. Selçuk, iş yaşamında profesyonelliğin ve "İnsanlar ne söylediğinizle değil ne yaptığınızla ilgilenirler. Bu yüzden beden dili de en az, sayılan değerler kadar önemlidir" şeklinde açıklamasıyla da gündelik yaşamda beden dilinin önemini belirtti. BERTO başkanı Lütfi Kolat, BERTO genel sekreteri Gülay Koç, BERTO yönetim kurulu üyesi Emre Erdoğan gibi isimlerin katılımıyla gerçekleşen eğitimden önce, geçtiğimiz aylarda BERTO’da "Sosyal Medya Yönetimi" eğitimi de verilmişti. Dikili ve Kınık gibi ilçelerden de katılımın gerçekleştiği, keyifli ve interaktif bir şekilde yapılan eğitim sonunda, soru-cevap etkinliğinin ardından, katılımcılar sertifikalarını aldılar. BERTO tarafından ücretsiz olarak düzenlenen bu eğitimlerin, farklı konu ve konuklarla sonraki aylarda da devam etmesi bekleniyor.
Sivas Eşi, Türkiye’nin ilk şehit öğretmenini ve yaşananları anlattı 21 Mayıs 1987 tarihinde Diyarbakır’da görev yaparken PKK’lı teröristlerce kurşuna dizilerek şehit edilen Türkiye’nin ilk öğretmen şehidi Asım Özdem’in eşi Mukaddes Özdem, 37 yıl sonra eşini ve yaşananları anlattı. 1954 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde dünyaya gelen Asım Özdem, ilk ve orta eğitimini tamamladıktan sonra Kırşehir Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bağlı Yolçatı köyünde göreve başlayan Asım Özdem, eşi ve çocuklarıyla birlikte okulun lojmanında kaldı. Öğretmenlik sevdası ile PKK’lı teröristlerin hedefine giren şehit öğretmen Asım Özdem, bölücü terör örgütü üyelerinin hain pususu sonucu kurşuna dizilerek şehit edildi. Olay günü yaşananları İhlas Haber Ajansı’na anlatan Asım Özdem’in eşi Mukaddes Özdem, “Benim eşim devletinin, milletinin ve öğrencilerinin uğruna canından oldu” dedi. “Dağ gibi serilmişti eşim” Olay günü yaşananları ilk günkü gibi hatırladığını ifade eden Mukaddes Özdem, “Ramazan ayını 27. günüydü, o gün iftara köyden de misafirlerimiz vardı. Oğlum daha 3 aylıktı, küçük olduğu için ben onunla ilgilenirken kapı çaldı. İlk önce irkildim, korktum. Hemen eşimi uyandırmak için yatağın başına koştum. Eşim hemen fırladı yataktan kapıya koştu. Kapıdaki teröristler de bütün lojmanın, okul bahçesinin her tarafını sarmışlar. Köyden de çok samimi olduğumuz bir delikanlıyı kapımıza getirmişler çıkartırsan ancak hocayı sen dışarı çıkartırsın diye. Kapıyı açtı, daha kapıdan çıkmadan her taraftan sardılar eşimin etrafını. Bana ‘Yenge Hanım hiç bağırma biz hocayı götürüp bir konuşma yapıp geri göndereceğiz’ dediler. Ben eşimin kıyafetlerini getirdim, eşim kapını önünde üzerini giydi. Bana da ‘Hiç korkma içeri gir çocukların yanında bekle” dedi. Eşimin ardından baktım en az 50 kişi vardı. Hepsinin ellerinde silahlar ve mermiler vardı. Çocukları evde bırakıp bende köyün yolunu tuttum. Köyün içerisine girer girmez baktım ki kıyametler kopuyor. Kadını bir tanesi boynuma sarıldı ve Kürtçe bağırmaya, ağlamaya başladı. Ben de ‘Eyvah ne oldu yani de böyle ağlıyor?’ dedim. Sadece orada şunu söyledim. ‘Benim eşimin size yaptıklarına karşılık mükâfatı bu mu oldu’ dedim. Yarım saat sonra dağın başından sesler gelmeye başladı. Dağa kaçırılan diğer adam da cami imamıydı. ‘Bulduk iki hocanın da cesedini bulduk vurmuşlar ikisinde’ diye bağrışmaya başladılar. Ben onlarla beraber oraya kadar çıktım. Çıktığımda da dağ gibi serilmişti eşim” ifadelerine yer verdi. “Her zaman baba eksikliğini yaşadım” Şehit öğretmen Asım Özdem’in oğlu Mehmet Hakan Özdem, “Her zaman baba eksikliğini, ‘baba’ kelimesini söyleyememenin eksikliğini yüreğimde yaşadım. Benim ablamda öğretmen ben her zaman ablama da, Öğretmen arkadaşlarım da var onlara da söylüyorum, her zaman vatanına, milletine, devletine hayırlı evlatlar yetiştirmelerini diliyorum.” dedi. “Asım Özdem’ler unutulduğu gün bu memleket farklı bir noktaya gelir” 24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle Özdem ailesini ziyaret eden Sivas Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği Başkanı Fatih Deveci ise “24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle gururumuz, ilimizin tek öğretmen şehidi Asım Özdem’in ailesini ziyaret ettik. 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne girerken unutmamamız gerekiyor. Asım Özdem’ler unutulduğu gün bu memleket farklı bir noktaya gelir. Bizde bugün Asım ağabeyimizin emaneti olan ailemiz ziyarette geldik. Babası şehit düştüğü zaman daha 3 aylık olan oğlu Mehmet Hakanı ve annemizi ziyaret ettik” şeklinde konuştu.