EKONOMİ - 01 Aralık 2024 Pazar 11:10

Saatlerce pişiriliyor baltayla yarılarak servis ediliyor

A
A
A
Saatlerce pişiriliyor baltayla yarılarak servis ediliyor

Sivas’ın yöresel lezzetlerden biri olan kelle, özellikle kış aylarında sofraların vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Kendine özgü pişirme tekniği ve lezzetiyle kelle, hem yöre halkının hem de şehri ziyaret edenlerin büyük beğenisini kazanıyor.


Kuzu ya da koyun başının özenle temizlenip taş fırında saatlerce pişirilerek yaklaşık 14 saatte hazırlanan kelle yemeği, Sivas mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri. Uzun süre kaynatılarak yumuşatılan kelle özellikle soğuk kış günlerinde enerji vermesi ve bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle sıkça tercih ediliyor. Pişirilen kelleler balta yardımıyla ortadan ikiye ayrılarak servis ediliyor. Sivas’ı ziyaret eden turistler de kelle yemeğini tatmadan şehirden ayrılmıyor. Yüzde yüz doğal olan bu lezzet ortalama 300 liradan satışa sunuluyor. Sabah erken saatlerde kelle yiyen vatandaşlar adeta akşama kadar tok kalıyor.



“Kellenin sevdalıları var”


Kelle ustası Eren Sönmez, kellenin sevdalılarının olduğunu ifade ederek, “Kış geldi ve biz kellecilerin sezonu açıldı. Kış gelince talep arttı ancak kesimler az olduğu için tam tersi orantıyla fiyatlar yükseldi. Şuan ortalama 300 liradan satılıyor. Temennimiz daha da artmaması yönünde. Kelle paça çorbasının yeri ayrı ancak kelleyi müşteriler daha makul olarak görüyor. Kelle paça çorbası 200 liraysa, kelle 400 lira olması gerekir. Bazen bir kelleyi bir kişi de yiyebiliyor, dört kişinin yediği kelleler dahi olabiliyor. Yüzde 100 doğal lezzet, kellenin sevdalıları var. Her gün kelle yiyen insanlar var. 8 ila 10 saat gibi bir pişme süresi var ancak bir yemek ocakta piştikten sonra nasıl dinleniyorsa kellenin de asgari olarak 2-3 saat dinlenme süresi var. Ortalama 13-14 saatte hazır oluyor kelleler. Kellelerin yüzülmesi, yıkanması, temizlenmesi ayrı ayrı emek istiyor. Her şey bir anda olup bitmiyor. Bir tabak kele paça çorbasının 200 lira olduğunu hesap eden müşterilerimiz 300 liraya kelle yemeyi tercih ediyor” dedi.



“Kelleyi yedikten sonra akşama kadar tok kalırsın”


Kelleyi yiyen insanın akşama kadar tok kaldığını söyleyen Cevdet Kaya, “ Kelle Sivas’ımızın kahvaltılarda olmazsa olmazlarından birisi. Ben 200 lira çorbaya verene kadar 300 liraya kelle yemeyi tercih ederim. Çorba da doyurucu ancak kelle tadı ve lezzeti ile bence daha güzel. Kelleyi yedikten sonra akşama kadar tok kalırsın” diye konuştu.



“Çorba karın doyurmaz, kelle daha doyurucudur”


Kelle almaya gelen Hasan Eper, ”Geçenlerde bir tane kesilmiş kelle almak için kasaba gittim. Kasapta pişmemiş kelle 230 lira. 300 lirada pişmiş kelle için normal bir fiyat. Ben kelle yemeyi tercih ederim çorba karın doyurmaz, kelle daha doyurucudur” şeklinde konuştu.



“Fiyatlarda biraz artış var ancak kelle de çok lezzetli”


Fiyatlarda artış olduğuna değinen Alaattin Kuzu, “ Fiyatlarda biraz artış var ancak kelle de çok lezzetli. Gidip bir tabak çorba içiyorsun 200-300 lira onda da tam doymuyorsun. kelle yemek daha mantıklı geliyor. Bir tabak çorbanın 200 lira olduğu yerde kellenin de 300 lira olması normal” ifadelerini kullandı.



Saatlerce pişiriliyor baltayla yarılarak servis ediliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir (ÖZEL) Acılı baba "Tek geçim kaynağım elimden alındı" Eskişehir’de 18 yaşındaki tek kızını bu yıl trafik kazasında kaybeden acılı baba Mesut Tuna, geçtiğimiz dönem ihale ile alıp çok miktarda borca girerek açtığı çay bahçesinin, Belediye Başkanı Zehra Konakçı’nın göreve gelmesinin ardından hiçbir mantıklı gerekçe gösterilmeden mühürlendiği öne sürdü. İddiaya göre; Çifteler İlçesi’nde yaşamını sürdüren Vatan Partisi Çifteler İlçe Başkanı Mesut Tuna, Cumhur İttifakı adayı Kadir Bıyık’ın belediye başkanı olduğu dönemde Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan alana çay bahçesi açmak için ihaleye girdi. İhaleyi almasının ardından Tuna’nın yüksek miktarda borca girerek ’Cumhuriyet Çay Bahçesi’ adıyla açtığı işletme, zaman içerisinde birçok vatandaşın buluşma noktası haline geldi. Ancak, 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Zehra Konakçı’nın göreve gelmesinin ardından hiçbir mantıklı gerekçe gösterilmeden işletme mühürlendi. Kendisine ihtar gönderilmeden ve içerideki eşyaları almasına izin verilmeden dükkanının kapatılmasına tepkili olan esnaf, konuyla ilgili mahkemeye müracaat etti. Mahkemenin Çifteler Belediyesi’ni haksız bulmasına rağmen işletmeye vurulan mühürler ise kaldırılmadı. Bu yıl 18 yaşındaki tek kızını trafik kazasında kaybettiği öğrenilen acılı baba, tek geçim kaynağı olan ve borçlarını ödemeye devam ettiği ekmek teknesinin açılmasını istedi. "Ben buranın çocuğu olmasam şu ana kadar açlıktan ölmüştüm" Zehra Konakçı’nın Çifteler Belediye Başkanı olmasının ardından başından geçen talihsiz süreci anlatan esnaf Mesut Tuna, "Burayı bir önceki AK Parti - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ittifakının yönetimde olduğu pandemi sürecinde 2 defa yapılan açık ihalede aldım. Kimse bana mal bağışlamadı, peşkeş çekmedi. O dönemde insanlar pandeminin yoğun kriziyle uğraşırken ben ihaleye girdim, açık ihaleyle ihaleyi aldım. Ben o zaman partimin belediye başkan adayıydım, 93 oy almıştım. CHP adayı Zehra Konakçı, o zaman 8 oyla kaybetmişti. ’Oyları böldün’ edebiyatlarıyla o günden beri kinlendiler. Sonra yönetim değişti. Bu demokrasi, olabilir. Geldiklerinden 1 buçuk ay sonra bana bir yazı gönderdiler. Burada kaçak bir bina yok, hepsi belediyenin izniyle yapıldı. Topluma, ahlaka ve sağlığa aykırı bir şey yok. Kira konusunda belediyeden 4 yıl boyunca ne bir ihtar, ne bir ceza aldım. Hiçbir şey almadım, her şeyi yasal yaptım. Bu süreçte ’Sözleşmen bitti’ diyerek bana mobbinge başladılar. Mesai olmayan bir cumartesi günü bana haber vermeden, tebligat dahi olmadan sabah 08.00’da gelip bu mühürleri vurdular. İçeriden hiçbir şeyi alamadım. Mahkeme, ’Belediyenin öne sürdüğü hiçbir şeyin gerekçesi yoktur’ diye kararı var. Fakat mühür çözme idari bir işlem olduğu için idare mahkemesinin mührü çözmesi gerek dediler. Benden yok günümde 40 bin liraya yakın teminat parası aldılar. Bütün davaları kaybetmelerine rağmen hala hukuksuzca açmıyorlar, hala da ekmeğimle oynamaya devam ediyorlar. Ben buranın çocuğu olmasam şu ana kadar açlıktan ölmüştüm" dedi. İlçede bu tür sıkıntıları yaşayan tek esnaf Mesut Tuna değil Çifteler Belediyesi’ne ait taşınmaz mülkiyetlerin kiralanması hususunda belediye ile esnaf arasında yaşanan sorun bir süredir devam ediyor. Bu çerçevede, esnafın mağduriyetinin dile getirilmesi amacıyla vatandaşlar geçtiğimiz gün Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan AK Parti Çifteler İlçe Başkanı Ümit Yaşar Kara, ’Kışın sonu bahar’ sloganıyla kampanya yapan CHP’nin kış gelmeden kendilerine cehennemi yaşattıklarını ifade etti. Hala çözüm üretilemeyen sorun nedeniyle maddi sıkıntılar çektiklerini belirten esnaf ise, yetkili kurumların kendilerine yardımcı olmalarını istedi. "Mahkemeye verip kazanmasına rağmen esnaf dükkanımızın mührü kaldırılmadı" AK Parti Çifteler İlçe Başkanı Ümit Yaşar Kara, yapmış olduğu açıklamada, "CHP’nin, ’Kışın sonu bahar’ deyip çıkmış oldukları bu yolda maşallah kış gelmeden hepimize cehennemi yaşatıyorlar. Bu durumda baharı nasıl görelim? 2 buçuk AK Parti İlçe Başkanlığı yapmaktayım. Bu süreçte ilk olarak, değerli esnafımız Mesut Tuna abimizin işletmesinin kapatılmasına ve mühür vurulmasına dair basın açıklaması yaptık. Durum esnafımızdan yana ve sözleşmesi elinde. Belediye zoraki kullanarak 2 zabıtasını gönderdi ve mühür vurarak esnaf dükkanını kapatmıştır. Onun için, canlı yayında bu duruma karşı olduğumuzu ve kanunun bütün haklarının ondan yana olduğunu belirttik. Ancak, 2 mahkemeye verip kazanmasına rağmen maalesef görüldüğü üzere esnaf dükkanımızın mührü var. Kimilerinin göz bebeği olan ve herkesin gelip sosyal faaliyetlerini yaptığı yer halen daha kapalı. Bunları siz milletimizin takdirine bırakıyorum ve Allah’a havale ediyorum" ifadelerini kullandı. Belediye Başkanı Zehra Konakçı’dan açıklama Başkan Konakçı ise, yazılı açıklamasında, Vatan Partisi Çifteler İlçe Başkanı Mesut Tuna’nın tamamen yanlış bilgiler ile kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını iddia etti. Tuna’nın gerekçesiz olarak işletmesinden çıkarılmadığını belirten Konakçı, "Öncelikle Mesut Beyin bir işletme ruhsatı dahi yoktur. İşletmesine izinsiz kaçak yapılar eklemiştir. Ayrıca kendisinin işletmeye dair belediye ile farklı bir sözleşmesi de yoktur. Mesut Tuna’nın sadece kira sözleşmesi vardır o da bu yılın sonunda doluyor. Kendisine bu sebeple tahliye tebligatı gönderdik. Biz belediye olarak Cumhuriyet Meydanında yeni düzenlemeler yapmak ve Mesut Tuna’nın işletmem dediği bölgeye bir sosyal tesis kurmak istiyoruz. Bu nedenle de ruhsatsız işletmeyi oradan kaldıracağız. Orada kurmak istediğimiz tesis kadın istihdamını artırmaya yönelik bir hizmet olacak. Yani kısaca olay Mesut beyin anlattığı gibi değildir. Kendisi bu konudan ötürü şahsıma, sosyal medya üzerinden ağza alınmayacak hakaretler etmiş ve kadın kimliğimi hedef alarak cinsiyetçi söylemlerde bulunmuştur. Aynı Mesut Tuna şimdi vefat eden yavrusu üzerinden demagoji yapmaktan çekinmiyor. Genç kızımıza buradan bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ancak olayın kızımızla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Tuna’nın işletmesinin kapatılmasının nedeni tamamen yasal dayanaklar üzerinden işletilen prosedürlerdir." diye kaydetti.
Aydın Aile Hekimi Dr. Çokağır; “Hastalık Yönetim Platformu büyük bir avantaj” Köşk Aile Sağlığı Merkezi’nde görev yapan Aile Hekimi Dr. Necmi Çokağır, Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanarak yürürlüğe giren yeni aile hekimliği yönetmeliğin özellikle kronik hastalık tarama ve izlemleriyle, akılcı ilaç kullanımına yönelik düzenlemeler içerdiğini belirterek hem vatandaşlar hem de aile hekimleri için büyük fayda sağladığını ifade etti. Kronik hastalık takibinin birinci basamak sağlık kuruluşlarında koruyucu hekimlik açısından olması gerektiğini erken teşhisle hayatı kurtulan iki hastasından örnekler vererek anlatan Dr. Necmi Çokağır, "Bu yeni uygulama yönetimlerindeki Hastalık Yönetim Platformu (HYP) ile ilgili bir iki deneyim var. Daha önceden hastalara ilaç yazdırmaya geldiğinde ilaçlarını yazıp gönderiyorduk. Fakat yeni sistemde hastaların tahlillerinin yapılması, boy-kilo ölçümü vesaire yapılması gerekliliğinden dolayı biraz daha zaman ayırmamız gerektiğini, hasta sayımız da düştüğü için buna da zaman olduğundan dolayı HYP yaptık. Birkaç senedir gelmeyen iki hastamı tespit ettim. Bunlar eşleri gelip ilaçlarını yazdıran insanlardı. Tahlil olmadan ilaç yazmayacağımızı, hemogram dediğimiz tahlili yapmadan antibiyotik yazamayacağımızı veya böbrek fonksiyonlarına bakılmadan gereksiz ağrı kesici kullanmamaları gerektiğini, vitaminlere bakılmadan mide koruyucu adı altında ilaçların yazılamayacağını güzelce anlattım. Daha sonra bir gün sonra tahlile geldiler. Ne yazık ki tahlillerde bir hastamızda beyaz kürenin 45.000 üzerinde olduğunu gördük. Bunu ikinci basamağa Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tanısıyla yolladık. Erken teşhis ile şu anda tedavi olmaya başladığını öğrendik. Diğer hastamızı da trombositoz tespit ettik. Onu da ikinci basamağa gönderdik. Orada bizim için HYP’nin bir artısı, olduğunu gördük. Daha bugün bir hastamı tahlil için çağırıp tahlil sonuçlarına baktığımda Hemoglobin A1C diye dediğimiz değerin normalin iki katına çıktığını tespit ettik ve sağlık kuruluşuna yönlendirmesini yaptık” şeklinde konuştu. Toplumumuzda aslında bilinmeyen tansiyon, şeker hastalığı böbrek fonksiyon bozukluğu çok fazla olduğunu belirten ve bu hastalıkların tanısında HYP’nin büyük bir avantaj olduğunu ifade eden Dr. Necmi Çokağır, “İlerleyen süreçlerde daha da iyi olacağını düşünüyorum. HYP’nin ben artısını gördüm. Ben emekliliği gelmiş bir hekimim bugün hekimim ama yarınlarda halk olacağım. Benim içinde iyi olacak ailelerimiz içinde iyi olacak memleketimiz içinde iyi olacak diye düşünüyorum” dedi.