GÜNDEM - 25 Aralık 2024 Çarşamba 11:56

(ÖZEL) Acılı baba "Tek geçim kaynağım elimden alındı"

A
A
A
(ÖZEL) Acılı baba "Tek geçim kaynağım elimden alındı"

Eskişehir’de 18 yaşındaki tek kızını bu yıl trafik kazasında kaybeden acılı baba Mesut Tuna, geçtiğimiz dönem ihale ile alıp çok miktarda borca girerek açtığı çay bahçesinin, Belediye Başkanı Zehra Konakçı’nın göreve gelmesinin ardından hiçbir mantıklı gerekçe gösterilmeden mühürlendiği öne sürdü.


İddiaya göre; Çifteler İlçesi’nde yaşamını sürdüren Vatan Partisi Çifteler İlçe Başkanı Mesut Tuna, Cumhur İttifakı adayı Kadir Bıyık’ın belediye başkanı olduğu dönemde Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan alana çay bahçesi açmak için ihaleye girdi. İhaleyi almasının ardından Tuna’nın yüksek miktarda borca girerek ’Cumhuriyet Çay Bahçesi’ adıyla açtığı işletme, zaman içerisinde birçok vatandaşın buluşma noktası haline geldi. Ancak, 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) adayı Zehra Konakçı’nın göreve gelmesinin ardından hiçbir mantıklı gerekçe gösterilmeden işletme mühürlendi. Kendisine ihtar gönderilmeden ve içerideki eşyaları almasına izin verilmeden dükkanının kapatılmasına tepkili olan esnaf, konuyla ilgili mahkemeye müracaat etti. Mahkemenin Çifteler Belediyesi’ni haksız bulmasına rağmen işletmeye vurulan mühürler ise kaldırılmadı. Bu yıl 18 yaşındaki tek kızını trafik kazasında kaybettiği öğrenilen acılı baba, tek geçim kaynağı olan ve borçlarını ödemeye devam ettiği ekmek teknesinin açılmasını istedi.



"Ben buranın çocuğu olmasam şu ana kadar açlıktan ölmüştüm"


Zehra Konakçı’nın Çifteler Belediye Başkanı olmasının ardından başından geçen talihsiz süreci anlatan esnaf Mesut Tuna, "Burayı bir önceki AK Parti - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ittifakının yönetimde olduğu pandemi sürecinde 2 defa yapılan açık ihalede aldım. Kimse bana mal bağışlamadı, peşkeş çekmedi. O dönemde insanlar pandeminin yoğun kriziyle uğraşırken ben ihaleye girdim, açık ihaleyle ihaleyi aldım. Ben o zaman partimin belediye başkan adayıydım, 93 oy almıştım. CHP adayı Zehra Konakçı, o zaman 8 oyla kaybetmişti. ’Oyları böldün’ edebiyatlarıyla o günden beri kinlendiler. Sonra yönetim değişti. Bu demokrasi, olabilir. Geldiklerinden 1 buçuk ay sonra bana bir yazı gönderdiler. Burada kaçak bir bina yok, hepsi belediyenin izniyle yapıldı. Topluma, ahlaka ve sağlığa aykırı bir şey yok. Kira konusunda belediyeden 4 yıl boyunca ne bir ihtar, ne bir ceza aldım. Hiçbir şey almadım, her şeyi yasal yaptım. Bu süreçte ’Sözleşmen bitti’ diyerek bana mobbinge başladılar. Mesai olmayan bir cumartesi günü bana haber vermeden, tebligat dahi olmadan sabah 08.00’da gelip bu mühürleri vurdular. İçeriden hiçbir şeyi alamadım. Mahkeme, ’Belediyenin öne sürdüğü hiçbir şeyin gerekçesi yoktur’ diye kararı var. Fakat mühür çözme idari bir işlem olduğu için idare mahkemesinin mührü çözmesi gerek dediler. Benden yok günümde 40 bin liraya yakın teminat parası aldılar. Bütün davaları kaybetmelerine rağmen hala hukuksuzca açmıyorlar, hala da ekmeğimle oynamaya devam ediyorlar. Ben buranın çocuğu olmasam şu ana kadar açlıktan ölmüştüm" dedi.



İlçede bu tür sıkıntıları yaşayan tek esnaf Mesut Tuna değil


Çifteler Belediyesi’ne ait taşınmaz mülkiyetlerin kiralanması hususunda belediye ile esnaf arasında yaşanan sorun bir süredir devam ediyor. Bu çerçevede, esnafın mağduriyetinin dile getirilmesi amacıyla vatandaşlar geçtiğimiz gün Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan AK Parti Çifteler İlçe Başkanı Ümit Yaşar Kara, ’Kışın sonu bahar’ sloganıyla kampanya yapan CHP’nin kış gelmeden kendilerine cehennemi yaşattıklarını ifade etti. Hala çözüm üretilemeyen sorun nedeniyle maddi sıkıntılar çektiklerini belirten esnaf ise, yetkili kurumların kendilerine yardımcı olmalarını istedi.



"Mahkemeye verip kazanmasına rağmen esnaf dükkanımızın mührü kaldırılmadı"


AK Parti Çifteler İlçe Başkanı Ümit Yaşar Kara, yapmış olduğu açıklamada, "CHP’nin, ’Kışın sonu bahar’ deyip çıkmış oldukları bu yolda maşallah kış gelmeden hepimize cehennemi yaşatıyorlar. Bu durumda baharı nasıl görelim? 2 buçuk AK Parti İlçe Başkanlığı yapmaktayım. Bu süreçte ilk olarak, değerli esnafımız Mesut Tuna abimizin işletmesinin kapatılmasına ve mühür vurulmasına dair basın açıklaması yaptık. Durum esnafımızdan yana ve sözleşmesi elinde. Belediye zoraki kullanarak 2 zabıtasını gönderdi ve mühür vurarak esnaf dükkanını kapatmıştır. Onun için, canlı yayında bu duruma karşı olduğumuzu ve kanunun bütün haklarının ondan yana olduğunu belirttik. Ancak, 2 mahkemeye verip kazanmasına rağmen maalesef görüldüğü üzere esnaf dükkanımızın mührü var. Kimilerinin göz bebeği olan ve herkesin gelip sosyal faaliyetlerini yaptığı yer halen daha kapalı. Bunları siz milletimizin takdirine bırakıyorum ve Allah’a havale ediyorum" ifadelerini kullandı.



Belediye Başkanı Zehra Konakçı’dan açıklama


Başkan Konakçı ise, yazılı açıklamasında, Vatan Partisi Çifteler İlçe Başkanı Mesut Tuna’nın tamamen yanlış bilgiler ile kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını iddia etti. Tuna’nın gerekçesiz olarak işletmesinden çıkarılmadığını belirten Konakçı, "Öncelikle Mesut Beyin bir işletme ruhsatı dahi yoktur. İşletmesine izinsiz kaçak yapılar eklemiştir. Ayrıca kendisinin işletmeye dair belediye ile farklı bir sözleşmesi de yoktur. Mesut Tuna’nın sadece kira sözleşmesi vardır o da bu yılın sonunda doluyor. Kendisine bu sebeple tahliye tebligatı gönderdik. Biz belediye olarak Cumhuriyet Meydanında yeni düzenlemeler yapmak ve Mesut Tuna’nın işletmem dediği bölgeye bir sosyal tesis kurmak istiyoruz. Bu nedenle de ruhsatsız işletmeyi oradan kaldıracağız. Orada kurmak istediğimiz tesis kadın istihdamını artırmaya yönelik bir hizmet olacak. Yani kısaca olay Mesut beyin anlattığı gibi değildir. Kendisi bu konudan ötürü şahsıma, sosyal medya üzerinden ağza alınmayacak hakaretler etmiş ve kadın kimliğimi hedef alarak cinsiyetçi söylemlerde bulunmuştur. Aynı Mesut Tuna şimdi vefat eden yavrusu üzerinden demagoji yapmaktan çekinmiyor. Genç kızımıza buradan bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ancak olayın kızımızla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Tuna’nın işletmesinin kapatılmasının nedeni tamamen yasal dayanaklar üzerinden işletilen prosedürlerdir." diye kaydetti.



(ÖZEL) Acılı baba "Tek geçim kaynağım elimden alındı"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kim olursa olsun, sanatını aşkla icra eden, milletin derdiyle dertlenen, millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde konuştu. Ödüllerini tebliğ edeceği bilim ve kültür insanları, sanat ve zanaat erbapları, fikir ve edebiyat zatları ile temsilcilerini tebrik eden Erdoğan, "Eserleriyle asırlara aşıp gelen medeniyet nehrimizin sanat ve kültür kollarını besleyen ödül sahiplerimize bundan sonraki çalışmalarında Mevla’dan başarılar diliyorum. Kılı kırk yaran titiz ve kapsamlı bir değerlendirme süreci ile ödül sahiplerini belirleyen seçici kurul üyelerimize de şükranlarımı sunuyorum" dedi. Bu yıl edebiyattan kütüphaneciliğe müzikten tiyatroya bilim kültürden sinema ve zanaatlara uzanan 8 ayrı dalda ödül takdim edeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Prof. Dr. Gönül Tekin ve Prof. Dr. Günay Kut’a Bilim Kültür ödüllerimizi tevdi ediyoruz. Dünyanın önde gelen Türkologlarından olan Gönül Tekin hocamız kitap ve makaleleriyle, araştırmalarıyla, konferanslarıyla eski Türk edebiyatına ışık tutan önemli çalışmalara imza atıyor. Harvard Üniversitesi’nde Osmanlı Türkçesi Özbekçe ve Çağatayca dersleri veren Prof. Dr. Gönül Tekin uzun yıllar editörlüğünü yaptığı Türklük bilgisi araştırmalar dergisi ile batıda Türkçe yayın merkezi Türkoloji çalışmalarının da önünü açtı. Harvard Üniversitesi bünyesindeki Osmanlı Türkçesi yaz okulunun Cunda’da açılmasında önemli pay sahibi olan hocamız Mevlana, Yunus Emre, Ali Şir Nevai, Evliya Çelebi ve Ahmed-i Dai gibi nice abide isimleri disiplinler arası bir bakışla ele aldı. Prof. Dr. Günay Kut ise yine Türkoloji ve Türkiye edebiyatı alanında uluslararası düzeyde tanınan saygın bir hocamız. Merhum Halil İnalcık, ses seçkin talebelerinden olan Günay Kut Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkoloji bölümünü Oxford Üniversitesi’nde ise Atatürk Enstitüsü’nün kurarak Türk kültürüne önemli hizmetlerde bulunmuştur. Bilhassa coğrafi ve yazma eserler alanında Türkoloji müktesebatında önemli katkılar sunan Günay Kut Türk dilinin ve Türk edebiyatının uluslararası ölçekte tanınması için kritik bir rol oynadı. Bilim kültür ödülü sahibi her iki hocamızı da tebrik ediyor bugüne kadar yaptıkları kıymetli çalışmalarından ötürü kendilerine teşekkür ediyorum" diye konuştu. Edebiyat ödülünü bu yıl Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’na tevdi edeceklerini, yazı hayatına çok erken çağda 18 yaşında adım atan Fatma Barbarosoğlu’nun hikaye, roman, deneme makale, mülakat ve köşe yazarlığıyla Türk edebiyatında yer eden isimlerden biri olduğunu ifade eden Erdoğan, "Eserlerinden modernizm-gelenek ilişkisini yabancılaşmayı bilhassa kadınların toplumdaki yerini karşılaştıkları sorunları sevgiyi dostluğu ve diğergamlığı sosyolojik bir bakışla etkileyici bir üslupla ele aldı. Benim ağacım benim tohum kelimelerdir diyerek Fatma Barbarosoğlu’nu da tebrik ediyor yazı ve fikir hayatında başarılarının devamını diliyorum" dedi. Bu yılki müzik ödülünün sahibinin Ahmet Özhan olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Sanat hayatında 57 yılı geride bırakan Ahmet Özhan hem kişiliği hem de bilgi ve tecrübesiyle klasik Türk müziğine önemli eserler kazandırdı. Besteleri yorumları icraları ve araştırmalarıyla Türk sanat ve tasavvuf musıkımıze eşsiz katkılar sağlamıştır. Geçmişle gelecek arasında sağlam köprüler kurdu. Örnek bir sanatçı emsal bir şahsiyet nasıl olur herkese gösteren Ahmet Özhan‘ı kutluyor sanat ve tasavvuf musikimize yaptığı değerli katkıları için kendisine teşekkür ediyorum." Tiyatro dalındaki ödülün bu yıl Turan Oflazoğlu’na takdim edildiğini, evrensel temaları yerel ve kadim değerlerle işleyen bugünün manzarasını, tarihi olay ve şahsiyetlerle mezceden Turan Oflazoğlu’nun geniş perspektifi ve engin birikimi ile temayüz ettiğini dile getiren Erdoğan, "Türk edebiyatına damga vuran tiyatro oyunlarını şiirleriyle denemeleriyle, senaryo ve çevirileriyle besleyen Turan Oflazoğlu, kültür ve sanat dünyamızda muhkem bir yer edinen güçlü yazarlarımızdan biri olmuştur. Bir eserinde ‘dünyanın açtığı en güzel çiçek olabilecekken dünyanın bağrını oyan bir yara olmakta insan’ diyerek günümüz insanına ayını tutan Sayın Oflazoğlu’nu tebrik ediyor kendisine sağlıklı ve bereketli ömürler temenni ediyorum.Kütüphaneler, milletlerin asırlara sarih hafızalarının yaşadığı, yaşatıldığı, muhafaza alındığı ilim ve kültür mahfilleridir. Bu mekanları nefes alan bir yapıya kavuşturmak, ilim erbabı ve araştırmacılar başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin istifadesine sunmak, milli ve manevi kimliğimizin devamı için vazgeçilmezdir. 25 yılını Atatürk kitaplığına vakfeden, şimdilerde Sultan Abdülhamid Han’ın kurduğu Türkiye’nin ilk devlet kütüphanesi olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin müdürlük vazifesini yürüten Ramazan Minder’e kütüphanecilik ödülümüzü tevdi ediyoruz. Demokrasi tarihimizin utanç vesikalarından biri olan 28 Şubat sürecinde Sultan Abdülhamid Han’ın Yıldız Sarayı’ndaki kütüphanesine ait 4 bin 500 kitap kendi tarih Üzerine düşman olanlar tarafından maalesef çöpe atılmıştı. İçinde nadir eserlerin de yer aldığı bu kitapların tamamını Atatürk kitaplığına kazandıran Ramazan Minder Medine Müdafiği Fahrettin Paşa Hamidiye kahramanı Rauf Orbay ve daha nice tarihi şahsiyetin şahsi arşivlerini satın alıp Atatürk kitaplığına taşıdı. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ndeki yazma ve makbul eserlerin bakımı ve restorasyonu için fedakarca çalışan sayın minderlerime ve kataloglama faaliyetleriyle sosyal mekan düzenlemeleriyle kütüphanelerimizin modernize edilmesinde öncü bir rol oynamıştır. Kütüphanecilik Koleksiyonumuzun bugünkü seviyesine ulaşmasında büyük emek sahibi olan Ramazan Minder’i kutluyor, tarihi ve kültür mirasımıza sahip çıktığı için kendisine şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu. Bu yıl Zanaatlar ödülünü Salih Balakbabalar’a takdim edeceklerini söyleyen Erdoğan, "Hat, tezyinat, ahşap oyma ve sedef işçiliği gibi geleneksel sanatlarımızı kendi üslubuyla harmanlayıp özgün ve modern bir çizgiye taşıyan Hocamızın birçok eseri yurt içi ve yurt dışındaki müze ve koleksiyonlarda sergileniyor.Altın gümüş, sedef, ahşap, fil dişi ve pirinç gibi malzemelerle hat sanatı ve Türk tezyinatının en nadide eserlerine hayat veren kıymetli sedefkarımızı yürekten tebrik ediyor, geleneksel sanatlarımıza yaptığı eşsiz katkılar için kendisine teşekkür ediyorum. Bu yılki vefa ödülümüzün sahibi Türk sinemasının usta ismi Halit Refiğ oldu. 1958’den ebediyete intikal ettiği 2009 yılına kadar sinema çalışmalarını sürdüren Halit Refiğ yarım asırlık sanat hayat danışman, senarist, yapımcı ve yönetmen olarak Türk sinemasına kıymetli eserler kazandırdı. Halit Refiğ öncüsü olduğu Ulusal Sinema hareketiyle Türk sinemasının yerli ve milli değerler üzerine bina edilmesinde ses getiren adeta çığır açan işlere imza atmıştır. Batı’yı esas alan sinema anlayışını yalnızca filmleriyle değil, kitaplarıyla da eleştiren Halit Refiğ Türk sinemasının merkezine kendi tarihimizin özdeğerlerimizin yerleştirilmesini savunmuştur.. Halk kütüğümüzü tarihi birikimimizi ve bizi biz yapan hasletleri ustalıklı ve gerçekçi bir şekilde beyaz perdeye taşımıştır. Ben Halit Refiğ’im Türkiye ve Türk halkı üzerine bugün ne biliyorsam mesleğim ve Türk sinemasına ilgim sayesinde öğrendim. Türkiye’de halktan gelen ve halka dönecek olan ilk gerçek halk sanatının biri olmaktan heyecan ve gurur duyuyorum. Kendisini bu sözlerle tanımlayan Halid Refiğ’e Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Vefa ödülüyle kendisine olan minnet borcumuzu inşallah ifa etmişizdir diye ümit ve temenni Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü kazanan sanatçılarımızı, hocalarımızı, zanaat erbabımızı bir kez daha tebrik ediyor, her birine şahsım, ve milletim adına Şükranlarımızı ifade ediyorum. Geçmişte bu ödüllere layık görülen ve bugün aramızda olmayan kültür ve sanat insanlarımızı da bu vesileyle minnetle yad ediyorum. kalıcı olan Yarınlara akıl, ruh, moral ve köklerden mesaj ileten sadece ve sadece kültür sanat eserleridir. Atalarımız şu veciz cümleyi ilim, fikir ve sanat dünyamıza adeta hediye etmiştir. Kem alet ile kemalat olmaz" dedi. "Gelenekli sanatlarımızı muhafaza etmeli, ilmi ve kültürel çalışmalarımızı günümüzün sunduğu imkanlarla çok daha ileri noktalara taşımalıyız" "Siyasette iş hayatında, eğitimde, aile ve sosyal yaşantımızda rehber edinmemiz gereken bu sözü pek tabii kültür ve sanat faaliyetlerimizde de kılavuz olarak belirlemek önem arz ediyor" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Şu hususu sizler de çok iyi biliyor, görüyor, tecrübe ediyorsunuz. Vasat malzemeden kaliteli iş asla çıkmaz.Biz elhamdülillah bu açıdan nasipli bir milletiz. Yalnızca ülkemizin değil, gönül coğrafyamızın her bir köşesi, Türk ve İslam medeniyetinden neşet eden kültür hazinesiyle mümtaz eserlerle, önder şahsiyetlerle dolu. Müzikte, mimaride, edebiyatta, bilim, kültür ve sanatın pek çok branşında asırlar boyunca ortaya koyduğumuz eserlerle, bünyemizden çıkardığımız ilim ve kültür insanlarıyla güçlü bir medeniyetin devamıyız. Bugünkü gençlerimizin asla unutmaması gereken hususlardan biri de işte bu medeniyetin daha üç asır öncesine kadar ilim ve sanatta diğer milletlere ilham veren örnek işlere imza atmış olmasıdır. Bilim ve kültür erbabımızın çalışmalarıyla bu mirası ihya etmek, zenginleştirmek ve geleceği çok güçlü bir şekilde kucaklamak zorundayız. Bu noktada her birinize, her birimize önemli vazifeler düşüyor. İçine sirayet ettiği her bünyeyi tek tipleştiren neoliberal kültür akımlarının ve dijitalleşmenin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini arttırdığını görüyoruz. Bunun için tarihten süzülüp gelen gelenekli sanatlarımızı muhafaza etmeli, ilmi ve kültürel çalışmalarımızı günümüzün sunduğu imkanlarla çok daha ileri noktalara taşımalıyız." Erdoğan, ”Marifet iltifata tabidir düsturuyla düzenlediğimiz Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerimizi işte bu amaç doğrultusunda geçmişten aldığımız ışıkla geleceği aydınlatmak üzere icra ediyoruz. Her alanda olduğu gibi kültür ve sanatta da kimsenin dünya görüşüne, yaşam tarzına, siyasi tutumuna bakmıyor, bu ülkeye, bu millete, bu topraklara aidiyet duyan herkesi baş tacı etmeye özen gösteriyoruz. Taklit ve takip eden değil, ilhamını kendi kültüründen, toplumundan geçmişinden ve köklerinden alan her sanatçı bizim başımızın tacıdır. Devraldığımız mirası zenginleştirmek için ömrünü vakfeden her sanatçı ilim ve düşünce insanı, bizim gönlümüzde ayrı bir yere sahiptir. Kim olursa olsun saanatını aşkla icra eden, bu milletin derdiyle dertlenen, bu millete tepeden bakmayan herkese devlet olarak elimizden gelen desteği sağlıyoruz. Sanatçılarımız hani büyük adam derler ya, bizim nazarımızda işte o büyük insandır" açıklamasını yaptı. Merhum Nurettin Topçu’nun büyük adamı tanımlarken söylediği ‘Büyük adam eserleriyle hayatını birleştiren adamdır’ sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Biz onda şu vasıfları arıyoruz. Önce bütün ömründe aynı kanaatin, aynı imanın sahibi olan adamlardır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez. Muhitine uymaz, muhiti kendine uydurur. Uydurmazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir. Cemiyeti sürükleyicidir. Topluma mihmandarlık yapan siz kıymetli kültür, sanat, ilim insanlarımıza inşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek olmaya devam edeceğiz. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini kazanan sanatçılarımızı, hocalarımızı, üstatlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. Programı teşrif eden her bir konuğumuza teşekkür ediyor, sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Tekrar bir araya gelmek temennisiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum” diye konuştu. Bilim-Kültür alanında Gönül Tekin ve Günay Kut, edebiyat alanında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, müzik alanında Ahmet Özhan, tiyatro alanında Turan Oflazoğlu, kütüphanecilik alanında Ramazan Minder, zanaatlar alanında Salih Balakbabalar ödüle layık görüldü. Vefa ödülü ise merhum yönetmen Halit Refiğ’e verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende hazır bulunan Tekin, Kat, Özhan ve Minder’e ödüllerini takdim etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, vefa ödüllerine layık görülen yönetmen Refiğ’in ödülünü eşi Gülper Refiğ’e, Oflazoğlu’nun ödülünü kızı Gizem Oflazoğlu Akar’a, Balakbabalar’ın ödülünü oğlu Baki Enis Balakbabalar’a takdim etti. Törene KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü ve Büyükelçi Hasan Doğan, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hamza Dağ, Hayati Yazıcı ve Ömer İleri ile Ankara Valisi Vasip Şahin ve Tarihçi ve Yazar Murat Bardakçı da katıldı.