EKONOMİ - 23 Eylül 2024 Pazartesi 14:25

Sinop’ta “Karadeniz Masası Su Ürünleri Sektörü Değerlendirme Çalıştayı”

A
A
A
Sinop’ta “Karadeniz Masası Su Ürünleri Sektörü Değerlendirme Çalıştayı”

Sinop’ta, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü öncülüğünde Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı(KUZKA) ev sahipliğinde “Karadeniz Masası Su Ürünleri Sektörü Değerlendirme Çalıştayı” düzenlendi.


Ahmet Muhip Dıranas Uygulama Oteli’nde düzenlenen ve iki gün sürecek olan çalıştay, Karadeniz Bölgesi’nde su ürünlerinin sürdürülebilirliği ve sektörün kalkınma potansiyeli, ilgili kamu kurumları, özel sektör temsilcileri ve akademisyenler tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilecek.



"Karadeniz su ürünleri sektöründe ülkemizde önemli bir yere sahip"


Çalıştayda açıklamalarda bulunan KUZKA Genel Sekreteri Serkan Genç, Karadeniz’in su ürünleri sektöründe Türkiye’de önemli yere sahip olduğunu belirterek, “Ülkemizin önemli bir bölgesi olan Karadeniz’de yer alan kalkınma ajanslarımız ve kalkınma idarelerimizle Karadeniz’in ekonomik potansiyelini daha iyi değerlendirilebilmek amacıyla Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğümüz yönlendirmeleri ile Karadeniz Masası kurulmuştur. Karadeniz Masası’nın genel olarak Karadeniz’de sürdürülebilir bir mavi ekonomiyi hedefliyor. Deniz kaynaklarına ilişkin potansiyeli açığa çıkaran mavi ekonomi kavramı balıkçılık, enerji, ulaşım, turizm, çevre gibi birçok başlığı kapsıyor. Karadeniz Masası’nın ilk çalışma konusunu ise mavi ekonominin merkezinde yer alan sürdürülebilir balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği olarak planladık. Karadeniz su ürünleri sektöründe ülkemizde önemli bir yere sahiptir. Avcılıkla elde edilen ürünün yüzde 90’ı denizlerden elde edilmekte ve ülkemizde avcılığı en fazla yapılan balıklar; hamsi, sardalya, istavrit, palamut, lüfer, çaça, mezgit, beyaz kum midyesi ve deniz salyangozu üretiminin sardalya hariç olmak üzere bazı türlerde tamamı, bazılarında ise büyük çoğunluğu Karadeniz’de avlanmaktadır. Toplam deniz ürünleri avcılığının yüzde 70-80’i Karadeniz’den sağlanmaktadır. Önceden ülke içerisinde daha çok iç sularda yetiştiricilik yapılırken son yıllarda denizlerde ağ kafesler ile yapılan yetiştiricilik hızlı bir artış göstermiştir. İç sularda alabalık, denizlerde levrek ve çipura üretimi öne çıkmaktayken son yıllarda Türk somonu ön plana çıkmaya başlamıştır. Su ürünleri yetiştiriciliğinde Ege Bölgesi illeri ile beraber son yıllarda Sinop, Samsun, Ordu, Trabzon ve Artvin gibi illerimizin açıklarında yapılan kafes balıkçılığı önemli bir kapasiteye ulaşmıştır. Karadeniz balıkçılık ekosistemi 4 temel alt sektör üzerindedir” dedi.


Daha sonra açıklamalarda bulunan Sinop Üniversitesi Rektörü Şakir Taşdemir, Türk somonu ile Sinop’un öne çıktığını belirterek, “Dünya nüfusu artarken protein ihtiyacını karşılamada hayvansal ürünlerle birlikte su ürünleri üretimine olan talep te artış göstermektedir. Ülkemizde su ürünleri üretiminde avcılığın katkısı yıllar içerisinde dalgalı bir seyir izleyip azalma eğilimi gösterirken, su ürünleri yetiştiriciliğinde teknolojik gelişmeler ile modern üretim metotlarının yaygın kullanımı, su ürünleri fakültelerinin AR-GE çalışmaları ve mühendis mezun katkıları ile her yıl önemli artışlar göstermektedir. Bu gelişim ile ülkemizde 2023 yılı su ürünleri yetiştiriciliği üretimi 552 bin tona, toplam su ürünleri üretimi içindeki payı da yüzde 58’e ulaşmıştır. Ülkemiz toplam su ürünleri yetiştiriciliği ile Avrupa birliği üyeleri arasında 1., dünyada ise 17. sıraya yükselmiş bulunmaktadır. Karadeniz’de ise Türk somonu yetiştiriciliği markalaşarak 2023 yılında yaklaşık 65 bin ton üretime ulaşmıştır” diye konuştu.



Sinop’ta “Karadeniz Masası Su Ürünleri Sektörü Değerlendirme Çalıştayı”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırşehir Ahilik Haftası açılışı görsel şölene dönüştü Ahilik Haftası’nın coşkulu açılış programı, unutulmaz bir görsel şölene sahne oldu. Kırşehir merkezli başlatılan ve bir hafta boyunca kutlanacak olan Ahilik Haftası’nın 37.’si Jandarma Atlı Birliklerinin de katıldığı kortej yürüyüşüyle başlatıldı. Yüzlerce kişinin katıldığı programda katılımcılar, Askerlik Şubesi kavşağından Cacabey Meydanı’na kadar mehteran birliği müzikleri eşliğinde yürüdü. Caddenin tamamının kapatıldığı programda Ankara Seymenler ekibi Kırşehirlilere görsel şölen sundu. Yardımlaşma, dayanışma ve ahlakın simgesi olan Ahilik Kutlama Programı Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan’ın da katılımıyla Cumhuriyet Tarihi’nin ilk külliye projesi olan Ahi Külliyesi’nde dua edilmesiyle devam etti. Yerel halkın yoğun ilgisiyle başlatılan programda konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Ahiliğin sarsılmaz temeller üzerine yerleştirildiğini belirtti. Gürcan konuşmasında, "Ahiliğin bizlere bıraktığı miras, değerleridir. Medeniyetimizin en ileri hazinelerinden birisi olan Ahilik; Selçuklu Devleti’nde, Türk İslam Medeniyetini kaynaştıran bir bağ, Osmanlıları ise cihan devleti yapan bir sır, İstiklal Harbi’nin ise arkasındaki büyük güçtür" dedi. "En büyük güvence birlik ve dayanışmadır" Konuşmasında Ahilikle birlikte gelen en büyük gücün birlik ve dayanışma ruhu olduğunu söyleyen Bakan Yardımcısı Gürcan, "İnanıyorum ki bu ruh, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devletimizi yönetenlerin, bizlerin ve sizlerin çabalarıyla ülkemizi hedeflerine ulaştıracaktır. Ticaret erbaplarının gayretleri bakanlığımızca görülmektedir. Ahilik kültürü temelleri arasında yer alan iş ve meslek ahlakına saygı gibi hususlara çaba sarf eden esnaflara Ahi Esnaf Beratları sunulmaktadır" diye konuştu. Hafta boyunca binlerce kişinin faydalanacağı Ahi pilavı ikramı yapan protokol, Ahi Evran Külliyesi’nde bir araya gelerek, halk danslarını izledi. Kutlamaların Türkiye genelinde olduğunu aktaran Kırşehir Ticaret İl Müdürü İsmail Güner ise, ülke genelinde Ahilik Haftası’nın hayırla kutlandığını ve büyük bir organizasyon olduğunu anlattı. Güner, "37. Ahilik Haftası Türkiye’ye kutlu olsun. Ahiliğin başkenti Kırşehir’den esnaflara selam olsun. Ahi Evran-ı Veli ve Ahi esnaflarının ruhları şad olsun. Bugün bu başlangıçla onları andık. Allah onlara rahmet eylesin. Bu büyük organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ederiz" şeklinde konuştu. Ahilik Haftası açılış programı, hafta boyunca çeşitli kültürel ve sanatsal etkinliklerle kutlanmaya devam edecek. Yerelde sağlanan etkinliklerle yerel ekonomiye katkı sağlanırken toplumsal dayanışmanın da önü açılmak isteniyor. Ahilik kültürünün temelini oluşturan kardeşlik, dürüstlük, dayanışma mesajı bu yılda Kırşehir’den güçlü şekilde vurgulanıyor.
Ankara TİKA’dan Moğolistan Sosyal Sigorta Genel Müdürlüğü’ne destek Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Moğolistan’da kamu hizmetlerinin verimliliğinin artırılmasına katkı sağlamak amacıyla Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünün eğitim salonunu modern ekipmanlarla donattı. Moğolistan Sosyal Sigorta Genel Müdürlüğü yaklaşık bin 500 çalışanı ile ülke genelinde sosyal sigorta sistemine kayıtların artırılması, sosyal sigorta ödemelerine ilişkin raporların denetlenmesi, hesaplanması, emeklilik maaşının bağlanması, tazminat ödenmesi gibi faaliyetlerin yürütülmesinde sorumlu olan Moğolistan Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı bir kamu kurumu olarak hizmet veriyor. TİKA Moğolistan’da kamu hizmetlerinde verimliliğin ve etkinliğin artırılmasına katkı sağlamak amacıyla Sosyal Sigorta Genel Müdürlüğünün eğitim salonunu modern ekipmanlarla donattı. Eğitim salonunun açılış törenine T.C Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş, TİKA Orta Asya ve Kafkaslar Daire Başkanı Dr. Ali Özgün Öztürk, Moğolistan Milletvekili Prof. Dr. Zuifikar Sarkıt ve Sosyal Sigorta Kurumlarının yöneticileri ile personelleri katıldı. Açılış töreninde konuşan Öztürk, “Projemiz ile donatılan eğitim salonunda kamu personellerine verilen hizmet içi eğitimlerin yanı sıra işletme sahiplerine de eğitim verilmesi ülkenizin kalkınmasına dolaylı olarak katkı sağladığı kanaatindeyiz. Proje ile birçok sosyal sigorta müfettişlerinizin kapasitesinin geliştirilmesine yönelik eğitim programlarının verimliliği ve etkinliğinin arttığına inanıyorum.” dedi.
İstanbul Bakan Memişoğlu "Hekimler özel muayenehanesine kaçmaya başladı, bu sistem için bir sorun" Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, yurt dışına giden hekim sayısında abartılı rakamlar olmadığını vurgulayarak, "Negatif bir algı var, herkes dışarı gidiyor gibi bir algıya dönüştürmemek lazım. Patolojik sayıya ulaştığı zaman devlet önlem alır" dedi. Bakan Memişoğlu doktor-hasta ilişkisinde yeniden bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü hekim özel muayenehanesine kaçmaya başladı, sistemlerde bu sorun demektir, bunu düzelteceğiz” ifadelerini kullandı. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde 2024-2025 akademik yılı açılış programına katıldı. İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, İAÜ Rektörü Prof. Dr İbrahim Hakkı Aydın, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Alış yanı sıra çok sayıda akademisyenin ve öğrencinin katıldığı programda Bakan Memişoğlu Tıp Fakültesi’nin ‘Cerrahi ve Etik’ konulu açılış dersini verdi. Bakan Memişoğlu dersin yanı sıra katılımcıların sorularını da yanıtladı. Bakan Memişoğlu Türkiye’nin sağlık sisteminde geldiği noktadan sağlık çalışanlarının yurt dışına gitmesi konusuna kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu. “Bir kişi 11,7 kez sağlık hizmeti alıyor, bu fazla” Geçmişten bugüne Türkiye’nin sağlık alanında önemli mesafe kat ettiğini aktaran, “Türkiye sağlıkta gerçekten hizmet anlamında çok iyi yerlerde, bugün baktığınız zaman hem ulaşılabilirlik hem bilgi, alt yapı anlamında Türkiye gerçekten dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunan ülkelerinden bir tanesi. Çok iyi yerlerdeyiz ama bu yetmez. Bu saatten sonra Türkiye sadece hizmeti üreten bir ülke olmaktan çok bilgisini üreten, tıbbın ve sağlığın teknolojisini üreten ülke olmak zorunda. Dünyada sağlık liderliğinin hedefiyle koşan bir ülkeye ihtiyacımız var. Bilgiyi üretmez sadece hizmette kalırsanız yerimizde sayıyoruz demektir. Bugün maalesef dünyada etik değerleri oluşturmayıp binlerce insana kıyabilen bazı medeniyet türleri de var. Bizler kıyım medeniyetinden çok; barış, dostluk, iyilik medeniyetinin temsilcileriyiz. Sağlık kültürünü artırmazsak maalesef bazı sorunlarla karşı karşıya bulunuyoruz ama bunun üzerinden hep beraber geleceğiz. Bugün yılda bir kişi 11,7 kez sağlık hizmeti alıyor, bu fazla. Toplam yaklaşık 999 milyon kez insanlara sağlık hizmeti olarak dokunmuş durumdayız. Avrupa ortalaması 6, fazlaca ulaşılabiliriz. Topluma bunu anlatmamız lazım; biz değerliyiz, sizin için varız. 45 bin kişinin, dünyanın gözü önünde binlerce insanın canına kıyan birileri varken sizler bir insanın canını kurtarmak için gecenizi gündüzünüze katıyorsunuz. Biz iyi tarafız, saygı görmek istiyoruz” dedi. “Çok abartı bir sayı yok, patolojik sayıya ulaştığı zaman devlet önlem alır” Doktorların yurt dışına gitmesi konusunda bir soruya yanıt veren Bakan Memişoğlu, “Hekimlerin yurt dışına gidişi konusu çok spekülatif bir konu. Herkes bir şey söylüyor ama sayılara baktığın zaman öyle çok da abartı bir sayı yok. Bunu bilmenizi istiyorum. Negatif bir algı var, hekim sistemin dışına çıkmaya çalışıyor, dünyada da böyle özellikle Covid’den sonra. Çok büyük yoğunluktan sonra sağlık çalışanı haklı olarak biraz depresyona giriyor. Düşünün ki Covid’de herkes evinde birbiriyle temas kurmazken biz sağlıkçılar, salgında ölümle mücadele eden bir gruptuk. Bunu herkes dışarı gidiyor gibi bir algıya dönüştürmemek lazım. Bu ülkede negatiflik hemen yayılıyor maalesef. Belki negatifliği çok yaymak işimize geliyor, bilmiyorum. Yurt dışına giden hekim çok fazla yok. Tabi ki yurt dışına gidecekler ama bu patolojik sayıya ulaştığı zaman devlet önlem alır, biz de alırız. Hekim ile hasta arasındaki ilişkide yeniden bir yapılanmaya gitmemiz lazım çünkü hekim özel muayenehanesine kaçmaya başladı, sistemlerde bu sorun demektir. Bunu düzelteceğiz, hekimin kendisini değerli hissetmesi lazım. Türkiye bugün hekim, insan gücü kalitesi, sayısal değerler anlamında da eskisine göre çok iyi yerlerde. Negatif algıları lütfen oluşturmayalım, ümitliyim, bu gençler bizden çok daha iyi olacak. Dış etkilere çok fazla maruz kalındığını, tehlikenin de olduğunu bilmenizi de isterim. Onun için bu konuda bu alanı boş bırakmamız gerekiyor. Yurt dışına giden hekimlerim de bizim hekimlerimiz, bir kısmı geliyor Türkiye’ye bir katkıda bulunuyor. Esasında bir zenginlik kaynağı olarak düşünürsek çok avantajlı olur. Ama üzüntüyle, darılmayla gönderiyorsak orada sıkıntımız var, onu düzelteceğiz. En büyük hedefimiz; yeni çalışmaları, yeni bir şey söyleyecek arkadaşlara destek vermek” şeklinde konuştu. “2025 sonuna kadar yerli sensörümüzü oluşturmak için çaba harcıyoruz" Diyabet konusunda sorulan bir soruya yanıt veren Bakan Memişoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Hem aşılar hem de diyabetik sensör konusunda iyi bir çalışma var. 2025 sonuna kadar yerli sensörümüzü oluşturmak için çaba harcıyoruz. Şiddeti engellemenin en önemli yöntemi; kültürlü ve bilinçli toplum oluşturmak” Programın sonunda ise Bakan Memişoğlu’na çiçek takdiminde bulunuldu.