ÇEVRE - 25 Eylül 2024 Çarşamba 09:33

Profesör açıkladı: "Kahverengi kokarcanın fındıktaki zararı yüzde 40”

A
A
A
Profesör açıkladı: "Kahverengi kokarcanın fındıktaki zararı yüzde 40”

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Tuncer, "Kahverengi kokarcadan dolayı fındıkta yüzde 30-40 oranında kayıpların görüldüğü bahçeler oldu. Bu süre içerisinde mutlaka kimyasal mücadele yapmak zorundayız. Önümüzdeki yıllarda popülasyonun daha fazla artmasını bekliyoruz. Bunlara dayanarak önümüzdeki sene tarımsal ürün kayıplarını azaltmak için hangi yöntemlere başvurmamız gerektiği konusunda planlamaya ihtiyacımız var" dedi.


2017 yılında Türkiye’de görülen ve çok hızlı yayılan kahverengi kokarca, fındık başta olmak üzere birçok meyve ve sebzede kayıplara neden oluyor. Üreticilerin kabusu haline gelen bu böcek birçok kişinin önemli gelir kapısı olan fındığı derinden etkiledi. OMÜ Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Tuncer, kahverengi kokarcanın fındıkta verdiği zarar ve yapılması gerekenlerle ilgili önemli bilgiler verdi.



"Önümüzdeki yıllarda popülasyonun daha fazla artmasını bekliyoruz"


Prof. Dr. Celal Tuncer, "Kahverengi kokarca bütün dünyada en tehlikeli istilacı türlerden birisi olarak biliniyor. Ülkemizde 7 yıl önce görüldü ancak son 2 yılda yüksek popülasyonlar yapmaya başladı. 300’den fazla bitkiye zarar veriyor. Ülkemiz için özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olduğu düşünüldüğünde zarar görme potansiyeli en yüksek olan bitki fındık olarak karşımıza çıkıyor. Bu sene fındıkta çok yüksek bir popülasyon görüldü. Ciddi kayıplara uğradık. Uzun vadeli mücadele yaklaşımı olarak ülkemiz 2 yıl önce klasik biyolojik mücadele dediğimiz ‘samuray arıcığını’ salarak zararlıyı uzun vadede kontrol etmeyi planladı. Program başarılı bir şekilde yürüyor. Daha titiz biçimde yürütülmesi gerekiyor. Samuray arıcığı kullanarak yapılan mücadelenin iyi sonuç vermesi 10 yıl alabilir. Bu süre içerisinde ürün kayıplarının önüne geçmek başlıca sorunumuzdur. Bunun için sonbaharda, kışlaklara geçiş başladığında böcek, evin içine girdiğinde bunların toplanıp imha edilmesi önemli bir aşamadır. Önümüzdeki sene yine ilkbahardan itibaren bu zararlı, bahçelere girmeye başladıktan sonra bunların mücadelesine yönelik önlemleri almamız gerekiyor. Özellikle fındıkta iç doldurmaya başladığı dönem olan haziran ayından itibaren hasada kadar geçen dönem kritik bir dönemdir. Bu süre içerisinde mutlaka kimyasal mücadele yapmak zorundayız. Önümüzdeki yıllarda popülasyonun daha fazla artmasını bekliyoruz. Diğer illerde, fındık yetiştirile batı bölgelerinde de zararın artması mümkün görünüyor. Fındık dışında diğer konukçularında bundan etkilenmesi söz konusudur. Kahverengi kokarca ile mücadelede üzerinde durmamız gereken önemli bir husus bu sene neyi yanlış veya eksik yaptık ki bu kadar yüksek bir zararla karşı karşıya geldik. Bunun üzerinde bir analiz yapmamız lazımdır. Bunlara dayanarak önümüzdeki sene tarımsal ürün kayıplarını azaltmak için hangi yöntemlere başvurmamız gerektiği konusunda planlamaya ihtiyacımız var. Fındıkta yüzde 30 -40 oranında kayıpların görüldüğü bahçeler oldu. Üreticilerde bir panik hali gözlemliyorum” diye konuştu.




Profesör açıkladı: "Kahverengi kokarcanın fındıktaki zararı yüzde 40”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Van Van’da üretilen karavanlar Türkiye’nin dört bir yanına gönderiliyor Van’da yaklaşık 2 ay önce kurulan Daniel Karavan, ürettiği çekme karavanları Türkiye’nin farklı illerine gönderiyor. Yıllardır turizm başta olmak üzere birçok sektörde hizmet veren Vanlı girişimci Rasim Baytar, Reşat Yeşilağaç ve Zeki Özköseoğlu, Edremit ilçesindeki İş Geliştirme Merkezinde (İŞGEM) kurdukları imalathanede çekme karavan üretimine başladı. Daniel Karavan isimli imalathanede Artos ve Olimpos modelleriyle üretim yapmaya başlayan girişimciler, ürettikleri karavanları Türkiye’nin farklı illerine gönderiyor. Yaklaşık iki ay önce kurulmalarına rağmen 11 adet çekme karavanın üretildiğini belirten firma yetkililerinden Rasim Baytar, “Pandemi sonrası değişen dünya düzeni, insanların yaşam şekilleri ve daha çok rahatlıklarına düşkünlüklerini göz önüne alarak çekme karavan kültürünün topluma ciddi anlamda entegre olduğunu gördük. Bunun yanında Van başta olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesinde hiç karavan üretimi olmadığını fark ettik. Gerekli Ar-Ge çalışmasını yaptıktan sonra burada 500 metrekarelik alanda çekme karavan üretimi yapmaya başladık” dedi. "Her bütçeye uygun karavanımız var" Üretilen tüm karavanların Avrupa standartlarına uygun olduğuna dikkat çeken Baytar, “Şu an 11’inci karavanımızı üretiyoruz. İlk başta stok çalışıyoruz. Karavanlarımız gayet kaliteli olup her bütçeye uygun karavanımız var. Yani isteyen herkes O2 belgeli çekme karavan sahibi olabilir. Karavanlarımız 400 bin TL’den başlayıp 1 milyon 250 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Özelliğine göre fiyat değişkenlik gösterebiliyor. Tamamıyla müşterinin isteği doğrultusunda ek özellik konulup veya bazı özellikler çıkartılabiliyor” ifadelerini kullandı. "Üretilen karavanlar yaz ve kış şartlarına uygundur" Üretilen karavanların yaz ve kış şartlarına uygun olduğunu vurgulayan Baytar, “Bizim yaptığımız karavanlar yaz ve kış kullanımına uygundur. Yazın sıcaklığını içerisine almaz, kışın ise sıcaklığı dışarıya vermez ve soğuğu da içeriye almaz. Yani yapılan bir buzdolabı neyse bizim yaptığımız karavanlar da o şekildedir. Birçok karavan firması bunu kullanmıyor ama olması gereken budur. Karavan kültürü noktasında Türkiye standartları daha tam oturmamış ancak bu standartlar da yavaş yavaş oturacaktır” diye konuştu. "Çok fazla ziyaret eden var" KOSGEB destekli kurulan imalathanede 3 ustabaşı olmak üzere 6 kişinin istihdam edildiğini de sözlerine ekleyen Baytar, “Şu an için daha reklam çalışmalarına başlamadık ama ona göre 4’üncü karavanımızı satıyoruz. 3 aydır üretime başladık ama bizim Ar-Ge’miz son bir yıla dayanıyor. Reklam çalışmaları olduktan sonra talebin olacağına inanıyoruz. Çünkü çok fazla gelip ziyaret eden, inceleyen var. O yüzden ileriki süreçlerde fazlasıyla isteklerimizi karşılayacağımıza inanıyorum”. Sıfırdan bir karavanın 5 ila 8 iş günü içerisinde tamamlanabildiğini belirten Baytar, aracında çekme demiri olan herkesin karavan sahibi olabileceğini söyledi. Şu anda 11’inci karavanı ürettiklerini dile getiren Baytar, üretilen karavanların Diyarbakır, Denizli ve Van’a satıldığını söyledi. 4 kişi kapasiteli olan karavanlarda; ocak, masa, buzdolabı, ortam ısıtıcısı, yatak ve banyonun yer aldığını belirten Baytar, karavanın üzerinde güneş panellerinin olduğunu ve böylece kendi enerjisini üretebildiğini söyledi. Güneşlik ve sineklik olan camların çift katmandan oluştuğunu da sözlerine ekleyen Baytar, karavanda 7/24 sıcak suyun olduğunu ifade etti.
Denizli Denizli’de Tiyatro Festivali’nde ÇGHB oyuncuları tiyatroseverlerle buluştu Denizli Büyükşehir Belediyesi 36. Uluslararası Tiyatro Festivali tüm hızıyla sürüyor. Bir hafta boyunca 26 oyunun sergileneceği festival kapsamında ünlü yazar Birol Tezcan ve ÇGHB oyuncuları tiyatroseverlerle buluştu. Denizli Büyükşehir Belediyesinin 23-29 Eylül tarihleri arasında düzenleyeceği 36. Uluslararası Tiyatro Festivali tüm hızıyla sürüyor. Açılış oyunu Söz Veriyorum’u kapalı gişe oynanan festivalin ikinci günü televizyon ekranlarında uzun süredir başarıyla tiyatro gösterileri sunan “Çok Güzel Hareketler Bunlar” (ÇGHB) adlı yapımın başarılı oyuncuları Yeşim Dursun, Beste Bilir ve Burak Tamdoğan tiyatroseverlerle buluştu. Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Önder Tahmaz eşlik etti. Ünlü yazar Birol Tezcan’ın moderatörlüğünü yaptığı söyleşide tiyatroseverler merak ettikleri soruları sanatçılara sordu. Tiyatro festivalinin 36’ıncı yılını hep beraber gerçekleştirmenin heyecan verici olduğunu kaydeden Birol Tezcan, Denizli’den evlendiğini ve kısmen Denizlili olduğunu belirterek, “2010 yılında Denizli’ye taşındım. O günden beri festivalde üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz” dedi. Mahallelerde de tiyatro var Festival, kent merkezi ve ilçelerde sahnelenen eserlerle doludizgin devam ederken, mahallerde de oyunlar sergileniyor. Bu kapsamda Merkezefendi Kent Tiyatrosu “Mavi Kuş” adlı eseri Eskihisar İlköğretim Okulu’nda sergiledi. Çocukların beğeniyle izlediği, Penbe Kınlı Eskikan’ın kaleme aldığı eserde doğa bilinci, hayvan sevgisi, aile kavramı ve özgürlük temaları keyifli bir dille müzik eşliğinde anlatıldı. Atölye çalışmaları ve söyleşilerle birlikte 18 tiyatro grubunun sahneleyeceği 26 oyunun ayrıntılı bilgi ve programına www.denizli.bel.tr/tiyatrofestivali adresinden ulaşılabiliyor. Denizli merkezde Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi, Merkezefendi Belediyesi Kültür Merkezi ile Çatalçeşme Oda Tiyatrosu’nda sahnelenecek oyunlar için https://ebilet.denizli.bel.tr/ adresinden rezervasyon yaptırılabiliyor.
Artvin Drona çobanlık yaptırıyor Artvin’in Şavşat ilçesi Meydancık köyünde yaşayan içerik üreticisi Onur Ekin, merada otlayan ineklerini dron yardımıyla ahıra getiriyor. Artvin’in Şavşat ilçesi Meydancık köyünde yaşayan 24 yaşındaki Onur Ekin, hayvancılıkla uğraşırken aynı zamanda sosyal medya içerikleri üretiyor. Ekin, köyün merasında otlayan ineklerini sıra dışı bir yöntem kullanarak ahıra getiriyor. Sabah erken saatlerde merada otlamak için bıraktığı inekler, gün batımından önce geri dönmeyince onca yolu dolaşmak yerine farklı bir yöntem deniyor. Evinin kapısından, dron ile ineklerinin yerini tespit eden Ekin, onları bir araya topladıktan sonra dron aracılığıyla peşine takarak ahıra yönlendiriyor. Dronun sesi ve kendisinden ürken inekler, kısa sürede ahıra dönüyor. Ekin, bu anları sosyal medya hesabında paylaşınca kısa sürede büyük ilgi gördü. Sadece kendi hayvanlarını değil, komşularının kaybolan ineklerini bulmaya da yardımcı olduğunu ifade eden Ekin, dron ile komşusu Şaziye Ekin’in kaybolan ineklerini köy mezarlığının yakınında bulduğunu dile getirdi. Ekin’in bu ilginç yöntemi, sosyal medyada olduğu kadar köyde de büyük ilgi topluyor. Onur Ekin açıklamasında şunları dile getirdi: "Meydancık köyünde yaşıyorum. Köyde hayvancılık yapıyoruz. Sosyal medyada dronla bir çok içerik üretiyorum. Bunu da hayvanlar da kullanmak istedim. Otluğa çıktıkları zaman merada ağaçların, çalılıkların arasında onları bulması çok zor oluyor. Araziyi tamamıyla gezmemiz gerekiyor ki inekleri bulabilelim. Ben de bunu dronla denemeyi planladım. Dronla yukardan inekleri daha kolay bulabileceğimi düşündüm öyle de oldu. Dronla inekleri buldum. İneklerde drondan korktuklarını için ahıra kadar dronla peşlerinden kovaladım. O sırada komşunuzun ineği kaybolmuştu onu da bu vesileyle bulmuş olduk. Ekrandan ineğin hangisi olduğunu göstererek bulduk. Böylece pratik şeklide arazide gezmek yerine köyde dron uçurarak inekleri daha kolay getirebiliyorum.”
Eskişehir ESTÜ, 34’üncü EAIE Yıllık Konferansı’na katıldı Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ), uluslararası yükseköğretimde Avrupa’nın en prestijli ve en büyük etkinliği olan ve bu yıl 34’üncüsü düzenlenen European Association for International Education (EAIE) konferansına kendi standıyla katılım sağladı. 17-20 Eylül 2024 tarihlerinde Toulouse, Fransa’da düzenlenen konferans 7 bin 300’den fazla katılımcı, 240’tan fazla oturum ve etkinlik ile 200’den fazla kurum standıyla dikkat çekti. ESTÜ, konferansta en üst düzeyde temsil edilerek Rektör Prof. Dr. Adnan Özcan önderliğinde Uluslararası İlişkiler Birimi personeliyle yer aldı. Konferans boyunca ESTÜ temsilcileri, uluslararasılaşma hedefleri doğrultusunda potansiyel paydaşlarla 50’den fazla toplantı ve 100’den fazla görüşme gerçekleştirdi. Bu önemli temaslar, ESTÜ’ye uluslararası işbirliklerini geliştirmeye yönelik yeni fırsatlar sundu. "Bu tür etkinliklerde olabildiğince aktif biçimde yer almaya devam edeceğiz" Eskişehir Teknik Üniversitesinin uluslararası platformlarda güçlü bir şekilde varlık göstermeye devam ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Adnan Özcan, "Bu tür etkinlikler, üniversitemizin küresel ağlarını genişletmesi ve uluslararası işbirliklerini derinleştirmesi açısından büyük önem taşıyor ve bu yüzden bu tür etkinliklerde olabildiğince aktif biçimde yer almaya devam edeceğiz" dedi. Eskişehir Teknik Üniversitesi, yükseköğretimdeki vizyonunu ve uluslararasılaşma stratejisini ve hedeflerini, Avrupa’nın en önde gelen üniversiteleri ve sivil toplum oluşumlarıyla bir araya gelerek bir kez daha gözler önüne serdi.