SAĞLIK - 25 Kasım 2024 Pazartesi 12:48

‘Kadına şiddetin sebebi özgüven eksikliği’

A
A
A
‘Kadına şiddetin sebebi özgüven eksikliği’

Özgüven eksikliği olan kişilerin daha sık şiddete başvurduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, “Kimlerin şiddet uyguladığı veya neden şiddete başvurulduğu sorularının cevabı değişken olsa da ortak noktada buluşulmaktadır. Başta gelen sebep, özgüven eksikliklerinin ve yetersizlik duygularının hissedilmesinin ardından kişinin bunları kabul edememesi ve bununla birlikte duygu durumunu ifade edebilecek iletişim becerisine sahip olmaması, kişiyi fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulamaya itmektedir” dedi.


Geçtiğimiz günlerde Samsun’da yaşanan kadına şiddet olayı nedeniyle şiddet konusunda bilgilendirmede bulunan Liv Hospital Samsun Psikoloji Kliniği’nden Uzman Klinik Psikolog Enise Öziç, özgüven eksikliği olan kişilerin kadınlara karşı şiddete başvurduğunu söyledi. Toplumda uygulanan şiddet oranının yüksek olduğunu belirten Uzm. Klnk. Psk. Enise Öziç, “Kadına şiddet defalarca yaşadığımız ve kınadığımız bir toplum sorunudur. Geçtiğimiz günlerde de Samsun’da yaşanan bir kadına şiddet olayıyla karşı karşıya kaldık. Görüntüleri izlerken hepimiz aynı acıyı hissettik ve bunlara şahit olan bir çocuğun korkusunu, çaresizliğini birlikte yaşadık. Kadına/insana yönelik her türlü şiddet kabul edilebilir değildir. Bu sorun hem toplumsal hem de bireysel bir sorumluluk gerektirmektedir. Üzülmek normal ancak şiddetin engellenmesi adına yeterli değildir ve daha fazlasını yapmamız gerekmektedir” ifadelerini kullandı.



“Şiddet psikiyatrik bir sorundur”


Şiddet uygulama davranışının ya da öfke kontrolsüzlüğünün psikiyatrik ve psikolojik bir sorun olduğunun altını çizen Öziç, “Şiddet bir sorun çözme yöntemi değildir. Toplumda şiddet uygulayan insanların geçmiş yaşamlarında şiddete maruz kalma oranlarını yüksek görüyoruz. Aynı zamanda empati yeteneği olmayan, terk edilme toleransı düşük olan, patolojik kıskançlığa sahip kişilerin şiddet uyguladığını görüyoruz. Alkol ve madde bağımlılığını da bunun nedenleri arasında sayabiliriz. Şiddet, sadece fiziksel olarak uygulanmamaktadır. Psikolojik baskı, aşağılama, hor görme, azarlama gibi davranışlar da kadınlara uygulanan şiddet biçimleri arasındadır ve psikolojik şiddet olarak adlandırılmaktadır. Psikolojik şiddetin zararları da fiziksel şiddet kadar yüksektir. Örneğin bir kadının kocasından aldığı fiziksel darbın kadında hissettirdiği duygu ile kocası tarafından aşağılandığında ya da azarlandığında hissettiği duygu benzer travmatik etkileri oluşturmaktadır” diye konuştu.



“Çaresizlik öfkeye dönüşüyor”


Özgüven eksikliği olan kişilerin şiddete başvurduğunu ifade eden Öziç, “Kimlerin şiddet uyguladığı veya neden şiddete başvurulduğu sorularının cevabı değişken olsa da ortak noktada buluşulmaktadır. Başta gelen özgüven eksikliklerinin ve yetersizlik duygularının hissedilmesinin ardından kişinin bunları kabul edememesi ve bununla birlikte duygu durumunu ifade edebilecek iletişim becerisine sahip olmaması, kişiyi fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulamaya itmektedir. Aynı zamanda yetişkinler açısından bakıldığında ekonomik sorunlar, iş ile ilgili problemler, sağlık sorunları ve kaldırılamayan sorumluluklar kişinin çaresizlik hissetmesine neden olmaktadır. Hissedilen bu çaresizlik ise öfkeye dönüşerek karşı tarafa yansımakta, bazen fiziksel, bazen de psikolojik şiddet olarak ortaya çıkabilmektedir. Kadınlar sadece erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da evde, işte, toplumda çeşitli şekillerde şiddete maruz kalmaktadır. Kadının kadına uyguladığı şiddet en üzücü travmalardandır” şeklinde konuştu.



“Şiddete başvuranlar duygu durumunu gözden geçirmeli”


Şiddete eğilimli olan kişilerin duygularını gözden geçirmeleri gerektiğinin altını çizen Psikolog Öziç, şunları söyledi:


“Şiddet uygulayan kişi aslında ‘ben kendimi aciz hissediyorum’ ya da ‘özgüven sorunu yaşıyorum’ demektedir. Uyguladığı beden dilinin ifadesi budur. Ancak gizlemek istediği duygularını bu şekilde daha çok açığa çıkarmaktadır ve bununla da kalmayarak bir başka kişinin de hayatını travmatik hale getirmektedir. Şiddet gören kadınların birçoğunda sebebi belirlenemeyen fiziksel ağrılar, mide sorunları gibi fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra depresyon, panik atak gibi psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkmaktadır. Bir başka kadının eşimiz olsa dahi hayatını travmatize etme hakkına asla sahip değiliz. Bu yüzden şiddete eğilimli olan kişilerin mutlaka duygularını gözden geçirmeleri, hissettikleri duyguları kabullenerek sağlıklı çözüm yolları aramaları ve duygularını sağlıklı şekilde ifade etme yollarını öğrenmeleri gerekmektedir. Kadına uygulanan hiçbir şiddet hissedilen olumsuz duyguyu ortadan kaldırmamaktadır. Ancak o duygunun kabullenilmesi ve çözümlenmeye çalışılması, kişinin hem kendisi hem de çevresi için sağlıklı yaşamı mümkün kılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Samsun’da yaşanan kadına şiddet olayının son olması ve kadınların hiçbir şekilde şiddet görmemesini dileriz.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Yılmaz’dan vatandaşlara çorba ikramı Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, ilçenin farklı noktalarında oluşturduğu çorba dağıtım merkezleri ile vatandaşların içini ısıttı. Sabahın erken saatlerinde başlayan çorba dağıtımına katılan Başkan Umut Yılmaz, belediye tesislerinde pişirilen çorbaların soğuk kış günlerinde her sabah vatandaşlara dağıtılacağını belirtti. Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, bir kez daha vatandaşların gönlünü fethetti. Sabahın erken saatlerinde işine, okula ve camiye giden vatandaşlara çorba ve ekmek ikram ediliyor. Vatandaşlardan tam not alan proje, ilçe genelinde yaygınlaştırılacak. “Çorba dağıtımları devam edecek” Başkan Umut Yılmaz, sabah saatlerinde devam eden çorba dağıtımına eşlik etti. Vatandaşlara bizzat çorba ikramında bulunan Yılmaz, çok fazla ihtiyaç duyulan bir projeyi uygulamaya koyduklarını belirtti. Çorbaların belediye tesislerinde pişirildiğini aktaran Yılmaz, “Projemiz bununla sınırlı değil. Çorba dağıtımlarımız soğuk kış günlerinde devam edecek. Çorba dağıtım noktalarımızı da artıracağız. Vatandaşlarımız sabahın erken vaktinde, henüz güneş doğmadan evden çıktığında ne yiyeyim derdine düşmesin istiyoruz. Bu anlamda bizim için de çok kıymetli bir proje. Halkımızın ihtiyaçlarını giderebiliyor ve mutlu ediyorsak ne mutlu bize” dedi. “Şehitkamil yaşanabilir bir kent olacak” Başkan Yılmaz, çorba dağıtımı esnasında vatandaşlarla da sohbet etti. Sorun ve taleplerini dinleyen Yılmaz, “Daha mutlu bir Şehitkamil” yolunda çalışmalarına devam edeceklerini bildirdi. Yılmaz, tüm sorunları ortak akılla çözüme kavuşturacaklarını dile getirerek, “Hep birlikte Şehitkâmil’i yaşanabilir bir kent haline getireceğiz” diye konuştu. Sabahın ilk ışıklarında sıcak çorba ile güne başlayan öğrenciler, esnaf ve vatandaşlar yapılan hizmet için Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz ve ekibine teşekkür etti.
Malatya Battalgazi Belediyesi kış mesaisinde Battalgazi Belediyesi, yoğun kar yağışının ardından ilçede günlük hayatın aksamaması için karla mücadele çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Belediye Başkanı Bayram Taşkın, sahadaki çalışmaları yerinde inceleyerek ekiplere destek verdi ve vatandaşlarla bir araya geldi. Kış mevsiminin etkisini göstermesiyle birlikte Malatya genelinde başlayan yoğun kar yağışı, hayatı olumsuz etkiledi. Battalgazi Belediyesi, kar yağışının ardından vatandaşların mağduriyet yaşamaması için tüm ekiplerini sahaya seferber etti. İlçenin birçok noktasında devam eden kar temizleme çalışmalarıyla yolların açık tutulması ve günlük yaşamın normale dönmesi hedefleniyor. Malatya genelinde etkili olan kar yağışı, hayatı olumsuz etkilerken Battalgazi Belediyesi, vatandaşların mağduriyet yaşamaması için tüm ekiplerini sahaya seferber etti. İlçe genelinde cadde ve sokaklarda yapılan kar temizleme çalışmalarıyla yolların açık tutulması ve günlük yaşamın normale dönmesi hedefleniyor. Kırsal mahallelere de öncelik veren belediye ekipleri, ana arterlerin yanı sıra ulaşımı zorlaşan kırsal yolların açılmasını sağladı. Özellikle hastane, okul ve toplu taşıma güzergâhlarına öncelik tanınırken, kırsalda yaşayan vatandaşların temel ihtiyaçlarına erişimi için yolların açılması hızla tamamlandı. Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, sahadaki çalışmaları yerinde inceledi ve ekiplere kolaylıklar diledi. Mahalle sakinleri ve esnafla sohbet eden Başkan Taşkın, kar yağışının bereket olduğunu vurgulayarak, “Kar yağışı hepimiz için bereketi simgeliyor. Ancak bu süreçte vatandaşlarımızın günlük hayatlarının aksamaması için tüm ekiplerimizle sahadayız. Hem merkezde hem kırsalda yolları açık tutmak ve ulaşımı kolaylaştırmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Tüm hemşehrilerimizin huzurlu bir kış geçirmesi için gayretle hizmet veriyoruz” dedi. Geniş kapsamlı önlemler Belediye yetkilileri, kar yağışının devam etmesi ihtimaline karşı hazırlıkların sürdüğünü belirtti. Nöbetçi ekipler 24 saat esasına göre görev yapacak, karla mücadele araçları ise ihtiyaç durumunda hemen müdahaleye hazır bekletilecek. Vatandaşlardan araçlarını dikkatli park etmeleri ve zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmamaları istendi. Battalgazi Belediyesi, kış boyunca kesintisiz hizmet anlayışıyla çalışmalarını sürdüreceğini vurgularken, Başkan Taşkın tüm ekiplere özverili çalışmaları için teşekkür etti ve vatandaşlara bereketli bir kış diledi.
Ankara HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: “ILO’nun C190 sayılı ‘Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanmasını istiyoruz” Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, “HAK-İŞ olarak Birleşmiş Milletler ILO’nun C190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanmasını önemli bir aşama olarak görüyoruz. Bunun onaylanmasını istiyoruz” dedi. HAK-İŞ Konfederasyonu, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ kapsamında Filistinli kadınlar başta olmak üzere kadınlara yapılan şiddeti kınamak için 81 ilde eş zamanlı eylem gerçekleştirdi. Ankara’da gerçekleştirilen eylemde, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Konfederasyon üyeleri tarafından ABD Büyükelçiliği’ne ‘Kadına şiddete hayır’ sloganlarıyla yürüyüş yapıldı. Yürüyüşün ardından basın açıklaması yapan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, hem Filistin’de kadınların yaşadığı şiddeti göz önüne sermek hem de Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni bir alan açmak için harekete geçtiklerini dile getirdi. “Kadına yönelik şiddetle mücadele bizim en temel görevlerimizdendir” Kadına yönelik şiddetle mücadelenin sadece 25 Kasım’la sınırlandırılamayacağını vurgulayan Arslan, “Kadına yönelik şiddetle mücadele bizim en temel görevlerimizdendir. Bizim kültürümüzde, medeniyetimizde, değerlerimizde bu asla söz konusu olamaz. Cennetin kadınların ayakları altında olduğuna inanan ve bunu ilan eden bir dinin mensubu olarak kadına yönelik her türlü şiddet bizim kültürümüzde yasaklanmıştır. Bugün olup bitenler bizim kültürümüze, değerlerimize ve inancımıza asla mal edilemez. Bugün olup bitenleri hiçbir şekilde onaylamadığımızın, hiçbir şekilde kabul etmediğimizin altını çizmemiz gerekiyor” dedi. “Kadına ve erkeğe, hatta bütün canlılara şiddetin yasaklandığı bir kültürün mensuplarıyız” Arslan, kadınların şiddete maruz kalmasının insanlığın değerlerinin yok edildiği bir noktayı işaret ettiğini dile getirerek, “Kadına ve erkeğe, hatta bütün canlılara şiddetin yasaklandığı bir kültürün mensuplarıyız. Bırakın kadınları, erkekleri, karıncayı bile ezmenin bizim kültürümüzde yasaklandığı bir anlayış bugün nasıl oluyor da birkaç yıl içerisinde binlerce kadının katledilmesini seyrediyor. İş yerlerinde, aile içerisinde, sokaklarda kadınların katledilmesine sessiz kalamayız” ifadelerini kullandı. “Kadına yönelik şiddete karşı erkeklerin daha fazla inisiyatif almasını arzu ediyoruz” Kadına şiddet konusunun sadece kadınların sorunu olmadığını söyleyen Arslan, “Bu sorun hepimizin sorunudur. Bu yüzden biz kadına yönelik şiddetle mücadele gününde kadına yönelik şiddete karşı erkeklerin daha fazla inisiyatif almasını arzu ediyoruz ve bunu destekliyoruz. Bu yüzden HAK-İŞ’li erkekler olarak kadına yönelik şiddetle mücadelenin esas öznesi bizleriz. Kadına yönelik şiddetin mağdurları kadınlar ama şiddeti yapanlar ise büyük ölçüde erkeklerdir. O zaman erkekler olarak bu konuda önce kendimizi, sonra teşkilatlarımızı ve milletimizi bu konuda uyarmamız gerekiyor” diye konuştu. “ILO’nun C190 sayılı ‘Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanmasını istiyoruz” Kadına yönelik şiddetin son bulması için kadınların ve erkeklerin dayanışma içerisinde olması gerektiğini belirten Arslan, ‘ILO’nun C190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin kabul edilmesi gerektiğini işaret etti. Arslan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “HAK-İŞ olarak Birleşmiş Milletler ILO’nun C190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanmasını önemli bir aşama olarak görüyoruz. Bunun onaylanmasını istiyoruz. Çünkü bütün dünyada ve ülkemizde bütün çalışanların hem taciz hem de şiddete karşı korunması önemli bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin hayata geçirilmesi konusunda HAK-İŞ liderlik yapmakta ve öncülük etmekteyiz. Eğer ülkemiz bunu onaylamazsa biz bunu toplu sözleşmelerle hayata geçirmek için bir çaba içerisindeyiz. HAK-İŞ’e bağlı sendikalarımızın bu konuda yaptığı çalışmaları toplu sözleşmelerle ekleyerek kadına yönelik şiddetle birlikte bütün şiddet türlerine ve tacizlere karşı çalışanları korunduğu yeni bir anlayışı hep birlikte gerçekleştireceğiz.” “İsrail katliamlarının en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklardır” İsrail’in Filistin ve Gazze’de saldırılar düzenleyerek katliam yaptığını ve saldırılar sonucunda Filistinli kadın ve çocukların şiddete maruz kaldığını da sözlerine ekleyen Arslan, “Bu katliamlar Lübnan’dan Suriye’ye kadar uzanmaktadır. Bu katliamların en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklardır. Bu kadın ve çocuk katillerine karşı dünyanın sessiz kalmasını kınıyorum. Uluslararası topluma, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, Arap Birliği’ne, Avrupa Birliği’ne, İslam İşbirliği Teşkilatı’na yazıklar olsun. Bu uluslararası kuruluşların sadece konuşup temennide bulunduğu bir katliamlar dönemini yaşıyoruz ve insanlık adına utanıyoruz” şeklinde konuştu. Basın açıklaması, Arslan’ın konuşmasının ardından HAK-İŞ Ankara İl Başkanı Duran Çiçek’in çalışma hayatında kadına yönelik şiddet ve tacizin önlenmesi için taleplerin yer aldığı ortak bildiriyi okumasıyla sona erdi.