EKONOMİ - 30 Temmuz 2024 Salı 09:04

Bu domatesler hastalık ve virüse yakalanmıyor

A
A
A
Bu domatesler hastalık ve virüse yakalanmıyor

Samsun’da bu yıl deneme olarak üretilen, hastalığa ve virüse karşı dayanıklı melez domatesler, üreticilerin yüzünü güldürüyor. 8’inci salkımını da sorunsuz bir şekilde veren domateslerden en az 2 kez daha hasat yapılması ümit ediliyor.


Türkiye’nin birçok yerinde görülen rugosa virüs (kahverengi olgunluk virüsü) domates başta olmak üzere birçok tarımsal ürüne zarar veriyor. Antalya ve Samsun’da da domateslerde hatalığa neden olan virüs yüzünden üreticiler kâr elde edemezken, domates fiyatları da bu nedenle afaki rakamlara yükseliyor. Melez domates fide ve tohumlarını İtalya’dan ithal ederek Samsun’un 19 Mayıs ilçesinde üretmeye başlayan çiftçiler, büyük başarı sağladı. Geçen yıl ilk hasadın ardından hüsrana uğrayan çiftçiler bu yıl hastalığa karşı dayanıklı domatesler sayesinde şu anda 8’inci salkımlarını da sorunsuz bir şekilde aldıklarını ifade ettiler.


“Hibrit domatesler hastalığa yakalanmıyor, verimi de lezzeti de çok güzel”


Geçen yıl yerli domatesten kar elde edemedikleri için hibrit domatese yöneldiklerinin altını çizen seracılık yöntemiyle dometes üreten Ömer Sancak, “Çiftçilik, hayvancılık ve seracılık yapıyorum. Bu sene ilk kez hibrit domates ürettim. İtalya’dan bir firmadan tohumları aldık. Geçen yıl ürettiğim domateslerden verim olamadığım için bu yöntemi seçtim. Yerli domatesler hastalığa yakalanıp, virüsten yakamızı kurtaramıyorduk. Hibrit domateslerim çok iyi çıktı. Tonaj ve kalite olarak da çok verimliler. Alan da satan da memnun. Yerli ürün ektiğimde ilk hasatta güzel verim alıyorduk ama gün geçtikçe mantar hastalıkları ve virüse yakalanıyordu. Ayrıca dalda bekleme süresi de çok kısa oluyordu. Biz üreticilerin kar yapması için domatesin dayanıklı olması gerekiyor. Tam hasadın ortasında bizim domatesimiz bitiyor. Bu sene Allah’a şükür öyle olmadı. Bu domatesle biz 10 salkıma kadar domates alıyoruz. Önceki senelerde ise 5-6 salkımda sezonu bitiriyorduk. Bu sene şu anda 7-8 salkımdayız hiçbir hastalık yok. Çok memnun kaldık. Şu anda perakende olarak kilosunu 20 TL’den satıyorum. Fiyatlardan da şu anda memnunuz. Geçen sene ürünün yarısında domates bitti, hastalıktan dolayı. Biraz zarar ettik. Bu sene beklentimiz yüksek, yüzümüz gülüyor” dedi.


“Virüse ve hastalığa dayanıklı domates yetiştiriyoruz”


Deneme üretimi yaptıkları domateslerin hastalığa yakalanmadığını belirten Ziraat Mühendisi Sadık Altay, “4 yıldır birçok tarımsal ürünün ıslahı için çalışmalar yürütüyoruz. Bu yıl 19 Mayıs ilçemizde dünyada yaygın olan bu rugosa virüs dediğimiz kahverengi olgunluk virüsüne karşı dayanıklı çeşitlerimiz var bu serada, şahit çeşitlerle beraber. Rugosa virüs domateslerde ciddi ürün kaybına, verim kaybına sebep oluyor. Bu da üreticiyi ciddi mağdur ediyor. Buradaki serada virüse dayanıklı salkım domates yetiştiriliyor. Salkım halinde hasat edilen bir çeşidimizde toleranslar yüksek, verimi oldukça iyi, meyve dayanımı da güzel ve raf ömrü uzun. Salkımın dışında burada beef çeşidinde virüse dayanıklı domates yetiştiriyoruz. Çiftçilerimiz üretimi ticari yaptığı için hastalık dayanımı, son yıllarda ön plana çıkan rugosa hastalığı, virüsü ciddi ürün kayıpları neden olduğu için şu an bütün üreticiler bu konuda arayış içinde. Biz de böyle bir yenilik yaptık, bölgemize getirdik. İnşallah çiftçilerimize gelecek yıl bunu ciddi olarak sunacağız” diye konuştu.


“Domateslerin genetiği değiştirilmedi, melez ürünlerden elde edildi”


Yüksek dayanıklı domateslerin genetiği değiştirilmiş ürün olmadığını vurgulayan Altay, “Hibrit olarak üretilen salkım ve beef çeşidindeki domateslerimiz hiçbir ürün kaybımız yok. Kalitemiz çok iyi, tadı, aroması ve verimi çok yüksek. Dalda bekleme süresi uzun. Domateslerin hasat etmediğimiz sürece bile daldan düşmüyor. Bu da bize kolaylık sağlıyor. Ürünü para ettiği döneme kadar ağacında bekletebiliyoruz. Bu büyük bir avantaj tabii üretici için. Bu domates çeşitleri yurt dışından geliyor. Türkiye’de de Antalya’da ıslah istasyonumuz var. Çeşitlerimiz uzun yıllar çalışma sonucunda oluşuyor. Böyle melez çeşitlerimiz, F1 dediğimiz hibrit. Bunu ıslahçı, domates konusunda, dünya genelinde çalışan, dünyanın her yerinde ıslah projesi yürüten firmalar yapıyor. Üreticiler, her yıl tohum ya da fide alıp dikiyor. Şöyle bir takıntı oluşmasın. GDO’lu dolu ürün değil bunlar. Bunlar melez dediğimiz üründen. Yani bunun tohumundan tekrar domates üretebilirsiniz ama bu anneye, babaya, dedeye geriye doğru açılım gösterebilir. Üreticinin istediği pazar ürünü ise standart tek tip ürünü istiyor. Raf ömrü uzun, tezgahta bekleyebilen ondan dolayı her yıl yeni tohum alması gerekiyor. Ama yoksa bundan tohum alıp ekse üretebilir ama bu kaliteyi yakalayamaz. Bu tür ürün de çıkabilir içinde, bunun dışında da çıkabilir. O yüzden tohum alıp dikmesi veya fide alıp dikmesi daha mantıklı” şeklinde konuştu.


Uzun süre bozulmadan dalda kalabilen domatesler, üretici tarafından satılacağı zaman salkımdan kopartılıp tüketiciyle buluşturuluyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ayhan Bora Kaplan’dan rüşvet aldığı iddia edilen polisler hakim karşısına çıktı Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nde dönemin organize suçlardan sorumlu emniyet müdür yardımcısı olarak görev yapan 1. Sınıf Emniyet Müdürü Alp Aslan, Ankara Asayiş Şubeden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Oben Özay ile suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Ayhan Bora Kaplan’ın da aralarında bulunduğu 4’ü polis 5 kişinin “rüşvet” ve “mal varlığı bildirilmesi kanununa muhalefet” suçlarından yargılanmasına başlandı. Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuksuz sanıklar Ercan Karagöz, Alp Arslan, Oben Özay ve Serdar Coşkun katılırken, bu dosya kapsamında tutuksuz olan ancak hakkında silahlı suç örgütü kurduğuna yönelik açılan davada tutuklu yargılanan Ayhan Bora Kaplan, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya katılacağı gerekçesiyle mazeret sunarak duruşmaya katılmadı. Sanıkların kimlik tespitinin ardından mahkeme başkanı, sanıkların dinleneceğini belirterek tutuksuz sanık Alp Arslan’a söz verdi. Banka hesabındaki para transferleri hakkında konuşan Arslan, “Para transferi olmuş bu kişilerin neredeyse tamamı arkadaşım ya da akrabalık bağım olan insanlardır. Özellikle 3 kişiden bahsedilmiştir. Mazlum Görgü, Levent Yılmaz arkadaşımdır. Bahsettiği işlemler trafikte kavga, basit bir yaralama. Yine bir işlemden bahsedilmiş; o da kavga, basit bir yaralama. Silah satmışım onun işlemi. Bunun cevabı bu efendim; ticari işlemlerdir” dedi. "Otele nakit para göndermemiz gerekiyordu, borç aldım" Para transferlerinin alacak-verecek meselesi olduğunu iddia eden Arslan, “Ben Vedat’tan borç aldım. Tatilde otele nakit para göndermemiz gerekiyordu, eşimle beraber gidecektik. Param yoktu, borç aldım, bir gün sonra maaşım yattı, onu ödemiş. Bu niye dikkat çekmiş, onu da anlamış değilim” ifadelerini kullandı. Mal varlığını hiçbir zaman gizlemediğini, aksine mal beyanında bulunduğunu söyleyen Arslan, meslek hayatı boyunca herhangi bir haksız menfaat sağlamadığını söyledi. Sanık Arslan’ın savunmasının ardından mahkeme başkanının söz vermesi üzerine konuşan Oben Özay, “Yapılan tüm incelemelerde de belirtmiştim ki mal varlığım; bir tane oturduğumuz evim, eşim adına kayıtlı 2015 model BMW markalı araç, 2013 yılında gönderdiğim 600 bin lira nakit paradan ibarettir” dedi. Özay, F.A.’yı yaklaşık 10 süreyi aşkın süredir tanıdığını, kendisiyle kardeşlik, dostluk safhasında bir ilişkisi olduğunu ifade ederek, "Maaş hesabıma ve borsa işi ile uğraştığım için açtığım maaşımı aldığım iki hesabıma 570 bin lira para gönderdiği doğrudur. Bunun 170 bin lirası silah karşılığı, diğer kalan 400 bin lira para da 2019-2023 senesi arasında mühendislik okuyan ikiz oğullarım adına kullandığım para. F.A. aramızdaki dostluk ilişkisine bağlı bu 400 bin lirayı aralıklarla göndermiştir.” "Benim suça karışmamla ilgili hiçbir şey yoktur" Söz alan tutuksuz sanık Serdar Coşkun, ticaret yaptığını ve olaylardan ötürü ticaretinin engellendiğini söyleyerek, "Benim suça karışmamla ilgili hiçbir şey yoktur. MASAK raporlarında 2023 ve 2024 yılında hesabıma yüklü paraların girdiğini söylüyorlar. Emekli olmak için ne kadar beklemeliyim efendim. Baktım, dava yok. Aklandığımı düşündüğüm için şirket ortağı oldum ve kendi üzerimden işlem yapabiliyorum” dedi. Tutuksuz sanık Ercan Karagöz ise, “Gizli tanık Serdar Sertçelik ifadeleriyle soruşturmaya dahil edildim. Serteçelik’in de ifadelerini nasıl verdiğini basında gördük ve aynı mahkemede de yargılanıyorlar" diye konuştu. Sanık ifadelerinin ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların mal varlığı üzerinde bulunan tedbir kararlarını kaldırmazken, başka dosyadan tutuklu bulunan Bora Kaplan’ın duruşmada dinlenilmesine hükmetti. Duruşma 20 Aralık’a ertelendi. Dava hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma çerçevesinde Ankara Emniyeti’nde Organize Suçlarla Mücadele Şubesinden sorumlu eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Alp Arslan, eski Ankara Asayiş Şube Müdürü Oben Özay, Başkomiser Ercan Karagöz ve polis Serdar Coşkun’un “mali profili ile uyumsuz şekilde banka hesaplarına yüksek tutarlarda para yatırıldığı” tespit edilmişti. Müdürler hakkında hazırlanan iddianamede, Ayhan Bora Kaplan’ın ifadeleri ve telefon kayıtları ile mali profiller de delil olarak yer almıştı. Sanıklar Aslan ve Özay’ın mal varlığı bildirilmesi kanununa muhalefet suçundan 5 yıla kadar hapis ve 10 milyon liraya kadar para cezası ile cezalandırılması talep edilen iddianamede, Aslan için ayrıca rüşvet suçundan da 12 yıl hapis talebinde bulunulmuştu. Ayrıca her iki emniyet müdürünün de “ömür boyu kamu hizmetinden men edilmesi” talep edilmişti. Öte yandan şüpheliler hakkında “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” iddiasından ayrıca soruşturma yürütüldüğü ve bu kapsamda “mal varlıklarına el koyma kararı talebinde bulunulduğu” belirtildi.