EĞİTİM - 06 Eylül 2024 Cuma 18:06

SUBÜ’ye yeni atanan öğretim elemanlarına ‘Uyum ve Gelişim Semineri’

A
A
A
SUBÜ’ye yeni atanan öğretim elemanlarına ‘Uyum ve Gelişim Semineri’

SUBÜ’de kuruma yeni atanan öğretim elemanlarına yönelik Uyum ve Gelişim Semineri düzenledi. Seminer verilenler arasında YÖK’ün dijital dönüşüm hamlesi doğrultusunda açılan 10 yeni programın akademisyenleri de yer aldı.


Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (UZEM) tarafından göreve yeni başlayan 29 akademisyene yönelik olarak Uyum ve Gelişim Semineri düzenlendi. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) dijital dönüşüm hamlesi kapsamında SUBÜ Arifiye MYO, Bilişim Teknolojileri MYO ve Hendek MYO’da açılan 10 yeni programın akademisyenleri de seminerde yer aldı. Seminer Senato Toplantı Salonu’nda düzenlenen ve Rektör Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sinan Serdar Özkan’ın yer aldığı kapanış buluşması ve katılım belgesi takdimi ile sona erdi.


Seminer çerçevesinde Geyve MYO Öğretim Görevlisi Süleyman Bakkal ve Öğrenci İşleri Daire Başkanı Hasan Türk eğitim-öğretim yönetmeliği, çift ana dal ve yan dal süreçlerindeki öğretici sorumluluğu; Sapanca Turizm MYO Müdürü Prof. Dr. Şevki Ulema Mesleki Eğitim Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MEDEK) süreçlerine ilişkin bilgiler paylaştı. Genel Sekreter Yardımcısı Hakan Kocaman çeşitli amaçlarla kullanılan sistemler, UZEM Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Selman Hızal ise uzaktan eğitim faaliyetleri kapsamında yürütülen çalışmalar ve eğitimde üretken yapay zekâ kullanımı ile ilgili etkinlik düzenledi. Öğretim Görevlisi Dr. Münevver Gündüz sınıf içi ve dışında kullanılabilecek yenilikçi pedagojik uygulama örneklerini anlattı. Ayrıca +1 Eğitim Modeli kapsamında öğretim elemanlarının iş yeri uygulaması ve stajlara yönelik sorumlulukları Sakarya MYO Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Serkan Dereli ve Dr. Fatma Büşra Polat tarafından katılımcılara aktarıldı. Bilişim Teknolojileri MYO Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Atalı ve Hendek MYO Müdürü Doç. Dr. Ali Erduman ise bilişim teknolojileri ve otonom sistemler alanında çalışma yürüten koordinatörlük, laboratuvar ve merkez ziyaretlerine mihmandarlık yaptı.



Seminer çoklu katkı sağladı


Kuruldukları ilk günden itibaren liyakate ve uyumlu çalışmaya büyük özen gösterdiklerini kaydeden SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, “Bunun bir sonucu olarak yıllardır birbirini destekleyen, özveri ve huzur içerisinde çalışan bir aile olmayı başardık. Elbette her geçen gün gelişimimizi sürdürüyoruz. Kurumumuzdan ayrılan ve yeni katılan arkadaşlarımız oluyor. Bunun için de oryantasyon programları ile bu tür gelişim seminerleri önemli katkı sağlıyor. UZEM, birçok birimi bir araya getiren faydalı bir seminer gerçekleştirerek aramıza kısa süre önce katılan akademisyenlerimizin entegrasyonunu kolaylaştıracak bir çalışmayı hayata geçirdi. YÖK’ün üniversitemizin önerilerini dikkate alarak dijital dönüşüm hamlesi doğrultusundaki 10 yeni programı SUBÜ’de açmasını oldukça anlamlı buluyoruz. Bu programlarımızın doğal olarak birçok akademisyeni yeni ve kontenjanlarımız tamamen doldu. Bu anlamda da seminerin büyük önem verdiğimiz böylesi bir duruma sağladığı katkı da bizleri memnun ediyor. İnşallah önümüzdeki süreçte de ailemize katılan her bir ferdin uyumunu kolaylaştırmak, ailemizi huzur içerisinde yarınlara taşımak için bu tür faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, göreve başlayan akademisyenlerimize kolaylıklar ve başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.



SUBÜ’ye yeni atanan öğretim elemanlarına ‘Uyum ve Gelişim Semineri’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Avrupa Hareketlilik Haftası etkinlikleri Sancaktepe’de başladı Sürdürülebilir kentsel hareketlilik konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla her sene düzenlenen Avrupa Hareketlilik Haftası, Sancaktepe’de çeşitli etkinlikler ile kutlanmaya başladı. Minik öğrencilerin Karate gösterisi, jimnastik gösterisi ve Zumba performansı ile başlayan kutlamalar, birbirinden farklı etkinlikler ile devam edecek. Sürdürülebilir kentsel hareketlilik konusunda farkındalık kampanyası olan ve her sene 16 - 22 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Avrupa Hareketlilik Haftası kutlamaları, Sancaktepe Belediyesi’nin düzenlediği çeşitli etkinlikler ile kutlanmaya başlandı. Her yıl farklı temalar çerçevesinde kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası’nın 2024 teması ise ‘Paylaşımlı Kamusal Alanlar’ olarak belirlendi. Sancaktepe Belediyesi binasında bulunan fuaye alanında düzenlenen etkinliklerde, minik Karate öğrencileri performans sergiledi. Etkinlikte ayrıca jimnastik öğrencilerinin performansı ve Zumba dansı performansı da yer aldı. Etkinliğe katılan vatandaşlar ve belediye personeli, performansları ilgiyle izledi. Sancaktepe’de Avrupa Hareketlilik Haftası kutlamaları, 18 Eylül Çarşamba günü Edev Hareketli Yaşam Etkinliği, 21 Eylül Cumartesi günü Çevre Temizliği etkinliği ve 22 Eylül Pazar günü Doğa Yürüyüşü etkinlikleri ile devam edecek. Kutlamalar hakkında konuşan Sancaktepe Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Kılıç, “2002 yılından beri markalaşmış olan bir etkinlik, Avrupa Hareketlilik Haftası. Sancaktepe Belediyemizin de önceden beri kutladığı, çeşitli faaliyetler yaptığı, özellikle toplu ulaşımın özendirilmesi konusunda ve kamusal alanların kullanımı konusunda çeşitli etkinliklerin yapıldığı bir hafta. Biz bunu biraz daha geliştireceğiz. Çünkü bugün Sancaktepe’nin imkanları geçmişten biraz daha farklı. Hem kamusal alanların kullanımı, hem kent meydanlarının daha işlevsel hale gelmesi, hem de toplu ulaşımın daha vatandaş tarafından kullanılan ulaşım şekli haline gelmesi sebebiyle biz bu haftanın önemini biraz daha vurgulamak istiyoruz. Etkinliği aslında Meydan Park’ta düzenleyecektik ama yağmurun şiddetli olması sebebiyle belediyemizin fuaye alanını aldık. Bir çok genç sporcu kardeşimiz burada etkinlikleri sergilediler” dedi.
Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanından grip uyarısı: “Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin” Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi tavsiyesinde bulundu. Acıbadem Ankara Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bekteş, gribin, influenza A ve B virüsünün yol açtığı bir enfeksiyon olduğunu vurgulayarak, “Kas, baş ve boğaz ağrısı, titreme, 40 dereceyi bulan ateş, burun akıntısı, öksürük, ishal ve kusma görülür. Birkaç gün ile 2 hafta arasında iyileşir. Şikayet başlangıcından 1 gün önce ve hastalandıktan 5-7 gün sonraya dek bulaştırıcıdır” dedi. “Grip olan çocuklarınızı okula ya da kreşe göndermeyin” Grip olan kişilerin hapşırık ve öksürük yoluyla virüsü yaydığını belirten Dr. Bekteş, “Virüsü ağız ya da burun yoluyla soluruz. Gripli kişinin temas ettiği yerlere temas edip elimizi ağız veya burnumuza dokundurduğumuzda da alırız. Hastanın kapalı ortama girip çıkması bile risklidir. Örneğin asansörler bu nedenle çok risklidir” diye konuştu. Korunma yollarının iyi bilinmesi gerektiğine dikkati çeken Dr. Bekteş, korunmada ilk şartın hastalarla temastan ve kalabalık ortamlardan uzak durmaktan geçtiğini belirtti. Ayrıca vücut direncini yüksek tutmanın çok önemli olduğunu; bunun için düzenli uyku, stresten uzak kalmak, bol taze-meyve tüketmek, terlemeyecek şekilde giyinmek, sık sık el yıkamak, maske kullanımı ve ortamın nemini artırmak gerektiğini ifade etti. Grip hastalığına yakalanan çocukların okula ya da kreşe gönderilmemesi gerektiğinin de altını çizdi. “Grip ve soğuk algınlığı birbirinden farklıdır” Gribin soğuk algınlığına farklılıklar gösterdiğine değinen Dr. Bekteş, “200’den fazla virüs soğuk algınlığı yaparken influenza A ve B grip yapar. Gripte yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik ve öksürük daha şiddetli iken boğaz ağrısı nadirdir. Tanı boğaz sürüntü testi alınarak konulur. Antibiyotikler bakteri üzerinde etkilidir, virüslere etkisi yoktur. İlk 48 saat içinde tanı konulduğunda antiviral tedavi verilir. Tedavi destekleyicidir. Bol sıvı tüketimi, istirahat gerekirse ateş düşürücü ve kas ağrısını gidermek için parasetamol-ibuprofen kullanılabilir” dedi. “Grip aşısı her yıl yeniden yapılmalı” Gripten korunmada en etkili yöntemlerden birinin grip aşısı yaptırmak olduğunun altını çizen Dr. Bekteş, “Bir kez grip hastalığı geçirmek hastalığa karşı bağışıklık sağlamamaktadır. Intramuskuler yani kas içi ve deri altı enjeksiyon ile uygulanmalı ve işlem öncesi iyice çalkalanmalıdır. İnaktif yani ölü aşıdır. Her yıl kış aylarında görülmesi beklenen grip virüslerine karşı yeniden hazırlanır. Grip virüsü her yıl değişim gösterir. Her yıl yeni aşı yapılmalıdır. Aşı iyi tolere edilir. Genellikle yan etki görülmez. Aşı yerinde ağrı nadiren olabilir. Aşı sonrası nadiren hafif geçen 1-2 gün içinde kendiliğinden geçen nezle benzeri şikayetler oluşabilir. Sistemik ve lokal etkiler 24-48 saat içinde kaybolur” diye konuştu. Genellikle ekim ve mayıs ayları arasında grip görüldüğünü belirten Dr. Bekteş, grip vakalarının görülmeye başlamadan en az iki hafta önce yani eylül ve ekim aylarında yapılmasını tavsiye etti. Aşının koruyucu hale gelmesi için 2 hafta geçmesi gerektiğini, koruyucu etkisinin ise 6 ila 8 ay arasında olduğunu da sözlerine ekledi. Aşının ciddi gribe yakalanma oranını yüzde 75 azalttığını ve özellikle ağır hastalık tablosu ve hastane yatışından koruduğunu vurguladı. “Riskli gruplar ihmal etmemeli” Dr. Bekteş, aşının kimler için uygun olduğuna dair soruyu ise şöyle cevapladı: “6 aylıktan itibaren herkes grip aşısı yaptırmalıdır. 6 ay ila 5 yaş arası çocuklara, ilk 3 aydan sonra gebeler, emziren anneler de hiç endişelenmeden aşı olabilirler. Ayrıca risk altındaki gruplar var; bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, sağlık çalışanları, yaşlılar; astım, diyabet, kalp, böbrek hastalığı, nörolojik hastalık, kanser, organ ve kemik iliği nakli olmuş hastalar, çeşitli kronik hastalıklar yaşayanlar ve onlarla aynı evde yaşayan ile bakım veren kişiler de aşıyı mutlaka yaptırmalılar.” Risk grubunda olmayan çocukların dahi aşılanması gerektiğinin altını çizen Dr. Bekteş, “Hafif üst solunum yolu enfeksiyonu aşı yapılmasına engel olmaz. Bazen geçirilen hastalığın influenza olup olmadığı kesin anlaşılamaz. Şüphede kalındığında grip geçirmiş kişiye aşı yapılsa da herhangi bir yan etki oluşmaz. Gebeyken aşı yapılırsa, doğum sonrası bebek aşı olacağı zamana dek birkaç ay anne karnındaki aldığı antikorlarla korunur” dedi. “Grip geçiren kişinin aşı olmasına gerek kalmaz.” 6 aydan küçük bebeklerin anne sütü sayesinde koruma altında olduğu için aşıya gerek duymadığından bahseden Dr. Bekteş, “İlk 3 ayındaki gebeler, doktoru tarafından kesin gerekli olduğu saptanırsa grip aşısı olabilir. Ayrıca alerji uzmanlarına danışarak şiddetli yumurta alerjisi olanlar da yaptırmalılar. Aşının sakıncalı olduğu hastalık grupları da var. Geçmişte alerjik reaksiyonu olanlar, influenza aşısını takiben 6 hafta içinde gullian-barre sendromu geçirme öyküsü olanlar, ateşli orta-ağır hastalığı olan çocuklar için aşının sakıncaları olabilir” dedi. Aşı olmadan önce aynı yıl içinde grip geçirmiş kişinin zaten virüse karşı bağışıklık kazandığını, o sene aşı olmasına gerek olmadığını anlattı. Aşı dozları önemli Dr. Bekteş 6 ay ve 3 yaş arası çocukların daha önce aşılanmamışsa yarım doz (0,25 ml), 4 hafta sonra ikinci doz yapıldığını; geçen yıl yapıldıysa 3 yaş altına tek ya da iki dozun yeterli olduğunu; daha önce yapılmadıysa 3-8 yas arasında 4 hafta arayla tam doz (0,5 ml) uygulanması gerektiğini dile getirdi. 9 yaş üzerindekilere tek ve tam dozun yeteceğini belirten Dr. Bekteş, 2 doz yapılması gereken yerde tek doz yapılırsa koruyuculuğun hiç olmayacağı ya da az olacağı uyarısında bulundu. Anne babaların, aşının içinde cıva bazlı koruyucu thimerosal olup olmadığını sorduklarını aktaran Dr. Bekteş “Bu, çoklu dozlu aşılara eklenen ve mikroorganizma bulaşını önlemeye yarayan bir maddedir. Tek doz aşılar bunu içermez. Ayrıca bilimsel çalışmalar bu maddenin lokal şişlik ve kızarıklık dışında başka bir zararlı etkisini bildirmemiştir” dedi.
İstanbul ‘Hesabını Bilen Kadınlar’ programında eğitimlerin ilk yılı tamamlandı Garanti BBVA’nın ‘Hesabını Bilen Kadınlar’ programında KEDV işbirliğinde yürütülen eğitimlerin ilk yılı başarıyla tamamlandı. Garanti BBVA’nın ‘Hesabını Bilen Kadınlar’ programı, kadınların ekonomik hayata aktif katılımını artırmak amacıyla Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) iş birliğiyle yürüttüğü eğitimlerin ilk yılıyla önemli bir başarıya imza attı. 2023 Ekim - 2024 Haziran döneminde İstanbul, İzmir, Manisa, Muğla, Gaziantep ve Şanlıurfa’dan 26 kadın kooperatifi ile yapılan iş birliği sayesinde toplamda 5 bin 515 kadın bu programdan faydalandı. Eğitimler, katılımcı kadınların finansal okuryazarlıklarını artırarak kendi bütçelerini daha iyi yönetmelerine, emeklerini kazanca dönüştürmelerine ve ürün geliştirme ile satış-pazarlama konularında girişimcilik yeteneklerini geliştirmelerine odaklandı. Düzenlenen eğitimler sonucunda, katılımcıların piyasanın temel kavramlarıyla ilgili bilgi düzeyinin yüzde 26’dan yüzde 69’a, bütçe oluşturma ve gelir-gider takibi konularındaki bilgi düzeyinin ise yüzde 38’den yüzde 77’ye çıkması, programın etkileyici sonuçlarından birkaçıdır. Ayrıca, programda yer alan kadın kooperatifleri, liderlik ve yönetişim kapasitelerini geliştirirken Garanti BBVA, bu kooperatiflerin idari giderleri ile teknolojik alt yapı ihtiyaçlarına destek sağladı. Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ceren Acer Kezik, programın etkilerini değerlendirerek, “Ekonomik ve toplumsal kalkınmanın temelinde fırsat eşitliği yatıyor. Buradan hareketle, stratejik önceliğimiz olarak gördüğümüz kapsayıcı büyüme doğrultusunda kadınların güçlenmesi için projeler hayata geçiriyoruz. Uzun yıllardır çeşitli kollardan kadın girişimciliğine verdiğimiz destek devam ederken hayata geçirdiğimiz ‘Hesabını Bilen Kadınlar’ programıyla kadınların temel finansal konularda bilgi birikimlerini artırarak kendi bütçelerini daha iyi yönetmelerini sağlamak için çalışıyoruz. Bir bankacılık ürününe sahip olmayan, bütçesini yönetmekte desteğe, finansman kaynaklarına ihtiyaç duyan kadınlara ulaşmak, potansiyellerini keşfetmelerini, ekonomik hayata aktif katılımlarını sağlamak ve yaşamlarını kolaylaştırmak üzere bir yıl önce yola çıktık. Geçen bu süre boyunca KEDV ile yürüttüğümüz eğitimlerin oluşturduğu etkiyi gözlemlemek ve olumlu dönüşler almak bizi gururlandırıyor. Katılımcı kadınların ekonomik dinamiklere dair farkındalıklarının artması, onların hayatlarına olumlu bir katkı sağladığını gösteriyor. Bu tür iş birlikleri ve desteklerle eşitsizliklerin azaltılması için çabamızı sürdüreceğiz” dedi. KEDV Genel Müdürü Şengül Akçar ise “Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) olarak kadınların yerel kalkınmadaki liderliklerini desteklemek ve ekonomiye katılımlarını artırmak amacıyla çeşitli projeler yürütüyoruz. 2023 yılında Garanti BBVA ile iş birliği içinde yürütmeye başladığımız ‘Hesabını Bilen Kadınlar’ projesi, kadınların ekonomik olarak güçlenmeleri için uyguladığımız önemli projeler arasında yer alıyor. Tüketici, ücretli çalışan ya da girişimci olarak ekonomik sistemin içinde var olan kadınlar için temel ekonomi ve finans bilgilerine sahip olmak artık zorunlu bir hale geldi. Bu projenin temel hedefi olan finansal okuryazarlık becerileri, kadınların hem aile hem de toplumdaki durumlarını güçlendirmek ve ekonomiye anlamlı katılımlarını sağlamak açısından temel bir ihtiyaç olduğu gibi aynı zamanda etkili bir güçlendirme potansiyeli de taşıyor. Bu projeyle farklı illerde 5 bin 515 kadına ulaşmanın ve gerçek bir toplumsal değişim için kurumlar ve sektörler arası dayanışma ve iş birliğinin sevincini yaşıyoruz” diye konuştu. ‘Hesabını Bilen Kadınlar’ programı kapsamında, kendi adına bir bankacılık ürününe sahip olmayan ve yaşamlarını kolaylaştırmak üzere bankacılık ürünlerine ihtiyaç duyan kadınlara özel ürünler de sunuluyor.