GÜNDEM - 08 Kasım 2024 Cuma 13:03

SUBÜ Konuşmaları’nda Gazze’deki soykırım konuşuldu

A
A
A
SUBÜ Konuşmaları’nda Gazze’deki soykırım konuşuldu

’Sivil İnisiyatif ve Gazze’ konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 81’inci konuşmacısı olan Çevirmen Ayçin Kantoğlu, “Dünya tarihinde bu şekilde 24 saat kayıt altına alınmış bir soykırım görülmemiştir. Siyonizm bir insanlık düşmanlığıdır ve bununla mücadele edilmesi gerekir” dedi.


Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 81’inci konuşmacısı, ’Sivil İnisiyatif ve Gazze’ konulu söyleşiyle Çevirmen Ayçin Kantoğlu oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Göçer’in üstlendiği söyleşide; sivil inisiyatifin ne olduğu, Gazze’deki soykırımda devlet yönetimi ve sivil inisiyatif ilişkisi ile gelecekte Türkiye’nin üstleneceği roller üzerine konuşuldu. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.


İnisiyatifin öncecilik manasına geldiğini, Türkçede de inisiyatif almak ve inisiyatif kullanmak şeklinde kullanıldığını belirten Çevirmen Ayçin Kantoğlu, “Gücünüzü, kudretinizi, ehliyetinizi kullanmak şeklinde inisiyatif kelimesini açıklayabiliriz. Burada altı çizilmesi gereken asıl mesele irade beyanının siyasi, ideolojik herhangi bir angajmanın yükü altında değil, sivil bir çerçevede gerçekleşmesi. Sivillik kavramı altı çizilmesi gereken bir husustur. Türkiye’de bu kavramın eksikliğini çok hissediyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımız toplumun bilinçlendirilmesi için çaba gösteriyorlar ancak dünyada yaşanan hadiseler o kadar çetin ki insanın mana dünyasını boğacak hale geldi. Bu durum, her yetişkinin vatandaşlık ve insanlık şuuruyla bu görülen çetin hâl karşısında bir vaziyet belirlemesini gerekli kıldı. Siyasi iklimin fazlaca kutuplaşması, taraflar arasında ve toplumda diyalog zeminlerinin erozyona uğraması, insani diyalogların bile manipülasyon, hakaret, kavga çerçevesinden uzaklaştırılamaması, sağlıklı iletişim tesis edilememesi gibi hususlar sebebiyle artık iyilik dahi siyasetin bir parçası haline geldi. İnsanın; varoluşunu bugüne kadar hep sınırlandıran, tespit eden, kendisiyle anlamlandırmaya çalışan her türlü damganın, yükün, ideolojinin pençesinden kurtarmak ve varoluş gayesini tekrar insana teslim etmek mecburiyeti var” diye konuştu.



“Çocuklar bile isteye öldürülüyor”


Çocukların hunharca, bile isteye, hedef gözeterek katledildiğini kaydeden Kantoğlu, “Böyle bir dünyada yaşayan yetişkinler bu korkunç vaziyete çare olamayan, derman bulamayan ve yetişemeyen yetişkinlerdir. Yetişkinlik yetişmeyi gerektirir. Sonuçları itibariyle değerlendirdiğimizde yetişkin olmak, olgunlaşmak, mesuliyet taşımak bakımından maalesef hem Türkiye toplumunun hem de dünya genelinde insanlığın bir sıkıntılı hâl içerisinde olduğu muhakkaktır. Deniz kenarında çay içerken, plajda oynayan çocukların boğulduğunu görsek oturduğumuz yerde etrafa mı bakarız? Birbirimizle bu çocukların kim olduğunu, hangi dinden, hangi ırktan olduklarını veya isimlerinin ne olduğunu mu tartışırız? Anne babalarının nerede olduğunu mu sorgularız? Yoksa gayri ihtiyari elimizdekini bırakıp üstümüzle başımızla onları kurtarmak için o suya dalar mıyız? Aslında mevcut hal budur. Karşımızda boğulan, soykırıma uğrayan bir topluluk var ve biz bunu izleyenler olarak ne yapacağımızı bilemeden, elimizi taşın altına koymadan, başka şeyleri suçlayarak devam edemeyiz. İsrail’in Gazze soykırımını 7 Ekim öncesine bakmadan ele aldığımızda yanılgıya düşer, İsrail’in mazlum ve Filistin’in saldırgan olduğu yanlışına varırız. Siyonist rejimin tüm dünyada yürüttüğü kara propagandayı anlamak için tarihi bilinç ile tüm geçmişe bakmalıyız. 100 yıla yakın bir süredir işgal altında olan bu insanlar büyük bir mezalimle yüzleştiler. 7 Ekim sonrası sadece bunun hızlandırılmış bir versiyonunu izledik. Dünya tarihinde bu şekilde 24 saat kayıt altına alınmış bir soykırım görülmemiştir. Siyonizm bir insanlık düşmanlığıdır ve bununla mücadele edilmesi gerekir” ifadelerine yer verdi.



SUBÜ Konuşmaları’nda Gazze’deki soykırım konuşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Kurum’dan üzerine iftira atan EMEP Milletvekiline sert yanıt Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca’nın kendisine yönelttiği yabancı maden şirketlerinden komisyon aldığı iddiasına ilişkin, "Kandilde el pençe divan durup meclis çatısı altında böyle iftiralarda bulunamazsınız. İddianızı ispatlayacaksınız" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Kurum, sözlerine Elazığ’da meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremden dolayı tüm vatandaşlara geçmiş olsun dileğinde bulunarak başladı. "11 ilimizde TOKİ binası yıkılmadı" 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde gösterdiği performans ile beğeni toplayan TOKİ konutlarını hatırlatan Bakan Kurum, "11 ilimizde TOKİ ile yapmış olduğumuz sosyal konut seferberliği kapsamında bir binamız dahi yıkılmadı. Hiçbir vatandaşımızın canına ve malına zarar gelmedi. Bu bakış açısıyla projelerimizi yapıyor, zemin artı 4 katı geçmeyecek, Hataylıların Hatay’da Adıyamanlıların Adıyaman’da Kahramanmaraşlıların Kahramanmaraş’ta yeniden daha mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşanması bakış açısıyla projelerimizi yapıyoruz" şeklinde konuştu. "Deprem konutlarının yapılamayacağı iddiası doğru değildir" Bakan Kurum, "Deprem konutlarının yapılamayacağı iddiası doğru değildir. Bu devlet 3 ayda 180 bin konutun inşaatını başlatmış. Bugüne de kadar 130 bin konutu teslim gerçekleştirmiş. 7 Temmuz gününden bugüne 70 bin konutun ihalesini yaptık" ifadesini kullandı. "AFAD’dan 2024 yılında bize 492 milyar 873 milyon lira kaynak aktarılmış" Bakan Kurum, konuşmasını şöyle sürdürdü: Deprem konutları bakanlığımızın bütçesi ile yapmıyoruz. Bakanlığımızın bütçesi ile yapılan kısmı kentsel dönüşüm. Biz orada vatandaşımız mağdur olmasın diye AFAD’dan hak sahibi olanları AFAD’dan, olamayanları da Kentsel Dönüşüm Başkanlığımız bünyesinde hak sahibi yaparak aynı statü de değerlendiriyoruz. Deprem konutlarıyla ilgili bütçeyi merkezi bütçeden AFAD’a aktarıyor. AFAD’dan doğruca bakanlığımıza aktarılıyor. Kentsel dönüşüm alanlarında da bütçeyi bakanlığımız karşılıyor. Bu kapsamda AFAD’dan 2024 yılında bize 492 milyar 873 milyon lira kaynak aktarılmış. Bu kaynağın tamamı da deprem konutlarında kullanılmıştır." "2025 yılı sonunda 453 bin yuvayı teslim edeceğiz" Kurum, 2024 yılı sonuna kadar deprem bölgesinde inşa edilecek konut sayısı hedeflerini de açıklayarak, "130 bin konutun teslimini gerçekleştirdik 2024 yılı sonunda konut teslim sayısını 200 bin rakamına ulaştıracağız. 2025 yılı sonuna geldiğimizde 11 ilimizde 453 bin yeni yuvayı afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. Evine girmemiş tek bir depremzede kardeşimizi bırakmayacağız" diye konuştu. Bakan Kurum, 2025 yılı sonu itibariyle 81 ili kapsayan yeni sosyal konutu projesini de başlatacaklarını belirterek projenin özellikle deprem bölgesindeki kiracı vatandaşların en çok yararlanması için çaba sarf edileceğini ifade etti. Erzincan’ın İliç ilçesinde meydana gelen maden kazasına ilişkin Bakan Kurum’dan ÇED raporu açıklaması Bakan Kurum, 13 Şubat 2024’te Erzincan’ın İliç ilçesinde meydana gelen maden kazasıyla ilgili Bakanlığına yöneltilen eleştirilere ise şöyle yanıt verdi: "Türkiye bir hukuk devletidir. Bakanlıkların görev kapsamı hukuk devletinde anayasayla bakanlıklara verilmiştir. Attığımız her adım kanunladır. Kanun bakanlığa şu yetkiyi verdi. ’Git bu işletmeleri çevreye etkileri yönünden değerlendir’ demiş. Yani bu işletmenin kurulması aşamasında 22 farklı kurumdan görüş alınmış. Hepsi olumlu." Kurum, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu kurumlardan gelen görüşte ilgili firmaya denilmiş ki ’Şu tedbirleri alman kaydıyla ben sana ÇED raporunu veriyorum’. Bakanlığımız her ÇED raporunda olduğu gibi burada da incelemelerini yapmış. Kurumların ayrı ayrı görüşlerini almış. Biz bu işletmenin çevre mevzuatına göre iş yapıp yapmadığını 135 kere incelemişiz. En üst sınırdan idari para cezası ve işletmeyi kapatan benim. Bunları yapmış olmamıza rağmen ÇED raporu üzerinden yerel seçimden itibaren bunu siyasi malzeme yapmanın doğru olmadığı görüşündeyim. Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak ve işletmeyi kapatarak sorumluluklarımızı yerine getirdik. Kanunun tüm cezai süreçleri hiçbir müsamaha göstermeksizin bu işletmeye karşı uyguladık. Bu konu can konusudur. Bu konu istismar edilemez." Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca’nın kendisine yönelttiği, "İliç’in acısı tap tazeyken hem doğayı hem işçilerin canını kurban ettiğinizi burada saklıyorsunuz. Görünen o ki sizin vatanseverliğiniz yabancı maden şirketlerinden tekellerden aldığınız komisyon kadar" iddiasına "Kandilde el pençe divan durup meclis çatısı altında böyle iftiralarda bulunamazsınız" yanıtını verdi. Bunun üzerine Bakan Kurum, "Çirkin iftirası, hazımsızlığın, düşmanca tutumunun saygısızlığının kanıtıdır. Haddinizi bileceksiniz. Kandilde el pençe divan durup meclis çatısı altında böyle iftiralarda bulunamazsınız. İddianızı ispatlayacaksınız. Şayet sizde biraz şeref ve haysiyet kırıntısı varsa kanıtlayacaksınız. Eğer kanıtlayamazsanız ben zaten şeref ve haysiyetten nasipsizlerle daha fazla konuşacak bir şeyim yok" ifadelerini kullandı. Hararetli geçen tartışmaların ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2025 yılı bütçesi 219 milyar 294 milyon 468 bin lira olacak şekilde kabul edildi.