KÜLTÜR SANAT - 20 Eylül 2024 Cuma 12:37

Gelenekselin modern izlerle buluşması: Ebru Sanatı

A
A
A
Gelenekselin modern izlerle buluşması: Ebru Sanatı

Serdivan Belediyesi Kültür Sanat’ta düzenlenen ve Dr. Songül Ergül tarafından yönetilen Ebru Atölyesi, başarılı bir şekilde tamamlandı. Altı hafta boyunca süren atölye, katılımcılara geleneksel Türk sanatlarından biri olan Ebru ile yakından tanışma fırsatı sundu. Lale, Battal, Şal, Taraklı ve Hatip gibi farklı Ebru tekniklerini öğrenen katılımcılar, sanatın inceliklerini keşfettiler.


Atölyenin son bölümünde ise katılımcılar, Battal ebru tekniğini kullanarak oldukça özgün bir çalışmaya imza attı. Lazer kesim kufi yazı eserlerinin mdf plakalar üzerine uygulandığı bu çalışmalarda, Ebru sanatının gelenekselliği ile modern sanatın birleşimi gözlendi. Katılımcılar, ortaya çıkardıkları özgün eserlerle hem kendi yeteneklerini geliştirdi hem de Ebru sanatına olan ilgilerini artırdı. Serdivan Belediyesi’nin düzenlediği atölyeler, hem vatandaşların sanata olan ilgisini artırıyor hem de geleneksel Türk sanatlarının yaşatılmasına önemli bir katkı sağlıyor.



Gelenekselin modern izlerle buluşması: Ebru Sanatı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya 10 yaşında verdiği sözü 50 yaşında tuttu, otomobili kaptı 10 yaşında Sakarya’da bulunan oto lastikçi dükkanına giderken dayısının kendisine ‘okulu bitir, diplomanı al bu arabadan sana alacağım’ sözünü verdiği Mahmut Çınar 50 yaşında diplomasını aldı. Kendi kullandığı aracı bulan ve satın alan dayı da 40 yıl önce verdiği sözü tuttu, otomobili yeğenine hediye etti. Mutluluğu adeta gözlerinden okunan Çınar, “40 yıl önce verilen söz bugün yerine geldi. Bu olay beni çok duygulandırdı. 40 yıl önce verilen söz bugün yerine geldi. Bu olay beni tabi çok duygulandırdı” dedi. İstanbul’da ikamet eden Mahmut Çınar (50), çocukluk yaşlarında Sakarya’da bulunan dayısının oto lastikçi dükkanına gidip geliyordu. ‘Büyüyünce ne olacaksın’ diye sorulan sorulara dayısının da aracına özenerek tamirci veya lastikçi olacağı cevabını veren Çınar’ı okula teşvik etmek için dayısı Hayrettin Div bir söz verdi. ‘Sen oku diplomalarını al, biz sana bu arabadan alacağız’ diye verilen söz 40 yıl sonra yerine geldi. Çocukken yapmak istediği işin peşinden giden ve İstanbul’da lastikçi dükkanı açan Çınar, Meslek Lisesi’ne kaydoldu. Önce kalfalık belgesini daha sonra ustalık belgesini ve ardından ise usta eğitici belgesini aldı. Diplomaları dayısına getiren Çınar’a, dayısı 40 yıl önce kendi kullandığı otomobili bularak hediye aldı. Mutluluğu adeta gözlerinden okunan Mahmut Çınar, otomobilin kendisine çocukluğunda yaşadığı güzel hâtıraları hatırlattığını dile getirdi. Ayrıca Çınar, çocukken yapmak istediği işin peşinden giderek İstanbul’da bir lastikçi dükkanı açtı. “Okumaya ikna etmek için araba alacakları sözünü veriyorlardı” Olayın hikayesini anlatan Mahmut Çınar, “Ben 10-11 yaşlarındayken İstanbul’dan, Sakarya’ya dayımları ziyarete geliyordum. Benim rahmetli babam da oto tamircisiydi. Dayımlarda burada oto lastikçiydi. O yıllarda bana ‘büyüyünce ne olacaksın’ diye sorduklarında tamirci veya lastikçi olacağım diye cevap veriyordum. Neden diye soruyorlardı, dayımda bu arabadan vardı o zaman ben de o bu arabadan alacağım diyordum. Dayımlar da sağ olsun o zamanlar beni okumaya teşvik etmek için ‘sen oku diplomalarını al, biz sana bu arabadan alacağız’ diye söz veriyorlardı. Beni okumaya ikna etmek için” dedi. “Diplomaları aldıktan sonra dayıma sözünü hatırlattım” Çınar, “Tabii yıllar geçti, ben o dönemde okulda okulu bıraktım ve iş hayatına açıldım. Bundan yaklaşık 4 yıl önce dayımla beraber seyahat ederken aynı bu model bir araba gördük ve dayıma ‘hatırlıyor musun bu arabadan sözüm vardı bana’ dedim. O da bana, ‘sen diplomanı aldın mı sanki’ diye takıldı ve gülüştük. Daha sonrasında ben Sakarya’dan, İstanbul’a döner dönmez hemen orada Meslek Lisesi’ne gidip kaydımı oluşturdum. Önce kalfalık belgesini, bir yıl sonra ustalık belgesini ve 2024’ün dördüncü ayında da usta eğitici belgesini aldım. Belgelerimin fotoğraflarını çekerek dayıma gönderdim. ‘Dayı ben diplomaları aldım, sıra sende ben sözümü tuttum’ diye takıldım ona. O da sağ olsun Sakarya’da kendi kullandığı arabayı bulmuş. Yaklaşık 15 yıldır bu aracı garajından çıkarmayan Mümtas ağabeyimiz de sağ olsun olayı duyunca aracı sattı. Her ne kadar satmış olsa da hediye etmiş sayıyorum, dayım da bana bu aracı hediye etti” diye konuştu. “Bu olay beni çok duygulandırdı” 40 yıl önce verilen sözün bugüne yerine geldiğini ifade eden Mahmut Çınar, “Ben bu arabanın hayalini kurarken 10-11 yaşlarındaydım, şu an 50 yaşındayım. Yani 40 yıl önce verilen söz bugün yerine geldi. Bu olay beni çok duygulandırdı. Benim kendi aracım var ama böyle bir klasik araç beni 10 yaşıma götürecek. O anki hâtıraları bana hatırlatan bir araba. Nostaljik, klasik araba merakım var ve bir de benim için özel hâtıraları var. Çocukluk yıllarımda birçok akrabamızın düğün arabasıydı, hâtıralar biriktirdik. İnşallah bu araçla birlikte çocukluğumdaki o güzel günleri tekrardan yaşayacağım” şeklinde konuştu. “Özenle kullandığı bu aracı bir hatır için bize verdi” Mahmut Çınar’ın dayısının oğlu Bilal Div ise, “Mahmut ağabeyimin hayali olan arabayı biliyorum, çocukluğundan beri bana anlatıyordu. Birçok akraba olarak Mahmut ağabeyimizin bu hayalinden haberimiz var. Tabi bugüne nasip oldu. Benim bacanağım Mümtas Akgül’ün 1974 model aracı, halamın oğlu Mahmut ağabeyimin hayallerini süsleyen araç. Bu araç için uzun zamandır Mümtas ağabeyimle görüşüyordum, sağ olsun onun hakkını ödeyemem beni kırmadı ve garajda sakladığı sadece güneşli Pazar günlerinde çıkarıp özenle kullandığı bu aracı bir hatır için bize veriyor” ifadelerini kullandı. “Müjdeli haberi verdiğimde inanamadı, çok mutlu oldu” Otomobilin alındığı haberini kuzeni Mahmut’a verdiğinde yaşadığı mutluluğu dile getiren Div, “Bu müjdeli haberi vermek için İstanbul’a Mahmut ağabeyimin yanına gittim. İlk duyduğunda oturduğu yerden bir kalkışı vardı, inanamadı. Dönüyor dolaşıyor tekrar gelip sarılıyor, öpüyor. İnanamadı gerçek olduğuna ve Mümtas ağabeyimi görüntülü aramak durumunda kaldım. Gerçekten çok istiyordu bu arabayı ve çok mutlu oldu” dedi. “Konuyu duyunca hatır için verdim bu otomobili” Otomobili satan Mümtas Akgül’de, “Bu araç yaklaşık 15 senedir bende. Ankara’dan bir arkadaşım vasıtası ile onun da bir arkadaşından yine 15 sene parkta yatan bu aracı aldım. Sadece kendim hafta sonları hava iyi olduğu zaman aracımı dışarıya çıkarıyordum. Bilal kardeşim benim bacanağım. Ve kendisi bana konuyu anlattı, bu aracın küçüklüğünden beri hayali olduğunu söyledi. Uzun zamandan beri bunun muhabbetini yapıyorduk ve bugüne nasip oldu. Benim gençliğimde babamda da aynı araba aynı renkten vardı Allah bana nasip etti ve şimdi de Mahmut’a hayırlı uğurlu olsun. Hatır için verdim bu aracı” diye konuştu.
Yozgat Çöp toplayıp çevre temizliğine dikkat çektiler Yozgat Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ile İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü öncülüğünde “Temizlik Günü” etkinlikleri çerçevesinde Yozgat Çamlığı Milli Parkı ile Millet Bahçesi’nde çöp toplandı. Yozgat Belediyesi tarafından “Temizlik Günü” etkinlikleri çerçevesinde çevre bilinci oluşturmak amacıyla çöp toplama etkinliği düzenlendi. Yozgat Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde düzenlenen etkinlikte valilik ve belediye çalışanları, öğretmen ve öğrenciler ile sivil toplum kuruluşu üyelerinden oluşan grup, Millet Bahçesi ve Yozgat Çamlığı Milli Parkı’nda çöp toplama çalışması yaptı. Dünya genelinde her yıl eylül ayının üçüncü haftasında “Temizlik Günü” etkinliğinin düzenlendiğini belirten Yozgat Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Açıkgöz, “Yozgat Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz ile birlikte Fatma Temel Turhan Ortaokulu ve Ayşe Ilıcak İmam Hatip Lisesi öğrencileri ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri tarafından temizlik çalışması gerçekleştirdik. Burada amaç bir farkındalık oluşturmak. En güzel temizlik kirletmemektir, biz onu her zaman savunuyoruz. Vatandaşlarımıza bu bilinci aşılamak için böyle bir çalışma gerçekleştirdik.” dedi. Yozgat Çamlığı Milli Parkı ve Millet Bahçesi’nde temizlik çalışmaları yapıldığını belirten Açıkgöz, “Şehir bizim, park ve bahçelerimiz bizim sahip çıkmamız gerekiyor. Buraların zarar görmesi bize büyük külfetler çıkarıyor. Vatandaşlarımızı çevre temizliği ve park ile bahçelerin korunması yönünde daha duyarlı olmaya davet ediyorum.” şeklinde konuştu.
İstanbul Sanatla Yaşam Atölyeleri 8. yılında Beylikdüzü Belediyesi’nin sosyal belediyecilik bilinciyle hayata geçirdiği ve ilçedeki sanatçıların kullanımına sunduğu Sanatla Yaşam Atölyeleri, tam 8 yıldır haftanın altı günü sanatseverlere hizmet veriyor. Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde bulunan “Sanatla Yaşam Atölyeleri”, 2016’dan bu yana; resim, seramik, çini ve ahşap üzerine çalışan sanatçılara, hem uygun çalışma ortamı sunuyor, hem de üretilen eserlerin halka açık bir alanda sergilenmesini sağlıyor. 6 aylık kullanım süreleriyle 50’yi aşkın sanatçının çalıştığı 10 atölye, pazar günü hariç haftanın her günü 10.00 - 17.30 saatleri arasında hizmet veriyor. İlçede görsel sanatlarda deneyim sahibi ve kendini geliştirmek isteyen sanatseverlerin kullanımına sunulan ücretsiz atölyeler, Vadi’nin 1. Etabında sanatseverleri bekliyor. “Örnek bir hizmet” Dört yıldır burada olduğunu söyleyen ressam Tülin Aykan, Sanatla Yaşam Atölyeleri için “örnek bir hizmet” yorumunu yapıyor. “Burada olmasaydım sanatım ölürdü” diyen sanatçı, memnuniyetini şu sözlerle ifade ediyor: “İyi ki Beylikdüzü’ndeyim. Ben 1998’den beri buradayım ki burada olmak benim hayalimdi. Yaşam Vadisi olağanüstü bir yer. Mavi Atölye’de altı kişiyiz. Bizler üretmeyi seven insanlarız. Burası olmasaydı belki de çalışmalarımızı sergileyemezdik. Hakikaten çok memnunuz, çok teşekkür ediyoruz” “Terapi gibi” Tülin Kara ise mevcut ekonomik şartlarda sanatçıların ayakta durabilmesi için yerel yönetimlerin de üstüne düşeni yapması gerektiğini vurgularken şunları söylüyor: “Türkiye’de koşullar malum. Masraflar ortada. Ne yazık ki, sanatçılar karnını doyurmakta zorlanıyor. İyi ki böyle bir şey düşünülmüş. Yaşam Vadisi’nde olmak bir terapi gibi. Sevdiğimiz için her gün geliyoruz. Burayı hizmete sunan Ekrem İmamoğlu’na da sürdüren Mehmet Murat Çalık’a da çok teşekkür ediyoruz.”
Çanakkale Üniversiteli Zeliha’nın öldüğü kazada tutuksuz yargılanan kamyonet sürücüsü ilk kez hakim karşısına çıktı Çanakkale’de bisiklet turuna katılmak için antrenman yaparken kamyonetin çarptığı 23 yaşındaki üniversite öğrencisinin hayatını kaybetmesine ilişkin davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmada sanığın tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine ve 4 Kasım’da olay yerinde keşif yapılmasına karar verilerek, duruşma 6 Aralık’a ertelendi. 28 Nisan’da saat 19.00 sıralarında ilçeye bağlı Kocadere köyü yakınlarında meydana gelen kazada, S.Ç. yönetimindeki 17 UR 284 plakalı kamyonet, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğrencisi Zeliha Güneş’in (23) kullandığı bisiklete çarptı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen ambulansla Eceabat Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Güneş, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazanın ardından kamyonet sürücüsü S.Ç., jandarma tarafından gözaltına alındı. S.Ç., işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Talihsiz olayın ardından yapılan araştırmalarda, Zeliha Güneş’in 5 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek olan Geleneksel Yeşilay Bisiklet Turu’na katılmak için antrenman yaptığı belirlendi. "Beraatımı istiyorum" Kaza ile ilgili ilk duruşma bugün 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada sanık S.Ç., "Olay günü yönetimimdeki 17 UR 284 plakalı kamyonetimle Gökçeada’dan geldim. Eceabat istikametine gidiyordum. Kamyonetim boştu, olay yeri olan eski Toprak Mahsulleri Ofisi mevkiine geldiğimde yolun sağ tarafında yani tali yolda iki bisikletliyi gördüm. Bisikletliler yan yana tali yolda idi. Ben normal kamyonetimle en fazla 60-70 km/s hızımla seyir halinde iken birden müteveffa bisikleti ile kamyonetimin sağ tarafına çarptı, ben sola manevra yapmaya çalıştıysam da kazaya mani olamadım. Bisiklet sürücüsü birkaç metre sağ tarafa savruldu, ben hemen az ileride durdum. Hemen düşen yolcunun başına geldim, baktığımda müteveffa cansız vaziyette genç bir delikanlının kucağındaydı. Hemen 112’yi aradım ambulans çağırdım, ambulans geldi onları alıp götürdü ve jandarma geldi. Ben o sırada alkollü değildim. Ehliyetimi 2012 yılında aldım, daha önce hiç kaza yapmamıştım. Ben suçsuzum, kazada benim bir kusurum yoktur. Bu yüzden beraatımı istiyorum. Mahkeme aksi kanaatte olacak ise lehe olan hükümlerin hakkımda uygulanmasını dilerim. Ben de trafik kazasında 4 yaşındaki torunumu kaybettim. Bu acıyı bilirim, huzurunuzda müştekilerden özür diliyorum. Acılarını paylaşıyorum, başsağlığı diliyorum. Kazadan sonra kendilerine ulaştık, aracılar kıldık, taziye için görüşmek istedik fakat bunu kabul etmediler. Buna da saygı duyuyorum. Müteveffanın anne babasının varsa maddi manevi zararlarını karşılamak isterim" dedi. "Acım çok büyüktür" Duruşmada konuşan Zeliha Güneş’in babası Satılmış Güneş ise, şikayetçi olduğunu ifade ederek, "Şikayetçiyim. Davaya katılma talebim vardır. Kızım Zeliha Güneş kazada vefat etmiştir. Evladım 23 yaşında idi. Ben olayı görmedim, sigorta bizim zararımıza karşılık toplamda 950 bin TL ödeme yaptı. Kazadan sonra sanık hiçbir şekilde bize ulaşmadı, bir başsağlığı dahi dilenmedi. Biz perişan olduk, benim akıl sağlığım bozuldu. 3 evladım vardı, birisi bu şekilde vefat etti. Acım çok büyüktür. Kendisi üniversite öğrencisiydi, kızım çocukluğundan beri bisiklet kullanır. Yeşilay’ın tertip ettiği bisiklet maratonuna dahi iştirak etmiştir" diye konuştu. "Benim kızımın bütün kemikleri kırılmıştır" Anne Gülsüm Güneş ise, "Şikayetçiyim, davaya katılma talebim vardır. Ben olay yerinde değildim. Ancak maktül kızımın olay sırasında üzerinde bulunan sırt çantasını size gösteriyorum, kızımın ayakkabıları ve her yeri kana bulandığı halde sırt çantasında en ufak bir kan izi yoktur. Ve gördüğünüz gibi sırt çantasının askıları kopmuştur. Böylece bu çantayı delil olarak dosyaya sunuyorum. Demek istediğim kamyonetin aynası veya başka bir yeri sırt çantasına takılmış ve sırt çantasının bağcıkları, askıları böylelikle kopmuştur. Benim kızımın bütün kemikleri kırılmıştır, çok feci halde can vermiştir. Kendisi durduğunu ve 112’yi aradığını söylemektedir fakat bu beyan doğru değildir, yalandır. Olay yerinden kaçarken motosikletli bir çocuk kendisini durdurmuş, 112’yi de oradan geçen bir bayan avukat aramış. Buna dair çokça görgü tanığımız vardır. Bu avukat bayan bizimle iletişime geçmiştir. Bayan avukatın adını şu an bilmiyorum. Kendisi olaydan sonra bir sefer bizi arayıp taziyede dahi bulunmamıştır. Ben 5 aydır bir saat uyku uyumuş değilim, acım çok büyüktür. Kendisi tutuklanmamıştır. Bizim manevi acılarımızı bir nebze tatmin etmek istiyorsanız bu kişinin tutuklanmasına karar vermenizi talep ediyorum" şeklinde konuştu. Duruşmada sanık S.Ç.’nin adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine ve 4 Kasım’da olay yerinde keşif yapılmasına karar verilerek, bir sonraki duruşma 6 Aralık’a ertelendi.
Afyon Patates üreticileri bilgilendirildi Afyonkarahisar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü teknik personelleri Kozluca Köyünde patates hasadı yapan çiftçilere Tarımsal Üretim Planlaması ile birlikte ne gibi faydalar sağlayacağı konusunda bilgiler verildi. Afyonkarahisar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü, üreticilerin pazarlama sorunlarıyla karşılaşmasının önüne geçilmesi ve refah düzeyinin yükseltilmesi amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede üreticilere gerekli bilgilendirmeler yapılmaya devam ediyor. Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada; “Patates bitkisi ülke açısından stratejik öneme sahip olması hasebiyle, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından planlı üretim kapsamında belirlenen 13+1 ürün içerisinde yer almaktadır. İlimiz açısından da büyük öneme sahip olan patates bitkisi, merkez tarım havzamızda planlamaya konu havza ürün deseni içerisinde bulunduğu için, merkez tarım havzasında patates üretimi yapan çiftçilerimiz Temel Destek yanında bir de Planlı Üretim Desteklemesi alabilecektir. Tarımsal Üretim Planlamasıyla birlikte, arz ve talep dengesinin de gözetilerek, stratejik ürünlerin en uygun yerlerde üretilmesi, kaynak kullanımında optimizasyon ve verimlilik artışı hedeflenmektedir. Bu sayede, hasat döneminde üreticilerin pazarlama sorunlarıyla karşılaşmasının önüne geçilmesi ve refah düzeyinin yükseltilmesi amaçlanıyor” denildi.