POLİTİKA - 21 Mart 2012 Çarşamba 13:20

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIОI YURT DIŞI HİZMETLERİ KONFERANSI

A
A
A
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIОI YURT DIŞI HİZMETLERİ KONFERANSI

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu`da çıkarılmaya çalışılan mezhep çatışmalarına izin vermeyeceklerini belirterek, "Afganistan`da düşen helikopterde şehit olan askerler Mevlana`nın şehri Belh`i korumak için; yani tarihsel mirasımızdan dolayı oradaydılar" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Sakarya`nın Sapanca ilçesinde düzenlenen Yurtdışı Hizmetleri Konferansı`nın 3. gününe Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu konuşmacı olarak katıldı. Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışında görev yapan ateşelerine seslenen Davutoğlu, Ortadoğu`da yaşanan gelişmelere değindi.
DIŞ POLİTİKADA VİZYON DEĞžİŞTİRDİK
1984 yılında Fukiyama`nın Tarihin Sonu makalesi yazıldığında kendisinin de bir makale kaleme aldığını hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Daha sonra bunu kitaplaştırdım. Tarihin sonu gelmemiştir ve daha hızlı bir büyük bir medeniyet dönüşümüdür. Modernite ve ayağa kalkan otantik unsurlar büyük bir medeniyet dönüşümü gerçekleştirecektir demiştim.Böyle iddialı bir tezin haddini bilmemesi mi diyelim; Rabbim bize bu tarihi ivmeyi anlamayı ve sahip olduğumuz değerleri savunma imkanı sundu. 2011 de sadece
Ortadoğu`da yaşanan devrim son 50 yılda yaşananlardan fazla. Ulus devletlerin yeniden yapılanması süreci ile karşı karşıyayız. Bu dönemde Türkiye gibi bir ülkenin sorumluluğunu üstlenmek hepimiz için büyük imtihan. Bütün kurumlarımızla bunun imtihanını veriyoruz."
Son 9 yıl içinde dış politikada bir vizyon ve strateji yenilenmesi için çaba sarf ettiklerini belirten Davutoğlu, şöyle konuştu: "Statik bir dünyada geliştirilen dış politika ile, hemen her gün yeni koalisyonların oluştuğu dinamik bir konjonktürde dış politika geliştiremezdik. Soğuk savaş döneminde komşularımızın NATO karşıtı ya da değil diye adlandırıldığı bir dönemin anlayışı ile kalamazdık. Bu zihniyet değişimi önemli ölçüde gerçekleştirildi. Diplomatlarımızla eski dönemleri karşılaştırdığımızda
görüyoruz ki aşağılık kompleksini aştık."
Türkiye`nin yapılamazlara inanmaya başladığını söyleyen Davutoğlu, şunları söyledi: "BM Güvenlik Konseyine ilk müracaatı yaptığımızda yaşanan tartışmaları hatırlıyorum. Ancak, sadece 5 yıl sonra 2009`da BM Güvenlik Konseyine 153 gibi rekor oyla girdik. Bekleyelim diyenleri dinleseydik hâla bekliyor olacaktık. Şimdi dünyanın bir köşesinde bir olay olsa Türkiye neden müdahale etmedi diye soruluyor. Yeni bir vizyon gerekiyor daha önceki dönemlerde krize dayalı dış politika anlayışını vizyona dayalı hale
getirdik. Şimdi nasıl bir Ortadoğu tahayyül ettiğimizi dünyaya anlatıyoruz. Sadece krizlere tepki veren bir ülke değiliz. Soğuk savaş döneminde kendini korumaya çalışan bir ülke varken, şimdi nasıl bir Ortadoğu istediğimizi anlatıyoruz."
Türkiye`nin vizyonuna bölgede ihtiyaç olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 20 yılda 2 büyük deprem yaşadık. Birinci büyük deprem soğuk savaş sonrası Sovyetlerin dağılması ile başladı. Bosna`dan Çin`e kadar olan havzada birçok devlet ortaya çıktı. Bu büyük depremi en çok Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu hissetti. Türkiye Cumhuriyetini bu deprem silkeleyerek hazırladı. Bosna`da büyük bir travma yaşadık. Ama orada yaşananlarla yüreğimizde bir titreme hissettik. Ben o dönem
Malezya`daydım. Sabah akşam Bosna`yı düşünüyordum. Bu büyük depremdi. Diyanet İşleri Başkanlığının karşı karşıya kaldığı ve Balkanlar`da gayet başarılı şekilde yönettiği o süreç o zaman başladı."
11 EYLÜL İLE MÜSLÜMANLAR TERÖRİST OLARAK NİTELENDİRİLMEYE BAŞLANDI
Davutoğlu, 11 Eylül saldırılarının ardından Müslümanların terörist olarak nitelendirilmeye başlandığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: "2. büyük deprem ise 11 Eylül oldu. İslam dini ile algıların olumsuz şekilde yeniden şekillendiği, İslam dünyasının risk ve Müslümanların terörist olarak nitelendirildiği bir deprem oldu. Bu dönemden sonra Müslümanlar potansiyel risk olarak görülmeye başladı ve bu bize bir meydan okuma fırsatı oluşturdu. 2011`de bölgede büyük deprem daha yaşadık. Ortadoğu`da
siyasi deprem dünyada ise ekonomik deprem. En fazla etkilenen coğrafya ise komşularımız oldu. Bizim fırsatları değerlendirerek depremin artçı şoklarını nasıl atlatacağımızı anlamamız lazım. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak çalışmalar yapıyoruz."
Diyanet İşleri Başkanlığından dış politika konusunda beklentileri olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Görev yaptığınız ülkelerde; özellikle insanlara kader birliğimizi anlatın. Afganistan`da düşen helikopterde 12 askerimiz şehit oldu. Orada ki şehitlerimiz Hazreti Mevlana`nın Belh`teki şehrini korumak için oradaydı. Kader birliğimizden dolayı orada şehit oldular. Bu son derece önemlidir."
NEO NAZİ CİNAYETLERİ
Davutoğlu, Almanya`da yaşanan ırıkçı cinayetler hakkında da açıklamalarda bulundu. "Türkiye`den göç eden vatandaşlarımız orada 4. kuşağı yaşıyor" diyen Davutoğlu, bu vatandaşlarımızın bulundukları yerlerde dinlerini, dillerini korumaya çalıştığını söyledi.
Bu vatandaşlarımızın hassasiyeti ilk gidişlerinde rızklarını temin etmek kadar nerede Cuma namazını kılacağım sorusunu sormalarında saklı olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Avrupa`nın camilerle donatılması bu inançla oldu. Ancak değişen nesillerle birlikte yaşadığımız bu tecrübeler yeniden yorumlanması gereken bir tecrübe haline geldi. Aralık ayında 2000-2006 arasında Almanya`da katledilen 8 vatandaş ile ilgili birçok gerçek ortaya çıktı. Aralık ayında Almanya`da o vatandamsa Türkiye
neden müdahale etmşlarla yüz yüze konuştum. Durumlarını anlamaya çalıştım. Hangi psikolojide bu cinayetler ile yüzleştiler anlamaya çalıştım. Bizim oradaki insanlarımızın bile bu vatandaşlarımıza sahip çıkmadığını gördüm. Oğlu vefat eden ilk vatandaş beni etkiledi. Oğlu kucağında can verirken; oğlunun katili olarak muhatap kılınmış ve günlerce sorulara tabi tutulmuştu. Ben bunun istisnai olduğunu düşündüm. Ancak hepsinin aynı muameleye tabi tutulduğunu gördüm. Bir başka ailemizde ise kızın ve annenin DNA
testini 15 kere almışlar. Anneyi kocasını, kızı ise babasını öldürmekten uzun süre sorgulamışlar. O kız şunu diyordu; `daha ben ne yapabilirim. En iyi Alman okullarında okuyorum. Almanlardan daha iyi Almanca konuşuyorum. Entegrasyon için ne yapabilirim` diyordu."
Alman İçişleri Bakanı ile görüştüğünde bunları anlattığını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Beni üzen sadece bu soruşturmaların geç kalması değil izlenen yöntem. Alman polisi, bir kızın babasını öldürebileceğini düşünüyor ancak bunun ırkçı terör olduğunu düşünemiyor. Bu çok acı."
İSLAMİFOBİA ANTİSEMİTİZM GİBİ İNSANLIK SUÇUDUR
Terörü dinle kıyaslamadıklarını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu terörü biz bir dinle kıyaslamadık. Yan yana koymadık. Fakat 11 Eylül sonrası İslam terörü denmeye başlandı. Bakın İslam ile terörü yan yana koyamazsınız. Bu algıyı tamamen değiştirmeliyiz. Bugün vatandaşlarımızın orada hem kimliklerini muhafaza, hem de bu algı ile karşı karşıya kalma sorunu var. Geleneğimizi sürdürmek isteyen vatandaşların yanında olmak bizim için son derece önemli. Göçlerle ilgili sorumluluklar sadece
vatandaşlarımızla ilgili değil. Boşnaklar, Arnavutlar gibi vatandaşların Avrupa ve ABD`deki mevcudiyetine baktığımızda onların da bizden hizmet beklediğini görüyoruz. Bu konuda ayrım yapmadan onların yanında olmalıyız. Madem Avrupa`da ırkçılık ve İslamifobia var. Bu tehdite maruz kalan tüm Müslümanların birlikte çalışması lazım. Fransa`da Yahudi cinayeti olduğunda Yahudiler hemen bir araya geldi. Bakın antisemitizm gibi, İslamifobia da bir insanlık suçudur."
TÜRKİYE`NİN GÖNÜL COОRAFYASI
Türkiye`nin bir siyasi coğrafyası bir de gönül coğrafyası olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Kaderini bizim kaderimiz ile bütünleştirmiş; geleceğini bizle aynı gören coğrafya. İşte ilk deprem olan 1991 yılında bu coğrafyanın farkına vardık ve yeniden keşfettik. Biz bu coğrafya ile ortak acılar yaşadık. Şimdi bu coğrafya yeniden ayağa kalkıyor ve merkez konumunda olan ülke Türkiye. Stratejik Derinlik kitabından sonra yazmayı planladığım kitabımın adı Merkez Ülke idi. Ancak,
çeşitli sebeplerle başlayamadım. Türkiye herkesin referans gördüğü ülkedir. Gönül coğrafyamızda yaşayan insanlarımız bu ülkeye acziyet yakıştıramıyor. Onun için bizim güçlü olmamız lazım. Bizim için Somali ya da Afrika bir strateji değil. Bizim orada bulunmamızın tek sebebi gönül coğrafyamızdır. Afganistan, Bosna ve Somali. Bizim bu gönül coğrafyamız son derece önemlidir."
Diyanet İşleri Başkanlığından beklentilerinde gönül coğrafyamızda dini kurumların ye a Türkiye neden müdahale etmniden ihyası konusunda aktif görev alması olduğunu anlatan Davutoğlu, "Gönül coğrafyamızdaki dini kurumların üzerinden Marksist bir rejim geçtiği için büyük bir tasfiye süreci geçirmişler. Şimdi bu dini kurumların inşa ve ihya edilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı öncü olacaktır. Bunların muhafazası bizim için siyasi olarak elzemdir" dedi.
ORTADOОU`DA MEZHEP KÖKENLİ ÇATIŞMA
Ortadoğu`da mezhep kökenli bir çatışmaya izin vermeyeceklerinin altını çizen Davutoğlu, şöyle konuştu: "Mezhep çatışmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Suriye bağlamındaki gelişmelerde Hıristiyanların burada mağdur olacakları gündeme geliyor. Bunu tekrar vurgulayacağım. Bizim için Suriye söz konusu olduğunda ister Sünni, ister Müslüman; Hıristiyan olsun tüm Suriyeliler bizim komşumuzdur. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında çıkarılmaya çalışılan gerilimleri engellemek için elimizden geleni yapmaya
hazırız. Bizim Müslümanlar arası çatışmanın hızlandığı kuşakta barış için çalışmalar yapmamız gerek."
BM REFORM SÜRECİNDE ETKİN ROL OYNUYORUZ
Dünyada uluslararası siyasetin bir dönüşüm içinde olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Halen 2. Dünya Savaşı dönemindeki sistemle devam eden BM Güvenlik Konseyinin bu halde devam etmesi imkansız. Örneğin Suriye`deki gelişmelerin bedelini biz ödüyoruz, Arap Dünyası ödüyor. Ama BM Güvenlik Konseyi`ne daimi üyeler burada veto yetkisine sahip. Bu sürdürülebilir bir şey değil. G-8 gibi bir yapı dünyayı idare edemez hale gelince G-20 gündeme geldi. Dünya artık o kadar entegre bir hale
geldi ki; tüm ülkelerin bir araya gelmediği topluluklarla dünyaya yön vermek mümkün değil. BM reform sürecinde etkin rol oynuyoruz. Onun için G-20 en aktif ülkelerden biriyiz. Yeni bir siyasi düzen ve kültürel değişimin içindeyiz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir CHP Genel Başkanı Özel: “Filistin’deki katliamın ve Ukrayna’daki savaşın durmasını ümit ediyorum” Türkiye’nin ilk kez ev sahipliği yapacağı Dünya Robot Olimpiyatı (World Robot Olympiad-Wro) 2024 Türkiye Uluslararası Finali’nin açılış töreni düzenlendi. Törende konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Çocuklar asla savaşta; eğitimden, beslenmeden ve ailelerinden yoksun kalmamalılar. Dünyanın dört bir yanındaki çatışmaların bitmesini, Ukrayna’daki Filistin’deki çocukların ölmemesini Filistin’deki katliamın ve Ukrayna’daki savaşın durmasını ümit ediyorum” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZFAŞ ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) iş birliğiyle düzenlenen, Türkiye’nin ilk kez ev sahipliği yapacağı Dünya Robot Olimpiyatı Türkiye Uluslararası Finali’nin açılış töreni, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katılımıyla Fuar İzmir’de gerçekleştirildi. Dünya Robot Olimpiyatı Türkiye Uluslararası Finali’nde, 90 ülkeden gelen takımlar arasından yaklaşık 4 bin yarışmacı yer alacak. Finale katılmaya hak kazanan takımlar, RoboMission, Geleceğin Mühendisleri ve RoboSpor kategorilerinde yarışacak. Bu yıl ‘Earth Allies’ (Dünya Müttefikleri) temasıyla düzenlenen etkinlikte Türkiye’den ise 9 takım finalde mücadele edecek. Program 30 Kasım’da son bulacak. “Çocuklar yaşatmak için çalışmalı” Filistin bayrağı renklerini temsil eden fularla sahneye çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bugün burada 90 ülkeden 564 katılımcıdan 3 bin 400 kişiyi ağırlamak ve bin 400 yarışmacı ile birlikte olmak mutlulukların en büyüğü. Bu güzel temayla sizleri İzmir’de ağırlamak çok önemli. Gezdiğim bütün çalışmalarda doğal afetlerde insanlara yardım edecek ve doğayı korumak için olan projeleri çok dikkatle takip ettim ve mutlulukla inceledim. Bu şehirde 4 yıl önce yaşanan depremde 117 kişi öldü. 2 yıl önce büyük depremde 50 binin üzerinde vatandaşımızı kaybettik. Doğal afetlere ve depremlere enkazdan yaralı kurtarmaya ve doğaya dostu çok sayıda robotik projeyi görmek ümit vericiydi. Türkiye’nin en batısındaki ilden tüm dünyaya seslenmek isteriz ki çocuklar yaşatmak için çalışmalı ve birbiri ile yarışmamalıdır. Çocuklar asla savaşta eğitimden ve beslenmeden, ailelerinden yoksun kalmamalılar. Dünyanın dört bir yanındaki çatışmaların bitmesini, Ukrayna’daki Filistin’deki çocukların ölmemesini Filistin’deki katliamın ve Ukrayna’daki savaşın durmasını ümit ediyorum. Ülkemizin kurucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü söyleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum ‘Yurtta barış cihanda barış’” ifadelerine yer verdi. “Organizasyon içerisinde yer almaktan mutluyum” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay da, “İzmir’e hoş geldiniz. Sizleri burada görmek büyük mutluluk. Bu güzel organizasyon içerisinde yer almaktan dolayı mutluyum. Umut etmek istiyorum ki burada güzel zaman geçireceksiniz. Güzel hatıralarla ayrılacaksınız. Her birinizi tebrik ediyorum” diye konuştu. “Gençlerden ilham alıyorum” Gençliğe öğreticilik yapma konusunda çok hevesli olduğunu ifade eden Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir, “Bir şeyler öğretirken gençlerden ilham alıyorum. Matematik, mühendislik ve sanat üzerine çalışıyoruz. Sizlerin projelerinden pek çok şey öğreneceğim. En önemli şey zevk almak ve öğrenmek. Çok fazla kaybetmek ya da kazanmak konusunda endişelenmeyin, önemli olan kat etiğiniz yol. İzmir’den zevk alacaksınız ve yarışma kapsamında yeni arkadaşlar edineceksiniz. Hayat boyu devam edecek arkadaşlıklar kurmak çok önemli” açıklamalarına yer verdi. Törene CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddıka Semahat Demir, farklı ülkelerden yarışmacılar ve birçok temsilci katıldı.
Muğla Fethiye’deki tatbikat gerçeğini aratmadı Muğla’nın Fethiye ilçesinde gerçekleştirilen yangın tatbikatı gerçeğini aratmadı. Senaryo gereği Fethiye’de bulunan bir üniversite kampüsünde yangın çıktı. İlk olarak ekip lideri, sağlık çalışanlarına olayla ilgili bilgilendirme yapıldı. Tatbikat kapsamında yaralılar ambulanslar ve minibüslerle Fethiye Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Bölgede kurulan triaj alanında olaydan etkilenen öğrenciler ve görevler muayene edilecekleri alanlara yönlendirildiler. UMKE ekibinin de destekleri ile yaralıların kısa sürede tedavilerine başlanırken; tatbikat gereği 24 kişinin hafif, 4 kişinin orta, 4 kişinin de ağır yaralı olduğu belirtildi. 4 ağır yaralının ise 3’ünün hayatını kaybettiği bilgisi aktarıldı. Ekipler kısa sürede hastaların tedavisinin yapılması adına özverili bir çalışma yürüttü. “Karşılaşılabilecek sorunları tespit ederek önleyici adımlar atmayı hedefledik” Fethiye Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. İlhan Nazlısöz, “Fethiye Devlet Hastanesi olarak afet planlaması çerçevesinde bir tatbikat gerçekleştirdik. Tatbikatımızın senaryosu, üniversite yerleşkesinde bir yangın sonrası meydana gelebilecek yaralanma ve rahatsızlıklara müdahaleyi içeriyordu. Bu sayede, karşılaşılabilecek sorunları tespit ederek önleyici adımlar atmayı hedefledik. Tatbikatın başarılı bir şekilde tamamlandığına inanıyorum. Hastanemizin çeşitli ekiplerinden doktorlar, hemşireler ve sivil savunma ekipleri dahil olmak üzere yaklaşık 24 görevli çalışmada yer aldı. Ayrıca, senaryo kapsamında 32 öğrencimizi de aktif roller üstlenmeleri için görevlendirdik. Sağ olsunlar, onlar da bizleri kırmayarak tatbikata katıldılar ve katkı sağladılar” diye konuştu.
Muğla Fethiye’deki tatbikat gerçeğini aratmadı Muğla’nın Fethiye ilçesinde gerçekleştirilen yangın tatbikatı gerçeğini aratmadı. Senaryo gereği Fethiye’de bulunan bir üniversite kampüsünde yangın çıktı. İlk olarak ekip lideri, sağlık çalışanlarına olayla ilgili bilgilendirme yapıldı. Tatbikat kapsamında yaralılar ambulanslar ve minibüslerle Fethiye Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Bölgede kurulan triaj alanında olaydan etkilenen öğrenciler ve görevler muayene edilecekleri alanlara yönlendirildiler. UMKE ekibinin de destekleri ile yaralıların kısa sürede tedavilerine başlanırken; tatbikat gereği 24 kişinin hafif, 4 kişinin orta, 4 kişinin de ağır yaralı olduğu belirtildi. 4 ağır yaralının ise 3’ünün hayatını kaybettiği bilgisi aktarıldı. Ekipler kısa sürede hastaların tedavisinin yapılması adına özverili bir çalışma yürüttü. “Karşılaşılabilecek sorunları tespit ederek önleyici adımlar atmayı hedefledik” Fethiye Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. İlhan Nazlısöz, “Fethiye Devlet Hastanesi olarak afet planlaması çerçevesinde bir tatbikat gerçekleştirdik. Tatbikatımızın senaryosu, üniversite yerleşkesinde bir yangın sonrası meydana gelebilecek yaralanma ve rahatsızlıklara müdahaleyi içeriyordu. Bu sayede, karşılaşılabilecek sorunları tespit ederek önleyici adımlar atmayı hedefledik. Tatbikatın başarılı bir şekilde tamamlandığına inanıyorum. Hastanemizin çeşitli ekiplerinden doktorlar, hemşireler ve sivil savunma ekipleri dahil olmak üzere yaklaşık 24 görevli çalışmada yer aldı. Ayrıca, senaryo kapsamında 32 öğrencimizi de aktif roller üstlenmeleri için görevlendirdik. Sağ olsunlar, onlar da bizleri kırmayarak tatbikata katıldılar ve katkı sağladılar” diye konuştu.
Çankırı Çankırı’da Ekim ayında ihracat 37 milyon 55 bin dolar oldu Türkiye İstatistik Kurumu tarafından verilen bilgiye göre, Çankırı’da Ekim ayında ihracat 37 milyon 55 bin dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ‘Dış Ticaret İstatistikleri’ni açıkladı. paylaşılan verilere göre, Ekim ayında Çankırı’da yapılan ihracat 37 milyon 55 bin dolar oldu. Ekim ayında Çankırı’dan gerçekleşen ihracatın ISIC Rev4 ürün sınıflamasına göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada 27 milyon 944 bin dolar ile“iç ve dış lastik imalatı” ürün grubu bulundu. Bu ürün grubunu 5 milyon 452 bin dolar ile “makarna, şehriye, kuskus ve benzeri unlu mamullerin imalatı” ve 945 bin dolar ile “öğütülmüş hububat ve sebze ürünleri imalatı" ürün grubu takip etti. Ekim ayında Çankırı’dan ISIC Rev4 sınıflamasına göre 53 farklı ürün grubundan ihracat gerçekleşti. Ekim ayında Çankırı’dan 80 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup ilk sırada 12 milyon 263 bin dolar ile Almanya yer aldı. En fazla ihracatın gerçekleştiği ikinci ülke 5 milyon 499 dolar ile Birleşik Krallık olurken üçüncü sırada 3 milyon 196 bin dolar ile Fransa bulundu. Çankırı’nın 2024 yılı Ekim ayındaki ithalatı ise 16 milyon 648 bin dolar oldu. Ekim ayında İhracatın ithalatı karşılama oranı Çankırı’da yüzde 222,6 oldu. İthalat, 53 farklı ürün grubunda gerçekleşti. İthalatta ilk üç sırada 4 milyon 279 bin dolar ile “diğer çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerin yetiştirilmesi” ürün grubu, 3 milyon 618 bin dolar “birincil formda plastik ve sentetik kauçuk imalatı” ve 3 milyon 405 bin dolar ile “temel kimyasal maddelerin imalatı” ürün grubu yer aldı. Ekim ayında 30 farklı ülkeden Çankırı’ya yapılan ithalatta ise ilk sırada 1 milyon 866 bin dolar ile İtalya yer aldı. İkinci sırada 1 milyon 728 bin dolar ile Japonya, üçüncü sırada 1 milyon 705 bin dolar ile Tayland takip etti.
Kastamonu Kastamonu’da Ekim ayında ihracat 26 milyon 934 bin dolar oldu Türkiye İstatistik Kurumu tarafından verilen bilgiye göre, Kastamonu’da Ekim ayında ihracat 26 milyon 934 bin dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ‘Dış Ticaret İstatistikleri’ni açıkladı. paylaşılan verilere göre, Ekim ayında Kastamonu’da ’yapılan ihracat 26 milyon 934 bin dolar oldu. Ekim ayında Kastamonu’dan gerçekleşen ihracatın ISIC Rev4 ürün sınıflamasına göre dağılımı incelendiğinde ilk sırada 17 milyon 36 bin dolar ile “diğer demir dışı metal cevherlerin madenciliği” ürün grubu bulundu. Bu ürün grubunu 2 milyon 786 bin dolar ile “temel kimyasal maddelerin imalatı” ürün grubu ve 2 milyon 415 bin dolar ile “demir cevheri madenciliği” ürün grubu takip etti. Ekim ayında Kastamonu’dan ISIC Rev4 sınıflamasına göre 57 farklı ürün grubundan ihracat gerçekleşti. Ekim ayında Kastamonu’dan 52 farklı ülkeye ihracat yapılmış olup ilk sırada 16 milyon 48 bin dolar ile Çin yer aldı. En fazla ihracatın gerçekleştiği ikinci ülke 2 milyon 415 dolar ile Vietnam olurken üçüncü sırada 2 milyon 166 bin dolar ile Fas bulundu. Kastamonu’nun 2024 yılı Ekim ayındaki ithalatı ise 8 milyon 2 bin dolar oldu. Ekim ayında İhracatın ithalatı karşılama oranı Kastamonu’da yüzde 336,6 oldu. İthalat, 64 farklı ürün grubunda gerçekleşti. İthalatta ilk üç sırada 4 milyon 592 bin dolar ile “Maden,taş ocağı ve inşaat makineleri imalatı” ürün grubu, 950 bin dolar “dokuma” ürün grubu ve 446 bin dolar ile “kürk hariç,giyim eşyası imalatı” ürün grubu yer aldı. Ekim ayında 32 farklı ülkeden Kastamonu’ya yapılan ithalatta ise ilk sırada 3 milyon 832 bin dolar ile İsveç yer aldı. İkinci sırada 844 bin dolar ile İtalya, üçüncü sırada 713 bin dolar ile Hindiatan takip etti.