Son Dakika
|
Rusya, Ukrayna'ya kıtalararası balistik füze fırlattı
Trafik yoğunluğunda kural tanımayan İETT otobüsleri emniyet şeridini ihlal etti
Eyüpsultan’da su borusu patladı, krizi fırsata çeviren sürücüler araçlarını yıkadı
Şiddetli lodos nedeniyle İstanbul’da deniz taştı, tekneler zarar gördü
İstanbul’da lodos nedeniyle bazı deniz seferleri iptal edildi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Brezilya ziyareti dönüşünde önemli açıklamalar
İstanbul'da suya yeni yıl tarifesi: Yüzde 17,5 zam yapıldı
MİT’ten siber suç ağına operasyon: 3 kişi tutuklandı
Acun Ilıcalı hakkında yasa dışı bahis soruşturması
Tunceli ve Ovacık belediye başkanlarına hapis cezası
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Hand-Made Shawl Industry of Islampur, Pakistan
Trendyol Süper Lig’de 13. hafta maçlarının hakemleri belli oldu
Rusya, Ukrayna'ya kıtalararası balistik füze fırlattı
A Milli Erkek Basketbol Takımı, Macaristan karşısında
Yenidoğan Çetesi üyeleri savunma yapıyor
Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davada 4’üncü gün
Sinirlendiği alt komşusunun otomobilini parçaladı
Çin Savunma Bakanı Dong, ABD Savunma Bakanı Austin'in görüşme talebini reddetti
Macaristan Başbakanı Orban: “Rusya-Ukrayna Savaşının en tehlikeli iki ayı önümüzde”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: "Bolu, Isparta ve Kilis milletvekillerimizin istifaları kabul edilmiştir"
SAĞLIK
Kaza sonrası beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşındaki Fatma’nın organları 4 hastaya umut oldu
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:27:25
Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan ve 8 gün sonra beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşında Fatma Sude Uran’ın organları Konya ve Antalya’daki dört hastaya umut oldu. Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da saat 03.00 sıralarında Burdur’un Gölhisar ilçesi Yamadı köyü Gölhisar-Çavdır kara yolunda meydana gelen kazada, Mustafa K. (21) idaresindeki 07 DB 099 plakalı hafif ticari araç, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak takla atmış, kazada araç sürücüsü Mustafa K. ve araçta yolcu olarak bulunan İrem M. (18) yaralanırken Hasret Akbaş (21) olay yerinde hayatını kaybetmiş, Fatma Sude Uran ağır yaralı olarak Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Yoğun bakımda tedavisi süren Fatma Sude Uran’ın beyin ölümü gerçekleşti. Burdur Devlet Hastanesi Organ Nakil Birimi tarafından aile ile yapılan görüşme sonrasında Fatma Sude Uran’ın organları bağışlandı. Yapılan tetkikler sonrasında genç kızın kalbi, karaciğeri ve 2 böbreğinin alınması kararlaştırıldı. Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku ve Organ Nakil Merkezi ve Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doku ve Organ Merkezi’nden özel ekipler nakil için Burdur’a geldi. Burdur Devlet Hastanesi’nde sabah saatlerinde başlayan ve başarılı bir şekilde gerçekleşen ameliyat sonrasında alınan kalp, Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde nakil bekleyen hastaya, karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sağ böbrek Antalya Medical Park Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sol böbrek ise Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya nakledilmek üzere gönderildi. Operasyon sonunda konuşan Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Biriminde görevli Genel Cerrahi Opr. Dr. Sami Kolsuz, “Hastamızdan alınan karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidiyor, böbreğin biri Konya Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bir hastamıza nakledilecek diğer böbrek Antalya Medikal Park Hastanesi’ndeki hastaya gidecek. Bizden bir süre önce çıkarılan kalp ise Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne doğru yola çıktı. Allah ailesine sabır versin. Kızımızın da mekanı cennet olsun” dedi. Burdur Belediyesi Başkanı Ali Orkun Ercengiz de acılı aileye başsağlığı diledi. "Kızımın organları inşallah birilerine umut olur" Organları 4 hastaya umut olan Fatma Sude Uran’ın babası Muhammet Uran ise, "İnşallah kızımızın organları birilerine faydalı olur. Allah mekanını cennet eylesin. Hocamız organ bağışı yapmak ister misiniz diye sordu. Biz de yapalım dedik. Antalya’dan bir ekibin geleceğini ve gerekli işlemleri onların yapacağını söyledi. Kalp, karaciğer ve böbreğin biri Antalya’ya diğer böbrek ise Konya’ya gitti. İnşallah birilerine umut olur, faydalı olur. İnşallah kızım birilerine örnek olur. Bizden sonraki vatandaşlarımız da organları böyle bağışlarsa daha faydalı olur” şeklinde konuştu. "Burdur organ bağışında bilinçlenmeye başladı" Organ bağışının önemi hakkında da konuşan Burdur Devlet Hastanesi Başhekimi Murat Yüksel, "Burdur Devlet Hastanesi yeni binasında geçtikten sonra bu son bir ay içindeki ikinci organ bağışını vermiş bulunuyoruz şu an. Ailemize öncelikle başsağlığı diliyoruz. Burdur bu konuda daha da bilinçlenmeye başladı. O yüzden ben tüm halkımızı bağış konusunda duyarlı olmaya ve organlarını bağışlamasını talep ediyoruz. Şu an vefat eden kızımızın organları dört hastaya umut oldu. Olaya tek taraflı değil diğer taraftan da bakmak lazım. O kişilerin vücudunda bu organlar can bulacak, insanlara hayat olacak" dedi. "Organ bağışlarına çok ihtiyacımız var" Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Birimi sorumlusu Doç. Dr. Kemal Eyvaz ameliyat sonrası yaptığı açıklamada, "Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden geliyoruz. Organ nakli birimi genel cerrahi ekibi olarak bir çağrı üzerine geldik. Bir hastamız vefat etmişti ve karaciğer, böbrek ve kalp ile alakalı kalp ekibi de gelmiş oldu. Hastamıza Allah’tan rağmen yakınlarına da başsağlığı dilemekle birlikte birçok hastamıza da şifa olduğu için bu anlamda da biz de buna vesile olduğumuz için bunun üzerimizde tebessümü de var. Organ nakli konusunda kadavra sayıları da çok az olduğu için bu bağışlara gerçekten çok fazla ihtiyacımız var özellikle şu dönemlerde. Biz bağışçı aileye bu anlamda çok teşekkür ediyoruz. Şimdi nakil yapmak üzere de Antalya’ya gideceğiz. Nakil yapılacak kişi bakanlığın gönderdiği belli kriterlerle listede uygun ve en aciliyeti olan hastaya takılıyor. Özellikle karaciğer için bunu söyleyebiliyorum" ifadesinde bulundu.
21 Kasım 2024 Perşembe - 13:05
Karabük’te bağımlılıkla mücadelenin farklı boyutları ele alındı
Karabük’te düzenlenen ‘Bağımlılıkla Mücadele ve En İyi Narkotik Polisi: Anne Toplantısı’nda bağımlılıkla mücadelenin faklı boyutları alınarak farkındalık oluşturuldu. 100. Yıl Kültür Merkezinde düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, bağımlılık ve uyuşturucu ile mücadele temalı bir video gösterimiyle başladı. Açılış konuşmasını yapan Karabük İl Sağlık Müdürü Op. Dr. İsmail Kara, uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadelede kurumlar arası iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Toplantı çerçevesinde Karabük İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Başkomiser Ömer Dinç, “Uyuşturucu Bağımlılığı ile Mücadele” konulu bir sunum yaparak uyuşturucu maddelerin zararları ve alınması gereken önlemler hakkında sunum yaptı. Sonrasında Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Ak, “Bağımlılık ve Bağımlılıkla Mücadele” başlıklı sunumunda bağımlılığın tıbbi ve toplumsal etkilerine dikkat çekti. Ardından Karabük İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Komiser Mehmet Doğan, “Siber Suçlarla Mücadele” konulu sunumunda, bağımlılık oluşturabilecek dijital tehditlere karşı alınması gereken tedbirleri aktardı. Programın sonunda Vali Mustafa Yavuz, yaptığı konuşmada: “Uyuşturucuyla mücadelede en önemli özne annelerimizdir. Annelerimizin feraseti, şefkati ve farkındalığı, bu konuda yürütülen çalışmaların başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Kolluk kuvvetlerimiz, adliyemiz ve diğer kurumlarımız bağımlılıkla mücadelede yoğun bir çaba sarf etse de, bu mücadelede annelerimizin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Valiliğimizin 2023 Aralık ayında başlattığı ve halen devam eden ‘Vatandaş Memnuniyetini Ölçme ve Artırma Projesi’ bünyesinde yapılan bir görüşme, aslında bu konuya bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bizlerin toplumun her bireyine, her olaya daha farklı bir pencereden bakmamız gerekiyor. Toplum olarak birbirimize karşı sorumluluklarımızın farkında olmalı ve “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla hareket etmeliyiz. Yapılan araştırmalar, gençlerimizin yüzde 47’sinin uyuşturucuyu evinde kullandığını gösteriyor. Yani uyuşturucu bağımlılığı, gözümüzün önünde, yan odada ya da evimizin bir köşesinde gerçekleşiyor. Daha da çarpıcı olanı ise, uyuşturucu bağımlısı kişilerin yüzde 87’sinin ailesiyle birlikte yaşıyor olması. Ancak uyuşturucu kullanımının fark edilmesi, genellikle iki yıl gibi bir süreyi buluyor. Bu durum, hem ebeveynler hem de toplum olarak bizlerin farkındalık düzeyimizi artırmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Anne ve babalar olarak daha dikkatli ve sevgi dolu bir yaklaşım sergilemeliyiz. Çocuklar sevgiyi evde bulamazlarsa, bu eksikliği başka yerlerde ve başka mecralarda doldurmaya çalışıyorlar. Eğer çocuklarımızı sever, onların ihtiyaçlarına kulak verirsek, bağımlılık gibi sorunları erken farkedebilir ve önüne geçebiliriz” ifadelerine yer verdi.
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:53
’Boyun fıtığını ameliyatsız tedavi etmek mümkün’
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ali Kemal Ulaş, boyun fıtığının cerrahi müdahale olmadan da düzelebileceğini söyledi. Çağın hastalıklarından biri olan fıtık, sağlığı olduğu kadar günlük hayatı da olumsuz etkiliyor. Liv Hospital Samsun Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ali Kemal Ulaş, boyun fıtığı ve tedavisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Boyun fıtığının ne olduğundan bahseden Opr. Dr. Ulaş, “Omurlar birbirine, bir disk ve ‘faset’ eklemleri denilen iki küçük eklemle bağlıdır. Bir omuru diğerine bağlayan sağlam bağlantılı dokulardan oluşan disk, omurların arasındaki bir yastık ya da amortisör gibi görev yapar. Disk ve faset eklemleri hareketlerinize, eğilmenize, boynunuzu ve sırtınızı döndürebilmenize imkan sağlar. Disk, ‘anulusfibrosus’ adı verilen sert dış tabaka ve ‘nükleuspulposus’ adı verilen jel kıvamında merkez yapıdan oluşur. Yaşlanmayla beraber diskin merkez yapısı su içeriğini kaybetmeye başlayabilir ve diskin fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir. Disk merkez tabakasında bozulmalar olabileceği gibi, dış tabakada da zedelenme ve yırtılmalar meydana gelebilir. Bu durumda, diskin merkez yapısı(nuckleus pulposusun), dış tabakadaki yırtıktan, sinirler ve omuriliğin geçtiği kanala doğru taşması fıtığa neden olabilir. Bu olay boyunda meydana geldiği zaman buna boyun fıtığı adı verilir. Boyun fıtığı sinirlere baskı yapabilir ve kollara doğru yansıyan ağrıya, sızlamaya, his kaybına veya kuvvet kaybına yol açabilir. Nadiren boyun fıtığı omurilik üzerinde baskıya neden olabilir ve bu durum da bacaklarda problemlere neden olabilir" diye konuştu. “Hekim önerileri göz ardı edilmemeli” Boyun fıtığının cerrahi müdahale olmadan da düzelebileceğini söyleyen Opr. Dr. Ulaş, "Bu yüzden öncellikle boyun fıtığından kaynaklanan ağrıyı azaltmak için cerrahi dışı seçenekler uygulanır. Doktorunuz kısa periyotlarla dinlenme, boyun hareketlerini kısıtlama, ödemi azaltan antiinflamatuvar ve ağrıyı kontrol eden analjezik ilaçlar, fizik tedavi, egzersiz veya epidural steroid enjeksiyonu tedavisi içeren cerrahi olmayan tedavileri uygulamanızı önerebilir. Cerrahi olmayan tedavilerde amaç, boyun fıtığı materyalinin oluşturduğu sinirlerdeki irritasyonu azaltmak, ağrıyı hafifletmek ve hastalığın fiziksel sonuçlarını iyileştirmektir. Bu, boyun fıtığı hastalarına uygulanan sıklıkla bir seri tedavi metodundan oluşan organize bakım programı ile başarılı olabilir” şeklinde konuştu. Tedavi seçenekleri Dr. Ali Kemal Ulaş, diğer tedavi seçenekleriyle ilgili, "Epidural enjeksiyonlar veya çeşitli blok enjeksiyonları, yoğun kol ağrılarınız varsa önerilebilir. Doktorunuz tarafından, epidural (omurilik zarı dışına) veya sinir kökleri çevresine özel bir müdahale ile kortikosteroid ve lokalanestezik madde uygulanması sonucu gerçekleştirilir. Başlangıç enjeksiyonundan sonra bir veya iki enjeksiyon daha ileri bir tarihte yapılabilir. Bu kapsamlı bir rehabilitasyon ve tedavi programının bir parçası olarak yapılmalıdır. Enjeksiyonun amacı sinir ve diskteki inflamasyonu azaltmaktır. Tetik nokta enjeksiyonları, omurga boyunca ağrılı yumuşak dokulara ve kaslara direkt uygulanan lokalanestezik madde (bazen kortikosteroidlerle birlikte) enjeksiyonlarıdır. Ara sıra ağrı kontrolü için kullanılsalar da, tetik nokta enjeksiyonları, boyun fıtığının iyileşmesine yardımcı olmazlar" ifadelerini kullandı. “Güç kaybı varsa ameliyat yapılabilir” Dr. Ali Kemal Ulaş şunları söyledi: "Cerrahi tedavi, ağrısı tıbbi tedavi yöntemleriyle geçmeyen, belirgin güç kaybı olan, belirgin omurilik basısı olan hastalar için gerekli olabilir. Cerrahinin amacı diskin omuriliğe ve sinire baskı yapan kısmının ortadan kaldırılmasıdır. Ameliyatın, boynun ön tarafından veya boynun arka tarafından mı gerçekleştirileceği teknik karara, boyun fıtığının tam yerine, cerrahın tecrübesi ve seçeneklerini içeren birçok faktöre bağlıdır. Her iki yaklaşımda da boyun fıtığının sinir yapılara baskısı ortadan kaldırılır."
21 Kasım 2024 Perşembe - 12:45
Vali Pehlivan: "Yüksek standartlara haiz sağlık altyapımız bulunuyor"
Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, Mersin’de yüksek standartlara haiz sağlık altyapısı bulunduğuna dikkat çekerek, "Vatandaşlarımıza en iyi şekilde sağlık hizmeti vermek için sağlık birimlerimizde, sağlık çalışanlarımızın çalışmaları gece gündüz kesintisiz bir şekilde devam etmektedir" dedi. Vali Pehlivan, İl Sağlık Müdürlüğünde ’Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı’na katıldı. Sağlık Müdürlüğü görevine atanan Mustafa Ekici’ye hayırlı olsun dileğinde bulunan Vali Pehlivan, sağlık birimlerinde verilmekte olan hizmetler hakkında Ekici’den bilgiler aldı. Toplantıda ayrıca, il genelindeki hastaneler ve sağlık birimlerinin genel durumu, donanımı, sağlık yatırımları, sağlık alanında vatandaşlara sunulan önleyici ve tedavi edici hizmetler, yerine getirilmekte olan iş ve işlemler ile denetleme faaliyetleri ve ilgili çeşitli hususlar değerlendirildi. "Toplam 5 bin 332 yatak kapasitesine sahibiz" Mersin’de yüksek standartlara haiz sağlık altyapısı bulunduğuna dikkat çeken Vali Pehlivan, "Ülkemizde kurulan ilk şehir hastanesi ile birlikte 12 devlet hastanemiz bulunmaktadır. Ayrıca Mersin Üniversitemiz bünyesinde Tıp Fakültesi Hastanesi yer almaktadır. İnşaatı devam etmekte olan Mezitli Devlet Hastanesi ve Ağız Diş Sağlığı Merkezi ile birlikte sağlık altyapımız daha da güç kazanacaktır. İlimizde Aile Sağlığı Merkezi sayısı 174, ağız ve diş sağlığı merkezi sayısı 3’tür. Devlet hastanelerimizde bin 213, üniversite hastanesinde 245, özel hastanelerde 676 olmak üzere toplam 2 bin 134 uzman doktor bulunmaktadır" diye konuştu. Yine devlet hastanelerinde bin 173, üniversite hastanesinde 542, özel hastanelerde 131 olmak üzere toplam bin 846 pratisyen doktorun görev yaptığı bilgisini paylaşan Vali Pehlivan, "Devlet hastanelerimizde 236, üniversite hastanesinde 60, özel hastanelerde 643 olmak üzere toplam 939 diş tabibi bulunmaktadır. Devlet hastanelerimizde 5 bin 114, üniversite hastanesinde 704, özel hastanelerde 764 olmak üzere toplam 6 bin 582 ebe ve hemşire görev yapmaktadır. Devlet hastanelerimizde 3 bin 285, üniversite hastanesinde 860, özel hastanelerde bin 187 olmak üzere toplam 5 bin 332 yatak kapasitesi bulunuyor. Yine devlet hastanelerimizde 452, üniversite hastanesinde 145, özel hastanelerde 428 olmak üzere toplam bin 25 yoğun bakım yatak kapasitemiz var. Bunun yanında devlet hastanelerimizde 3, üniversite hastanesinde 1, özel hastanelerde 5 olmak üzere toplam 9 anjiyo ünitesi bulunmaktadır. İlimizde devlet hastanelerimizde 8, üniversite hastanesinde 2, özel hastanelerde 12 olmak üzere toplam 22 MR cihazı bulunuyor. Ayrıca devlet hastanelerimizde 9 diyaliz ünitesi bulunmaktadır. Vatandaşlarımıza en iyi şekilde sağlık hizmeti vermek için sağlık birimlerimizde, sağlık çalışanlarımızın çalışmaları gece gündüz kesintisiz bir şekilde devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
20 Kasım 2024 Çarşamba- 11:48
2 aylık Ayaz bebek için amputasyona giden yol girişimsel radyoloji ile kapandı
2
19 Kasım 2024 Salı- 20:02
Çermik kaplıcaları sağlıkta alternatif tercih olarak görülüyor
3
20 Kasım 2024 Çarşamba- 14:17
Dünyada en çok görülen kanserlerden kolon kanserine yeni bir çare: Kara mürver meyvesi
4
20 Kasım 2024 Çarşamba- 11:01
Haseki'de Ahmed bebek seferberliği: 620 gram doğdu, 114 gün yoğun bakımda kaldı
5
15 Kasım 2024 Cuma- 10:27
Sigara, KOAH’a davetiye çıkarıyor
21 Kasım 2024 Perşembe - 08:41
Ebeveynler, kreş ve anaokulu yöneticileri dikkat: Salgınlar kapıda
Mikrobiyolog Dr. Öğretim Üyesi İpek Ada Alver, 0-5 yaş arasındaki çocukların en sıklıkla kalabalık ortamlarda bulunduklarını ve bu ortamların başında kreşlerin geldiğini hatırlatarak, ebeveynlere ve kreş ile anaokulu yöneticilerine kreş salgınları kapıda uyarısında bulundu. Çalışan annelerin sayısının artması ile bakıcı yerine kreş, anaokulu gibi eğitim veren kurumlar daha çok tercih edilmeye başlandı. Aynı zamanda çocuk oyun alanı, tiyatro, müzikal, oyun grupları gibi çocuklarla ilgili yapılan aktivitelerin sayısının artması ile çocukların kalabalık alanlarda bulunma sıklığı da artmış oldu. Uzmanlar, kreşe başlayan çocuklarda görülen enfeksiyonların da kış mevsimiyle artığını dile getiriyor. Altınbaş Üniversitesinden Mikrobiyolog Dr. Öğretim Üyesi İpek Ada Alver, hastalık belirtisi göstermeyen portörlerin, yani semptomsuz taşıyıcıların enfeksiyon etkenini vücutlarında barındırdığını ve bu durumun kreş dönemindeki çocuklarda sıklıkla görüldüğünü belirtti. Bu sebeple çocukların enfeksiyonu hızla çevrelerine bulaştırabildiklerini vurguladı. Kreş salgınlarında reenfeksiyon tehlikesi Dr. Ada Alver, “Çocuklar enfeksiyon etkenleriyle yeni karşılaştıkları için birden fazla viral ve bakteriyel enfeksiyonu aynı anda ya da ardı ardına vücutlarında taşıyabilirler. Bu da reenfeksiyonların riskini artırır ve hastalığın daha ağır ve bulaşıcı geçmesine sebep olabilir” diye ekledi. “Son dönemde pnömoni (zatürre), bronşit, kızamık, COVID-19, influenza, adenovirüs, rotavirüs ve uyuz gibi çeşitli bakteriyel ve viral enfeksiyonların peş peşe çocukları enfekte ettiğini gözlemliyoruz” diyen Alver, ebeveynlerin sıklıkla tekrarlayan öksürük, burun tıkanıklığı ya da akıntısı, hapşırık, inatçı ateş, ishal ve kusma gibi semptomlarla karşılaştıklarının altını çizdi. Dr. Ada Alver, bu semptomların önemli olduğunu ve erken tedavi edilmezse çocukta uzun süreli komplikasyonlara neden olabileceğini belirterek “Çocuk birden fazla enfeksiyon etkeni ile karşılaştığında bağışıklık sistemi düşebilir ve başka hastalıklara da açık hale gelebilir” dedi. Ebeveynleri bu konuda dikkatli olmaya çağırdı. Kreşte verilecek ilk eğitim hijyen olmalı İpek Ada Alver, kreş, anaokulu, oyun grupları gibi kalabalık alanlarda eğitim verenler olmak üzere ebeveynlere de enfeksiyon hastalıklarından nasıl korunulacağına dair eğitim vermenin gerekliğini anlattı. Aynı zamanda çocuklara el ve tuvalet hijyeni eğitimi verilmesini şart koşan Ada Alver yapılması gerekenleri şöyle özetledi: “Kreşte yayılan salgınlara baktığımızda daha çok el hijyeni ve kontamine eşyaların ortak kullanımından kaynaklandığını görüyoruz. Kreş yönetimi ve eğitmenlere enfeksiyon hastalıkları farkındalık eğitimi verilmesini, kreşte ortak kullanım alanlarının her gün havalandırılmasını ya da hepa filtreli hava temizleyicileri kullanılmasını, çocuk oyun alanları ve oyuncakların dezenfeksiyonunu sağlamayı ve tuvaletleri dezenfekte etmeyi öneriyoruz.” “Enfeksiyon zincirini kırın” Diğer yandan enfeksiyona dair bulgusu olan çocukların da ebeveynlerine ivedilikle haber verilerek mutlaka uzman bir doktora götürülmesini istedi. Ada Alver, “Çocuk, evde en az bir hafta dinlenerek kalabalık ortamlardan uzak tutulmalı. Kreşe gelmeyerek enfeksiyon zincirinin kırılmasında etkili olacaktır” diyerek kreşteki salgınlardan korunmada dikkat edilecek noktalar konusunda bilgilendirmelerde bulundu. Çocukluk çağı aşıları en önemli zırhımız Ada Alver, son olarak çocukların kalabalık ortamdaki salgınlardan korunmasının birincil kuralının Sağlık Bakanlığı’nın da yayınladığı çocukluk çağı takvimindeki tüm aşıların eksiksiz bir şekilde yapılması olduğunu kaydetti. Ada Alver, kovid aşılarına karşı oluşan güvensizlikten sonra çocukluk çağı aşılarının yapılma oranlarında da azalma olduğu tespitinde bulundu. Bu durumun gelecek nesillerin de sağlığını riske attığını dile getirdi. Öte yandan ücretli aşılar kapsamında olan fakat çocukluk çağı döneminde muhakkak yaptırılması gereken Menenjit ve Rotavirüs aşılarının da tamamlanması gerektiğini vurguladı. Buna ek olarak dikkat edilecek diğer bir hususun ise anne sütü olduğuna dikkat çeken Ada Alver, “Çocuğun diyet listesinde muhakkak immün sistemi güçlendirici gıdalar olan prebiyotik ve probiyotik gıdalara yer verilmesini öneriyoruz. Bu anlamda da kreş yönetimi tarafından beslenme listesinin prebiyotik ve probiyotik gıdalarla zenginleştirilmiş olması çok önemli” diyerek çocukların enfeksiyonlardan korunmasında çocukluk çağı aşılarının ve beslenmenin öneminden bahsetti.
21 Kasım 2024 Perşembe - 07:42
E1 statüsüne dönen hastanelerle ilgili toplantı düzenlendi
Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin başkanlığında, Sağlık Müdürlüğü İl Kalite Koordinatörlüğü tarafından E2 ve E3 Entegre İlçe Hastanesi statüsünde iken, E1 statüsüne dönen hastanelerle bilgilendirme toplantısı düzenlendi. İlçe Hastaneleri Başhekim, Hastane Müdürü ve Kalite Yönetim Sorumlularının katıldığı eğitimde Sağlıkta Kalite Sistemi hakkında bilgilendirme yapılarak hastanelerinde Sağlıkta Kalite Sistemi çalışmalarının başlatılması hususları ele alındı.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 17:46
Diş Hekimliği Haftası etkinliği
Samsun’da 18-24 Kasım Diş Hekimliği Haftası dolayısıyla etkinlik düzenlendi. Samsun’un Canik İlçe Sağlık Müdürlüğü Sağlıklı Hayat Merkezi Koruyucu Ağız ve Diş Sağlığı Birimi tarafından 18-24 Kasım Diş Hekimliği Haftası dolayısıyla ağız ve diş sağlığı konularında çocukluk yaşlarında bilinci artırmak amacıyla eğlenceli ve öğretici bir bilgi yarışması yapıldı. Canik Belediyesi ve Canik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle Canik Kültür Merkezinde gerçekleşen etkinlikte 100.Yıl İlkokulu, Fatih Temiz İlkokulu, Kocatepe İlkokulu ve Cahit Zarifoğlu İlkokulu yarıştı. Yarışma sonucunda 100. Yıl İlköğretim Okulu birinci oldu. Düzenlenen ödül töreninde Canik İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Gözde Küleç Sarı, Canik Sağlıklı Hayat Merkezi Sorumlu Hekimi Uzm.Dr. Elif Nur Gülen tarafından öğrencilere kupa ve madalyaları verildi. Etkinlik ile diş sağlığının önemi vurgulandı. Sağlıklı dişler sadece güzel bir gülüşün sırrı değil, aynı zamanda sağlıklı bir bedenin ve genel yaşam kalitesini etkileyen unsurların başında geldiği belirtildi. Ayrıca, yarışmada edinilen bilgiler yaşam boyu çocuklara rehberlik edeceği hatırlatıldı.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 17:22
Ağız sağlığına karşı uzman uyardı
Ağız sağlığının önemine dikkat çeken Bolu İl Sağlık Müdürlüğü Diş Tabibi Ayça Başar, “Ağızda bulunan bakteriler kan yoluyla diğer organlara geçerek kalp ve damar hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir” dedi. Bolu İl Sağlık Müdürlüğü Diş Tabibi Ayça Başar, vatandaşlara uyarılarda bulundu. Ağız sağlığının önemine dikkat çeken Ayça Başar, sağlıklı bir vücudun temelinin ağız sağlığından geçtiğini vurguladı. Dişlerin ağrısız olmasının sağlıklı olduğu anlamına gelmediğinin altını çizen Başar, ağızdaki bakterilerle çeşitli hastalıkların ortaya çıkabileceğini belirtti. “Kalp ve damar hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir” Ağız temizliğinin vücut sağlığının korunmasında önemli bir rol oynadığını belirten Diş Tabibi Ayça Başar, “Sağlıklı bir ağız ve diş yapısına sahip olmak, sağlıklı bir yaşam sürmenin temel adımlarından biridir. Ağız sağlığı yalnızca dişlerin sağlığı ile sınırlı olmayıp, genel sağlığımızla doğrudan ilişkilidir. Ağızda var olan hastalıklar, sistemik sağlık sorunlarına yol açabilir ve bu nedenle erken teşhis oldukça önemlidir. Diş sağlığını korumak, vücut sağlığını korumanın önemli bir parçasıdır. Dişlerin ağrısız olması, her zaman sağlıklı oldukları anlamına gelmez. Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları genellikle belirti vermez, bu nedenle düzenli diş hekimi kontrolleri büyük önem taşır. Yılda en az iki kez yapılan rutin muayeneler, diş çürüklerinin erken tespiti ve tedavi edilmesini sağlar. Erken müdahale, hem diş kayıplarını engeller hem de daha ciddi sağlık problemlerinin önüne geçilmesine yardımcı olur. Ayrıca, ağızda bulunan bakteriler kan yoluyla diğer organlara geçerek kalp ve damar hastalıkları gibi sorunlara yol açabilir” diye konuştu. “Ağız bakımı alışkanlıklarını erken yaşta kazandırmalıdır” Çocukların erken yaşta ağız sağlığına yönelik eğitim almaları gerektiğini açıklayan Başar, “Ağız ve diş sağlığının korunması, her yaşta büyük önem taşır. Anne adaylarından başlayarak gebelik döneminde annenin ve bebeğin ağız ve diş sağlığı düzenli olarak takip edilmelidir. Bu, hem annenin sağlığını korur hem de doğacak bebeğin ağız sağlığının temellerini atar. Çocukluk dönemi de ağız sağlığının temelinin atıldığı bir dönemdir. Bu dönemde doğru ağız bakım alışkanlıkları edinilmelidir. Ailelere, diş hekimlerine ve aile hekimlerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Diş hekimleri, ailelere 6 aylık periyotlarla diş hekimi kontrollerinin önemini anlatmalı, çocukların ağız bakımı alışkanlıklarını erken yaşta kazandırmalıdır” dedi.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 17:12
SEAH’ta Prematüre Farkındalık Günü etkinliği düzenlendi
Neanotoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Caner, her yıl yaklaşık 120 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğini kaydederek, prematüre bebeklerin hayata tutunmasında ailelerin süreçteki aktif rolünün çok önemli olduğunu dile getirdi. Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) Neonatoloji Yoğun Bakım Ünitesi ekibi Prematüre Farkındalık Günü etkinliği düzenledi. Prematüre doğumlara dikkat çekmek amacıyla ilk kez 2008 yılında Avrupa ebeveyn örgütleri tarafından oluşturulan Prematüre Farkındalık Gününde, prematüre bebeklerin hassasiyetini ve özel bakım gereksinimlerini simgeleyen mor renkli süslemelerin ağırlıkta olduğu bir etkinlik düzenlediklerinin dile getiren Prof. Dr. İbrahim Caner, Prematüre doğumun dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olarak dikkat çektiğini ifade etti. 37. gebelik haftasını tamamlamadan doğan bebeklerin "prematüre" olarak tanımlandığını kaydeden Caner, dünya genelindeki doğumların yüzde 10’unün bu şekilde gerçekleştiğini ve ülkemizde ise prematüre doğum oranı yüzde 12 civarında olduğunu belirtti. Bu orana bakıldığında da her yıl yaklaşık 120 bin prematüre bebeğin dünyaya geldiğin altını çizen Caner, “Prematüre doğum, beş yaş altındaki çocuk ölümlerinin en önemli nedenlerinden biri. Ayrıca ailelerin yaşadığı endişe ve belirsizlik nedeniyle hem fiziksel hem de duygusal bir mücadeleyi beraberinde getiriyor” dedi. Prematüre doğan bebeklerin sağlıklı bir geleceğe ulaşması için ailelerin ve sağlık çalışanlarının iş birliğinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. İbrahim Caner, Neonatoloji Yoğun Bakım Ünitesi ekibinin önemine dikkat çekerek, "Bizim bir sloganımız var ‘Erken doğanlar yenidoğan hekiminin elindeyse kazanır’, prematüre bebeklerin yaşam rolümüz bu anlamda çok önemli. Bunu yanında prematüre bebeklerin bakımında ailelerin aktif rolü, sürecin en kritik parçalarından biri olarak öne çıkıyor. Sağlık çalışanlarının ailelerle kurduğu açık ve güvene dayalı iletişim, bu zorlu süreci daha kolay hale getiriyor. Ailelerin, prematüre bebeklerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için eğitim almaları ve desteklenmeleri büyük önem taşıyor. Her prematüre bebeğin sağlıklı bir geleceğe adım atabilmesi için farkındalık çalışmalarının yapılması da bu anlamda büyük önem taşıyor” ifadelerine yer verdi. SEAH Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Kampüsünde düzenlenen etkinliğe; İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Kayhan Özdemir, SEAH Başhekimi Prof. Dr. Fikret Halis, SEAH Yenidoğan Yoğun Bakım Klinik İdari Sorumlusu Prof. Dr. İbrahim Caner, hastane yöneticileri, servis ekibi ve hastanede tedavi görerek hayata tutunan prematüre bebekler ile aileleri katıldı. Etkinlik Prematüre Farkındalığını simgeleyen mor renkli pastanın kesilmesiyle son buldu.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 17:08
Özel Medikar Hastanesi Almanya’da fuara katıldı
Özel Medikar Hastanesi, küresel sağlık hizmetlerinin buluşma noktası olan Frankfurt Uluslararası Sağlık Turizmi Fuarı’nda yer aldı. Hastane Başhekimi ve Genel Müdürü Op. Dr. Gürol Şahin ile Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nijat Babaev ve Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tuğba Moralı Güler; sağlık sektöründeki en son teknolojik gelişmeler hakkında bilgi alırken, standı ziyaret eden katılımcılarla verimli görüşmeler gerçekleştirdi. Fuar boyunca sağlık turizmine yoğun ilgi gösteren uluslararası ziyaretçilere, Medikar Hastanesi’nin sunduğu hizmetler ve uzmanlık alanları hakkında detaylı bilgilendirmeler, Uluslararası Hasta Uzmanı Songül Saraç ve Uluslararası Hasta Koordinatörü Nuri Turan tarafından aktarıldı. Medikar Hastanesi Başhekimi/Genel Müdürü Gürol Şahin; hasta odaklı hizmet anlayışı ve uluslararası standartlardaki sağlık çözümleriyle, bölgemizi ve ülkemizi sağlık turizmi alanında en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceklerini belirtti.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 15:33
Mardin’de bebek ve çocuklar için işitme tarama referans merkezi açıldı
Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde bebek ve çocuklar işitme tarama referans merkezi hizmete girdi. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Ahmet Yeşil, iletişimde en güçlü argümanın kulak olduğunu söyledi. Doğumdan itibaren işitmenin sağlıklı olmasının önemine değinen Yeşil, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde diğer bölgelere göre riskli, risksiz doğum oranın fazla olduğunu, işitme referans merkezindeki ünite sayesinde hem bebeklerde hem çocuklarda sağlıklı işitmenin olup olmadığını gözlemleyebildiklerini ifade etti. Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde Mardin’de olmayan bu üniteyi uzun süredir kurmayı planladıklarını aktaran Yeşil, "Türkiye’de 89 işitme tarama referans merkezi var. Mardin’de ise ilk defa açıldı. Biz de yeni bir merkez olarak bu üniteyi kurmuş bulunmaktayız. Böylelikle hem çevre illerden hem de kendi ilimizden yılda bin 500-2 bin civarı sevkin önüne geçerek bölgeye yeni bir hizmet alanı oluşturduğumuzu düşünüyoruz. Umarım memleketimize bu konuda faydalı olabiliriz. Bu konuda da bize öncülük eden hem Sağlık Bakanlığımıza hem İl Sağlık Müdürlüğümüze teşekkür ediyoruz" dedi. Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Neslihan Sarı, artık işitme kayıplı çocuklara teşhis ve tanı koyduklarını, teşhis ve tanıdan sonra ücretsiz bir şekilde tedavi sürecine başladıklarını kaydetti. Her türlü işitme taramasını yapıp aynı zamanda tedavi de edebileceklerini belirten Sarı, "Biyonik kulak ameliyatları burada yapılabilecek ve hastalar bundan sonra başka illere gitmek zorunda kalmayacaklar. İşitme sorunu yaşayan bebek ve çocuklarımızı erken tanı ve tedavi için hastanemize bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 15:07
Bahçesaraylı hasta helikopterle hastaneye kaldırıldı
Van’ın Bahçesaray hastanesinde tedavi gören hasta, helikopter ambulansla il merkezine nakledildi. Bahçesaray Devlet Hastanesinde akut apandisit nedeniyle tedavi görmekte olan 28 yaşındaki hastanın ileri tetkik ve tedavisi için nakline karar verildi. Bunun üzerine hemen havalanan helikopter ambulansla alınan hasta, SBÜ Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledildi.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:24
Adaklı Devlet Hastanesinde ilk defa hasta yatışı yapılacak
Bingöl İl Sağlık Müdürlüğü’nün çalışmaları sonucunda, Adaklı ilçesinde dahiliye ve çocuk hastalıkları servisleri hizmete açılıyor. Adaklı Devlet Hastanesi, kuruluşundan bu yana ilk defa hasta yatışı yapacak. Bu sayede dahiliye ve çocuk hastalıkları alanındaki hastalar, Bingöl merkeze gitmek yerine Adaklı’da tedavi olabilecek. Bu düzenleme, hem Bingöl merkezdeki hastanenin iş yükünü azaltacak hem de vatandaşların sağlık hizmetine yerinde ulaşmalarını sağlayarak maddi ve manevi bir kolaylık sunacak. Bingöl İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Samet Tatlı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: ’’Adaklı Devlet Hastanesinde hasta yatışı yapılabilecek duruma gelmesi, bölgede yaşayan vatandaşlarımız için önemli bir gelişmedir. İlçe hastanelerinin güçlendirilmesi ve sağlık hizmetinin vatandaşlarımızın bulunduğu yerde sunulması için çalışmaya devam edeceğiz.” Dahiliye ve çocuk hastalıkları servislerinin hizmet vermeye başlamasıyla bölgedeki vatandaşlar, tedavi süreçlerinde önemli bir kolaylık ve zaman tasarrufu elde edecek. Vatandaşlar, merkeze gitmek zorunda kalmadan sağlık hizmetine yerinde ulaşabilecek ve bu adım bölge halkının yaşamını olumlu yönde etkileyecek.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:22
Akciğer kanserinden korunmada ve tedavide egzersizin önemli
SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji ve Hematoloji Uzman Fizyoterapisti Mürşide Özpineci, akciğer kanserinden korunma ve tedavi için egzersizin önemli olduğunu söyledi. Akciğer kanseri farkındalık ayı nedeniyle açıklama yapan Uzm. Fzt. Özpineci, “Akciğer kanseri, günümüzde sık görülen kanser türleri arasındadır. Erkeklerde daha sık görülürken kadınlarda da görülme sıklığı artmaktadır” dedi. Uzm. Fzt. Özpineci, akciğer kanserinin oluşumundaki risk faktörlerinden bazılarını şöyle sıraladı: “Genetik, hareketsiz yaşam, çevresel ve mesleki maruziyetler, cinsiyet, diyet, sigara tüketimi. Yapılan çalışmalar sonucu akciğer kanserlerinin oluşumunun yaklaşık yüzde 85’nin sigara ve sedanter yaşam ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Ülkemizde ise görülen akciğer kanserlerinin yüzde 90’ının sigara kullanımı ve hareketsiz yaşama bağlı ortaya çıktığı belirtilmiştir.” Akciğer kanserinden korunma ve akciğer kanserinin tedavisi için yaşam şekli değişikliğine ihtiyaç olduğunu ifade eden Uzm. Fzt. Özpineci, şöyle devam etti: “Çalışmalar gösteriyor ki, kanserinin oluşumda yer alan risk faktörlerinde genetik gibi durumları değiştirememekle birlikte değiştirebilir risk faktörlerinin kanser oluşumunda etkisinin daha fazla olduğu görülmektedir. Yaşam şekli değişikliği yaparak kanser oluşum riskini azaltmaktayız. Akciğer kanserinde tanı ve tedavi süresi boyunca çeşitli komplikasyonlar gelişmektedir. Gelişen bu komplikasyonlar sonucunda hastaların fiziksel ve fonksiyonel kapasitelerinde ve yaşam kalitesinde azalma, yorgunluğun artması, uyku sürelerinde azalma, anksiyete ve depresyon gibi durumlar sık karşılanmaktadır. Görülen bu komplikasyonları azaltmak, tedavinin başarısını ve hastanın yaşam kalitesini artırabilmek adına fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarına akciğer kanserinin her evresinde ihtiyacımız vardır.” Akciğer kanserinde pulmoner komplikasyonların en sık görülen semptomlar arasında olduğunu hatırlatan Uzm. Fzt. Özpineci, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Bu durum bazen kanserin direkt kendisi bazen ise radyoterapi gibi kanser tedavilerine bağlı olarak kardiyorespiratuar sistemin etkilenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu etkilenim ile hastalarda solunum kaslarının zayıflaması sonucu nefes darlığı çok yaşanmaktadır. Akciğer kanserinin yönetiminde, uygulanan medikal tedavilerin yanı sıra doğru ve düzenli yapılan aerobik egzersizler ve solunum egzersizleri de en az medikal tedavi kadar önem arz etmektedir. Hastanın ihtiyacına göre doğru ve düzenli yapılan egzersiz programları sonucunda kanserden korunmak ve akciğer kanseri tanısı almış hastaların fonksiyonel kapasiteleri ve akciğer hacimlerinde görülen artış miktarıyla hastalar fiziksel ve psikolojik açıdan yarar görmekte olup, buna bağlı yaşam kaliteleri artmaktadır. Yapılan egzersizin türü, şiddeti ve süresi bireyin ihtiyacına özgü kapsamlı olarak değerlendirildikten sonra belirlenip, kişiye özel program oluşturulmaktadır. Unutulmamalıdır ki, doğru yapılan egzersiz sizin nefes alma biçiminiz olup yaşam kalitenizi belirlemektedir.”
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:17
Dünyada en çok görülen kanserlerden kolon kanserine yeni bir çare: Kara mürver meyvesi
Burdur’da akademisyenler, çalışmalarıyla kolon kanseri hücreleri ile savaşabilen yeni bir özüt keşfettiler. Türkiye’nin birçok bölgesinde doğada yetişen “kara mürver” meyvesi özütünü bileşenlerine ayıran bilim adamları, bu bileşenlerin kanserli hücreleri yok ettiğini ispatladılar.
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:06
Dünyada en çok görülen kanserlerden kolon kanserine yeni bir çare “Kara Mürver” meyvesi
Burdur’da akademisyenler çalışmalarıyla kolon kanseri hücreleri ile savaşabilen yeni bir özüt keşfettiler. Burdur ve Türkiye’nin bir çok yerinde doğada yetişen “Kara Mürver” meyvesi özütünü bileşenlerine ayıran bilim insanları bu bileşenlerin kanserli hücreleri yok ettiğini ispatladılar. Dünyada en çok görülen kanserlerden bir olan ve dünyada üçüncü ölümcül kanser olarak bilinen kolon kanseri erken teşhis edilmediği sürece ölüm riskinin yüksek olduğu bir kanser olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde neredeyse her 10 kişiden birinde ortaya çıkan bu kanser halk arasında kalın bağırsak olarak bilinen sindirim sisteminin en son kısmındaki bölgede ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre ülkemizde de en sık görülen ilk beş kanser türü (akciğer, meme, prostat, kolon ve tiroid kanserleri) arasında yer alan kolon kanseri, birkaç yıl öncesine kadar 50 yaşından sonra gözlense de son zamanlarda adeta ‘bir salgın gibi’ daha genç insanlarda ortaya çıkmaya başladı. Burdur MAKÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hulusi Dinçoğlu ve ekibi 2023 yılı Şubat ayında kolon kanserinde etkili olabileceğini düşündükleri ve içinde bulundurduğu antioksidan ve bağışıklık sistemi düzenleyici etkileriyle dikkat çeken bir meyve olan “kara mürver meyvesi” üzerinde çalışmalara başladı. Prof. Dr. Dinçoğlu ve ekibi kendi geliştirdikleri sentez yöntemiyle yaptıkları bu çalışmalar sonrasında kara mürver meyvesi özütünün bileşenlerinin kolon kanseri hücreleri üzerinde öldürücü bir etkisi olduğu sonucuna vardı. Ülkemizde bir çok yerde doğal olarak yetişebilen kara mürver meyvesi bu özelliği ilerleyen dönemlerde yapılacak çalışmalar sonrasında kolon kanseri tedavisinde kullanılabilecek bir hale getirilecek. Yapılan TÜBİTAK destekli tamamen milli ve yerli bu çalışma hakkında konuşan Prof. Dr. Ahmet Hulusi Dinçoğlu; “Biz Kara Mürver meyvesinin yapısında bulunan “antosiyaninler” demiş olduğumuz bileşiklerin kansere karşı etkili olup olmayacağına dair bir çalışma gerçekleştirdik. Bu çalışmaya ekibimizle beraber geçen sene başladık. Bu çalışmada diğer buna benzer çalışmalardan farklı olarak daha yenilikçi ve yeşil bir teknoloji dediğimiz “sentez” yöntemini kullanmış olduk. Bu yöntem kendi geliştirdiğimiz bir yöntemdir. Kullandığımız yöntem ile kara mürver meyvesinin yapısında yer almış olan kansere karşı etkili olabileceğini düşündüğümüz bileşikleri saf bir halde özütleyebildik. Bu sonuç bizim çalışmamızın şu anki aşaması için zaten oldukça verimli bir basamaktı ve başarıyla sonuçlanmış oldu. Sonraki basamakta da biz bu bileşenlerin yapısına dair özellikleri inceledik. Bu süreci de başarılı bir şekilde tamamladık ve daha sonraki süreçte de laboratuvar deneyleriyle hücre testleri gerçekleştirerek bu bileşenlerin kolon kanseri hücrelerine karşı nasıl bir etki ortaya koymuş olduğuna dair çalışmalar gerçekleştirmiş olduk. Laboratuvarda gerçekleştirilen bir çok test ve yöntem ile bu süreç ilerlemiş oldu ve çalışmamızın sonucunda elde ettiğimiz veriler bize kara mürver meyvelerinden kendi özütleme yöntemimiz ile elde ettiğimiz bileşenlerin kolon kanseri hücrelerine karşı öldürücü yıkımlayıcı bir etki göstermiş olduğunu ortaya koydu” dedi. Ülkemizde birçok yerde doğal bir şekilde yetişiyor Çalışmalarda kullandıkları kara mürver meyvesi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Ahmet Hulusi Dinçoğlu; “Kara mürver meyvesi Burdur ve çevresinde yetişebilen bir meyvedir. Özellikle Burdur’da Altınyayla ilçesinde yaygın bir şekilde doğada var olan bir meyvedir. Çok fazla ticari olarak kullanımı olmayan bir meyve olduğundan dolayı üretiminde genel olarak doğada kendiliğinden yetişmiş olan ağaçların bulunmuş olduğu bir flora yaygın. Fakat ülkemizde de yine güneyde, İç Anadolu’nun güney kesimlerinde bu kara mürver meyvesi yetişebilmekte. Bu meyve son zamanlarda yapısındaki sağlık açısından olumlu etki gösteren bileşenlerden dolayı oldukça ilgi görmekte ve birçok ülkede yetiştiriciliği de yapılmaktadır. İnanıyorum ki ülkemizde de bizim bu çalışmalarımızla beraber bu ağacın, bu bitkinin ve meyvenin yetiştirilmiş olması, ekonomiye kazandırılması ile çalışmalar artacaktır. Bizim çalışmamız olayın sadece bir boyutu. Bu meyvenin bileşenlerinin bir çok farklı sağlık etkisi vardır olumlu yönde gerçekleşen. Biz bu çalışmaların yanında başka araştırmalar da yürütüyoruz. Onlarla da ilgili çok güzel sonuçlarımız var. Bu meyvenin yetişmesi çok önemli şartlar istemiyor, doğada, ülkemiz ikliminde yetişebilen bir bitki türü olarak karşımıza çıkıyor.” şeklinde konuştu. Çalışmaları tamamlayıp endüstriyel aşamaya geçmek istiyoruz Kara mürver meyvesi ile yapılan ilk çalışmaların tamamlandığını ve şimdi ise deney ve üretim olarak diğer aşamalara geçeceklerini de belirten Prof. Dr. Dinçoğlu; “Bu çalışmada biz birinci basamak aşaması olan “Faz 1” dediğimiz bir çalışma gerçekleştirmiş olduk. Hücre testleri ile süreci yürütmüş olduk. Burada önemli olan zaten olumlu sonuçlar elde edebilmiş olmaktı. Eğer olumlu sonuçlar elde edememiş olsaydık zaten bu çalışmanın bu aşamasından sonra ilerleyebilmemiz mümkün olmayacaktı. Elde ettiğimiz olumlu sonuçlar artık bizi ikinci ve üçüncü aşamalarda yani deney hayvanları veya onlardan olumlu sonuçlar elde edersek insanlar üzerinde gerçekleştireceğimiz çalışmalar ile artık nihai sonucu alma ve daha sonrasında da artık gerçekleştirilebilirse endüstri ile iş birliği yapılarak onlarda ürün geliştirme çalışmalarına girme süreçleri ile devam edecektir. Fakat şu an için sadece birinci basamak çalışmaları bitti. Bu çalışmalarda bize bu ürünün kolon kanseri üzerinde etkili olabileceğini gösterdi.” ifadesinde bulundu.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder