POLİTİKA - 02 Haziran 2024 Pazar 19:43

Özgür Özel: “Belediyeler Birliği seçimlerinde çoğunluğumuza dayanıp tamamını almayacağız yönetimin, oransal olarak dağıtacağız”

A
A
A
Özgür Özel: “Belediyeler Birliği seçimlerinde çoğunluğumuza dayanıp tamamını almayacağız yönetimin, oransal olarak dağıtacağız”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Ayın 5’inde Türkiye Belediyeler Birliği yönetimi seçilecek. Orada da Cumhuriyet Halk Partisi çoğunlukta. Daha önceden duyurduk, konuştuk. Çoğunluğumuza dayanıp, tamamını almayacağız yönetimin, oransal olarak dağıtacağız” dedi.


Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin düzenlediği çay mitingine katılmak üzere Rize’ye geldi. Merkeze bağlı Gündoğdu Mahallesi’nde bir çay tarım arazisine giren Özel, müstahsillerle birlikte çay toplayarak çay tarımı hakkında bilgi aldı. Ardından 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’na geçen Özel, burada vatandaşlarla bir araya geldi. Mitingin ardından CHP Rize İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Özel, Pazar Belediyesi’ni, Ardeşen Belediyesi’ni ve Fındıklı Belediyesi’ni ziyaret etti.


Fındıklı ilçesinde açıklama yapan Özel, partisinin yerel yönetimlerle alakalı SODEM projesi hakkında bilgi vererek, “Geşmişe göre biraz daha avantajlı süreçler olacak. CHP’li belediyeler SODEM yapısı altında örgütlendiler ve belediye hizmetlerinin eş güdümü, belediye personelinin, meclis üyelerinin, başkanların hem sürecin başında hem süreç ilerledikçe eğitimleri, denetimleri ve birbirleriyle dayanışmalarını örgütleyecek yepyeni bir model var. Fındıklı gibi dezavantajlı durumda olan ilçeler, Ardeşen gibi, Pazar gibi mutlaka burada önceliklendirilmek durumunda” ifadelerini kullandı.


Önümüzdeki günlerde gerçekleşsek Türkiye Belediyeler Birliği seçimlerinde çoğunluğun kendilerinde olduğunu ancak kurulacak yönetimde her kesime yer verilmesi için çalışma yaptıklarını dile getiren Özel, “Ayın 5’inde Türkiye Belediyeler Birliği yönetimi seçilecek. Orada da Cumhuriyet Halk Partisi çoğunlukta. Daha önceden duyurduk, konuştuk. Çoğunluğumuza dayanıp tamamını almayacağız yönetimin, oransal olarak dağıtacağız. Kaynaklarda da temsil ettiğimiz nüfus, yapılan hizmeti yaptığımız yerde toplamda ne kadar artı değer üretiliyorsa onun üzerinden bir paylaşım söz konusu olacak. Kimseyi dışlamayacağız ama sizin gibi kültür, sanat, turizm noktasında çok desteklenmesi gereken sosyal projeler konusunda belediyelerin projeleri mutlaka önceklendirilecek. Avrupa Birliği’nden, diğer fonlardan projelerin bulunması için tüm destekleri Cumhuriyet Halk Partisi ve kurmuş olduğu yapılar sağlamaya çalışacak” dedi.


CHP’li belediye başkanlarının ceplerinde CHP’yi iktidara getirecek kapının anahtarı olduğunu kaydeden Özel, “Hep söylediğimiz bir şeyi Fındıklı’da da söylemiş olayım. Pazar’da, Ardeşen’de de söylemedim. Belediye başkanlarımızın ceplerinde birer anahtar var. Bu anahtarlar her zamankinden farklı olarak belediyenin veya o kentin altın anahtarı ya da belediyenin kapısının anahtarı. Kasa anahtarı değil. Bu sefer başka bir anahtar var. O anahtar gelecekteki Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının anahtarı. İyi belediyecilik, dürüst belediyecilik, şeffaf belediyecilik, halkçı belediyecilik Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarının kapısını açacak. O anahtarı belediye başkanlarımızın en iyi şekilde iktidarımıza giden kapıyı açmak için kullanacaklarına inanıyoruz” dedi.



Özgür Özel: “Belediyeler Birliği seçimlerinde çoğunluğumuza dayanıp tamamını almayacağız yönetimin, oransal olarak dağıtacağız”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yeniden Refah’tan Bahçeli’nin ‘İmralı ile DEM görüşmeli’ çağrısına destek: “Alınacak yol varsa alınsın” Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Sayın Bahçeli madem ki sivil siyasete misyon yüklemiştir, DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesini istemiştir biz de bu öneriyi destekliyoruz” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamanın kamuoyunda beklenen etkiyi uyandırmadığını ifade eden Kılıç, “Bakanlığın açıklaması dikkate alındığında görülüyor ki 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olmak üzere konutlarda yıllık 5 bin kilovat saatin üzerindeki tüketimlerde enerji faturalarındaki yüzde 60’lık sübvansiyon kalemi kaldırılacak. Mevcut faturaların yüzde 60 sübvansiyonlu olduğu 1 Ocak’tan itibaren faturalarda yüzde 60 sübvansiyonun kaldırılacağı gerçeği dikkate alındığında karşımıza çıkan tablo şudur. 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yıllık tüketimi toplamda 5 bin kilovat saati aşan aboneler için elektrik tüketimine yüzde 150 zam gelecek demektir. Yüzde 150 elektrik tüketimine kış aylarında gelecek zammı bu ülkede hiç kimsenin karşılayabilmesi mümkün değildir" dedi. Kılıç, “Geçen haftalarda Balıkesir, Mersin ve İstanbul’da son anda da Niğde’deki çocuk evleri sitesinde yaşanan hadiseler gerçekten tüyler ürperten hadiselerdir. Niğde’deki devlet yurdunda 9 yaşında engelli ve epilepsi hastası bir yavrumuz maalesef çalışan şiddetine maruz kalmış ve hayatını kaybetmiştir. Henüz 9 yaşında bir çocuk, engelli, epilepsi hastası, vicdanını yitirmiş kamu çalışanı ne istiyorsun bu çocuktan? Devlet bu tabloyu görmüyorsa devlet değildir. Devlet yurdunda 9 yaşında bir yavrunun darp edilmek suretiyle hayatını kaybettiği bir ülke sosyal devlet değildir. Çocuklar aç bırakılmış, darp edilmiş, tekmelenip yerlerde sürüklenmiş, dövülmüş. Çocuklara topluca banyolar yaptırılmış. Mahremiyetleri yok edilmiş. Çocuklar merdiven altına kapatılmış, hücre cezalarına maruz bırakılmış. Böyle bir ülkede Aile Bakanlığı vardır belki ama Aile Bakanı yoktur” şeklinde konuştu. Bir gazetecinin sorusu üzerine MHP lideri Bahçeli’nin DEM Parti-İmralı çağrısının da değerlendiren Kılıç, şunları kaydetti: "Bahçeli’nin açıklamalarını takip ediyoruz. Diyor ki: DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesi sağlanmalıdır. DEM Parti heyeti geçen hafta bizi ziyaret etti. Ziyarette görüldü ki DEM Parti’nin bu konuda özel ya da genel bir bilgi yok. Kamuoyunun bildiğinden daha farklı bir bilgi yok. Eğer bir süreç başlatılacaksa adı her ne ise DEM Parti’nin de buna ilişkin bilgilendirilmesi lazım. Sayın Bahçeli mademki sivil siyasete misyon yüklemiştir, DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesini istemiştir biz de bu öneriyi destekliyoruz. Devlet Bahçeli’nin çağrısına AK Parti gereken desteği vermelidir. Görüşme sağlansın, her ne mesaj alınacaksa alınsın. Türkiye bir muammanın parametrelerini tartışmasın. Alınacak bir yol varsa alınsın. Atılacak bir adım var atılsın ama Türkiye havanda su dövmeyi bıraksın. Sayın Bahçeli’nin daha önceki terörist başının Meclise gelmesi çağrısına biz kesin bir dille ret yanıtı vermiştik. Zannediyorum o çağrı AK Parti koridorlarında karşılık bulamamıştır.” “Belediye başkanları muhtemelen bu kararın altında imzası bulunanları alkışlıyorlardır” Kılıç son olarak gündemdeki belediyelerin kreşlerinin kapatılması tartışmalarına ilişkin de şunları söyledi: "Bütün siyasi partilerin seçimlerde verilmiş kreş sözleri vardı. Doğrusu bizimde Ankara’da kreş sözümüz vardı. İstanbul’da Sayın Murat Kurum’un yüze yakın kreş sözü vardı. Esasında CHP’li belediyelere hiç beklemedikleri bir can suyu verdiler bu genelgeyle. Çünkü söz verdikleri kreşlerin yüzde 10’unu bile yapamayan belediyeler bunlar. Verdikleri sözü tutamayan belediyeler bunlar. Kamuoyunda bu genelge marifetiyle öyle bir algı oluştu ki, sanki CHP’li belediyeler bütün mahalleleri semtleri, kreşlerle doldurmuşlar da hükümet de buna karşı çıkıyor engel oluyor. Kaç tane gördünüz Ankara’da kreş tabelası veya İstanbul’da kaç tane kreş tabelası gördünüz? Var olanlar zaten numunelik. Ama belediye başkanları muhtemelen bu kararın altında imzası bulunanları alkışlıyorlardır. Yapmadıkları bir hizmetin 10-20 katı lehlerine bir hizmet yapılmış gibi puan yazdırdıkları için. Dünyada bu işler daha ziyade yerel yönetimler marifetiyle yapılır. Belediyeler kreş mi açıyor, bırakın açsınlar. Anaokulu mu açıyor, bırakın açsınlar. Anayasa Mahkemesi’nin ya da yasaların amir hükümleri varsa ona göre dizayn olsunlar. Devlet de gereken denetimi bunlar üzerinde sağlasın. Eğer bu kreşlerde, anaokulu, gündüz bakım evi gibi yerlerde genel eğitim müfredatımıza milli ve manevi değerlerimize birlik ve beraberliğimize aykırı eğitimler veriliyorsa, talimler yapılıyorsa elbette ki, devletin gereğini yapmak hakkıdır, vazifesidir. Ama topyekûn hiçbir denetim yapmaksızın ‘alayını kaldırmaya ve kapatmaya karar verdim’ demenin hukukla da mantıkla da siyasetle de izah edilebilir bir tarafı yoktur."