POLİTİKA
Bakan Kacır: “İnsansız hava aracı pazarının yüzde 70’i Türkiye’de” 27 Kasım 2024 Çarşamba - 15:23:56 Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, sosyal medya platformu X’in sahibi Elon Musk’ın “Hala bu büyük insanlı projelerin gelecekte var olacağına inananlar var, halbuki gelecek dronların” şeklindeki paylaşımına ilişkin, “Bugün dünyada insansız hava aracı pazarının yüzde 70’i Türkiye’de. Bu milletin öz evlatları Bayraktar ile, Akıncı ile, ANKA ile, Aksungur ile, Hürkuş ile, Hürjet ile, ATAK ile, Gökbey ile, KAAN ile, Kızılelma ile Türk milletinin imzasını gökyüzüne atıyor” dedi. Bakan Kacır, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) 183 şube başkanı ile bir araya geldi. Konuşmasında sosyal medya platformu X’in sahibi Elon Musk’ın “Hala bu büyük insanlı projelerin gelecekte var olacağına inananlar var, halbuki gelecek dronların” şeklinde paylaşım yaptığını hatırlatan Bakan Kacır, “İşte Türkiye, onun bahsettiği o geleceğin bir numaralı ülkesidir. Bugün dünyada insansız hava aracı pazarının yüzde 70’i Türkiye’de. Halbuki insansız hava aracının ne olduğunu bu kelimelerle tarif etmiyorduk. Yakın geçmişe kadar biz İHA’lara Heron diyorduk. İHA deyince de aklımıza bir tek İhlas Haber Ajansı geliyordu. Bugün neredeyiz; bu milletin öz evlatları Bayraktar ile, Akıncı ile, ANKA ile, Aksungur ile, Hürkuş ile, Hürjet ile, ATAK ile, Gökbey ile, KAAN ile, Kızılelma ile Türk milletinin imzasını gökyüzüne atıyor bugün. Bu, paradigma değişimini yakalamamız sayesinde mümkün oldu” ifadelerini kullandı.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 13:55 Cumhurbaşkanı Erdoğan: “İsrail ile Lübnan arasında bu sabah itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”İsrail ile Lübnan arasında bu sabah itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Gazze’de katliamın durması ve kalıcı ateşkesin tesisi için Türkiye olarak her türlü katkıya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Dünyanın yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Aynı şekilde bölgemiz, kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında adeta cayır cayır yanıyor. İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Türkiye’nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın, hem sosyal barışını tahkim etmenin, hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzü sürdürmenin mücadelesini veriyoruz. Esasen karşımızdaki bu tablo, sadece AK Parti’yle, Cumhur İttifakı’yla sınırlandırılamayacak kadar önemlidir” dedi. Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması, en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır. Dünyanın pek çok yerinde milli meselelerde iktidar-muhalefet ayrımı olmadan ortak bir duruş sergilendiği hepimizin malumudur. Şahsen biz de yarım asra yaklaşan siyasi hayatımızın tamamında bunu savunduk. Ayrıştıran değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarz siyasetle ülkemize hizmet etmenin gayretinde olduk. Muhataplarımızdan çoğu zaman arzu ettiğimiz yaklaşımı görmesek de kardeşlik siyasetimizden, eser ve hizmet politikamızdan ödün vermedik” şeklinde konuştu. Sadece vatan toprakları üzerinde değil, bölgede başlayarak tüm dünyada barışın, huzurun, adaletin ve işbirliği ruhunun hâkim olması için gece gündüz koşturduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin küresel siyasetin kutup başlarından biri olma rolünü günden güne güçlendirdiğine dikkat çekti. Erdoğan, ”Bininci gününü geride bırakan Rusya-Ukrayna savaşı ve 14’üncü ayına ulaşan Gazze soykırımı dahil coğrafyamızdaki tüm krizlerin çözümü için yoğun çaba içindeyiz. İsrail ile Lübnan arasında bu sabah itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes antlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Sahada sükûnetin muhafazası noktasında tüm tarafların, bilhassa da İsrail’in sorumluluklarını harfiyen yerine getirmesini bekliyoruz. Gazze’de katliamın durması ve kalıcı ateşkesin tesisi için Türkiye olarak her türlü katkıya hazır olduğumuzu ifade ediyorum” dedi. “Biz, bütün bu diplomatik hamleleri siyasi kimliğimizle değil, her şeyden önce bu ülkenin ve milletin bir ferdi olarak gerçekleştiriyoruz” diyen Erdoğan, ”Mensubu olmaktan daima şeref duyduğumuz aziz milletimize en iyi şekilde hizmet etmenin derdindeyiz. Mazlum ve mağdurların umudu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni her alanda bayındır kılmanın; güçlü, müreffeh, muteber, muvaffak bir ülke haline getirmenin peşindeyiz. Gayemiz millet, hedefimiz büyük ve güçlü Türkiye’dir. Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmenin haklı heyecanı, gururu, gayreti içindeyiz. Söz verdik, ahdettik; sarsılmaz bir inançla hedefimize kilitlendik. Allah’ın inayeti, milletimizin desteğiyle Türkiye Yüzyılı hedefimize mutlaka kavuşacağız. Tüm bunları söylerken, elbette şu gerçeği de ıskalamıyoruz. Ülkemizde maalesef, kendisi tuğla üstüne tuğla koymadığı gibi yapılan her işi engelleyen, engelleyemediğinde de itibarsızlaştırmaya çalışan marazi bir muhalefet anlayışı mevcut. Geçtiğimiz 22 yıl boyunca yaptığımız her hizmeti, inşa ettiğimiz her eseri, ülkemizin hanesine yazdırdığımız her kazanımı, açık söylüyorum bu zihniyete rağmen başardık” diye konuştu. Ağır bir vebali omuzlamanın bilinciyle millete mahcup olmamak için umutla, sevdayla, düşle çalıştıklarını çabaladıklarını, ter döktüklerini belirten Erdoğan, ”Önümüze çıkan engellerin üstüne üstüne yürüdük. Fırsatçılara, fesatçılara, içerideki ve dışardaki bedhahlara rağmen Türkiye’ye cumhuriyet tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık” dedi. "Gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, daha doğrusu bizim üzerimizden prim yapmakta görüyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yargılandığı davadaki sözlerine değinerek, ”Bugün de bu hastalıklı anlayışın yeni hezeyanlarıyla uğraşıyoruz. Açıkçası bunlar için sarf ettiğimiz her nefesin, ayırdığımız her vaktin ziyan olduğunu, beyhude olduğunu biliyoruz. Ama biz bunlara hak ettikleri cevapları vermediğimizde, densizlik çıtasını yükseltiyor, cüretlerini artırıyor, kendilerini layüsel görmeye başlıyorlar. CHP’nin siyasetten tart edilen eski genel başkanının geçtiğimiz günlerde davalı olarak bulunduğu mahkeme salonunda freni boşalmış kamyon misali savurduğu zırvalar, hakaretler, bühtanlar, bunun en son örneğidir. Karşımıza çıktığı istisnasız bütün seçimleri kaybeden bu zat, kendi partisi içinde de her türlü hakarete uğrayan, şaibeli bir kurultayla devrilip sürgüne gönderilen bir siyasetçi eskisi. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bu zat da partisini tekrar kurultaya götürmek için karanlık ittifaklar kurma ve delege avı peşinde koşarken, gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, daha doğrusu bizim üzerimizden prim yapmakta görüyor. Üstelik bunu da 15 Temmuz ihanetinin faili FETÖ’nün eline tutuşturduğu malzemeler üzerinden yürütmeye kalkıyor. 17-25 Aralık emniyet-yargı girişimi karşısında milli iradeyi savunurken, bu zatın nasıl koşa koşa FETÖ’cülere desteğe gittiğini dün gibi hatırlıyoruz. Daha sonra montaj olduğunu bizzat kendi ağzıyla ikrar ettiği FETÖ’nün kasetlerine aylarca partisinin kürsüsünü açtığını da unutmadık. 15 Temmuz darbe gecesi de tankların arasından sıvışarak gittiği bir evde keyif kahvesini yudumlayarak, FETÖ’cülerin ülkeyi işgalini tamamlamasını beklemişti. Milletimizle sırt sırta vererek darbecileri bozguna uğrattığımızda zoraki olarak İstanbul’daki mitinge gelmiş, ardından yeniden fabrika ayarlarına dönerek, FETÖ’cülerin davulunu çalmaya devam etmişti. 14-28 Mayıs seçimleri arifesinde gittiği Amerika’da saatlerce hamburgercide ne yaptığını o gün bugündür bir türlü açıklayamadı. Hatırlarsanız tüm Türkiye’ye reklamını yaptığı Amerikalı bir arkadaşı vardı; genel başkanlık koltuğunu kaybettikten sonra o da buna ’bay bay’ dedi. Ülkeye getirmekten bahsettiği dolarları, avroları ise daha sonra İstanbul’da bir ofiste deste deste kule yapılırken gördük. Yani nereden tutarsanız tutun elinizde kalan bir başarısızlık, kifayetsizlik, çapsızlık örneğiyle karşı karşıyayız” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve 6’lı masanın üyelerine sert eleştirilerde bulunduğu açıklamasında, ”Bu zatın Türkiye’yi yönetmeye talip olduğu masa arkadaşları hakkında dile getirdiği yakışıksız ithamlar, en hafif tabirle siyasi nezaketsizliktir. Bu, aynı zamanda karakter bozukluğunun da işaretidir. Sandıkta milletten yediği tokadın hıncı ve hırsı, bu zatın gözlerini kör etmiş, akli melekelerini esir almıştır. Siyasi rekabet başkadır, siyasette kan davası gütmek başkadır. Kaset kumpasıyla koltuğa getirildiği ilk günden beri bu zat siyaset sanatını, siyaset etiğini, siyasetin teamüllerini bir türlü kavrayamadı. Bugün yaşananlara baktığımızda ülkemizin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir ’varta’ atlattığını daha net görebiliyoruz. Daha önce de söyledim; milletimizin verilmiş sadakası varmış. Milletimiz, ’Anadolu irfanı’ denilen o engin ferasetiyle başına gelebilecekleri görerek, bu zata ve 6’lı masa denilen derme-çatma yapıya ülkeyi, devleti, evlatlarının geleceğini emanet etmedi. Bunun için Allah’a ne kadar şükretsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Hatasını bir türlü kabullenmeyen bu zat, şimdi de partisinin kendisini attığı çukurdan kurtulmak için bize sataşıyor. Kendisine diyoruz ki, sana bu kapıdan ekmek yok. Git, yaptığın densizliklerin hesabını yargıya ver. Senin muhatabın biz değiliz, yargıdır. Senin bir türlü dizginlenemeyen siyasi ihtiraslarına da alet olmayız” açıklamasını yaptı. "Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler düşünün ki, anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar" CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kreş açıklamalarına ilişkin de Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bunların yeni genel başkanlarının da eskisinden geri kalır tarafı yok. Milli Eğitim Bakanlığı, belediyelere münhasıran kendi uhdesinde olan anaokulu hizmetinin işlettikleri kreşlerde verilemeyeceğini hatırlatan bir yazı gönderiyor. Bu hatırlatma, kanuni bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Bu ikazın yapılma mecburiyetinin gerisinde ise yine CHP’nin Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirdiği bir düzenleme bulunuyor. Tıpkı ’öğrenci bursları’ meselesi gibi burada da CHP, bizzat kendisinin müsebbibi olduğu bir konuda yine istismar siyasetine sarılıyor. Yazının belediyelere ulaşmasının ardından CHP genel başkanı ve kimi belediye başkanları meydanlara dökülüp abuk-sabuk ifadelerle kendi akıllarınca bize meydan okuyor. Cehalet tek başına katlanılabilir bir eksikliktir. Ama cehaletle ukalalık bir araya geldiğinde inanın çekilmez hal alıyor. Son hadisede CHP’nin ve kimi belediye başkanlarının sergiledikleri tablo tam olarak budur. Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler düşünün ki, anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar, ama üzerine ahkam kesmede, ’engelleniyoruz’ naraları atmada maşallah pek hevesli ve mahirler. Hadi okudular, anladılar diyelim; bu sefer de fıtratlarının ayrılmaz bir parçası haline gelen yalan ve iftira alışkanlığından kurtulamıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk ve nizam devletidir. Kreş açmanın, anaokulu açmanın, lise, üniversite açmanın kuralı bellidir. Her eğitim kurumunun uyması ve sahip olması gereken standartlar vardır. Kimse ’ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum’ diyemez. Siyasi fırsatçılık adına ailelerin, çocukların arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler, tam bir çaresizlik içindeler. Aslında bunların ciddiye alınacak hiçbir yanları yok ama, biz ülkemiz ve milletimiz adına üzülüyoruz” dedi. "CHP’nin tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma, orduyu kışkırtma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezuniyet töreninde teğmenlerin kılıçlı yeminine ilişkin de, ”Benzer bir tavra, mezuniyet töreninde sergiledikleri disiplinsizlik sebebiyle soruşturmaya uğrayan teğmenlerle ilgili şahit oluyoruz. Birinci olanlara diploma vermemi eleştiriyorlar. Bunların disiplinsizlikle ilgili herhangi bir yanlışı varsa o da yine Harp Okulları Yüksek Disiplin Kurulunun huzurumuza getirdiği bir neticedir. Biliyorsunuz bunlar, daha birkaç ay önce sosyal medyada bize hakaret ettiği için yargılanıp cezaevine konulan birisi konusunda da utanç verici bir yaygara kopardılar. Bu küfürbazı getirip protokole oturtacak kadar şuurlarını kaybettiler. Sonra bu kişi oklarını kendilerine çevirince, apar topar ’Bilmiyorduk, haberimiz yoktu’ yollu açıklamalarla tornistan ettiler. Millete ve milletin inanç değerlerine hakaret eden kim varsa, en büyük destekçisi, hamisi, koruyucusu CHP’dir. Disiplinsizlik suçlamasıyla Disiplin Kuruluna sevk edilen teğmenlerle ilgili de, önünü arkasını düşünmeden bodoslama bir tavır içine girdiler. Halbuki, disiplin elbette her yerde lazımdır, ama söz konusu Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunda hayati öneme sahiptir. Daha dün denecek kadar yakın bir zamanda komutanlarından değil, Pensilvanya’dan emir alan asker elbisesi giymiş militanların ülkeyi nasıl bir felaketin eşiğine getirdiğini hep birlikte yaşayıp gördük. Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir? Türkiye; 1960 darbesini ve süreçteki pek çok cunta girişimini yaşadı. 1971 muhtırasını tecrübe etti. 1980 darbesinin zulmünü iliklerine kadar hissetti. 1997 post-modern muhtırasının ayıbına maruz kaldı. 15 Temmuz’da milletin sinesine çarpıp yenilmeselerdi, darbecilerin ülkeyi nasıl bir iç savaş iklimine sürükleyeceklerini bilmeyen mi var? Tüm bu hakikatler gün gibi ortada dururken, kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? Allah aşkına bu nasıl bir şuursuzluktur? CHP’nin tarihinin her döneminde olduğu gibi bugün de orduya siyaset bulaştırma, orduyu kışkırtma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Burada şunu çok net ifade etmek isterim: Milletimizin göz bebeği olan ordumuzun yıpratılmasına da, siyasi emeller uğruna provoke edilmesine de eyvallah demeyiz. Bu ordu bir zümrenin, bir partinin değil, milletin ordusudur. Türk Silahlı Kuvvetleri, peygamber ocağıdır, milletimizin gurur kaynağıdır. Bu ordu, yüzyıllardır ’Allah Allah’ nidalarıyla cenk meydanlarını coşturan, ’ölürsem şehit, kalırsam gazi’ şuuruyla şehadete koşan serdengeçtilerin, yiğitlerin, ölümü ördüren kahramanların ordusudur. Tıpkı Yahya Kemal merhumun ifadesiyle bu ordu; 3 kıta 7 iklimde İslam’ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur. CHP zihniyeti, onca çabasına rağmen ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır. Allah’ın izniyle bundan sonra da muvaffak olamayacaktır” diye konuştu. “Kahraman ordumuz, vesayet heveslilerinden ve FETÖ’cü hainlerden temizlendikçe vatan savunması görevini çok daha etkin, çok daha başarılı bir şekilde yerine getirmeye başlamıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Artık ülkenin içiyle uğraşmak yerine sınırlarımız ötesinde terör örgütlerine nefes aldırmayan bir orduya sahibiz. Kimse kusura bakmasın karası, denizi ve havasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gıptayla takip edilen başarılarına, bölücü terör örgütünün uzantılarıyla yan yana yürümekten gocunmayan istismarcıların gölge düşürmesine müsaade etmeyiz. Hem üç-beş oy için affınıza sığınarak söylüyorum, ’Mustafa Kemal’in itleri’ hakaretini sineye çekeceksiniz, hem Meclis kürsüsünden bölücü örgüt yandaşlarından ayar üstüne ayar yerken gıkınızı çıkarmayacaksınız, hem 14-28 Mayıs seçimleri sürecinde Kandil’den, Pensilvanya’dan gelen destek beyanlarına bir çift laf etmeyeceksiniz, hem de bugün karşımıza çıkıp utanmadan bize Gazi Mustafa Kemal’den, cumhuriyetten, vatan, millet ve Mehmetçik sevgisinden bahsedeceksiniz. Siz gidin önce kendi kara sicilinizle bir yüzleşin. Siz gidin, bu zamana kadar karşısında dut yemiş bülbüle döndüğünüz hakaretlere niçin ses etmediğinizin hesabını verin. Siz gidin, Türkiye’ye ’işgalci’ diyenlere, Türk Silahlı Kuvvetlerine ’kimyasal silah kullandı’ iftirası atanlara niçin destek olduğunuzu açıklayın” ifadelerini kullandı. "Ülkenin yaşadığı her sınama, CHP zihniyetinin çarpık ve kirli yüzünün bir parçasını açığa çıkartıyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin DEM belediyelerini ziyaretlerine de tepki gösterdi. Erdoğan, ”DEM’li belediyeler arasında mekik dokurken siz ne hakla bizi cumhuriyet üzerinden eleştiriyorsunuz? Böyle bir konuda bize laf söylemek sizin haddinize mi? Bizim de milletimizin de sizin ikiyüzlü, omurgasız siyasetine karnı tok. Ordumuza, başta Balkan Harbi olmak üzere yakın tarihimizde çok ağır bedeller ödeten siyaset virüsünün bulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. İttihatçılar ile itilafçılar arasındaki çekişme sebebiyle tarihimizin en büyük toprak kayıplarını yaşadık. Siyaset virüsünün bir orduyu içten içe nasıl çökerttiğini, nasıl zayıflattığını Balkan Savaşları’nda hem de çok acı bir şekilde tecrübe ettik” dedi. Cumhuriyet tarihi boyunca da neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan vesayet teşebbüslerinde ordunun nasıl bir girdaba sürüklendiğini, milletle nasıl karşı karşıya getirildiğini yakinen gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”CHP’nin sorumsuz yöneticilerinin ordumuzu nizamsızlık, intizamsızlık, disiplinsizlik tehditleriyle karşı karşıya bırakmasına göz yummayacağız. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak darbecilere ve şakşakçılarına rağmen demokrasiyi, hukuku, adaleti, kalkınmayı, sivil siyaseti ve milletimizin haklarını savunmayı gerekirse canımız pahasına sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. Erdoğan, CHP’nin, ülkedeki her sınama ve kriz sırasında çarpık ve kirli yüzünü bir kez daha gösterdiğini söyleyerek, ”Bu süreçte şu değişmez gerçeğe bir kez daha şahitlik ediyoruz. Ülkenin yaşadığı her sınama, CHP zihniyetinin çarpık ve kirli yüzünün bir parçasını açığa çıkartıyor. Düşünün, Meclis’in ikinci büyük partisi, bir anlamda iktidarın alternatifi olan parti ve kadrolarının hali bu. Ne liyakat var, ne ehliyet var ne de millete ve memlekete hizmet gibi bir dert var. Allah aşkına size de, bizi dinleyen herkese de soruyorum. Şu haliyle CHP’ye bakıp da, kendisi ve ülkesi adına umut görebilen tek bir vatandaşımız var mıdır acaba? Eskisi ve yenisiyle CHP genel başkanlarına, hırsları boylarını aşan belediye başkanlarına bakıp da ülkeyi bunlardan herhangi birine emanet edebileceğine inanan aklı başında tek bir kişi var mıdır acaba? CHP’ye bakıp da, Türkiye’nin milli menfaatlerini dünyanın dört bir yanında, hem diplomasinin inceliklerini, hem siyasi ve askeri gücünü, hem kişisel ilişkilerini kullanarak savunabilecek bir kadro görebilen var mı acaba? Peki buna rağmen CHP nasıl bu kadar oy alabiliyor, nasıl bu kadar belediye kazanabiliyor, nasıl bu kadar cüret sahibi olabiliyor? Açık konuşmak gerekirse bunun müsebbibi AK Parti olarak biziz. ’İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır’ demiş atalarımız. Biz de başkalarını eleştirmeden önce sorunu kendimizde arayacağız” diye konuştu. "’Konserler’ üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar, buzdağının sadece görünen kısmıdır" Erdoğan, CHP’nin yıllarca iktidara karşı yolsuzluk ve usulsüzlük suçlamalarında bulunduğunu ancak iktidara geldiklerinde bu suçlamaların hepsini kendilerinin yaptığını vurgulayarak, ”Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle ve hatta yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanı istemeye istemeye gidip CHP’ye oy vermek zorunda bıraktı. Halbuki CHP, tek parti faşizminden beri hiçbir zaman bu ülkenin milli partisi olmamış, olamamış bir yapıdır. Daha vahimi böyle bir derdi ve gayreti de olmamıştır. Bakınız, bu parti bizi yıllarca hiçbirinin belgesi, ispatı temeli olmayan nice konuda yolsuzlukla, usulsüzlükle suçladı değil mi? Peki sonra ne oldu? Bizi haksızlıkla, hukuksuzlukla, adaletsizlikle suçlayanlar, ellerine imkân geçtiğinde bunların hepsinin de feriştahını yaptılar. Hiç şüphesiz bunların hepsinin de hesabını, vakti geldiğinde hem millete, hem yargıya verecekler. Nasıl belediye imkanlarını terör örgütünün emrine verenler birer ikişer yargının önüne çıkıyorsa, hırsızlar da belgeleri, bilgileri tekemmül ettirildiğinde kendilerini yargının huzurunda bulacaklar. Hiç kimsenin millete hizmet için tahsis edilen kaynakları kendi hırsı, kendi sinsi emeli, kendi şahsi reklamı için yağmalama, har vurup harman savurma, karanlık mahfillerde dağıtma hakkı yoktur. Şunu milletimizin çok iyi bilmesini isterim: Geçtiğimiz günlerde ’konserler’ üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Suyun altında çok daha büyük hırsızlıklar, usulsüzlükler vardır. ’Halkçı belediyecilik’ sloganı altında nasıl bir soygun düzeninin işletildiğini önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz. SSK’ya olan birikmiş borçlarını ödemekten ’para yok’ diyerek kaçanların, yandaşları zengin etmeye gelince milyarları nasıl bulduğunu milletimiz gayet farkındadır. Bunun hesabını sandıkta mutlaka soracaktır. Yolsuzluk yapanlar, hukuk önünde de sonuçlarına katlanacaktır” diye konuştu. "Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli’yle tam bir mutabakat halindeyiz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin geleceği için 22 yıldır büyük çaba sarf ettiklerini belirterek, ”Bizim şanla şerefle geçen 22 yıllık kesintisiz iktidarımızda hizmette eksiğimiz olabilir, eserde yanlış tercihlerimiz olabilir ama bunlar gibi ’beytülmali yağmalatma’ gibi bir sabıkamız hamdolsun yoktur. Allah’ın izniyle seçimlere kadar milletimizin sıkıntılarını birer birer çözerek, ülkemizi güven ve istikrar rayında tutarak, Türkiye Yüzyılı hedefimizden sapmayarak, küresel ve bölgesel gelişmeleri lehimize çevirerek, yeniden umutları tazeleyecek, gönülleri kazanacak ve iktidarımızı sürdüreceğiz. 12 Ekim’de başlayan kongre maratonumuz, milletimizin sandıkta verdiği mesajların ışığında umutları yeniden yeşertecek bir şekilde hamdolsun sorunsuz, sıkıntısız devam ediyor” dedi. Şimdiye kadar 815 ilçe kongresini tamamladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Yani ilçelerin yüzde 85’i bitti. Böylece 52 ilimizde ilçe kongrelerimiz neticelenmiş oldu. Şimdi il kongrelerimize başlıyoruz. Cumartesi günü inşallah Kahramanmaraş’tayız. Kongre sürecimizi partimize, hareketimize ve dava geleneğimize uygun şekilde yürüteceğiz. Buradan bir kez daha görevi devreden arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, yeni görev alan kardeşlerimize de Allah’tan üstün başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı. “Türkiye’yi 22 yıldır büyük gayret ve fedakarlıkla tuttuğumuz demokrasi ve kalkınma menzilinden çıkarma, yeniden uçurumdan aşağı atma rüyası görenlerin ilk hedefi Cumhur İttifakı’nı bozmaktır“ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Milletimizin, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlere karşı verdiği destansı direnişle sokaklarda, meydanlarda kurduğu bu ittifak, nice badirelerden geçerek bugünlere gelmiştir. Geçtiğimiz haftalarda MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin kendisinin ve partisinin yarım asrı aşkın siyasi kariyerini ortaya koyarak yaptığı cesur çağrının, Cumhur İttifakı’na şaşı bakanların iştahını kabarttığını görüyoruz. Tabii bu içten pazarlıklı tipler, hep olduğu gibi yine hüsrana uğradılar. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 14 Kasım’da yaptığımız görüşme dahil Sayın Bahçeli’yle her istişaremizde sadece iç siyasete değil, dış politikaya dair pek çok konuyu samimiyetle ele alıyor, fikir teatisinde bulunuyoruz. Ülkenin ve milletin hayrına olan her meselede Sayın Bahçeli’yle tam bir mutabakat halindeyiz, uyum ve eşgüdüm içinde hareket ediyoruz. Her zaman söylediğim gibi, Cumhur İttifakımız yoluna Necip Fazıl Üstadın o veciz ifadesinde anlamını bulan ruhla ’pekleşerek’ devam ediyor. Şurası herkesin kabul ettiği bir gerçektir: Esasen, Sayın Bahçeli, temsilcisi olduğu misyon adına gerçekten cesur ve ezberleri bozan bir teklif ortaya koymuştur. Biz de milletimizin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetme sorumluluğunu verdiği cumhurbaşkanı olarak bu meseleyi siyasi, sosyal, bölgesel sonuçlarıyla birlikte tüm yönleriyle ele alıyoruz. Kurumlarımız, değerlendirmelerimize zemin teşkil edecek çalışmaları hiçbir detayı atlamadan ’efradını cami, ağyarını mani’ bir anlayışla devlet ciddiyeti ve büyük bir hassasiyetle yürütüyor. Bunu da kumarbazlara özgü ’el artırıyorum’ sorumsuzluğuyla değil, omuzlarımızda taşıdığımız yükün ağırlığının gerektirdiği titizlikle, sükûnet ve soğukkanlılıkla yapıyoruz" diye konuştu. "Milletimiz müsterih olsun, bu tartışmaların hiçbiri de terörle mücadelemizde en küçük bir zafiyete yol açmayacaktır" Terörle mücadeledeki kararlılığı tekrar yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "40 yıldır milletimizin başına musallat edilen terör belasını uhdemizde bulunan tüm imkanları ve araçları kullanarak bertaraf etmekte kararlıyız. Türklerle Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız. Evlatlarımıza terörün olmadığı, şiddetin olmadığı, sırtını silaha ve dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz. Bu hedefimizde samimiyiz, kararlıyız. Hep söylediğimiz gibi terör örgütü küresel güçlerin tetikçisi, taşeronu, paralı askeri, aparatı rolünden vazgeçmediği sürece, nerede olursa olsun başını ezmeyi sürdüreceğiz. Hakeza, terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket eden parti, örgütün güdümünden kurtulup ’Türkiye Partisi’ olma yönünde somut ve ikna edici irade sergilemediği müddetçe maşeri vicdanda ve hukuk önünde hesap vermeye devam edecek. Meşru sınırlar içinde kalmak şartıyla ülkemizde sivil siyasetin önü ardına kadar açılmışken, yedeğine terör örgütünü alarak hiç kimse siyasetçilik oynayamaz. Nitekim, Sayın Bahçeli’nin, Cumhur İttifakı’nın ortak siyasi vizyonunu yansıtan tarihi çağrısından sonra hem Kandil’den hem DEM Partisi’nden gelen ilk açıklamalar, her iki yapının da hala aynı kafada olduğuna işaret etmiştir. Bu kafanın mutlaka ama mutlaka değişmesi gerekiyor. Açık konuşmak gerekirse karşımızdaki tablo çok da umutlu olmamıza izin vermiyor. Ama buna rağmen ülkemizin milli güvenlik ve diplomasi öncelikleri çerçevesinde sadece bugüne değil, geleceğe odaklanan ’uzun menzilli’ bir perspektifle neler yapılabileceğini mütalaa ediyoruz. Geçmişte ne dedim? Silahları gömeceksiniz. Silahları gömdüğünüz anda bizim için her şey sizlerin önünü açmaktır. Siz silahları gömmez, her yerde bombaları patlatmaya devam ederseniz bu devletin eli de sizin omuzunuzda olacaktır. Bölgemiz kan deryasına dönmüşken, devletimizin her türlü riske karşı gerekli tedbirleri alması, 85 milyona ve gelecek nesillere karşı vazifesidir. Milletimiz müsterih olsun, bu tartışmaların hiçbiri de terörle mücadelemizde en küçük bir zafiyete yol açmayacaktır. Ülkemizin güney sınırlarını, Akdeniz’den İran hududuna kadar uzanan bir güvenlik kuşağıyla terör örgütlerinin tehditlerinden arındırma projemizi adım adım sonuçlandıracağız. İnşallah önümüzdeki yıl, hem diplomatik, hem askeri yöntemlerle, bu konuda yeni kazanımları ülkemizin kar hanesine ekleyeceğiz. Terör örgütünün son dönemde Suriye sahasında yoğunlaşan saldırıları, kendisini bekleyen acı akıbeti görüyor olmasından kaynaklanıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimleri arkalarına alırlarsa alsınlar, sınırlarımızda bir terör yapısı kurulmasına izin vermeyeceğiz. Bunları yaparken, ülkemizi terör kamburundan kalıcı olarak kurtaracak alternatif yöntemleri gündemimizde tutmaktan da geri durmayacağız. Cumhur İttifakı olarak omuz omuza vererek ’terörsüz Türkiye’ idealini inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz" açıklamasını yaptı.
Başkan Günay’ı acılı gününde Özgür Özel yalnız bırakmadı
23 Kasım 2024 Cumartesi - 14:43 Başkan Günay’ı acılı gününde Özgür Özel yalnız bırakmadı İzmir Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay’ın oğlu Onur Günay’ın cenazesi, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in de katıldığı cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Başkan Günay’ın da gözyaşlarını tutamadığı cenazede konuşma yapan CHP lideri Özel, "İzmir’in hüngür hüngür ağladığı bir günde Onur’u toprağa kavuşturuyoruz. Bütün İzmir’in, CHP’nin, Günay ailesinin başı sağ olsun" diye konuştu. Makedonya’nın başkenti Üsküp’te geçtiğimiz günlerde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay’ın oğlu Onur Günay’ın (35) cenazesi, bugün gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlandı. Makedonya’daki işlemler sonrasında Türkiye’ye getirilen Onur Günay’ın cenazesi Kahramandere Mahallesi’ndeki Atiye Ali Çiçek Camii’ne getirildi. Cenaze törenine, Günay ailesinin fertlerinin yanı sıra CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, CHP Milletvekilleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve pek çok vatandaş katıldı. Sağanak yağışın etkili olması nedeniyle cenaze töreni, cami içerisinde gerçekleşti. "Onur’un hatırasını gönlümüze basıyoruz, acınızı paylaşıyoruz" Cenazede konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Benim iyiliğim için, partimizin iyiliği için, ailesinin iyiliği için koşturan, gencecik ve bambaşka duygu dünyası olan bir kardeşimdi. Şeker hastalığı vardı, dinlemezdi. Dinlenmesi lazım dinlenmezdi. Siyaset koşturmacası içinde dinlenemezdi. Kendini paralarcasına bu parti için koşan bir kardeşimizdi. Bir gün odama girdi, iki çerçeve var elinde, grup başkanvekiliyken. İki resim tab ettirmiş. Bana, siyasete girdiğiniz günden bugüne sosyal medyayı taradım. Bu sizin en üzgün fotoğrafınız, dedi. Bu Soma davası bittiğinde kapıda açıklama yaparken gırtlağım düğümlenmiş, gözlerim dolmuştu. Bu fotoğrafı Soma’nın altına asalım dedi. En duygulu anınız, dedi. O fotoğrafta ben varım, eşim var, siyasette kimle beraber koştuysak herkesin olduğu bir selfie var. Bunu da Ekrem Başkan’ın ilk mazbatasını alırken adliyede selfie yapmışsınız, bu da sizin en mutlu fotoğrafınız dedi. İkisini oraya astı. 3-4 sene orada durdu. Ben herkese gösterdim dedim ki, İzmir’de beni benden çok seven, tanıyan bir genç var. Genel başkan seçilirken de benden de babasından da çok koşturdu. Şu anda CHP Genel Başkanı odasında Onur’un 4 yıl önce tab ettirdiği, siyasetteki en mutlu ve en mutsuz günüm diye o ana kadarki, Onur’un izi orada duruyor. Yine duracak. 3 yaşındaki evladını emanet etti; babasına, annesine, İmran’a, hepimize İyi ki var, o büyüyecek Onur’un yerini alacak. Ahmet, evin büyük oğlu olmanın sorumluluğunu alacak. Hepimiz onlarla dayanışma içinde olacağız. Bu acı başka türlü sırtlanacak bir acı değil. İzmir’in hüngür hüngür ağladığı bir günde Onur’u toprağa kavuşturuyoruz. Bütün İzmir’in, CHP’nin, Günay ailesinin başı sağ olsun. Onlar bugün evlatlarını toprağa veriyorlar ama bilsinler ki Türkiye’nin en büyük ailesinin evlası olarak Onur’un hatırasını gönlümüze basıyoruz, acınızı paylaşıyoruz. Onur’un hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz. Başınız sağ olsun" açıklamasında bulundu. Onur Günay’ın cenazesi, öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından defnedilmek üzere Yelki Mezarlığına götürüldü.
Bakan Tunç duyurdu: Aile arabuluculuk sistemi geliyor
23 Kasım 2024 Cumartesi - 14:26 Bakan Tunç duyurdu: Aile arabuluculuk sistemi geliyor Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Özellikle kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile ara buluculuğu sistemi ile aile üyelerine kriz dönemlerinde destek vererek, aile içinde yaşanan uyuşmazlıklar, adliye koridorlarına taşınmadan, tarafların ortak yararlarını gözeten ve bireysel beklentilerini olabildiğince karşılayan ara buluculuk sistemi ile çözümlenmesini istiyoruz" dedi. Tunç ayrıca, Yargı Reformu Stratejisini hazırladıklarını ve son aşamada olduğunu belirterek, “Son bir kez gözden geçirerek Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Kabinemizde ayrıntılarını tartıştık. Tüm taraflarla bir araya geldik. Çok sayıda toplantılar yaptık, 1 yılı aşkın bir zamandır bu çalışmayı gerçekleştirdik. Hukuk sistemimizde önemli yenilikleri hayata geçirerek bir belgeyi Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak” ifadelerini kullandı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Antalya’da Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı tesislerinde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı’na katıldı. Tunç, burada HSK üyeleri, bakanlık birimleri, Cumhuriyet Başsavcıları, Adalet Komisyon Başkanları ve Bölge İdare Mahkemeleri Başkanlarıyla bir araya geldi. Toplantıda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Yüzyılı’nı adaletin yüzyılı yapmak adına yeni mevzuat düzenlemelerini de içeren Yargı Reformu Stratejimizi hazırladıklarını açıkladı. Tunç, “Son aşamaya getirdik. Son bir kez gözden geçirerek Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz. Kabinemizde ayrıntılarını tartıştık. Tüm taraflarla bir araya geldik. Çok sayıda toplantılar yaptık, 1 yılı aşkın bir zamandır bu çalışmayı gerçekleştirdik. Uygulayıcılardan gelen görüşler bizler için çok değerliydi” dedi. Daha önceki yargı paketi düzenlemeleri ve hazırlanan Yargı Reformu Stratejimi belgesinde, özellikle öngörülebilir, gecikmeyen ve hukukun üstünlüğü esas alan bir adalet sisteminin tesisi noktasında çok değerli fikirler elde ettiklerine vurgu yapan Tunç, “Özellikle ceza adaletinde, suç ve suçluyla mücadele, caydırıcılık bakımından çok değerli görüşler geldi. Gerek vatandaşlarımızdan, gerek uygulayıcı ve avukatlarımızdan gelen görüşleri dikkate aldık. Yıllardır bunu keşke böyle yapsaymışız diyeceğimiz, birçok alana el attık. Hukuk sistemimizde önemli yenilikleri hayata geçirerek bir belgeyi Cumhurbaşkanımız açıklayacak” ifadelerine yer verdi. "Aile Arabuluculuk sistemi geliyor" Daha önce kiracı ve kiralayanla ilgili arabuluculuk sisteminin devreye sokulmasıyla birlikte, sorunların yarı oranında azaldığını hatırlatan Bakan Tunç, aile arabuluculuk sistemine de geçileceğinin sinyalini verdi. Tunç, “Çünkü bir çok dünya ülkesi, demokratik hukuk devletlerinde, özellikle ailenin korunması, aile bireylerinin yargısal süreçlerde yıpranmaması bakımından ve gecikmeksizin herkesin kendi yolunu çizmesi bakımından aile arabuluculuğunu çok önemsiyoruz. Bu kapsamda önümüzdeki süreçte, uygulamadan da çok öneriler geldi. Özellikle kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile ara buluculuğu sistemi ile aile üyelerine kriz dönemlerinde destek vererek, aile içinde yaşanan uyuşmazlıklar, adliye koridorlarına taşınmadan, tarafların ortak yararlarını gözeten ve bireysel beklentilerini olabildiğince karşılayan ara buluculuk sistemi ile çözümlenmesini istiyoruz”
Ömer Çelik: “İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni artık sona ermiştir”
23 Kasım 2024 Cumartesi - 13:06 Ömer Çelik: “İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni artık sona ermiştir” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yaov Galant hakkında verdiği tutuklama emrine yönelik, “Artık İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni artık sona ermiştir. Gerçekleşen soykırımın katillerinin ceza alması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz” dedi. AK Parti’nin Yüreğir 8. Olağan İlçe Kongresi Yüreğir Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi. “AK Parti bir siyaset okuludur” Burada konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti’nin bir okul olduğunu anlatarak, “Bir siyasi parti, siyasetçi yetişiyor mu, kendi siyasetçilerini, kendi siyasi partilerinde bir okul olarak yetiştirebiliyor mu? Bu çok önemli bir örnektir. Bugün pek çok görev alan kardeşimizin siyasete AK Parti’de başlamış olması, Türkiye’nin gerçek kuşatıcı siyasetini nasıl ortaya koyduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Arkadaşlarımızdan bazıları kurulduğu zaman AK Parti’de görev aldılar. O dönem şimdiki gibi değildi, zifiri karanlık vardı. Her türlü siyasi tehdit ve suikastle karşı karşıyalardır. Şimdi onların kardeşleri, çocukları teşkilatlarımızın çeşitli birimlerinde görev alıyorlar. Tabi, hepinizin çok çalıştığını biliyoruz. Ancak şunu unutmamak lazım. Hepimizden daha çalışkanı, en çok emek vereni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” diye konuştu. “Cumhurbaşkanımızın 40 günde yoğun mesaisi oldu” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son 40 günde yoğun diplomasi teması sürdürdüğünü anlatan Çelik, “Yaklaşık 30-40 gün içerisinde Cumhurbaşkanımız Balkanları, Kırgızistan’ı, Suudi Arabistan’ı, Azerbaycan’ı, Brezilya’yı ziyaret etti ve bunun dışında pek çok kabulü oldu. Birincisi mesafe, ikincisi tematik açıdan kat ettiği mesafe ve değindiği konular 30-40 gün içerisinde gerçekleşti. İddia ediyorum ki, geçmişteki bazı başbakanların ve cumhurbaşkanlarının bu kadar mesaisi yoktur. Gittiğimiz her yerde sol ve sağ siyasetten liderlerle karşı karşıya geliyoruz. Gerek sol, gerek sağ siyasi liderlerden duyduğumuz ortak bir cümle var. ‘Ülkeniz için, bölge için, dünya için gerçekleştirdiklerinize büyük bir hayranlık duyuyoruz’ diyorlar” ifadelerini kullandı. “Soykırımın katillerinin ceza alması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz” Gazze’deki soykırıma değinen Çelik, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yaov Galant hakkında verdiği tutuklama emrini de değerlendirerek şunları söyledi: “Gazze’deki soykırım en önemli meselemizdir. Uluslararası ceza mahkemesinin aldığı karar bizim açımızdan, insanlık onurunu yüceltmesi bakımından kıymetli olmuştur. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Galant’ın yargılanması ve tutuklanması gerektiğine hükmetti. Dünyadaki ve Avrupa’daki pek çok ülke bu kararın uluslararası hukuk çerçevesinde gerektiğini ve Netanyahu ile Galant denen katillerin ülkelerine ayak basmaları halinde onları derhal tutuklayacaklarını söylediler. Cumhurbaşkanımız ilk günden ifade etti. Bu soykırım çetesi eninde sonunda, insanlık mahkemesinde yargılanacak ve gereken cezayı alacak dedi. Burada gerçekleşen soykırımın katillerinin ceza alması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz.” “Dünyadaki belirsizlikler giderek artıyor” Türkiye’nin zorlu bir coğrafyada olduğunu ifade eden Çelik, “Dün gece bir resim gördüm sosyal medyada ve bu gerçekten sorumluluğumuzu hatırlatması bakımından beni çok üzdü. Bir çocuk Gazze’de sabaha karşı 04.00’de ders çalışıyor. O resmi gördüm ve dünyanın gözünün üzerinde olduğu ittifak olarak yolumuza devam edeceğiz. İnşallah Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararı tecelli edecek ve bu soykırım şebekesi insanlık huzurunda yargılanacak. Bütün bu kapsayıcılık içerisinde yukarımıza Rusya-Ukrayna savaşı, aşağıda Gazze soykırımı, solda Balkanlar’daki sıkıntılar ve sağda komşumuz İran’a dönük olarak İsrail saldırıları ve bunların ortasında Türkiye var. Son birkaç gün içerisinde yeni bir aşamaya geçildi. Amerika Başkanı Biden’ın belli füzelerin kullanılmasına müsaade etmesiyle Rusya’da buna karşılık vereceğini gösteren somut bir adım attı. Dünyadaki belirsizliğin giderek arttığı, bütün coğrafyaların sıkıntılı bir sürece girdiği dönemde Türkiye’nin istikrarını korumak ve doğru bir istikamette, doğru bir navigasyonla yoluna devam etmek son derece önemlidir. Ne mutlu bize ki bu kaptanlığı yapacak kişi cumhurbaşkanımızdır” dedi. “Dünya siyaseti türbülansa giriyor” Dünya siyasetinin türbülansa girdiğini aktaran AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Önümüzde dünyanın gidişatı bakımından sıkı durmamız gereken günler var. Dünya siyaseti büyük bir türbülansın içerisine giriyor. Artık İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni artık sona ermiştir. Geçmiş konuşmalarımızda sona eriyor diyorduk ama artık sona ermiştir diyoruz. Dolayısıyla böyle geçiş zamanları dünyanın zor zamanlarıdır. Bizim coğrafyamızı da bu geçişler çarpıcı şekilde etkilemiştir. Türkiye’nin bu sıkıntılı zamanlarda geçmesi, bu türbülansın aşılması için son derece önemli bir lidere sahibiz" diye konuştu. Konuşmaların ardından kongre gerçekleştirildi.
Baki Ersoy: “Türk milletinin kadim mirası ve kültürel koruma projeleri önem verdiğimiz projelerdir”
23 Kasım 2024 Cumartesi - 12:34 Baki Ersoy: “Türk milletinin kadim mirası ve kültürel koruma projeleri önem verdiğimiz projelerdir” Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Baki Ersoy, “Türk milletinin kadim mirası ve kültürel koruma projeleri önem verdiğimiz projelerdir” dedi. Ersoy; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşma yaptı. Kültürün Türk milletinin köklü varlığını geleceğe taşıyan en büyük güç olduğunu söyleyen Baki Ersoy, “Sayın bakanım sunumunuzda değindiğiniz veriler, Türkiye yüzyılında, kültür ve turizm alanında yapılan yatırımların ne denli hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha görmemize vesile oldu. Teşekkür ediyoruz. Kültürümüz, tarihimiz ve medeniyetimiz, Türk milletinin köklü varlığını geleceğe taşıyan en büyük güçtür. Bu düşüncede, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 2025 yılı bütçesi, sadece bir finansal plan değil, aynı zamanda milletimizin tarihine, kimliğine ve değerlerine yapılan bir yatırımdır. Özellikle de Yüce Türk Milletinin Kadim Mirası ve Kültürel Koruma Projeleri oldukça önem verdiğimiz projelerdir. Bakanlığımız, “Geleceğe Miras” ve “Neolitik Çağ Araştırma Projesi” gibi çalışmalarla Türk tarihini ve medeniyetini gün yüzüne çıkarmaya devam etmektedir. Bu kapsamda, Şanlıurfa’daki Göbeklitepe ve Karahantepe gibi alanlarda yapılan kazılar, Türk milletinin dünya tarihindeki yerini bir kez daha göstermektedir. 2024 yılı itibarıyla 765 arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmasının yürütülmesi, ülkemizin kültürel mirasının korunması için gösterilen yoğun çabayı ortaya koymaktadır. Bu kazılar, sadece geçmişimizi aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda kültür turizmi alanında da Türkiye’yi bir cazibe merkezi haline getiriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın yürütmüş olduğu projelerle, kültürümüzün Dünya Sahnesindeki Yeri git gide daha ileri seviyelere gelmektedir. Bakanlığımız, Türk milletinin dilini, sanatını ve tarihini dünyaya tanıtma misyonunu başarıyla sürdürmektedir. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 30 değerimiz, Türkiye’yi bu alanda dünya lideri konumuna taşımıştır. Bunun yanında, 2024 yılı içinde 4 bin 122 eserin farklı dillere çevrilmesi, Türk kültürünün evrensel düzeyde tanıtılmasına önemli katkılar sağlamaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki eserlerinin sayısının artırılması, Anadolu’nun zenginliklerinin korunması ve tanıtılması için atılan adımlar, milli kimliğimizi güçlendiren çalışmalardır. Özellikle de yurt dışından 2024 yılında iade edilen 45 eser, kültürel varlıklarımızın korunması konusundaki kararlılığımızın ifadesidir. Türk milletinin misafirperverliği, tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleri, ülkemizi dünya turizminde zirveye taşımıştır. 2024 yılında 49,2 milyon turist ağırlamış ve 46,9 milyar dolar gelir elde etmiş olmamız, bu alandaki başarımızın somut göstergesidir. 2025 yılı için hedeflenen 61 milyon turist ve 60 milyar dolar gelir, Türk turizminin sürdürülebilirlik ve kalite odaklı gelişimini kanıtlamaktadır. Bakanlığımız tarafından yürütülen, Türk Dilinin ve Sanatının Gücü üzerinde çalışmalar da dikkat çekmektedir. Türkçe, Yunus Emre Enstitüsü ve “Tercihim Türkçe Projesi” ile 68 ülkede 20 binin üzerinde öğrenciye öğretilmiştir. Türk tiyatrosu, opera ve balesi hem yurt içinde hem de uluslararası alanda dikkat çeken başarılara imza atmıştır. 2023-2024 sanat sezonunda 2,2 milyon seyirciye ulaşan Devlet Tiyatrolarımız, milli kültürümüzün sanat yoluyla aktarılmasında öncü bir rol oynamaktadır. Sunumunuzda, tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, ekonomisiyle, turizm imkanlarıyla ve gastronomisiyle, cennet vatanımızın her bir köşesini tanıtmak amacıyla yapılan Türkiye Kültür Yolu Festivallerinin önümüzdeki dönemlerde seçim bölgem olan Kayseri’de de yapılacağından bahsettiniz. Kayserimiz, tarihi ve doğal güzellikleriyle, Türkiye’nin gözde turizm şehirlerinden biridir. Binlerce yıllık geçmişe sahip şehrimiz, Kapadokya’ya olan yakınlığı, Selçuklu ve Osmanlı eserleriyle dolu şehir merkezi, Erciyes Dağı’nın eşsiz kayak ve doğa sporları imkanlarıyla dört mevsim ziyaretçilerini ağırlamaktadır. Ayrıca Kayseri mutfağı, pastırma ve mantısıyla gastronomi turizmi açısından da önemli bir cazibe merkezidir. Bütün bu özellikler, Kayseri’yi yerli ve yabancı turistler için eşsiz bir destinasyon yapmaktadır. İlimizin, turizm potansiyelini artırmak adına tanıtım çalışmalarını güçlendirmek ve altyapı yatırımlarını sürdürmek bu sebeple büyük önem taşımaktadır” dedi. Ersoy, Kayseri’ye yapılan yatırımlar için teşekkür ederek, “Kayseri’mize yapılan yatırımlar için sizlere teşekkürlerimizi sunarız. Özellikle de yapımı tamamlanan İl Halk Kütüphanesi hizmet binası ve Kocasinan halk kütüphanesi hizmet binasının yapımı hemşerilerimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Develi, Bünyan ve Sarıoğlan ilçelerimizde halk kütüphanelerinin yapımı ise; Kamu Eliyle Destek Projeleri kapsamında 2025 yılı yatırım programına alınmıştır. Bu kütüphaneler, ilçelerimizdeki vatandaşlarımız için bilgiye ve kültürel etkinliklere erişimi kolaylaştırarak, bölgenin kültürel ve eğitsel yaşamına katkı sağlayacaktır. Konuşmamın devamında, seçim bölgem olan Kayseri’nin önemli bir ilçesi olan Bünyan’ın turizm potansiyeline dikkat çekmek istiyorum. Bünyan, sahip olduğu doğal güzellikler, tarihi yapılar ve kültürel değerlerle Kayseri’nin ve ülkemizin turizm potansiyelini artıracak önemli bir destinasyondur. Bünyan, dünya çapında tanınan ve yüzyıllardır devam eden el dokuma halı kültürü meşhurdur. Bünyan halıları, ince işçiliği ve zarafetiyle hem yerel hem de uluslararası düzeyde büyük ilgi görmektedir. Bu zanaatın desteklenmesi, kültürel mirasımızın yaşatılması ve tanıtımı açısından büyük önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra, Bünyan, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait birçok esere sahiptir. Özellikle Ulu Cami ve Köprübaşı Camii gibi tarihi yapılar, bölgenin geçmişten günümüze gelen kültürel zenginliklerini yansıtmaktadır. Ayrıca, ilçede bulunan türbeler ve mezarlıklar, inanç turizmi açısından önemli bir çekim merkezi olma potansiyeline sahiptir. Kayseri Valiliği tarafından desteklenen ve hayata geçirilen cam teras projesi turistler tarafından büyük ilgi görmüş, yapıldığı günden bu yana Bünyan’a akın akın turist çekmiştir. Bu durum Bünyan’ın turizm potansiyelini gözler önüne sermiştir. Bakanlığımızın tarafından, bölgenin turizm potansiyelini artırmak adına yapılacak tanıtım çalışmaları, ilçenin kültürel ve doğal zenginliklerini hem ulusal hem de uluslararası platformlarda daha görünür hale getirecektir. Ayrıca, Sarımsaklı Vadisi ve Bünyan halıları gibi öne çıkan değerlerin tanıtımı ve altyapı çalışmaları, bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimine önemli katkılar sunacaktır. Bu anlamda, Kayseri ve Bünyan halkı desteklerinizi beklemektedir. Bu duygu ve düşüncelerle başta sizler olmak üzere, Bakanlığınızın tüm bürokratlarına emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum. 2025 yılı bütçemizin de vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum" şeklinde konuştu.
İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: “Şiddetin önlenmesi ertelenemez ve ihmale gelmez”
23 Kasım 2024 Cumartesi - 12:25 İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: “Şiddetin önlenmesi ertelenemez ve ihmale gelmez” İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "İktidara buradan da çağrıda bulunuyoruz; şiddetin önlenmesi ertelenemez ve ihmale gelmez. Şiddet, bir insanlık sorunudur. Bugün alınmayan önlemler, yarının toplumsal felaketlerin temelini oluşturacaktır. Artık mazeret üretmek yerine harekete geçmek zamanıdır” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Kadın, Aile ve Sosyal Hizmetler Başkanlığınca düzenlenen, "Şiddet ve Şiddetle Mücadele Çalıştayı"nın sonuç bildirgesinin paylaşılacağı programa katıldı. “Çözüm, her birimizi sorumluluk almaya çağıran bütüncül bir yaklaşımla mümkündür” Dervişoğlu bu programda yaptığı konuşmada, “Geçen hafta iki gün boyunca şiddetin bireyden topluma, toplumdan insanlığın geleceğine uzanan yıkıcı etkilerini tüm yönleriyle masaya yatırdık. Bilimin ışığında ve sizlerin katkılarıyla ortaya konan çözüm önerileri yalnızca bir çalıştay kurulundan ibaret değil. Çalıştığımız en başından beri gördük ki kadına yönelik şiddet, çocuğa yönelik şiddet, medyada şiddet ve dijital platformda yaşanan taciz ile zorbalık gibi konular birbirinden bağımsız değil esasında aynı köklere dayanan bir sistem sorunudur. Bu köklerin arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik sıkıntılar ve eğitimdeki eksiklikler ile medyadaki eksikliklerin birçok sorun alanları vardır. Ancak çözüm, her birimizi sorumluluk almaya çağıran bütüncül bir yaklaşımla mümkündür” diye konuştu. “Şiddetin önlenmesi ertelenemez ve ihmale gelmez” Medya ve dijital platformlarda şiddeti teşvik eden içeriklere yönelik ciddi bir çözüm mekanizması uygulanmadığını belirten Dervişoğlu, “Gereken eğitim programları yaygınlaştı. Bu sorunların çözümü güçlü bir siyasi irade ve kararlı adımlarla mümkündür. İktidara buradan da çağrıda bulunuyoruz şiddetin önlenmesi ertelenemez ve ihmale gelmez. Şiddet, bir insanlık sorunudur. Bugün alınmayan önlemler, yarının toplumsal felaketlerin temelini oluşturacaktır. Artık mazeret üretmek yerine harekete geçmek zamanıdır. Biz İYİ Parti olarak bu konuda üzerimize düşen sorumluluğun tüm icraatlarını yerine getirmeye kararlıyız” açıklamasında bulundu.
Sur Belediyesi, tasarruf tedbirlerine aykırı olarak lüks araç kiraladı
23 Kasım 2024 Cumartesi - 12:09 Sur Belediyesi, tasarruf tedbirlerine aykırı olarak lüks araç kiraladı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM’li) Diyarbakır’ın Sur ilçe belediye başkanı ve eşbaşkan olarak adlandırılan belediye meclis üyesi için mevzuata uygun olmayan 2 adet lüks araç kiralandığı ortaya çıktı. Borçlar nedeniyle işçi maaşlarını ödemekte zorluk yaşayan Sur Belediyesi mevzuata uygun olmadığı halde Skoda Süper B marka 2 makam aracı kiralarken, kiralamanın da yine yasal olmadığı için belediye bütçesinden değil, farklı bir yolla araç kiralama firmasına yapıldığı ileri sürüldü. 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimlerinin ardından Sur İlçe Belediyesi DEM Partili yönetime geçti. Belediye başkanı Adnan Örhan ve meclis üyesi olan Fatma Önkol seçimin ardından son model makam araçları kiraladı. 21 AFH 829 ve 21 AFH 825 plakalı 2024 trafiğe çıkışlı, 2023 model araçların yakıtlarının ise belediye tarafından farklı plakalar üzerinden karşılandığı ileri sürüldü. Mevzuata uygun olmadığı için kiralanan araçların ödemesinin nereden yapıldığı ise merak konusu oldu. Resmi olarak belediye bütçesinden yapılmadığı belirtilen bu kiralama, halk arasında "Belediye ödemeleri yapamazken lüks harcamalar nasıl finanse ediliyor" sorusunu gündeme getirdi. Belediye maaşları ödeyemiyor Sur Belediyesi DEM Parti tarafından görevi devraldıktan sonra işçi maaşlarını ödemekte zorlanıyor. Seçim sonrasında ilk iki ayda maaşlar gecikmeli ödenirken, daha sonra maaşların yalnızca yüzde 80’i yatırılabildi. İşçilere ikramiye ödemeleri yapılmazken, belediye esnaf borçlarını da kapatamıyor. Bu mali zorluklara rağmen başkan ve meclis üyesine lüks araç kiralama kararı, halk arasında tepkiye neden oldu.