ÇEVRE - 16 Temmuz 2024 Salı 12:15

Cam üstünde nefes kesen yürüyüş

A
A
A
Cam üstünde nefes kesen yürüyüş

Osmaniye’nin Zorkun Yaylası Şenlik Tepeside bulunan Cam Seyir Terası ziyaretçilerine doyumsuz seyir keyfi yaşatıyor. 250 metrekare alana sahip teras şehir içi ve dışından gelen yüzlerce misafiri ağırlıyor.


Türkiye’nin en büyük yaylalarından olan ve bölge illerinden gelen vatandaşlarla birlikte yaz aylarında nüfus yoğunluğu artan Zorkun Yaylası Şenlik tepesinde yapılan ‘Cam Seyir Terası’ şehre ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan önemli ölçüde katkı sağlıyor. Osmaniye Belediyesi tarafından projelendirilen, Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı DOĞAKA tarafından yapımı tamamlanan, ‘Cam Seyir Terası’ doğaseverlerin yeni gözdesi oldu. 120 dönüm arazi üzerinde idari bina, 250 metrekare kır lokantası, 2 yöresel ürünler sergi ve satış yeri, kır kahvesi, 2 büfe, 10 kameriye, 30 piknik ünitesi çok sayıda sosyal tesis ve bin metre kare amfi park bulunan alan şehrin stresinden ve sıcaktan havadan uzaklaşmak, doğa ile iç içe olmak isteyen misafirlerini ağırlıyor.


İlk defa Zorkun yaylasına geldiğini söyleyen Emrah Kaplan, “İlk defa geldim, çok güzel bir ortam, teras umduğundan daha yüksek bekliyordum ama çok da yüksek değilmiş. Ama manzarası harika çok muntazam bir manzarası var, güzel bir keyifli drone uçurumu yaptık. Manzarası harika yalnız yolları biraz kalabalık aracınızın deposunu doldurup gelin. Gerçekten çok kalabalık bekleye bekleye geldik. Güzel bir ortam etkinlik içini, çok güzel manzarası oturup ailenizle kebap yapabileceğiniz, spor yerleri var. Çok beğendim herkese de tavsiye ederim.’’diye konuştu.


Ailesi ile birlikte piknik yapmak için Cam Seyir Terası’na geldiğini söyleyen Oğuz Kaan Kuru, "Kadirli’de oturuyorum Zorkun’a ilk defa geldim çok güzel bir yer çok beğendim. Harikalar diyarı gibi manzarası var, güzel bir hizmet yapılmış. Ailemle birlikte geldim ama çok beğendim. Herkese de gelmesini tavsiye ederim. ’’dedi.


(MSL-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kayseri OSB’de 3. nizamiye tamamlandı Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ne giriş ve çıkışlarda denetimin artırılması ve güvenliğin üst seviyeye çıkarılması amacıyla hazırlanan proje çerçevesinde inşaat çalışmaları süren 3. nizamiye tamamlandı. Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, Denetim Kurulu Üyesi Mustafa Gengeç ve Bölge Müdürü Abdulmenap Esko, Güney Çevre Yolu girişinde yapımı tamamlanan nizamiye ve çevre düzenleme çalışmasını yerinde inceledi. Yapılan inceleme sonrasında açıklamalarda bulunan Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın; "3. Nizamiyemizi tamamlayarak, hizmete sunduk. Yeni nizamiyemizin sanayicilerimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi. Başkan Yalçın, bölge sınırlarındaki giriş ve çıkışlar için uygulamaya aldıklarını projenin ilkini geçen yıl hizmete açtıklarını belirterek, şu ana kadar 3 nizamiyenin tamamlanarak hizmete başladığını söyledi. Yalçın; "Anbar mevkiinde yaptığımız ilk nizamiyemizin ardından Abdülhamit Han Bulvarı üzerindeki 2. nizamiyemizi de tamamladık. Kısa süre önce temelini attığımız Güney Çevre Yolu girişindeki 3. Nizamiyemiz de çok şükür tamamlandı. Kısa süre içinde de 4. ana nizamiyemizde de yer belirleme ve temel atma aşamasına geleceğiz" diye konuştu. Kayseri OSB’nin uygun olan giriş ve çıkış noktalarının da farklı uygulama projeleri sayesinde yeni nizamiyelerine kavuşacağını belirten Yalçın; "Bölgemizin ana girişlerinin dışında kalan diğer girişlerimizde kurulacak yeni nizamiye yapılarımızın tamamlanmasının ardından, plaka tanıma sistemi ve güvenlik kameraları ile bölgemize giriş ve çıkışlarda güvenlik önlemi alacağız. Sanayicilerimize ve bölgemizi ziyaret eden misafirlerimize zaman kaybı oluşturmadan nizamiye giriş çıkışlarında kontrolü sağlayacağız" şeklinde konuştu. Başkan Yalçın, Kayseri OSB sınırları içinde güvenliğin etkin şekilde sağlanmasını hedeflediklerini söyleyerek, projenin tamamlanmasıyla çok farklı bir Kayseri OSB fotoğrafının ortaya çıkacağını kaydetti.
Erzurum Üniversiteli gençler Erzurum’da Filistin’e destek için yürüdü Erzurum’da üniversiteli gençler, kampüste bir araya gelerek Filistin halkına destek verdi, katliamlarını sürdüren İsrail’e durma çağrısında bulundu. Atatürk Üniversitesi kampüsünde bir araya gelen öğrenciler Gazze’de, Lübnan’da ve Filistin’de İsrail katliamlarına tepki göstermek, Filistin ve Lübnan’a destek için buluştu. Yüzlerce öğrenci ellerinde Türkiye, Filistin ve Doğu Türkistan bayrakları eşliğinde sessiz bir yürüyüş yaptı. Yürüyüşün ardından öğrenciler adına Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Yusuf Çiftçi bir konuşma yaptı. Çiftçi, savaşın 52. haftasına girildiğini ifade ederek, “Yani onurlu direniş erleri, topraklarını ve namuslarını işgalci İsrail’den almak için bu onurlu savaşı, Aksa Tufanını tam bir yıl önce bu cumartesi başlattı. Ve bunun karşısında tüm askeri beceriksizliği dünyaya ayan olan İsrail, tüm hırsını kadınlardan, çocuklardan ve masum insanlardan çıkararak rezil yenilgisini örtmeye çalışalı da aynı şekilde, tam bir yıl oldu. Şehitlerin, yaralıların, kayıpların, esirlerin sayısından bahsetmeyeceğim bugün sizlere. Zira kayıplarımız 5 de olsa, 5 bin de olsa, 50 bin de olsa artık zihinlerde bir şey ifade etmeyecek raddeye geldi. Ama Gazze kazandı. Tüm şehitleriyle beraber kazandı. Hatta yarın bir haber alsak, tüm Gazze içindeki 2 milyon insanla beraber şehit oldu deseler de Gazze kaybetmiş olmayacak. Gazze bu savaşı kazanalı çok oldu. Hem Allah’ın rızasını, hem insanların rızasını kazandı Gazze. Baptist Hastanesinde bombalanarak şehit edilen parçaları dahi bulunamayan o 500 şehit kazandı” şeklinde konuştu.
Ankara Kamu Birliği Konfederasyonu Başkanı Kaya’dan toplum sağlığı için Acil Eylem Planı Son günlerde artan kadına şiddet ve vahşet verici toplumsal olayları değerlendiren Kamu Birliği Konfederasyonu ve Genç Sağlık Sendikası Genel Başkanı Osman Kaya, Acil Eylem Planını açıkladı. Günden güne yozlaşan toplum ahlakı ve toplumun psikolojik sağlığına dair çözüm önerilerini değerlendiren Osman Kaya, Aile Sağlığı Merkezlerinde çocuk gelişimci ve aile psikoloğunun istihdam edilmesiyle pek çok toplumsal vahşetin önüne erkenden geçilebileceğini söyledi. Son günlerde sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet ve sağlık kurumlarında vuku bulan olayları da değerlendiren Kaya, sağlık çalışanları can güvenliklerinin kaygısını taşıyorken nitelikli bir sağlık hizmeti sunamayacağını vurguladı. "Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, sadece fiziksel saldırılarla sınırlı değil" Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin kabul edilemez bir durum olduğunu belirten Kaya, "Bu sorunun çözümü için tüm paydaşların ortak bir çaba göstermesi gerekmektedir. Devlet, sağlık kurumları, sağlık çalışanları ve toplumun her bir ferdi, bu konuda duyarlı olmalı ve gerekli önlemleri almalıdır. Hastanelerde bulunan ancak bir çoğu aktif olmayan x-ray cihazlarının efektif bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, sadece fiziksel saldırılarla sınırlı değil. Sözlü taciz, tehdit ve psikolojik baskı gibi birçok farklı şekilde kendini gösteriyor. Bu durum, sağlık çalışanlarının işlerini yapmalarını zorlaştırmakta, motivasyonlarını düşürmekte ve sağlık sisteminin genel olarak işleyişini olumsuz etkilemektedir" ifadelerini kullandı. "Aile psikoloğunun ne kadar önemli olduğu bir kez daha ön plana çıkmış bulunmaktadır" Yaşanan olayların olmadan engellenmesinin mümkün olduğunu söyleyen Kaya, "Geçtiğimiz günlerde yaşanan pompalı tüfekle hastane basan kadın sağlık çalışanları tehdit edip çantasında bomba olduğunu söylemiştir. Bu olaylarla olmadan çözümler bulunması ve önlenmesi şarttır. Uzun zamandır dile getirdiğimiz en önem verdiğimiz projelerimizden biri olan aile psikoloğunun ne kadar önemli olduğu bir kez daha ön plana çıkmış bulunmaktadır. Bugün aile sağlığı merkezlerinde her aileye bir psikolog projemiz gerçekleşmiş olsaydı bu kişilerin şiddete meyilli olmaları ve tedavileri ile ilgili daha öncesinden önlem alınabilir ve bu olaylar yaşanmadan önlenebilirdi. Yine geçtiğimiz günlerde hastanede yatan bir hastanın Sağlık Bakanlığı bünyesinde tedavi görürken silahlı saldırı sonucu tekrar yaralanması hiçbir şekilde kabul edilemez bir durumdur. Cezalar caydırıcı olmalı ve kamusal alanlarda yapılan fiillerin cezası daha da artırılmalıdır" dedi
Kayseri Bebeğin ilk dopingi: Anne sütü Anne sütünün bağışıklığı arttırdığını ve çocukların beyin gelişimini desteklediğini vurgulayan Çocuk Hastalıkları ve Sosyal Pediatri Uzmanı Doç. Dr. Filiz Tubaş, “Annelerin ilk 6 ay sadece emzirmelerini destekleyelim. 2 yaşına kadar ise ek gıdalar olsa dahi emzirme devam etmeli” dedi. Anne sütünün herkes için çok önemli olduğunu dile getiren Acıbadem Kayseri Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Sosyal Pediatri Uzmanı Doç. Dr. Filiz Tubaş, Emzirme Haftası vesilesiyle faydalı bilgiler verdi. Emzirmenin herkese faydası olduğundan bahseden Doç. Dr. Tubaş “Emzirme sadece annenin sağlığı için değil herkes için, ülke ekonomisi için bile çok önemli ve yapılması gereken bir durum. En çok karşılaştığımız şeylerden bir tanesi annelerin; ‘Ben çocuğumu emziremiyorum. Hiç emziremeyecek miyim?’ korkuları. Hâlbuki bu süreç öğrenilebilir bir süreç” diye konuştu. "Bebeğin ilk bin günü çok önemli" Ülkemizde ilk 6 ay sadece anne sütü verme oranının çok düşük olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tubaş “İlk 6 ay anne sütüyle ve 6 aydan sonra 2 yaşına kadar tamamlayıcı besinlerle beraber anne sütü almak çok önemli ve hayatidir. ‘İlk bin gün’ dediğimiz, bebeğin anne karnına düştüğü günden itibaren sonrasındaki 2 yaşa kadarki dönem bebeğin beslenmesi, alerjik durumlara karşı bağışıklığını geliştirmesi, kanser gibi hastalıklarla mücadele etmesi ve bağışıklığın artması için çok önemlidir” dedi. "Anne sütü bebeklerin zihinsel ve fiziksel gelişimi için önemli" Anne sütünün bebeklerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimi için çok önemli olduğunu aktaran Doç. Dr. Tubaş, “Her anne kendi bebeğine özgü süt salgılar. Anne sütünün bebekleri zatürreden, çölyak hastalığından, diyabetten koruduğunu düşünüyoruz. Ayrıca sağlıklı bir büyüme için de anne sütünü vermek çok önemlidir. Çocukların beyin gelişimi için ve okul başarılarının daha iyi olması için de gerçekten anne sütü gereklidir” dedi. "Anne sağlığı için de önemli" Bu durumun anne sağlığı için de çok önemli olduğuna değinen Doç. Dr. Tubaş annelere çocuklarını emzirememek ile ilgili kaygıya kapılmamaları çağrısında bulundu. Kendisinin de bir anne olarak bu süreci yaşadığını belirterek, annelerin emzirmeye istekli olmasının, doğum sonrası sosyal hayatını emzirmeye göre yeniden organize etmesinin anne ve bebek sağlığı için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Herhangi bir problem yaşanması durumunda ise kendilerinin de her zaman destek olacağını belirtti.