GÜNDEM - 03 Ocak 2025 Cuma 10:10

Ünye’de zabıta ekiplerinden market ve fırın denetimleri

A
A
A
Ünye’de zabıta ekiplerinden market ve fırın denetimleri

Ordu’nun Ünye ilçesinde, zabıta ekipleri tarafından market ve fırınlara yönelik gerçekleştirilen denetimler devam ediyor.


Vatandaşların güven ve huzurlu bir ortamda alışverişini yapmaları için yılın farklı zamanlarında süpermarket ve fırınları denetleyen Ünye Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, 2025 yılının ilk denetimini gerçekleştirdi. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleriyle birlikte denetim yapan ekipler, marketlerde ürünlerin raf ömrü ve fiyatı başta olmak üzere farklı kalemlerde denetim yaparken, fırınlarda ise ekmek gramaj tespiti gerçekleştirdi. Ekipler, market ürünlerinin raf ve kasa arasındaki fiyat farkının olup olmadığını da kontrol etti.


Denetimlerin sürekli olarak tekrarlanacağı açıklanırken, vatandaşların huzurlu bir ortamda alışveriş yapmaları için ekiplerin sürekli olarak görev başında oldukları belirtildi.



Ünye’de zabıta ekiplerinden market ve fırın denetimleri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Başkan Tugay Kordon’daki çalışmaları inceledi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Kordon’da yaşanan su taşkınlarına son verecek geçici fırtına duvarı çalışmalarını inceledi. Kordon’un güvenli ve konforlu hale gelmesi için çalıştıklarını kaydeden Başkan Tugay, “İzmir’in incisi Kordon’u daha fazla yeşille, sosyal alanlarda buluşturuyoruz. Bir kez bile Alsancak’ı su bassın istemiyoruz. O nedenle emin olduğumuz işi yaptık” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Alsancak Kordon’da deniz taşkınlarını önlemek için başlatılan, aynı zamanda sosyal donatı alanlarıyla kıyı şeridindeki sorunları çözerek estetik bir görünüme kavuşturacak ‘Kordon Acil Eylem Paketi’ çalışmalarını yerinde inceledi. Alsancak Limanı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar uzanan çalışma hakkında sahada bilgi alan Başkan Dr. Cemil Tugay’a İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Çağatay Güç, Fen İşleri Dairesi Başkanı Sercan Kahya, Yapı İşleri Dairesi Başkanı Onur Açık, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanı Müge Deniz Bal ve birim yöneticileri eşlik etti. Kordon boyunca yürüyen Başkan Tugay, alanda yapımı tamamlanan geçici fırtına duvarını, acil durum kapılarını, zemin ve peyzaj düzenlemelerini teker teker inceledi. “Kordon’da yürümek daha konforlu olacak” İncelemelerin ardından açıklama yapan Başkan Tugay, “Bütün kıyı boyunca set çalışması tamamlanmış durumda. Peyzaj ve kent mobilyalarıyla, zeminle ilgili çalışmalar devam ediyor. Yürüyüş yolunu yaptığımız düzenleme çalışmalarıyla konforlu hale getirdik. Aynı zamanda kıyı boyunca insanların oturup vakit geçirebilecekleri, çocukların oynayabileceği alanları Kordon’a kazandırıyoruz” diye konuştu. Gündoğdu Meydanı’nda da değişim Çalışmanın sonraki aşamaları hakkında bilgi veren Başkan Tugay, “Pek çok yeni bitki ve ağaç dikildi. Daha yeşil bir Kordon olacak. Aynı zamanda Gündoğdu Meydanı’nın zeminini yeniliyoruz. Yürüyüş konforu artacak ve estetik açıdan güzel görünecek. Tüm bu yaptığımız çalışmalarla Alsancak’ı ve Kordon’u su taşkınlarından korurken yurttaşlarımızın bu alanları keyifle kullanabileceği hale getiriyoruz. Arkadaşlarımızın eline sağlık” şeklinde konuştu. Kordon’da yayalaştırma çalışmaları Kordon boyunun daha güvenli ve konforlu hale kavuşması için yayalaştırma çalışmalarının devam edeceğini ifade eden Başkan Tugay, “Kordon’daki taşıt yoluyla ilgili de bir çalışma planlıyoruz. Aslında buradaki trafiği günün belli saatlerinde durdurmak, taşıt geçişine kapatmak gibi bir düşüncemiz var. Böylece yayalar, bisikletli vatandaşlarımız çok daha kolayca ve güven içerisinde kullanabilecekler. Araç görüntüsü olmayacak. Onun da çalışmasını yapmayı planlıyoruz” dedi. “Burada yapılan işin vatandaşlarımıza hiçbir zararı yok” Kordon’un daha güvenli ve daha aktif bir şekilde İzmir’e hizmet edeceğini vurgulayan Başkan Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan her iş bazı insanlar tarafından eleştiriliyor. Bunu bir yerde doğal karşılıyorum. Üzüldüğüm şey, konunun detaylarını bilmeden, ne yapıldığına ilişkin bilgi sahibi olmadan sadece eleştirmiş olmak için eleştirilmesi. Burada yapılan işin vatandaşlarımıza hiçbir zararı yok. Tam tersine onların yaşamlarını kolaylaştıran bir sürü güzel şey yapıldı. Bir kez bile Kordon’u, Alsancak’ı su bassın istemiyoruz. O nedenle emin olduğumuz işi yaptık. Diğer taraftan yapılan şeyin hiçbir açıdan ne fonksiyonel, ne estetik açıdan yanlış bir şey olmadığına çok eminim. Eleştirileri dinliyoruz ama doğru olduğuna inandığımız şeyi yapıyoruz.” Kordon yılların yorgunluğundan kurtuluyor İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kordon’u baştan aşağı düzenleyecek çalışmalarda sona geldi. Çalışmalar kapsamında deniz taşkınlarını önleyecek geçici fırtına duvarı yapımı tamamlanırken Kordon’un bakım, onarım ve peyzaj çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Çalışmalar kapsamında, Kordon boyunca, zemin yenilemesi, kent mobilyaları ve sosyal donatı malzemelerinin, çocuk oyun alanlarının montajı yapılacak. Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı tarafından fırtına duvarı ve çevresinde çok sayıda bitki ve ağaç dikimiyle alan yemyeşil bir görünüme kavuşturulacak. Çalışmaların tamamlanmasıyla Kordon, baştan sona yenilenerek uzun yılların oluşturduğu yorgun yapısından kurtulmuş olacak.
Aydın Başkan Günel eski Dışişleri Bakanı Karayalçın’ı ağırladı Türkiye’nin eski Dışişleri Bakanı ve SHP’nin geçmiş dönem Genel Başkanı Murat Karayalçın, Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’e nezaket ziyaretinde bulundu. Başkan Ömer Günel’den kent genelinde yapılan yatırımlarla ilgili bilgi alan deneyimli siyasetçi, Kuşadası’nda gerçekleştirilen belediyecilik faaliyetlerini çok başarılı bulduğunu söyledi. Kuşadası Belediyesi ve Kuşadası Kent Konseyi tarafından düzenlenen ’Kentsel Dönüşüm ve Yeni Kent Projelerine Katılım’ isimli panel için Kuşadası’na gelen siyaset bilimci Murat Karayalçın, Başkan Ömer Günel’e nezaket ziyaretinde bulundu. CHP Aydın İl Başkanı Hikmet Saatçi, CHP Kuşadası İlçe Başkanı Mehmet Gürbilek ve diğer ilçe parti yöneticileri ile Kuşadası Kent Konseyi Başkanı Mustafa Ünver’in de katıldığı ziyarette, Murat Karayalçın, Başkan Ömer Günel’den kent genelinde yapımı tamamlanan ve yaşama geçirilecek projeler ile alt ve üstyapı yatırımları hakkında bilgi aldı. Kuşadası’nda gerçekleştirilen belediyecilik faaliyetlerini çok başarılı bulduğunu belirten Murat Karayalçın, “Türkiye’nin içinden geçtiği bu zorlu ekonomik süreçte büyükşehir ve ilçelerde sosyal belediyeciliğin önemi çok arttı. Gördüğüm kadarıyla Kuşadası’nda Belediye Başkanımız Ömer Günel, bunu çok iyi yapıyor. Kendisine ikinci hizmet döneminde de başarılar diliyorum” dedi. Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ise, “Öncelikle ülkemizin eski Dışişleri Bakanı ve SHP’nin geçmiş dönem Genel Başkanı Murat Karayalçın’a nazik ziyaretleri için çok teşekkür ediyorum. Kendilerini Kuşadası’nda ağırlamaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Karayalçın, Türkiye’ye uzun yıllar farklı görevlerde hizmet etmiş çok deneyimli bir siyasetçi. Bilgi birikimi ve deneyimlerinden her zaman faydalanacağız” diye konuştu.
İzmir Gurbetçiler dizilerde de "Öteki" Yaşar Üniversitesi doktora öğrencisi Cenk Çakar, Almanya’daki Türk göçmenlere yer veren son 30 yılda çekilen 15 dizi içinden 35 karakteri inceledi. İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ürün Yıldıran Önk’ün tez danışmanlığını yaptığı araştırmada, gurbetçilerin dizilerde ’Alamancı’ ve ’gavur’ gibi ifadelerle ötekileştirildiği vurgulandı. Almanya’daki Türk göçmenlere yer veren son 30 yılda çekilen 15 dizi içinden 35 karakteri inceleyen Yaşar Üniversitesi doktora öğrencisi Cenk Çakar, dizi sektörünün gelişmesine rağmen gurbetçilerin bu dizilerde dikkate değer oranda temsil edilmediğini, ’Alamancı’ gibi ifadelerle anılan gurbetçilerin dizilerde de ötekileştirildiğini vurguladı. Çakar, gurbetçilerin dizilerde genellikle yüzeysel veya karikatürize edilerek tasvir edildiğini belirterek, "30 yıllık bir sürece yayılan ana akım geleneksel televizyon kanallarındaki dizilere yoğunlaştık. Kanalların dağılımına dikkat ettik. Toplamda 35 karakteri inceledik. 30 yıl boyunca çekilen yerli dizi sayısını dikkate alırsak 35 karakter oldukça az. Bunların da sadece 4-5 tanesinde ana odak noktası gurbetçi aileler. Birçoğunda sadece bir karakter olarak görülüyor. Dizilerde gurbetçi karakterlerde; basmakalıp, marjinalleştirme ve karikatürleştirme yöntemleri kullanılmış. Ayrıca Almanya’daki Türklerin sosyokültürel hayatlarına dair gösterilmek istenmeyen konular ise çeşitli film stratejileriyle gözden uzak tutulmuş" dedi. Dizilerdeki temsilleri Almanya’daki Türklerin 60-70 yıl boyunca her zaman iki kültür arasında kalmış iki tarafa da ait olmayan bireyler olarak biraz da yadırganarak temsil edilmiş olduğunu anlatan Çakar, "Türkçeyi de güzel konuşamıyor, Almancayı da. Hiçbir yere ait değil gibi algılanıyordu. Diziler, ilk jenerasyonu görgüsüz olarak resmediyordu. Sonraki jenerasyonu da karikatürleştiriyor ve komedi unsurları katıyor" diye konuştu. Sözlerini sürdüren Çakar Çakar, şunları kaydetti: "Oysa göçmenlik sadece Türklere özel bir durum değil, dünyanın pek çok ülkesinde göçmen gruplar var. Ancak Almanya’daki Türkler ciddi anlamda geniş bir topluluk. Uzun süredir bir entegrasyon ya da tezde ifade ettiğim gibi bir kültürleşme süreci içindeler. Almanya’daki Türklerin kültürel olarak melezleştikleri, Almanya’da karşılaştıkları kültür ve Türkiye’den götürdükleri orijinal kültürü sentezleyip yeni üçüncü bir kültür oluşturdukları varsayımına dayanan bu tez çalışması onların Türkiye’deki televizyon dizilerindeki temsillerini sosyokültürel özelliklerine odaklanıyor. Bu çalışma, Türk televizyon dizilerinin gurbetçileri nasıl temsil ettiklerini, yani ötekileştirip dışlayan mı yoksa kapsayıp kucaklayan bir biçimde mi temsil ettiklerini araştırmaktadır." "Bastırılmış kadın karakteri" Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ürün Yıldıran Önk’ün tez danışmanlığını yaptığı araştırmada, TV dizilerindeki kadın karakterlerin temsillerini de ele aldıklarını anlatan Çakar, şunları söyledi: "Kadın temsillerine baktığımızda kadınların çoğunlukla istedikleri hayatı yaşayamadıklarını gördük. Kadının cinselliği toplum kaygısı olarak görüldüğü için ergenlik çağına gelen kızların Türkiye’ye gönderilmesi ya da oradaki Almanlarla flört etmelerinin istenmemesi bir diğer ifade ile nerede yaşayacakları, kimle evlenecekleri gibi hayatlarının aileleri tarafından kurgulandığını görüyoruz. Bastırılmış bir Türk kadını portresi var. Menekşe ile Halil dizisinden örnekleyecek olursak, kız Berlin’de gezemiyor, iş yerine ailesi götürüyor, Türkiye’den birisine başlık parası karşılığında evlendirilmeye zorlanıyor, Menekşe istemeyince de töre cinayeti ile karşı karşıya kalıyor. Aslında jenerasyonlar arasında da farklılıklar var. Anne karakterleri bu baskıyı kabul eden, direnç göstermeyen kadınlar. Henüz kültürleşmemiş kendi kültürünü küçük Almanya’sında sürdüren kadınlar. Bir sonraki jenerasyonda kabuğunu kırmaya çalışan kadınlar var. Bir de marjinal diye konumlandırdığımız kadınlar var. Türkiye’ye dönen ve Almancı olarak nitelenen kadınlar. Özellikle daha genç yaşta olan, özgürlükçü Türk toplumuna da uyum sağlayamayan bir tarzları var." Türkiye’nin çok fazla beyin göçü verdiği bir dönemde olunduğunu vurgulayan Çakar, "60-70 sene önce oraya giderek yerleşmiş vatandaşlarımızla bu durum başlı başına bir paradoks oluşturuyor. Bu insanların memleket hasreti var. Çünkü uzun yıllar ırkçılıkla mücadele ettiler. Ayrıca yıllarca işçi sınıfı olarak büyük zorluklar yaşadıkları da oldukça net bir gerçeklik. İşte bu nedenle bu konuyu incelenmeye değer buldum" ifadelerine yer verdi.