ASAYİŞ - 06 Ağustos 2024 Salı 18:20

Saldırıya uğrayan savcının eşi: "Dehşete düşürücü bir olaydı"

A
A
A

Ordu’nun Aybastı ilçesinde ailesi ile birlikte saldırıya uğrayan Cumhuriyet Savcısı Mücahit Şamil Koca’nın eşi Dilara Koca, “Bize sürekli agresif tavırlar ile yaklaştılar, böyle bir olayın yaşanması, annemin ve bebeğimin yere düşmesi bizi çok kötü etkiledi. Dehşete düşürücü bir olaydı” dedi.

Ünye Cumhuriyet Başsavcılığında görevli Cumhuriyet Savcısı Mücahit Şamil Koca, ailesi ile birlikte gittiği Aybastı ilçesi Perşembe Yaylası’nda çıkan tartışmada saldırıya uğradı. Olayda Cumhuriyet Savcısı Mücahit Şamil Koca, sağ kulağına yumruk darbesi alırken, kayınvalidesi ve kucağında olan 9,5 aylık bebeği yere düşerek yaralandı.

Savcının eşi Dilara Koca, yaşadıkları olayı İhlas Haber Ajansı’na (İHA) telefon bağlantısı ile anlattı.

“Yaşananlar bizi çok kaygılandırdı”

Dilara Koca, “Yaşanan olayın dehşeti zaten bizi çok kaygılandırdı ve bebeğin orada olması ve yere düşmesi zaten bizi çok etkiledi. Olayın gerçek yüzünü zaten doğru haberler yayıldıktan sonra çok şükür herkes biliyor. Böyle bir olayın yaşanmasına çok üzüldük” diye konuştu.

“İş yerine ilk gittiğimiz andan itibaren agresif tavırlar vardı”

İlk gittikleri andan itibaren iş yeri sahipleri ve çalışanlarının kendilerine agresif tavırlar ile yaklaştıklarını belirten Dilara Koca, “Biz içeriye normal bir şekilde girdiğimizde, karnımız da çok fazla aç olmadığından, sipariş vermeden ve masaya oturmadan önce yemeğin ne kadar sürede çıkabileceğini sorduk. İlk önce bir kişi 20 dakika, ardından sahibi olduğunu düşündüğüm kişi ‘yok 30 dakika’ dedi. Üst katta oturma yerleri vardı ancak ‘temizlik var’ diyerek çıkmamıza müsaade etmediler. O esnada üst kattan başka birileri de iniyordu. Bu olayda bize ‘yer yokmuş da biz olay çıkartmışız’ gibi bir algı oluşturuldu. Soy isimlerine (Güleç) hiç yakışmayacak güleçlik ile değil de asık bir suratla ‘üst kat temizleniyor, yuvarlak masaya geçebilirsiniz’ dediler. Biz masaya geçmeye yeltendiğimiz esnada bize siparişin uzayacağını söyleyince hiçbir şey söylemeden, tepki göstermeden vazgeçerek dışarıya çıktık” ifadelerini kullandı.

“Tavsiye üzerine gitmiştik”

Dışarıya çıktıktan çok kısa bir süre sonra içeriye geri geldiklerini ancak bu sefer de siparişin hazırlanma süresinin 1 saat olarak kendilerine iletildiğini aktaran Koca, “Zaten tepki vererek çıksak içeriye geri dönemeyiz. Birkaç metre uzaklaştıktan sonra yine farklı bir yerde de siparişin uzun sürebileceğini, bize de burayı tavsiye ettikleri için, aklımızda da kalmasını istemediğimiz için Güleç Izgara Salonu’nda yemek istedik ve normal bir şekilde içeriye geri girdik, zaten ilk başta tartışmış olsak kendimiz de girmek istemeyiz. İçeriye girince onların bize ilk başta yönlendirdikleri masaya geçtik ve oradan gelen bir beyefendi bize sipariş verip vermediğimizi sordu. Vermediğimizi söyleyince ‘1 saat sürer’ dedi. Zaten o esnada birkaç adım atıp geri geldik, masa boş, masada da kimse yoktu” şeklinde konuştu.

“Bize, ‘neden sürekli dükkana giriyorsunuz?’ dediler, bütün olaylar 10 dakika içerisinde gerçekleşti”

Izgara salonuna ilk girdikleri andan ve saldırının olduğu zamana kadar geçen sürenin yaklaşık 10 dakika sürdüğüne dikkat çeken Dilara Koca, “Öyle anlatıldığı gibi yarım saat 40 dakika sürmedi. Bazı medya kuruluşlarına ‘savcı sipariş verdi, yarım saat süre verildi, geri geldiğinde yemek yenemediği için, yer kalmadığı için sinirlendi’ gibi olaylar konuşuldu ancak bu tür olaylar hiç olmadı. İçeriden ilk çıkışımız ile geri gelişimiz arasında 2 dakika yoktur, zaten bütün olay 10 dakika içerisinde oluyor. Biz zaten sipariş bile vermedik ki bekleyelim. Sonrasında bize siparişin 1 saat süreceğini söyleyince neden sürekli farklı süre söylendiğini sorduk. O esnada kasada çalışan olduğunu düşündüğüm bir kişi bize ‘niye sürekli dükkana girip çıkıyorsunuz?’ dedi, eşim de ‘biz müşteriyiz neden girmeyelim ki?’ dedi. Sonrasında eşim iş yerinin sahibi ile görüşmek istedi. Bu esnada derdini anlatmaya çalıştı. Kendisinin Cumhuriyet savcısı olduğunu ve jandarma ekiplerinin tavsiyesi üzerine, güzel bir yer olarak söylendiği için burayı tavsiye ettiğimizi söyledi. Jandarmanın önerisinin aslında onları mutlu etmesi bile gerekirdi. Sonrasında eşime ‘sen neden kimliğini söylüyorsun ki şimdi?’ dedi. Sonrasına beyaz tişörtlü birisi, eşim iş yeri sahibi ile konuşurken agresif tavırlar sergiledi, sonrasında biz normal bir şekilde dışarıya çıktık, görüntülerde de mevcut” açıklamalarında bulundu.

“İlk başta saldırıyı anlamadım, annem ve bebeğimin yere düştüğünü sonradan fark ettim, dehşete düşürücü bir olaydı”

Cumhuriyet Savcısı Mücahit Şamil Koca’nın eşi Dilara Koca, son olarak yaşananları şu şekilde anlattı:

“Biz dışarıya çıktıktan sonra turuncu önlüklü bir kişi olayın ne olduğunu sordu, eşim de geri döndü ve o şahsa derdini anlatmaya çalıştı. O esnada bize soru sorun şahıs içeride değildi, bizim olayımıza vakıf da değildi ama o kadar çok sinirlendi ki aslında kendisi ile muhatap da olmadık. O da bize kükremeye başladı, o esnada içeriden koşarak yanımıza geldi, sonrasında birisi eşime vurdu. İlk başta ne olduğunu da anlamadım, sadece bırakıp gitmek istedik. Sonrasında o kalabalıkta arbedede ile birlikte annem ve kucağındaki bebeğim yere düşmüşler. O esnada fark edemedik, gördüğüm şey annemin ve kızımın yerde yatıyor oluşuydu. Onları hemen kaldırdım ve bir anda ‘bebeğimi düşürdünüz’ diye bağırdım. Dehşete düşürücü bir olaydı, sonrasında oradan ayrıldık. Şahıslar o kadar agresifti ki, jandarma ekipleri geldiğinde dahi halen agresif tavırları devam ediyordu. Sanırım kendilerinde ‘müşteri gelse de olur, gelmese de olur’ düşüncesi vardı. Annem, babam, bebeğim, yeğenim ve biz çok kötü bir durum yaşadık.”

Selim Kuşcu



Saldırıya uğrayan savcının eşi: "Dehşete düşürücü bir olaydı"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Çayırhan Termik Santrali işçilerinden Ankara’ya yürüyüş Ankara’nın Nallıhan ilçesinde Çayırhan Termik Santrali’nde özelleştirme karşıtı eyleme devam eden enerji ve maden işçileri, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüyüş başlatma kararı aldı. Çayırhan Termik Santrali’nde özelleştirmeye karşı eylem yapan maden işçileri, 9’uncu günde Ankara’ya yürüyüş başlattı. Türkiye Maden İşçileri Sendikası (MADEN-İŞ) Genel Başkanı Nurettin Akçul, özelleştirmenin iptal edilmemesi üzerine Maliye ve Hazine Bakanlığı’na kadar yürüyeceklerini dile getirdi. Akçul, yürüyüş öncesi yaptığı konuşmada Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesi ve varlık satışı kararı alınmasına karşı 9 gündür mücadele verdiklerini belirterek, “20 Kasım Çarşamba gününden bu yana yer altında bulunan 500 madencimiz kararlı bir şekilde eylemlerini sürdürürken, bizler de varlık satışına karşı sesimizi duyurmak için Ankara’ya yürüyoruz” diye konuştu. “Bakanlık yetkilileri şartnamede düzenlemelere gidileceğini ancak özelleştirmenin iptal edilmeyeceğini ilettiler” Akçul, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ve Bakanlık yetkilileri ile iki gün önce yapılan görüşmede özelleştirmeye neden karşı olduklarını ve bölge halkının taleplerini ayrıntılarıyla aktardıklarını söyleyerek, “Dün Bakanlık yetkilileri bizleri arayarak taleplerimizi dikkate aldıklarını, bu doğrultuda şartnamede bazı düzenlemelere gidileceğini ancak özelleştirmenin iptal edilmeyeceğini ilettiler. Enerji Bakanlığımızın yapacağı değişiklikler maalesef varlık satışını iptal etmeden işçilerimizin geleceğini garanti altına almamaktadır. Bu nedenle işçilerimize gereken güvencenin verilmediği, varlık satışının iptal edilmediği bu özelleştirmeye karşı yer altında ve yer üstünde son derece zor şartlarda günlerdir hak mücadelesi veren işçilerimizle birlikte Ankara’ya Maliye ve Hazine Bakanlığı’na gidiyoruz” dedi. Akçul, alınan varlık satışı ve özelleştirme kararından acilen dönülmesi gerektiğini kaydederek, “Bu bir hak mücadelesidir. İşçinin ekmeğini, emeğini ve alın terini kimseye teslim etmeyeceğiz. Ülkemizin menfaati için işçilerimiz ve bölge halkı için bu haklı mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Karabük Şahin, “Kilit ustamız ilimizi onurlandırdı” AK Parti Karabük Milletvekili Cem Şahin, UNESCO tescilli kilit ustası Hüseyin Özdemir’in ‘Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni’nde ödül almasının kenti gururlandırdığını belirtti. Şahin, “Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ’Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni’nde Karabük’ümüz adına büyük bir gurur yaşadık. Safranbolu’muzun Demirciler Loncasında yarım asırdır Ahilik kültürüne bağlı kalarak geleneksel metal işçiliği ve kapı süsleme sanatını icra eden Hüseyin Şahin Özdemir ustamız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden ’Yaşayan İnsan Hazineleri’ ödülünü alarak ilimizin adını bir kez daha onurlandırdı” dedi. “TBMM Başkanımız Numan Kurtulmuş ile Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un da teşrif ettiği bu anlamlı törende, kadim kültürümüzün ve eşsiz zanaatlerimizin temsilcisi olan Hüseyin ustamızın başarısı hepimiz için büyük bir mutluluk vesilesi oldu” diyen Özdemir, “Bu vesileyle, Hüseyin ustamız nezdinde ilimizin sanatlarını yaşatan, kültür ve medeniyet mirasımızı geleceğe taşıyan tüm ustalarımıza ve sanatçılarımıza şükranlarımı sunuyor, her daim yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum. Karabük’ümüzün değerlerini ulusal ve uluslararası arenada tanıtmak için çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.