EKONOMİ - 30 Ekim 2024 Çarşamba 11:12

Ordu’da yumurta sektörü ayağa kalktı

A
A
A
Ordu’da yumurta sektörü ayağa kalktı

Ordu’da 5 yıl öncesine kadar kapanma noktasına gelen organik yumurta işletmeciliği, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in destekleri ile adeta küllerinden doğdu. Yılda 45 milyon adet yumurta üretim kapasitesine ulaşan işletmeler, zincir marketlerle Türkiye’nin dört bir yanında Ordu yumurtası tüketilmesini sağlıyor.



Projeler meyvesini veriyor


Göreve geldiği günden bu yana fındık haricinde üreticilere ek gelir sağlamak adına birçok projeyi hayata geçiren Başkan Güler’in kapanma noktasına gelen yumurta ve eğitici tesislerinin yeniden canlandırılması amacıyla başlattığı projeler meyvelerini verdi. Daha önceleri 15 milyon civarı yumurta üretimi yapılan Ordu’da Büyükşehrin üreticilere verdiği desteklerle bu sayı yaklaşık 45 milyona ulaştı. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in kendilerine çok önemli destekler verdiğini aktaran Ordu Yumurta Üreticileri Birliği Başkanı Celal Sezgi, yıllık 15 milyon yumurta üretiminin verilen desteklerle 45 milyon rakamına ulaştığını söyledi.



45 milyon yumurta üretiliyor


Başkan Güler’in yumurta sektörünü ayağa kaldırmak adına büyük çaba sarf ettiğini aktaran Sezgi, “2014 yılında başlayan serüven 2019 yılında Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Mehmet Hilmi Güler’in göreve gelmesinin ardından farklı bir yöne doğru eğilmeye başladı. Başkanımız gerçekten kriz içerisinde olan bir sektörü ayağa kaldırmak adına elinden ne geliyorsa yapmaya çalıştı. Başkanımızdan önce bizim yıllık yumurta üretim kapasitemiz yaklaşık 15-20 milyon civarındayken ilk etapta 30-35 milyona şimdi ise yaklaşık 45 milyonluk organik yumurta üretimine ulaştı” dedi.



Hedef yıllık 100 milyon yumurta üretimi


Yapılan desteklemelerin detaylarını paylaşan Başkan Sezgi, yollarına emin adımlarla devam ettiklerini belirtti. Hedefi 100 milyon yumurta üretimi olarak belirlediklerini kaydeden Sezgi, şöyle konuştu:


“Süreç içerisinde Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımızın yüzde 80 hibeli yarka dağıtımı, sonraki süreçte yapılan yarka üretim tesisi, yem üretim ve paketle tesisinde üreticilerimize tahsis edilmesi ile üreticilerimiz büyük kazanımlar elde etti. Bu destekler sayesinde çok iyi yönde ilerliyoruz. Çok uzun zamanda alacağımız yolu verilen bu desteklerle çok kısa sürede kat ettik. Çok güzel bir üretim metodu ile yumurta üretimi yapıyoruz. İlk hedefte yılda 45 milyona ulaşan kapasitemize en kısa sürede 100 milyon seviyelerine dayandırmak ve üretici sayımızı arttırmak.”



Türkiye Ordu yumurtası tüketiyor


Pazar sorununu da Başkan Güler’in çözüme kavuşturduğunun altını çizen Sezgi, Türkiye’nin önde gelen zincir marketlerinde Ordu yumurtasının satıldığını belirtti. Türkiye’nin Ordu yumurtası tükettiğini vurgulayan Sezgi, şunları kaydetti:


“Pazarlama konusunda da yaşadığımız sıkıntıların büyük bir bölümünü Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımız sayesinde aşmış durumdayız. En önemlisi Türkiye’nin önemli zincir marketlerinden birisi kapılarını bize açtı. Bölgede üretilen yumurtaların büyük bir bölümü bu markete gidiyor. Bunun yanında bir başka zincir market ile anlaşmamız oldu, farklı marketler ile de çalışıyoruz. Bu 3 ciddi pazarımızın da alt yapısı yine Ordu Büyükşehir Belediye Başkanımız oluşturdu. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Birlikte çok daha güzel çalışmalar yapacağız.”



Ordu’da yumurta sektörü ayağa kalktı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul Adliyesi’ndeki terör saldırısına ilişkin örgütün sözde Türkiye sorumlusu hakim karşısında İstanbul Adalet Sarayı’ndaki polis noktasına düzenlenen terör saldırısına ilişkin 19 sanığın ayrı ayrı yargılandığı davalar çerçevesinde DHKP-C terör örgütünün sözde Türkiye sorumlusu olduğu iddia edilen sanık hakim karşısına çıktı. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nın C kapısındaki polis kontrol noktasına 6 Şubat 2024’de DHKP-C silahlı terör örgütü tarafından silahlı saldırı düzenlenmişti. Saldırıyı gerçekleştiren teröristler Emrah Yayla ve Pınar Birkoç etkisiz hale getirilirken, saldırıda 1 vatandaş hayatını kaybetmiş, 3’ü polis 6 kişi de yaralanmıştı. Saldırıya ilişkin tespit edilen 19 sanığın ayrı ayrı yargılandığı davalar çerçevesinde örgütün sözde Türkiye sorumlusu olduğu iddia edilen Ayten Öztürk’ün ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis talebiyle yargılanmasına başlandı. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Ayten Öztürk ve avukatları hazır bulundu. "Çağlayan’da yaşanan olayda rastgele beni de gözaltına aldılar’’ Duruşmada savunma yapan sanık Öztürk, "Aylardır neden tutukluyum diye sormak istiyorum. Ev hapsindeyken kolumda kelepçeli vaziyette evime baskın yapılarak gözaltına alındım. Evimde tek bir suç unsuruna rastlanmadı. Mafya çetelerine hiçbir uygulama yapılmazken, bana büyük bir muamele uygulanıyor. Benim yaptığım tek şey uğradığım işkenceleri ve haksızlıkları dile getirmekti ve sonucu böyle oldu. Bir taciz olayı yaşandığında olayı kaldırımda izlediğim gerekçesiyle gözaltına alınmış ve tutuklanmıştım. Bu olay üzerine Çağlayan’da yaşanan olayda rastgele beni de gözaltına aldılar. Yalan yanlış ifadelerle hala bu durumdayım. Üzerime atılı suçlamalar altı boş, asılsız suçlardır. Pınar Birkoç’u tanımıyorum. Tahliyemi ve beraatımı talep ediyorum’’ dedi. "Yaptığı işlemler HDP doğrultusunda değerlendiriliyordu’’ Mahkemeye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanan ve sesi değiştirilip yüzü gizlenen gizli tanık, sanık Öztürk’ü 2015 ile 2011 yılları arasında örgütün finansal örgütlenmesinden tanıdığını belirtti. Tanık ifadesinde, "Kendisi mahallelerde örgüte yönelik kampanya yönlendirmek ve örgüte eleman sağlamak işlerinde, örgütün varlığının sürdürülmesine yönelik işler yapıyordu. Yaptığı işlemler ise HDP doğrultusunda değerlendiriliyordu. Bu değerlendirme evresinde Ayten Öztürk, Süleyman Matur gibi isimler vardı. Öztürk, eğitim programları gibi faaliyetlerde bulunuyordu. Örgüte yönelik haftada bir kere toplantı yapılırdı, faaliyetler değerlendirilirdi. Ayten de bu toplantıları organize ederdi. Ben örgütten ayrıldıktan sonra kendim teslim oldum’’ ifadelerini kullandı. Sanık avukatları, müvekkilin üzerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini ve kaçma şüphesi bulunmadığını söyleyerek, mahkemeden tahliyesini talep ettiler. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Ayten Öztürk’ün tutukluluk halinin devamına ve eksik hususların giderilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.
Samsun Sandıkçı: "Güvenli ve konforlu bir ulaşım için seferberlik halinde çalışıyoruz” Samsun’un Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, güvenli ve konforlu bir ulaşım için seferberlik halinde çalıştıklarını söyledi. Canik Belediye Başkanı İbrahim Sandıkçı, ilçeye yeni projeler ve yatırımlar kazandırmaya devam ettiklerini ifade etti. "Eser ve hizmet belediyeciliği anlayışıyla çalışmaya ve üretmeye devam ediyoruz" diyen Başkan İbrahim Sandıkçı, ilçede ulaşım ve sosyal yaşam alanlarına yönelik yatırımları hız kesmeden sürdürdüklerini belirtti. Canik’te güvenli ve konforlu yolları vatandaşların hizmetine sunmayı sürdürdüklerini belirten Başkan İbrahim Sandıkçı, “İlçemizde sorunsuz bir ulaşım için sahada yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. İlçede güvenli ve sorunsuz bir ulaşım için sahada hummalı bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini belirten Başkan İbrahim Sandıkçı, "Canik’imizdeki tüm yolları güvenli ve konforlu bir hale getirmek adına yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Asfalt yol, beton yol, sathi kaplama, taş parke yol, yol açma, kanal açma, yol genişletme ve yol tesviye çalışmalarımızı plan dâhilinde titizlikle sürdürüyoruz. Canik’te güvenli ve konforlu bir ulaşım için seferberlik halinde çalışıyoruz. Güvenli ve konforlu yollarla birlikte yeni sosyal yaşam alanlarını da Canik’imize kazandırmaya devam ediyoruz. Uzun yıllar hemşehrilerimize hizmet verecek olan, geleceğe yönelik eser ve hizmetleri ilçemize kazandırıyoruz. Tüm çalışmalarımızı büyük bir özveriyle sürdürüyoruz" dedi.
Antalya Alanya’da Dünya Hasta Hakları Günü tanıtıldı Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dünya Hasta Hakları Günü kapsamında bilgilendirme etkinliği düzenledi. Hasta Hakları Birim Sorumlusu Serpil Yıldırım tarafından poliklinik girişinde açılan stantta hasta ve hasta yakınlarına yönelik “Hasta Hakları ve Sorumluluklarıyla” ilgili bilgilendirme yapılarak broşür dağıtıldı. Bu broşürlerde, bilgi edinme, güvenli tedavi olma, mahremiyetin korunması ve tedavi sürecine katılma gibi önemli konular yer aldı. Hastalar, bu broşürleri alarak haklarını öğrenme fırsatı buldular. Ayrıca, sağlık hizmetleri sunan kurumların hastalara karşı olan sorumlulukları hakkında da bilgi verildi. Hastane yönetimi de düzenlenen organizasyona katılarak destek verdi. Yönetim birimi hasta ve hasta yakınları ile tek tek görüşerek haklarını ve sorumluluklarını anlattı, kişilerin konuyla ilgili düşüncelerini dinledi. Günün önemine binaen bir açıklama yapan Başhekim Doç. Dr. Yılmaz Güler, "Hasta hakları, insan sağlığının yüksek düzeyde korunmasını ve sağlık hizmetlerinin yüksek kalitede verilmesini amaçlar. Hasta Hakları Birimimiz ile sorunları yerinde çözmeyi amaçlamaktayız. Hastalarımız verilen her türlü hizmet ve imkânın neler olduğunu öğrenmeye, sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü ve yazılı isteme hakkına sahiptir. Hastalarımızın haklarını bilmeleri ve bu hakları kullanabilmeleri için üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Bu etkinlikle onların bilinçlenmesini sağlamak ve hasta memnuniyetini artırmayı hedeflemekteyiz. Hastalar ve hasta yakınlarının da hastane kurallarına uyması gerekir. Kendilerine daha iyi hizmet sunabilmek adına dilek, istek ve önerilerini hastanemizin Hasta Hakları Birimine iletebilir. Bu vesile ile tüm hastalarımızın ve hasta yakınlarının Hasta Hakları günlerini kutlar, sağlıklı günler dilerim" diye konuştu. Hasta yakınlarıyla bir araya gelindi Alanya Eğitim Araştırma Hastanesi’ne bağlı Toplum Ruh Sağlığı Merkezi (TRSM) sağlık çalışanları “Dünya Ruh Sağlığı” kapsamında bünyesinde sağlık hizmeti alan bireylerin yakınları ile bir araya geldi. Dünya Ruh Sağlığı ayında ruh sağlığının evrensel bir insan hakkı olduğuna dikkati çekmek adına TRSM biriminde sağlık hizmeti alan hastaların yakınlarının katıldığı bir söyleşi düzenlendi. Düzenlenen organizasyon kapsamında; ruhsal bozuklukların belirtileri, ruh sağlığı, şizofreni ve bipolar hastalıklar konusunda bilgi verildi. Toplum Ruh Sağlığı Merkezinde hizmet veren sağlık çalışanları düzenlenen organizasyonda ünitede verilen hizmetlere de değinilerek burada bir aile olduklarını her zaman yanlarında olduklarını dile getirdi.
Gaziantep Meme kanseri hastalarının umut dolu hikayeleri devam ediyor SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji Merkezi’nde tedavi gören meme kanseri hastaları, 1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında düzenlenen programda, umut dolu hikayelerini paylaştı. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Göktürk Maralcan, “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” etkinliğinde yaptığı konuşmada, süreçte görev alan hekimler ve hastaların başladıkları noktadan bugün gelinen noktaya kadar elbirliği ile katedilen yolu değerlendirmek amacıyla bir araya geldiklerini söyledi. Meme kanserinde 10 yıllık sürenin çok önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Maralcan, “Tanı, tedavi ve takibi açısından 10 yıldan sonra hastalığın tekrarlama riski çok düşük. Meme kanserinde üç çeşit tedavi var. Bunlar cerrahi, kemoterapi ve radyoterapidir” dedi. Prof. Dr. Maralcan, “Her hasta üç tedaviyi bir arada alacak demek değil ama genelde üç tedavi uygulanıyor. Ancak, tedavideki en önemli nokta bu üç tedavi uygulanacaksa mutlaka uygulanmalıdır. Tedavi hastalara göre değişir. Hastalarımız ihtiyaç duydukları her zaman bize başvurabilir” ifadelerini kullandı. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı / Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Yıldırım ise meme kanserinin tanısından, cerrahisine ve tedavisine kadar uzun yolculuğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Yıldırım, “Hastalarımızla bir araya gelme amacımız bir farkındalık oluşturup bu sayede hem hastalığın erken tanısını sağlamaya hem de tedaviyle ilgili kaygıları azaltmaya çalışıyoruz. Tedavi bir süreçtir ve yaşam boyu devam eder. Bu bilinçle hastalarımızda bir farkındalık oluşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Doktorun verdiği güven ve sizde oluşturduğu etki çok önemli SANKO Üniversitesi Hastanesi Onkoloji Merkezi Sorumlu Hemşiresi İbrahim Kelleci’nin yönetiminde düzenlenen toplantıda hastalar öykülerini paylaştı. Özel sektörde yönetici olarak görev yapan R. H. (46) çok kısa bir sürede hızlı bir şekilde hastalığı teşhis edildiği için kendini şanslı hissettiğini belirtti. Tesadüfen eline gelen kitle nedeniyle ertesi gün doktora giden R. H., tetkikler sonucu kanser tanısı konulduktan sonra yaşadıklarını şöyle dile getirdi: “Patoloji sonucunda kitlenin kötü huylu olduğunu öğrenince bir an duruyorsunuz, tam bir şok yaşıyorsunuz, hiç beklemiyorsunuz, konduramıyorsunuz. Çocuklarım, eşim ne olacak diye düşündüm. İlk şoku atlattıktan sonra eşimle en iyi tedavi sürecini nasıl yürütebileceğimizi değerlendirmeye başladık. Çevremden Prof. Dr. Göktürk Maralcan Hocamızın ismini çok duydum. Hocamla tanışınca farkını hissediyorsunuz. Doktorun verdiği güven ve bıraktığı etki çok önemli. Bütün süreçleri bize o kadar güzel anlattık ki, aklımızda hiçbir şüpheye yer kalmadı. Ameliyat ve sonrasında radyoterapi süreçleriyle bugüne geldik şimdi çok şükür iyiyim. İnşallah bir daha karşılaşmam, hastalığı yendim diyorum. Hocama tekrar teşekkür ediyorum.” İki çocuğum var, ayakta durmam lazım Yaklaşık bir yıl önce meme kanseri tanısı konulan SANKO Üniversitesi Hastanesi servis sorumlu hemşirelerinden S. K. (37), tanıdan bir süre önce kitleyi fark ettiğini ancak konduramadığını ifade etti. “Sağlıkçı da olsak doktora gitmeyi sevmiyoruz. Fark etmeme rağmen birkaç gün geçti. Kitlenin büyüdüğünü hissettiğimde bir arkadaşımla paylaştım. Hastanemizde ilgili birime başvurdum. Ultrason çekimi sonrasında Prof. Dr. Göktürk Maralcan hocamla süreci başlattık. Biyopsi sonucum kötü geldi, üçüncü evreydi. Kanser olduğunu duyunca insan çok kötü hissediyor. ‘Buraya kadarmış herhalde ben öleceğim’ diye düşündüm ancak ‘iki çocuğum var, benim ayakta durmam gerek’ dedim. Bu süreçleri aile, yakınlar ve dostlarla birlikte atlatmak lazım. Ardından kemoterapi süreçlerim başladı, saçlarım döküldü, mide bulantıları, yemek yiyememe bir sürü yan etki yaşadım. Dört kür kemoterapi aldıktan sonra ameliyat süreçlerine geçtik. Sonrasında ışın tedavimi aldım ve dört aydır çalışıyorum. Şu anda çok iyiyim. Herhangi bir sıkıntım yok, kontrollerimi yaptırıyorum. Bir yıl akıllı ilaç tedavim devam edecek. Hocalarım Prof. Dr. Mustafa Yıldırım ve Prof. Dr. Göktürk Maralcan’a çok teşekkür ediyorum.” Farkındalıklarınız ve öncelikleriniz değişiyor SANKO Üniversitesi Sosyal Kurumsal Hizmetler Müdürü B. T. (38) ise kendine meme muayenesi sonucu kitleyi tespit ettiğini ve hemen SANKO Üniversitesi Hastanesi’ne başvurduğunu anlattı. Tetkikler sonucu hızlı ilerleyen kötü huylu bir meme kanseri teşhisi konulduğunu kaydeden B. T. “Uzman hekimlerimiz ile teşhis ve tedavi üniteleri sayesinde süreci çok rahat yönetebildik. Bu konuda çok şanslı hissediyorum” diyerek mutluluğunu aktardı. Kemoterapi, ameliyat ve radyoterapi tedavileri sonrası, düzenli kontroller ve akıllı ilaçla tedavinin devam ettiğini, teşhisten bu yana üç buçuk yılı geride bıraktığına işaret eden B. T., sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir çocuğum var ne olacak diye çok üzülmüştüm. Saçlarım döküldü. Pandemi gibi zorlu bir süreç yaşadık. Babamı kaybettim. Çok zor dönemler yaşadım. Ancak dönüp baktığınızda her şey yerli yerini buluyor. Hayat bir şekilde kaldığı yerden devam ediyor. Sadece farkındalıklarınız ve öncelikleriniz değişiyor. Kendime biraz daha önem vermeye ve zaman ayırmaya başladım. Ameliyat süreçleri hepimizin yaşadığı benzer şeyler yani herkese uygulanan tedavi protokolleri. Bana danışan kişilere rehberlik etmeye çalışıyorum. İşim gereği sosyal faaliyetler yaptığımdan ‘erken teşhis hayat kurtarır, meme muayenesine önem verin’ gibi etkinlikler düzenliyoruz. O an fark etmiyoruz bunların ne kadar önemli olduğunu ama yaşadığım süreç bunların önemini gösterdi. Bu süreçte yanımda olan herkese, Prof. Dr. Göktürk Maralcan Hocam ve ekibine, onkoloji merkezi ekibine çok teşekkür ediyorum.” SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı / Onkoloji Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Levent Elbeyli’nin de katıldığı program kapsamında kurulan stantta meme kanserine yönelik bilgilendirme yapılarak, farkındalık oluşturmak amacıyla ziyaretçilere pembe kurdele takıldı.
Samsun Gürcistan’dan Samsun’a geldi, şifa buldu Gürcistan’da 10 yıldır dizlerinde kireçlenme sorunu olan ve bu nedenle yürümekte, merdiven çıkmakta zorlanan kadın hasta, Samsun’da devlet hastanesinde yapılan ameliyat sonucu dizlerine takılan protez ile şifa buldu. Gürcistan’da yaşayan 66 yaşındaki Ketevan Babutsıdze, uzun yıllardır dizlerinde kireçlenme nedeniyle zor yürüyor ve merdiven çıkamıyordu. Gürcistan’da birçok hastane dolaşan 66 yaşındaki kadın, dizlerindeki soruna çare bulamadı. Sağlık Bakanlığı Samsun Gazi Devlet Hastanesi’nde görev yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Birol Gürler ile sosyal medya aracılığı ile iletişime geçen Ketevan Babutsıdze, tedavi olmak için Samsun’a geldi. Gazi Devlet Hastanesi’nde Dr. Birol Gürler tarafından yapılan ameliyat ile 2 dizine protez takılan hasta artık rahat yürüyebilecek. "Merdivenden çıkamıyordum" Ketevan Babutsidze, "Daha önce merdiven çıkamıyordum. 10 sene boyunca çok fazla diz ağrısı çektim. Samsun’a ameliyat için geldim. Dr. Birol Bey, 2 bacağımdan ameliyat yaptı. Şimdi çok iyi oldum. Gürcistan’da böyle ameliyat yapmıyorlar. Buraya geldiğim için çok mutluyum" dedi. "Önceki hayatına rahat ve ağrısız bir şekilde dönmüş olacak" Ameliyat hakkında bilgi veren Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Birol Gürler, "Her 2 dizin tanısını kireçlenme olarak koyduktan sonra kendisine ameliyat önerdik. Her 2 dizden total diz ameliyatı uyguladık. Hastayı ertesi gün ayağa kaldırıp yürüttük. Kendisini şifa ile taburcu ediyoruz. Önceki hayatına rahat ve ağrısız bir şekilde dönmüş olacak. Diz protezleri ameliyatları birçok hastanede yapılmış olmasına rağmen hastaneye ve hekime güven çok önemlidir. Hastamız Gürcistan’dan buraya gelerek Gazi Devlet Hastanesini tercih etmiştir" diye konuştu. "Türkiye dünyada hak ettiği yeri almak istiyor" Samsun Gazi Devlet Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mahmut Ulubay ise, "Sağlık turizmi son yıllarda dünyada büyük bir sektöre dönüştü. Ülkemiz de coğrafi konumuyla, doğal kaynaklarıyla ve verdiği sağlık hizmetiyle beraber çevre ülkeler için cazip bir ülke haline geldi. Ayrıca Asya ile Avrupa arasında bulunmamız sebebiyle ulaşımı kolay, bir o kadar da ekonomik sağlık hizmeti sunmaktayız. Bu sebeple Türkiye sağlık hizmetinde olsun, turizmde olsun kendini geliştirerek dünyada hak ettiği yeri almak istiyor" şeklinde konuştu.