KÜLTÜR SANAT - 12 Ekim 2024 Cumartesi 15:59

Hint Asıllı Ressam Sherreen ve Kızı Tia Niğde’de Resim Sergisi Açtı

A
A
A
Hint Asıllı Ressam Sherreen ve Kızı Tia Niğde’de Resim Sergisi Açtı

Niğde Belediyesi Sanat Galerisi önemli bir sergiye daha ev sahipliği yaptı.



Küratörlüğünü Ressam Safa Büte’nin yaptığı, Hint asıllı sanatçılar Niğde’de "Fırça darbeleriyle bağlanmış olan anne ve kızın, Shereen ve Tia’nın resim sergisi" temasıyla "Bonded by Brushstrokes- Fırçaların Darbeleriyle Birleşen" resim sergisi düzenlendi.


Niğde Belediyesi Sanat Galerisi’nde bugün düzenlenen törenle kapılarını açan sergide Ressam Sherreen ve Kızı Tia’nın eserleri sanatseverlerin beğenisine sunuldu.


“Şiirin, şarkının, sözün ve resmin olduğu bir ortamda şiddet olmaz ”


Açılış programında konuşma yapan Niğde Belediye Başkan Yardımcısı Muharrem Çifçibaşı, böyle sergilerin kentin tanıtılmasına öenmli katkılar sağladığını vurgularken sanatla iç içe olunduğu sürece şiddetin de azalacağını ifade etti.


Mustafa Kemal Atatürk’ün ’Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ sözünü hatırlatan Çifcibaşı, "Sanatı sevdiğimiz ve iç içe olduğumuz süre içerisinde şiddetin de azaldığını göreceğiz. Son zamanlarda her türlü canlıya karşı bir şiddet sarmalı içerisindeyiz, bu şiddet sarmalından çıkmak için insanlarımızın edebiyata, sanata, spora ve kültüre zaman ayırsalar, kendi duygu ve düşüncelerini kimi kalemiyle, kimi fırçasıyla kimi de fotoğraf makinesiyle yansıtabilseler. Şiirin, şarkının, sözün ve resmin olduğu bir ortamda şiddetin olmayacağına inanıyorum. Katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum." ifadelerine yer verdi.


Daha önce Dubai, Yunanistan, Bahreyn, Abu Dabi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde sergi açan anne ve kızı ise hayallerini gerçekleştirdiklerini ifade etti.


Müzik, doğanın görüntüleri, sesleri ve kokusundan ilham alınarak yapılan eserlerin yer aldığı sergi Niğde Belediyesi Sanat Galerisinde 19 Ekim tarihine kadar ziyarete açık kalacak.


(ST-TB-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DEVA Partisi 2. Olağan Büyük Kongresi gerçekleştirildi Ankara’da Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi 2. Olağan Büyük Kongresi yapıldı. DEVA Partisi, 2. Olağan Büyük Kongresi’ni gerçekleştirdi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan kongre divan başkanının seçilmesiyle devam etti. Divan Kurulu Başkanlığına Halil Çanakçı’nın seçildiği kongrede, tek aday olan Ali Babacan genel başkan seçilirken, yardımcılar ve yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi için sandığa gidildi. "Siyasi partilerin büyük kongreleri bir muhasebedir" Kongre öncesinde bir konuşma yapan Babacan, “Dertliyiz, içimiz kan ağlıyor ama umudumuzu asla yitirmedik hiçbir zaman yitirmeyeceğiz. Bu güzel ve büyük ülke için tüm varlığımızı ortaya koyarak yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Siyasi partilerin büyük kongreleri bir muhasebedir. Ülkenin geldiği durumun muhasebesidir. Partilerin yaptığı çalışmaların muhasebesidir. Büyük kongre aynı zamanda yeni bir heyecandır, yeni bir coşkudur. İşte bizim bu ikinci büyük kongremiz ve ikinci büyük kongremize giden süreçte de biraz önce değerli Divan Başkanımız İbrahim Bey’in de söylediği gibi çok ciddi bir özeleştiri ve iç değerlendirme sürecinden geçtik. Dış eleştirileri açık ve dış değerlendirmeleri de sonuna kadar kapıyı açan çok faydalı görüşmeler, değerlendirmeler, analizler, istişareler yaptık. Bütün bunların sonunda ve bütün bu çalışmaların sonucunda ise bizim şu anda yapmakta olduğumuz büyük kongremiz sadece partimiz için değil, Türkiye için yeni bir yolun başıdır” diye konuştu. "Siyaseti iki kutuplu hale getirip Türkiye’de siyaset yapma zeminini yok etmek istiyorlar" Kongrenin ana mesajının ‘yeni bir yol’ olduğunu belirten Babacan, "Neden yeni bir yol? Çünkü bunlar siyaseti 2 kutuplu hale getirip Türkiye’de siyaset yapma zeminini yok etmek istiyorlar. Türkiye’yi siyaset siyasetsizleştirmek istiyorlar. Siyaseti iki kutba ayırıp milletimizi birbirine kırdırmak istiyorlar, birbirine düşürmek istiyorlar. Çünkü ancak bu şekilde destek bulabiliyorlar. Bunlar siyaset zeminini yok edip çok sesliliğin, çoğulculuğun önünü kapatmak, Türkiye’nin renkliliğini siyah ve beyaz olarak iki alana hapsetmek istiyorlar. Bu model kavga üretir, çatışma üretir, çoğulculuğu yok eder ve Türkiye’yi geriye götürür. Bu model ülkeyi kırılmalara götürür. Bu model ülkeyi umutsuzluğa götürür. Sadece iki tercih var ve ülkenin çıkışı yok. Şu anda gençlerimiz umutsuzsa işte bu iki kutuplu siyaset sebebiyle umutsuz, her iki tarafta da aradığını bulamadığı için umutsuz. Bütün araştırmalarda şu anda başta gençlerimiz olmak üzere vatandaşlarımız ‘Gönlüme göre bir siyasi parti bulamıyorum. Beni temsil edecek insanlar bulmakta güçlük çekiyorum’ diyorsa bu iki kutba hapsedilmiş siyasetin sonucu işte biz tam da bu sebeple diyoruz ki milletimizi iti tercihten birine zorlayan bu dayatmaya itirazımız var. Demokrasimize nefes aldıracak, milletimizin gönül rahatlığıyla destek vereceği güvenli yeni bir yola ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
Manisa CHP lideri Özel’den savunma sanayii katkı paylarına tepki CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Savunma Sanayii Destekleme Fonu için alınması öngörülen katkı paylarını eleştirerek, "Geçen hafta ‘İsrail saldıracak’ diye laf ortaya attılar. Bizden ev alandan, araba alandan, vergi verenden, sigortalı çalıştırandan, her türlü beyannameden, hepimizden 70 milyar vergi toplamak için böyle bir söyleme girişmişler" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’nın Soma ilçesinde gerçekleştirilen Yırca Zeytin Festivali’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Özel, "Bugün siyasi hayatımda az yaşadığım, bundan sonra çok yaşayacağımı ümit ettiğim bir günü yaşıyorum. Siyasi hayatımız, CHP’nin geçmişteki Manisa milletvekilleri, Türkiye’deki bütün milletvekilleri, mücadelelerle, direnişlerle mağdurun, mazlumun, çevrenin, doğanın, hayvanseverlerin yanında geçti. Bazen başardık, bazen başaramadık. Bazen kaybederken kazandık. Bazıları kazanırken kaybettiler. Ben Yırca’da bir söz vermiştim, ‘Göreceksiniz. Bir gün Soma’yı alacağız. Manisa Büyükşehri alacağız. Yırca’ya geleceğiz ve burada zeytin festivali yapacağız’. İşte o gün bugün arkadaşlar” dedi. "Gebze’de 50 hayvan, 50 can zehirlenerek öldürüldü" Geçtiğimiz aylarda Meclis’te hayvan hakları yasasıyla ilgili mücadele verdiklerini ifade eden Özel, "Hep birlikte hayvan hakları yasasında çok büyük mücadele verdik aylarca. İstediklerini tam yapamadılar. Eğer olsaydı, hayvanları topla, götür, barınağa koy, iki ay bekle, sahiplenmiyorsa öldür diye kanun getirdiler. Buna çok büyük isyan oldu. Çok büyük itiraz oldu. O itirazın hem Meclis ayağında, hem sahada, o mücadelenin önünde olduk. İçinde olduk. O yasa, itlaf maddesi üstü örtülerek, birtakım yerleri yumuşayarak geçti ama yasanın esas mantığı şu; diyor ki topla, eskiden aşıla bırak vardı, ’bırakamazsın’. ’Barınak yap ama 2028’e kadar yap’. Para da vermiyor barınak için. Hayvan hakları fonu vardı, Meclis’te tüm partilerin uzlaşıp önerdiği. Onu da yapmadı. Ne oluyor, hayvanı al, tut, sığmıyor. Bırakamazsın, cezası var. Ne yapacağını yazmadan söylüyor. O hayvandan kurtul diyor. CHP’li belediyeler olarak bu kanunu uygulamayacağımızı, doğrusunu yapacağımızı, hayvanlara dokunmayacağımızı, barınakları çoğaltacağımızı, elden geldiğince, imkanlar dahilinde direneceğimizi söyledik. İhbarlar geliyor bazen. Bizzat genel başkan olarak ilgileniyorum. Efendim, şu belediyede hayvanlar alınmış, kaybolmuş. Ne oldu diye bizzat arıyorum. Çok şükür belediye başkanlarımız insan üstü gayretle bu işle mücadele ediyorlar. Ama dün ne oldu? Dün Gebze’de 50 hayvan, 50 can zehirlenerek öldürüldü. Niye, bu yasa onların kulağına gizlice bunu söylüyor diye. İlk niyet oydu. Al, 60 gün sonra öldür. Buna siz, biz, vicdanlı insanlar karşı çıkıyor diye öldürüp kapattılar üstünü. Ama bizim CHP’li belediye başkanlarının bilincinde olmayan belediye başkanı gerekli tedbirleri almadığı için maalesef, büyük bir katliamla karşı karşıyayız. Bunun peşini asla ve asla bırakmayacağız. Türkiye’de bir sokak hayvanları sorunu var. Bu sorun biraz da sınıfsal bir sorun. Hali vakti yerinde olanlar, güvenlikli sitede olanların, çocukları özel okula servisle gidenlerin, evladını, eşini araba ile işine bırakanların çok göremediği bir sokak hayvanları sorunu var. Sabah servise gidenlerin, erkenden camiye gidenlerin yaşadığı, servissiz öğrencilerin yaşadığı, servise yürüyen kadınların, genç işçilerin yaşadığı böyle bir sorun var. Bununla akılcı mücadele etmek lazım. Bunun kaynaklarını hep beraber bulmak lazım. İktidar, muhalefet el ele vermek lazım. Ama asla ve asla cana kıymamak lazım. Bunu buradan bir kez daha hatırlatıyorum. Bir kez daha çağrıda bulunuyorum” ifadelerine yer verdi. Özel’den Hitler benzetmesi "İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye" söylemlerine Hitler üzerinden benzetme yapan Özel, "İktidar partisinin genel başkanı 1 Ekim’de Meclis’e geldi. Açılış konuşmasının içinde bir cümle etti. ‘İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye’dir’ dedi. Bu öyle boşu boşuna edilmiş bir laf değil. Peşi bırakılacak bir laf değil. Ben çıktım. Kapının önünde dedim ki derhal Meclis’i kapalı oturuma çağıralım, gelsin bize bunu anlatsın. Neden kapalı? Açık olunca diyor ki canlı yayında devlet sırrı mı vereceğim? Bildiğim bir şeyler var, söyleyemem diyor. Buna oynuyor. Dedi ki ‘Bir sonraki hedef biziz.’ Kapalı oturuma çağırdık. Kapalı oturumun tutanakları 10 yıl açıklanamaz. Ama dedik ki eğer gerçekten İsrail’in Türkiye’ye saldıracağı böyle bir tehdit olduğuna ilişkin bilgi, belge ve kanıt varsa anlat. Seninle beraberiz. Yoksa anlatılanı anlatmam yasak. Ama anlatmadığınızı ifşa ederim, sizi millete şikayet ederim. İki bakan geldi, kendi gelmedi. Gelmeliydi, gelmedi. İki bakan, biri 40 dakika, biri 36 dakika, deyim yerindeyse havanda su dövdüler. Ne yapsınlar? Yapacak bir şeyleri yok. Bir laf etmiş, altını doldurmaya onları yollamış. Nasılsa 10 sene kimse duymaz. Bir kelime, sizin bilmediğiniz, televizyonlarda konuşulmayan, önemli bir bilgi yok. Hatta anlattıklarını şimdi burada anlatamam ama kendi anlatıyor ki İsrail’in tehdidi altında saydıkları ülkeler içinde Türkiye yok. Bunu o gün bakan söyledi, gizliydi. Dün iktidar partisinin grup başkanı da söyledi. Ama bir numara var. Ne var? Cumhurbaşkanı ağzıyla hepimize, ‘Arkadaşlar açsınız, yoksulsunuz, işsizsiniz, güvencesizsiniz, biliyorum ama tehlike büyük, beni desteklemelisiniz. İsrail bize saldırabilir, üçüncü dünya savaşı çıkabilir.’ O günden sonra televizyonlarda, efendim bizim kaç tankımız var? İsrail’in kaç tankı var? Bizde kaç firkateyn var, onda kaç var? Onda F-35 var. Biz de kaç F-16 var? Yani cambaza bakalım, kendi derdimizi unutalım. Eğer Türkiye’nin bir güvenlik sorunu olursa ben dün Çanakkale’deydim, bir güvenlik sorunu olduğunda 81 ilde şimdi yaşayan, Türkiye’deki 83 milyonun dedeleri, nineleri koyun koyuna kefensiz yatıyorlar Çanakkale’de. Öyle bir tehlike çıkınca, bu konuda vatanı, milleti korumakta kimse kimseden geri kalmaz. Ama iş o ki İsrail etrafına saldırırken, ’efendim bir sonraki hedef biziz’ deyip, gündemi güvenlik kaygılarına getirip, yoksulluğun konuşulmamasını isteyen bir anlayış. İşsizlik konuşulmasın. Bakın, şimdi bu ülkede yapılmaya çalışılanı, teşbihte hata olmaz 80 yıl önce Hitler Almanlara şöyle yapıyordu. Diyordu ki ’Alman çocuklarının tereyağına değil Alman tanklarının gres yağına ihtiyacı var. Yoksuluz demeyin’. Zayıf çocukları gösteriyorlardı, zayıf. Kedi yavrusu gibi. O fotoğraflara karşı Hitler diyordu ki ’O çocukların tereyağına değil tanklarımızın gres yağına ihtiyacı var. Tanklar olmazsa bu çocuklar yaşayamaz’. Ülkesini de dünyayı da felakete sürükledi. O yüzden biz bu ülkeyi barış içinde, birlik içinde, varlık içinde yaşatmak ve yönetmek zorundayız” şeklinde konuştu. “Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na ilave vergi verecekmişiz” Özel, "Bakın şimdi Tayyip Erdoğan’ın bunu niye yaptığının kanıtı çıktı ortaya" diyerek konuşmasına şöyle devam etti: "Geçen hafta eğer gel kapalı oturum demesek, o televizyonlarda savaş filmleri dönmeye devam etse. Kapalı oturumda hiçbir bilgi veremediler. Korkmayın, savaş yok. O gündemden çıkın, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik bu memleketin gerçek gündemine dönün demesek, işleri daha kolaydı. Şimdi dün bir kanun teklifi vermişler. Savunma Sanayii Destekleme Fonu, bu fona hepimizden para keseceklermiş. Bu kanun teklifini veren AKP Grubu’nun Başkanı Abdullah Güler diyor ki, ‘Bu kanun İsrail’in Türkiye’ye saldırma tehdidine karşı milli güvenliğimizi güçlendirmek için verildi.’ Ne yapacakmışız? Her gün vergi veriyoruz ya muhtarım, verdiğimiz vergi beyannamelerinin türüne göre, hepimiz 308 lira ile 604 lira arasında Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na ilave vergi verecekmişiz. Sosyal Güvenlik Kurumu’na beyanname veriliyor ya, yanında birisi çalışıyorsa veriyor. Beyanname başına 228 lira, her verişimizde vergi verecekmişiz. Gümrük idarelerine verilen beyannamelerde 624 lira verilecek. Kredi kartı olanlar belli bir limitin üstündeyse 750 lira vergi verecek. Gayrimenkul alıyorsun, şu köyde bir tane ev alıyorsun. 750 lira ilave vergi vereceksin. Sıfır araba alanlar 3 bin lira. İkinci el araba alanlar bin 500 lira. Her türlü vergi beyannamesi, gümrük beyannamesi, SGK’ya verilen beyannamede damga vergisi tutarı kadar daha damga vergisi. Kol saati alanlardan da ilave vergi alacaklarmış. Aynı teklifte motorlu taşıtlar vergisi düzenlemesi var. 100 santimetre küpün altında olan motosikletlerden, motorgücü 6 kw olan motosikletlere MTV yoktu biliyorsunuz. En küçüğüne. Bunlara motorlu taşıtlar vergisi gelmiş. Bunun yanında bu vergilerin yüzde 20’si de ayrıca savunma sanayine aktarılacakmış. Yani neymiş? Geçen hafta ‘İsrail saldıracak’ diye laf ortaya attılar. Bizden, ev alandan, araba alandan, vergi verenden, sigortalı çalıştırandan, her türlü beyannameden, hepimizden 70 milyar vergi toplamak için böyle bir söyleme girişmişler. Peki bu savunma sanayinde para yok mu? Varmış da bitmiş. Bizden 70 milyar istiyor, daha yeni 3 milyar lira para varmış burada. O parayı, 3 milyar lira parayı 2017’nin Şubat ayında Varlık Fonu’na bedelsiz devretmişler. Savunma sanayindeki ’paraya ihtiyaç yok’ demişler, kendi yönettiği fona yollamış. Şimdi bizden oraya yeni vergilerle para istiyor. Buradan açıkça söylüyoruz. Bu ülkede emeklilerin geçim sorunu var. 12 bin 500 liraya geçinmeye çalışıyorlar. Bu para sefalet ücretidir. Asgari ücrete zam yapmadılar. 17 bin lira ile insanlar geçinemiyorlar. Bu ülkenin güçlü bir ordusu var. O ordu ihtiyaç duyulduğunda her birimiz o ordunun neferiyiz. Bu ülke zor günlerden birlikte çıktı. Ama ülkeyi kötü yöneten ve bu kötü yönetiminden dolayı ekonomiyi perişan eden, işsizliği çözemeyen, enflasyonu tek hanelilerden yüzde 80’lere kadar çıkaran ve o çok eleştirdiği enkaz devraldığım dediği rahmetli Ecevit’ten, yüzde 30’larda enflasyon devralıp onun politikalarıyla düşerken kendi yanlış politikalarıyla yüzde 85’lere çıkaran, bugün yüzde 50 enflasyonu, daha aşağı çekemeyen, hayat pahalılığında hepimizi ezen bu iktidar şimdi, ‘Savaş çıkacak, sesinizi çıkarmayın’ diyor. Onlara inanmayın. Savaş çıkarsa bu memleketi biz koruruz. Savaş filan çıkmayacak. Sen yoksullukla savaş, işsizlikle, hayat pahalılığı ile savaş. Savaş çıkacak korkusu ile memleketin gerçek sorunlarının konuşulmamasını isteyen Tayyip Erdoğan, bu ülkedeki insanlara yalan atmaktadır. Kandırmaktadır. Yetkisi, makamı gereğince elde ettiği bilgileri kendisinde var olduğunu söylediği bilgileri çarpıtarak, abartarak, olmayanı söyleyerek yoksulluğun üzerini örtmeye çalışıyor. Bunun için mücadele edeceğiz. Bunun için hep birlikte olacağız ve eninde sonunda biz yoksulluğu da işsizliği de kayırmacılığı da bu zengin sevip yoksulu ezen anlayışı da mahkum edeceğiz. Biz, size inanıyoruz. Yırca ruhuna, köylümüze, çiftçimize, işçimize inanıyoruz. Biz, Türk halkına, Türkiye’de yaşayan herkese inanıyoruz. Biz haklıyız. Biz başaracağız, biz kazanacağız." Özel, konuşmasının ardından Yırca Mahallesi’nde zeytin fidanı dikerek hasat yaptı.
İzmir AK Partili Hamza Dağ: “İzmir, 31 Mart seçimlerinde CHP’ye sarı kart vermiştir” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, İzmir’in 31 Mart seçimlerinde CHP’ye sarı kart verdiğini belirterek, "Kırmızı karta da az kaldı" dedi. İzmir’de AK Parti Karabağlar 6. Olağan İlçe Kongresi, Karabağlar Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi.Kongrede konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Geçen 23 yılda AK Parti samimiyet ve güven oldu. AK Parti umut, icraat, gelecek oldu. Milletimiz karşılaştığı her zorluğu, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan ile aşabileceğini düşünmektedir. Bir yerel seçimi geride bıraktık. Her yerel seçimden sonra bir hesaplaşma yapıyoruz. Bir İzmir söz vermiştik, o sözü yerine getirdik. Cumhurbaşkanımız bize görevi söylediğinde, ben kendilerine ‘İzmir’i biliyorum, işimizin zor olduğunu da biliyorum. Size iddialı sözler söyleyemeyeceğim ama İzmir’de duyacağınız ses Türkiye’nin her yerinden duyulacak. Burayı kendi kalesi gibi görülen şehirde herkes panik içinde burada belediyeyi kaybetmemek için canhıraş bir şekilde çalışma yaptılar. Yalana ve dezenformasyona da sonuna kadar başvurdular” dedi. Seçim döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) kendi vaatlerinin çok üstünde vaatler sunduğunun altını çizen Dağ, “Vaatleri unutulsun diye bekliyorlar. İlk defa hizmet, icraat konuşmaya başladılar. 6 aylık dönemde 180 günde eylem planları vardı. Bir adım dahi atmış değiller. Türkiye’nin en merkezi semti Alsancak’ta bir yağmur yağdığında 2 gencimizi kaybettik. ‘Ben büyükşehir belediye başkanlığına talip değilim, ben bu şehrin şehr-i emirine talibim’ dedim” diye konuştu. “İzmir ilk defa Türkiye’deki mesajdan ayrışmıştır” “İzmir’de sürekli olarak ya memur ya işçi eylemi oluyor” diyen Hamza Dağ, “Ben bugüne kadar en az 4 tane köprülü kavşağı, battı çıktıyı hayata geçirmiş olacaktım. Karabağlar’da 119 bin CHP, 112 bin AK Parti oy almış. İlçede 120 bin CHP, 105 bin biz almışız. 300 bin seçmenin olduğu bir ilçede aramızdaki fark 7 bin. Eksikliklerimizi tamamlayacağız. Mesaj nettir ve İzmir ilk defa Türkiye’deki mesajdan ayrışmıştır. İzmir Körfezi için, ‘Yüzecek bir Körfez değil ama turkuaz bir Körfez’e bakacağınızı vaat ediyorum’ dedim. 6 ayda en azından Çiğli Arıtma Tesisi’nde 4. fazın borçlanmasını tamamlamıştık. Hala o işi bitiremediniz. 100 bin metreküp kirli suyu Körfez’e deşarj yapıyorsunuz. Yağmur suyu ile kanalizasyon suyunu ayrıştırma için Dünya Bankası’ndan kredi çıkardık ama onun ihalesini yapamadınız” şeklinde konuştu. “İzmir 31 Mart seçimlerinde CHP’ye sarı kart vermiştir” “Körfez’e deşarj hala devam ediyor, önce onu durdurun” diyen Dağ, sözlerine şöyle devam etti: “Konak Tüneli yapacağız dedik eylemler, Çeşme Projesi’ni iptal ettirdiniz, bunu havalimanında yaşadık. Çeşme’de, Urla’daki konutlarında hayatlarından memnun oldukları için İzmir’in her durumda oy verdikleri, hizmet olmadığında da bunu hükümete atma konforuna sahip oldukları için konfordan vazgeçmiyorlar. Bu kısır döngü yıllardır böyle devam ediyor. Hizmeti getirir gibi bir şey yapıyorlar, sonra hamle yapıldığında bel altında vurmaya kadar her şeyi yapıyorlar. Sonra da hizmet getirmiyorsunuz diyorlar, kardeşim getiriyoruz. Hadi gelin şunu yapalım diyoruz. Hem hizmeti getirme, engel ol hem de İzmir bize oy veriyor söylemleri üzerinde sörf yapmak. İzmirliler, yerel seçimlerde size sarı kart gösterdi. Ben sandık sandık bize oy vermeyen, bu seçimde veren CHP’li seçmenleri çıkarttım. İzmirli sarı kartı verdi, kırmızı karta da az kaldı. ‘AKP İzmir’i teslim almak istiyor’ demiş. Bu çok talihsiz bir konuşma. İzmir 9 Eylül’de teslim alındı, o dönem de Müslüman Türk yurduydu, bundan sonra da kalmaya devam edecek.” “İzmir Körfezi vaatlerimiz arasındaydı” İzmir Körfezi’nin kendi vaatleri arasında bulunduğuna işaret eden Hamza Dağ, “Proje tanıtım toplantısında net bir şekilde söylediğimi hatırlıyorum. ‘Size yüzülecek körfez vaat etmiyorum ama Kordon’da Karşıyaka’da Güzelyalı’da çiğdem çitlerken turkuaz bir körfeze bakma vaat ediyorum’ dedim. 700 bin metreküp arıtılacak su Çiğli Artırma Tesisi’ne geliyor. Biz dördüncü fazın borçlanmasını, Soyer döneminde tamamlamıştık ama bu bitmedi. Bitmediği için her gün 100 bin metreküp suyu Körfez’e deşarj ediyorsunuz. Önce Körfez’i kirletmeyi durdurun dedik, CHP’li arkadaşlar rahatsız olmuş. CHP’li siyasetçileri İzmirli hemşehrilerime, İzmirli siyasetçi olarak şikayet ediyorum” dedi. “İzmir’i İstanbul’a teslim etmeye karar vermişler” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde gerçekleştirilen atamalarla ilgili de konuşan Hamza Dağ, “İzmir’i İstanbul’a teslim etmeye karar vermişler. İzmir’i İstanbul’un 40’ıncı ilçesi yapma yolunda adım attılar. Acaba İstanbul’un rantını bitirip İzmir’e adıma atmaya mı karar vermiş durumda? Eşsiz İzmir’in eşsiz insanları bu şehri İstanbul’a teslim etmenize karşı duracağız. Karşınızda Hamza Dağ’a oy veren İzmirliyi bulacaksınız. Sadece bize oy verenler değil, büyükşehir, ilçe meclisimiz, teşkilatımız burada. Yapacak olduğunuz yanlışlık olursa İzmirliye şikayet etmeye, o da olmazsa yargıya başvuracağız. Yılmadan, yorulmadan, usanmadan, bıkmadan çalışmaya devam. Çünkü AK Parti umudun adıdır, AK Parti geleceğin adıdır, AK Parti hizmetin adıdır, AK Parti icraatın adıdır. Adı olmaya devam edecektir” açıklamalarında bulundu. Hamda Dağ, son olarak kongrenin hayırlara vesile olmasını diledi. ‘Birlik, beraberlik, başarı’ vurgusu AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı ise, “Birlik, beraberlik, başarı. Bu 3 B’yi ne güzel formüle etmiş, AK Parti’nin formülü işte bu. Bugün bu salonda yenilenme, tazelenme, yola devam yönünde yola çıkıyoruz. Siyaset ekip işi, vefakar ve cefakar teşkilatımızla bugünlere geldik. Buradan güç birliğiyle çıkacağımıza olan inancım tam. Hayallerimiz büyük, inancımız tam. Durmak yok, yola devam” diye konuştu. “İzmir Türkiye’nin demokrasi burcudur” AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı da, “İzmir, Türkiye’nin demokrasi burcudur. AK Parti İzmir teşkilatları ise bu demokrasi burcunun siyaset tepesinde dalgalanan şanlı bir sancaktır. Bizim kongrelerimiz demokrasi şölenleridir. Başkalarının kongrelerindeki gibi sandalyeler, yumruklar havada uçuşmaz. Bizim kongrelerimizde Türkiye’nin yeni rotası çizilirken omuz omuza yürünecek yollar için söz verilir. Bu sözler kalplere nakşedilir ve yol arkadaşlığı devam eder. Çünkü AK Parti bizim için tek başına politik bir anlam taşımaktan ötedir” ifadelerine yer verdi. Kongrenin Karabağlar’a hayırlı olmasını dileyen Saygılı, güven tazeleyerek görevine devam edecek olan İlçe Başkanı Hüseyin Uzun’a muvaffakiyetler dilediğini ifade etti. “Anketlerimizde partimiz 1. sırada” Konuşmasına hayatını kaybeden eski AK Parti Karabağlar Gençlik Kolları Başkanı Emre Küçük’ü anarak başlayan İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, şu sözlere yer verdi: “Seçimlerde Cumhurbaşkanımızı yeniden başkan seçtik ve partimizi yeniden iktidar yaptık. Seçimde bazı mesajlar aldık ve bu mesajlar üzerine çok yoğun çalışmaya başladık. 6 aydır 31 Mart seçim sonuçlarını değerlendiriyoruz. Anketlerimizde partimiz 1. sırada. En yüksek teveccühle yoluna devam ediyor. CHP’liler milletimizin kendilerine verdiği yoğun desteği, 6 ayda bilemediler.” “Körfez’deki koku, bu şehre yapılan ihanetin kokusudur” CHP’ye yönelik “6 ayda görevi teslim aldığınız eski başkanlardan daha kötü bu şehri yönetebileceğinizi ispatladınız” diyen İnan, “İzmir Körfezi’nde derin bir koku geliyor. Bu koku 25 senelik CHP beceriksizliğinin kokusudur. Bu koku bu şehre yapılan ihanetin kokusudur. Bu koku riyakarsızlıklarının, samimiyetsizliklerinin ve İzmir’e söylemiş oldukları yalanların kokusudur” dedi. İnan, son olarak kongrenin ülkeye hayırlar getirmesini diledi. Divan Kurulu Başkanlığını 26. ve 27. Dönem Milletvekili, Ege Bölge Koordinatörü Ahmet Sami Ceylan’ın yaptığı korgrede tek aday olan Hüseyin Uzun, güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Kongreye AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan ve AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, MKYK Üyesi Dilek Yıldız Büyükdağ, İl Kadın Kolları Başkanı Emel Dalkıran ve teşkilat mensupları katıldı.
Kars Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan Iğdır ve Kars’ı Ziyaret Etti Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, bir dizi ziyarette bulunmak ve Serhat Kalkınma Ajansının 95. Yönetim Kurulu toplantısına katılmak üzere Iğdır ve Kars’a geldi. Bakan Yardımcısını, Iğdır havaalanında Iğdır Vali Yardımcısı Akın Oruç, SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca, Iğdır İl Sanayi ve Teknoloji müdürü İbrahim Yerlikaya, KOSGEB İl müdürü Mehmet Ali Çom ve Iğdır OSB müdürü Hakan Aras tarfından karşılandı. Ardından Iğdır Valiliğinde Ajansın 95. Yönetim Kurulu toplantısına katılan İnan, toplantı sonrası Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Iğdır Tuzluca ilçesine geçti. Serhat Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Tuzluca Tuz Terapisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Hayata Geçiyor” projesini yerinde inceleyen İnan, Tuzluca tuz terapi merkezinden ayrılarak Iğdır Organize Sanayi Bölgesine geçti. Organize sanayi bölgesinde, SERKA’nın desteklediği tesisleri yerinde inceledi. Ziyarette Bakan Yardımcısı Sayın İnan’a, Iğdır Valisi Ercan Turan ve Ajans Genel Sekreteri Nurullah Karaca eşlik etti. Ziyaretin ikinci günü Kars’a geçen İnan, Kars Valisi Ziya Polat’ı ziyaret etti .Valilik ziyaretinin ardından Kars Organize Sanayi Bölgesini ve bir dizi tesisi yerinde inceledi. Ziyaret sırasında Bakan Yardımcısına, SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca, Kars OSB Müdürü Filiz Çalış ve Kars Sanayi ve Teknoloji İl müdürü Ender Cihantimur eşlik etti.