GÜNDEM - 18 Temmuz 2023 Salı 11:01

Kurbağa avcılarının gece mesaisi

A
A
A
Kurbağa avcılarının gece mesaisi

Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden Muş’un Yaygın beldesine gelerek gece el fenerleriyle kurbağa avlayanlar görenleri şaşırtırken, kurbağalara en çok Akdeniz bölgesindeki lüks oteller ve Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin rağbet gösterdiği belirtildi.


Gece ellerindeki fenerler ve bellerine bağladıkları bidonlarla derelerde dolaşan kurbağa avcıları, elleriyle avladıkları kurbağaları bidonlara doldurarak Hatay’a görüyor. Kasık çizmelerini ayağına geçiren kurbağa avcıları, sulak alanlarda elleri ile avladıkları kurbağaları firmalara kilosu 100 liradan satıyor.


Gölet, dere ve nehir gibi sulak alanlarda avlanan avcılar, gece ortalama 30 kiloya yakın kurbağa avlıyorlar. Ustalığını babalarından öğrenen yeni nesil avcılar, çeşitli nedenlerle azalan kurbağa popülasyonuna rağmen mesleği sürdürmek adına mücadelelerine devam ediyor.


Çocukluğundan beri kurbağa avcılık yaparak geçimini sağlayan Sezer Yüceor, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinden Muş’a kurbağa avcılığı yapmak için geldiğini belirterek, “Hatay Kırıkhan ilçesinden bu işi yapmak için buraya geldik. Depremzedeyiz. Akşam 21.00’da başlayıp sabaha karşı 05.00’da bırakıyoruz. Nerede bir dere varsa biz orada avlanıyoruz. Bizim mesleğimiz çok zor. Bu mesleğimiz dedelerimizden bizlere kalan bir meslek. Çocukluğumuzdan beri bu mesleği yapıyoruz. 7 çocuğum var, bu işle ancak onların geçimini sağlıyorum. Kişi başı 3 günde 500 TL kazanıyoruz. Bu mesleğimizde yasak yok, hepimizin belgeleri var. Her gece kanalları dolaşarak avcılığımızı yapıyoruz. Avladığımız kurbağaları Adana ve Hatay’daki tüccarlara satıyoruz, onlarda bu kurbağaları Fransa başta olmak üze AB ülkelerine ihracatını yapıyor. Bu ülkelerde bu kurbağaları hem ilaç niyetine kullanıyorlar hem de yiyecek olarak tüketiyorlar. Yaz mevsiminde yılanlar çok olduğu için tulum ile avlanıyoruz. Kışın yılan olmadığı için biz kepçe ile avlanıyoruz. Türkiye’nin her yerine gidiyoruz, ama doğuya geldiğimiz zaman daha rahat avlanıyoruz. Çok misafirperverler” dedi.


Kurbağa avcılarından Tuncay Korkut ise bu işi Türkiye’nin her yerinde yaptıklarını belirterek, “Başka mesleğimiz yok. Ailemizi buradan kazandığımız para ile geçindiriyoruz. Deprem atlattık. Depremden çok etkilendik. Geçimimiz zora girdi. Başka iş bilmiyoruz” şeklinde konuştu.


Kurbağa avcılarının gece mesaisi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan çetesi davası devam ediyor İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’yenidoğan çetesi’ üyeleri, hakim karşısında savunmalarına devam ediyor. Hemşire olan tutuklu sanık Hakan Doğukan Taşçı. “Yoğun bakımlar ne kadar çok doluysa o kadar para kazanıyorlar. Bunun için de çaba sarf ediyorlar” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’yenidoğan çetesi’ne yönelik 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hakan Doğukan Taşçı, “Ben ilaçları satıp sanık Hasan Basri’ye parasını verirdim. Fırat Sarı böyle talimat vermişti çünkü. Bu bebeklerin kullanması gereken bir ilaç. Sigortası varsa SGK karşılıyor. Bu ürün zaten zayi oluyordu, çöpe gidiyordu. İhtiyacı olan hastaya vermeme durumu söz konusu değil. Çok ufak da komisyon alıyorduk, 600 lira. Doktor yerinde olmadığında acil durumlarda bebeklere işlem yaptığım oluyordu. Gıyasettin Mert ile çok tartışıyordum. Ben ambulans şoförü Gıyasettin Mert’i şikayet ettim zaten. Şafak Hastanesi’nde sürekli ihmali ölen hastalardan da bahsettim şikayetimde ama elimde çok fazla kanıt yoktu. Yoğun bakımlar ne kadar çok doluysa o kadar para kazanıyorlar. Bunun için de çaba sarf ediyorlar. Usulsüz sevkiyatlar yapıyorlar mesela. Hasta kabulü konusunda basit bir hastaysa Fırat Sarı’ya danışıp, kendimin kabul ettiği de oluyordu. Burada eksiklik doktorun olmamasından kaynaklanıyor. Doktor yoksa ve hastaya müdahale edilemeyecekse çocuk zaten ölecek. Ben buna göz yumamadığım için müdahale ediyordum” dedi.