SAĞLIK - 05 Ocak 2024 Cuma 14:36

Kıtlama olarak içilen sıcak çaylar yemek borusu kanserini tetikliyor

A
A
A
Kıtlama olarak içilen sıcak çaylar yemek borusu kanserini tetikliyor

Doğu Anadolu Bölgesinde sık görülen yemek borusu kanserine kıtlama olarak içilen sıcak çayın etkisinin olduğu uzman doktorlar tarafından açıklandı.



Doğu Anadolu Bölgesinde sıkça rastlanan yemek borusu kanseri üzerine yapılan bir araştırma, sıcak çayın bu kansere yol açtığını ortaya koydu. Uzmanlara göre sıcak çay tüketmenin tek nedeninin ise kıtlama yöntemi ile içilmesidir. Doğu Anadolu kentlerinde kıtlama şeker ile çay içme geleneğinin tarihi uzun yıllara dayanıyor. Çayın, parçalanmış sert dökme şekerin ağızda tutulmasıyla içildiği bu yöntem uzmanlara göre yemek borusu kanserine neden oluyor. Çay ocaklarında günlerini geçiren Muşlu vatandaşlar ise kıtlama ve sıcak çay içmeye devam ediyor.


Muş Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doktor Emrah Varan, bölgede sıcak çay tüketmenin en başlıca nedeninin kıtlama içilen çayların olduğunu belirterek, “Doğu Anadolu Bölgesinin Ağrı, Kars, Ardahan, Muş ve Erzurum illerinde bizim kıtlama dediğimiz yani çay şekerini ağıza alıp sıcak çayı içme alışkanlığı var. Bu alışkanlık kronik iritasyon dediğimiz yemek borusunda tahrişe sebep olur ve bu tahriş zamanla kansere sebep olur. Dünyada uzak doğuda, Türkiye’de de Doğu Anadolu’nun doğusunda yemek borusu ve yemek borusu başında kanser ihtimali daha yüksektir. Yani durum böyle olunca da sıcak çayı tek seferde yüksek miktarda ağza alıp içmemek lazım. Hem ağız mukozasını yakar hem yemek borusu ve yemek borusu başını yaktığı için kansere sebep olur. Bu konudaki önerilerimiz şöyle; çay kıtlama olarak içilecekse çayın sıcak olmamasına dikkat edilip yine tek seferde çok miktarda içilmemeli. Sıcak bir çay, salep dahi olabilir bir kereden yüksek miktarda alırsanız ve bunu sürekli yaparsanız kronik iritasyon dediğimiz sürekli yaralanmalardan sonra kansere dönüşür. Bu konudaki önerimiz bir kere çayın çok sıcak olmaması lazım, ağza alındığında dili ya da ağız mukozasını yakmaması lazım, bir ikincisi yüksek miktarda almamız lazım. Çay hepimizin tükettiği, toplumumuzun milli içeriklerinden biridir” dedi.


Muş’ta çay ocağı işletmeciliği yapan Yılmaz Alak ise bölgede çayın sıcak içildiğini belirterek, “Memleketimizde hava soğuk ve karlı geçiyor. İnsanlarımız ısınmak için sürekli hızlı hareket ediyor. Bu da yeme içmeye de yansıyor. Bölgemizdeki insanlar çayı ısınmak için içtiğinden dolayı çok sıcak tüketmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca kıtlama dediğimiz çay içme yöntemi de bizde çok yaygın. Kıtlama çay içenler çayın soğumasını beklemeden içtikleri için bahsedilen hastalığa sebebiyet veriliyor” ifadelerini kullandı.


Çay ocağında kıtlama çay içen Melik Alak da, bilimsel açıklamaya bağlı olarak çayı dinlendirdikten sonra içeceklerini belirterek, “Genelde soğuk bölgede yaşadığımız için çayımızı kıtlama ile sıcak içiyoruz. Son zamanlarda bilim insanları tarafından yapılan araştırmalarda sıcak çayın yemek borusunda kansere sebebiyet verdiği ortaya çıktı. Bundan sonra dikkat edeceğiz. Çayımızı beklettikten sonra içeceğiz. Sağlığımız daha önemlidir” şeklinde konuştu.


(İG-MSA-Y)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Eskişehir’de 17 bıçak darbesiyle öldürülen Fatih Bayar’ın katil zanlılarının yargılandığı duruşma ertelendi Eskişehir’de iki grup arasında çıkan bıçaklı kavgada vücuduna çok sayıda bıçak darbesi alan Fatih Bayar’ın hayatını kaybettiği kavgaya ilişkin 3 sanığın yargılandığı duruşma ertelendi. Duruşmada sanık Burak Z. çok pişman olduğunu kaydederken, Bayar’ın anne ve babası sanıkların en ağır cezayı almalarını talep etti. Olay, İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı’nda meydana gelmişti. 21 Ocak akşamı yaşanan olayda, alkollü bir eğlence mekânının tuvalet sırasında 2 grup arasında çıkan tartışmanın ardından mekândan ayrılan taraflar arasında devam eden sözlü tartışma büyüyerek kavgaya dönüştü. Çıkan kavgada, 36 yaşındaki Fatih Bayar vücuduna aldığı 2’si ölümcül 17 bıçak darbesiyle hayatını kaybederken, arkadaşı Yasin T. (36) 6 bıçak darbesiyle yaralandı. Olayın ardından kaçan Burak Z. (27) ve kardeşi Tunahan Z. (23) ile arkadaşları Faruk Y. (18), İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından başlatılan çalışma sonucu yakalanarak gözaltına alınıp emniyetteki işlemleri sonrası adliyeye sevk edildi. Savcılık ifadelerinin ardından tutuklama talebi ile Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen şüphelilerden Burak Z. ile kardeşi Tunahan Z. tutuklanırken, Faruk Y. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Eskişehir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Burak Z. (27), Tunahan Z. (23) ile hayatını kaybeden Fatih Bayar’ın (37) ailesi ve taraf avukatları gelirken, tutuksuz sanık Faruk Y. (17) katılmadı. "Çok pişmanım, keşke bu olay yaşanmasaydı" Duruşmada kendisine söz verilen sanık Burak Z. savunmasında, bir diyeceğinin olmadığını ve önceki savunmalarını tekrar ettiğini dile getirdi. Sanık Tunahan Z. ise, "İlk vuran kendisiydi. Geçen celse ailesinin baskısıyla bu durumu söyleyemedim. Çok pişmanım, keşke bu olay yaşanmasaydı" dedi. Maktülün anne ve babası sanıkların en ağır cezayı almasını talep etti Duruşmaya katılan maktül Fatih Bayar’ın babası Mehmet Bayar, oğlunu 18 bıçak darbesiyle canice öldüren sanıkların ağır şekilde cezalandırılmalarını istediğini söyledi. Sanıklardan şikayetçi olduğunu ve en ağır cezayı almalarını talep ettiğini belirten Anne Ayşe Bayar ise, tutuksuz sanık Faruk Y’nin de (17) tutuklu yargılanmasını istediğini açıkladı. Ulusal Kriminal Bürosundan gelecek raporun beklenmesine ve sanıkların mevcut durumlarının devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
İstanbul Alev savaşçıları, farkındalık eğitimlerinde maskot ve animasyon kullanacak İstanbul İtfaiyesi ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) iş birliğiyle düzenlenen “Kahraman İtfaiyeciler Maskot ve Animasyon Yarışması”nda ödüller sahiplerini buldu. Maskot ve animasyonlar; yangın, sel ve deprem gibi afetlerde alınabilecek önlemler ve korunma yöntemleri konusunda başta çocuklar olmak üzere toplumun her kesimine yönelik eğitim faaliyetlerinde kullanılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İtfaiye Daire Başkanlığı ve Bahçeşehir Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “Kahraman İtfaiyeciler Maskot ve Animasyon Yarışması” sonuçlandı. Dereceye giren isimler, İtfaiye Teşkilatı’nın kuruluşunun 310’uncu yıl dönümünün kutlandığı İtfaiye Haftası etkinlikleri kapsamında Beyoğlu Atlas 1948 Sinema Salonu’nda düzenlenen törenle ödüllerini aldılar. Törene, İstanbul İtfaiye Daire Başkanı Remzi Albayrak, BAU Rektör Yardımcısı Tunç Bozbura, BAU İletişim Fakültesi Dekanı Hasan Kemal Suher, Merkez İtfaiye Şube Müdürü Salih Karataş, Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan, Merkez İtfaiye Şube Müdür Yardımcısı Ahmet Yavuz, ödüllü çocuk kitabı yazarı ve çizeri Çağrı Odabaşı, animasyon dünyasının tanınan isimleri Arzu Demirel, Varol Yaşaroğlu, akademisyenler ve itfaiyeciler katıldı. “Toplumu bilinçlendirmek istedik” Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan törenin açılış konuşmasını İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Remzi Albayrak yaptı. Yarışmada emeği geçenlere teşekkür eden Albayrak, şunları söyledi: “Bu yarışmayı düzenlerken amacımız sadece bir maskot ya da animasyon hazırlamak değildi. İtfaiye teşkilatımızın ne kadar önemli bir görev üstlendiğini ve özellikle afet anlarında hayat kurtarmak için gösterdiği büyük çabayı sizlerin gözünde canlandırmayı hedefledik. Bununla birlikte başta çocuklarımız olmak üzere tüm toplumu çeşitli afetler ve acil durumlar karşısında bilinçlendirmek, korunma yolları hakkında bilgilendirmek en büyük önceliğimiz oldu.” “Gurur duyuyoruz” BAU Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tunç Bozbura ise “Çocukken itfaiyeci olmak isterdim ama profesör oldum. Profesör olmak daha kolay” diyerek; yangın, afet gibi birçok yıkıcı faaliyetle mücadele eden itfaiyecilerin yaptıkları görevin zorluğuna dikkat çekti. BAU İletişim Fakültesi Dekanı Hasan Kemal Suher ise itfaiye teşkilatını tanıma olanağı bulduklarını belirterek “ İtfaiyenin bu yolculuğunda, kahramanlık hikayelerinde, bizim de çorbada tuzumuzun bulunmasından gurur duyuyorum” dedi. Animasyon ve maskotla anlatım Yarışmanın koordinatörlüğünü yapan BAU İletişim Fakültesi Çizgi Film ve Animasyon Bölüm Başkanı, Sanatçı Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan ise konuşmasına “İnsan hayatı elbette çok kıymetli ancak, bir ağacı, bir kediyi, köpeği, kuşu ve hatta birinin ekmek teknesini kurtarırken aynı bir insanı kurtarıyormuşçasına özveriyle çalışan itfaiyecilerimize saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum” diyerek başladı. Noyan, 5 ay önce kendisini ziyaret eden itfaiye yöneticilerinin öncelikle çocuklar ve ailelerine daha etkili ulaşmanın yöntemlerini birlikte araştırmak istediğini söyledi. Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan, “Ancak amaç elbette bununla sınırlı değildi. Yangın gibi muhtemel üzücü olaylara karşı nasıl önlem alırız, nasıl korunuruz, en az hasarla kurtulmak için neler yapabiliriz gibi sorularının yanıtlarını eğitici içerikler oluşturarak doğru anlatabilmek istiyorlardı. Bu hedef doğrultusunda animasyon ve maskotları nasıl kullanabileceklerini danıştılar. Ve hikayemiz öyle başladı. İtfaiye ile ilgili animasyon ve maskot yoluyla anlatılabilecek çok şeyler olduğunu belirledik” dedi. ‘Şehitlik makamları yok’ “Herkesin kaçtığı yere onlar koşarak gidiyor” diyen Noyan, itfaiyeciliğin, meslek olarak sayılmaması, şehitlik mertebesinin bulunmaması gibi sorunları da dile getirdi. Toplumun itfaiye ve görevleri konusunda bilinçlendirilmesinin de önemine dikkat çeken Noyan, gönüllü ve yeni yetkin itfaiyeci ihtiyacı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Nazlı Eda Noyan, özellikle İstanbul ve büyükşehirler özelinde acil durumlarla ilgili yapılması gerekenler hakkında bilginin yaygınlaştırılması, toplumda afet ve acil durumlara dair bir bilinç ve sorumluluğun oluşturulması gibi ihtiyaçların da yapılan toplantılarda belirlenen konular arasında olduğunu ifade etti. Genç yeteneklere ödül Konuşmaların ardından başlayan ödül töreninde, genç maskot kategorisinde, “Ateş Semenderi” tasarımıyla İnci Doğan birinci olurken, ikinciliği “Bal Porsuğu” maskot tasarımıyla Başak Yavuz, üçüncülüğü ise “Fil ve Yılan” tasarımıyla Öykü Sanatel aldı. Yetişkin maskot kategorisinde “İtfaiye Robotu” tasarımıyla Arat Baran Kesgin birinci olurken, “Tulumbacı” maskot tasarımıyla Ece Altın ikinci “Hortumcuk” eseriyle de Kerem Gözüaçık üçüncü oldu. İtfaiye erine özel ödül Küçük yaşına rağmen “Mutfakta Yangın” eseriyle yarışmaya katılan İpek Çiftçi ve “Kahraman İtfaiyeci” eseriyle yarışmada yer alan Trakya Yangın Önleme Birimi çalışanı Abuzer Arslan da özel ödüle layık görüldü. Animasyon alanında düzenlenen yarışmada ise “Tüylü Kahramanlar” animasyonuyla Sıla ve Doğa Refik ödüle layık görüldü. Sıla ve Doğa Refik’in ödüllerini, animasyon dünyasının ünlü isimleri Varol Yaşaroğlu ve Arzu Demirel verdi.
Mardin Mardin’de ilk defa çocuk hastada ‘Laparoskopik nefrektomi ameliyatı’ gerçekleştirildi Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tıp alanında önemli bir başarıya imza atılarak, Doktor Öğretim Üyesi Süleyman Sağır ve Üroloji Uzmanı Doktor Ferhat Çelikkaleli önderliğindeki cerrahi ekip, çocuk hastada ilk defa laparoskopik nefrektomi ameliyatını başarıyla gerçekleştirdi. 10 yaşındaki Abdulvahit Uğurlu adlı hastaya, hastalıklı böbreğin çıkarılması için kapalı yöntemle gerçekleştirilen bu cerrahi operasyon başarıyla tamamlandı. Ameliyatın başarılı bir şekilde yapıldığını dile getiren Doktor Öğretim Üyesi Süleyman Sağır, “Hastamız bize bir ay öncesinde sol yan ağrısı şikayetiyle başvurdu. Daha sonra hastamıza yaptığımız tetkikler sonrası hastanın sol böbreğinin fonksiyonunun azaldığını gördük. Böbrek sintigrafisi ile teyit ettikten sonra ailesine böbreğin alınması gerektiğini ifade ettik. Hasta yakınları ameliyat sırasında oluşabilecek tüm komplikasyonları kabul ettikten sonra hastayı minimal invaziv şeklinde laparoskopik nefrektomi yöntemiyle böbreğin alınma işlemine karar verdik. Hastanın ameliyatı 1 saat kadar sürdü. Ameliyat çok başarılı bir şekilde geçti. Hiçbir şekilde kanama kaybı yaşamadık. Hasta uyandıktan 2 saat sonra tabletle oyun oynayacak seviyeye geldi” şeklinde konuştu. Böyle durumlarda laparoskopik cerrahilerin 1 yaşından 80 yaşına kadar ameliyatın gerçekleşebileceğini aktaran Dr. Öğretim Üyesi Sağır, “Genellikle laparoskopik piyeloplasti dediğimiz ameliyatlar için 1 yaş üstü baz alınıyor. Biz henüz o kadar küçüğünü ameliyata almadık. Ama 1 yaşından 80 yaşına kadar da yapılabilecek bir ameliyat” diye konuştu. Bu tür ameliyatın artık Mardin’de daha sık yapılacağını belirten Uzman Dr. Ferhat Çelikkaleli ise, “Mardin’de ilk kez 10 yaşındaki hastamıza laparoskopik nefrektomi uyguladığımız bir işlem oldu. Minimal invaziv işlemin en büyük amacı kesi miktarı daha az, iyileşme süreleri daha hızlı ve ameliyat sırasında kanamamız daha az oluyor. Bu işlem hastalar için konforlu bir işlem oluyor. Hastaları erken taburcu edebiliyoruz. Bir önceki hastamız olan 76 yaşında bir teyzemizdi şu anki hastamız 10 yaşında. Artık yaş aralığı giderek arttı. Artan tedavi işlemlerine bağlı olarak artık böbrek kitlelerinde veya böbrek fonksiyonlarında bozulmaları erken tespit edebiliyoruz. Buna bağlı olarak erken müdahale edebiliyoruz. Hastamızın böbrek fonksiyonların çalışmadığını fark ettik. Önceden böbrek çıkışında bir darlık vardı. Açık ameliyat olmasına rağmen böbrek fonksiyonlarını tekrar kazanamadı. Kapalı bir ameliyat yöntemiyle böbreğini almak zorunda kaldık. İşlem yaklaşık 1 saat sürdü. Ameliyat çok iyi geçti hastamızı yarın taburcu etmeyi planlıyoruz" ifadelerini kullandı. Katkılarından dolayı herkese teşekkürlerini ileten Başhekim Yardımcısı Uzman Dr. Lokman Timurağaoğlu ise “Mardin Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak artık birçok operasyonu doktorlarımız sayesinde burada gerçekleştiriyoruz. Hastamız başka şehirlere daha az sevk oluyor. Kaldıkları şehirde gerekli bütün işlemleri yaparak ameliyatları gerçekleşiyor. Desteklerinden dolayı Sağlık Bakanlığımıza, İl Sağlık Müdürümüz Saffet Yavuz’a ve hastane yönetimine çok teşekkür ediyoruz” dedi. Hasta Vahdettin Uğurlu’nun annesi Hatice Uğurlu, 3 yıl boyunca mücadele verdiklerini belirterek, "Oğlumla birlikte 3 yıldır bu hastalıkla mücadele ediyoruz. Daha önce sürekli olarak şehir dışına gittik. Özel hastanede de bir ameliyat gerçekleştirdik. Böbreğin onarılacağını, ameliyatın iyi bir şekilde gerçekleşeceği söylenmişti. Fakat 2 yıldır yine aynı şikayetlerle, karın ağrısı kusma gibi şikayetlerimiz devam etti. Burada Süleyman hocaya geldik. Daha önceden bir aile dostumuz ameliyat olmuştu onun önerisiyle geldik. Doktorumuzla görüştük ve ameliyatı üstleneceğini söyledi. Dün de ameliyatımız kapalı bir şekilde gerçekleştirildi. Doktorlarımıza çok teşekkür ediyoruz artık şehir dışına gitmemize gerek kalmadı. 3 yıl boyunca bunun için uğraştık. Çok şükür kendi memleketimize ameliyatımız oldu, herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.