SAĞLIK - 20 Eylül 2024 Cuma 09:50

Marmaris’te Diyabet gençlik Kampı’nın açılışı yapıldı

A
A
A
Marmaris’te Diyabet gençlik Kampı’nın açılışı yapıldı

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi koordinesinde, Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği işbirliğinde, Çocuk Endokrinoloji bölümü doktorları ve sağlık çalışanları ile Muğla’da yaşayan 30 diyabetli çocuk ve genç için Marmaris’te ‘Muğla Diyabet Gençlik Kampı’nın açılışı yapıldı. Yaşları 10 ile 18 arasında değişen diyabet hastası gençler ‘Diyabet bizim hayat arkadaşımız, yol arkadaşımız’ dediler.



Tip-1 diyabeti anlatmak, diyabet eğitimleri vermek ve sosyal yaşamda diyabet ile yaşamanın bilinçlendirilmesi amacı ile Muğla’da ilk kez ‘Diyabet gençlik kampı’ düzenlendi. Marmaris İçmeler Mahallesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm Otelcilik uygulama otelinde düzenlenen ve üç gün sürecek olan kampta, uzman doktorlar, Diyabet hemşireleri ve beslenme uzmanlarından oluşan profesyonel bir ekip Muğla’nın farklı ilçelerinden gelen 30 Diyabetli gence eşlik ederek, çeşitli aktiviteler ve eğitim çalışmaları yapılacak.



Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm Otelcilik uygulama otelinde başlayan Diyabet Gençlik kampının açılışına Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Cüneyt Karakuş, MSKÜ Turizm Otelcilik Okul Müdürü Doç. Dr. Zehra Türk, İl Sağlık Müdürü Dr. Ali Burak Mülayim, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Turan Togan, İlçe Sağlık Müdürü Dr. İmran İnce katılım sağladı. Açılışta MSKÜ Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Dr. Gülay Can Yılmaz ve diyabetli çocuklar ile diyabet ablaları konuşma yaptı. Diyabetli 30 çocuk hep birlikte kürsüye çıkarak diyabet andını okudu.



‘Pandemiden sonra yapılan ilk diyabet kampı’


Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi Uzmanı Dr. Gülay Can Yılmaz, Muğla Gençlik Diyabet Kampının açılış töreninde önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Yılmaz, “Bugün burada Muğla Gençlik Diyabet Kampı’nın açılış töreni için bir araya geldik. Birinci kampımızı düzenledik ve gelenekselleştirmek için uğraşacağız inşallah,” dedi Kamp hakkında bilgi veren Dr. Yılmaz, “Muğla’da diyabet, gençlik kampı derken neyi kastediyoruz?” diyerek, gençler için hazırlanan programın detaylarını paylaştı. Kampın 3 gün süreceğini belirten Yılmaz, “Tip 1 diyabetli gençlerimizle birlikte, 10-18 yaş arası katılımcılarla yoğun bir eğitim ve eğlence süreci geçiriyoruz. Toplamda 30 diyabetli gencimiz burada” dedi.



Dr. Yılmaz, katılımcılara diyabeti yönetme, takip etme ve spor yaparken dikkat etmeleri gereken hususları öğreteceklerini vurguladı. Ayrıca, “Amacımız gençlerimizin sosyal anlamda güçlü olduklarını hissettirmek ve tek olmadıklarının farkına varmalarını sağlamak” diyerek, ‘’Kamp boyunca katılımcılar, diyabet hemşireleri, diyetisyenler ve diğer uzmanlardan eğitim alacaklar. 5 tane diyabet ablamız var. Tıp Fakültesi stajyer öğrencilerimiz çocukların bakımına destek olmak üzere buradalar. Ayrıca iki diyabet hemşiresi, iki mezun diyetisyen, bir stajyer beslenme uzmanı ve bir sosyal hizmet uzmanıyla birlikte toplamda 42-43 kişilik bir ekibiz” dedi.



"Çocuklar çok su içip, çok yemek yiyor ama gelişimi yavaş ise mutlaka doktora gitmek gerek"


Dr. Yılmaz, çocuklardaki diyabet hastalığı ile ilgili önemli bilgiler verdi. Özellikle bir çocukta çok su içme, sık idrara çıkma, gece idrar kaçırma gibi belirtilerin yanı sıra iştah artışı olmasına rağmen kilo kaybı veya zayıflama şikayetlerinin görülmesi durumunda, Tip 1 diyabetten şüphelenilmesi gerektiğini belirtti. Bu belirtilerle karşılaşıldığında mutlaka kan şekeri ölçümü yapılmasının önemine vurgu yaptı. Diyabet tanısı konduktan sonra, çocuklar ve aileler hem insülin hem de beslenme eğitimi alıyorlar. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından, çocuklardan diyabetle uyumlu bir yaşam sürmeleri bekleniyor. Tip 1 diyabetin genetik bir durum olduğunu ve özellikle küçük yaşta çocukların bu tanıyı aldığını ifade eden Dr. Yılmaz, bu nedenle çocukların yetişkinler gibi kendi başlarına hareket edemediklerini, anne baba bakımına ihtiyaç duyduklarını belirtti.



"Sağlıklı beslenmenin farkına varmak için şeker hastası olmayı beklemeye gerek yok"


Diyabet gençlik kampına katılan ve 7 yıldır şeker hastası olduğu belirten 12 yaşındaki Simay Kılıçy, "Diyabet hastası olduğumdan beri çok zor şeyler ilk başlarda tabii ki yaşadım fakat alıştım. Yani şu an çok mutluyum. Sağlıklı yaşıyorum, sağlıklı besleniyorum, inşallah uzun yaşayacağım. Keşke diğer insanlar da bunun bilincinin farkında olsalar. Fakat diğer insanlar zararlı ve kötü besleniyorlar. Ama bunun sağlıklı beslenmelerini anlamaları için şeker hastası olmalarına gerek yok" diyerek kampın çok eğlenceli olduğunu ve kendisi gibi arkadaşlar ile karşılaştığı için çok mutlu olduğunu ifade etti.



"Okulda arkadaşlarım bana destek oluyor"


13 yaşında ve dört yıldır diyabetli olduğunu belirten Ceylin Keklik "İlk başta tabii ki zorluklar yaşadım. Fakat çok kısa bir sürede alıştım. Hastanede iki haftaya yakın bir süreçte kaldım ama direk eve döndüğümüz zamanlar kendi iğnemi yapmaya başladım kolay alıştım. Onu hastalık veya bir başka bir şey gibi değil de bir arkadaş olarak görüyorum. Gayet iyi anlaşıyoruz şu aralar bazen kötü anlaştığımızda oluyor ama düzeltiyoruz. Bu şekilde öyle yani herkes diyabetle arkadaş olmalı bence. Diyabet olduğum için açıkçası üzgün değilim, daha çok mutluyum. Çünkü sağlıklı besleniyoruz ve iyi bir yaşam tarzı oluyor bizim için. Okuluma eğitimime engel olmadı arkadaşlarıma okula başladığım gün bir sunum yaptım herkes hastalığına olumlu karşıladı. Bana gereksiz saçma sapan sorular sormadılar ve aslında iyi oldu onlar da seviyorlar benim bu insülin kokusunu falan soruyorlar, şekerim kaç oldu, iyi misin diye yardım ediyorlar bana. Onlara teşekkür ederim" dedi.



"Tip 1 diyabeti hastalık değil, yaşam tarzı, yol arkadaşı olarak görüyorum"


6 yıldır Tip 1 diyabet ile yaşadığını ifade eden 13 yaşındaki Nisa Alparslan, "Biliyorsunuz tip 1 diyabetliler için Muğla’da özel bir dernek kuruldu ve bu derneğe katılmamla beraber kamplarla alakalı çok etkinlikler yapmak istiyorlardı. Bu kampı yapar yapmaz en başta tereddütlüydüm ama geldiğimde de pişman değilim. Gerçekten çok eğleniyoruz burada. Ailemden uzak bir şekilde yaşamak ve şekerlerimin kontrolü düzenli olarak yapılmazsa kontrol edemezsem diye tereddüt ediyordum. Ama şu an gayet mutluyum, iyi ki gelmişim" dedi.



Kampın 3 gün boyunca devam edeceği belirtilirken, gençlerin hem eğlenip hem de eğitim alacakları bir ortamda bir araya gelmeleri hedefleniyor.



Marmaris’te Diyabet gençlik Kampı’nın açılışı yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’yı film üretim merkezi haline getirmek için imzalar atıldı Akdeniz Üniversitesi ve Akdeniz Film Yapım ve Tanıtım Derneği ile Antalya’nın film yapım şehri olması amacıyla iş birliği protokolü imzalandı. Protokol kapsamında düzenlenecek Akdeniz Film Yapım Festivali ile Antalya’nın, Akdeniz’in sinema sektöründeki potansiyelinin gün yüzüne çıkarılması hedefleniyor. Akdeniz Üniversitesi Yönetim Kurulu Salonunda yapılan protokol imza törenine Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Seçil Deren Van Het Hof, İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ayşad Güdekli, Akdeniz Film Yapım ve Tanıtım Derneği Doğacan Aktaş katıldı. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Akdeniz Film Yapım ve Tanıtım Derneği Doğacan Aktaş’ın imzaladığı protokol ile Akdeniz Bölgesinde film endüstrisini geliştirmek, bölgenin kapsamlı bir film üretimi merkezi olarak değerlendirilmesi açısından gerekli ekibin yetiştirilmesi, Akdeniz Bölgesinin doğal platolarını tanıtmak, ulusal ve uluslararası film projelerinin bölgede çekilmesini sağlamak amaçlanıyor. “Antalya açık hava platosu” Protokol imza töreninde konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Bugün imzaladığımız iş birliği protokolü, bölgemizin ve ülkemizin sinema sektöründe yeni bir sayfa açması adına atılmış önemli bir adım olacak. Şehrimiz, sahip olduğu eşsiz doğal güzellikler, tarihi dokusu ve çeşitli coğrafi yapısıyla adeta bir açık hava platosu. Bu özellikleriyle yerli ve yabancı yapımcılar için cazip bir çekim alanı olma potansiyeline sahip. Ayrıca, kapalı film platoları gibi altyapı çalışmalarını da hızlandırarak, bölgeye film ekiplerini, ekipmanlarını ve yeni yatırımları çekmek için çalışmalar yapmayı hedefliyoruz” dedi. “Küresel düzeyde tanınıyor” Filmlerin çekildikleri bölgelerin uluslararası boyutta tanıtılmasına ve turizme katkı sağladığına vurgu yapan Rektör Özkan, “Sinemanın kültürel ve ekonomik etkileri yadsınamaz bir gerçek. Filmler, çekildikleri bölgelerin uluslararası platformda tanıtılmasını sağlarken, aynı zamanda çekim yapılan şehirlerin turist çekme potansiyelini de büyük ölçüde artırıyor. Bugün birçok şehir, film prodüksiyonları sayesinde küresel düzeyde tanınır hale geliyor ve film turizmiyle önemli ekonomik faydalar sağlıyor. Sadece ekonomik değil, sosyal olarak da sinema sektörünün bir şehre kazandırdığı katkılar çok büyük” şeklinde konuştu. “Altın Portakal Film Festivaline alternatif değil” Üniversitelerin görevinin bulunduğu şehre yeni vizyonlar kazandırmak olduğunu belirten Rektör Özkan, Akdeniz Üniversitesi olarak şehrin sinema endüstrisindeki potansiyelini hayata geçirerek, Antalya’yı sadece Türkiye’nin değil, dünyanın film üretim merkezlerinden biri haline getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Protokol kapsamında düzenlenecek Akdeniz Film Yapım Festivali için de bilgi veren Rektör Özkan, “Düzenlenecek festival Altın Portakal Film Festivaline alternatif değil. Bununla amacımız turizm yanında sinema sektörünün Antalya’da canlanıp büyümesi, bir marka haline getirmek aslında. Antalya bunun için çok güzel ve açık bir platform” dedi. “Amaç, Antalya’yı film üretim merkezi yapmak” Antalya’yı yeni bir film üretim merkezi yapmak istediklerini söyleyen Akdeniz Film Yapım ve Tanıtım Derneği Doğacan Aktaş, “Bugün Antalya ve Akdeniz Bölgesi için sinema sektörü için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Protokolümüz şehrimizde uluslararası ve ulusal büyük sinema projeleri ağı, bir alt yapı kurmak için üniversitemizle bir protokol imzaladık. Bu protokol ile uluslararası film şirketlerinin bölgemizde film çekmesi üzerine bir stratejik geliştirme programından bahsediyoruz. Bunun ilk adımı Akdeniz Film Yapım Festivali. Film üretim üzerine projelerin yarıştığı ve en alt kategoriden başlayarak ilk adımının üniversite öğrencilerinin olduğu ulusal kategorilerin olduğu film yapımcılarının bölgemizde film çektiği bir adımdır bu. Şehrimize önümüzdeki yıllarda uluslararası projelerin daha fazla proje gelmesi için bir çok teşvikin, yerel kaynakların entegre halde çalışarak sinema endüstrisinin bu bölgede İstanbul’dan sonra yeni bir film üretim merkezi olarak ülkemize kazandırmak en temel amaçlarımız arasında” diye konuştu. Protokol imza töreni imzaların atılmasıyla sona erdi.
Kırşehir Bakan Memişoğlu: "Kadro ilanından sonra KPSS puanı ile dağıtım yapacağız" KIRŞEHİR (İHA) – Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Kongre ve Tıp Merkezi’nde Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi açılış dersine konuk olan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Kadro ilanından sonra KPSS puanı ile dağıtım yapacağız" dedi. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi inşaat alanında yaptığı inceleme sonrasında Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesi açılış dersine geçen Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na bir Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri öğrencisi sağlık alanında yapılacak atamaları sordu. Bakan Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Kadro ilan edilecek ve KPSS puanına göre de dağıtım yapacağız. Hemşireliğe inanılmaz ihtiyaçlarımız var. Türkiye, Avrupa ortalamasının yaklaşık 3’te birine kadar hemşire ihtiyacı var. Sen iyi hemşireysen Türkiye’de her yerde sana iş var ve ihtiyaç var” yanıtını verdi. "Etik değerler ve çalışkanlık korunmalı" Kırşehir’de, öğrencilere hitap eden ve ilk dersi veren Bakan Memişoğlu, etik değerler ve çalışkanlığın korunması gerektiğini belirtti. Öğrencilere anlatımda bulunan Bakan Memişoğlu açıklamasında, “Hacı Bektaşi Veli, Mevlana, Yunus Emre bilgisi kadar etik değerlerini, çalışkanlığını insaniyetliğini dünyaya hüküm sürecek hale getirmek sizin ve sizin çocuklarının kuşaklarının yapabileceği bir şey. Bizler; bu duruma sadece öncülük etmeye çalışıyoruz. Bugün 40 bin insanı herkesin gözü önünde vahşi bir medeniyet yok ediyorsa bu bizim çalışmamamız ve üretmememizin sebebidir” dedi. Öte yandan programda konuşan Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Mustafa Kasım Karahocagil de, üniversitede yaşanan kalite süreçleri hakkında bilgiler aktardı.