EĞİTİM - 18 Aralık 2024 Çarşamba 15:28

Mersin Üniversitesi’nde ’İyi Niyet Sözleşmesi’ imzalandı

A
A
A
Mersin Üniversitesi’nde ’İyi Niyet Sözleşmesi’ imzalandı

Vali Ali Hamza Pehlivan, Mersin Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nin sektöre nitelikli insan yetiştirerek, hem il ekonomisine, hem de ülke ekonomisine katkı sunacağını söyledi. İmzalanan ’İyi Niyet Sözleşmesi’ sözleşmesi kapsamında, Mersin Deniz Ticaret Odası tarafından yaptırılan denizcilik fakülte binasının tefrişatı da Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği tarafından gerçekleştirilecek.


Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi (MEÜ), Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP) ve Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfı (MÜGEV) arasında ’İyi Niyet Sözleşmesi’ imzalandı. MEÜ Senato Salonu’ndaki imza törenine Vali Ali Hamza Pehlivan, Rektör Prof. DR. Erol Yaşar, MDTO Yönetim kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, MIP Genel Müdürü Ajay Kumar Singhile, MÜGEV Başkanı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çağrı Çetin ile yetkililer katıldı.


Törende konuşan Vali Pehlivan, imzalanan protokolün hayırlı uğurlu olmasını diledi. Eğitimin öneminden bahseden Pehlivan, 1992 yılında kurulan MEÜ’nün her geçen daha ileri noktala geldiğini görmenin memnuniyetini yaşadığını dile getirdi. MEÜ’nün öğrenci sayısının 50 bin bandına ulaştığını ifade eden Pehlivan, "Üniversitemiz kurulduğu günden bugüne kamu yatırımlarıyla desteklenmiş, birçok fakültesi, binaları, tesisleri, sosyal tesisleri, spor tesisleri kamu eliyle yapılmış ve her geçen gün yol katetmiş. Bu süreçte kamu yatırım programları çerçevesinde hayata geçirilen yatırımlar yanında hayırseverlerimizin yaptığı gerek firma basında, gerek oda bazında, gerekse bireysel olarak yapılan katkıların da çok önemli olduğunu biliyoruz. İlk öğrencilerini 2016-2017 yılında almış Denizcilik Fakültesi’nin bina ihtiyacı varken; bu konuda takdire değer bir adım atılmış ve Deniz Ticaret Odası, yaptığı fakülte binasının bu yıl itibariyle tamamlayıp üniversitemize teslim etmiştir" diye konuştu.



"Dünya denizciliğine de katkısı olacak"


Böylelikle işin ağırlıklı kısmının tamamlandığını ifade eden Pehlivan, artık kurulan yapının tefrişatının konuşulduğunu kaydetti. Fakültenin donanımıyla en verimli şekilde eğitim verebilmesi için çağın gerektirdiği ekipmana sahip olması ve donatılması gerektiğini belirten Pehlivan, "Bu konuda da çeşitli görüşmelerimiz oldu. Bu süreçte gene denizcilik sektörünün içerisinde olan ve Türkiye’mizin hacim olarak en büyük, dünyanın da 91. büyük limanı olan Mersin Limanı’mızın işletmeciliğini yapan MIP firması bu konuda devreye girdi ve bugün imzalanacak protokol çerçevesinde simülasyon merkezi ve artı bir de laboratuvarın yapımını, donanımını üstlendi. Ben bu konudaki hassasiyetlerinden dolayı bütün MIP yetkililerine teşekkür ediyorum" dedi.


Sektöre nitelikli insan yetiştirecek denizcilik fakültesinin hem il ekonomisine, hem de ülke ekonomisine katkı sunacağını belirten Pehlivan, "Hatta dünya denizciliğine de katkısı olacak. İnanıyorum ki burada çok güzel, çok verimli eğitim öğretim faaliyetleri olacak. Ve burada yetişen insanımız dünyanın her tarafında denizcilik konusunda hem istihdam imkanı elde edecek, hem de sektöre katkısı olacaktır" diye konuştu.



"Türkiye’nin en modern eğitim kurumlarından biri haline gelecek"


MEÜ Rektörü Prof. Dr. Erol Yaşar, üniversitenin ağırlıklı olarak devletin sunduğu imkanlar ve yatırımlarla her geçen gün geliştiğini söyledi. Üniversiteyi geliştirmek ve seviyesini yükseltmek için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini belirten Yaşar, bu yolda özel sektörün verdiği katkıların da önemli olduğunu vurguladı. Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi, Mersin Deniz Ticaret Odası, Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği ve Mersin Üniversitesi Gelişme Vakfı arasında ’İyi Niyet Protokolü’ imzalanacağını ifade eden Yaşar, "Aslında bu sadece bir metne koyulan imza değil, bir güç birliği beyanıdır. Bu iş birliğinin üniversitemiz ve şehrimize hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.


MDTO’nun Denizcilik Fakültesi binasının yapımını üstlendiğini hatırlatan Yaşar, şöyle konuştu:


"Bu iyi niyet sözleşmesi sonrasında MIP ile MÜGEV arasında bir işbirliği protokolü imzalanacak. Bu sayede Mersin Denizcilik Fakültemize simülasyon cihazlarının alımı ve laboratuvarlarının malzemelerin alımıyla çok değerli bir katkı sunmuş olacaklar. İnşallah bu katkılarla da denizcilik fakültemizi modern bir bina haline getirmiş olacağız. Mersin Deniz Ticaret Odası’nın ve Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği’nin katkılarıyla fakültemiz bu alanda Türkiye’nin en modern eğitim kurumlarından biri haline gelecek."



"Daima bir numarada kalacak"


MDTO Başkanı Cihat Lokmanoğlu da oda olarak eğitime ellerinden gelen desteği verdiklerini söyledi. Denizcilik konusunda Türkiye’nin İstanbul, İzmir ve Mersin olmak üzere 3 ana şehri olduğunu ifade eden Lokmanoğlu, "Eğitim konusunda da en geri kalan bir şehir Mersin’di. Biz önce lisemizi yaptık, sonra yüksekokula yardımlarımızı yaptık, şimdi de herhalde Türkiye’nin en modern, denizcilik fakültesini bitirdik ve üniversitemize teslim ettik. Bu arada binayı yapıp teslim edip biz çekilecektik ama yapamadık. Çünkü hep beraber çalışıyoruz. Gene hep beraber içinin tefrişatını sağ olsunlar MIP çok büyük bir katkıyla simülasyon cihazını vererek bu üniversiteyi hakikaten Türkiye’nin en modern, en gelişmiş denizlik fakültesi olarak başlayacak hale getirdi. Böyle giderse de daima bir numarada kalacak" dedi.



"Bu insan potansiyeline yapılan bir yatırımdır"


MIP Genel Müdürü Ajay Kumar Singhile ise bölgede denizcilik eğitiminin ilerletilmesine yönelik iş birliğini geliştirilmesinde önemli bir adımı işaret etmek üzere bir araya geldiklerini söyledi. Bu işbirliğinin denizcilikte inovasyon ve eğitimin geleceğine yönelik ortak bir taahhüdü temsil ettiğini dile getiren Singhile, "Ve gelecek nesillere fırsatlar sağlamak üzere akademi, sanayi ve hükümet arasındaki iş birliğinin temel rolünü vurgulamaktadır" diye konuştu. MIP’nin bu hayati girişime katkıda bulunma ayrıcalığına sahip olduğunu vurgulayan Singhile, şöyle konuştu:


"Son teknoloji ekipmanlarının sağlanmasındaki ortak amacımız Mersin Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğrencilerine giderek daha karmaşık ve rekabetçi hale gelen denizcilik sektöründe başarılı olmak için gereken araç ve becerilerle güçlendirmektir. Bu işbirliğine yaptığımız yatırım, teknolojinin ötesine geçmektedir. Bu insan potansiyeline yapılan bir yatırımdır ve bugünün öğrencilerinin yarının liderleri olduğuna olan inancımızın bir kanıtıdır. Onların eğitimini destekleyerek sadece Türkiye’de değil, küresel topluma hizmet edecek, sürdürülebilir ve yenilikçi bir denizcilik sektörünün temelini güçlendireceğiz. Deniz Ticaret Odası’nın bu eğitim fırsatına öncülük etme çabalarını ve denizcilik eğitimi altyapısını geliştirme konusundaki kararlılığını takdir ediyor ve alkışlıyoruz. Mersin Üniversitesi ve MÜGEV’in desteğiyle birlikte gelecek nesiller için iz bırakacak bir medeniyet mirası inşa ediyoruz. Bu tür ortaklıklar sayesinde toplumumuz ve sanayimiz için daha donanımlı ve daha rekabetçi bir gelecek sağlayabiliriz. Bu vizyonu gerçeğe dönüştürmek için el ele çalışmaya kararlıyız."


Konuşmaların ardından Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi, Mersin Deniz Ticaret Odası, Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği ve Mersin Üniversitesi Geliştirme Vakfı arasında ’İyi Niyet Sözleşmesi’ protokolü imzalandı.



Mersin Üniversitesi’nde ’İyi Niyet Sözleşmesi’ imzalandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Kuşadası’nda ‘Çanakkale’den Anadolu’ya’ isimli gezici müzeye yoğun ilgi Kuşadası Belediyesi tarafından Çanakkale 100. Yıl Savaşları Derneği ile işbirliği içerisinde açılan ‘Çanakkale’den Anadolu’ya’ isimli gezici müze, öğrencilerden yoğun ilgi gördü. Öğretmenleriyle birlikte müzeyi gezen öğrenciler, aralarında ilk kez sergilenen askeri eşya ve savaş kalıntılarının da bulunduğu müzedeki parçaları dikkatlice inceleyip, Çanakkale Savaşı’nın bilinmeyen yönleriyle tanıştı. Kuşadası’nda Çanakkale’den Anadolu’ya adlı gezici müze, 16 Aralık Pazartesi günü Uğur İnan Spor Salonu’nda açıldı. Bugüne kadar Çanakkale’ye gidemeyen Kuşadalıların savaşın tarihini objeler aracılığıyla öğrenmesi amacıyla kente getirilen müzeye, öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Öğretmenleriyle birlikte Çanakkale muharebelerine ait 109 yıllık 1000 parçaya yakın gerçek silah, kıyafet, el feneri ve o dönemde kullanılan sağlık malzemelerinin yer aldığı müzeyi dolaşan öğrenciler, sergilenen eşyaları dikkatli bir şekilde inceledi. Bilgilendirici tabelaların da bulunduğu müzede, Kuşadası’ndan Çanakkale savaşına katılarak hayatlarını kaybeden askerleri anmak için sembolik bir şehitlik de yer alıyor. Gezici müze, 21 Aralık Cumartesi gününe kadar 09.00-17.00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. Çanakkale savaşlarının bilinmeyen yönlerine ışık tutmak amacıyla yaklaşık 15 yıldır Türkiye’yi dolaştıklarını belirten müze koordinatörü Cengiz Yürükaslan, “Müzede 1000 parçaya yakın malzeme var. Bunların hepsi Çanakkale muharebelerinde kullanılmış gerçek ve çok özel malzemeler. Hatta müzemizde bulunan eşyaların birçoğu Çanakkale’deki müzede bile yok. Örneğin kara savaşlarında Türk askerinin hareket kabiliyetini sınırlandırmak için kullanılan ve 3 sivri uçtan oluşan zehirli yıldız isimli objeyi sadece burada görebilirsiniz. Aslında biz Çanakkale tarihinin çok yazılmayan ve bilinmeyen yönlerini anlatıyoruz. Herkesi müzemizi görmeye davet ediyorum” diye konuştu.
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “44. İl Müftüleri İstişare Toplantısı”nın kararlarını açıkladı Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Başkanlığımız, çocuklarımızın ve gençlerimizin Kur’an’ı Kerim’in rehberliği ve Hz. Peygamber’in örnekliğinde yetişmesi için tüm imkânlarıyla gayret etmektedir" dedi.Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından vatandaşlara sunulan hizmetleri değerlendirmek, beklentiler ve ihtiyaçlar bağlamında yeni gelişme ve planlamaları müzakere etmek üzere düzenlenen "44. İl Müftüleri İstişare Toplantısı" 16-18 Aralık 2024 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirildi.“Değişen Dünyada Diyanet Hizmetlerinin Geleceği” temasıyla sunumların yapıldığı toplantının sonuç kararlarını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Diyanet Akademisi Salonu’nda kamuoyu ile paylaştı."Siyonistlerin Gazze’de fütursuzca işlediği cinayetler, insanlığın nasıl karanlık bir çağdan ve kurak bir iklimden geçtiğinin apaçık kanıtıdır.Kararları 14 maddede açıklayan Erbaş, şunları kaydetti:“Dünya, siyasî, hukukî, içtimaî ve ahlakî açıdan derin krizlerin yaşandığı kaotik bir süreçten geçmektedir. İnsanın hayat hakkını, onurunu, hukukunu hiçe sayan bir anlayış tarafından toplumlar, zulüm ve şiddet sarmalında karanlık bir girdaba sürüklenmektedir. Sadece belli bir kesimin çıkarları üzerine inşa edilen küresel sömürü düzeninin devam ettirilebilmesi adına bütün insani değerler ayaklar altına alınmaktadır. Bunun bir sonucu olarak pek çok diyar, tüm dünyanın gözleri önünde tarihte eşine ender rastlanan vahşetlere, katliamlara, soykırımlara sahne olmaktadır. Özellikle işgalci siyonistlerin Gazze’de fütursuzca işlediği cinayetler ve uyguladıkları soykırım karşısındaki sessizlik, aslında insanlığın nasıl karanlık bir çağdan ve kurak bir iklimden geçtiğinin apaçık kanıtıdır. Bu durum, yeryüzünde adalet ve merhametin egemenliği için çalışanların yüklendiği sorumluluğun önemini ve ağırlığını gözler önünde sermektedir.”"İslam’ın bilgi, varlık ve hayat anlayışıyla buluşturacak çalışmalara hız verilmesi zaruret haline gelmiştir"Dünyayı kuşatan savaş, işgal, açlık, yoksulluk, göç gibi sorunların insanlığı umutsuzluğa sevk ettiğini aktaran Prof. Dr. Erbaş, “Hatta en müreffeh toplumları bile dünyanın gidişatı hususunda endişelendirmektedir. Söz konusu egemen anlayışların, insanlık için güzel bir gelecek vadetmediği de ortadadır. Böyle bir vasatta çağın sorunlarına İslam düşüncesinden çözümler üreterek insanlığı İslam’ın bilgi, varlık ve hayat anlayışıyla buluşturacak çalışmalara hız verilmesi zaruret haline gelmiştir. İslam’ın adalet, merhamet, barış ve itidal değerleri zemininde inanca, bilgiye, bilince ve güzel ahlaka dayalı hayat tasavvuru, bütün insanlık için kurtuluş reçetesi olacaktır” ifadelerini kullandı."Müslümanların öncelikle fitne ve tefrikaya sebep olacak anlamsız tartışmaları terk ederek cesaret ve özgüvenle imkânlarını seferber etmesi, ötelenemez bir sorumluluktur"Dünyanın hızlı bir değişim sürecinden geçtiğini söyleyen Erbaş, Müslümanların inisiyatif alması ve vahdet bilinciyle hareket ederek güçlü çalışmalara imza atması gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi:“Müslümanların öncelikle fitne ve tefrikaya sebep olacak anlamsız tartışmaları terk ederek cesaret ve özgüvenle imkânlarını seferber etmesi, ötelenemez bir sorumluluktur. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an ve Sünnet’in rehberliğinde, inanç ve medeniyet değerlerimiz ekseninde toplumun tüm katmanlarını kuşatıcı bir anlayışla hizmet üretmektedir. Nesillerimizi ve tüm insanlığı İslam’ın hayat veren hakikatleriyle buluşturmak ve aydınlık bir gelecek inşa etmek adına güncel ihtiyaç ve beklentileri de dikkate alan bir yaklaşımla hizmetlerini daha sistemli, düzenli ve organize hale getirmeye çalışmaktadır. Başkanlığımız, bütün mensuplarıyla birlikte yüce dinimiz İslam’ın erdemli birey, faziletli toplum ve huzurlu dünya mefkûresini gerçekleştirmek için var gücüyle çalışmaya devam edecektir.”Aile kavramına dikkati çeken Erbaş, “Bugün dünyada meydana gelen ferdî ve içtimaî bütün hadiselerin, bir yönüyle aile ile irtibatı vardır. Toplumsal değişimler ailede başladığı gibi, çözülmenin ve bozulmanın merkezinde de aile yer almaktadır. Bu bakımdan aile kurumunun zamanın risklerine ve tehditlerine karşı korunması, insanlığın bugünü ve geleceği açısından büyük bir önem arz etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığımız, İslam’ın hedeflediği adalete, merhamete ve muhabbete dayalı aile yapısını tehdit eden anlayış ve faaliyetler karşısında ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik çalışmalarına yurt içinde ve yurt dışında büyük bir özveriyle devam edecektir” diye konuştu."Başkanlığımız, çocuklarımızın ve gençlerimizin Kur’an’ı Kerim’in rehberliği ve Hz. Peygamber’in örnekliğinde yetişmesi için tüm imkânlarıyla gayret etmektedir"Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Başkanlığımızın eğitim faaliyetlerindeki en temel amaç, inancına, değerlerine, tarihine, medeniyetine ve kimliğine sahip çıkan nesiller yetiştirmektir. Her yaş ve seviyeden insanımıza hizmet eden Kur’an kurslarımız, bu ideali gerçekleştirebilmemiz açısından sahip olduğumuz büyük bir imkândır. Çeşitli programlarıyla milletimize ve nesillerimize başta Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebevî olmak üzere İslam’ın temel ilkelerini öğreten Kur’an kurslarımız, özellikle çocuklarımıza milli ve manevi değerleri aşılayan, bir arada yaşama bilincinin oluşmasına katkı sunan önemli merkezlerdir. Bu bağlamda milletimizin büyük bir teveccüh gösterdiği 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarımızda verilen eğitimin kalıcılığını sağlamak amacıyla geliştirilen 7-10 yaş grubu Kur’an kurslarımızın da milletimiz tarafından sahiplenilmiş olması, memnuniyet vericidir. Başkanlığımız, çocuklarımızın ve gençlerimizin Kur’an’ı Kerim’in rehberliği ve Hz. Peygamber’in örnekliğinde yetişmesi için tüm imkânlarıyla gayret etmektedir.”Prof. Dr. Erbaş, “Kur’an kurslarımızda büyük bir emek ve özveriyle hafızlığını tamamlayan gençlerimizin, sonraki akademik eğitim süreçlerinde hafızlıklarını korumakta zorlandıkları bir vakıadır. Bu durum, mezunlarımızın örgün eğitimleriyle birlikte hafızlık tekrarı da yapabilecekleri bir kurumsal yapının ihdasını gerekli kılmıştır. Bu bağlamda Başkanlığımız, hafızlarımızın hem nitelikli bir akademik eğitim alabilecekleri hem de hafızlıklarını koruyup mesleki yeterliliklerini geliştirebilecekleri Kur’an Eğitim Merkezlerini hayata geçirmiştir. İlk defa bu yıl faaliyete başlayan söz konusu Kur’an Eğitim Merkezlerinin nitelik ve nicelik bakımından geliştirilerek yaygınlaştırılması, bu alandaki büyük bir boşluğu dolduracaktır” diye konuştu."7. Din Şûrası’nda ilan edilen kararlar, teşkilatımız tarafından büyük bir heyecanla sahiplenilmiştir"Zaman ve mekan gibi kısıtlayıcı kavramların etkisini azaltan dijitalleşmenin; aileden eğitime, kültürden sanata, ticaretten sosyal hayata kadar her alanda yerleşik yapıları büyük bir hızla dönüştürdüğünü vurgulayan Prof. Dr. Ali Erbaş, “Teknolojik gelişmelere paralel bir şekilde ortaya çıkan yeni tezahürler, adeta yeni standartlar hâline gelmektedir. Dolayısıyla bugün özellikle irşat, rehberlik, eğitim, yayın gibi diyanet hizmetlerinin icrası noktasında, yeni gerçekliklere uygun yeni yöntemler geliştirilmesi elzemdir. Bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığı, dinimizin mutlak sabitelerinden vazgeçmeden, çağın gerçekliklerini dikkate alan bir yaklaşımla hizmetlerini her geçen gün daha ileri noktaya taşımanın mücadelesini vermekte; hizmet perspektifini çağın imkân ve risklerini dikkate alan bir yaklaşımla sürekli güncellemektedir. Bu anlayışla gerçekleştirilen 7. Din Şûrası’nda ilan edilen kararlar, teşkilatımız tarafından büyük bir heyecanla sahiplenilmiştir” şeklinde konuştu."Din İşleri Yüksek Kurulumuz, ilmî araştırmaları, açıklamaları, karar, mütalaa ve fetvaları ile dinimizin hükümlerini ve ilkelerini ortaya koymakta"İnsanların doğru bilgiye ulaşabilmesi için İslam’ın hakikatlerinin ve evrensel mesajının daha görünür, erişebilir hale getirilmesinin elzem olduğunu ifade eden Erbaş, “Bu bağlamda Din İşleri Yüksek Kurulumuz, ilmî araştırmaları, açıklamaları, karar, mütalaa ve fetvaları ile dinimizin hükümlerini ve ilkelerini ortaya koymakta, İslam’ın bir bütün olarak doğru anlaşılmasını sağlamak, üretilen sahih dini bilgiyi tüm insanlığa ulaştırmak amacıyla çeşitli faaliyetler gerçekleştirmektedir. Milletimizin büyük ilgi gösterdiği söz konusu faaliyetler, daha da güçlendirilerek ve yaygınlaştırılarak devam edecektir” kaydetti."Dijital mecralardaki irşat faaliyetleri, daha bilinçli, sistematik ve sürdürülebilir bir yaklaşımla gerçekleştirilmeli"Dijitalleşmeyle birlikte sahih dini bilgiden yoksun anlayışların medyada gelişi güzel bir şekilde yer almasının meselelere hakim olmayan Müslümanların zihinlerini bulandırdığını anlatan Prof. Dr. Erbaş, “Bu durum, aynı zamanda dinin doğru anlaşılmasının önündeki önemli engellerden biridir. Bu noktada yaşanan sorunlar, küresel boyutta bir tehdit haline gelen İslam karşıtlığına da malzeme üretmektedir. Dolayısıyla dijital mecralardaki irşat faaliyetleri, daha bilinçli, sistematik ve sürdürülebilir bir yaklaşımla gerçekleştirilmeli; din istismarcılarına ve din adına her türlü cehaleti ve tutarsızlığı ortaya koyanlara fırsat verilmemelidir” ifadesini kullandı."Toplumu dinî konularda aydınlatırken sahih bilgi kadar doğru bir usul ve güzel bir üslup kullanılması da son derece önemlidir"Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Toplumu dinî konularda aydınlatırken sahih bilgi kadar doğru bir usul ve güzel bir üslup kullanılması da son derece önemlidir. İtidalden uzak, nezaket ve zarafetten yoksun bir üslupla din anlatmanın İslam’ın bilgi ve ahlak değerleriyle, Müslümanlığın vakar ve izzetiyle bağdaşmadığı açıktır. Sırf daha çok izlensin düşüncesiyle aykırı söylemlerde bulunmak, sıra dışı tavır ve davranışlar sergilemek, toplumun din algısında büyük yaralar açmakta; aynı zamanda dini kurum ve değerlerin yıpratılmasına sebebiyet vererek sapkın anlayış ve akımların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla bu tür tutum ve davranışlardan azami derecede kaçınılması, din hakkında konuşan herkesin bu hassasiyetleri gözetmesi, ihmal edilmez bir sorumluluktur.”"Doğru bilginin üretilmesi noktasında güçlü ve güvenilir mekanizmaların varlığı çok daha önemli hale gelmiştir"Erbaş, teknolojinin gelişmesiyle birlikte devasa haline gelen bilgi yığınlarının doğru bilgiyi tespit etmede zorlaştırdığını belirterek, şunları kaydetti:“Teknolojinin gelişmesiyle bilginin dolaşımının alabildiğine hızlandığı bilişim çağının en önemli çıkmazlarından biri, devasa bilgi yığınları ve veri merkezleri içerisinden doğru bilgiyi tespit etme sürecinin oldukça zorlaşmasıdır. Dolayısıyla doğru bilginin üretilmesi noktasında güçlü ve güvenilir mekanizmaların varlığı çok daha önemli hale gelmiştir. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığımızın ’toplumu din konusunda aydınlatma’ görevinin bir gereği olarak ürettiği basılı, süreli, görsel, işitsel, dijital yayınları büyük bir imkândır. Doğru dini bilgiye kolay ulaşım açısından söz konusu yayınların tanıtılması, ulaşılabilirliğinin ve erişilebilirliğinin artırılması önem arz etmektedir.”"Başkanlığımız, Türkistan’dan Afrika’ya kadar dünyanın her yerindeki dindaş ve soydaşlarımıza hizmet götürmektedir"Erbaş, Müslüman ülke ve toplumlarda Diyanet İşleri Başkanlığına karşı önemli bir teveccüh olduğunu dile getirerek, “Söz konusu gerçekliğin farkında olarak Başkanlığımız, Türkistan’dan Afrika’ya kadar dünyanın her yerindeki dindaş ve soydaşlarımıza, cami ve kültür merkezleri inşasından kurumsal rehberliğe, eğitim faaliyetlerinden dinî yayınlara kadar pek çok alanda hizmet götürmektedir. İslam’ın sahih kaynaklardan öğrenilmesi ve hayata huzur getiren mesajlarının yeryüzündeki herkes tarafından bilinmesi için, özellikle yabancı dil ve lehçelerde yayın hizmetleri vazgeçilemez bir öneme sahiptir. Başkanlığımız bugün 55 dil ve lehçede yapmış olduğu yayıncılık faaliyetlerini her geçen gün güçlendirmenin ve çağın tüm iletişim kanallarını en etkin şekilde kullanarak İslam’ın hakikatlerini insanlığın idrakine sunmanın azim ve gayreti içerisindedir” şeklinde konuştu."Medeniyetlerinin sanat birikiminden habersiz nesiller, kültürel erozyona daha müsait hale gelebilmektedir"Erbaş, inancın ve kültürün muhafazası ve nesillere aktarımında sanatın önemli bir rol oynadığını söyleyerek, "İnancın, kültürün, medeniyet değerlerinin muhafazası ve nesillere aktarımında önemli alanlardan biri de sanattır. Sanatı olmayan düşüncenin medeniyet inşası da muhaldir. Diğer yandan, medeniyetlerinin sanat birikiminden habersiz nesiller, kültürel erozyona daha müsait hale gelebilmektedir. Türk İslam sanatları, ihtiva ettiği estetik, incelik, derinlik ve zarafet gibi özelliklerle tarih boyunca nadide eserlerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Bugün de yeni nesillerin ve çağın insanının İslam sanatlarının engin dünyasıyla tanışması, güzellik duygusunun hakikat zemininde neşvünema bulmasını temin edecektir. Bu bağlamda Başkanlığımız, kurduğu Türk İslam Sanatları Daire Başkanlığı ile sanatsal etkinliklere yönelik faaliyetlerini artırarak devam ettirecektir.""Gençlerimizi kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklardan koruyabilmek, hiç şüphesiz özel bir gayret gerektirmektedir"Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Son yıllarda insanlığın gündemini işgal eden büyük tehlikelerden biri, insanın psikolojik ve fizyolojik dengesini bozarak hayatını sağlıklı bir şekilde devam ettirmesine engel olan bağımlılıklardır. İnternet ve sosyal mecralar vasıtasıyla iletişimin ve etkileşimin küresel ölçekte yaşandığı bir çağda gençlerimizi kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklardan koruyabilmek, hiç şüphesiz özel bir gayret gerektirmektedir. Bu süreçte gençlerimizi, çocuklarımızı doğru olana yönlendirmek ve onların istikballerini ipotek altına alan bağımlılıklara karşı topyekûn mücadele etmek, milletimize, insanlığa ve gelecek nesillere karşı önemli bir sorumluluktur. Başkanlığımız, gençlerimizi korumak ve geleceğimizi teminat altına almak için başta cami merkezli rehberlik faaliyetleri olmak üzere, tüm imkân ve araçları kullanarak her türlü madde ve davranış bağımlılığına yönelik farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarına büyük bir gayret ve titizlikle devam etmektedir."