GÜNDEM - 17 Ekim 2024 Perşembe 12:57

Mersin Orman Bölge Müdürlüğü hazırladığı proje ile hibe almaya hak kazandı

A
A
A
Mersin Orman Bölge Müdürlüğü hazırladığı proje ile hibe almaya hak kazandı

Mersin Orman Bölge Müdürlüğü, TÜBİTAK’ın 1001 Programı’nın 2024 yılı ilk başvuru döneminde orman yangınları yönetimine yönelik projesi için hibe desteği almaya hak kazandı.


Mersin Orman Bölge Müdürlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) tarafından desteklenen 1001 Programı kapsamında ’Orman Yangınları Yönetiminin Sosyal Boyutu: 2021 Antalya Büyük Orman Yangını Bölgesi Örneği’ isimli projesi için hibe desteği almaya hak kazanarak önemli bir başarı elde etti. Türkiye’de devlet ve vakıf üniversiteleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının proje önerilerini sunduğu programda Mersin Orman Bölge Müdürlüğü, TÜBİTAK 1001- Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı’ndan proje desteği alan ve bu kapsamda yürütücü kuruluş olarak hibe desteği kazanan ilk orman bölge müdürlüğü oldu. TÜBİTAK-ARDEB’e önerilen proje, bilimsel değerlendirme sürecini başarıyla geçerek 1 milyon 68 bin 801 TL bütçe ile desteklenmeye hak kazandı.


Projesi desteklenen araştırma ekibini tebrik eden Mersin Orman Bölge Müdürü Rifat Ataş, bu tür nitelikli projelerin ülkenin bilimsel, uygulamalı ve teknolojik gelişimine önemli katkılar sağlayacağını söyledi. Ataş, “Ülkemizin orman yangınları yönetimine katkı sunacak projelerin TÜBİTAK tarafından desteklenmesi önemlidir. Nitekim TÜBİTAK tarafından kabul gören bu projemiz kamu ve üniversite iş birliğini geliştirecek, yeni Ar-Ge projelerine örnek teşkil edecek ve orman yangınları yönetimine farklı bir boyut katacaktır. Bu başarı, ülkemizin ulusal ve uluslararası bilimsel araştırmalara katkıda bulunma hedefine bir adım daha yaklaşmasını sağlayarak sonuçları ise bilimsel bilgi birikimine ve uygulama alanına önemli katkılar sunacaktır” dedi.


Projenin amacı, 2021 yılındaki Antalya büyük orman yangınına maruz kalmış ve bu yangından etkilenmiş toplum kesiminin yangın sonrası orman yangınları yönetimi konusunda bilgi düzeylerinin ne olduğunun belirlenmesi, orman yangınları yönetiminin sosyal boyutunu etkileyen faktörleri bulmaya yönelik görüşlerinin ortaya konması, orman yangınları kapsamında yaşadıkları deneyimlerin saptanması ile yapı ve çevresinde orman yangını riskini azaltmak için faaliyetlerde bulunuyorlarsa hangi tür faaliyetlerde bulunduklarının incelenmesini hedefliyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Manisa’yı filler temizleyecek Manisa Büyükşehir Belediyesi, çevre dostu çözümlerle daha temiz ve sağlıklı yaşam alanları oluşturmaya devam ediyor. Temizlik hizmetlerinde kullanılan araç filosunu güçlendiren Manisa Büyükşehir Belediyesi, çevreye duyduğu sorumluluğu bir adım daha ileri taşıyarak, tamamen yerli ve yüzde 100 elektrikli fil adı verilen 4 vakumlu süpürge alarak araç filosunu güçlendirdi. Manisa Büyükşehir Belediyesi, temizlik hizmetlerinde kullanmak üzere tamamen yerli üretim ve yüzde 100 elektrikli vakumlu süpürgeleri kullanmaya başlıyor. Kaldırım, ana arter ve dar alanlar için tasarlanan vakumlu süpürge ile personel daha az yorulacak, daha fazla bölgenin temizliğini sağlayacak. Elektrikli olması, sürdürülebilir çevre politikalarına katkı sunmasının yanında kullanım kolaylığı ile de dikkat çekiyor. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, ’Fil’ isimli vakumlu elektrikli süpürgeyi denedi ve performansını değerlendirdi. Araçların performanslarının değerlendirileceğini, başarılı görülmesi halinde süpürge sayısının artacağını söyleyen Başkan Zeyrek, böylelikle daha geniş alanda kullanım sağlanacağını söyledi. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin çevreye duyarlılığını ve teknolojiyi etkin bir şekilde kullandığını gösteren yerli üretim ve tamamen elektrikli bu araçlar, geniş kullanım alanıyla Manisa’nın temizliğine önemli katkılar sunacak.
Ankara Yeniden Refah’tan Bahçeli’nin ‘İmralı ile DEM görüşmeli’ çağrısına destek: “Alınacak yol varsa alınsın” Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Sayın Bahçeli madem ki sivil siyasete misyon yüklemiştir, DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesini istemiştir biz de bu öneriyi destekliyoruz” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamanın kamuoyunda beklenen etkiyi uyandırmadığını ifade eden Kılıç, “Bakanlığın açıklaması dikkate alındığında görülüyor ki 1 Ocak 2025 tarihinden geçerli olmak üzere konutlarda yıllık 5 bin kilovat saatin üzerindeki tüketimlerde enerji faturalarındaki yüzde 60’lık sübvansiyon kalemi kaldırılacak. Mevcut faturaların yüzde 60 sübvansiyonlu olduğu 1 Ocak’tan itibaren faturalarda yüzde 60 sübvansiyonun kaldırılacağı gerçeği dikkate alındığında karşımıza çıkan tablo şudur. 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yıllık tüketimi toplamda 5 bin kilovat saati aşan aboneler için elektrik tüketimine yüzde 150 zam gelecek demektir. Yüzde 150 elektrik tüketimine kış aylarında gelecek zammı bu ülkede hiç kimsenin karşılayabilmesi mümkün değildir" dedi. Kılıç, “Geçen haftalarda Balıkesir, Mersin ve İstanbul’da son anda da Niğde’deki çocuk evleri sitesinde yaşanan hadiseler gerçekten tüyler ürperten hadiselerdir. Niğde’deki devlet yurdunda 9 yaşında engelli ve epilepsi hastası bir yavrumuz maalesef çalışan şiddetine maruz kalmış ve hayatını kaybetmiştir. Henüz 9 yaşında bir çocuk, engelli, epilepsi hastası, vicdanını yitirmiş kamu çalışanı ne istiyorsun bu çocuktan? Devlet bu tabloyu görmüyorsa devlet değildir. Devlet yurdunda 9 yaşında bir yavrunun darp edilmek suretiyle hayatını kaybettiği bir ülke sosyal devlet değildir. Çocuklar aç bırakılmış, darp edilmiş, tekmelenip yerlerde sürüklenmiş, dövülmüş. Çocuklara topluca banyolar yaptırılmış. Mahremiyetleri yok edilmiş. Çocuklar merdiven altına kapatılmış, hücre cezalarına maruz bırakılmış. Böyle bir ülkede Aile Bakanlığı vardır belki ama Aile Bakanı yoktur” şeklinde konuştu. Bir gazetecinin sorusu üzerine MHP lideri Bahçeli’nin DEM Parti-İmralı çağrısının da değerlendiren Kılıç, şunları kaydetti: "Bahçeli’nin açıklamalarını takip ediyoruz. Diyor ki: DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesi sağlanmalıdır. DEM Parti heyeti geçen hafta bizi ziyaret etti. Ziyarette görüldü ki DEM Parti’nin bu konuda özel ya da genel bir bilgi yok. Kamuoyunun bildiğinden daha farklı bir bilgi yok. Eğer bir süreç başlatılacaksa adı her ne ise DEM Parti’nin de buna ilişkin bilgilendirilmesi lazım. Sayın Bahçeli mademki sivil siyasete misyon yüklemiştir, DEM Parti’nin İmralı ile görüşmesini istemiştir biz de bu öneriyi destekliyoruz. Devlet Bahçeli’nin çağrısına AK Parti gereken desteği vermelidir. Görüşme sağlansın, her ne mesaj alınacaksa alınsın. Türkiye bir muammanın parametrelerini tartışmasın. Alınacak bir yol varsa alınsın. Atılacak bir adım var atılsın ama Türkiye havanda su dövmeyi bıraksın. Sayın Bahçeli’nin daha önceki terörist başının Meclise gelmesi çağrısına biz kesin bir dille ret yanıtı vermiştik. Zannediyorum o çağrı AK Parti koridorlarında karşılık bulamamıştır.” “Belediye başkanları muhtemelen bu kararın altında imzası bulunanları alkışlıyorlardır” Kılıç son olarak gündemdeki belediyelerin kreşlerinin kapatılması tartışmalarına ilişkin de şunları söyledi: "Bütün siyasi partilerin seçimlerde verilmiş kreş sözleri vardı. Doğrusu bizimde Ankara’da kreş sözümüz vardı. İstanbul’da Sayın Murat Kurum’un yüze yakın kreş sözü vardı. Esasında CHP’li belediyelere hiç beklemedikleri bir can suyu verdiler bu genelgeyle. Çünkü söz verdikleri kreşlerin yüzde 10’unu bile yapamayan belediyeler bunlar. Verdikleri sözü tutamayan belediyeler bunlar. Kamuoyunda bu genelge marifetiyle öyle bir algı oluştu ki, sanki CHP’li belediyeler bütün mahalleleri semtleri, kreşlerle doldurmuşlar da hükümet de buna karşı çıkıyor engel oluyor. Kaç tane gördünüz Ankara’da kreş tabelası veya İstanbul’da kaç tane kreş tabelası gördünüz? Var olanlar zaten numunelik. Ama belediye başkanları muhtemelen bu kararın altında imzası bulunanları alkışlıyorlardır. Yapmadıkları bir hizmetin 10-20 katı lehlerine bir hizmet yapılmış gibi puan yazdırdıkları için. Dünyada bu işler daha ziyade yerel yönetimler marifetiyle yapılır. Belediyeler kreş mi açıyor, bırakın açsınlar. Anaokulu mu açıyor, bırakın açsınlar. Anayasa Mahkemesi’nin ya da yasaların amir hükümleri varsa ona göre dizayn olsunlar. Devlet de gereken denetimi bunlar üzerinde sağlasın. Eğer bu kreşlerde, anaokulu, gündüz bakım evi gibi yerlerde genel eğitim müfredatımıza milli ve manevi değerlerimize birlik ve beraberliğimize aykırı eğitimler veriliyorsa, talimler yapılıyorsa elbette ki, devletin gereğini yapmak hakkıdır, vazifesidir. Ama topyekûn hiçbir denetim yapmaksızın ‘alayını kaldırmaya ve kapatmaya karar verdim’ demenin hukukla da mantıkla da siyasetle de izah edilebilir bir tarafı yoktur."