SPOR - 20 Ekim 2024 Pazar 14:59

16. Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu koşuldu

A
A
A
16. Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu koşuldu

Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 16.’sı gerçekleştirilen ’Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu’ koşuldu. 21 kilometre kategorisinde Kenya’dan James Kipkogei Kipkoech , 1saat 3 dakika 10 saniyelik derecesi ile Kenya’dan birinci, yine Kenya’dan katılan Laban Kipkemboi 1 saat 3 dakika 19 saniyelik derecesi ile ikinci, Hüseyin Can ise 1 saat 5 dakika 26 saniyelik derecesiyle üçüncü oldu.


’Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu’, Tarsus Cumhuriyet Meydanı’nda başlayıp, yine aynı noktada son buldu. Mersin Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı koordinesinde gerçekleşen 16. Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu, tarih kokan kadim kent Tarsus’ta gerçekleştirildi. Sporcular ve vatandaşlar, Tarsus’un tarihi ve kültürel dokusu içerisinde koşarak, yarı maraton heyecanını yaşadı. Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de Halk Koşusu’nda vatandaşlarla birlikte 3 kilometre boyunca koştu.



Yarı maratonda 21K’da toplam 350 sporcu koştu


Yarı Maratonda 21K kategorisine 296’sı Türk sporcu olmak üzere 11 ülkeden 54 yabancı sporcu ile toplam 350 sporcu katılım sağladı. Kenya, Rusya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Ukrayna, Kırgızistan, Polonya, Almanya, Macaristan, Bulgaristan, İsveç ve Belarus’tan katılım sağlayan yabancı sporcular da Tarsus’un doğal ve tarihi güzellikleri içinde koşma fırsatı elde etti. Yarı Maraton sonrasında maratonu bitiren herkese madalyaları verildi. 21K’yı bitiren ve dereceye giren sporculara toplam 1 milyon 9 bin TL para ödülü verildi. Dereceye giren sporcular, ödüllerini düzenlenen törenle aldı.



"21 kilometre maratonumuza 350 sporcu katıldı"


Startı Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç ile birlikte verdikten sonra konuşan ve 16. Tarsus Yarı Maratonu’na ilginin yoğun olduğunu söyleyen Başkan Vahap Seçer, "Organizasyonumuz her geçen yıl daha da güzelleşiyor ve ilgi daha da artıyor. Bu yıl bana da çok hoş geldi, buranın enerjisi ve sinerjisi çok yüksek. Geçtiğimiz yıllarda da güzel olmuştu ama bu yıl bir daha güzel oldu. 21 kilometre maratonumuza 54’ü 11 farklı ülkeden olmak üzere 350 sporcu katıldı. Dereceye giren sporcularımıza toplamda 1 milyon 9 bin TL ödül var. 296 sporcumuz da ülkemizin değişik şehirlerinden geldi. Halk koşumuza da 4 bin kayıt yapıldı" dedi.



"Tarsus’u dünyaya tanıtmak ve hatırlatmak istiyoruz"


Yapılan yarı maratonun 10 bin yıllık tarihe sahip Tarsus’un daha fazla tanıtılmasına katkı sunduğunu kaydeden Seçer, "Tarsus’un çok tarihi bir geçmişi ve kültürel birikimi var. Tarsus sadece Türkiye’de değil dünyada sayılı bir kent. Tarsus 10 bin yıllık bir tarihe sahip. Biz de bu tip organizasyonlarla Tarsus’u dünyaya tanıtmak ve hatırlatmak istiyoruz. Tarsus zaten dünyada çokça bilinen bir kentimiz. Çünkü hem semavi dinlerin temsilcilerinin kutsal mekanlarını hem de o döneme ait farklı medeniyetlerin yaşam izlerini burada görmek mümkün. Roma’dan Osmanlı’ya birçok medeniyetin yaşadığı bir tarihin üzerindeyiz" diye konuştu.



"Bu tip organizasyonlar Türkiye’nin uluslararası algısına olumlu katkı yapar"


İnsanların kardeşçe bir araya gelmesi için sporun en önemli araç olduğunu belirten Vahap Seçer, "Bu tip organizasyonlar insanları bir araya getiriyor. Barışı da kardeşliği de önceliyoruz. ‘Ülkemizde birlik ve beraberlik, dünyada barış hâkim olsun’ diyoruz. Bunun da yolu insanları bir araya getirmek, kendinizi tanıtmak ve diyalog kurmaktan geçiyor. Bu tip organizasyonlar Türkiye’nin uluslararası algısına da olumlu katkı yapar. Burası modern, çağdaş, gelişmiş, son derece de tarihi ve kültürel birikimi olan bir kent. Bunların tanıtılması açısından bu tip organizasyonlar önemli" ifadelerini kullandı.


Önemli bir diğer maratona da işaret eden Başkan Seçer, "15 Aralık’ta Uluslararası Mersin Maratonu’nun 6.’sını yapacağız. Genel anlamda da bizim 12 aya baktığınız zaman çok değerli organizasyonlar oluyor. Yine Tour Of Mersin Bisiklet Turunu önemsiyoruz. Önümüzdeki yıl da Tour Of Mersin’i yapacağız. Birçok organizasyonlara imza atıyoruz ve atmaya da devam edeceğiz" dedi.



Sporcular, yarı maratondan memnun ayrıldı


21K birincisi James Kipkogei Kipkoech, yarışmanın kendisi için güzel geçtiğini ve yarıştan keyif aldığını söyleyerek, "Tarsus’a ilk defa geliyorum ama daha önce de Mersin’de yarıştım. Çok iyi hissediyorum. Burası çok güzel bir yer. Hava çok güzeldi" ifadelerini kullandı.


21K kadınlar birincisi Daisy Jeptoo Kimeli ise, "Kenya’dan geliyorum. Mersin’i ve Tarsus’u çok beğendim. Güzel bir yarış oldu. Benim Tarsus’ta ilk yarışım ve çok iyi hissediyorum” diyerek aldığı sonuçtan oldukça memnun olduğunu kaydetti. 21K kadınlar ikincisi Elida Jelimo Korir de, "Çok iyi hissettiğim bir yarış oldu. Parkur çok zorladı bizi çünkü sıcaklık çok fazlaydı" diye konuştu.



16. Uluslararası Tarsus Yarı Maratonu koşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TESK Başkanı Palandöken, “BAĞ-KUR’lunun emekli ve sağlık primleri ayrılmalı” Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Bağ-kur’lu esnaf ve sanatkarların emekli ve sağlık primlerinin ayrılması gerektiğinin altını çizerek, “Esnafın bu mağduriyetinin giderilmesi için hem zaman daralıyor hem de bu uygulama insanları rahatsız ediyor” dedi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken esnaf ve sanatkarların Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki norm birliğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Palandöken, prim gün sayısını doldurarak emeklilik için yaşı bekleyen esnaf ve sanatkarların sadece sağlık primi ödemesi gerektiğini belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki norm birliği halen uygulanmıyor. Artık yılsonu geldi. Esnafın beklentisi, 7 bin 200 iş gününü dolduranların emekli edilip aylığa bağlanması yönünde. Ancak bu yapılmıyor. En azından sosyal güvenlik primi kaldırılıp sadece sağlık primiyle devam edilmesi sağlanmalıdır. Bunun maliyeti, en düşük basamaktaki bir esnaf için 6 bin 900, yani 7 bin bin gününü doldurmuş bir kişi için Sosyal Güvenlik Kurumu’nda esas alınan norm birliği, emekli sandığı, SSK ve Bağ-Kur’luların eşit ücret ve eşit hizmet süresine sahip olmasıdır. Ancak yılsonunda sağlıktan yararlanma imkânı da ortadan kalkacak. Zaten esnaf, ilaçlarını alamıyor; sadece muayene olabilme imkânı var” açıklamasında bulundu. “Prim gününü doldurup yaşı bekleyenlere kolaylık sağlanmalı” Bağ-kur’lu esnaf ve sanatkarların emekli ve sağlık primlerinin ayrılması gerektiğinin altını çizen Palandöken, “Esnafın bu mağduriyetinin giderilmesi için hem zaman daralıyor hem de bu uygulama insanları rahatsız ediyor. Artık Bağ-Kur’lunun beklentisi şu, ‘Ben 7.200 prim gününü doldurdum. Bundan sonra neden prim ödeyeyim? Emekliliği hak ettim.’ Bu hakların verilmesi ile ilgili taleplerimizi dile getiriyoruz. Ancak, bildiğiniz üzere 2024’ün de sonuna geldik. Esnafın beklentisi, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki eşitlik sağlanarak bu sıkıntıların ortadan kaldırılmasıdır. Zaten hem enflasyon, hem kiralar hem de yüksek maliyetler, girdilerdeki astronomik fiyat artışları insanları bunaltıyor. Bu nedenle, sosyal güvenlikte 7 bin 200 prim gününün gerçekleşmesi ve bundan sonraki süreçte sadece sağlık sigortası primi yatırılması, insanların bir nebze nefes almasına yardımcı olacaktır” diye konuştu. “Vatandaşın haklı talebi yerine getirilmeli” Başta esnaf ve sanatkarlar olmak üzere tüm kesimlerin haklı talebinin yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden Palandöken, “Bu konudaki beklenti, tahmin ediyorum ki bu dönemde mutlaka karşılanmalı ve insanların haklı talepleri yerine getirilmelidir. En uzun çalışan, en az maaş alan ve sosyal eşitlik açısından da haksızlığa uğrayan kesimler için, kurumlar arası farklılıklardan kaynaklanan boşlukların doldurulması gereklidir. Yani esnaf, zanaatkâr, çiftçi, Bağ-Kur’lu ve hizmet üreten bütün kesimlerin 7 bin 200 prim gününe tabi olması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum” şeklinde konuştu.
Kayseri Tüketiciler Birliği’nden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ’kira zammı’ tepkisi Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vakıf evlerine yeni yıl için yüzde 900 zam yapmasına tepki göstererek; "Yüzde 900 zam yapmak kesinlikle mahkemelerde kabul görmez” dedi. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından vakıf evlerine yüzde 900 oranında zam yapıldığını söyleyen Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, yetkililerden vatandaşın yaşayacağı sıkıntıyı bitirme noktasında uyarı beklediklerini dile getirerek, “Türkiye’de son yıllarda fiyat istikrarında bir bozulma var. Sürekli zamlarla karşılaşıyoruz. Aynı ürünü aynı fiyata alamıyoruz. Fakat bu sıralamayı yaptığımızda konut, barınma ihtiyacı en önde geliyor. Fakat kiralardaki artışları da son zamanlarda yaşıyoruz. Maaşların yetişmediği ve asgari ücretin dahi geçtiği kiralarla karşı karşıyayız. Çok küçük bir Anadolu şehrinde neredeyse asgari ücreti buldu. Piyasanın bu başıboşluktan istifade etmesini anlıyoruz. Fakat devlete yakışan bu fırsatçılığın önüne geçmesi ve hatta piyasayı konsolide etmesidir. Piyasayı düzenlemesi gereken devlet eğer piyasayı çığırından çıkartırsa ki son zamanlarda devletin Vakıflar Genel Müdürlüğü ile elinde 10 binlerce dairesi olup, piyasayı yönlendirebilecek bir gücü varken tam tersi kendisi özel sektörün ya da kişilerin kira fiyatlarını artırışına destek verirse, onlarla yarışa girerse bu devlete yakışmaz. Bu ne sosyal devlet anlayışına ne de vakıf kültürüne uymaz. Devlet sosyaldir ve karı düşünmez. O zaman biz Anayasa’dan sosyal devlet ibaresini çıkartıp, tüccar devlet ibaresini mi yazalım. Vakıflara yakışan, kirayı aşağıya çekebilecek bir şekilde milimize etmektir. Fakat 2025 yılı için vakıflarda oturan kiracılardan duyduk ki kiralara yüzde 900 zam yapılmış. Bu neyi tetikler? Bu kimin işine yarar? Yani hükümetin politikası eğer ki buysa vakıflar doğruyu yapıyor. Fakat hükümetin politikası fiyatları istikrarda tutmak ve aşağı çekmekse burada bir liyakatsizlik oluşuyor. Biz yetkililerden vatandaşın yaşayacağı bu sıkıntıyı bitirmesi noktasında uyarının gelmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. “Yüzde 900’lük zam mahkemede kabul görmez” Bu yıl itibariyle açıklanan kira artışının yüzde 65-70 bandında olduğunu belirten Şahin, yüzde 900’lük zammın mahkemeler tarafından kabul göremeyeceğini ifade ederek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Vakıf evlerine yeni kiracı olmuş vatandaşlarımız, kiraların çok astronomik olduğu noktasında mahkemelere itiraz edebilirler. Mahkemelerin vereceği karar geçerlidir. Çünkü bu sene itibariyle kira artışı yüzde 65-70 bandında açıklandı. Fakat yüzde 900 zam yapmak kesinlikle mahkemelerde kabul görmez. Vatandaşlar haklarını arayabilirler. Fakat şöyle bir sıkıntıyla karşı karşıya kalıyoruz. Kiracı ve ev sahibi mahkemelik olduğunda huzur bozuluyor. İlişkiler düzgün devam etmiyor. Vakıflarda da bu durum çok farklı olmayacak. En ufak bir kira gecikmesinde bile onu fırsat bilerek, hemen tahliyesini sağlayacaklar. Bu anlamda da sıkıntılı. Bu olayı yukarıdan halledilmesi gerekiyor. Vatandaşında tabi ki böyle bir hukuki hakkı var.”
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: "Temel amacımız enflasyonu kalıcı olarak tek haneli rakamlara düşürmek" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Temel amacımız enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneli rakamlara düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak, istikrarlı bir ortamda büyümek ve gelirimizi adaletli bir şekilde dağıtmaktır. Enflasyonla mücadele ederken geçici bazı zorluklar yaşayabilirsiniz. Ama enflasyonu düşürmeden öngörülebilirlik sağlayamazsınız, belirsizlikleri azaltamazsınız, enflasyonunu oluşturduğu sisli ortamdan faydalanıp fırsatçılık yapanlara tam anlamıyla engel olamazsınız" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat, İstanbul’da düzenlenen ticaret fuarına katıldı. "Vizyonumuz bütün dünya; Türkiye Yüzyılı’nı ticaret yüzyılı yapacağız" Fuarın açılışında konuşan Ticaret Bakanı Ömer Bolat ihracatçıların her zaman yanında olduklarını belirterek, "Vizyonumuz bütün dünya. Türkiye Yüzyılı’nı ticaret yüzyılı yapacağız. Geldiğimiz nokta çok şükür 22 yıl önce kimsenin hayal edemeyeceği bir nokta. Bunu dışarıdan çok iyi görüyorlar ve takdir ediyorlar. Altyapısı ve üstyapısı il tamamen yenilenmiş, büyük bir üretim ve tedarik merkezi haline gelmiş, limanları ile lojistik merkezleri ile havalimanları ile tüm dünyaya ulaşmayı başarmış, Gümrük birliğini başarı ile yürüten bir ülke konumdayız. Afrika bize çok uzak bir kıta gibi algınırdı. Afrika Antalya’dan 45 dakika mesafede hava yoluyla. Bizim Afrika ticaretimiz 5 milyar dolardan 37 milyar dolara çıkmış durumda. Yatırımlar müteahhitlik hizmetleri büyük atılımlar sağladı. İslam dünyası ile ilişkilerimiz de ilerliyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin Filistin’e desteğinin süreceğinin altını çizen Bolat, “Filistin’in her zaman yanında yer aldık, yer almaya da devam edeceğiz. Siyasi alanda uluslararası diplomaside, hukukta, insani yardımlarda ve İsrail’in saldırılarını durdurup ateşkes sağlamak için ihracat ve ithalatı 2 Mayıs’tan itibaren durdurma eylememiz var. Dünyada tek kalsak bile Filistin’in yanında yer almaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. "Enflasyonu düşürmek en temel önceliğimiz" Programda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise orta vadeli programı kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceklerini vurguladı. Enflasyonu kalıcı bir şekilde düşürmeyi hedeflediklerini söyleyen Yılmaz, “Orta vadeli programımızın özünü yüksek enflasyonu düşürmek oluşturuyor. Temel amacımız enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneli rakamlara düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak, istikrarlı bir ortamda büyümek ve gelirimizi adaletli bir şekilde dağıtmaktır. Enflasyon büyüme açısından da gelir dağılımı bakımından da zararlı etkileri hem ülkemizde hem tüm dünyada kanıtlanmış bir meseledir. Enflasyonla mücadele ederken geçici bazı zorluklar yaşayabilirsiniz. Büyüme açısından ve diğer birtakım açılardan. Ama şunu unutmayalım enflasyonu düşürmeden öngörülebilirlik sağlayamazsınız. Enflasyonu düşürmeden belirsizlikleri azaltamazsınız, enflasyonunu oluşturduğu sisli ortamdan faydalanıp fırsatçılık yapanlara tam anlamıyla engel olamazsınız. Dolayısıyla enflasyonu düşürmek en temel önceliğimiz. Enflasyonu düşüreceğiz ki sürdürülebilir sağlıklı uzun vadeli büyüme sağlansın. Kısa vadede her şer tartışılabilir. Türkiye’nin en yüksek büyüme oranlarına ulaştığı dönemler enflasyonun düşük olduğu dönemlerdir. Bu gerçeği hepimizin görmesi lazım. Kısa vadeli popülist birtakım hareketlenmeler sürdürülebilir bir büyüme anlamına gelmiyor. Geçmişe bakın enflasyonu düşürdüğümüz dönem büyümeyi arttırdığımız, gelir dağılımını iyileştirdiğimiz bir dönemdir. Başka bir yol aramamızın anlamı yok. Enflasyonu düşüreceğiz büyümemizi sağlıklı bir temelde geliştireceğiz. Büyümenin nimetlerini elbette bütün toplumsal kesimlere yayacağız. Gerek kobiler, gerek bölgesel kalkınma, kadınlar gençler bütün bunları sürece dahil eden, kapsayıcı büyüme dediğimiz anlayışla gelir dağılımını ve fırsat eşitliğini aklımızdan çıkarmadan politikalarımızı uyguluyoruz” diye konuştu. Orta vadeli planın para politikaları, maliye politikaları ve yapısal dönüşümlerden oluşan 3 saç ayağının bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, “Maliye politikamız depreme rağmen oldukça dikkatli bir şekilde yönetiliyor. Geçen sene yıl ortalarına gittiğiniz zaman bütçe açıklarının yüzde 10’a gideceğine dair söylemlerinin olduğu bir dönemdeydik. Ama yıl sonunda bütçe açığımızı biz 5.2 ile tamamladık. Bu yılı da inşallah 5’in biraz altında tamamlayacağız. Depremin etkisin çıkarırsanız geçen yılki bütçe açığından, bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1,6 sadece. Bu maliye politikasının ne kadar dikkatli yürütüldüğünün bir ifadesi. Bu yıl da yine deprem yükümüz yüksek. Geçen yıl ve bu yılı bugünkü fiyatlarla ifade edecek olursak. Geçen yıl 1 trilyona yakın, bu sene 1 trilyon üzerinde bir tahakkuk var merkezi yönetim bütçesinde. İkisini toplayıp bugünkü parasal değerlerle ifade edecek olursak. 2.5 trilyon Türk lirası civarında deprem rehabilitasyon harcaması var Türkiye’nin. İşin güzel tarafı şu. Bu harcamalar geçici dönemsel harcamalar ve yatırım niteliğinde harcamalar. Aynı zamanda ülkenin geleceğine dönük harcamalar. Bunlar bir süre sonra azalacak. Gelecek yıldan itibaren bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3’lere gelmesini bekliyoruz. Burada oluşacak mali alanımızı reel sektörümüzün güçlenmesi ve sosyal refah için değerlendirmeye kararlıyız. Biz sağlıklı bir bütçe ile gideceğiz ama burada oluşacak imkanları da üretimi, istihdamı, ihracatı desteklemek için değerlendirmeyi düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu. "Doğurganlık hızımız Fransa’nın altına düştü. Ciddi anlamda bir nüfus meselemiz var" Türkiye’nin gelecekte çok ciddi bir nüfus sorunu ile karşı karşıya kalabileceğine dikkat çeken Cevdet Yılmaz, “Yeni bir Nüfus Politikaları Kurulu oluşturacağız. İlgili tüm bakanlıklarımızla benim başkanlığımda bir Nüfus Politikaları Kurulu kuracağız. Çünkü doğurganlık hızımız Fransa’nın altına düştü. Şu an yüzde 1,5. Çok ciddi anlamda bir nüfus meselemiz var. Bundan 5-10 sene sonra bunun işgücü piyasalarından tutun sosyal güvenliğe, yaşlı bakım hizmetlerine varıncaya kadar birçok alanda çok önemli etkiler doğuracağını birlikte göreceğiz. Bizim ne yapıp edip nüfus politikalarında farklı bir çerçeve oluşturmamız lazım. Çok boyutlu bir mesele bu. İlgili tüm bakanlarımızın olduğu yeni bir kurulu oluşturacağız ve nüfus politikalarına çok daha dikkatli şekilde bakacağız” dedi.
Erzincan Çocukların kros motorlu kızak keyfi Erzincan’da karla kaplanan boş arazide toplanan çocuklar, kros motorunun arkasına bağlanan kızaklarla doyasıya kaymanın tadını çıkardı. Erzincan merkez Menderes Mahallesi’nde yaşayan çocuklar, kros motorunun arkasına bağlanan kızaklarla kar keyfi yaşadı. Motosikletin arkasına kızakları bağlayan motosiklet tutkunu Cansel Atilla, kızağa binen çocukları kar üzerinde kaydırarak keyifli anlar yaşattı. Atilla isimli vatandaş evlerinde sıkılan çocukları eğlendirmek için farklı bir yol buldu. Kros motorunun arkasına bağladığı kızak ile mahalle içerisinde bulunan boş bir arazide çocukları kaydırarak eğlendirdi. Çocuklar tarafından talebin artması üzerine arkadaşlarından yardım isteyen motosiklet tutkunu Atilla, gelen arkadaşıyla birlikte mahallede ki bütün çocukları kızaklara bindirerek eğlenceli vakit geçirmelerini sağladı. Yaz aylarında motosikleti ile doğa turu yaptığını ifade eden Cansel Atilla, “Kar yağdı. Çocukları da dışarıda görünce hemen aşağı indik. Ben normalde yazları motosikletle doğa turları yapıyorum. Önümüzde müsait bir alan vardı. Hemen kızakları motosikletin arkasına bağlayıp çocukları çekmeye başladık ve gören çocukların hepsi gelmeye başladı. Çığ gibi büyüdü. Çocukları bu şekilde eğlendirdik. Çocuklar çoğalınca, herkes görüp gelince motor yetmedi diğer arkadaşımdan destek aldım. Oda hemen motorunu çıkarıp bize destek verdi sağ olsun” diye konuştu. Kızak ile kayarak karın tadını çıkaran çocuklar ise, “Biz evde can sıkıntısından oturuyorduk. Sonra baktık Cansel abim geldi dedi ki kızağı bağlayalım, sizi kaydıralım. Sonra geldik kızakları bağladık. Direk bizi sürmeye başladı. Gerçekten çok eğlenceliydi. Çok eğlenerek kaydım. Kardeşim ile birlikte de kaymak istiyordum” ifadelerini kullandı.