GÜNDEM - 27 Kasım 2024 Çarşamba 11:05

Bedensel engelli milli yüzücü ayaklarıyla resim yaptı

A
A
A
Bedensel engelli milli yüzücü ayaklarıyla resim yaptı

Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Manisa Kalkınma Ve Geliştirme Derneği işbirliğinde iki gün süren ’Empati var engel yok’ etkinliği düzenlendi. Etkinlikte bedensel engelli milli yüzücü Sefa Yurtkölesi de ayaklarıyla resim yaptı.


’Empati var engel yok" etkinliğinin ilk gününde öğrenciler, gözlerine bez bağlayarak görmeden tuval zerine yağlı boya resim yapmaya çalıştılar. Etkinlik hakkında açıklama yapan MCBÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Özge Balık, amaçlarının öğrencilerin empati yaparak engelleri aşmalarını sağlamak olduğunu kaydetti.


Öğretim Görevlisi Özge Balık, "Bu yıl 8’ncisi düzenlediğimiz farkındalık etkinlikleri programında Empati var, engel yok etkinliğimiz. Empati var diyoruz. Engel yok. Empati her yönü bizim için çok önemlidir. Öğrencilerimiz bugün sadece kelimeler cümlelerle değil, yaparak, uygulayarak öğrenecekler. Empati dediğimiz bir insanda bulunması gereken en anlamlı en önemli şey. Öğrencilerimiz gözleri kapalı resim yapacaklar. Sadece gözler kapalı demek konuşulabilir. Bazıları da ayaklarıyla resim yapacak. Bu etkinliğimiz için Sefa Yurtkölesi bizlerle oldu ve Antalya’dan kalktı geldi bizim etkinliğimize. Sefa çok özel, milli bir yüzücümüzdür. Ayağıyla bugün çok güzel bir resim yapacak" diye konuştu.



Ayaklarını kullanarak resim yaptı


Bugüne kadar birçok etkinliğe katıldığını ve empati yapılması anlamında böyle etkinliklerin olmasının çok güzel olduğunu belirten anlatan Milli Yüzücü Sefa Yurtkölesi, "Bugün de benim için çok farklı bir tecrübe oldu açıkçası. Çünkü resim yaparak çok nadir katıldığım etkinlikler var. Belki de ülkede diyebilirim bunun için. Davetinden dolayı Celal Bayar Üniversitesi ne teşekkür ediyorum. Manisa’nın evladıyız, her etkinlikte olmaya çalışıyorum. Manisa Gençlik Spor İl Müdürlüğümüz de yine aynı şekilde destek veriyor. Buradan da kendilerine de teşekkür ediyorum. Hem sportif alanda hem kültürel alanda resim yapmak gibi kitap yazmak gibi konuşmacı olmak gibi birçok alanda da aktif olduğum için çok mutluyum. Engelli insanlara da, engelsiz insanlara da motive olabiliyorsam ne mutlu bana. İnşallah onlara da örnek olabiliyoruzdur. Herkes istediği zaman başarabilir. Yeter ki inansınlar ve yaptıkları işi sevsinler" diye konuştu.



"Ellerimin olmaması resim yapmama engel değil"


İnsanın mecburiyette her uzvunu kullanmak zorunda kaldığını ifade eden Yurtkölesi, "Bugün de bunun ispatını gösteriyorum. Ellerim yok belki ama resim yapmak için engel değil. Ayaklarımı kullanarak resim yapıyor ve gördüğünüz gibi buradaki arkadaşlara örnek olabiliyorsam ne mutlu bizlere. Diğer arkadaşlar da gözü kapalı olarak yapıyor. Onlar da en fazla bu kadar yapmıştır diye düşünüyorum. Yalnızca göz değil tüm duyu organları önemli. İnsan işitme engelli olabilir, görme engelli olabilir, bedensel olabilir. Ama hiçbir şeye engel değil. Olan imkanla yeter ki bir şeyleri başarmak istesinler ve inansınlar. Bu noktada da bize yardımcı olunsun istiyoruz. İnşallah insanlar da bizleri anlayışla karşılar. Her bir birey aslında birer engelli adayıdır. Bu noktada her zaman düşünelim. Bu şekilde ilerlersek hayat her zaman herkes için daha kolay olur. Toplumda engellerin var olduğunda kabul etmiş olalım" diye konuştu.



Etkinliğin ikinci gününde yapılan resimler sergilendi


’Empati var engel yok’ etkinliğinin ikinci günü MCBÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde devam etti. İlk olarak Süleyman Kültür Merkezi önündeki bahçede kurulan görme engelli ve tekerlekli sandalye parkurlarında öğrenciler farkındalık içinde farkındalık yaşadılar.


Parkurda engellilerin yaşadıkları sorunları empati yaparak yaşayan öğrenciler, ilk gün etkinliğinde gözler kapalı olarak yapılan resimlerin yer aldığı sergiyi gezdiler.


Etkinlik MCBÜ öğrencisi futbol milli takım oyuncusu Nurcan Engil, MCBÜ öğrencisi yüzücü Türkiye Şampiyonu Ferzan Özkan, Milli sporcu yazar ve motivasyon konuşmacısı Sefa Yurtkölesi, Goalball Milli Takım Oyuncusu Mert Üzel ile Serebral Palsi Savaşçısı ve en güçlü silahı dans olan Ezgi Sahillioğlu başarılı hayat hikayelerini anlattı.


Ezgi Sahillioğlu konuşması sonrasında salonda bulunanlarla birlikte dans gösterisi gerçekleştirdi.



Bedensel engelli milli yüzücü ayaklarıyla resim yaptı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Tarım arazilerindeki kaçak yapılar yıkılıyor Tepebaşı Belediyesi, Karadere Mahallesi’nde tarım arazisine “hobi bahçesi” adı altında yapılan kaçak yapıların yıkım işlemlerini gerçekleştiriyor. Tepebaşı Belediyesi, ilçe sınırları içinde bulunan imara aykırı yapılaşmalara karşı çalışmalarını sürdürüyor. Karadere Mahallesi 28113 ada 104 parselde yer alan tarım arazilerine izinsiz yapılan yapılara; 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa istinaden, Eskişehir Valiliği İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, İl Toprak Koruma Kurulu tarafından yıkım kararı alındı. Bu kararlar doğrultusunda; Tepebaşı Belediyesi ekiplerince gerekli tespitler yapılarak, 3194 Sayılı İmar Kanunu gereği söz konusu yapıların yıkımına karar verildi. Yasal süreleri tamamlanan kaçak yapıların, tahliye ve yıkımına, Tepebaşı Belediyesi Yapı Kontrol Müdürlüğü koordinasyonunda devam ediliyor. Yıkım işlemleri Tepebaşı İlçe Jandarma Komutanlığı unsurları ve 1. Jandarma Asayiş Komando Bölüğü tarafından alınan güvenlik tedbirleri eşliğinde ve bakanlık tarafından belirlenen prosedürler çerçevesinde yürütülüyor. “Yasal dayanağı olmayan hobi bahçelerine itibar etmeyin” Tepebaşı Belediyesi yetkilileri, “Tarım Arazilerine ‘hobi bahçesi’ adı altında yapılan izinsiz, ruhsatsız, kontrolsüz yapılaşmalar pandemi sürecinde artmış olup, yeni bir İmar Barışı ile affa uğrayabilir beklentisi ile de hız kazanmıştır. İhtiyaçlar ve beklentiler kanunlara aykırı davranmaya gerekçe olmamalıdır. Vatandaşlarımızı hak kaybına uğrayarak mağduriyet yaşamamaları için, bu yasal dayanağı olmayan hobi bahçelerine itibar etmemeleri, yasalara uygun davranmaları konusunda yeniden uyarıyoruz” denildi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam ediliyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Duruşmada mahkeme başkanı sanıklara yönelttiği sorulara net cevaplar alamamasına öfkelenerek, “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada tutuksuz sanık hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş savunma yaptı. İhmali davranışlarda bulunup Opera bebeğin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle savunma yapan sanık Büyükköleş, "2023 yılında üniversiteden paramedik bölümünden mezun oldum. Birinci Hastanesi’nde stajyer olarak çalıştım. Opera bebek hastaneye geldiğinde toplu nöbeti devralmıştık. Bu bebeğin günlüğüne 20 bin lira alındığını duydum. Opera bebek stabildi. Sabah saat 06.30 gibi Tuğçe Toptemel’e bebek büyük olduğu için bakımına girmek istediğimi söyledim. Bebeğin bağlı olduğu cihaz ötmeye başladı. Bu durumu Doğukan Taşçı’ya bildirdi Tuğçe. Doğukan bizden bebeğin videosunu ve kan şekerini istedi. Ancak Tuğçe bebekten kan gazı almaya çalıştı. Kan gazı için ekipman yoktu. Bebeğe Doğukan CPR işlemi yapılmamasını söyledi ancak Tuğçe CPR yapmaya başladı ama sürdürmedi. Sabah nöbeti devralmaya gelen arkadaşlara bebeği teslim ettik" ifadelerini kullandı. "İhmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum" Savunmasına devam eden sanık, Ayşe Gizem Büyükköleş, "Ne Tuğçe Topdemir’in, ne de kendimin ihmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum. Biz elimizden gelen tüm müdahaleyi yaptık. Bu olay olana kadar Fırat Sarı’yı tanımıyordum. Gece hastanede doktor bulunmazdı. Nöbet listesinin olup olmadığını bilmiyordum. Mesleği öğrenmek için ilk kez çalışmaya başladığım yerde böyle bir şey yaşadığım için çok üzgünüm" diye konuştu. Mahkeme başkanı sanığa başkasının kaşesinin hemşireler tarafından kullanılıp kullanılmadığını sordu. Sanık Ayşe Gizem Büyükköleş “Bilmiyorum ama bu konuşuluyordu sürekli” şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanı bunun üzerine öfkelenerek “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi. Duruşmaya sanık savunmasının ardından 45 dakika ara verildi.
İstanbul Mahkeme başkanı öfkelendi: “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok, ben anlamıyorum bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Duruşmada mahkeme başkanı sanıklara yönelttiği sorulara net cevaplar alamamasına öfkelenerek, “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada tutuksuz sanık hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş savunma yaptı. İhmali davranışlarda bulunup Opera bebeğin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle savunma yapan sanık Büyükköleş, "2023 yılında üniversiteden paramedik bölümünden mezun oldum. Birinci Hastanesi’nde stajyer olarak çalıştım. Opera bebek hastaneye geldiğinde toplu nöbeti devralmıştık. Bu bebeğin günlüğüne 20 bin lira alındığını duydum. Opera bebek stabildi. Sabah saat 06.30 gibi Tuğçe Toptemel’e bebek büyük olduğu için bakımına girmek istediğimi söyledim. Bebeğin bağlı olduğu cihaz ötmeye başladı. Bu durumu Doğukan Taşçı’ya bildirdi Tuğçe. Doğukan bizden bebeğin videosunu ve kan şekerini istedi. Ancak Tuğçe bebekten kan gazı almaya çalıştı. Kan gazı için ekipman yoktu. Bebeğe Doğukan CPR işlemi yapılmamasını söyledi ancak Tuğçe CPR yapmaya başladı ama sürdürmedi. Sabah nöbeti devralmaya gelen arkadaşlara bebeği teslim ettik" ifadelerini kullandı. "İhmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum" Savunmasına devam eden sanık, Ayşe Gizem Büyükköleş, "Ne Tuğçe Topdemir’in, ne de kendimin ihmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum. Biz elimizden gelen tüm müdahaleyi yaptık. Bu olay olana kadar Fırat Sarı’yı tanımıyordum. Gece hastanede doktor bulunmazdı. Nöbet listesinin olup olmadığını bilmiyordum. Mesleği öğrenmek için ilk kez çalışmaya başladığım yerde böyle bir şey yaşadığım için çok üzgünüm" diye konuştu. Mahkeme başkanı sanığa başkasının kaşesinin hemşireler tarafından kullanılıp kullanılmadığını sordu. Sanık Ayşe Gizem Büyükköleş “Bilmiyorum ama bu konuşuluyordu sürekli” şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanı bunun üzerine öfkelenerek “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi. Duruşmaya sanık savunmasının ardından 45 dakika ara verildi.