EKONOMİ - 07 Ekim 2024 Pazartesi 12:30

Sadıkoğlu: “6. bölge teşviklerine ihtiyacımız var”

A
A
A
Sadıkoğlu: “6. bölge teşviklerine ihtiyacımız var”

Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, depremle yerle bir olmuş kentin daha hızlı ayağa kalkabilmesi için 6. bölge teşviklerine ihtiyacı olduğunu söyledi.


Malatya’da 2018 yılından bu güne 6. bölge teşviklerinden faydalanan 852 firmanın toplam yatırım tutarının 15 milyar 649 milyon TL’yi bulduğunu belirten Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, depremle yerle bir olmuş kentin daha hızlı ayağa kalkabilmesi için 6. bölge teşviklerine ihtiyacı olduğunu söyledi.


Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, beraberinde MTSO Meclis Başkanı Hakan Er, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyeleriyle birlikte Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Malatya Şubesi’nin 2. Olağan Genel Kurulunda yeniden Şube Başkanlığına seçilen Mustafa Şarlak’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Deprem sonrası Malatya’nın yeniden ayağa kalkış sürecinde STK’ların birliktelik halinde olması gerektiğinin önemine vurgu yapan Başkan Sadıkoğlu’nun gündeminde 6. bölge teşvikleri vardı.



Malatya’nın 6. bölge teşviklerinden sağladığı faydayı rakamlarla anlatan Başkan Sadıkoğlu, “2018 yılından bu yana uygulamada olan Cazibe Merkezleri Programı kapsamında 4. bölgede yer alan Malatya’mız yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılacak yatırımlarda 6. bölge teşviklerinden faydalanıyor. Teşvik kapsamında iş insanlarımıza katma değer vergisi istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, gelir vergisi stopajı desteği, sigorta primi (işçi hissesi) desteği, faiz desteği, yatırım yeri tahsisi, katma değer vergisi iadesi gibi imkânlar sunuluyor. 2018 yılından bu güne kadar Malatya’mızda 852 firmamız teşvik belgesi alarak 6. bölge teşviklerinden faydalandı. Bu firmalarımızın toplam yatırım tutarı 15 milyar 649 milyon TL’yi buldu. Ve 53 bin 30 kişiyi istihdam etmeyi taahhüt ettiler. Bu rakamlar şehrimiz adına büyük önem arz ediyor. Teşviklerden faydalanan firmaların artarak devam etmesi, depremden büyük yaralar almış şehrimiz için kaçınılmazdır” dedi.



31 Aralık 2024 tarihinde sona erecek olan teşvik süresinin devam etmesinin deprem yaşamış şehirler için şart olduğunun altını çizen Başkan Sadıkoğlu, “Yılsonu itibariyle teşviklerinin sona erecek olması ve geri 4. bölgeye düşecek olmamız hem mevcut yatırımcıyı hem de yatırım düşüncesinde olan iş insanlarımızı tedirgin ediyor. Zaten iş insanlarımızın nitelikli personel bulamama, artan maliyetler, finansmana erişim gibi mücadele ettiği bir sürü sorunu var. Tüm sorunlara rağmen üretmekten, ürettiğini de ihraç ederek ülke ekonomisine katma değer sunmaktan kaçınmayan iş insanlarımızın tedirginliklerinin sona ermesi için 6. Bölge Teşvik Süresinin uzatılması elzemdir. Cumhurbaşkanımıza ve bakanlarımıza buradan bir kez daha seslenmek istiyorum. Depremle yerle bir olmuş Malatya’mızın 6. Bölge Teşviklerine ihtiyacı var. Üstelik mevcut teşviklerin genişletilmesi sürece daha olumlu katkı sunacaktır. Milletvekilleri başta olmak üzere tüm dinamiklerin bu konuyu gündemlerine almalarını bekliyoruz” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Vali Aydoğdu’dan öğrencilere mesaj: “Okullar sizi bekliyor” Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, olumsuz hava koşulları nedeniyle 2 günlük tatilin (Pazartesi, Salı) sona erdiğini ve Çarşamba günü eğitim öğretime devam edileceğini sosyal medya hesabından duyurdu. Vali Aydoğdu, Çarşamba günü ders başı yapılacağını şu ifadelerle öğrencilere duyurdu: “Sevgili öğrencilerimiz. Kar yağışında tatil yapmanın mutluluğunu hep birlikte yaşadınız, ama artık büyük bir gerçeğimiz var: Okullar sizi bekliyor! Evet, yanlış duymadınız. O sıcacık sınıflar, sizin seslerinizle dolmayı özledi. Öğretmenleriniz sizi görmeyi, sorularınıza cevap vermeyi ve o gözlerinizdeki öğrenme ışığını tekrar yakalamayı dört gözle bekliyor. Kar tatilini ne kadar sevdiyseniz, şimdi okul günlerini de o kadar sevmeniz gerekiyor. Çünkü başarı dediğimiz o büyük dağa karla değil, zorluklarla mücadele ederek tırmanılır. Her yeni bilgi, bu dağın zirvesine atılmış bir adım. Üstelik öğretmenleriniz de bu yolculukta rehberiniz; bir nevi kar fırtınasında yolunuzu aydınlatan fenerler. Şimdi size bir sır vereyim: Tatil güzeldi, ama artık öğrenmenin keyfini çıkarmanın zamanı geldi. Sizi tatil kadar seven başka bir şey varsa, o da sınıfınızdaki arkadaşlarınızdır. Kalemlerinizi kuşanın, defterlerinizi hazırlayın ve hayallerinizin peşinden koşmak için sınıflarınıza dönün. Unutmayın, tatil bir dinlenme, okul ise hayatınızın en önemli serüvenidir. O serüvende, her yeni gün sizin için bir fırsattır. Haydi bakalım, bu fırsatları değerlendirelim ve öğretmenlerimize “Biz buradayız!” diyelim. Şimdi de sosyal medyaya küçük bir not: “Tatil yapın!” mesajları yerine, “Okullarımızı ve öğretmenlerimizi özledik!” cümlelerini duymak istiyoruz. Emin olun, bu sözler en az kar tatili kadar kalbimizi ısıtıyor olacak! Sevgiyle ve kararlılıkla, Sizin her adımınızla gurur duyan Vali amcanız.” Öte yandan Vali Aydoğdu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın altına ısrarla tatil isteyen öğrencilerin yazdığı yorumlarla verilen cevaplar yüzlerde tebessüm oluşturdu.
Ankara Bakan Güler: "KAAN’ı yaptığımızı görünce düşünceleri değişti, şimdi kendileri F-35’i verebileceklerini ifade ediyorlar" Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "F-35’lerle ilgili 6 tane uçağımız var orada. Amerikalılar da F-35 konusunda, biz KAAN uçağını şimdi yapacağımızı, yapabileceğimizi de uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti. Onlar şimdi kendileri de F-35’i verebileceklerini ifade ediyorlar. Şimdi biz hem üretim payımızın tekrar bize verilmesinde ısrar ediyoruz. Hem de kırk tane de toplam F-35’i almak için isteğimizi bildirdik” dedi. Milli Savunma Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2025 yılı bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, sabah saatlerinde başlayan komisyon görüşmelerinde önce sunum yaptı. Bakan Güler’in sunumda bakan yardımcıları da hazır bulundu. Bakanın sunumun ardından milletvekilleri, bakanlığa ve bütçeye ilişkin sorularını iletti. Teğmenlerle ilgili konunun anlaşılması için sürecin doğru değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Bakan Güler şöyle konuştu: “Ortaya çıkan durum Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve onun bıraktığı manevi mirası göz ardı eden bir tutumdan ziyade vuku bulan disiplin suçunun incelenmesidir. İsnat edilen suç, kılıç çatmak, andı okumak veya Mustafa Kemal’in askerleriyiz demek değil, defaten yapılan ikaz ve emirlere rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik hareketidir. Özellikle vurgulamak isterim ki, hakkında disiplin soruşturması yürütülen teğmenlerin hiçbirine neden kılıç çattığı, andı neden okuduğu veya ’Mustafa Kemal’in askerleriz’ diye neden söyledi diye herhangi bir soru sorulmamıştır. Söz konusu eylem amirlerin izni olmadan grup halinde organize edilmiş, basın davet edilerek eylemin bilinmesi istenmiş ve kasten emir komuta zinciri devre dışı bırakılmıştır. Bu askeri hiyerarşi için kabul edilemez bir durumdur. Bunun görmezden gelinmesi de mümkün değildir. Ayrıca teğmenlerle ilgili gündem bizim normal günlük gündemimizin ana maddesi de değildir. Çünkü her gün otuz bin tane evladımız 24 saat 356 gün operasyonda. Onları takip ediyoruz. Burada önemli olan suç mahiyeti ne olursa olsun disiplin sürecinin aynı şekilde işletilecek ve disiplinden asla taviz verilmeyecektir. Disiplinsizliğin aması, lakini, fakatı olamaz ve olmamalıdır. Olaya karışanların genç olmaları, daha önce disiplin cezası almamış olmaları, başarılı olmaları, okunan metnin daha önce yürürlükte olması gibi gerekçeler, disiplinsizliğin gerekçesini değiştirmez. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin milli, manevi ve mesleki değerleri bir bütündür. Ortak değerimiz olan Atatürk üzerinden bir ayrışma algısı oluşturacak tavır ve davranışlar kabul edilemez. Yapılan bu disiplinsizlik ile Türk Silahlı Kuvvetlerine mesnetsiz iftiralar atılmasına, kamuoyunda gereksiz şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tartışılmasına ve yıpratılmasına zemin oluşturulmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olmazsa olmazımızdır. Ordumuzun yıpratılmaması konusunda herkesin daha duyarlı ve dikkatli olması, olayı bağlamından koparma çabaları ve dezenformasyona itibar edilmemesi önem taşımaktadır.” "Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu 2. ve 3. Basamak Sağlık Hizmet Desteği, Bakanlığımız ile koordineli bir şekilde Sağlık Bakanlığınca yürütülmektedir" Askeri hastanelerin durumuna ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Güler, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu 2. ve 3. Basamak Sağlık Hizmet Desteği, Bakanlığımız ile koordineli bir şekilde Sağlık Bakanlığınca yürütülmektedir. Sağlık Bakanları’na devredilen Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile yalnız Türk Silahlı Kuvvetleri personeline hizmet veren 5 hastane ki onlar Diyarbakır, Şırnak, Marmaris Aksaz, Van Eğitim Araştırma Hastanesi’nin İskele Ek binası ve Hakkari Devlet Hastanesi’nin Mehmetçik Ek Binası. Bu 5 tane hastane sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tahsis edilmiştir. S2 statüsünde sivil hastalara hizmet verirken ihtiyaç olması halinde tam izolasyonu sağlanmış kat veya blokların Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hizmet veren 10 tane daha hastanede Erzurum, Ağrı, Gaziantep, Hakkari, Şanlıurfa, Kilis, Hatay, İskenderun, Reyhanlı ve Elazığ bakanlık personeline hizmet verilmektedir” açıklamasında bulundu. Askeri okullara ilişkin sorularını cevaplandıran Bakan Güler, “Askeri okulların kapatılması hususuyla ilgili olarak 6756 sayılı MSÜ Kuruluş Kanunu ile 669 sayılı KHK kapsamında Harp Akademileri kapatılarak MSÜ Rektörlüğü bünyesinde Harp Enstitüleri kurulmuştur. İlgili mevzuat hükümleri uyarınca Harp Okullarıyla, Astsubay Meslek Yüksekokullarının da üniversitemize bağlanmasıyla askeri okullar MSÜ Rektörlüğü çatısı altında toplanmıştır. MSÜ’deki eğitim-öğretim faaliyetleri, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde ve mevzuata uygun olarak başarıyla yürütülmektedir” şeklinde konuştu. Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY’nin hukuk dışı talepleri sebebiyle bir takım deniz yetki alanı anlaşmazlıklarının olduğunu dile getiren Bakan Güler, “Ülkemiz Doğu Akdeniz’deki hak, alaka ve menfaatleri korumak maksadıyla hem sahada hem de diplomatik olarak çeşitli girişimler yürütmektedir. KKTC ile 2011 yılında, Libya ile 2019 yılında yaptığımız Deniz Yetki Alanları Anlaşmaları ve 18 Mart 2020 tarihinde Birleşmiş Milletler’ deklare ettiğimiz kıta sahanlığımızla Doğu Akdeniz’deki en önemli aktörlerden biri olduğumuza ilişkin kararlı duruşumuzu gösterdik. Bu kararlı duruşumuzu kıta sahanlığımıza yönelen izinsiz faaliyetleri engelleyerek sahada da gösteriyoruz. En son Temmuz ayında İtalyan Levoli Relume gemisiyle kıta sahanlığımıza yapılmak istenen kablo döşeme maksatlı araştırma faaliyeti bölgedeki unsurlarımızın caydırıcı duruşuyla bertaraf edilmiştir” ifadelerini kullandı. Bakan Güler konuşmasını şöyle sürdürdü: “ABD’nin Yunanistan’daki varlığı ile Yunanistan’da hangi üsleri kullandığı tarafımızca bilinmektedir. ABD’nin Dedeağaç’a askeri unsurlar konuşlandırması bölgedeki stratejik dengeleri etkilemekte ve Türkiye’nin güvenlik politikalarını doğrudan ilgilendirmektedir. Bu gelişmeleri yakından takip etmekte, ulusal güvenlik çıkarlarını korumak adına gerekli diplomatik ve askeri adımları atmaktayız.” SİPER-1’in üretildiğine dikkati çeken Bakan Güler, konuşmasına şöyle devam etti: “Savunma sanayi konularıyla ilgili SİPER ve Çelik Kubbe konusunda hava savunma sistemimizle ilgili olarak biz şu anda hava savunma sistemlerimizin hepsini tamamlamış bitirmiş durumda değiliz. Hava savunma sistemi; Çelik Kubbe bir sistem. Bunun içinde 4-5 tane ayrı sistem var. İşte HISAR-O sistemi, HISAR-A sistemi, SİPER sistemi ve bunlarla beraber KORKUT yakın alçak hava savunma sistemi. Bunları hepsinin ayrı ayrı bu yazılımların bir sistemle, bir yazılımla birleştirilerek kullanıldığı bir sistemin adı da Çelik Kubbe. Dolayısıyla ülkemizin hava savunmasını sağlayabilmemiz için bir tane Çelik Kubbe değil, birden fazla çelik kubbelere ihtiyacımız olacak ve bunlar da üretilmeye başladı. F-16 tedariki projesi ile ilgili olarak hava kuvvetlerimizin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim ve HÜRJET ve 5. nesil milli uçağımız KAAN hizmete girinceye kadar gelişmiş teknolojiyle donatılmış modern savaş uçaklarının envantere alınması ve envanterin çeşitlendirilmesi çalışmalarımız devam ediyor." "F-16 modernizasyonu TUSAŞ tesislerimiz kendisi yapabilecek durumda şu anda" F-16 Blok 70 tedariki kapsamında başlangıç ödemesinin yapıldığını belirten Bakan Güler, “1,4 milyar dolarlık bir parayı yatırdık. Bunun da 40 tane F-16 Blok 70 Viper uçağı alacağız” dedi. F-16’lar için satın alınması planlanan modernizasyon kiti siparişlerinden vazgeçildiğini duyuran Bakan Güler, “F-16 modernizasyonu TUSAŞ tesislerimiz kendisi yapabilecek durumda şu anda. Dolayısıyla onları oraya devrettik. Kırk tane uçak alacağız. Bir de özellikli mühimmatlar var. Onları alacağız. Yaklaşık 6,5 - 7 dolar olacak tamamı” şeklinde konuştu. Bakan Güler konuşmasına şöyle devam etti: “Eurofighter’dan da sizlerin de tahmin ettiği gibi bir çeşitlilik olsun istedik. Hep Amerika, hep onları değiştirmek istedik ve Eurofighter’da bir Avrupa konsorsiyumu İngiltere, İtalya, İspanya ve Fransa’dan oluşuyor dörtlü. İngiltere, İtalya ve İspanya evet dediği halde Almanya bu koalisyon nedeniyle tam cevabı çıkaramıyordu. Ama şimdi onunla ilgili izinleri çıkardıklarını ifade ettiler. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Geliştikçe bildiririz.” "KAAN uçağını şimdi yapacağımızı, yapabileceğimizi de uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti" Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından son günlerde gündeme gelen konulara ilişkin konuşan Bakan Güler, “Şimdi F-35’lerle ilgili 6 tane uçağımız var orada. Amerikalılar da bu F-35 konusunda biz KAAN uçağını şimdi yapacağımızı, yapabileceğimizi de uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti. Onlar şimdi kendileri de F-35’i verebileceklerini ifade ediyorlar. Şimdi biz hem üretim payımızın tekrar bize verilmesinde ısrar ediyoruz. Hem de kırk tane de toplam F-35’i almak için isteğimizi bildirdik” şeklinde konuştu. Türkiye’nin S-400 alım sürecinden bahseden Bakan Güler, hava savunma sistemi talebinin 1991’de başladığını ifade etti. Bakan Güler, "S-400 hava savunma sistemleriyle ilgili biz 1991 yılından itibaren dünyadaki hava sistemi olan her ülkeye müracaat ettik. Amerika Patriot verin kardeşim bize 1, 2, 3, 5, 8 yok. Fransa ve İtalya, SAMP-T’ler var. SAMP-T’leri verin. Ama aşağıda, Orta Doğu’da durum habire gelişiyor. O zamanki komuta kademesiyle ilgili söylüyorum. Çin vermedi. Mecbur kalarak S-400’ü aldık" diye konuştu. S-400’lerin kurulum aşamaları hakkında da bilgi veren Bakan Güler, "S400’leri kuracağımız, kullanacağımız her yer belli. Bunların bütün oraya yerleşeceği yerler, altındaki mahzenler dahil hepsi yapıldı, hazır. Sadece biz bir emir verdiğimiz anda herkes hangi bölgeye emir verdiysek o bölgeye hareket edecek. Yani bize bir taarruz tehlikesi çok üst düzeyde bir şeye çıkacak ki hava taarruzu biz de S-400’ü kullanalım" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin envanterinde bulunan tank sayısı hakkında bilgi veren ve Altay tankları konusunda konuşan Bakan Güler, "Tanklarla ilgili şu anda 3000’in üzerinde tankımız var ve bu önümüzdeki 2025’in sonunda da biz normal Altay tankını seri üretimde almaya başlayacağız’’ ifadelerini kullandı. "Makine kimya, sürekli olarak devletimizin emrinde orada çalışmaya devam edecek" Makine Kimya Endüstrisi’nin özelleştirilmesiyle ilgili konuşan Bakan Güler, "Böyle bir şey söz konusu değil. Asla ve kata olamaz. Zaten makine kimya, sürekli olarak devletimizin emrinde orada çalışmaya devam edecek. Tam tersine çok önemli ciddi yatırımlara girdik. Orada kendi ülkemizin ihtiyaçlarının tamamını karşılayacak şekilde çok kısa zamanda üretime başlayacağız’’ dedi. Türkiye’ye 2020 yılında İdlib’te 33 tane şehit vermesinin ardından TSK’nın yaptığı operasyonlara değinen Bakan Güler, ‘’İdlib’te 33 tane şehit verdikten sonra hiçbir şey yapılmadı diye soruldu. İdlib’te evet 33 şehit verdik çünkü Suriye uçakları o gün yanlış bir hedefe ateş ettiler. 50 kere de pişman oldular ama biz de onun ertesi günü şunları yaptık; Suriye rejimine ait 3 uçak, 8 helikopter, 3 tane insansız hava aracı, 151 tank, 47 top obüs, 52 ÇNR, 8 hava savunma sistemi, 12 tanksavar silahı, 4 havan, 24 zırhlı araç, 27 zırhlı muharebe aracı, 34 silahlı pikap, 60 askeri araç ve 10 mühimmat deposunu vurduk’’ diye konuştu. Tuzla Piyade Okulu’nda Atatürk fotoğrafı takılmamasıyla başlayan kavga sonrası soruşturma başlatılan teğmenler hakkında sorulan soruyu cevaplayan Bakan Güler, “Geçen senede bir tane kabul edilemez bir şekilde bir tanesi Atatürk’ün resmini takmayacağım dedi. Daha sonra bölük komutanın emriyle onu taktı ama tabii bir şey ifade etmedi. Sonra bunlar üç kişiydiler. Öğleden sonra dört tane diğer teğmenimiz dört tane gidiyorlar, bunların hepsinin ağzını burnunu kırıyorlar. Biz bu yedi tanesini de sonunda bunların hepsinin de disiplin kuruluyla ilişkileri kesilmiştir” ifadelerini kullandı. Türkiye’ye çok yakın bir konumda bulunan Meis Adası uluslararası anlaşmalar uyarınca gayri askeri statüde bulunması gereken 23 adadan biri olduğunu hatırlatan Bakan Güler, bu adaların gayri askeri statülerinin bozulması konusunda Türkiye’nin uluslararası anlaşmaların kendine tanıdığı hakları kullanmaktan geri durmayacağını geçmişten bu yana dile getirdiklerini söyledi.
Antalya ATSO Başkanı Hacısüleyman: "Gelir vergisi kanununda düzenleme şart" Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Toplantısı’nda açıklamalarda bulunan ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, gelir vergisi kanununda düzenleme beklediklerini kaydetti. ATSO Kasım ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda yapıldı. ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, ABD seçimi, kültürel gelişmeler, asgari ücret ve ekonomiye yönelik açıklamalarda bulundu. Tüm dünyanın; 20 Ocak’ta göreve başlaması beklenen, ABD seçimlerini kazanan Donald Trump’ın piyasalara ve dış politikaya etkisi üzerine odaklanmış durumda olduğunu kaydeden Hacısüleyman, yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişikliklerin yakından takip edilmesi gerektiğini ifade etti. Hacısüleyman, “Trump 2017’de ilk dönemine başladığında başta Çin ve Almanya olmak üzere, aralarında bizim de olduğumuz pek çok ülkeye uyguladıkları gümrük vergisi oranlarını artırmıştı. Bu defaki seçim çalışmasında da aynı şeyleri yapacağını sık sık tekrarladı. Bunun Türkiye’ye hem doğrudan hem dolaylı etkileri olacağını beklemekteyiz. ABD, Avrupa’nın en büyük ihracat pazarı. 2023’te Avrupa’nın ABD’ye ihracatı 600 milyar dolara yakın. ABD’ye en çok ihracat yapan ülkeler Almanya, İtalya, İrlanda, Fransa. Avrupa’dan gelen mallara vergi konulması, Avrupa’nın ihracatını ve dolayısıyla büyümesini olumsuz etkileyecek. Bu, Avrupa’nın Türkiye’den yaptığı ithalatı da aşağı çekecek bir faktör olacaktır. Yaklaşık 60-70 yıldır küresel ticarette eğilim, engellerin ortadan kaldırılması, vergilerin azaltılması yönünde idi. Ama artık bu eğilimin sonlarına gelinmiş gibi bir durumla karşı karşıyayız. Vergilerde ve ticaret engellerinde artış, sadece sanayi sektörlerini değil, dolaylı olarak tüm sektörleri etkileme potansiyeline sahip. Bu nedenle yeni dönemde ABD’nin dış ticaret politikasındaki değişiklikleri yakından takip etmemiz gerekiyor” diye konuştu. “Gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor” ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, küresel dünyada ve ülkede yaşanan gelişmelerin, ekonomiye etkisini değerlendirerek, "Gündemin bu kadar sık değiştiği ve ekonomik verilerin pek de iç açıcı olmadığı bu ortamda Türk iş dünyası nasıl yatırım yapacak, nasıl katma değerli üretime geçecek, dijitalleşme ve yapay zeka konularına nasıl uyum sağlayacak?” Bu soruların kısa bir cevabı yok. Birincisi bu gündem kirliliğinden kurtulmamız gerekiyor. Konsantre olabilmemiz için, zihnimizi meşgul eden bizi rahatsız eden odaklanmamızı engelleyen faktörleri azaltmamız gerekiyor” şeklinde konuştu. “Gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz” Yıllık enflasyon oranının 2023 yılı Temmuz ayından bu yana en düşük seviyeye indiğine de dikkat çeken Hacısüleyman, "Ciddi bir düşüş yakalanmış olsa da, henüz beklediğimiz umduğunuz yavaşlamanın gerisindeyiz. Nitekim Ekim’de TÜFE aylık bazda yüzde 2,88 ile piyasa beklentilerinin üzerinde arttı. Enflasyondaki bu inatçılık şu ana dek, faizin yüksek seyretmesine, faiz indirimlerinin ertelenmesine, büyüme üzerindeki baskının devam etmesine neden oldu. Bununla birlikte geçen haftaki son Para Politikası Kararında Merkez Bankası, enflasyonun ana eğiliminde Ekim ayında iyileşmenin başladığını açıkladı. Bu artık faiz indirimlerinin kapıda olduğuna işaret ediyor. Mevcut para ve maliye politikası ile uluslararası konjonktürde ciddi bir bozulma olmaz ise, gelecek yıl sonuna kadar politika faizinde 20 puana yakın bir indirim ön görebiliriz.” “Çalışanın eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor” ATSO olarak; gelir vergisi kanununda da düzenleme yapılmasını beklediklerini sözlerine ekleyen Hacısüleyman, konuşmasını şöyle tamamladı: “Asgari ücretli çalışanların alım gücünün korunmasını, eğitim, sağlık ve barınma maliyetlerinin aşağı çekilmesini, işverenin rekabet gücünün zayıflamaması için gelir vergisi kanununda düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz. Mevzuatta gelir vergisi dilimleri birbirine çok yakın, ücretler yılın başında henüz nisan mayıs gibi ikinci vergi dilimine yaz aylarında ise üçüncü vergi dilimine giriyor. Yani vergi kesintileri artıyor. İşveren için maliyeti yüksek ama çalışan için de eline geçen net para aylar ilerledikçe azalıyor. O yüzden iş dünyasında vergi dilimlerini yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var.”
Ağrı Ağrı’da bin 200 kişiye siber suçlar eğitimi verildi Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, toplumda siber suçlara karşı farkındalık oluşturmak ve bilinçlendirme faaliyetlerini artırmak amacıyla SİBERAY programı çerçevesinde üniversite öğrencileri ve yetişkinlere yönelik eğitim programları düzenledi. Ağrı İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, siber suçların henüz gerçekleşmeden önlenmesi, bireylerin maddi ve manevi zararlarının en aza indirilmesi ve dijital okuryazarlık seviyesinin artırılması amacıyla düzenlenen SİBERAY programı kapsamında geniş çaplı eğitimlerin gerçekleştirildiği belirtildi. Bu kapsamda, 18 Kasım 2024-22 Kasım 2024 tarihleri arasında İbrahim Çeçen Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinde eğitim alan yaklaşık bin öğrenciye, "Güvenli ve Bilinçli İnternet Kullanımı, Siber Zorbalık, Teknoloji Bağımlılığı ve Dijital Okuryazarlık" konularında seminerler düzenlendi. Eğitim programları, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tıp/Eczacılık Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Yabancı Diller Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Meslek Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sivil Havacılık Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Bilimleri Meslek Yüksekokulu bünyesindeki öğrencilere yönelik olarak gerçekleştirildi. Açıklamada, 20 Kasım 2024 tarihinde ise saat 15.00 ile 16.00 arasında Tutak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmenevi’nde yetişkinlere yönelik bir eğitim semineri düzenlendiği ifade edildi. Seminere yaklaşık 200 yetişkinin katıldığı ve "Güvenli ve Bilinçli İnternet Kullanımı, Siber Risk ve Tehditler, Siber Zorbalık, Teknoloji Bağımlılığı ve Dijital Okuryazarlık" konularında farkındalık oluşturulduğu kaydedildi. Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, SİBERAY programı kapsamında toplumun her kesimine ulaşmayı hedeflediklerini belirtti. İpar, “Siber suçlar, günümüz dünyasında bireylerin ve kurumların en çok karşı karşıya kaldığı tehditlerden biri haline gelmiştir. Amacımız, hem bireylerin hem de toplumun dijital dünyada güvenli bir şekilde yer almasını sağlamak ve karşılaşılabilecek tehditleri en aza indirmektir. Bu kapsamda, ilimiz genelinde öğrencilere ve yetişkinlere yönelik farkındalık eğitimlerimiz artarak devam edecektir” dedi. Eğitimlere katılan öğrenciler ve yetişkinler, internet kullanımında farkındalıklarını artıran bu etkinliklerden memnuniyetlerini dile getirdi. Üniversite öğrencileri, bu tür eğitimlerin kendilerine hem kişisel hem de akademik hayatlarında faydalı olduğunu ifade ederken, yetişkinler de dijital tehditler hakkında bilinçlenmenin önemine vurgu yaptı.