ÇEVRE - 07 Kasım 2024 Perşembe 13:10

Depremin yıktığı Taştepe modern bir yaşam alanına dönüştürülecek

A
A
A
Depremin yıktığı Taştepe modern bir yaşam alanına dönüştürülecek

Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, depremin ardından yapılacak dönüşümle birlikte Taştepe’nin modern bir yaşam alanına dönüşeceğini ifade etti.


Battalgazi’de 6 Şubat 2023 depremlerin izlerinin silinmesi için başlatılan inşa, imar ve ihya çalışmaları sürüyor. Depremlerde önemli bir yıkım yaşayan Taştepe Mahallesi’nde ise kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verildi. Bölge sakinleri ile bir araya gelen Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, "Gündemimiz tamamen rezerv alanlarla ilgili. Deprem sonrası yıkımın yoğun olduğu mahallelerde kentsel dönüşüm artık kaçınılmaz bir zorunluluk haline geldi" dedi.



Şehit Fevzi Mahallesi örneği


Elazığ depreminden sonra Şehit Fevzi Mahallesi’nde başlatılan kentsel dönüşüm sürecinin olumlu sonuçlar verdiğini hatırlatan Taşkın, Taştepe’de de benzer bir sürecin başlatılmasının önemini dile getirdi. "Yerimiz ne kadar kötü olursa olsun, insanoğlu alışkanlıklarından vazgeçmek istemiyor" diyen Başkan, bu nedenle dönüşüm projelerine başlanmasının önemli bir adım olacağını belirtti. Eski yapılaşmanın yoğun olduğu alanlarda belediyecilik hizmetlerinin dahi zor yürütüldüğünü ifade eden Taşkın, dönüşüm projelerinin mahalle sakinlerinin yaşam kalitesini artıracağını aktardı.



Devlet desteği şart


Modern mimari ve geniş caddelerle yenilenmiş bir mahalle oluşturmanın devlet desteği olmadan mümkün olmayacağını belirten Başkan Taşkın, belediyeye yapılan dönüşüm başvurularının yetersizliğine dikkat çekti. "Depremin üzerinden 2 yıl geçmiş olmasına rağmen, yapılması gereken binlerce binaya karşın belediyemize başvuru sayısı 90 civarında" şeklinde konuşan Taşkın, vatandaşlara bu tarihi fırsatı kaçırmamaları için çağrıda bulundu. Taşkın, pek çok vatandaşın mahallesinin rezerv alan ilan edilmesini talep ettiğini ve bu talebin Taştepe Mahallesi için de geçerli olduğunu belirtti.



Tahliye süreci ve vatandaşlara destek


Taşkın, mahalle sakinlerinden tahliyelerin hızla gerçekleştirilip inşaat sürecine geçilmesini beklediklerini ifade etti. Yeşiltepe’deki kentsel dönüşüm sürecini örnek göstererek, hızlı bir boşaltım sürecinin ardından inşaatların bir yıl içinde tamamlandığını söyledi. Bu süreçte hasta, yaşlı ve engelli vatandaşlar için konteyner alanları sağlanacağını ve bu kişilerin taşınma işlemlerinin belediye tarafından yapılacağını belirtti. Başkan Taşkın, "Taştepe, gecekondu görünümünden sıyrılarak modern bir mahalle haline gelecek" dedi.



Rezerv alana dâhil olmak istemeyenler için açıklama


Bazı vatandaşların rezerv alan içinde olmak istemediğini belirten Taşkın, devletin bu projelerde yüzde 70 ve üzeri bir çoğunluğun onayını aradığını vurguladı. Kiltepe Mahallesi’nde yaşanan örnek üzerinden imar taleplerinin bazen sıkıntılara yol açtığını aktararak, kentsel dönüşümde arsa ve daire hesaplarının titizlikle yapıldığını belirterek, "Yıkılan evinizin daire sayısı ve metrekare bedeli ne kadarsa, rezerv alanda aynı daire sayısı ve metrekare üzerinden size teslim yapılıyor. Deprem sonrası ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak amacıyla oluşturulan bu alanlarda, hak sahiplerine, kaybettikleri alanın büyüklüğüne ve oda sayısına eşdeğer konutlar sağlanıyor. Örneğin, yıkılan evin ve arsasının toplam değeri 1 milyon TL, yeni yapılan evin bedeli de 1 milyon TL ise bu durumda vatandaşın devlete ödemesi gereken tutar yine 1 milyon TL olarak belirleniyor. Böylece, vatandaşlarımız sahip oldukları değere denk bir şekilde yeni konutlarına kavuşmuş oluyor." ifadelerini kullandı.


Taşkın, vatandaşların ödemelerinin teslim tarihindeki birim fiyatlar üzerinden hesaplandığını, yeni ev teslim edildikten sonra 2 yıl ödeme alınmadığını ve kalan borcun faizsiz olarak 18 yıla bölünerek ödenebileceğini açıkladı.


Konuşmasının sonunda Başkan Taşkın, mahalle sakinlerine kentsel dönüşüm sürecine destek vermeleri için çağrıda bulunarak, “Hatıralarımıza saygı duyuyoruz. Ama geleceğimize kurban etmemeliyiz. Taştepe’nin modern bir yaşam alanına dönüşmesi için hep birlikte çalışmalıyız” dedi. Başkanın bu çağrısı, mahalle sakinleri tarafından dikkatle dinlendi ve kentsel dönüşüm süreci ile ilgili beklentiler daha da arttı.



Depremin yıktığı Taştepe modern bir yaşam alanına dönüştürülecek

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kepez’de 38 proje için ilk kazma vuruldu Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün, Kasım ayı meclis toplantısında müjdesini verdiği 38 projenin ilki olan ‘Teomanpaşa Semt Evi’nin temeli törenle atıldı. Kepez Belediyesi, sosyal belediyecilik hizmetleri kapsamında mahallelere semt evleri kazandırıyor. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün, 38 projesi arasında yer alan Teomanpaşa Semt Evi projesinin temeli törenle atıldı. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Teomanpaşa Mahalle Muhtarı Hüseyin Demir, mahallenin ihtiyacı olan semt evinin temelinin atılmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’e ve hayırsever Zamur ailesine teşekkür etti. Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, Kepez Belediyesi’nin ilk temel atma programında bir araya gelmenin mutluluğu içinde olduklarını dile getirdi. Kepez Belediye Başkanlığı görevini 3,5 aydır sürdürdüğünü belirten Kocagöz, yerel seçimlerde oylarıyla destek olan, cezaevi sürecinde kendini yalnız bırakmayan herkese teşekkürlerini iletti. “Kepez’de hizmette taş taş üstüne koyacağız” Artık laf laf üzerine değil, hizmette taş taş üzerine koymak istediklerini dile getiren Başkan Kocagöz, bugünkü temel atma töreninin bunun ilk örneği olduğunu söyledi. Kepez Belediyesini 1 milyar 226 milyon lira borçla devraldıklarını belirten Başkan Kocagöz, “Bu bütçemizin üçte ikisi bir rakamdı. Biz bu borcu belediyeye asmadık. Çünkü bizim için hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. Borcumuzu 874 milyona düşürdük. Üç buçuk ayda, 352 milyon lira borç ödedik. Birde üzerine tasarruf tedbirleri çıktı. Bir belediyenin en önemli görevi her yer tertemiz olacak. Bizim iddiamız Kepez, Antalya’nın en temiz yeri olacak. Bu süreçte 10 çöp kamyonu istedik ve ret geldi. Hiçbir mazeret başarının yerini tutamaz. Vermiyorlarsa çözüm buluruz dedik ve temizlik işini vardiyalı sisteme çevirdik. Bundan sonra Kepez’de çöp problemi olmayacak. Antalya’nın en temiz yeri olacak. Bu konuda iddialıyız. Elimizi kolumuzu bağladılar. Her mahalleye kreş yapalım dedik, kreş yapmak içinde tasarruf tedbirlerine takıldık. Duracak mıyız, hayır O zaman bizim o büyük yürekli vatanını, milletini, bayrağını seven hayırseverlerimiz ortaya çıktı. İlk hayırseverimiz Cemil Zamur’a, ben bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi. “Her hafta bir temel atma” Kepez Belediyesi’nin 38 tane temel atmaya hazır olduğunu belirten Başkan Kocagöz, “Bundan sonra sizleri yoracağız. Her hafta bir temel atma töreni yapacağız. Şu anda 3 proje açılışa hazır. İlk temel atma törenini Teomanpaşa Mahallemizde yapıyoruz. Acılarımızı da, güzel günlerimizi de semt evimizde yaşayacağız. Sizler istediniz biz yaptık. Muhtarlarımız bizim hizmet elçilerimizdir. Muhtarımız buradaki eksiği bize bildirdi. Bizde bugün gereğini yapıyoruz. Semt Evi 7’den 70’e herkese hizmet edecek” diye konuştu. Hayırsever Cemil Zamur ise temel atma törenine katılan herkese teşekkür ederek, semt evinin 2 aydan kısa bir sürede bitirmeye çalışacaklarını söyledi. Konuşmaların ardından butona basılarak, semt evinin temeli dualarla atıldı. Temel atma törenine Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, CHP Kepez İlçe Başkanı Gökhan Ölmez, Kepez Muhtarlar Dernek Başkanı Süleyman Kabaağaç, hayırsever Cemil Zamur, meclis üyeleri, mahalle muhtarları ve vatandaşlar katıldı. Semt evi İş insanı Cemil Zamur tarafından Osman Serdengeçti Caddesi’ndeki park alanına inşa edilecek tesis, iki mahallenin sınır noktasına inşa edildiği için Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ne de hizmet verecek. Geleneksel Türk evi mimarisindeki tek katlı yapının 202 metrekare (m2) kullanım alanı olacak. Tesiste 19 m2 mutfak alanı, 100 kişi kapasiteli 118 m2 salon ile lavabo bulunuyor.
Manisa Kızılay’dan esnafa mesir macunlu süt ikramı Türk Kızılay Manisa İl Merkezi Başkanlığı hem Avrupa Coğrafi İşareti alan Manisa Mesir Macununu esnafa tanıtmak hem de esnafın daha sağlıklı bir gün geçirmesine katkı sunmak amacıyla kendileri tarafından hazırlanan mesir macunlu süt ikramında bulundu. Manisa’nın Şehzadeler ilçesinde bulunan pazar yerinde, Türk Kızılay ekipleri tarafından sabah saatlerinde hazırlanan mesir macunlu süt, Kızılay Gönüllü ve personelleri tarafından esnaf ve vatandaşlara ikram edildi. Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alan 28’inci ürün olan, Manisa Mesir Macunu ikramının tadına bakan vatandaşlar, Türk Kızılay ekiplerine teşekkür etti. Türk Kızılay Manisa İl Merkezi Başkanı Öner Gürsel, programla ilgili yaptığı açıklamada, Manisa Mesir Macunun artık sadece Manisa ve Türkiye’de değil, Dünya çapında bir marka haline geldiğini ve tanıtımı için Türk Kızılay böyle bir etkinlik planladıklarını söyledi. Mesir Macunun içeriğinde bulunan baharatlar nedeniyle bir şifa kaynadığı olduğuna dikkat çeken Gürsel, "Manisa Mesir Macunu adına yüzyıllardır festivaller düzenlenen değerli bir ürünümüzdür. Bu şifalı ürünümüz, Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret alan 28’inci ürün oldu. Mesir Macunu artık sadece Manisa’ya ait bir lezzet olmaktan çıkıp, tüm dünyanın tanıdığı bir lezzet haline geldi. Mesir Macunu içeriğinde bulunan zengin baharatlar ve doğal bileşenler ile hem lezzetli hem de şifa kaynağı bir ürünümüzdür. Bizlerde bugün, Türk Kızılay Manisa İl Merkezi Başkanlığı olarak, Manisa’nın en önemli simgelerinden olan mesir macununu süt ile harmanlayıp vatandaşlarımıza ikram ettik. Kentimizin simgesi olan mesir macununa sahip çıkarak tanıtımı için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Pazar esnafından Şerif Durmuş, "Kızılay ekiplerine teşekkür ediyorum. Manisa’mıza özgü, çok şifalı, çok faydalı bir ürün. Herkese tavsiye ederim." derken esnaf Erhan Mercan "Çok güzel bir hizmet. Ayrıca hizmet nimettir. Allah dağıtanlardan razı olsun, hayırlarını kabul etsin" diye konuştu.
İstanbul Cezayirli yapışık ikizler Türkiye’de yapılan operasyonla ayrıldı İSTANBUL (İHA) – Cezayirli 18 aylık yapışık ikizler şifayı Türkiye’de buldu. Cezayirli Amal ve Said Belkacem çiftinin yapışık ikizleri Rinad ve Rinas, 4,5 saat süren başarılı operasyonla ayrıldı. Cezayirli 10 yıllık evli Amal ve Said Belkacem çifti, büyük bir heyecanla, ikiz olduklarını öğrendikleri kızlarını kucaklarına almayı bekliyorlardı. 41 yaşındaki iki çocuk annesi Amal, 5 Nisan 2023 tarihinde, Rinad ve Rinas adını verdikleri ikiz bebeklerini sezaryenle dünyaya getirdi. Ancak daha önce yaptığı iki doğumun aksine, anne Amal uyanıp kendine geldiğinde ikizlerini bir türlü kucağına alamadı. İkizler göğüslerinden yapışık ve kalpleri ayrı şekilde tek bir kesenin içinde doğmuşlardı. Yapışık ikizlere Türkiye’den olumlu yanıt Cezayir’de ikiz bebekleri ayıracak ekip arayışları başladı. Cezayir dışındaki ülkeler araştırıldı. Acıbadem Sağlık Grubu’yla temasa geçilerek olumlu yanıt alındı. İkizlerin henüz yaklaşık 5 aylık ve kilolarının çok düşük olmasından dolayı, vücut dirençlerinin artması, göğüs bölgelerinin toparlanması ve deri dokularının genişletilebilmesi için biraz daha büyümeleri için ameliyat sonraya alındı. Her birinin 8 kiloya ulaşması gerekiyordu. Rinas’ın kalbinin sık sık durması nedeniyle ikizlerin hastanede tedavi görmelerine karar verildi. Hastanede ikizlerin tedavileri sürerken hızlı kilo alabilmeleri için özel beslenme programı oluşturuldu. Bebekler 15 aylık olduklarında ameliyat için gerekli kiloya ulaştı. Ardından tüm planlamalar yapılarak, 5 Ağustos 2024’de ikizler, uçuş mesafesi yaklaşık 4.5 saat olan, 3 bin 300 km’lik yoldan Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi’ne getirildi. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek ve Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven’in liderliğinde, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Kardiyolojisi, Çocuk Cerrahisi, Anestezi ve Reanimasyon ile Yoğun Bakım uzmanlarından oluşan özel bir konsey oluşturuldu, ayrılma ameliyatı ve sonrası için tedavi planlaması yapıldı. Ameliyat planlaması ve ilk işlemler 2 ay sürdü. Yapılan pek çok detaylı tetkiklerin ardından, göğüs duvarından yapışık olan ve kalpleri birbirine bakan ikizlerin kalplerindeki sorun tespit edildi. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek, “Her insanın kalbi ‘perikart’ olarak adlandırılan ve kalbi göğüs kafesinin içinde sabit tutmasının yanı sıra enfeksiyonlardan da koruyan keseyle çevrili” dedi. Prof. Dr. Ersin Erek, ikizlerin kalplerinin ise ayrı ayrı kese yerine tek bir büyük keseyle çevrildiğini belirterek, “Tek bir büyük kesenin içinde minik iki kalp atıyordu. Ayrıca ikizlerden Rinas doğuştan kalp hastasıydı, kalpten çıkan büyük damarlarda terslik ve akciğere giden damarda darlık vardı. Kalpte karıncıklar arasında geniş bir delik de bulunuyordu” bilgisini verdi. Ameliyat öncesinde dokular genişletildi Bilgisayarlı tomografi ve MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme) ile yapılan taramalardan elde edilen sonuçlar doğrultusunda da derideki defektin (eksikliğin) boyutu ve ne kadar dokuya ihtiyaç olduğu hesaplandı. Ardından, 21 Ağustos 2024 tarihinde ikizler ilk kez ameliyat masasına yatırıldı. Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven bu aşamayı şöyle anlattı: “Deri ihtiyacını gidermek için ameliyatın yapılacağı bölgenin yakınındaki bölgede fazla bir deri oluşturmaya çalıştık. Plastik cerrah olarak temel amacımız, dışarıdan yabancı bir doku almadan ikizlerin kendi dokularıyla onarım sağlamaktı. Özellikle çok küçük bebeklerde bu yöntem, ‘altın standart’ kabul edilir. Her iki bebeğe de silikon bir balon yerleştirdik. Haftalık periyodlar ile genleşme sağladık. Aynen hamile bir kadının karnının büyürken derisinin genişlemesi gibi düşünebilirsiniz. Bu çocuklarda da derinin büyümesini ve genleşmesini sağladık. Kendi canlılığı olan, aynı kalite ve renk tonunda bir deri elde ettik. Şayet başka bir doku kullanılsaydı, bu dokular bedenlerinde bir yama gibi dururdu.” Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanları Prof. Dr. Ersin Erek, Doç. Dr. Selim Aydın, Doç. Dr. Bahar Temur, Dr. Yakup Tire, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Münür Selçuk Kendir, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu ve Dr. Sanem Özata ile Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven’den oluşan ekibin gerçekleştirdikleri ve 4.5 saat süren ameliyat başarıyla tamamlandı. Ameliyatta 8 kişilik anestezi ekibi görev aldı Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu, ameliyat sürecinde 4 anestezi uzmanı ve 4 anestezi teknikeri olmak üzere 8 kişiden oluşan bir anestezi ekibinin görev aldığını vurgulayarak, “Yapışık ikizler çok sık karşılaştığımız bir hasta grubu değil. Dünya üzerinde görülme sıklığı çok düşük. Bizim açımızdan zorlayıcı olan nokta, ameliyat sırasında entübasyon, bir başka deyişle solunum yoluna tüp yerleştirme süreciydi. Göğüslerinden yapışık ve yüzleri de birbirlerine bakar pozisyonda olmaları nedeniyle Rinad ve Rinas’ın ameliyat masasında pozisyon vermekle ilgili sıkıntıları vardı. Aynı sebepten dolayı damar yolu açılması ve kateterizasyon ile ilgili de güçlükler yaşadık. Bunların yanı sıra ikizlerden Rinas’a, doğumsal kalp hastalığı olması nedeniyle daha özellikli bir anestezi uygulamamız gerekiyordu” diye konuştu. Bir başka önemli problemin ise aynı anda iki çocuğa müdahale etmek olduğuna işaret eden Dr. Mehmet Bilhan Hayırlıoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Normal prosedürün dışında, aynı anda, aynı ameliyat salonunda iki farklı hastayı takip etmemiz gerekiyordu. Rinad ve Rinas’a iki farklı anestezi ekibi belirledik. Bu iki ekip operasyon süresince hastalardaki değişiklikleri yakından takip edip gerekli müdahalelerde bulundular. Başarılı bir operasyon süreci sonunda her iki hastamızı yoğun bakım ekibine teslim ettik.” Ayrı kese oluşturuldu İkizlerin bir kese içinde yan yana atan kalplerinin ayrılması gerektiğini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek, her iki kalbi çevreleyen büyük kalp kesesini açtıktan sonra sığırdan elde edilen perikardit dokusunun, her bir kalbin kendine ait kesesi olacak şekilde dikildiğini söyledi. Ersin Erek, “Tek kese içinde iki kalbin yan yana attığını görmek ekip olarak hepimiz için heyecan vericiydi. Yaptığımız ameliyatla, her iki kalbe de iki kese oluşturduk. İki ayrı kesede atan kalpleri görmek daha büyük bir mutluluktu. Çünkü artık onlar iki ayrı bedende sağlıklı olarak atmaya devam edecekler” dedi. Prof. Dr. Ersin Erek, Rinas’ın stabil durumda olması ve büyük bir işlem yapılması gerektiği için kalbine müdahale etmediğini söyleyerek, “Rinas’a 6–12 ay içinde ikinci bir kalp ameliyatı yapılmasını planladık. Bu ameliyatla kalbindeki diğer sorunlar da giderilecek” diye konuştu. İkizlerin ayırma sürecinin sonrasında, tıbbi ekibin bebeklerin birbirini aradıklarını ve bu nedenle stres yaşadıklarını gözlemlediklerini söyleyen Prof. Dr. Ersin Erek, “Biz tüm ekip olarak, deneyimimizle bu ameliyatı başarıyla sonlandırdık. Çok mutlu da olduk. Ama ayrılan bebeklerin birbirini aradığını gördüğümüzde, hepimiz derinden etkilendik. Hüzünlendik de. Onlar kendini tek vücut olarak biliyorlar, şimdi sağlıklı ve iki ayrı birey oldular. Buna zamanla alışacaklar elbette” dedi. “Kemik dokusunu bir lego gibi kaydırdık” İkizler birbirlerine göğüs kafesinden bağlı oldukları için sağ ile sol kaburga kemiklerini bir arada tutan ve halk arasında “iman tahtası” olarak adlandırılan sternum kemiğinin gelişmediği belirtildi. KVC Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek ile Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven, ayırma ameliyatında ikizlere kendi kemikleriyle “iman tahtası” oluşturduklarını belirterek, süreci şöyle anlattılar: “İkizlerin göğüs bölgelerini ayırdığımızda, kaburgaların bağlantı yerlerini özel titanyum materyalleri ile birleştiririz diye düşünüyorduk. Ama bizi umutlandıran bir şey fark ettik. Boynun hemen altında ve göğsün üst tarafında olan yerde ikizleri birbirine bağlayan bir kemik oluşumu vardı. Bu o kemiğin halk arasında ‘iman tahtası’ denilen kısmın oluşturulması için yeterli olduğu anlamına geliyordu. Adeta bir lego gibi, kemik dokusunu kaydırarak göğüs kemiği oluşturduk. Böylece yapay bir materyale ihtiyaç olmadı. Bu gibi durumlarda en iyi olan şey kişinin kendi dokusunu kullanmaktır. Zira, bebekler büyüdüklerinde kendi dokularından olduğu için dışardan fark edilmeyecek ve güzel bir iyileşme sağlanacak.” “Kızlarımı üç gün boyunca göremedim” Doğum sonrasında kızlarının durumu kendisinden üç gün saklanan anne Amal Belkacem, “İkizlerimin yapışık olduğunu öğrendiğim an sanki dünyam başıma yıkıldı” diyerek, duygularını şöyle anlattı: “Kolumdaki serumu attığımı ve yere yığıldığımı hatırlıyorum. Acaba kızlarım birbirlerine nasıl yapışıklardı? Elleri veya ayakları yok muydu, sağlıkları nasıldı ve bundan sonra yaşamlarına nasıl devam edeceklerdi? Stresten sütüm aniden kesildi, ikizlerimi sadece dört gün emzirebildim.” Baba Said Belkacem ise ikizlerinin yapışık olduklarını doğumdan hemen sonra öğrendiğini belirterek, “Doktorlara ilk sorum, ‘Çaresi var mı?’ oldu. Birbirlerinden ayrılabileceklerini öğrendiğimde derin bir nefes aldım" diye konuştu. “Kızımın kalbi tüm üç kez durdu” Cezayir’deki tedavi sonrası ikizler taburcu edilirken, kalbinde sorun olan Rinas’ın hekim kontrolleri devam ediyordu. İkizler bir yaşına geldiklerinde aileyi perişan eden ciddi bir sorun yaşandı. Kalp hastası olan Rinas’ın kalbi bir yaşında iken bir ayda tam üç kez durdu. Rinas’ın kalbinin durması, Rinad’ın da hayata veda etmesi anlamına geliyordu. Anne Amal Belkacem bu süreci şöyle aktardı: “Evdeydik, ikizlerimden Rinad uyanmıştı. Mamasını hazırladım ve oğluma içirmesini söyledim. Oğlum mamasını içirince kalanını da uyandıysa diğer kızım Rinas’a vermesini belirttim. Oğlum ‘anne kardeşimin dudakları mosmor’ diye bağırınca soluğu Rinas’ın yanında aldım. Kızımda hiçbir tepki olmayınca, hemen hastaneye kaldırdık. Kalp masajı yapılarak hayata döndürüldü. Ardından bizi evimize gönderdiler. Bu acı yetmiyormuş gibi kızımın iki hafta sonra üstelik bir günde iki kez kalbi durdu. Yine kalp masajıyla hayata döndürdüler. Kalbim bir değil, iki kez yanıyordu. Çünkü kalbinden hasta olan Rinas hayatını kaybederse aynı bedende yaşayan diğer kızıma ne olacaktı? İşte bu kaygılar nedeniyle adeta benim de kalbim duracak sandım her defasında.” "Kızım gözleriyle ikizini arıyor" Ameliyatın ardından kızlarını ilk kez tek başına kucaklayabilmenin mutluluğunu yaşayan anne Amal Belkacem, ameliyat sonrasında kızı Rinad’ın gözleriyle yoğun bakım servisinde yatan kardeşi Rinas’ı aradığını belirterek, “Kızlarım 18 ay boyunca yüzleri birbirlerine bakacak şekilde göğüslerinden yapışık halde yaşadılar. Elleri, kolları ve ayakları sürekli birbirleriyle temas halindeydi. Bazen birlikte oyun oynarken, bazen de birbirlerine kızabiliyorlardı. Kızdıklarında saç çekmek ve ısırmak gibi zarar verebilecek şeyler yapabiliyorlardı. Ne yaşanırsa yaşansın, kendilerini bir bütün olarak görüyorlardı. Ameliyat sonrasında servise getirilen kızım Rinad sürekli kardeşinin olduğu yere bakmaya başladı. Geceleri tek uyuyamıyor, ancak yanında ben yatınca gözlerini kapatabiliyor. 18 ay boyunca baktığı yerde kardeşini göremeyen kızım sanırım ne olduğunu anlamaya çalışıyor” diye konuştu. "Sanki yeni doğum yapmış gibiyim Amal ve Said Belkacem çifti, ikizlerinin sağlıklı olarak birbirlerinden ayrılabileceklerine yönelik umutlarını hep koruduklarını belirterek, “Büyük bir heyecan ve umutla beklemiştik ameliyatı. Çok şükür ikizlerimiz Türk hekimlerinin büyük çabası ve başarısı sayesinde birbirinden ayrıldılar. Şimdi tek dileğimiz; kalp hastası olan kızımızın birkaç ay sonra gerçekleştirilecek olan ameliyatla sağlığına kavuşması” dediler.
Diyarbakır Narin Güran davasında tutuklu ağabey Enes Güran ifade verdi Narin Güran cinayeti davasında tutuklu ağabey Enes Güran ifade vermeye başladı. Güran, “Salim Güran’ın öldürme ihtimalini bilmiyorum. Nevzat’ın araç satışından sonra kinlenip plan yaptığını düşünüyorum" dedi. Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün ilk duruşması başlayan davada tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar ile tanıklar mahkemeye getirildi. Sanık ve tanık avukatlarının da hazır bulunduğu mahkemede yargılama başladı. Tutuklu sanık Enes Güran, “Narin’den haber alamadık, aramaya başladık. Salim Güran’ı hiç görmedim. Baz kayıtlarında belirlenen saatte Salim’in evine gitmedim. O gün kesinlikle Salim’in evine gitmedim. Cezaevine suçlu olarak girmedim. Melike Güran ben biliyordum böyle olacağını diye söyledi. Ben de onları köşeye çektim, bunlar yapılacak zaman mı dedim. Salim Güran’ın öldürme ihtimalini bilmiyorum. Nevzat’ın araç satışından sonra kinlenip plan yaptığını düşünüyorum" diye konuştu. Diyarbakır Barosu vekilinin sorusuna yanıt veren Enes Güran, kolunu nasıl ısırdığını canlandırarak gösterdi. Enes Güran, “Sırtımdaki izler mısır tarlasında olmadı. Arama sırasında girdiğim yerde oldu. Cezaevinde defalarca başımı duvara vurdum, hiç gördünüz mü? İlk ifadem taşta kan bulunduğu zaman alındı. Kaybolduğu o gün Salim’le hiç telefon görüşmem yok, evine gitmedim. Nevzat ile ilgili bana işkence yapılmadı. Salim ile ilgili işkence yapıldı. Nevzat pis bir insandır. Kekeme bir insan. Nevzat ile Salim Güran arasındaki ilişki, çok iyi dostlar. Nevzat köyün en fakir insanı” şeklinde konuştu. Mahkeme başkanının "Salim öldürse, Nevzat bunu kaybet dese" şeklindeki sorusuna yanıt veren Enes Güran, “Nevzat bunu yapmaz” cevabını verdi.