EKONOMİ - 13 Aralık 2011 Salı 17:43

İŞ`LE BULUŞMALAR TOPLANTISI YAPILDI

A
A
A
İŞ`LE BULUŞMALAR TOPLANTISI YAPILDI

Türkiye İş Bankası ile Dünya Gazetesi işbirliği ile düzenlenen "İş’le Buluşmalar Toplantısı" Malatya’da gerçekleştirildi.
Malatya Anemon Otel’de yapılan 27. İş’le Buluşmalar Toplantı’sına Malatya Valisi Ulvi Saran, Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Malatya TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, işadamları Ahmet Çalık, Erman Ilıcak, Vahap Küçük ile çok sayıda kamu kurum ve kuruluş temsilcisi, işadamları ile kalabalık bir topluluk katıldı.
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, "Malatya hakikaten değişen ve gelişen çehresi ile hepimizin dikkati çekiyor. Gerek sağlık yatırımı gerek AVM’ler ciddi bir inşaat ve gayrimenkul geliştirme projeleri şehrin değişen yüzünün önemli simgeleri olmuş durumda. Doğunun batısı, batının doğusu dediğimiz Malatya hem kara ve demiryollarının hem de havayolları ile bu vasfını geliştiriyor. 740 bini aşan nüfusu ile marka geliştirme yenilikçilik alanında tanımlanmış bu bölge patent başvurusu anlamında
gelecekte yatırımcıların ilgisine daha fazla mazhar olacak bir kent. Türkiye’de birçok genel istatistiğin aksine sürekli dış ticaret fazlası veren cari açığı kapatma fonksiyonu olan bir kent. 80 civarında ülkeye ihracat gerçekleştiren bir kent" şeklindeki konuştu.
Bali, "2011 yılının ilk 9 aylık sonuçlarına göre Türkiye genelinde olduğu gibi en fazla kredi veren en çok mevduat toplayan özel banka İş Bankası. Topladığımız mevduattan daha fazla kredi vermişiz. Daha Malatya’da yapacağımız çok iş olduğunun bilincindeyiz. İş Bankası geleneğinde genellikle siz işin gereğini yaptığınızda işin algısı oluşur. İlk 3 çeyrekte nakdi kredilerini yüzde 33 artırmıştır. Nakdi ticari kredilerini yüzde 50’den fazla. Biz diyoruz ki yeri geliyor bu ülkenin paratoneri yeri geliyor
istinat duvarı oluyoruz, hiçbir zemini kaydırmıyoruz. Böyle bir dönemde yurtdışında banka alıyoruz, Erbil’de şube açıyoruz, Mısır’da temsilcilik açıyoruz, yurtdışındaki şubemizi 1000. şubemizi krizin en ağır koşullarında Lehman battıktan sonra açtık. Toplu işten çıkartmaların olduğu dönemde 2 bin 500 yeni istihdam. Tribünden cevap vermiyoruz. Oyuna etkisi olan bir oyuncuyuz. İşler iyi olmak durumdadır" dedi.
Malatya TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, "Anadolu’nun yükselen gücü Malatya. Biz bu gelişmelere rağmen hala gelişmişlik sıralamasında hak ettiğimiz yerde değiliz. Organize Sanayi Bölgelerinde değişik sektörlerdeki yapılanma Malatya’yı umutlandırmıştır. Toplam 16 bin kişi istihdam etmekteyiz. Bu sayı 20 bine çıkacaktır. Türkiye’de marka olmuş Baykanlar Holding ve Karamancı Holding Malatya’yı yatırım için tercih etmişlerdir. 3. Organize Sanayi Bölgesi’nde 55 yatırımcımıza yer tahsisi konusunda çalışmalar
devam ediyor. Malatya ekonomisi tekstil ağırlıklı. Sonra gıda geliyor. Kayısı Malatya için gelir dağılımını dengeleyen ve tabana yayan bir ürünümüz. Ama yeteri kadar kayısıdan istifade edemiyoruz. Kayısı konusunda özel sektöre ışık tutacak çalışmalar yapılmalı. Malatyalılar 82 ülkeye kayısı ihraç ediyor. Burada Malatya insanının cesareti ortaya çıkıyor. Malatya’nın sağlık sektöründe de önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz" diye konuştu.
Erkoç şunları söyledi:
"2001 krizinden çok iyi ders çıkarttığımızdan, finansal yapının çok güçlü olmasından, son krizden hızlı çıkmamızdan bankacılık sektörünün ciddi katkıları olmuştur. Kayısı üreticilerine bankaların sezon başında düşük faizle 5 aylık kredi vermesini istiyoruz. Rotatif kredilerin verilmesi lazım. Kredi musluklarını kapatırsanız kişiyi öldürürsünüz bunun da kimseye faydası olmaz."
Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak, "Ailem Malatyalı. 1956’dan beri Malatya’dayız. Ankara da büyüdüm. Aile olarak içeride hep rakiptik. Malatya da rekabeti öğrendim ne kadar hoş olduğunu ve uzak durmak gerektiğini de öğrendim. Ailemin en büyük harcama kalemi okul parasıydı. Ankara Koleji’nde okudum. Oradaki arkadaşlarımdan çok şey görendim. Üniversiteyi İnşaat Mühendisi olarak bitirdikten sonra Enka beni Kuzey Irak’a yollayacaktı ama Körfez Savaşı nedeniyle önce Libya sonra Rusya’ya
gittim. Disiplin, çalışma ve ortaklık kurma ve büyük organizasyonların çok basit temeller üzerine kurulduğunu gördüm. 1993 sonunda 94 başında ücretsiz izin alarak kendi işimizi kurduk. 3 ortak kurduk ama onlar eşlerinden izin alamadı. Rusya’da çok büyük Türk firmaları vardı ve hepsi Moskova’daydı. Ben tersine St Petersburg’a gittim. Orada Finliler var. 2 sene sonra kendi segmentimizide lider olduk. 1999’larda Türkiye’de de yatırım kararı aldık ve Malatya’da aile şirketi kurarak tekstil üretimi yapan İLSAN’ı
kurduk. Amcam öz kaynak biz kredi dedik. Kredi bizler için aşılması gereken önemli bir engeldi. En büyük şirketlere baktığımızda boçları olduğunu görüyoruz. Borç büyümenin motoru sadece öz kaynağa bağlı büyüme ek kaynak büyümeyi hızlandırıyor. 1999’dan sonra Türkiye’de yatırım yapmaya başladık. İnşaattan geldiğimiz için AVM’lere uzak değildik. Tepe inşaat vardı Türkiye’deki ilk AVM’yi yapmış şirketti. Ya sıfırdan kuracaktık ya da ortak olacaktık. Rusya toparlanınca Romanya’ya da ofis açmıştık. Türkiye
büyümeye başlayınca AVM’lere çok talep oldu. Bugün 600 bin metrekareye ulaştık 40 kat büyüdük. 2005’ten beri de Malatyalı ortaklarımızla 30 kişi ortak değil dost kazandım. 500-600 kişilik eski işletmeyi 2 bin kişilik bir işletmeye çevirdik inşaatta birinci Enka ikinci biz olduk. Enerjide aktif bir şekilde çalışıyoruz. Gelişmenin büyümenin önündeki engel finansman değil, birinci eğitim ikincisi teknoloji. Eğitime biraz daha önem verelim. Girişimci ruhu ile saldırıyoruz. Kendi çocuklarımızın eğitimi
için her türlü fedakarlığı göstermeliyiz, Eğer şirketlerimizi büyütmek yaşatmak istiyorsak, arkamızdan gelen nesilleri en iyi şekilde eğitmemiz gerekiyor. İyi okullara gittiğim için herhalde bu farklılıkları yarattım ve eğitime öncelik verelim diyorum. Ortaklık kültürünün altını çizmem gerekiyor. Ortaklık kültürü riskleri paylaşmaktır. Ne kadar çok ortaklık varsa o kadar çok şey öğreniyorsunuz. Zengin olmak istiyorsak mutlaka ortak olalım. Kredi kullanalım. En pahalı kaynak öz kaynaktır. Krediyle
gelişmeyi büyümeyi hızlandırmak lazım. Eğer Rönesans ikinci büyükse rekabetten uzak durduk. LC Waikiki nin Türkiye’de rakibi yok Çalık’ın rakibi kendisi. Baktığınızda ne iş yaparsanız yapın bu örneklere bakmanız lazım. Rekabetten uzak durmak lazım. Ne kadar uzaklaşırsanız o kadar farklı oluyorsunuz" şeklinde konuştu.
Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ise yaptığı konuşmasında, "Biz grup olarak farklı sektörlerde yaklaşık 7 sektörde 20 binden fazla çalışanımız var. Herhalde Türkiye dışında da 15 ülkede Çin sınırından Adriyatik’e kadar, Irak, Kuzey Afrika ve Arap Bölgesi dahil etrafımızdaki ülkelerde faaliyet gösteriyoruz. 10 yaşıma kadar Malatya’da kaldım. Ailem dedem babam bu şehirde işe başlamış ve sonra İstanbul’da ama Malatya’dan hiç kopmadık. Dünyada şu an yanlış bilmiyorsam 55 bin şehir var.
Malatya da bunlardan biri. Bu şehirler nasıl? Dünyada refah seviyesi yüksek yaşamın çok iyi olduğu şehirle de var, çok kötü şehirlerde var. İşimiz gereği her ikisini de gördük. Peki bu şehirlerin geri kalmışlığı neden oluyor. Benim gördüğüm bu yerlerde dünyanın en büyük zenginlikleri petrol gaz üstünde çok fakir bekçileri var. Bir kısımında da büyük çatışmalar var. Şehirlerin petrol gaz maden gibi zenginliklerinden ziyade o şehirleri geliştiren insanlardır. Şehirlerin en büyük gücü insan gücüdür. Bir şehrin
nereye gideceğini eğitim konusunda ne kadar başarılı olurlarsa gelecekleri o kadar iyi demektir. Geçmişe baktığınızda siyasetçiler, sanatçılar, işadamları çıkmış o zaman iyi eğitim vardır. Dünyanın en iyi hocaları şehrimize getirmeli okul şartlarını sağlamanın yollarına bakmalıyız. Devletin imkanı olmayabilir. Malatya’da işi olan olmayan eğitim konusunda imkanlar ölçüsünde katkı sağlamamız lazım. Bu eğitim sadece okulda değil eğitimli olmanın ayrı bir önemi ve artıları var. Tokyo, Paris, Londra, bu şehirler
eğer ülke olsalar dereceye girerler. Bizler iş yapacak olsak, güzel şeyler bu büyük şehirlere akıyor. Şehirler birbiriyle yarışıyor. Bizler de iş hayatımızda şehirlere odaklandık. İş hayatında şehirler ülkeler kadar önemli. Ülkeleri güçlü kılan şehirlerdir. Şehirler eğitimde ve sanayide de yarışmalı, belli konularda kendilerini geliştirmeli. Dedem ve babam, bana ilk tesisimi Malatya’da kurmamı söylediler. Aldığımız kültür gereği ilk tesisimi Organize Sanayi Bölgesi’nde ilk tesis olan GAP Güneydoğu tesisini
kurdum. Hedef olarak şunu düşündük. İlk 1000 firma içinde bu işi yapanlardan biriydik. Dünyada ilk 10’a Avrupa’da ilk 3’e gireceğiz dedik. Büyük hayaldi. Biz 1990’ların başında Avrupa’nın ilk 3’üne girdik, dünyanın ilk 10 şirketi arasına girdik. Babamın hayali gerçek oldu, Malatya’da 5 bina yakın çalışanımız var. Şehrimiz için hayaller kuralım. Geçmişte Londra yokken Malatya vardı ve önemli bir şehir. Malatya’yı Paris Londra’dan daha önemli bir şehir yapacağımıza inanmamız lazım. Dışarıdan gelen yabancı
yatırımcılarla dünyanın en yaşanabilir şehrini, bu hayali biz kurarız. Biz yapamazsak bizden sonraki nesil yapar" ifadelerini kaydetti.
Toplantıda Vali Ulvi Saran ve Belediye Başkanı Ahmet Çakır da birer konuşma yaparak, Malatya ekonomisi hakkında ve yatırımlar konusunda katılımcılara bilgiler aktardı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Çocuklarda bronşitin yayılmasını engelleyen 6 önlem Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Ufuk Ertural, mevsim geçişlerinde en çok çocukları etkileyen akut bronşit hakkında bilgi verdi. Çocuklarda ve bebeklerde yaygın görülen bir akciğer enfeksiyonu olan bronşit, soğuk algınlığına çok benzeyen semptomlarla başlıyor. Burun akıntısı, tıkanıklığı ile öksürük ve hafif baş ağrısıyla seyreden hastalığa ateş eşlik edebiliyor. Akciğerlerdeki solunum tüplerinin yani bronşların iltihaplanmasıyla ortaya çıkan bronşit, kısa süreli (akut) ya da uzun süreli (kronik) olabiliyor. Akut bronşit söz konusu olduğunda semptomlar genellikle hızlı bir şekilde gelişiyor ve hastalığın seyri kısa sürüyor. Hastalığa neden olan virüslerin bulaşmasını engellemek için basit önlemler alınması gerekiyor. “Akut bronşitin nedeni virüsler” Virüslerin akut bronşite sebep olduğunu söyleyen Ufuk Ertural, “Akut bronşite çoğunlukla viral bir enfeksiyon neden olmaktadır. Aynı zamanda bakteri veya toz ve alerjenler ile ağır partiküllerin havada olması hastalığın seyrini ağırlaştırmaktadır. Akut bronşitin en önemli nedeni ise virüslerdir. Özellikle çocuklarda hastalık; burun, ağız veya boğazda (üst solunum yolunda) soğuk algınlığı veya başka bir viral enfeksiyondan sonra ortaya çıkmaktadır. Çocuklar hasta olan başka bir çocukla yakın temas sonucunda virüsü kapabilmektedir” dedi. “Kronik hastalığı olanlara dikkat” Ertural, kronik sinüzite yatkın çocukların risk grubunda olduğunu söyleyerek; “Hastalık, mukus üretiminin artmasına ve diğer değişikliklere neden olmaktadır. Akut bronşit söz konusu olduğunda semptomlar genellikle hızlı bir şekilde gelişir ve hastalığın seyri kısa sürer. Vakaların çoğu hafif seyrederken kronik hastalığı olan çocuklarda bronşit daha ağır tablolara neden olabilmektedir. Akut bronşit olma riski yüksek çocuklar ise daha kolay hasta olabilmektedir. Akut bronşit olma riski daha yüksek olan çocuklar ise şunlardır; toz alerjisi olanlarda maruziyet bronşiti tetikleyebilir. Kronik sinüzite yatkın çocuklar risk grubundadır. Özellikle astımı hastası olan çocukların bronşite yatkınlığı yüksektir” ifadelerini kullandı. “Hastalık bu belirtilerle başlıyor” Hastalığın belirtileri hakkında bilgiler veren Ertural; "Çocuklarda akut bronşit şu belirtilerle kendini göstermektedir. En sık görülen belirtiler şunlardır; Kusma veya öğürme, kuru veya balgamlı öksürük, öksürük başlamadan ortaya çıkan burun akıntısı, göğüs tıkanıklığı ve ağrısı ile boğaz ağrısı, halsizlik, titreme, hafif ateş, sırt ve kas ağrısı, hırıltılı solunum. Belirtiler genellikle 7-14 gün sürmektedir. Öksürük bazen kronikleşmektedir. İnatçı öksürük 3-4 hafta devam edebilmektedir. Çocukların akut bronşit olup olmadığını belirlemek için zatürre veya astım gibi diğer sağlık sorunlarını saf dışı etmek gerekir. Bunun için testler yapılmalıdır. Tedavi aşamasında ise belirtilere ve çocuğun genel sağlık durumuna bağlı olarak yapılır. Bu aşamada çocuklarda akut bronşit tedavisinde antibiyotik kullanılmaz. Çünkü enfeksiyonların çoğu virüs kaynaklıdır. 8-10 günden daha uzun süren öksürük belirtisinde bile genellikle antibiyotiklere ihtiyaç duyulmaz. Bakteriyel enfeksiyon olmadığı sürece antibiyotik kullanılması tavsiye edilmez” dedi. Ertural, beslenme sorunu olan hastaların hastaneye başvurması gerektiğini söyleyerek, “Tedavide semptomların hafifletilmesine yardımcı olacak etken maddesi parasetamol veya ibuprofenolan (6 aydan büyükler için) ilaçlar kullanılmalı bol istirahat tavsiye edilmelidir. Sıvı alımı takip edilmeli, yeterli ortam nemi sağlanmalıdır. İştahsızlık nedeniyle beslenmede zorluk çeken çocukların hastaneye yatırılması gerekebilir. Akut bronşit geçiren çocukların büyük bir bölümü herhangi bir sorun yaşamadan iyileşebilmektedir. Küçük bir oranda ise hastalık zatürreye dönebilmektedir. Bu önlemler hastalığın yayılmasını engeller. Alınacak önlemler ise; çocuklara el yakıma alışkanlığının kazandırılması önemlidir. Öksürürken veya hapşırırken burnunu ve ağzını kapatması gerektiği öğretilmelidir. Hastalığın yayılmaması için çocukların aşıları tam olmalıdır. Hasta olan çocuklarla diğer çocukların teması engellenmelidir. Özellikle okul ve kreşlerde hasta olan çocuklara izin verilmelidir. Hasta çocukların temas ettiği yüzeyler temizlenmeli ya da ve dezenfekte edilmelidir. Bebeklerde anne sütü solunum yolu enfeksiyonlarını azaltmaktadır. Solunum yolu enfeksiyonları emzirilen bebeklerde daha az görülmektedir” ifadelerini kullandı.
Aydın Vali Canbolat: “Bizim geleneklerimiz kadını, hayatın merkezinde görür” Kadına yönelik şiddetle mücadelenin etkin bir şekilde sürdürüldüğüne dikkat çeken Aydın Valisi Yakup Canbolat, “Bizim geleneklerimiz kadını, hayatın merkezinde görür ve böyle kabul eder” dedi. Aydın Valisi Yakup Canbolat, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Türk geleneğinde kadının hayatın merkezinde tutulduğuna dikkat çeken Vali Canbolat, mesajında “Birleşmiş Milletler tarafından 1999 yılında alınan kararla 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul edilmiştir. Bu önemli gün, kadına yönelik şiddet olgusunu dünyanın gündemine taşımakta, soruna ve çözüm yollarına ilişkin çalışmalar yapılması konusunda farkındalık oluşturmaktadır. Günümüzde insanlığın en önemli sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddet, farklı görünümleriyle tüm dünyada varlığını devam ettirmektedir. Kadınların temel hak ve özgürlüklerinin kullanımını engelleyen, toplumsal kaynaklardan yararlanmalarını sınırlandıran, genel olarak toplumsal ve ekonomik gelişme üzerinde olumsuz etkiler yapan kadına yönelik şiddetle, çağdaş dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkin mücadele edilmektedir. Özellikle ülkemiz kalkınma hamlelerine imza atarken, ekonomik, sosyal, kültürel ve diğer alanlarda büyük ilerlemeler kaydederken, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda da Anayasa ve yasalarda köklü değişikliklere giderek kadın-erkek eşitliği ilkesini daha da güçlendirmiştir. Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda yapılan adil reformlarla, Ülkemizde tüm mevzuatın, kadın erkek eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir yapıya kavuşturulmuştur. Kadına yönelik şiddetle mücadelede ilerleme sağlanabilmesinde yasal düzenlemeler ve kurumsal mekanizmaların yansıra konuya ilişkin bilinç ve duyarlılığın artırılması, toplumsal farkındalığın sağlanması da önemlidir. Kolluk, adalet, sağlık, sosyal hizmet gibi birçok alanın; kamu kurumları, sivil toplum, medya ve özel sektör gibi birçok tarafın, bütüncül yaklaşım içerisinde uzun soluklu ve kararlı mücadelesine ihtiyaç vardır. Unutulmaması gereken bir husus da, hak ve adaletin savunucusu ve temsilcisi olarak asırlar boyu insanlığa ışık saçan köklü bir medeniyetin mensupları olduğumuzdur. Bizim medeniyetimiz, kültürümüz, kadın erkek demeden, yaşlı çocuk demeden canı, hayatı, insanı değerli görür. Bizim geleneklerimiz kadını, hayatın merkezinde görür ve böyle kabul eder. Bu duygu ve düşüncelerle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde Valilik olarak tüm kadınlarımızın yanında ve destekçisi olduğumuzu belirtir, kadınların toplumda hak ettiği yere ulaşmasındaki tüm engellerin kalktığı bir dünya dilerim” ifadelerine yer verdi.
Mersin Mersin’de sağlık şartlarına aykırı taşınan 235 kilo et ele geçirildi Mersin’de lastiği patladığı için yol kenarında bekleyen kamyonette 235 kilo sağlıksız şartlarda taşınan et ele geçirildi. Akdeniz Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Mersin-Tarsus Otoyolu üzeri Deliçay Köprüsü civarında, lastiği patladığı için bekleyen kamyonet tipi bir araca yardım etmek amacıyla duran Mersin İl Otoyol Jandarma ekipleri, camları siyah filmlerle kaplı araçtan şüphelendi. Ekipler, araç içinde yaptıkları inceleme ve kontrolde kilolarca parçalanmış et bulunduğunu tespit etti. Etlerin, Gaziantep’in Atakent Mahallesi’nde faaliyet gösteren bir et ve tavuk firmasından alındığını belirledi. Araçta bulunan 2 kişi hakkında tutanak tutuldu Bunun üzerine haber verilen Mersin İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri de yaptıkları incelemede, etlere ait etiket olmadığını, etlerin soğuk zinciri bozularak, açıkta ve sağlıksız ortamda taşındığını tespit ederek el konulması gerektiğini belirtti. Araçta bulunan 2 kişi hakkında tutanak tutulmasının ardından el konulan ve güvenilir olmayan gıda olarak nitelenen kilolarca et, Akdeniz Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekiplerine teslim edildi. Etler, hayvan barınağına ulaştırıldı Yapılan tartı işlemi sonucu ele geçirilen parçalanmış etlerin yaklaşık 235 kilogram olduğu belirlendi. Kesim etiketi olmayan, soğuk zinciri kırılarak, hijyenik olmayan bir şekilde taşındığı için halk sağlığını tehdit eden etler, Mersin Büyükşehir Belediyesine bağlı hayvan barınağına ulaştırılmak üzere, Sahipsiz Hayvanlar Şube Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi.