DÜNYA - 10 Nisan 2012 Salı 16:50

SPOR TOTO 2. LİG

A
A
A
SPOR TOTO 2. LİG

Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Yeni Malatyaspor`da futbolcular, küme düşme gibi bir korku yaşamadıklarını söylediler.
Nurettin Soykan Tesisleri`nde takım kaptanı Ömer Çuğ ile orta saha oyuncusu Arslan Çakıroğlu, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Takım kaptanı Ömer Çuğ, Tokatspor karşılaşmasında takımın iyi mücadele etmesine rağmen şansız bir mağlubiyet aldıklarını belirtti. Tecrübeli futbolcu, gösterdikleri mücadelenin karşılığını alamadıklarını ifade ederek, ``Maçın başında duran toptan şansız bir gol yedik. Golden sonra oyunu oturtmaya çalıştık ve bunu da başardık. Top daha çok bizde kaldı. Pozisyonlarımızda vardı. Ancak ilk yarıda golü bulamadık. Ama oyun anlamında kötü oynadığımızı düşünmüyorum. İkinci yarıda da oyun bizim hakimiyetimizde geçti. Golü de bulduk. Hatta golden önce yakaladığımız pozisyonlarda oldu. Bize yakışan bir oyun ortaya koyduk. İyi mücadele ettik. Pas yaptık ve golü bulduk. Ama yine şansız ve kötü bir gol yedik. Buda bizi etkiledi. Deplasmanda böyle iki tane şansız gol yiyince mağlup olduk. Bunun için üzgünüz. Mücadelemizin karşılığını alamadığımız için üzgünüz`` dedi.
Çuğ, bundan sonra futbolcuların ellerinden gelenin daha fazlasını yapacağını kaydederek, ``Herkesin elinden geleni yaptığını düşünüyorum. Fakat bu yetmiyor. Daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Hafta başından bunun konuşmalarını yaptık. Herkesin yaptığından daha fazlasını yapmalı görüşüne vardık. Konya Torku Şekerspor maçıyla birlikte herkes elinden gelenin daha fazlasını yapacak`` ifadelerini kullandı.
``ALACAОIMIZ GALİBİYETLE AKILLARDAKİ SORU İŞARETLERİNİ KALDIRACAОIZ``
Tecrübeli kaptan, küme düşme korkusu yaşamadıklarını belirterek, ``Potanın içine girdik diyebilir miyiz? Tabi bu kişiden kişiye değişir. Birazda bakış açısına bağlı. Ben takıma güveniyorum. Futbolda hiçbir şey belli olmaz ama takımımızı küme düşecek gibi görmüyorum. Düşecek gözüyle bakmıyoruz. Çok maç kaybettik. Kötü oynadığımız karşılaşmalar oldu. Fakat Gaziosmanpaşaspor karşılaşmanın özellikle ilk yarısında 2-3 tane gol bulabilirdik. O karşılaşma ve Tokatspor karşılaşması için mağlubiyeti hak ettiğimizi düşünmüyorum. Daha önceden kötü oynadığımız ve mağlubiyeti hak ettiğimiz maçlar oldu. Ancak bu mağlubiyetler fazla olunca artık kredimiz tükendi. Kimseye bir şey diyecek halimiz yok. İyi oynayıp ta, kaybettik deme gibi bir lüksümüz kalmadı. İki haftadır iyi oynuyoruz, pozisyon üretiyoruz. Tokatspor karşılaşmasında iyi mücadele ettik, bir iki basit hatadan goller yedik. Ancak ne olursa olsun iyi bir takımız. Bu hafta bir galibiyet alırsak, akıllardaki soru işaretini de kaldıracağız`` diye konuştu.
``TEK AMACIMIZ MAÇ KAZANIP, TARAFTARLARIMIZI SEVİNDİRMEK``
İç sahada maç kazanarak, taraftarları sevindirmek istediklerini söyleyen Çuğ, ``Artık Malatya`da maç kazanmak istiyoruz. Taraftarımızın önünde galip gelmek istiyoruz. Taraftarlarımızı üzdüğümüzü biliyoruz. Onları da artık mutlu etmek istiyoruz. Biz burada bir galip alalım ve taraftarlarımızı sevindirelim istiyoruz. Küme düşme noktasında bazı endişeleri olanlar var ama biz onu düşünmüyoruz. Bizim ilk düşüncemiz iç sahada maç kazanmak`` şeklinde konuştu.
ORTA SAHA OYUNCUSU ARSLAN ÇAKIROОLU: ``POTADAN ÇIKACAОIZ``
Takımın orta saha oyuncusu Arslan Çakıroğlu ise, alacakları galibiyetlerle küme düşme potasından uzaklaşacaklarını belirterek, ``Tokatspor karşılaşmasının yüzde 80-90`lık kısmı bizim kontrolümüzde geçti. İyi oynadığımız ve topun çoğunluğunun bizde olduğu bir karşılaşmaydı. Yalnız bizim takımın bir kısmetsizliği var; iyi oynarken her zaman bir gol yiyoruz. Bunu nasıl yaptığımızı da bilmiyorum. Genelde oyunun ve topun kontrolü bizde olduğu zamanlarda hiç beklemediğimiz bir anda bir hata, bir dalgınlıkla gol yiyoruz. Buda takımın direncini düşürüyor. Tokatspor karşısında 10. Dakikada 1-0 geriye düştük ama ondan sonra yine oyunun bütün hakimiyeti bizdeydi. Golü de bulduk. Golden sonra 5-10 dakika bir dağılma süreci yaşadılar. O süre zarfında yine top bizdeyken, maçın sonlarına doğru bir gol daha yedik. Şansız bir mağlubiyet aldık. En kötü 1 puanı hak etmiştik. İstediğimiz gibi olmadı. Son birkaç haftadır özellikle iç sahada işler istediğimiz gibi gitmiyor. Matematiksel olarak küme düşme ihtimali var. Ama diğer takımlara göre biz biraz daha avantajlıyız. Alacağımız 1-2 galibiyet bizi o potadan tamamen çıkaracak. İşte kısa süre içinde o galibiyetleri almamız gerekiyor`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara 2025 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” Bayraktar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe ve 2023 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bayraktar, Türkiye’nin enerji talebi artan, büyüyen bir ülke olduğunu söyleyerek, “Son yirmi yılda hem doğal gazla hem elektrikle talep neredeyse üç katına çıktı. Yıllık yaklaşık yüzde dört buçuğun üzerinde bir elektrik talebi artışı var. Dolayısıyla bizim öncelikli görevimiz bu artan talebi karşılayabilmek. Arz güvenliği bizim birinci öncelikli noktamız. İkinci husus elbette ki dışa bağımlılığımız. Burada rakamları ifade etmeme müsaade edin daha detaylı olarak. Türkiye 2022 yılında doğal gaza yaklaşık 44.6 milyar dolar ödedi. Petrol ve petrol ürünlerine 2022 yılında 40.4 milyar dolar para ödedi. Toplamda 2022 yılında LPG, kömür ithalatımızda bu rakam 96.5 milyar dolar oldu. Dolayısıyla bütün stratejimizi aslında ta 2002 yılından beri Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlılığını düşürme üzerine kurgulamış durumdayız. Onun için Türkiye artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda enerjide bu dışa bağımlılığını mutlaka bitirmesi gerekiyor. Politikalarımız bunun etrafında şekilleniyor. Elbette ki bir üçüncü zorluk hatta belki bütün bu ikisinin daha ilerisinde bir zorluk 2053 yılında üç net sıfır emisyon edip Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Meclisimizin 2021 yılında Türkiye’yi iklim anlaşmasına taraf yaparak ortaya koyduğum Türkiye’nin iklim değişikliğine mücadele hedefleri” ifadelerini kullandı. Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin katkısına ilişkin soruya Bayraktar, “Bunlar 7.9 terawat saat elektrik üretiyor. Ürettiler. Yılda üretiyorlar. Toplam Türkiye’deki üretimin yüzde iki buçuğunu biz bu iki santralden karşılıyoruz. Akbelen ormanları kapsamında sorulan bir soruydu bu. Bu enerjiyi biz doğal gazdan üretsek, ithal kaynaktan üretsek yaklaşık 1.6 milyar metreküplük bir doğal gaz ithal etmemiz gerekiyor. Yerli kaynak yerine işte size bir cari açık kaynağı daha oluşmuş oluyor. Bunun yaklaşık bedeli yıllık 700 milyon dolar oluyor. Dolayısıyla bizim mutlaka yerli kaynaklarımızı çevreyle uyumlu bir şekilde devreye almamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Bayraktar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yenilenebilir kaynaklar bizim göz bebeğimiz, en çok ehemmiyet verdiğimiz ve özellikle vurgulamak istediğim nokta bugünün bence çok çok önemli çıktılarından bir tanesi. Türkiye bugün konutlarında kullandığı elektriğin tamamının sadece rüzgar ve güneş enerjisinden üretilir hale gelmiş durumda. Bunu sadece geçtiğimiz 14-15 yılda yaptı. Sıfır olan rüzgar neredeyse sıfır olan rüzgarı tamamen sıfır olan güneşi 2012 güneş kurulu gücümüz sıfır. Geçtiğimiz 10-14 yıl içerisinde 31 bin megavatın üzerine çıkardık. Bu yılda yaklaşık 2 bin 500-2 bin 700 megavatlık bir kurulu güçler. Biz bunu yaparken diyoruz ki mutlaka bu otuz bin megavatı 2035’te 120 bin megavatı götürmeliyiz ki Türkiye iklim hedeflerine, Türkiye dışa bağımlılığını mutlaka bu şekilde azalsın.” Nükleer enerjinin Türkiye’nin 70 yıllık rüyası olduğunu söyleyen Bayraktar, “1955 yılında Türkiye Cumhuriyeti ilk aslında nükleerle ilgili adım atıyor ve Amerika Birleşik Devletleri’yle bir sivil sahada nükleerin kurulmasıyla alakalı bir anlaşma imzalıyor. Resmi gazetede 1956’da bu yayınlanıyor. Türkiye 1956 Atom Enerjisi Komisyonunu kuruyor. Türkiye’de 1957 yılında da Uluslararası Atom Enerjisi üye oluyor. Aynı tarihte Güney Kore’de üye oluyor. 1962 ilk araştırma reaktörü işletmeye alınıyor. 1965 enerji ilk kez beş yıllık kalkınma planımızda yer alıyor. 1976’da Akkuyu nükleer saha olarak tespit ediliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından. Biz Akkuyu’yu nükleer saha tespit ettiğimiz yıl Güney Kore ilk nükleer reaktörünü devreye alıyor. 2015’te uçak krizi, ondan sonraki yaşanan süreçler darbe gelişimleri. 2018 yılına geldiğimizde Akkuyu’ya biz ilk lisansı verdik ve orada çalışmalar başladı. Şu anda ilk reaktörün çalışmaları da devam ediyor. Birinci üretenin kubbesi de kapatılmış durumda. Ama nükleersiz Türkiye’nin kalıcı uzun soluklu temiz enerjiye erişme şansı yok. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Biraz önce ifade ettiğimiz o 31 ülke yani Birleşmiş Milletler iklim değişikliğiyle mücadele anlamındaki en önemli toplantıda ortaya konan deklarasyon geçen sene Dubai, bu sene Bakü’de. Bakın bunların arasında öyle çok kaydedilen ülkeler yok diye ifade edildi. Ben size ifade edeyim. Kanada, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Japonya, Kore, Hollanda, Polonya, Slovakya, İsveç, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkelerden bazıları. Dolayısıyla bütün bu ülkeler ülke mutlaka küresel ısınmayla mücadelede bizim nükleersiz bu işi başaramayacağımızı ifade ediyorlar. Dolayısıyla biz de Türkiye olarak diyoruz ki biz Akkuyu’nun yanında Sinop’ta, Trakya’da üç tane konvansiyonel büyük santrale ihtiyacımız var. Yaklaşık on iki reaktöre ihtiyacımız var. Küçük modüle reaktörleri, SMR’lara da ihtiyaç var. Bugün özellikle dünyada gelişen trendler, yapay zeka, büyük data, büyük bir elektrik ihtiyacını beraberinde getiriyor. Bakın son dönemdeki gelişmeler. Google, SMR geliştirici bir şirkette elektrik satın alma anlaşması yaptığına çıkıyor. Microsoft yine bir anlaşma yapıyor Amerika’da. Three Mile Island ki burada 1979 beri kapalı olan bir kaza nedeniyle kapalı olan bir reaktördeki nükleer santral tekrar devriye alınıyor ve oradan yirmi yıllık bir alım anlaşması yapılıyor. Dolayısıyla biz nükleersiz bu dönüşümü Türkiye’nin arz güvenliğini, Türkiye’nin dışa bağımlılık hikayesini yazma şansımız yok. Elbette ki Türkiye’nin enerjiyi daha verimli kullanması lazım. Enerjisini sanayiden, tarıma, ulaştırmaya, bütün sektörlerde verimli halde kullanması gerekiyor.” BOTAŞ’ın ödenmemiş faturası olmadığını belirten Bakan Bayraktar, “BOTAŞ’ı özelleştirmeyi düşünmüyoruz” ifadelerini kullandı.