POLİTİKA - 07 Ekim 2024 Pazartesi 15:25

Kütahya’da İsrail’e tepki açıklaması: "İsrail durdurulmalı, Netanyahu hesap vermelidir"

A
A
A
Kütahya’da İsrail’e tepki açıklaması: "İsrail durdurulmalı, Netanyahu hesap vermelidir"

İsrail’in Filistin’e yönelik başlattığı insanlık dışı saldırılar nedeniyle Kütahya’da AK Parti milletvekilleri İsmail Çağlar Bayırcı ve Mehmet Demir’in de katılımıyla yapılan basın açıklamasında, İsrail durdurulması ve Netanyahu’nun hesap vermesi istendi.


Milletvekili Bayırcı yaptığı açıklamada, ”Filistin halkının maruz kaldığı zulmü bir kez daha güçlü bir şekilde kabul etmediğimizi ve Filistin davasını savunmaya devam edeceğimizi tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyoruz. Israil, Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı saldırılar ile Filistinli savunmasız sivilleri hedef almış, uluslararası hukuku hiçe sayarak büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır. İşlediği soykırım suçunun üzerini örtmek için de 7 Ekim’i bahane etmektedir. Bu noktada çok önemli bir gerçeğin altını çizmek istiyoruz. 7 Ekim’i, meselenin sanki sıfır noktasıymış gibi ele alan bir yaklaşımı kesinlikle kabul etmiyoruz. 7 Ekim esasında İsrail katliam ve soykırım makinasının hız ve şiddetinin daha da artmasıdır. Bir yılın içinde 17 binden fazla çocuk, 11 binden fazla kadın olmak üzere 42 binden fazla masum Filistinli sivil Israil’in acımasız ve insanlık dışı saldırılarında şehit düştü. Hiçbir şey 7 Ekim’de başlamadı! Süre giden soykırıma 7 Ekim sebep olmadı! 77 yıllık bir işgal, zulüm ve katliam tarihinden bahsediyoruz. Topraklarından edilmiş; hakları ve mallan gasp edilmiş; öldürülmüş; katliama uğramış milyonlardan bahsediyoruz. Böyle bir gasp ve hırsızlığın üstüne kurularak, uluslararası hamilerinden yüz bulup günümüze kadar gelen bu suç şebekesinden zaten ne hak ne hukuk ne de adalet beklenebilir. Diğer taraftan, uluslararası hiçbir kurum bu insanlık dışı durumun durdurulması için yeterli çaba sarf etmemiş, insan haklarını ağzından düşürmeyen bazı Batılı devletler maalesef ki Israil’i kınama cesareti bile gösterememiştir. Bugün hala uluslararası toplum gereken adımları atmaktan, uluslararası hukuku işletmekten son derece uzaktır. İsrail, bölgenin ortasına Batılı güçlerce bırakılmış bir bomba misali on yıllardır bölgede istikrarsızlık ve kaos kaynağı olmayı sürdürmektedir” dedi.



“İsrail 1930’ların Nazi Almanya’sından farksızdır”


İsrail’in 1930’ların Nazi Almanya!sından farksız olduğuna dikkat çeken Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı, "İsrail, kurulduğu günden bu yana, Batı’nın çifte standardımı, ikiyüzlülüğünü ve ikili tavrını gösteren bir örnek olmuştu. 7 Ekim’den bu yana da acizlik, zayıflık ve sefaletini de göstermiş oldu. Bugün bu katliama ses çıkarmayan hiçbir devletin kendini ciddi bir devlet olarak görme hakkı yoktur. Yine bugün bu soykırıma itiraz edemeyen hiçbir ülkenin insanlığa söyleyecek tek bir sözü kalmamıştır. İsrail 1930’ların Nazi Almanya’sından farksızdır. Tıpkı Nazi Almanya’sı gibi soykırımcı, saplantılı ve ırkçı bir ideolojiye sahiptir. Yine tıpkı Nazi Almanya’sı gibi saldırgan, şımarık, küstah davranışlar sergilemektedir. Israil bugün Orta Doğu’da etrafına bulaşan ve tüm bölgenin düzen ve istikrarını tehdit eden bir yapıdır. Nazi Almanya’sının durdurulmamasının dünyanın başına açtığı dertleri tarihten biliyoruz. Bugün de Israil durdurulmadığı takdirde tüm bölgeyi ateşe atana kadar devam edecektir. Bu nedenle tüm gücümüzle haykırıyoruz: İsrail durdurulmalıdır! Netanyahu hesap vermelidir. Diğer taraftan devam eden bu vahşet karşısında ortak bir adım atamayan İslam dünyasının içinde bulunduğu durumdan da dersler çıkarmalıyız. Bu anlamda güçlü bir Türkiye’nin daha adil bir dünya ve daha etkin bir İslam dünyası için ne kadar elzem olduğunu bir kez daha görüyoruz. Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Filistin’in haklı davasını her zaman ve her platformda savunduk; savunmaya da devam edeceğiz. Türkiye, yalnızca diplomatik yollarla değil, aynı zamanda insani yardımlar ve kalkınma projeleriyle de Filistin halkının yanında olmuştur. Filistin’e yapılan insani yardımların büyük ekseriyeti bugün ülkemiz tarafından yapılmaktadır. Konuyu insani boyutlarının yanı sıra stratejik boyutlarıyla da en ince ayrıntılarına kadar ele alıyoruz. İsrail saldırganlığının ülkemize de yönelebileceği riskini tüm bölge ülkeleri gibi biz de görüyoruz. Vaadedilmiş topraklar safsatasının içine ülkemiz topraklarını da katan bu suç şebekesinin planlarının farkındayız. Stratejik talim hazırlıklarını yapan bir ülkenin özgüvenini taşıyoruz. Fakat aynı zamanda toplumsal istikrarın da hayati olduğunu bildiğimizden iç cepheyi güçlü tutmak için vatandaşlarımızı ülkemizin karşılaşabileceği uluslararası tehditler konusunda siyasi ve ideolojik tutumlarından bağımsız olarak tek bir cephede birleşmeye davet ediyoruz" şeklinde konuştu.



"Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız"


Bayırcı, "Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın yıllardır tekrar ettiği "bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız" şiarını bir ahitleşme olarak görüyoruz. Bu anlamda güçlü bir Türkiye’nin ve siyasi iradenin öneminin hem bölgemiz hem de insanlık için ne denli hayati olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Filistin davasına sahip çıkan Cumhurbaşkanımızın küresel çeteler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından yıllardır neden hedef alındığını bugünlerde yeniden idrak ediyoruz. Filistin, sadece bir coğrafi bölge ya da bir halkın mücadelesi değildir, Filistin, tüm insanlığın vicdan davasıdır. Filistin’in bağımsızlık mücadelesi, aynı zamanda evrensel insan haklan mücadelesidir. İsrail’in işgal politikalarına, Filistin halkına uyguladığı zulme ve insan hakları ihlallerine karşı mücadelemiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde devam edecektir. Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur” ifadelerini kullandı.


Basın açıklaması sonra Gazze konulu resim sergisinin açılışı yapıldı.



Kütahya’da İsrail’e tepki açıklaması: "İsrail durdurulmalı, Netanyahu hesap vermelidir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ‘Torpilli’ akademisyen ataması yargıdan döndü Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası (Eğitim Gücü Sen) Genel Başkanı Oğuz Özat, “Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası olarak, üyemiz adına Giresun Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine açılan davada, Giresun İdare Mahkemesi tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir" dedi. Eğitim Gücü Sen, Giresun Üniversitesi’ne akademisyen olarak başvuran sendika üyesi bir öğretmenin, ‘torpilli’ bir atamaya karşı açtığı davada öğretmene ücretsiz hukuki destek sağladığını ve davanın başarıya ulaştığını bildirdi. Konuya ilişkin Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Oğuz Özat, “Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası olarak, üyemiz adına Giresun Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine açılan davada, Giresun İdare Mahkemesi tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir” dedi. “Sınavda üyemiz 80.40 puan alarak asıl kontenjandan kadro talebinde hak kazanmıştır” Öğretmenin üniversiteye akademisyen olarak başvurduğunda, ‘torpilli’ bir kişinin atanması sonucu haksızlığa uğradığını belirten Özat, “Üyesi olduğu sendikaya başvurduğunda dava parası talep edilmiş ve kazanma ihtimalinin düşük olduğu söylenmiştir. Bunun üzerine, sendikasından istifa ederek Eğitim Gücü Sen’e üye olmuştur. Sendikamız, kendisine ücretsiz hukuki destek sağlamış ve sonuç olarak üyemiz, davayı kazanmış, torpilli kişi görevinden alınmış ve mevcut kadro için yeniden düzenlenen sözlü sınavda üyemiz 80.40 puan alarak asıl kontenjandan kadro talebinde hak kazanmıştır. Mahkeme kararında, sınav jüri üyelerinin oluşturulmasında mevzuata aykırılık tespit edilmiş ve sınavın iptali ile adil bir komisyon tarafından sınavın tekrarlanması gerektiğine hükmedilmiştir. Ayrıca, kararın hukuka aykırılığının açık olduğu ve uygulanması halinde telafisi güç zararlara yol açacağı vurgulanmıştır. Mahkeme, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca yürütmenin durdurulmasına oybirliğiyle karar vermiştir” ifadelerini kullandı. "Üyelerimizin hukuki destek sürecinde hiçbir şekilde ücret talep etmiyoruz" Sendikanın, üyelerinin haklarını savunmaya ve hukuka aykırı işlemlerin karşısında durmaya kararlı olduğunu bildiren Özat, “Kamu zararının önlenmesi ve adil bir sürecin işletilmesi için gerekli mevzuat düzenlemelerinin yapılması çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Üyelerimizin hukuki destek sürecinde hiçbir şekilde ücret talep etmiyoruz ve hak temelli mücadelelerinde sonuna kadar yanlarındayız” diye konuştu.