SAĞLIK - 03 Ekim 2024 Perşembe 14:18

Uzmanı açıkladı: Türkiye’de meme kanseri gençlerde daha sık görülüyor

A
A
A
Uzmanı açıkladı: Türkiye’de meme kanseri gençlerde daha sık görülüyor

Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Uz. Dr. Yordanagil, "Her 4 kanser tanısı almış kadından biri meme kanseridir. Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde meme kanseri ilk sırada yer almaktadır. Meme kanseri çoğunlukla 50 yaş üstü kadınlarda görülse de ülkemizde genç yaş meme kanseri daha sık görülmektedir. Türkiye’de meme kanserli hastaların yaklaşık yüzde 20’si 40 yaş altı hastalarda görülmektedir" dedi.



Kocaeli Şehir Hastanesi’nde görevli Cerrahi Onkoloji Uzmanı Dr. Mevlüt Yordanagil, Meme Kanseri Farkındalık ayı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kanserin nasıl yayıldığını anlatan Uz. Dr. Mevlüt Yordanagil, "Meme kanseri, meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla oluşur. Başlangıçta kanser memede yavaş büyür ve yıllarca hiç bir belirti vermeyebilir. Kanser evresi ilerledikçe memede bir kitle, şişlik oluşur. Zamanla kanser hücreleri lenfatik yollar aracığıyla koltuk altı lenf bezlerine sıçrar ve bir sonraki adım olarak kan dolaşım sistemi ile vücudun diğer organ ve bölgelerine yayılır" diye konuştu.



"Ülkemizde genç yaş meme kanseri daha sık görülmektedir"


Meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Uz. Dr. Yordanagil, "Her 4 kanser tanısı almış kadından biri meme kanseridir. Kadınlarda kansere bağlı ölümlerde meme kanseri ilk sırada yer almaktadır. Meme kanseri çoğunlukla 50 yaş üstü kadınlarda görülse de ülkemizde genç yaş meme kanseri daha sık görülmektedir. Türkiye’de meme kanserli hastaların yaklaşık yüzde 20’si 40 yaş altı hastalarda görülmektedir" şeklinde konuştu.



Meme kanserinin belirtileri ve risk faktörleri


Meme kanseri belirtilerini anlatan Yordanagil, "Memede veya koltuk altında ele gelen şişlik ya da kitle, meme ucundan kanlı ya da şeffaf akıntı gelmesi, meme ucunda yara, kabuklaşma veya kızarıklık oluşması, meme başında çökme, renk değişimi gibi şekil bozukluğu olması, meme cildinde kızarıklık, ödem, portakal kabuğu görünümü olması, memenin asimetrik büyümesi sayılabilir. Meme kanseri risk faktörleri ise obezite, sigara ve alkol kullanımı, ilk adet görme yaşının küçük olması (12 yaşından önce), hiç doğum yapmamış olmak, hiç emzirmemiş olmak veya 12 aydan daha kısa süre emzirmek, ilk doğumdan önce uzun süre ile doğum kontrol hapı kullanmak, ilk doğumun 35 yaşından sonra yapılmış olması, geç menopoz yaşı (55 yaşına kadar menopoza girmemiş olmak), menopoz döneminden sonra hormon tedavisi almak, BRCA-1, BRCA-2 hastalıklı meme kanseri genlerine sahip olmak, ailede meme kanseri öyküsünün bulunmasıdır" ifadelerini kullandı.



"Kadınların 20 yaşından sonra kendi kendini muayene etme alışkanlığını edinmeleri önemlidir"


Son olarak erken tanının meme kanserindeki önemini vurgulayan Uz. Dr. Mevlüt Yordanagil, "Meme kanserinde erken tanı, hem tedaviyi kolaylaştırır hem tedavinin başarı şansını artırır. Meme kanserinin erken tanısı için kadınların 20 yaşından sonra kendi kendini muayene etme alışkanlığını edinmeleri önemlidir. Herhangi şüpheli durumda hekime başvurmaları önerilir. Hekime başvurduğunda ayrıntılı fizik muayene yapılır ve meme ultrasonu, mamografi ve MR gibi tanı yöntemleri istenebilir. Şüpheli kitle tespit edildiğinde meme biyopsisi yapılır. Meme kanserinin tedavisi evresine göre değişiklik gösterebilir. Erken evrede tedaviye ameliyatla başlanabilir. Daha ileri evrelerde ameliyattan önce kemoterapi verilir. Meme kanseri çeşitli teknikler ile ameliyat edilebilir. Mümkün olduğu durumlarda meme koruyucu cerrahi uygulanır. Ancak gerekli durumlarda meme dokusu tümüyle çıkartılabilir. Ameliyat dışında meme kanseri kemoterapi, hormon tedavisi ve ışın tedavisi ile tedavi edilebilir" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TCMB Başkanı Karahan: “Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz” Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Genel Başkanı Fatih Karahan, “Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz" dedi. TCMB Başkanı Fatih Karahan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda küresel ekonomi, enflasyon, para politikası stratejileri ve aldıkları kararların finansal piyasalara etkileri, Türkiye’de enflasyona dair tespitleri ve enflasyonu kısa vadede yükselten unsurlar hakkında bir sunum yaptı. Dezenflasyon sürecinin öngörülen şekilde başladığını belirten Karahan, makroekonomik göstergelerin süreçle uyumlu şekilde ilerlediğini söyledi. Karahan, küresel manşet ve çekirdek enflasyondaki düşüşün devam ettiğini hatırlatarak, işgücü piyasalarının normalleşmeyi, hizmet enflasyonundaki katılıkların da zayıflamayı sürdürdüğünü belirtti. Karahan, “Enflasyon görünümüne bağlı olarak birçok gelişmiş ülke merkez bankası da faiz indirim süreçlerine başladı. Başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin genelinde daha hızlı bir faiz indirimi fiyatlanıyor. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde de indirimlerin hızlanacağı beklentisini güçlendirdi. Ilımlı büyüme ve enflasyon görünümü, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor. Ancak, merkez bankalarının kalıcı dezenflasyon tesis edilinceye kadar gerekli parasal sıkılığı koruyacakları ve indirim süreçlerini temkinli götürecekleri yönündeki iletişimleri devam ediyor” şeklinde konuştu. Karahan, üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut verilerin yurt içi talepte dengelenme sürecinin devam ettiğini gösterdiğini belirterek, temmuz ayındaki perakende satış hacim endeksinin aylık ve çeyreklik bazda arttığını fakat endeksin yıllık büyümesinin yavaşladığını sözlerine ekledi. “Sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir” Yakın döneme ilişkin göstergelerin yurt içi talebin yavaşlamaya devam edeceğini ve enflasyonist etkinin azaldığını teyit ettiğini söyleyen Karahan, “Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergeler, ikinci çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösteriyor. Bu gerilemenin üçüncü çeyrekte de devam ettiğini tahmin ediyoruz. Bu noktada vurgulamak isterim ki sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir. Yılın geri kalanında negatif düzeylere düşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır” ifadelerini kullandı. Enflasyon verilerine ilişkin de açıklamada bulunan Karahan, enflasyonun mayıs ayında yüzde 75,5 ile tepe noktasına ulaştığını, takip eden üç aylık dönemde ise düşüş sergileyerek eylül ayı itibarıyla yüzde 49,4 olarak gerçekleştiğini kaydetti. “Taşınma ve sözleşme yenileme oranlarında gerçekleşecek düşüş, kira enflasyonunun zayıflayacağını ima ediyor” Hizmet enflasyonunun yavaşlamaya devam ettiğini fakat bu gruptaki fiyat artışlarının diğer bir çekirdek grup olan temel mallara kıyasla güçlü seyrettiğini ve manşet enflasyonunu yukarıya çektiğini aktaran Karahan, “Hizmet sektöründe daha yaygın olan zamana bağlı ve geriye dönük fiyatlama davranışları, hizmet enflasyonundaki zayıflamanın gecikmeli ve daha yavaş gerçekleşmesine neden oluyor” şeklinde konuştu. Hizmet sektörü enflasyonunda ataleti besleyen en önemli grubun kira olduğunu söyleyen Karahan, şu ifadelere yer verdi: “Yıllık kira enflasyonu eylül ayı itibarıyla yüzde 117 ile yıllık hizmet enflasyonunun yaklaşık 45 puan üzerinde seyretmektedir. Buna karşın sağdaki panelden de takip edebileceğiniz üzere, öncü göstergeler bir süredir aşağı yönlü bir harekete işaret ediyor. Gerek çevrimiçi kaynaklardan izlediğimiz ilan fiyatları, gerekse konut kredisi değerleme raporlarına dayanan göstergelerimiz azalış eğilimlerini sürdürmekte. Perakende Ödeme Sistemi verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları gerek konut piyasasında süregelen normalleşme, gerekse de manşet enflasyondaki düşüşü takiben TÜFE’deki mevcut kira enflasyonunun altında değer almakta. Yılın son çeyreğinde taşınma ve sözleşme yenileme oranlarında gerçekleşecek düşüşü de dikkate aldığımızda, bu durum önümüzdeki aylarda kira enflasyonunun zayıflayacağını ima ediyor.” “Eylül ayı verileri tüm birimlerin enflasyon beklentilerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret ediyor” Haziran ayında çeşitli anketlerden derlenen firma ve hanehalkı enflasyon beklentilerini de kamuoyu ile paylaşmaya başladıklarını kaydeden Karahan, “Enflasyon beklentilerini incelediğimizde, firmaların ve özellikle tüketicilerin beklentilerinin piyasa katılımcılarına göre yüksek seyri göze çarpıyor. Bu durum enflasyonun düşük olduğu dönemlerde dahi gözleniyor. Tüketiciler beklentilerini şekillendirirken temel ihtiyaç maddelerine daha büyük önem atfediyorlar. Örneğin, temmuz ve ağustos aylarında yönetilen ve yönlendirilen enerji kalemlerinde yapılan tarife güncellemelerini takiben tüketici beklentilerinin söz konusu aylarda diğer ekonomik birimlerden farklılaşan bir dinamik sergilediğini gözledik. Manşet enflasyondaki düşüşün devamıyla birlikte, tüm sektörlerin beklentilerinin gerileyeceğini öngörüyoruz. Nitekim eylül ayı verileri tüm birimlerin enflasyon beklentilerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret ediyor” değerlendirmesinde bulundu. “KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak, parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor” Karahan, sıkı parasal duruşun ve kur korumalı mevduat (KKM) bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilginin arttığını belirterek, “Mevduat gelişmeleri, Türk lirasına güvenin yeniden inşa edilmekte olduğunu teyit ediyor. Türk lirası mevduatın payı yükselerek yüzde 50’yi de aştı ve son verilere göre yüzde 54 seviyesine ulaştı. Kur korumalı mevduatın payı yüzde 8’li seviyelere geriledi. KKM hesaplarının toplamı 2023 ağustos ayında 140 milyar doların üzerine yükselmişti. Şu anda bakiye 45 milyar doların altına gerilemiş durumda. KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak, parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor. TL mevduat payındaki kademeli ve istikrarlı artışın dezenflasyon patikamızın önemli bir unsuru olmaya devam edeceğini öngörüyoruz” dedi. “27 Eylül itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 157 milyar doların üzerine çıktı” Son dönemde yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin arttığını ve bu durumun rezervlere olumlu yansıdığını söyleyen Karahan, “31 Temmuz itibarıyla TCMB taraflı swap bakiyesini sıfıra indirdik. Sonrasında sterilizasyon amaçlı olarak ters yönde swap işlemlerine başladık. 22 Mart ile 27 Eylül tarihleri arasında brüt rezervler 33,5 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 97,4 milyar dolar iyileşti. 27 Eylül itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 157 milyar doların üzerine çıktı. Swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde 32,9 milyar dolara yükseldi" diye konuştu. “Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz” Yıllık enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşmasıyla politika iletişiminde dezenflasyon dönemine girildiğini dile getiren Karahan, “Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Ayrıca finansal koşullardaki sıkılaşmayla beraber talep koşullarında görülen dengelenmenin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceğini tahmin ediyoruz. Sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerileme 2025 yılında da devam edecek. Para ve maliye politikalarının eşgüdümü de bu sürece katkı sağlayacak. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Adıyaman Doğum gününde sağlığına kavuştu Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doğum gününde kalp kapakçığı değişen Medine Kurtar (29) çifte mutluluk yaşadı. Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kalbinde yaşadığı ağrı nedeniyle müracaat eden 2 çocuk annesi Medine Kurtar, Kalp ve Damar Cerrahisi Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Murat Yardımcı tarafından yapılan tetkikler sonucunda kalp kapakçığının değiştirilmesi kararı alındı. Ameliyat hazırlıkların başladığı sırada Medine Kurtar’ın doğum günü olduğu bilgisi alan Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Murat Yardımcı ve ekibi tarafından ameliyat sonrası çifte mutluluk yaşayarak 25 Eylül doğum gününde sağlığına kavuştu. Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Mehmet Şirik, Medine Kurtar’ı serviste ziyaret ederek, sağlık durumu hakkında Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Murat Yardımcı’dan bilgi aldı. Başhekim Doç. Mehmet Şirik, Medine Kurtar’ı ziyaretinde Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Kasım Turgut ve Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Fahri Dağhan eşlik etti. Ziyarette hastayla ilgili bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Mümtaz Murat Yardımcı, "Hastamız ciddi darlık nedeniyle bize başvurdu. Oldukça kritik durumdaydı kan tükürür hale gelmişti. Bir operasyon planladık hemen ertesi gün ameliyata aldık. Ameliyat masasındayken hastamızın doğum günü olduğunu öğrendik. Biz de yeni doğum gününde yeni kapakla hayatına devam etsin diye daha sonra ameliyattan çıktıktan sonra kendisine küçük bir sürprizle bir doğum günü pastası kestik ve hep beraber mutlu duygulu bir an yaşadık" dedi. Ameliyatı gerçekleştiren ekibe teşekkür eden Medine Kurtar ise yeni bir kalp kayakçılığı ile yeni bir hayat için teşekkür etti. Doğum günü sürprizi için mutluluğunu dile getiren Kurtar, "Çok teşekkür ederim hocama ve arkadaşlara benimle çok ilgilendiler. Sürpriz için ayrıca çok teşekkür ediyorum, benim için mükemmel bir gündü ve hiç unutmayacağım bir gündü. Çünkü ilk defa bir sürpriz yaşadım hem de arkadaşlarla beraber. Çok teşekkür ediyorum. Mutlu bir gündü benim için yeni bir kapak, yeni bir hayat. Herkese acil şifalar diliyorum” diye konuştu. Doğum gününde yeni bir kalp kapağıyla hayata kavuşması güzel bir gelişme olduğunu ve başarılı bir ameliyat gerçekleştirildiğini ifade eden Başhekim Doç. Mehmet Şirik, hastaya geçmiş olsun dileklerini ileterek, ameliyatı gerçekleştiren doktora ve ekibine başarılar diledi.
Elazığ 15 ilde 25 milyon yavru sazan suya bırakıldı Elazığ’da Tarım ve Orman Müdürlüğü bünyesinde Keban ilçesinde balık hasadı ve balıklandırma etkinliği düzenlendi. Elazığ dahil 15 ilde 25 milyon yavru sazan sulara bırakıldı. Elazığ Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından Keban ilçesinde balık hasadı ve balıklandırma etkinliği düzenlendi. Elazığ başta olmak üzere 15 ilde toplamda 25 milyon yavru sazan su ile buluşturuldu. Etkinliğe Vali Numan Hatipoğlu, Keban Kaymakamı Furkan Atalık, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz, Tarım ve Orman İl Müdürü Saadettin Taşkesen, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı. Su ürünlerinin önemli olduğunu belirten Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, “Fırat bizim gözbebeğimiz. Elazığ’da birleşerek Fırat adını alan bu muazzam su kaynağı ülkemize sayısız barajlar, enerji alanında hem de bölge anlamında bekletilebilir bir potansiyele sahip. Dolayısıyla bu anlamda çok önemlidir. Barajlarda ortaya çıkan su kaynakları, diğer taraftan üç tarafı denizlerle çevrili diyoruz. Balık üretiminde yetersiz olan ülkemizi daha iyi noktalara getirmek için Tarım ve Orman Bakanlığımızın çok ciddi faaliyetleri var. Hızla gelişen bir sektör, ilimiz anlamında da büyük bir önem taşıyor. İlimizde yaklaşık 5 bin kişinin istihdam edildiği ve aynı zamanda ihracat potansiyeli olan çok büyük bir özelliğe sahip. Sadece büyük barajlarımızı değil küçük baraj ve havzaların da korunması büyük önem taşıyor. Bu çerçevede bizim su ürünleri merkezimizde yapılan çalışmalarla çok muazzam bir şekilde balıklandırma çalışmaları yapılıyor. 2021, 2022 ve 2023 yıllarında yaklaşık 47 ile buradan 53 buçuk milyona yakın yavru sazan balığı gönderilmiş. 2024 yılında ise 15 ilimize yaklaşık 25 milyon civarında sazan balığı gönderilecek. Tek devlet iki millet düsturu ile bir arada olduğumuz Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesine buradan sazan balığının yavrularını göndereceğiz. Bu hem barajlarda ve göllerde ekosistemi koruma anlamında önem taşıyor. Aynı zamanda ekonomisine destek sağlamış oluyor. İç sularda balık üretiminin daha iyi noktalara ulaşması hayati önem taşıyor. Burada yapacağımız balıklandırma faaliyetinin hem ilimize hem de buradan göndereceğimiz barajların ve göllerin ahalisine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Öte yandan Elazığ’da üretilen 150 bin yavru sazan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne gönderilecek.