ÇEVRE - 03 Ekim 2024 Perşembe 16:09

15 ilde 25 milyon yavru sazan suya bırakıldı

A
A
A
15 ilde 25 milyon yavru sazan suya bırakıldı

Elazığ’da Tarım ve Orman Müdürlüğü bünyesinde Keban ilçesinde balık hasadı ve balıklandırma etkinliği düzenlendi. Elazığ dahil 15 ilde 25 milyon yavru sazan sulara bırakıldı.


Elazığ Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından Keban ilçesinde balık hasadı ve balıklandırma etkinliği düzenlendi. Elazığ başta olmak üzere 15 ilde toplamda 25 milyon yavru sazan su ile buluşturuldu. Etkinliğe Vali Numan Hatipoğlu, Keban Kaymakamı Furkan Atalık, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz, Tarım ve Orman İl Müdürü Saadettin Taşkesen, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı.


Su ürünlerinin önemli olduğunu belirten Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, “Fırat bizim gözbebeğimiz. Elazığ’da birleşerek Fırat adını alan bu muazzam su kaynağı ülkemize sayısız barajlar, enerji alanında hem de bölge anlamında bekletilebilir bir potansiyele sahip. Dolayısıyla bu anlamda çok önemlidir. Barajlarda ortaya çıkan su kaynakları, diğer taraftan üç tarafı denizlerle çevrili diyoruz. Balık üretiminde yetersiz olan ülkemizi daha iyi noktalara getirmek için Tarım ve Orman Bakanlığımızın çok ciddi faaliyetleri var. Hızla gelişen bir sektör, ilimiz anlamında da büyük bir önem taşıyor. İlimizde yaklaşık 5 bin kişinin istihdam edildiği ve aynı zamanda ihracat potansiyeli olan çok büyük bir özelliğe sahip. Sadece büyük barajlarımızı değil küçük baraj ve havzaların da korunması büyük önem taşıyor. Bu çerçevede bizim su ürünleri merkezimizde yapılan çalışmalarla çok muazzam bir şekilde balıklandırma çalışmaları yapılıyor. 2021, 2022 ve 2023 yıllarında yaklaşık 47 ile buradan 53 buçuk milyona yakın yavru sazan balığı gönderilmiş. 2024 yılında ise 15 ilimize yaklaşık 25 milyon civarında sazan balığı gönderilecek. Tek devlet iki millet düsturu ile bir arada olduğumuz Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesine buradan sazan balığının yavrularını göndereceğiz. Bu hem barajlarda ve göllerde ekosistemi koruma anlamında önem taşıyor. Aynı zamanda ekonomisine destek sağlamış oluyor. İç sularda balık üretiminin daha iyi noktalara ulaşması hayati önem taşıyor. Burada yapacağımız balıklandırma faaliyetinin hem ilimize hem de buradan göndereceğimiz barajların ve göllerin ahalisine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.


Öte yandan Elazığ’da üretilen 150 bin yavru sazan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne gönderilecek.



15 ilde 25 milyon yavru sazan suya bırakıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kastamonu Kastamonu’da köy yangınlarına çözüm arayışı için çalıştay düzenlendi Sık sık köy yangınlarının yaşandığı Kastamonu’da çözüm arayışı için Kastamonu Üniversitesi, Kastamonu Valiliği ve AFAD iş birliğinde “Köy Yangınları Ulusal Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştayda konuşan Vali Meftun Dallı, bir yangın esnasında yangın tankerini köydeki muhtarın özel işerinde kullanıldığı için yangına müdahale edilemediğini öğrendiklerini ve bununla ilgili muhtar işlem yaptıklarını söyledi. Kastamonu’da kurumlar arasında köy yangınlarını önlemek amacıyla iş birliği çalışması yapıldı. Kastamonu Üniversitesi, Kastamonu Valiliği ile Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) iş birliğinde “Köy Yangınları Ulusal Çalıştayı” düzenlendi. Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde Türkiye’nin önemli afet türlerinden biri olan köy yangınlarına karşı politika ve strateji geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen çalıştay, kamu kurum ve kuruluş temsilcilerini bir araya getirdi. Çalıştayın açılışına Kastamonu Valisi Meftun Dallı, Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Orman Yangınlarıyla Mücadele Dairesi Başkanı Mustafa Songur, AFAD Başkan Yardımcısı Dr. Önder Bozkurt ve AFAD Kastamonu İl Başkanı Dr. Suat Tüfekçi ile kaymakamlar, ilçe belediye başkanları ve itfaiye personeli ve ilgili kurumların temsilcileri katıldı. “Bir köyümüzde yangın sırasında tankeri, muhtar özel işerinde kullandığı için yangına müdahale edemedik” Kastamonu Valisi Meftun Dallı, köy yangınlarının Türkiye’de özellikle kırsal alanlarda ciddi kayıplara neden olduğunu belirterek, Kastamonu’nun zengin doğal kaynaklara sahip olduğunu ve bu kaynakların korunmasının hayati önem taşıdığını ifade etti. Ülkenin ormanlık alanlarındaki yangınlar kadar köy yangınlarının da büyük tehlike arz ettiğini söyleyen Vali Dallı, bu felaketlerin hem insan hayatını tehdit ettiğini hem de hayvanlar ile tarım alanlarını yok ettiğini belirtti. Daha etkili stratejiler geliştirilmesi gerektiğinin altını çizen Vali Dallı, bugün burada bir araya gelen uzmanlar sayesinde bu alandaki eksikliklerin tespit edileceğini ve etkili çözümler üretileceğini dile getirdi. Köy yangınlarının yıllardır mal ve can kaybına sebep olduğunu belirten Dallı, “Çalıştay çıktılarından Köy Yangınlarını Önleme Eylem Planına, oradan da köy yangınlarını önleme Master Planına ulaşmayı hedeflemekteyiz. Ayrıca bu çalışmaların benzer riskleri taşıyan illerimiz için de çok yararlı sonuçlar ortaya koyacağından eminiz. AFAD Başkanlığımız vasıtasıyla diğer illerimize de çalıştay çıktılarımız ulaştırılacaktır” dedi. Köylerde yangın eğitimleri verildiğini ifade eden Dallı, “Ekipler oluşturduk, köylere giderek bilgilendirme ve tespit yapıyorlar. Şu ana kadar 65 köyümüz ziyaret edilerek, yangınlara karşı eğitim ve bilgilendirmeler yapıldı. Fakat bazı olumsuz durumlarla da karşılaştık. Mesela köylerde yangın hortumu var. Hortumu su dolu olarak kaldırmış, depoya koymuş köylümüz ya da muhtarımız. Hortum birçok yerinden patlamış durumda. Hortumum içindeki suyu boşaltsa bu olmayacak. Bir iki istisna oldu. Oradaki yangın tankerini köyümüzdeki muhtarın özel işerinde kullanıldığını, bir yangında tankerin orada olmadığını öğrendik. Bunla ilgili gerekli işlemleri yapıyoruz” dedi. “Yangınların yüzde 87’si insan eliyle çıkıyor” Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ise, “İlimizde ciddi afetler yaşanmakta ve bu durum devam etmektedir. Kuraklık, sel, taşkınları, depremler ve yangınlar gibi afetler, tabii can kayıplarının yanı sıra ciddi ekonomik kayıplara da yol açmaktadır. Bu afetler, her türlü önleme ve müdahale çalışmalarını zorunlu kılmaktadır. Artan afet çeşitliliği ile birlikte, afet yönetimi konusunda yapılan çalışmalar yeni yaklaşımlar da getirmektedir. Her bir afetin ortaya çıkma sebepleri değiştiği gibi, alınması gereken tedbirler de farklılık göstermektedir. Önemli bir husus olarak, yangınların çeşitli risk faktörleri ile ortaya çıktığı ancak yüzde 87’sinin insan eliyle, doğrudan veya dolaylı olarak gerçekleştiği dikkat çekmektedir” dedi. Orman yangınları, kırsal alan yangınları ve köy yangınlarının Kastamonu’da önemli bir risk içerdiğini söyleyen Rektör Topal, “1700 köy yangını yaşanmış, bu yangınlarda yaklaşık 50 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Yangınlar, meydana geldikleri alanla sınırlı kalmayıp çevreye de sıçramakta ve ormanlık alanlara sirayet edebilmektedir. Bu durum, can kayıplarının yanı sıra ekonomik kayıplara da sebep olmaktadır. Bu konularda hem önleyici tedbir almak hem de yangın anında müdahale etmek ve farkındalık sağlamak hayati önem taşımaktadır. Kurumlar arası iş birliği ve koordinasyon, bu çerçevede gerçekleştirilmesi gereken önemli adımlardandır. Yangınların kaynağına baktığımızda, genellikle evlerden kaynaklandığı görülmektedir. Bu evler genellikle tarihi ahşap yapılardır ve bölgenin tarihi kültürel mirasını temsil etmektedir. Bu açıdan, evlerin korunması ve yangınlara karşı tedbirlerin alınması büyük bir öneme sahiptir. Yakın zamanda, köy yangınlarıyla ilgili olarak ahşap evlerin risk faktörünü azaltmak için elektrik tesisatlarının yenilenmesi konusunda önemli bir çalışma yapılmıştır. Bu tür projelerin devam ettirilmesi, köy evlerimizi bu risk faktöründen korumak adına önem arz etmektedir” diye konuştu. Orman teşkilatının, hem teknolojik yöntemler hem de insan unsuru ile yangınlara karşı mücadele ettiğini belirten Rektör Topal, “Yangın çıktıktan sonraki mücadele, ülkemizde belki de dünya genelindeki en üst düzeyde gerçekleştirilmektedir. Ancak, önleme aşamasının daha kritik olduğuna inanıyorum. Bunun için, okul öncesi eğitimden başlayarak tüm eğitim düzeylerinde çocuklarımızı, gençlerimizi ve yetişkinlerimizi yangın konusunda bilinçlendirmek önemlidir. Zira yangın çıktıktan sonra, zarar verme süreci başlamaktadır. Önleyici tedbirlerin alınması, özellikle insan eliyle kaynaklanabilecek köy yangınları konusunda farkındalık oluşturulması gerekmektedir. Milli eğitim ve üniversiteler ile koordineli çalışmalar yapılması bu açıdan elzemdir” diye konuştu. “Sistemden başvuru yapan 1,5 milyon AFAD gönüllüsü var” AFAD Başkan Yardımcısı Dr. Önder Bozkurt da, kentler için il risk azaltma planlarının hazırlandığını belirterek, “Kastamonu’da 2021 ve 2022 yıllarında onaylanan bu plana baktığımızda birçok afet türlerine karşı karşıyayız. İl müdürümüz de detaylı olarak bunları biliyor. Ve özellikle baktığımızda Kuzey Anadolu fay hattının geçtiği bölgelerde, Kastamonu ilimizin kuzey kesimlerinde özellikle deprem tehlikesiyle karşılaştığımızı görebiliyoruz. Özellikle 1940’lı yıllarda, sanıyorum 1943 yılında Tosya depremiyle karşılaşıldı. Akabinde baktığımızda yine planda özellikle sel ve taşkın ve heyelanlarla karşılaşıyoruz. Az önce bahsettiğim 2021 yılında çok büyük bir afet ile karşılaştık. Ve yine heyelanlarla birlikte de Kastamonu ilinde farklı afet türleriyle mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı. Köylerde yangınları önlemek adına Kastamonu’da yapılan çalışmanın önemli olduğunu vurgulayan Bozkurt, “Kimse kendi göbeğini kendisi kesemiyor. Birbirimize yardımcı olacağız. Yardımcı olduğumuzda, koordinasyonu sağladığımızda daha çok güçlü oluyoruz ve insanların hayatını kurtarıyoruz. AFAD’ımızın aynı şekilde müdahaleyle ilgili eğitmiş olduğu insan sayısı yükseldi, gönüllü sayımız arttı. Sadece sistemden başvuru yapan 1,5 milyon AFAD gönüllüsü var. Bunun 146 bini eğitim aldı. 51 bini destek AFAD gönüllüsü. Bu da sahaya bizzat girebilecek olan insanlardır” dedi. “20.2 milyon hektar ormanlık alanımızı yaptığımız çalışmalarla 23.4 milyon hektarlara çıkardık” Orman Genel Müdürlüğü Orman Yangınlarıyla Mücadele Dairesi Başkanı Mustafa Songur ise, köy yangınlarının hem maddi hem de manevi yıkımlara neden olduğunu belirterek, yangınlarla mücadelede teknolojik yeniliklerin ve eğitimin önemini vurguladı. Yangınlara müdahale sürecinde teknolojiden faydalanmanın, erken uyarı sistemleri kurmanın ve köy halkını bilinçlendirmenin öncelikler arasında olduğunu ifade eden Songur, orman angınlarının önüne geçilemezse köylerin emniyetinin sağlanamayacağını söyledi. Türkiye’nin orman varlığından bahseden Songür, “Biz dünyada orman varlığını arttıran nadir ülkelerden bir tanesiyiz. 1973 yılında 20.2 milyon hektar ormanlık alanımız varken bugün yaptığımız çalışmalarla 23.4 milyon hektarlara çıkardık. Yine ülkemizin bir gerçeği özellikle sahile yakın kısımlarda ciddi bir ibreli ağaç topluluğumuz mevcut ve buradaki ormanlarımızda yangınlar için birinci derecede hassas durumdalar. Tabii sonuç böyle olunca yerleşim yerlerimizde aynı zamanda birbiriyle etkileşimden dolayı onlar da birinci derecede yangınlara karşı hassas durumda oluyorlar” diye konuştu. “15 yılda 1700’den fazla ev yangımız meydana gelmiş” Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürü Suat Tüfekci de, köy yangınlarıyla mücadelede toplumun bilinçlendirilmesinin ve hazırlıklı olmasının önemine dikkat çekerek, “Ne yazık ki geride kalan 15 yılda 1700’den fazla ev yangımız meydana gelmiş, 43 vatandaşımız bu yangınlarda hayatını kaybetmiştir. Türlü sebeplerle bir evde başlayan ve diğer evlere sıçrayan bu yangınlar zaman zaman ilimizdeki imkan ve kapasiteleri zorlamakta, bazen çevre illerden destek istemeyi dahi gerektirmektedir” dedi. Çalıştayın ilk gününde, katılımcılar çeşitli oturumlarda yangınlarla mücadele konularını ele alacaklar. Öğleden sonra devam edecek toplantıda köy yangınlarına yönelik mevcut durum analiz edilecek. Anket çalışmaları ile halkın yangınlara karşı bilinç düzeyi ölçülecek ve sonuçlar değerlendirilecek. İkinci gün ise grup başkanlarının toplantıları, genel koordinatörlerin rapor sunumları ve sonuç bildirisi hazırlanması ile devam edecek. Ayrıca çalıştay masalarının raporları birleştirilerek, ortak strateji belgesi oluşturulacak. Son olarak, katılımcılar tarafından hazırlanan sonuç bildirisi kamuoyuna açıklanarak çalıştay tamamlanacak. Çalıştay sonunda, yangın öncesi, sırası ve sonrasına ilişkin stratejik öneriler içeren sonuç bildirisi hazırlanacak. Bildiri, afet yönetimi alanında alınacak tedbirlere ışık tutacak bir belge olarak değerlendirilecek.
İstanbul Arnavutköy’de site yönetimi tarafından kapatılan yollar, halkın kullanımına açıldı Arnavutköy Belediyesi Osmanlı ve Taşoluk Konakları ile Mavigöl ve çevresinde site yönetimleri tarafından kapatılan parklar ve yolları yeniden halkın kullanımına açtı. Arnavutköy Belediyesi, Osmanlı ve Taşoluk Konakları ile Mavigöl çevresinde site yönetimi tarafından kamunun kullanımına kapatılan park, sokak ve yolları Başkan Mustafa Candaroğlu’nun talimatıyla yeniden halkın kullanımına kazandırdı. Site yönetimi tarafından yalnızca site sakinlerinin kullanımına açılan bu kamusal alanlarla ilgili vatandaşlardan gelen şikayetler üzerine belediye harekete geçti. Belediye ekipleri, ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde site yönetimine gerekli tebligatları yaptı ve bu alanların halka açılmasını talep etti. Ancak yapılan uyarılara rağmen, park ve yollar kamunun kullanımına açılmadı. Belediyenin yürüttüğü diyalog ve görüşmeler de olumlu sonuç vermeyince, yasal süreç başlatıldı ve belediye tarafından bir müdahale programı hazırlandı. Bu süreçte, belediye ekipleri kamusal alanlar içinde kalan ve gasp edilen park ve sokakları tekrar düzenleyerek, bu alanları vatandaşların hizmetine sundu. Vatandaşların park, yol ve diğer kamusal alanlara engelsiz erişimini sağlayan bu müdahale, halktan da büyük destek gördü. Yapılan çalışmadan duydukları memnuniyeti dile getiren vatandaşlar, "Daha önce Mavigöl ve çevresine ulaşmak imkansızdı. Kamu alanı olmasına rağmen site yönetimi tarafından kapatılan bu alan artık biz vatandaşların kullanımına açıldı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" dedi. Mehmet Zeki Güzel ise Osmanlı ve Taşoluk Konakları’nda kapalı olan sokak ve yolların halkın kullanımına açılmasından dolayı memnun olduğunu belirterek "Daha önce metroya binebilmek için buradan geçemiyorduk. Sokak kapalıydı tel örgüyle örülmüştü. 10 dakika daha fazladan yürümek zorunda kalıyorduk. Başkanımızdan Allah razı olsun, şimdi bu sokaktan geçerek kolayca metro istasyonuna ulaşabiliyoruz" ifadelerini kullandı.