POLİTİKA - 14 Nisan 2025 Pazartesi 15:31

YRP Kırşehir Teşkilatı’nda 75 kişi istifa etti

A
A
A
YRP Kırşehir Teşkilatı’nda 75 kişi istifa etti

Yeniden Refah Partisi eski il başkanı Bülent Er, görevden alınma ve istifa sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu.


Kırşehir teşkilatı olarak yaşadıkları sürecin partisinin genel merkezinde teşkilat içerisindeki şahıslarla ilgili olduğunu vurgulayan Bülent Er; il başkanlığı, kadın kolları ve gençlik kollarıyla birlikte istifa ettiklerini belirtti. İstifa kararının 11 Nisan günü alındığını aktaran Er; "Yaklaşık 3 ay önce iki amcamızın vefatı sebebiyle il başkanları toplantısına katılamadım. Genel merkezden baş sağlığı telefonu gelmemesi biz kırdı. Bu süreçte hem duygusal hem de fiziksel yorgunluk yaşadığımız için görevden affımızı istedik" dedi.



"Başarı belgeleri manavdan verilmedi"


Arkalarından başarısız yönetim sergilendiği dedikodularının çıktığını ifade eden Er açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bizlere tebliğ yapılmadı. Bu durum bizleri üzdü. Üye çalışmalarında başarısız olduğumuz söylenmiş, oysa genel başkanımızı Fatih Erbakan’ın elinden üye çalışmalarında başarı sertifikaları aldık. Bizlere bu belge bakkal ya da manavdan verilmedi. Tüm bu gelişmelerin ardından il, kadın ve gençlik kolları olarak istifa ettik. İl yönetiminden 30 kişi, kadın kolları yönetiminden 17, gençlik kolları yönetiminden ise 13, merkez ilçeden ise 15 arkadaşımız istifa etti."


Mucur ilçesinde Serkan Ekim ve yönetim kurulundan 17 kişi de istifa dilekçisini sundu. Parti’nin Kaman, Mucur, Merkez ilçe ve Akçakent ve Çiçekdağı ilçelerinde de aktif yönetimi bulunuyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ofis Yem’den 2030’a kadar 50 milyon dolarlık yatırım hamlesi Yem sektörünün ilk ve tek halka açık şirketi Ofis Yem, 18,3 milyon dolar maliyetle Adana’da faaliyete geçirdiği yüksek kapasiteli yeni fabrikasıyla çıtayı yükseltti. Ofis Yem, 2024 yılında tamamladığı Adana yatırımıyla büyüme adımlarına hız veriyor. En yeni üretim teknolojileriyle donatılan ve saatte 80 ton üretim kapasitesine sahip olan yeni tesis, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en yüksek kapasiteli modern üretim altyapısına sahip yem fabrikalarından biri olarak üretime başladı. Ofis Yem’in Yönetim Kurulu Üyesi Cem Taşkaldıran, tesisi ziyaret eden basın mensuplarına yaptığı açıklamada, şirketin büyüme stratejisini şöyle anlattı: "Adana hem üretim kapasitesi hem de teknolojik altyapısıyla sürdürülebilir büyümemizin simgesi. Ankara, Manisa ve Kars’ta bulunan tesislerimizle Türkiye’nin dört bir yanında tarım ve hayvancılık faaliyetlerini desteklerken, Adana’da da Ortadoğu ve Afrika ihracat pazarlarına ulaşacak güçlü bir üretim üssü kurduk. 2027’de devreye alacağımız Samsun tesisimizle bu coğrafi yayılımı sürdüreceğiz." İhracatta yeni rota: Ortadoğu ve Afrika Adana yatırımının, Ortadoğu pazarına lojistik imkanlarının fazla olması, başta Mersin olmak üzere çevre limanlara yakınlığı ile ihracat hedeflerinde stratejik avantaj sunduğunu belirten Taşkaldıran, "Büyüyen iç talebi karşılarken, ihracat pazarlarında da sürdürülebilir hayvancılığa katkı sunacak kalitede, katma değerli ürünlerimizle fark oluşturmaya hazırlanıyoruz" dedi. İç pazarda güçlü büyüme Şirketin 2024 yılında toplam satışının 1,64 milyon tonu geçtiğini kaydeden Taşkaldıran, "Bugün Türkiye genelinde 470 yem fabrikası ve yaklaşık bin 300 yem üreticisi bulunuyor. Geçtiğimiz yıl sektör yüzde 5 büyürken, Ofis Yem yüzde 17’lik bir büyüme sergiledi. Geldiğimiz noktada pazarın en güçlü oyunculardan biri olarak öne çıkıyoruz" şeklinde konuştu. Türkiye’nin yem üretiminde Avrupa’ya kıyasla hâlâ büyüme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Taşkaldıran, "Biz de bu potansiyelin bilinciyle hareket ediyoruz. Bölgesel hammadde tedariği, ithalat gücümüz ve modern üretim tesislerimizle rekabet gücümüzü her geçen gün daha da artırıyoruz" dedi. Yeni fabrikalar yolda Adana fabrikasının 18 milyon dolar yatırımla tamamlandığını belirten Taşkaldıran, "Gelecek 5 yılda yaklaşık 50 milyon dolarlık yatırım projeksiyonumuz bulunuyor. Bu kapsamda bir sonraki hedefimiz Samsun’da yeni bir fabrika inşa etmek. Ayrıca Polatlı’daki arazi yatırımımızla da gelecek dönemde Ankara’daki üretim kapasitemizi artırma planımız mevcut" dedi. Sürdürülebilirlik odağında üretim ve teknoloji Yapılan açıklamaya göre, şirketin Adana fabrikası, teknolojik altyapısıyla da öne çıkıyor. Adana fabrikasının da aralarında olduğu üretim tesislerinde verimliliği artırmak için yapay zekâ tabanlı sistemler kullanılıyor. Şirketin hayata geçirdiği önemli projelerden birisi de ‘Blower Sistemi. Şirket bu sistemde mamül sevkiyatını ambalaj kullanmadan yapmak için dökme yem ve çiftliklere silo kurulması yönünde müşterileri destekliyor. Sistem sayesinde çuvaldan tasarruf ve atık avantajı sağlanıyor. Yemin müşteriye teslimi için yapılan sevkiyat sayısı asgariye indirilirken, yemden daha az fire veriliyor, işlem sonucunda da daha az atık ortaya çıkıyor. Bunun yanı sıra şirketin ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerden oluşan teknik ekipleri, bölgelerindeki hayvancılık işletmelerine, müşteri olsun ya da olmasın, düzenli ziyaretler gerçekleştirerek verimliliği ve hayvan refahını artıran öneriler ve teknik destek sağlıyorlar. Şirketin yatırımları yalnızca üretim kapasitesiyle sınırlı değil. Şirket, sürdürülebilirlik vizyonuyla GES projeleri, yapay zekâ destekli kalite kontrol ve ERP sistemleri ile çevre dostu uygulamalarla sektörde dönüşümün öncülüğünü üstleniyor. Taşkaldıran, "2024 sonu itibariyle Ankara’da hayata geçirdiğimiz 13 milyon dolarlık GES yatırımımızla kendi enerjimizi üreterek karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Ayrıca Malatya ve Çorum’da 8 milyon dolarlık ilave GES yatırımları planlıyoruz" ifadelerini kullandı. Tarım ve gıda sektörlerinin dengeleyici gücü "Karma yem, sadece üretim değil; aynı zamanda tarım ve gıdada dengeleyici bir güç" diyen Taşkaldıran, sektörün ekonomideki rolünü "Gıda fiyatlarının kontrolünde yem sektörünün yeri tartışmasız. İnsan tüketimine uygun olmayan gıda sanayi ürünlerini değere dönüştürerek atık olmaktan kurtarıp değere dönüştürerek sadece hayvan beslenmesine değil, çevreye ve tüketiciye de kazandırıyoruz" şeklinde konuştu. Verimlilik, çevre dostu üretim ve müşteri memnuniyetinin şirketin gelecek vizyonunun temelini oluşturan ana başlıklar olduğunun altını çizen Taşkaldıran, "Odağımızın en yalın hali toplam kalite. Bizim işimiz yalnızca karma yem üretmek değil, aynı zamanda ülkemizin tarım ve hayvancılık ekosistemine katma değer sağlamayı amaçlıyoruz" diye konuştu. Şirket ile ilgili şu rakamlar verildi: Ankara, Manisa, Kars ve Adana fabrikalarının toplam saatlik üretim kapasitesi: 250 ton. Adana fabrikasının saatlik üretim kapasitesi: 80 ton. 2024 cirosu: 15,8 milyar TL. Halka arz: Ağustos 2023 - 618 milyon TL büyüklük. İstihdam: 376 çalışan (Kadın çalışan oranı: yüzde 10,1) GES: 15.2 MW kurulu güç, (7,9 milyon dolar ilave yatırım planlanıyor) "Atığı değere dönüştürüyoruz" Yem üretiminin doğası gereği sürdürülebilir olduğunu belirten Cem Taşkaldıran, "Tarımsal üretimden arta kalan ve insan tüketimine uygun olmayan gıda sanayi yan ürünleri yem sektöründe değere dönüşüyor. Örneğin ayçiçeği küspesini ele alalım. Küspenin yem sektöründe kullanılmaması, yağ fiyatlarında da artışa neden olabilir. Buğday ve un fabrikalarından çıkan kepekler için de aynı durum mevcut. Karma yem sektörü, günümüzde gıda sektörünün geri dönüşüm fabrikası gibi çalışıyor. Sektör yan ürünlerini katma değerli şekilde kullanarak, ana gıda ürünlerinin maliyetini olumlu yönde etkiliyor, bu sayede de gıda enflasyonu azalıyor. Gıda fiyatlarının artmaması için hayvancılık ve karma yem sektörünün ekosistem içinde kalması önemli" diye konuştu. Deneme çiftliğinde yemlerin performansı değerlendiriliyor Ofis Yem, grup şirketleri aracılığıyla sektörünün ihtiyaçlarını anlamak, geliştirme çalışmalarına destek olmak ve hizmet kalitesini korumak amacıyla Ankara’da modern bir deneme çiftliği kurulmasında rol üstlendi. Deneme çiftliğinde, piyasaya çıkartacağı yemlerin verim kalitesini ve performansını şeffaf şekilde gözlemleniyor. Cem Taşkaldıran kurulan deneme çiftliği aracılığıyla sektör paydaşları arasına katıldıklarını, sektörün sorunlarına hızlı yanıt vermek ve hayvan refahını korumak için yaptıkları çalışmaların Ofis Yem’in gelişimine katkı sağladığını kaydetti.
Çanakkale (Özel) 57. Alayın düşmanla 20 metre mesafedeki savaşı ÇOMÜ Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, 25 Nisan günü Kara Savaşlarında 57. Alay Harp Ceridelerinde Türk Askeri ile Anzak Askerleri arasındaki çatışmanın 20 metre olduğunu söyledi. Çatışma sırasında 5 kez el değiştiren 180 rakımlı tepe, 57. Alay tarafından Anzak askerlerinden alındığı ortaya çıktı. Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı, Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda Kahraman Mehmetçik 110 yıl önce dünyanın en güçlü donanmalarına geçit vermeyerek ’Çanakkale Geçilmez Destanı’ yazdı. 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı’nı donanmanın zorlamasıyla geçemeyen İtilaf güçleri 25 Nisan tarihinde karaya asker çıkararak kara muharebeleri başladı. Karadan çıkarma yapan İtilaf Devletleri’ne geçit vermeyerek, büyük bir destan yazan 57’nci Alay Harp Ceridelerinde Türk askeri ile Anzak askerlerinin 180 rakımlı tepede çalılar arasında 20 metre mesafede karşılıklı çatıştıkları anlatan belge ilk kez ortaya çıktı. ÇOMÜ Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, 57. Alay Harp Ceridelerinde 25 Nisan günü Türk askerinin 5 kez el değiştiren 180 rakımlı tepeyi Anzak askerlerinden ele geçirerek büyük bir kahramanlık örneği gösterdiğini ve 57. Alay’ın savaşın seyrini değiştiren bir hamlede bulunduğunu söyledi. 25 Nisan 1915 sabahı yani bugünden tam 110 yıl önce 19’uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey idaresinde 57’nci Alay çok kritik bir anda Conkbayırı’na yetiştiğini belirten Öğretim Görevlisi İsmail Sabah, "Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey, 57’nci Alaydan önce kıyı gözetlemekle görevli 27’nci Alaya bağlı askerlerin Conkbayırı’na doğru çekildiğini görür. Bu askerlerle karşılaştığında aralarında tarihi diyalog gerçekleşir, ‘Nereye gidiyorsunuz? Efendim düşman’ diyerek 261 rakımlı tepeyi gösterirler. ‘Hakikaten baktım ki düşmanın bir avcı bölüğü büyük bir serbestlik içerisinde bulunduğum noktaya doğru gelmekteydi. O zaman anladım ki düşman askeri benim askerimden bana daha yakındı.’ Çünkü Mustafa Kemal Bey, 57’nci Alaya askerleri yorulduğu için onlara 10 dakikalık bir istirahat vererek geride bırakmıştı. Hemen geriye haber salarak 57’nci Alayın marş marşla bulunduğu yere gelmesini ister. 57’nci Alay askerleri geldiğinde onlara Çanakkale Muharebelerinin sembolleşen emirlerinden birini verir. ‘Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir’ diyerek 57’nci Alayı taarruza kaldırır. Çanakkale Muharebelerinin en kritik olaylarından biri böylelikle başlamış olur. 57’nci Alay, Conkbayırı’ndan taarruza başladığında yarımadanın en kritik noktası olan Conkbayırı ve Kocaçimen’e yönelen tehlike bertaraf edilmeye başlar. Anzak öncü müfrezeleri 57’nci Alayın taarruzu karşısında barınamayıp geri çekilmeye başlar. Şu anda bulunduğumuz 180 rakımlı tepeye doğru 57. Alay yaklaştığında bölgenin yani bu tepenin kritik önemini bilen Anzak piyadeleri takviye edilir ve muharebe tam bu alanda kızışmaya başlar. O günün ceridelerini okuduğumuzda bu tepenin tam 5 defa el değiştirdiğini görmekteyiz. 57’nci Alay 1’inci Taburdan yazılan bir emirde çalılar arasında 20 metre mesafede kıyasıya bir muharebenin yaşandığını görmekteyiz. Yani 57’nci Alay taarruzu ile birlikte Çanakkale Muharebelerinin seyrini değiştirirlerken aslında o günün detaylarına da bu belge sayesinde vakıf olmaktayız. Saat 16.30’a geldiğinde çalılar arasında 20 metre mesafede gerçekleşen muharebeyi 57’nci Alayın kazandığını görmekteyiz. O gün burada bu mücadeleyi gözleriyle tanık olan isimlerden biri 27’nci Alaydaki Subaylarımızdan Mucip Efendi’ydi. Kendisi daha sonra bunu şu şekilde anlatmıştı; ‘İhtiyar tarihin ölmez sayfalarına, Türk zaferini kanlarıyla yazarak ilerleyenler sabırsızlıkla beklediğimiz 57’nci Alay ve bunu gerçekleştiren ise 19 Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’den başkası değildi. Bugün aradan geçen 110 yılın ardından Çanakkale Muharebelerinin ilk gününün en kritik detaylarına ait bir belgeyi de bu vesileyle kamuoyuyla paylaşmış olduk. 180 rakımlı tepe, Arıburnu’ndaki önemli sırtlara hakim bir konumda bulunma sebebiyle hem Anzak tarafı hem de Türk tarafı için oldukça kritik önemdeki bir tepeydi. Bu tepe üzerindeki çalılar arasında 20 metre mesafede gerçekleşen bu muharebe 57’nci Alayın ne kadar çetin bir muharebenin içerisinde yer aldığını göstermesi açısından da oldukça kıymetli bir evraktır. Çalılar arasında gerçekleşen bu muharebe ise herhangi bir siperin olmadığı tesadüf muharebeleriydi. Çünkü ilk gün gerçekleşen bu muharebelerde henüz bir siper hatta kazanılmış durumda değildi. 57’nci Alay gerçekleştirdiği başarılı taarruzla bu tepeyi ele geçirdi. 180 rakımlı tepe sahip olduğu öneme rağmen bir daha hiçbir Anzak askeri tarafından üzerine ayak basılmayarak Türk tarafının elinde kalmıştı" dedi.