GÜNDEM - 23 Ağustos 2024 Cuma 16:12

Yozgat İdare Mahkemesi S Plaka ihale davasında servis şoförünü haklı buldu

A
A
A
Yozgat İdare Mahkemesi S Plaka ihale davasında servis şoförünü haklı buldu

Kırşehir Belediye’sinin S Plaka ihtiyacı için çıktığı ihale davasında Yozgat İdare Mahkemesi, yürütmenin durdurulması kararı verdi.


Kırşehir Belediyesi’nin S Plaka ihtiyacını gerekçe göstererek çıktığı ve S Plakalı araçların yetersizliğini gerekçe gösterdiği ihalenin iptali davasında servis şoförü Emre Kanalmaz, mahkeme tarafından haklı bulundu. Kanalmaz savunmasında; "Kamu hükmü gereği piyasa araştırması yapılarak ihaleye çıkıldığı ve öğrenci taşımacılığında kullanılan S Plaka ihtiyacının var olduğu belirtiliyor. Kırşehir Belediyesi, servis şoförlerine verdiği sözde durmadı. İhtiyaç olmamasına rağmen belediye ihaleye çıktı ve ihaleye katılım olmadı. Mahkemelik olunmasına rağmen ihaleye çıkıldı" dedi.


Yozgat İdare Mahkemesi 2577 sayılı kanun 27. maddesini gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına tebligatın tamamlanması İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi 2/E fıkrası uyarınca kesin olmak üzere karar verdi. Öte yandan Kırşehir Belediyesi, araca takılı olmayan 51 servis plakasının iptali sonrası ihaleye çıkarak usul hatası yaparak mahkemeye de ihale için alınmış belediye encümenine ait yetki verilmesine dair karar sunamamıştı.



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Sıla bebeğe şiddet uygulayan komşu çocukları ile ilgili mahallenin muhtarı konuştu Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde Sıla Y. bebeğe şiddet uygulayarak istismarda bulunduğu iddia edilen komşu çocukları ilgili mahalle muhtarı konuştu. Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde şiddet ve cinsel istismara uğrayan Sıla Y. bebek olayında bebeğin annesi B.Y., 2 komşu çocuğu, komşu çocuklarının babası ve anne B.Y.’nin nikahlı eşi olmak üzere toplamda 5 kişi tutuklanmıştı. Mahalle muhtarı, anne B.Y.’nin Sıla bebeği bıraktığı komşuları hakkında konuştu. Olayın yaşandığı Camiatik Mahallesi’nin muhtarı Recai Öztürk yaptığı açıklamada, "Mahallemizde yaşanan bu olay ilçemizi derinden üzmüştür. Herkes ilçemizde bu olay nasıl oldu diye düşünüyor. Ayrıca Narin kızımızın başına gelenlerden sonra bizim böyle bir şeyle karşılaşmamız bizi ikinci defa derinden yaraladı. İnsanlık adına utanç verici bir olay bu. Hepimize bu durumda sabır ve sükûnet lazım. Ninelerinin yaşı 90 yaşlarında falan. Seni dedik işte yaşlılar evine verelim. Torunlarını da dedik ki çocuk bakım evlerine yerleştirelim. Baba geldi, ’hayır’ dedi ’ben çocuklarıma bakarım’. Anne ’hayır’ dedi. Nene de diyor ki ’ben camdan atarım kendimi, gitmem’ dedi. Biz de biliyorsunuz bu yasalar gereği kendi rızaları olmadan kalkıp da onları kendi baskımızla götüremiyoruz. Onları bir türlü ikna edemedik. Bakımlarının iyi olacağını ne kadar dediysek de. Aile de biraz değil bayağı problemli bir aile. Kadın dört tane çocuk doğuruyor. Çocukların en büyüğü işte on, on iki, on üç öyle yaşlarında. En küçük oğlunu alıyor, Ege tarafında bir kasabaya gidiyor, yanına gidiyor. Orada evlilik yapıyor. Bunları burada bırakıp gidiyor. Bu aile böyleydi. Uğraştık biz. Hani elimizden geldiğince yine maddi manevi yardımcı olduk. Ama ben karşı taraftaki küçük kızımızın ailesinin hiçbirini tanımıyorum. Küçük kızımızı tanımıyorum. Onlar hakkında hiçbir bilgim de yok. Onun için işte dediğim gibi aile problemliydi. Ama ne kadar gerçeklik pay var, ne var ne yok bilmiyorum" dedi. Minik Sıla’nın ise sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi.
Diyarbakır Narin’in cinayetinde tutuklanan anne Yüksel Güran: “O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum” demişti Diyarbakır’da 21 Aralık’ta kaybolan, 8 Eylül’de cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın annesi Yüksel Güran, ‘Kasten öldürme suçuna iştirak etmek’ etme gerekçesiyle tutuklandı. Anne Güran, İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajlarda “O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum. Devletimiz iyi ki böyle bir şey yapıyor. Hepsini kızım için yapıyor. Beni götürsün, babasını, ağabeyini götürsün” ifadelerini kullanmıştı. Narin Güran cinayetinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında ‘Kasten öldürme suçuna iştirak etmek’ etme gerekçesiyle tutuklanan anne Yüksel Güran’ın İhlas Haber Ajansı’na verdiği röportajlarda, çalışmalarda titiz davranıldığını, kendisinden bile şüphe edildiğini ve bu çalışmadan dolayı çok mutlu olduğunu söylemişti. Yüksel Güran, 23 Ağustos’ta İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine verdiği röportajda, kızından hiç haber alamadıklarını Çarşamba gününden bu yana kızının kayıp olduğunu söylemişti. Kızının kaybolduğu gün saat 13.00’e kadar evde olduğunu, belirten Güran, “O vakitte evde yemek yedik. Yemekten sonra kızım saate bakıp Kur’an kursuna geç kaldığını söyledi. Saat 16.00’ya kadar kursunun devam edeceğini söyledi. Dersten sonra amcasının kızlarının yanına gideceğini söyledi. Kızım gitti, daha artık gelmedi. Kızımı görmek için tepeye çıktım. Baktım ki orada çocuklar oyun oynuyordu. Ben de orada olduğunu düşünerek bir şey yapmadım” demişti. Kızının bulunması için çağrıda bulunmuştu anne Güran, “Türkiye’ye sesleniyorum. Lütfen kızımı bana bulun. O benim pınar çiçeğimdir. O benim kalbimdir. Daha ben ne diyeyim. Lütfen, kim almışsa kızımı versin. Sizin de bir anne ve babanız var. Kızımı bir köşeye bırakıp gönderin bana. Allah rızası için yardım edin” şeklinde konuşmuştu. Hayalindeki gelinlik tabutuna ve mezarına bırakıldı Yüksel Güran, 24 Ağustos’ta verdiği röportajda ise, Narin’in 6 çocuğundan tek kızı olduğunu söylemişti. Kızının hayali amcaoğlunun düğününde gelinlik giymek olduğunu belirten Güran, “Son bir hafta boyunca sürekli gelinlik almam için ısrar ediyordu. Bugün kınamız vardı, bugün oğlum askere gidiyordu. Hiçbirini bırakmadılar gerçekleştirelim. Hayatımızı mahvettiler, hayallerimizi yıktılar. Neden bırakmadılar kızıma gelinlik giydireyim? Şimdi onların eline ne geçti? Benim yüreğimi yaktılar. Ellerine ne geçti? Bırakmadılar düğün alışverişimizi yapalım. Kızımı götürdüler” şeklinde konuşmuştu. Güran, “Ama bir türlü bulunmuyor. Başka Narin kaybolmasın, başka anne böyle ağlamasın. Yalvarıyorum, sen kimsin kızımı götürdün. Her gün kızımın fotoğrafına bakıyorum. Kızım evden çıktığı zaman ben bilmiyordum elbise giydiğini. Hatta ona şort giydiği için güldüm. Böyle mi camiye gidiyorsun dedim. Bana üstüne elbise alacağını söyledi. Ben sadece kızımı istiyorum. Hayalimizi yıkmayın. Bana Narin’i verin. Allah’tan başka bir şey istemiyorum. Ne olur bize yardımcı olun.” Yüksel Güran, 27 Ağustos’taki röportajında ise, kızı Narin’i istediğini ifade ederek, başka annelerin ağlamaması ve başka Narinlerin kaybolmaması dileğinde bulunmuştu. Sosyal medyada insanların kendilerini çok üzdüğünü belirten Güran, “O kadar çirkin yorumlar geliyor, benim çocuklarımı üzüyorlar. Devleti, polisi, jandarmayı meşgul ediyorlar, kendilerinden utansınlar. İnsan, böyle kız çocuğuyla dalga geçemez. Çok ayıp, bir çocukla, anne yüreğiyle, kardeşleri bu halde nasıl yorum yapıyorlar. Onlara yazıklar olsun. Sabahın köründe kalkıyoruz biri arıyor ’Narin ölmüş’, cesedini görmüş, ’Narin burada’ olmuş. Bize binlerce mesaj geliyor. Biz kendimizi bırakmışız, devletimizi meşgul etmesin. Bunu istiyorum, bunu dile getirmek istiyorum” dedi. Şu an gözaltı olmadığını ifadelerini kullanan Yüksel Güran, şöyle konuşmuştu: “Şu anda beni de götürüyor, babasını da, komşuları da, çocukları da, ağabeyini de götürüyor. Gidiyoruz, geliyoruz. Teşekkür ederiz. O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum. Devletimiz iyi ki böyle bir şey yapıyor. Hepsini kızım için yapıyor. Beni götürsün, babasını, ağabeyini götürsün.” “Bütün ailem mahvoldu. Diyemiyoruz bu yaptı, şu yaptı” “Kendimizi sorguluyoruz, bakıyoruz kendimizde bir şey bulamıyoruz” diyen anne Güran, “Kadın erkek kim olursa yalvarıyorum, Türkiye’nin önünde yalvarıyorum kızımı bir köşede, devlet kapısına bırak. Bütün ailem mahvoldu. Diyemiyoruz bu yaptı, şu yaptı, sen kimsin? Dünya malı istiyorsan elimizden ne gelirse, yatağımızı satarız sana veririz sana o parayı. Dünya malı Narin’den daha mı kıymetli. Beni bir kağıda bırakma bir ömür. Gücüm kalmadı. 5 oğlum var, tek kızım var. Eğer bu kimse biliyor ben ona düşkünüm” şeklinde konuşmuştu. Okulların açılmasına da az kaldığını söyleyen anne Güran, “Bütün çocuklar kapımın önünden gidiyor. Okul karşımda, Narin olmaz ise yaşayamam. Babası dağ gibi düştü, ağabeyi askere gidiyordu, bize zehir ettiler. Bizi sorun, biz böyle bir aile değiliz. Kime zararımız var. Her yere sorun, ailem çok tatlı, ailemiz her gün barışa gidiyor. Narin karşıma çıksa, o kadar ki acı gördüm ben, o adam da olsa kadın da olsa ona teşekkür edeceğim. Güzel bir mevlit vereceğim. Kayınımın düğünü yapılacak ve Türkiye’nin önünde kızımla çiftetelli oynayacağım” ifadelerini kullanmıştı.
Ankara Site inşaatında ihmal iddiası: Önlem alınmadan başlanan çalışmalarda yol ve apartman bahçesinde çökmeler yaşandı Ankara’da önlem alınmadan başlanan site inşaatında yan taraftaki apartmanın bahçesinde göçükler oluştuğu iddia edildi. Tedbirsiz çalışmalar sebebiyle bölgede toprak kayması oluştuğunu söyleyen çevre sakinleri, binalarının önündeki yolda da derin yarıklar oluştuğunu ve her geçen gün tehlikenin arttığını belirtti. Yaşanan durumdan Çankaya Belediyesini ve firma yetkililerini sorumlu tutan bina sakinleri, bir an önce yetkililer tarafından duruma müdahale edilmesini istedi. İddialara göre, Çankaya ilçesi Yıldızevler Mahallesi Duyu Sokak’ta yer alan bir site inşaatının zeminindeki hatalı çalışmalar sebebiyle yan tarafında bulunan 12 katlı apartmanın bahçesinde çökmeler meydana geldi. Apartmanın ve içerisindeki bazı dairelerin duvarlarındaki çatlaklar üzerine endişelenen bina sakinleri, durumu başta Çankaya Belediyesi olmak üzere yapı denetim ve inşaat firmasına bildirdi. Kendilerinin sürekli çeşitli bahanelerle oyalandığını ileri süren vatandaşlar, mağduriyetlerine çözüm bulunamayınca mahkemeye başvurdu. İnşaat zemininde açılan boşluklardan sürekli su aktığını ve toprak sürüklendiğini söyleyen apartman yöneticisi Esat Arıkan, son olarak söz konusu inşaattan sürüklenen devasa kaya parçasının su borusunu patlattığını, patlağın olduğu yerdeki toprağın yumuşaması sebebiyle de apartman önündeki yolun çöktüğünü belirtti. Apartmanda yaşayan kişilerin korktuğunu ve duydukları endişe sebebiyle evlerini terk etmek istediklerini ifade eden Arıkan, durumun bir an önce çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve davet etti. “Bu durumun ileride tehlike oluşturacağını özellikle belirttik” Konuyla ilgili konuşan Esat Arıkan, “Bu yeni bir olay değil. 7 ay önce burada bir inşaat başladı. Başlangıçta bir sorun yoktu. Toprağın altına diklemesine indirilen kazıkları tutan bir sistem var. Bu sistemde kazıkları güçlendiren ‘ankraj’ dediğimiz bariyerler var. Bunlar yanlamasına toprak altından çekilir. Uzun oldukları için belki de şu an binamızın altına kadar uzatılmıştır. O çalışma başladığından itibaren binanın zemininde biriken sular inşaat alanına akmaya başladı. Akıntıyla birlikte toprakta sürüklendi. Oradaki boşluklar sebebiyle de binamızın bahçe çevresinde çok ciddi çökükler ve yarıklar oluşmaya başladı. Biz bu durumdan dolayı Çankaya Belediyesine ve yapı denetime, inşaat firmasına dilekçe yazdık. Bu durumun ileride tehlike oluşturacağını özellikle belirttik. Ekipler incelemeye geldi, bizden çok firma ile görüştüler. Bana bir sorun olmadığını, durumun normal olduğunu, firmanın ilerleyen zamanlarda zararı karşılayacağını, inşaatın da yol seviyesine gelene kadar bu sıkıntıların yaşanacağını söylediler. Her geçen gün çökükler ve kopmalar olmaya devam etti. Binadakiler sürekli benden olaya müdahale etmemi istedi” dedi. "Komşularımızın bir kısmı dairelerini satıp gitmek, bir kısmı da evini kiraya verip gitmek istiyor” Henüz bir sonuç alamadıklarını söyleyen Arıkan, “Bir sonuç alamayınca mahkemeye başvurduk. Bilirkişi raporu hala elimize ulaşmadı. İnceleme yaptılar. Son olarak geçenlerde inşaat alanından büyük bir kaya aşağıya yuvarlandı, yol üzerindeki su borusunu patlattı. Su borusu neredeyse 1 metre geriye çekildi ve oradan sürekli inşaat alanına su aktı. Oradaki toprağın yumuşaması sebebiyle de asfalt göçtü. Olaydan sonra bugüne kadar bizi oyalayanlara işin ucu dokununca sürekli bölgeye gelip rapor alan kişiler olmaya başladı. Binada 260 kişi yaşıyor. Bir şey olursa kimse hesabını veremez. Bu işin sorumlularını ve yetkililerini göreve davet ediyorum. Ciddi tedbirler alınması gerekiyor. Bu iş geçiştirilecek bir iş değil. Tehlike her gün biraz daha artıyor. Bu işin en başta tedbirinin alınması gerekiyor. Komşularımızın bir kısmı dairelerini satıp gitmek, bir kısmı da evini kiraya verip gitmek istiyor” şeklinde konuştu.