GENEL - 10 Ocak 2021 Pazar 10:02

"Öğrenciye zorla kamera açtırmak ‘Özel Hayatın Gizliliği İhlali’ suçu teşkil edebilir"

A
A
A
"Öğrenciye zorla kamera açtırmak ‘Özel Hayatın Gizliliği İhlali’ suçu teşkil edebilir"

Pandemi nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi ve bazı üniversitelerde sınavların görüntülü şekilde yapılacağı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kayseri Baro Avukatı Emir Akpınar, “Öğrenciye kamera açtırmak ‘Özel Hayatın Gizliliği İhlali’ suçu teşkil edebilir” dedi.

Pandemi nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi ve bazı üniversitelerde sınavların görüntülü şekilde yapılacağı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kayseri Baro Avukatı Emir Akpınar, “Öğrenciye kamera açtırmak ‘Özel Hayatın Gizliliği İhlali’ suçu teşkil edebilir” dedi.


Özel hayatın gizliliği olmadan özgürlükten bahsedilemeyeceğini söyleyen Emir Akpınar, “Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü nedeniyle insanlar artık tedbirli ve kontrollü bir yaşama geçti. Bu yeni yaşam biçimi birçok alanda yenilikler yapılmasını gerekli kılmıştır. Eğitim alanı da bu yeni düzenden en çok etkilenen alanlardan biridir. Geçtiğimiz günlerde bir öğretim görevlisinin sınav esnasında kameralarını açmayan öğrencilere yönelik ciddi anlamda hakaretlerine sosyal medyadan şahit olduk. Virüsün yayılımının önüne geçebilmek amacıyla dersler öğretmenler tarafından uzaktan eğitim şeklinde verilmekte, öğrenciler derslere ve sınavlara akıllı cihazlar aracılığıyla katılmaktadır. Bu yeni eğitim ve sınav modeli pandemi sürecinde eğitimin sekteye uğraması ihtimalini bertaraf etse de belli sorunların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Öğrencilerin akıllı cihazlarının kameralarını açmak zorunda kalmaları bu sorunların başında gelmektedir. Öğretmenler gerek derse katılımın ve devamın tespitinin yapılması maksadıyla gerekse sınavlar da kopyanın önüne geçmek amacıyla öğrencilerden derse ve sınava katılırken kullandıkları cihazların kameralarını açmalarını istemektedir. Öğrenciler kamerayı açmadan derse veya sınava katılmak istese de bazen kameralarını açmak zorunda kalmaktadır. Hal böyle olunca da özel hayatın gizliliği suçunun işlenip işlenmediği sorunu gündeme gelmektedir. Bireylerin özel hayat alanı bireyin paylaşmak istediği birkaç kişiyle paylaştığı, esasen gizli olan ve nispi sırlar barındıran bir alandır. Bireyler özel hayat alanına dair bilgilerin herkes tarafından bilinmemesini ve gizli kalmasını ister. Her bireyde var olan ölçülülük duygusu özel hayatın korunmasını gerektirmektedir. Özel hayatın gizliliği olmaksızın kişinin özgürlüğünden söz edilemez. İnsanın maddi ve manevi varlığının korunması için özel hayatın korunması bir zorunluluktur. Bu nedenledir ki özel hayat hakkı uluslararası belgelerle, Anayasa ile ve kanunlarla koruma altına alınmıştır” dedi.



“Özel hayatı ihlal edenler 1 ile 3 yıl arasında ceza almaktadır”


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen maddelerle özel hayatı ihlal eden kişilerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alabileceklerini söyleyen Emir Akpınar, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi’nde 1- Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. 2- Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir hükmü yer almaktadır. Anayasanın 20. Maddesinde de ’Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz’ düzenlemesi olduğu görülmektedir. Özel hayatın gizliliğine karşı ihlal olması halinde ise yaptırım Türk Ceza Kanununda yer almaktadır. Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu madde, 1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. 2) (Değişik: 2/7/2012-6352/81 md.) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur. Bu suçun koruma altına aldığı değer özel hayat alanına giren tüm faaliyetlerdir” ifadelerini kullandı.



“Kişinin rızası dışında kamera açtırılması suç teşkil edebilir”


Emir Akpınar, kişilerin rızası olmadan kamera açmasının, özel hayatının ihlaline gireceği için suç teşkil edebileceğini söyleyerek, sözlerine şu şekilde devam etti:


“Yasada hangi faaliyetlerin ihlal oluşturacağı tek tek sayılmamıştır. Dolayısıyla söz konusu suç serbest hareketli bir suçtur ve istenilen şekilde işlenebilecektir. Gizliliğe müdahale eden hukuka aykırı her türlü davranış ihlal kapsamında değerlendirilmelidir. Özel hayat kavramının genel geçer tanımını yapmak mümkün olmadığı için yapılan ihlalin özel hayat alanında gerçekleşip gerçekleşmediği her olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Anayasa ile koruma altına alınan özel hayat kapsamına konutun korunması da girmektedir. Konut, yani kişinin yaşadığı yer sadece belirli insanla paylaşılan ve kişinin nispi sırlarını barındıran bir alan olarak özel hayat kapsamındadır. Hiç kimse konutuna istemediği bir kişiyi zorla almaya zorlanamayacağı gibi yaşadığı alanın da kameralarla başkaları tarafından görülmesine izin vermeye zorlanamaz. Ayrıca herkes kendi yaşam alanında istediği şekilde yaşama hakkına sahiptir ve kameralar önünde kendi özel yaşam alanında ne şekilde bulunduğunu göstermek zorunda değildir. Bu değerlendirilmeler ışığında öğrencinin istememesine rağmen kamerayı açmak zorunda kalması ve o an için evinin veya odasının bir bölümünün yani yaşam alanının ve bizatihi kendisinin aslında istemediği kişilerce görülmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilecek niteliktedir. Zira bu sistemde kamera açılması hem öğretmenin hem de öğrencilerin hatta velilerin kamera açan kişiyi ve kişinin özel hayat alanını görmelerine imkan sağlamaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta bireyin rızası olmamasına rağmen buna mecbur kalmasıdır. Bazı hallerin olayda gerçekleşmesi durumunda yapılan hareket hukuka uygun hale gelebilecektir. İlgilinin söz konusu fiile rıza göstermesi de bu hallerden biridir. Öğrencinin derse girerken kamerayı açmaya rızası varsa bu durumda özel hayatın gizliliği suçu ilgilinin rızasının varlığı nedeniyle oluşmayacaktır. Fakat öğrencinin kamerayı açmaya rıza göstermemesi halinde kamerayı açmaya zorlanması öğrenci o an özel hayat alanı içerisinde yer alan bir ortamda bulunduğundan ve bunun kendi isteği ve iradesi dışında başkaları tarafından öğrenilme ihtimali olduğundan Özel Hayatın Gizliliğini İhlali Suçunun oluşmasına sebebiyet verecektir.”



“Önlemler özel hayat düşünülerek alınmalıdır”


Eğitimde önlemlerin özel hayat göz önünde bulunarak alınması gerektiğini söyleyen Avukat Emir Akpınar, “Elbette ki eğitim süreci içerisinde öğrencilerin derslere devamının sağlanması, eğitimin aksamaması ve sınavlarda kopya çekilmesinin önlenmesi gereklidir ve bunun için çeşitli önlemler de alınabilir fakat alınan hiçbir önlem kişilere, bireyin yasalarla koruma altına alınmış olan özel hayat alanına müdahale etme hakkını vermez. Herkes bireylerin özel hayat alanına saygı göstermeli ve alınacak önlemler de bu doğrultuda alınmalıdır. Öğrencilerin de özel hayat alanı olduğu unutulmamalıdır. Sonuç olarak özel hayata saygı gösterilmeli ve özel hayat alanının ihlal edilmemesi amacıyla akıllı cihazlar vasıtasıyla derse katılım ve sınavlar esnasında öğrencilerin rızası olmaması halinde özel hayat alanı kapsamında sayılan yaşam alanının görüntüsünün başkaları tarafından öğrenilmesine imkan vermemek için kamerayı açmaya zorlanmamalıdır. Aksi takdirde Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesinde düzenlenen Özel Hayatın Gizliliğini İhlal suçu oluşabilecektir. Önemle belirtmek istiyoruz ki öğrencilerin kameralarını açmasının öğrencilerin rızası dışında gerçekleşebilmesi için acilen yasal bir düzenlemeye ihtiyaç var. Bu durum üniversitelerin, dekanlıkların, belli başlı eğitim kurumlarının kendi içerisinde alabilecekleri bir karar ile öğrenciler kameraları açmaya zorlanamaz kanaatindeyiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Giovanni van Bronckhorst: “Skordan ve sonuçtan memnunum” Beşiktaş Teknik Direktörü Giovanni van Bronckhorst, Malmö karşısında alınan galibiyet ve alınan skordan dolayı mutlu olduğunu söyledi. UEFA Avrupa Ligi 4. haftasında Beşiktaş, sahasında İsveç temsilcisi Malmö’yü 2-1 mağlup etti. Beşiktaş Teknik Direktörü Giovanni van Bronckhorst, mücadelenin ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. “Tüm takım yapması gerekeni yaptı” Sonuçtan memnun olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Hollandalı çalıştırıcı, “Önemli olan bugün bu sonucu almaktı. Cumartesi gününden sonra çok önemliydi. İyi iş yaptık. Ciro Immobile yoktu, Milot Rashica döndü. Oyuna girdikten sonraki farklılığı görebiliyorsunuz. 3 hücumcuyla oynadık, gole ihtiyacımız vardı. Tüm oyuncularınızın sizinle olmasını istersiniz ama bazen sakatlıklar oluyor. Bugün ilk dakikadan itibaren tüm takım yapması gerekeni yaptı. Skordan ve sonuçtan memnunum. Bizi puan tablosunda yukarılara çeken bir sonuç oldu” ifadelerini kullandı. “Semih Kılıçsoy adına mutluyum” 49 yaşındaki teknik direktör, Semih Kılıçsoy’un hem sol kanatta hem de santrfor bölgesinde oynadığını hatırlatarak, “Sol kanatta oynadığında daha içeri kat ederek oynuyor. İkinci yarı çok daha tehlikeli olduğunu görebilirsiniz. Rakibe vücudunu dayadığı zaman dönebilen ve her iki ayakla şut çekebilen bir futbolcu. Santrfor oynadığında bu durum onun için kolaylaşıyor. Solda oynadığında doğru anlarda ceza sahasına girmesi gerekiyor. İyi işler yapıyor. Gelişim gösteriyor. Bugünkü performansı ve attığı gol ona yardımcı olacaktır. Semih adına mutluyum” şeklinde konuştu. “Avrupa’da oynamak zordur” UEFA Avrupa Ligi’nde ilk hedeflerinin bir üst tura yükselmek olduğunu belirten Giovanni van Bronckhorst, “İlk hedefimiz gruptan çıkmak. İlk 2 maç üzücü mağlubiyetler aldık ama sonrasında Lyon ve Malmö maçlarında galip gelerek 6 puana ulaştık. Her galibiyet bizi gruptan çıkma hedefine yaklaştırıyor. Buna ulaştıktan sonra bakacağız. Avrupa’da oynamak zordur. Büyük takımlar beklenmedik sonuçlar alabiliyor. Hiçbir şey garanti değildir. Mücadele etmeniz gerekiyor. Bir sonraki Maccabi maçını evimizde oynayamayacağız. Bu bizim için dezavantaj ama bunu da kazanırsak 9 puana ulaşarak gruptan çıkma adına hedefimize bir adım daha yaklaşmış olacağız” diye konuştu. “Rakibin bulduğu fırsatları iyi savunduk” Malmö Teknik Direktörü Henrik Rydström’ün, ‘Maçı hak eden taraf bizdik’ sözlerinin hatırlatılması üzerine başarılı teknik adam, “Fırsatlar buldular ama biz bu fırsatları iyi savunduk. Gelen fırsatları değerlendirmeniz gerekir. Biz bunu yaptık” dedi. Giovanni van Bronchorst, Jonas Svensson’un performansıyla ilgili ise, “İyi oynadı. Umarım ülkesinin milli takımına da seçilir. İkinci yarı hücuma daha çok destek verdi. Kendinin performansından dolayı mutluyum” değerlendirmesini yaptı.
Balıkesir Gesbey işçileri haksız işten çıkarmaları protesto etti Balıkesir’in Bandırma ilçesinde yer alan Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Gesbey Enerji Türbini Kule Üretim işçileri, haksız yere işten çıkarıldıklarını belirterek fabrika önünde basın açıklaması düzenledi. Enerji Türbini Kule Üretim işçileri, mart ayında anayasal ve yasal haklarını kullanarak sendikaya üye oldu. Sendika, yasanın gerektirdiği çoğunluğu sağladı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 12 Mart 2024’te "sendikal yetki tespiti" belgesiyle işyerinde yetkili sendika olduğunu resmileştirdi. Yetki tespitinin ardından şirket yönetimi, 6 sendika üyesini işten çıkardı ve bu durum, fabrika önünde protesto edilmeye başlandı. Yapılan basın açıklamasında, "Yetki tespitimizin iş yerine ulaşmasının ardından yönetim, 6 üyemizi hukuksuz bir şekilde işten çıkardı. Bunun üzerine, işten çıkarılan üyelerimizle fabrika önünde direnişe başladık. Gesbey işvereninin sendikal örgütlenmemizi ve üyelerimizin toplu sözleşme hakkına kavuşmasını engelleme çabaları yalnızca fesihlerle sınırlı kalmadı. İş yerinde sendikamızın gerekli üye çoğunluğunu fazlasıyla sağladığı bilinmesine rağmen işveren, yetkisiz mahkeme olan İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi’nde dava açarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetki tespitine itiraz etti. Söz konusu yetki davası için Balıkesir mahkemeleri yetkiliyken, işveren davayı özellikle yetkili olmayan İstanbul mahkemesinde açarak yasal süreci kötü niyetli olarak uzatmaya çalıştı ve Bakanlıkça verilen yetkimizin kesinleşmesini zamana yaymaya çalıştı. Gelinen süreçte, Yargıtay da yetkisizlik kararını onamış ve dosyamız yetkili mahkeme olan Balıkesir İş Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Balıkesir 2. İş Mahkemesi’nde 4 Aralık tarihinde ilk duruşmamız görülecektir. İşverenlerin yetki itirazları yoluyla sendikal hakların kullanılmasını geciktirme, bu süre zarfında işçilere dönük istifa baskısı ve hatta işten çıkarma uygulamaları ile sıkça karşılaşıyoruz. Gesbey işvereni, üyelerimizi yalnızca sendikaya üye oldukları için işten çıkararak suç işlemekle kalmıyor; işten çıkarılan üyelerimize ihtiyari arabuluculuk anlaşması imzalatmaya çalışarak başka bir suç daha işliyor. Ülkemizde, işverenlerin işçilere işe iade davası açmalarını ve haklarını almalarını engellemek amacıyla, hak ettikleri tazminatları ödememek için baskı uyguladıklarına sıkça tanık oluyoruz. İşverenin çalışanıymış gibi davranan bazı arabulucular tarafından önceden hazırlanmış ihtiyari arabuluculuk anlaşmalarını işçilere zorla imzalatıyorlar. Bu uygulamalarla Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 158 sayılı sözleşmesi ve yasalarla korunan iş güvencesi hakkı fiilen işçilerin ellerinden alınmaktadır" denildi. "Gesbey işvereninin de bu hukuk dışı uygulamaya başvurduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Bugün burada Gesbey işvereninin, işverenin çalışanıymış gibi hareket eden arabulucularla birlikte yaptığı hukuksuzlukları ortaya koymak için toplandık" ifadeleri kullanılan açıklamada, "İşveren, sendikal nedenle iş sözleşmesini feshettiği üyelerimize, iradelerini yansıtmadığı halde, tazminatlarını ödememe baskısı ile ihtiyari arabuluculuk adı altında önceden hazırlanmış belgeleri imzalatmaya zorluyor. İş Kanunu’na göre ödemesi gereken tazminatları, işçilere ancak bu belgeleri imzalamak zorunda kaldıktan sonra ödüyor. İşçilerini ekmeğiyle terbiye etmeye çalışan yöneticileri bugün bir kez daha uyarıyoruz: Suç işliyorsunuz, bu suçu işlemekten derhal vazgeçin. Gesbey, Beyçelik Holding ve İspanyol GRI Renewable Industries ortaklığı ile kurulmuş olup, Türkiye’nin en yüksek kapasitede rüzgar türbin kule üretimi gerçekleştiren işletmesidir. Beyçelik Holding, işveren sendikası MESS’e üye olup, holding bünyesindeki diğer işletmelerde işçiler sendikalı olarak çalışmaktadır. Gesbey, dünya çapında önemli firmalara üretim yapmaktadır ve Avrupa’daki müşterilerinin çoğunda işçiler sendikalı olarak çalışmaktadır. Şirket yönetimi, işçilerin sendikalı çalışma iradesine saygı göstermeyerek yetki itirazları ve işten çıkarmalarla işçileri yıldırmaya çalışmaktadır. Gesbey işverenliğini, bu hukuksuzca girişimlerine bir an önce son vermeye davet ediyoruz. Birleşik Metal-İş olarak, Gesbey’de yetkili sendika olduğumuzu hatırlatıyor, işçi çıkararak sendikadan kurtulmanın mümkün olmadığını bir kez daha ifade ediyoruz. İşçileri sendikadan koparma girişimlerine geçit vermeyeceğiz. Gesbey işverenliğini, işten atılan işçileri yeniden işe almaya ve sendikayla görüşmelere başlayarak çalışma barışını sağlamaya davet ediyoruz. Hukuksuzlukta ısrar edildiği takdirde, üyelerimizle birlikte fabrikanın önünden ayrılmayacak, atılan işçiler işe geri alınana ve sendika kabul edilene kadar mücadelemizi fabrikanın içinde ve dışında kararlılıkla sürdüreceğiz" denildi. Açıklamanın ardından işçiler, seslerini duyurmak için eylemlerini sürdüreceklerini belirterek tüm çalışanları dayanışmaya davet etti.
İstanbul Jonas Svensson: "Maçı bireysel yeteneklerimizle kazandık diyebilirim" Beşiktaş’ın Norveçli sağ bek oyuncusu Jonas Svensson, zor bir müsabakadan galip geldiklerini söyleyerek, "Maçı bireysel yeteneklerimizle kazandık diyebilirim" dedi. UEFA Avrupa Ligi’nin 4. haftasında İsveç ekibi Malmö ile sahasında karşılaşan Beşiktaş, rakibini 2-1 mağlup etti. Siyah-beyazlılarda Norveçli oyuncu Jonas Svensson, maçın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galip geldikleri için mutlu olduklarını ifade eden Svensson, "Bugün kolay maç olmadı, zor oldu. Rakibimiz sıkıntılı durumlar çıkardı ama bu zaten normal bir durum. İskandinav takımları disiplinli ve savaşan, mücadele eden takımlar. Onlara karşı oynamak bu açıdan kolay olmadı. Maçı aslında bireysel yeteneklerimizle kazandık diyebilirim. 3 puan aldığımız için mutluyuz, önemli bir galibiyet aldık" diye konuştu. Arnavut oyuncu Milot Rashica’nın oyuna girmesinin kendi performansını da etkilediğine dikkat çeken Jonas Svensson, "Rashica iyi bir oyuncu ama başka iyi oyuncularımız da var. Takımımızdaki her oyuncu bence çok iyi. Milot sakatlıktan döndü, bugün de iyiydi. O yüzden de iyi oynadı" şeklinde konuştu. "Geçen yıl zordu, kötü geçti" Giovanni van Bronckhorst’un sezon başından itibaren takımın başında olmasının kendileri için şans olduğunu söyleyen Jonas Svensson, "Geçen yıl zordu, kötü geçti. Bunun en önemli sebebi çok hoca değiştirdik. O kadar çok hoca değiştirince takımın mantalitesini oturtmak kolay değildi. Bu sezon sene başından beri aynı hocayla devam ediyoruz. Sistemimiz, taktiğimiz, oyun anlayışımız aslında aynı mantıkla devam ediyor. O anlamda da geçen seneyle böyle bir fark olduğunu söyleyebilirim. Geçen sene kötüydü ama bunun hakkında da daha fazla konuşmak istemiyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Iğdır AK Parti binasına satırla saldıran zanlı, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edildi Iğdır’da AK Parti binasına satırla saldıran zanlının, çıkarıldığı mahkemece Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edilmesine karar verildi. Bağlar Mahallesi’nde dün Emir Ensar Apartmanı’ndaki AK Parti İl Başkanlığına satırla saldıran Bilen B, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki ifadesinin ardından mahkemeye sevk edilen Bilen B., ifadesinde, "Rüyamda yüzü görünmeyen beyaz kıyafetli bir varlık gördüm. Bana elime baltayı alıp, insanları birbirine düşüren ve yanlışlar yapan kişilerden hesap sormamı ve onlara bir mesaj iletmemi istedi. Ben de sabah bu rüyayı hatırlayarak uyandım" dedi. İlk önce Iğdır Belediyesine gittiğini ve burada belediye başkanıyla karşılaştığını belirten Bilen B, "Karşıma çıkanlara veya tanıdıklara AK Parti binasının yerini sordum. Elimde baltayı görenler tedirgin oldu ve söylemek istemediler. AK Parti binasını bulamayınca aklıma belediye binasına gitmek geldi. Belediye Başkanına ve oradaki yetkililere de sormak istediğim sorular ve kızgın olduğum, söylemek istediğim şeyler vardı. Bunun üzerine bir anda belediye binasına yöneldim. Belediye binasına girerken beni kimse durdurmadı, zaten korktular. Belediye başkanının odasının nerede olduğunu sorarken o esnada belediye başkanı yanında iki kişi ile aşağı iniyordu. Kendisine selam verdim, o da selamımı aldı ve başkana ’Hayırdır bu kayyum meselesi, Filistin meselesi, Kürt meselesi nedir, ipleriniz başkasının elinde mi, AK Parti ile iş birliği içerisinde misin?’ gibi sorular sordum, ancak belediye başkanı da herhangi bir cevap vermedi. İşim var dedi gitti" diye konuştu. AK Parti binasını sorarak bulduğunu ifade eden Bilen B, ifadesinin devamında, "Beni binanın arka tarafındaki girişine yönlendirdiler. Arka tarafından giremeyince kapının camını kırdım ve kapıyı açtım. İçeriye doğru birinci kata kadar gittim. Zaten o arada gürültü üzerine polisler de arkamdan geldiler. Elimdeki satırı bırakmamı istediler ben de bırakmadım, beni uyarmak için silahlarını gösterdiler, ben de kendilerine bırakmayacağımı, bana yaklaşmamalarını söyledim. Orada polislere isterseniz beni vurun ya da verin ben kendimi vurayım şeklinde sözler söyledim. Sonra bir iki polis gel seninle konuşalım diyerek yanıma geldiler, o sırada babam da oradaydı, ben de bunun üzerine peki diyerek elimdeki satırı polislere verdim ve oradan hep birlikte çıktık. Ben bu arada tüm bunlar yaşanırken hiç kimseyi yaralamadım, kimseye de zarar vermedim. Parti binasına arka taraftan kapıyı kırıp girmeye çalışırken bu arada o öfke ile emniyetteki ifademde de belirttiğim gibi Cumhurbaşkanına hakaret ettim. Olaylar bu şekilde gerçekleşti, benim ekleyecek başkaca hususum yok" ded. Mahkeme, "Kişilerin huzurunu bozma", "tehdit", "uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmak" suçlarından 3 ayrı suç dosyası bulunan Bilen B’nin akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevkine karar verdi. Iğdır İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, saldırganın ifadesinde belirttiği Iğdır Belediyesi’ndeki görüntüleri almaya gittiğinde görüntülerin olmadığını gördü. Polis, Balta’nın belediyeye girdiği başka kameralar tarafından tespit edildiği için kayıt cihazına el koydu.