GÜNDEM - 07 Nisan 2025 Pazartesi 14:48

İstanbul’u terk edip çocukluk hayali olan işini kurdu, şimdi siparişlere yetişemiyor

A
A
A
İstanbul’u terk edip çocukluk hayali olan işini kurdu, şimdi siparişlere yetişemiyor

İstanbul’daki işiden istifa edip Kastamonu’nun Tosya ilçesine yerleşen kadın girşimci, doğal bitkilerden ürettiği ürünleri Türkiye’nin dört bir yanına gönderiyor. Kadın girişimci, kırsal kesimde yaşayan kadınların ormanlık alandan topladıkları bitkileri de satın alarak istihdama katkı sağlıyor.


İstanbul’un zorlu iş hayatından ve yoğun iş temposundan bıkan 38 yaşındaki Zeynep Erkaragülle, küçüklük hayalini gerçekleştirmeye karar verdi. 2014 yılında İstanbul’daki işinden istifa eden p Erkaragülle, Aydın, İzmir ve Muğla’da tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği üzerine eğitimler aldı. Bu süre içerisinde doğal ürünler yetiştiren fabrikalarda da çalışan Zeynep Erkaragülle, 2019 yılında memleketi Kastamonu’nun Tosya ilçesine yerleşti. Tosya ilçesinde ilk olarak 14 dönüm büyüklüğünde bir tarla kiralayan Zeynep Erkaragülle, tıbbi aromatik bitkilerden lavanta, altın otu, sarı kantaron, kekik ve aronya gibi bitkiler ekti. Ektiği bitkilerden doğal ürünlerde yapmaya başlayan Zeynep Erkaragülle, ilçede bir dükkan açtı, aynı zamanda internet sitesi kurarak yaptığı ürünleri pazarlamaya başladı. Zamanla ürettiği doğal ürünlerin beğenilmesi ve talep görmesi sonrasında işini büyüten Zeynep Erkaragülle, imalathanede kurdu. Tıbbi aromatik bitkilerden doğal ürünler yapan Zeynep Erkaragülle, Türkiye’nin dört bir tarafından sipariş almaya başladı. Erkaragülle, kırsal kesimden yaşayan kadınların topladığı ürünleri satın alarak istihdama katkı sağlıyor.


"Birçok bitkinin bitki yağını ve hidrozolünü elde ettik, adından bunların satışını gerçekleştirmeye başladım"


Küçüklükten beri hayvanlara ve bitkilere ilgi duyduğunu ifade eden Erkaragülle, "İstanbul’da lise ve üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra iş hayatına atıldım. Uzunca bir sürede iş hayatında yer aldım. İstanbul’un o kalabalık, karmaşık, yoğun olan iş hayatından hep kaçmaya, gitmeye yönelik planlar yapıyordum. Biraz daha sakin, doğa ile iç içe yaşayabileceğim bir yere gitmek istiyordum. En sonunda 2014 yılında işimden istifa ederek İstanbul’dan taşınmaya karar verdim. İstanbul’dan ayrıldıktan sonra, İzmir’de, Aydın’da ve Muğla’da 7 yıl kadar bir vakit geçirdim, orada çalıştım. Tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği ile alakalı epey bir tecrübe edindim. Genellikle sabun üretimi, doğal kozmetik üretimi, yağ üretimi, hidrozol üretimi üzerine çalıştım ve bunların üretildiği yerlerde bulundum. Direkt kaynağından, bitkinin toplandığı yerden, üretildiği yere giderek kendim üretim yaparak buralarda genellikle tecrübe edindim. 2019 yılında da Muğla’dan kendi ata toprağım olan Tosya’ya taşındım. Tosya’ya taşındıktan sonra edindiğim bilgiler, tecrübeleri burada uygulamak için arazi bakmaya başladım. Tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği yapmak adına bir arazi bulduktan sonra lavanta dikimi gerçekleştirdim. Lavantadan sonra da biberiye, adaçayı, kekik, nane, aynı sefa, aronya gibi başka bitkilerde diktim, yetiştirmeye başladım. Tabii bu bitki yetiştiriciliği sonrasında elimizde oluşan ürünler ve bu ürünlerin işlenmesi, işlenmesi ile alakalı ham madde vardı elimizde, bununla alakalı çalışmalara başladım. Özellikle bir distilasyon ünitesi oluşturduktan sonra zaten birçok bitkinin bitki yağını ve hidrozolünü elde etmeye başladık. Uçucu bitki yağları elde ettik. Ardından bunların satışını gerçekleştirmeye başladım. İnternet üzerinden bir işletme kurdum. Çevremde de talep artınca dükkan açtım. Bitki, sabit bitki yağları, uçucu bitki yağları ve hidrozoller, sirkeler sabunlar e bazı kremlerin yapımını imalathanemizde yapıyoruz. Bazı ufak tefek karışımları da buradaki tezgahımızda yapıyoruz" dedi.


"Hem ürünü hem emeği değerlendirmiş oluyoruz"


Doğal üretilen ürünlere yönelik insanların yoğun talebinin olduğunu söyleyen Zeynep Erkaragülle, "İnsanların arayışı var. Çünkü piyasanın içerisinde inanılmaz çok sahte ürün var. Doğallıktan çıkartılmış ürünler var. Hem sabit yağlar hem uçucu yağlar konusunda çok fazla esanslı ürün var veya içerisinde işlem yapılmış ürün var. İnsanlar bir şeyin doğallığının peşine düşüyor, doğalını arıyor, doğalığını talep ediyor. Bu alanda hizmet vermek çok güzel bir şey. Talebi karşılayabilmek de çok güzel bir şey. İnsanların çok ilgisi olduğunu görüyorum. Ben bu kadar beklemiyordum aslında ama gerçekten bir şeyin doğal ve tazesini insanlar arıyorlar, bunu fark ettim. Bizim için önemli olan ürünün saflığı, doğallığı, hiçbir şekilde işlem görmemiş olması. Ürünlerimizi çok büyük tonajlı üreticilerden değil, ufak üreticilerden alarak elde ediyoruz. Dağ sumağı, dağ iğdesi, dağdan toplanmış deli nar gibi ürünleri de değerlendirmiş oluyoruz. Mesela nar ekşisi yapmak için veya yemeklerde kullanılan sumak elde etmek için veya bazı bitki çaylarımız için, karahindiba, ısırgan, karaçalı pulu gibi bitkiler de doğadan toplanıyor. Bize bunları toplayıp getiriyorlar. Biz bunları onlardan satın alıyoruz. O ürünleri değerlendirmiş oluyoruz. Hem ürünü hem emeği değerlendirmiş oluyoruz. Aynı zamanda böyle bir istihdam yolu da açmış oluyoruz" diye konuştu.


"Türkiye’nin dört bir tarafına farklı farklı şehirlere ürünlerimizi gönderiyoruz"


İlgiden memnun olduğunu belirten Zeynep Erkaragülle, "Sabahtan akşama kadar bize mesaj geliyor. O mesajlara sürekli dönüş yapıyorum, sipariş alıyoruz. Ondan sonra o siparişleri Türkiye’nin dört bir tarafına çok farklı farklı şehirlere ürünlerimizi gönderiyoruz. Birçok farklı iş deneyimi, iş tecrübesinden sonra farklı işlerde çalıştıktan sonra gençlik yıllarımda başlayan, hayalini kurmaya başladığım bu işi kendim memleketimde kendi ata toprağımla yapıyor olmak beni çok mutlu ediyor. Aynı zamanda bu alana olan talebi görmek, ilgiyi görmek de beni ayrıca memnun ediyor ve bu alanda hizmet vermekten çok mutluyum" şeklinde konuştu.


"Zeynep ablanın sayesinde doğal ürün kullanıyorum"


Daha önce doğal ürün kullanmadığından bahseden Candan Nesibe Demirel ise, "Ben, buraya girmeden önce aslında tam olarak bu ürünleri kullanmıyordum. Kullananlara hayran kalıyordum ama sonrasında Zeynep abla ile daha yakından tanıştık ve şimdi de yanında çalışmaya başladım. Gördüm ki doğal ürünler kullanmak daha güzel. Kendimi daha iyi ve daha enerjik hissettiriyor. Zeynep abla bana bu konuda yardımcı oldu ve şu anda da hep kullanmak istiyordum fakat kullanamıyordum, şimdi kullanıyorum" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Okul yıllarına dayanan arkadaşlıkları engel tanımayan aşka dönüştü Okul yıllarına dayanan 13 yıllık arkadaşlıkları Berk Yüceyüksel’in geçirdiği trafik kazası sonrası ilerleyen ve aşka dönüşen genç çift "Aşk engel tanımaz" sözünün canlı örneği olarak dünya evine girdi. Düğün görüntüleri sosyal medyada yayılan genç çift "Eşimin verdiği destekle hayatım güzelleşti. Mutluyuz, hayat devam ediyor. Aşk engel tanımaz" dedi Antalya’da yaşayan Sıtkı Berk Yüceyüksel, yaklaşık 5 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonrası uzun süre yoğun bakımda kaldı. Omurilik zedelenmesi nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını sürdürmeye başlayan Yüceyüksel, yoğun bir tedavi süreci geçirdi. Bu süreçte Berk Yüceyüksel ve okul yıllarına dayanan 13 yıllık bir arkadaşlıkları olan Aysu Arslan (Yüceyüksel) ile daha da yakınlaştı. Moral vermek için sık sık Berk Yüceyüksel’i ziyaret eden Arslan ile iş yerlerinin yakın olması nedeniyle görüşmeye devam eden çiftin arkadaşlıkları aşka dönüştü. Düğün görüntüleri sosyal medyada beğeni topladı 13 yıllık arkadaşlıkları aşka dönüşen ve "Aşk engel tanımaz" sözünün canlı örneği olan Berk-Aysu Yüceyüksel çifti geçtiğimiz günlerde dünya evine girdi. Genç çiftin tüm engellere rağmen hayatlarını birleştirdiği düğün videoları sosyal medya hesaplarında yayıldı. Berk Yüceyüksel’in özel tekerlekli sandalyesi ile eşinin yanında ayakta salona girdiği görüntüler izleyenlerin beğeni ve takdirini topladı. Geçirdiği trafik kazası sonrası zorlu bir süreç geçirdiğini belirten Berk Yüceyüksel, "4,5 sene önce bir trafik kazası geçirdim zorlu bir süreçten geçtim. Ama daha sonra işime, evime, yaşantıma, aileme geriye döndüm" dedi. "Mutluyuz, hayat devam ediyor" 13 senelik çocukluk arkadaşı ve şu anki eşiyle yollarının tekrar kesiştiğini söyleyen Yüceyüksel, "Birbirimize daha iyi geldiğimizi, birbirimizle daha mutlu hissettiğimizi öğrendik. Bunun ardından da bunu evlilikle taçlandırmayı düşündük. Sağ olsun ailelerimiz hep arkamızda durdu, destekçimiz olarak bize bu konuda yardımcı oldular. Nikahımız 3,5 ay önce oldu, düğünümüz geçen hafta yapıldı. Tek taraflı hiçbir şey olmuyor, ama eşimin isteğiyle ve benim biraz ilerlememle buralara kadar geldik. Mutluyuz, yaşıyoruz, hayat devam ediyor. Hiçbir eksiklik hissetmiyorum, asıl eksikliği hissetmesi gereken bence başka insanlar. Eşim güzel, ben yakışıklıyım, hayat güzel, hayat devam ediyor" ifadelerini kullandı. "Eşimin verdiği destekle hayatım güzelleşti" Eşinin kendisine verdiği destekle hayatının güzelleştiğinin altını çizen Yüceyüksel, "Büyüklerimizin dediği gibi herkes biraz engelli adayıdır. Bugün başınıza kötü bir olay geldi diye yarın daha iyi bir şey gelmeyeceğini hiç kimse bilemez. Hayat her zaman devam ediyor, hiçbir zaman benim için bitmedi. Zorlu süreçlerden geçtim, Ama özellikle şu son dönemlerde eşimle birlikte yürüdüğüm yolda, eşimin bana olduğu destekle hayatımı güzelleştirdi. Hayatıma eğlence, mutluluk kattı diyebilirim. Sosyal medyada düğün videolarımız paylaşıldıktan sonra bazı insanlar yanlış yorumlarda bulundu. Herkesin kendi düşüncesi de diyebilirim, kendi özgür iradesi ama bu yorumları yapanlar ne eşimi tanıyor ne beni tanıyor. Bence kimse önyargılı olmamalı. Sevgi, aşk, sadakat gerçekten hiçbir şey engel değildir. Sadece maddiyatla hiçbir şey olmuyor, bir şeylerin başlangıcı belki olabilir ama devamının geldiğini düşünmüyorum" şeklinde konuştu. "Aşk engel tanımaz, ben eşimi çok seviyorum" Okul yıllarına dayanan bir arkadaşlıkları olduğunu ve Berk Yüceyüksel’in geçirdiği kaza sonrası daha sık görüşmeye başladıklarını söyleyen Aysu Yüceyüksel ise, "Kazadan sonra annemle beraber eşimi ziyarete geldik. Gelip gitmelerimiz hep devam etti. Zaten aile bağlarımız da kuvvetli, annelerimiz de arkadaş bu vesileyle birlikteliğe devam ettik. 13 yıllık devam eden normal arkadaşlığımız var, ben kendisiyle daha sık görüşmeye başladıktan sonra ondan daha da etkilendim ve bu birlikteliğin evlilikle devam etmesini istedim. Kendi isteğimle eşimi kendime eş yaptım. Eşimi çok seviyorum ve hiç pişman değilim. İş yerlerimiz de yakın ben sürekli onu ziyaret ettim. Olumsuz yorumlar tepkiler aldım ama bu benim için hiç problem değil. Aşk engel tanımaz, ben eşimi çok seviyorum, aşık olarak severek evlendim" dedi. "Aşkı, sevgiyi parayla satın alamazsınız" Düğün görüntülerinin sosyal medyada yayılmasının ardından gelen bazı olumsuz yorumlara da değinen Aysu Yüceyüksel, "Bunun maddiyatla hiçbir ilgisi yok. Sevgiyi, aşkı, sadakati parayla satın alamazsınız. Kötü yorum yapan insanlara da sadece Allah onların da kalplerine göre versin diyorum. Herkes bence benim gibi inandığı yolda yürümeli. Tekrar dünyaya gelsem yine eşimi severdim, yine eşimi seçerdim. Ben eşimin engelli birey olduğunu düşünmüyorum, bu yaşam tarzımıza da çok fazla yansımıyor. O da işine gidiyor, ben de işime gidiyorum. Ben aşkın yine de engel tanımadığını düşünüyorum. Kalpten severseniz bence hiçbir engel yok, önemli olan birbirinize olan sevginiz, bağlılığınız" ifadelerini kullandı.
Gaziantep Karapınar göleti ve mesire alanı eylül başında hizmete açılacak Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Yavuzeli Karapınar Göleti ve Mesire Alanı Projesi’nin hızla ilerlediğini belirterek, "Amacımız merkezdeki sahre talebini Yavuzeli’nde karşılayarak ilçeyi cazibe merkezi haline getirmek" dedi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Yavuzeli ilçesinde 32 bin metrekarelik alana kurulacak Karapınar Göleti ve Mesire Alanı Projesi’ni hayata geçiriyor. Gölet alanı hariç 25 bin 716 metrekarelik mesire düzenlemesiyle dikkat çeken proje, Yavuzeli’nin hızla büyüyen nüfusuna sosyal ve yeni yapılmış alanlar sunmayı hedefliyor. Proje kapsamında mesire alanında 2 büfe, su deposu, çeşmeler, 62 piknik ünitesi, 30 bank, barbeküler, spor alanları, fitness grupları, 3 potalı basketbol sahası, çocuk oyun alanı, 106 araçlık otopark, mescit, 4 araçlık tur otobüsü park alanı ve gölet üzerinde 35 metre uzunluğunda aydınlatmalı bir yaya köprüsü ve WC yer alacak. Çevre ve mesire alanı içindeki yol bağlantılarının da sağlanacağı projede, doğal güzelliklere sahip Karapınar Göleti, özellikle su nilüferleriyle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunacak. "Yavuzeli, bu projeyle daha da değer kazanacak" Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, projenin tanıtımı sırasında yaptığı açıklamada, Yavuzeli’nin hızlı büyümesine dikkat çekerek, ilçenin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için kentsel dönüşüm, yol düzenlemeleri ve sosyal alan projelerine ağırlık verdiklerini belirtti. Şahin, "Yavuzeli’nin olağanüstü coğrafi güzelliklerini değerlendirmek için bugün sahadayız. 32 dönüm alan üzerine kurulacak bu proje ile vatandaşlarımız yürüyüş yapabilecek, spor alanlarında vakit geçirebilecek, piknik alanlarında ailesiyle mangal keyfi yapabilecek. Amacımız merkezdeki sahre talebini Yavuzeli’nde karşılayarak ilçeyi cazibe merkezi haline getirmek. Rumkale yolu ve merkez ilçelere yakınlığıyla Yavuzeli, bu projeyle daha da değer kazanacak" diye konuştu. Başkan Şahin, projenin hızlı bir şekilde tamamlanacağını belirterek, Eylül başında Karapınar Göleti ve Mesire Alanı’nın hizmete açılacağını müjdeledi.