EĞİTİM - 21 Ekim 2024 Pazartesi 10:41

KBÜ akademisyenleri bir ödül daha aldı

A
A
A
KBÜ akademisyenleri bir ödül daha aldı

Yönetmenliğini Karabük Üniversitesi (KBÜ) Safranbolu Türker İnanoğlu İletişim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Musa Ak’ın, KBÜ doktora öğrencisi Öğretim Görevlisi Hasan Basri Özdemir ile gerçekleştirdiği “Bir Orkestranın İzinde” belgeseli, 9. Uluslararası Türk Dünyası Belgesel Film Festivali’nde üçüncülük ödülünü kazandı.


Ödül, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Faruk Köylüoğlu tarafından takdim edildi. Belgesel, Türkiye’nin müzik tarihinde önemli bir yere sahip olan kızlar orkestrasının kuruluşunu ve müzik dünyasına olan katkılarını ele alıyor.


KBÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, “Safranbolu Türker İnanoğlu İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Musa Ak ve ekibinin ‘Bir Orkestranın İzinde’ belgeseliyle kazandığı üçüncülük ödülünü kutluyorum. Üniversitemizde bilimsel araştırma, uygulama ve geliştirme faaliyetleriyle birlikte kültür-sanat çalışmaları da aralıksız sürmektedir. Karabük Üniversitesi akademisyenlerinin her alanda öne çıkması bizleri gururlandırmaktadır. Karabük Üniversitesinin ulusal ve uluslararası başarıları artarak devam edecektir” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Başkan Öztürk’ten Türkiye’de genç işsizliğine radikal çözüm: Saatlik çalışma modeli gündemde Türkiye’nin genç nüfusundaki işsizlik krizi, çözüm bekleyen en acil sorunlardan biri haline gelirken, NEET (Ne Eğitimde Ne de İstihdamda Olan Gençler) kategorisindeki gençler hem ekonomik hem de sosyal yapının sürdürülebilirliği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Kalkınma Odaklı Stratejik Araştırmalar Merkezi KOSAM’ın bu kritik soruna sunduğu yenilikçi çözüm, saatlik çalışma modeli ile gençlere ve işverenlere umut vaat ediyor. KOSAM, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tartışılır hale gelen “Ne Eğitimde Ne İstihdamda Bulunan Gençler” konusunu ele aldığı “Testi Kırılmadan NEET’lere Ne Yapılmalı? Saatlik Çalışma Çözüm mü?” raporunu kamuoyu ile paylaştı. Raporun ardından Konya Ticaret Odası (KTO) Başkanı Selçuk Öztürk, kısaca NEET olarak tanımlanan 15-24 yaş arasındaki işsiz ve eğitimde aktif olmayan genç sayısının endişe verici seviyelere ulaştığını belirterek, KOSAM’ın hazırladığı raporun, yerel ve ulusal düzeyde ciddi farkındalık oluşturmayı amaçladığını söyledi. Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, KOSAM tarafından hazırlanan “Testi Kırılmadan NEET’lere Ne Yapılmalı? Saatlik Çalışma Çözüm Mü?” raporu ile ilgili şu ifadelere yer verdi: “Gelişmekte olan ülkelerde, NEET kategorisindeki genç sayısı giderek artmakta, bu durum, küresel ekonomik sorunlar arasında önemli yer tutmaktadır. İlgili sorunlara çözüm bulunması, ülkelerin refahı açısından kritik önem taşımaktadır. KOSAM; ne eğitim öğretimde ne de istihdamda olmayan gençlerle ilgili yapılmış olan uluslararası çalışmalar ve uygulamaları inceleyerek, küresel ve ulusal çapta değerlendirmelerle NEET sorununa dair çeşitli çözüm önerilerini paylaştı. Raporumuzda, Türkiye ve dünya genelindeki NEET kapsamına giren gençlere dair veriler ele alındı. Ülkemizin, ilgili politikaları kendi şartlarına göre uyarlaması, daha fazla çaba göstermesi, düzenlemelerin NEET gençlerinin farklı ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarlanması ve veri odaklı desteklenmesi gerektiğinin üzerinde durulmaktadır.” Esnek çalışma, yeni fırsatlar Türkiye’de NEET gençlerinin artışı ele alınarak saatlik çalışma modeli önerisi getirdiklerini ifade eden Başkan Öztürk, “Bu esnek çalışma biçimi, gençlerin işgücüne entegrasyonunu hızlandırırken, işverenlere de esneklik sunmaktadır. Ayrıca, NEET gençlerin, sertifikalı mesleki eğitimler ile desteklenmeleri gerekmektedir. Esnek çalışma modellerinin tercih edilmesi dikkate alındığında, akort veya parça başı ücret bazlı çalışma gibi alternatif çözümler de ciddi önem taşımaktadır. Gençler, her konuda kısa zamanlı odaklanma çağında yaşadıkları için uzun süreli işlerden ziyade saatlik veya parça bazlı işlere yönelmektedir. Aslında bu durum, NEET gençler için yeni fırsatlar sunmaktadır. Raporumuz, saatlik/parça bazlı çalışma modelini önceleyen, gençlerin işgücü dinamikleri ve yaşam tarzlarının değişimiyle birlikte esnek çalışma modellerine olan talebi de incelemektedir. Bu modelin etkinliği için, bağımsız çalışan haklarını düzenleyen bir yasal çerçeve, uygun sigorta sistemleri ve şeffaf vergilendirme gerekmektedir. Sonuçta ne eğitim öğretimde ne de istihdamda olmayan gençler için, kapsamlı planlama ve yasal düzenlemeler içeren saatlik çalışma modeli, farklı ve yenilikçi bir çözüm olarak öne çıkmaktadır” şeklinde konuştu. İş hayatı ve eğitim arasında köprü İş ve akademi dünyasını ilgilendiren çözüm önerilerinin yer aldığı raporda öne çıkan başlıklar şöyle: “Değişen işgücü dinamiklerine uygun olarak esnek çalışma modellerinin teşvik edilmesi ve bağımsız çalışanların haklarını koruyan yasal çerçeveler oluşturulmasını içeren saatlik/parça bazlı çalışma modeli. Her şehrin ihtiyaçlarına yönelik özelleştirilmiş NEET entegrasyon programları oluşturulmasına, gençlerin eğitim ve işgücüne katılımlarını artırmak için yerel çözümler aranmasına yönelik şehir bazlı NEET programları. İşletmelerle okullar arasındaki iş birliğinin artırılmasını, staj programları ve mentorluk programları gibi uygulamalarla gençlerin iş hayatına hazırlanmalarını destekleyecek iş hayatı ve eğitim entegrasyonu. Dijital okur-yazarlık eğitimleri ve farklı bilgi beceri paketleri içeren dijital eğitim programları.”
Gaziantep Doç. Dr. Mesut Gül, “Meme kanserinde erken tanı, hayatınızı kurtarabilir” Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Gül, erken tanının önemi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Her yıl Ekim ayında düzenlenen “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” dünya çapında yaklaşık 2 milyon kadını etkileyen hastalığın erken taranmasını ve önlenmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ekim ayında, tüm dünyada gerçekleştirilen farkındalık ve bilinçlendirme etkinliklerinde "Pembe Kurdele" teması kullanılmaktadır. Meme kanseri, erkeklerde de görülebilmesine rağmen, genellikle 50 yaş üzeri kadınlarda daha yaygın olarak rastlanan bir kanser türüdür. Ancak, son yıllarda daha genç yaştaki kadınları da etkileyebildiği gözlemlenmiştir. Erken tanı ve tedavinin önemine dikkat çeken Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Gül, “Meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz şekilde büyüyerek tümör oluşturduğu bir hastalıktır. Genellikle süt kanalları ve süt bezlerinden başlar. Meme kanserinin iki ana türü vardır. İnvaziv (Yayılım Gösteren) Karsinom. Bu türde kanserli hücreler meme dokusunu aşarak çevre dokulara yayılma potansiyeline sahiptir. Meme kanserlerinin çoğu invaziv karsinomdur ve yayılma gösterir. Yayılma özelliği gösteren kanserler arasında, meme kanallarını oluşturan hücrelerden kaynaklanan duktal karsinom, en sık rastlanan türdür. Bu kategori altında beş farklı alt tür bulunmaktadır. Noninvaziv (Yayılma Göstermeyen) Karsinom. Bu türde, kanser hücreleri memedeki süt kanallarında veya lobüllerde kalır ve yayılma göstermez. Noninvaziv karsinom kategorisi altında ise iki farklı alt tür bulunmaktadır” dedi. “Fiziksel aktivite eksikliği, meme kanseri riskini artırabilir” Meme kanseri risk faktörleri ile ilgili bilgi veren Doç. Dr. Mesut Gül, “Hareketsiz yaşam. Fiziksel aktivite eksikliği, meme kanseri riskini artırabilir. Fazla kilolu ya da obez olmak. Aşırı kilo, meme kanseri gelişimine zemin hazırlayabilir. Sigara kullanmak. Sigara içmek, kanser riskini yükselten önemli bir faktördür. Hiç doğum yapmamış olmak. Çocuk sahibi olmamak, meme kanseri riskini artırabilir. Geç yaşta (35 yaş ve üzeri) anne olmak. 35 yaş sonrası doğum yapmanın, meme kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Hiç emzirmemiş olmak. Emzirmenin, meme kanseri riskini düşürücü etkisi vardır. Menopoz sonrası hormon tedavisi kullanmak (HRT). Menopoz sonrası uzun süreli hormon tedavisi kullanmak risk oluşturabilir. Alkol kullanmak. Alkol tüketimi de meme kanseri riskini artıran faktörlerdendir” ifadelerini kullandı. “Meme kanseri, kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 100 kat daha fazla görülmektedir” Değiştirilemeyen risk faktörlerine değinen Doç. Dr. Gül, “Meme kanseri, kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 100 kat daha fazla görülmektedir. Yaş ilerledikçe, meme kanseri riski artar. BRCA1 ve BRCA2 genlerine sahip olmak, meme kanseri riskini artıran önemli bir faktördür. Ailede meme kanseri öyküsü. Birinci derece akrabalarda (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri bulunması, riskin iki kat artmasına yol açar. Ancak, meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 85’inin, ailesinde meme kanseri öyküsü olmayan kadınlarda görüldüğünü unutmamak önemlidir. Bir memede kanser olması. Bir memede kanser teşhisi konmuş olması, diğer memede veya aynı memenin diğer bölgelerinde kanser görülme riskini artırır. İyi huylu meme kitleleri. Fibroadenom gibi bazı iyi huylu oluşumlar, ilerleyen dönemde meme kanseri riskini artırabilir. Erken adet görmek. 12 yaş öncesi adet görmeye başlamak, meme kanseri riskini yükseltebilir. Geç menopoza girmek. 55 yaş ve sonrasında menopoza girmek, risk faktörlerinden biridir. Radyoterapi geçmişi. Göğüs kafesi bölgesine alınan radyoterapi, uzun vadede meme kanseri riskini artırabilir” şeklinde konuştu. Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Gül, erken tanının önemi ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler vererek, “Meme kanseri, erken evrelerinde genellikle belirti vermez. Bu nedenle düzenli kontroller ve tarama programları son derece önemlidir. Kadınların kendi kendine meme muayenesini (KKMM) öğrenmeleri ve düzenli olarak yapmaları, erken tanı için kritik bir adımdır. Erken dönemde meme kanserine tanı konması, tedavi başarısını artırır ve sağ kalım süresini uzatır. Bu nedenle, 40-69 yaş aralığındaki tüm kadınlara 2 yılda bir mamografi çektirmeleri önerilmektedir. Risk faktörü yüksek olanlar için ise bu tarama, yılda bir kez yapılabilir” diye konuştu