YEREL HABERLER - 21 Mart 2012 Çarşamba 15:37

CEVDET AKAY YENİDEN TÜMBİAD GENEL BAŞKANI

A
A
A
CEVDET  AKAY YENİDEN TÜMBİAD GENEL BAŞKANI

İstanbul`da kurulu bulunan Tüm Bürokratlar ve İş Adamları Sosyal Dayanışma Derneği (TÜMBİAD) olağanüstü genel kurul toplantısında mevcut Başkan Cevdet Akay yeniden başkanlığa seçildi. İstanbul Nakkaştepe Bridge Restaurant`ta düzenlenen ve birçok ünlü işadamı, bürokrat ve öğretim üyelerinin yanı sıra AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara ve CHP İstanbul Milletvekili Faik Tunay`nın da katıldığı toplantıda ortak görüş olarak STK`ların ülkenin gelişmesinde ve ilerlemesinde sevgi ve saygı çerçevesinde önemli bir yerde olduğunu vurgulandı. Yapılan Genel Kurul sonucunda mevcut başkan Cevdet Akay ikinci kez Genel Başkan olarak seçilirken, kongre sonrası yaptığı konuşmada, TÜMBİAD`ın bürokrat iş adamları ve akademik camiayı bir araya getiren çok önemli bir kuruluş olduğunu ve bundan böyle ülkemizin genel menfaatlerine ve kalkınmasına yönelik projeleri ve sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirmeye devam edeceğini belirtti. Cevdet Akay Başkanlığındaki TÜMBİAD Yönetimi ise şu isimlerden oluştu: ``Başkan Vekilliklerine Hüseyin Avcı, Hasan Ali Cesur ve Alaattin Bayraktar, Başkan Yardımcılıklarına Muhammed Taha Gergerlioğlu, Yunus Can, Erol Aykut, Hayri Ülgen, Şenol Ercan, Prof. Dr. Mehmet Akalın ve Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, Genel Sayman Veysel Sunman, Genel Sekreter Prof. Dr. Aynur Aydın Çoşkun, Basın Sözcüsü Prof. Dr. Ertaç Ergüven, Yerel Yönetimler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vecdet Öz, Edebiyat Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Fahamettin Başar, Tarih Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Nihat Öztoprak, Eğitim Komisyonu Başkanı Porf. Dr. Cemal Yıldız, Bilim Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Erhan Afyoncu, Spor Komisyonu Başkanı Tamer Taşpınar, Organizasyon Komitesi Başkanı Mehmet Ersoy, Deprem Komisyonu Başkanı Mustafa Sabri Odabaşı, Yatırımcılar Komisyonu Başkanı Dr. Hüseyin Güzder, İş Adamları Komisyonu Başkanı Süleyman Memişoğlu, Sağlık komisyonu Başkanı Reşad Bahad, Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Hasan Sazcı, Kadın Komisyonu Başkanı Hatice Pekesen, Ege Bölgesi Koordinatörü Necip Nasir, Turizm Komisyonu Başkan Yardımcısı İsmail Şahinkaya, Gençlikten Sorumlu Komisyon Başkanı Musa Kumbaroğlu, Ulaşım Komisyonu Başkanı Erkan Arıkan, Ulusal ve Uluslar Arası Strateji Araştırma Merkezi Başkanı Mahmut Konukoğlu, Genel Danışmanlar Can Çobanoğlu ve Asuman Karaşabanoğlu, Çevre Komisyonu Başkanı Ahmet Turfanda.``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Otizmli genç bakımevinde ilaç zehirlenmesiyle öldü Beylikdüzü’nde bir bakımevinde kalan 21 yaşındaki genç ilaç zehirlenmesiyle öldü. Gencin annesi Dilek Barut, "Otopsi sonucu yeni çıktı. İlaç vermişler öyle ölmüş. Tamamen ihmalleri var. İlaç verip odaya bırakmışlar hiçbir şekilde bakılmamış. Ne varsa ne yoksa tamamen açığa çıksın istiyorum" dedi. Adli Tıp Kurumu raporunda da çocuğun ölüm sebebinin ilaç zehirlenmesi olduğu ifade edildi. Olay, 22 Kasım 2024’te Beylikdüzü’nde bulunan bakımevinde yaşandı. İddiaya göre, bakım evinde fenalaşan 21 yaşındaki Uğur Yıldırım sinir krizi geçirdi. Bakımevi görevlileri sakinleşmesi için anne Dilek Barut’u görüntülü aradı. Görevliler telefonu kapatıp iddiaya göre Yıldırım’a ilaç verdi. İlaç içtikten bir süre sonra fenalaşan genç özel bir hastaneye kaldırıldı. Yıldırım hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Bakımevi yetkilileri de anne Dilek Barut’u arayarak oğlunun ölüm haberini verdi. Ölüm haberini alan acılı aile hastaneye geldi. Anne fenalaştı. Acılı aile polis ekiplerine şikayette bulunarak savcılığa başvurdu. Adli Tıp Kurumu raporunda da çocuğun ölüm sebebinin ilaç zehirlenmesi olduğu ifade edildi. Çocuğu ziyarete gittiğinde vücudunda morluklar olduğunu gördüğünü ifade eden Anne Dilek Barut, oğlunun ölümüne sebep olanların bir an önce yakalanmasını istiyor. Anne Dilek Barut," Çocuğum otizimliydi bakım evinde kalıyordu. 21 yaşında. 5 ay önce vefat etti. Otopsi sonucu yeni çıktı. İlaç vermişler öyle ölmüş. İlaç zehirlenmesi var. Tamamen ihmalleri var. İlaç verip odaya bırakmışlar hiçbir şekilde bakılmamış. Ne varsa ne yoksa tamamen açığa çıksın istiyorum. Olayın olduğu güne dair kamera görüntüsünü silmişler. Hiçbir şekilde o gün ne oldu bilmiyoruz. Sadece çocuğumun krizi geçirdiğini akşamında da bana öldüğünü söylediler. İlaç verildiğini onlar söylemedi otopsi sonucunda yazıyor. Hiçbir şekilde bakım eviyle görüşmedim şuan dava sürecinde olurda bir sıkıntı oldu diye ben görüşmek istemedim. Onlarda hiçbir şekilde beni aramadılar. Suçları olmasalardı bir şekilde arar başınız sağ olsun derlerdi. Sadece bana 5 ay önce cenaze haberini verdikleri gün görevli ile görüştüm. Sonra hiçbir şekilde onlardan haber almadım. 22 Kasım 2024’te akşam 20.00’da bana haber verildi. Ama öğle saatlerinde kriz geçirdiğini biliyorum. Öğle saatlerinde ilk önce kriz geçirdi o zaman görüntü arama yaptılar. 30 saniye sürdü. Ben çocuğumu 30 saniye içinde 3 saniye zor gördüm. Çünkü telefonu attı kötü durumdaydı. Beni görür biraz sakinleşir diye aramışlar. Sonrasında müdahale edeceğiz dendi ve bana dönüş yapılmadı. Çocuğun kriz geçmiş mi geçmemiş mi diye. Ben de geçti diye düşündüm" diye konuştu. "Onlar daha kötü müdahalede bulundular" Çocuğunun iyi bakılması için bakımevine verdiğini fakat orada daha kötü bakıldığını ifade eden anne Barut, "İfadelerine göre akşam 17.41 gibi fenalaşmış ambulans çağırmışlar. Ambulans geç gelmiş. Bilinci kapalı şekilde özel hastaneye götürülmüş. Neden devlet hastanesine götürülmemiş. Bakımevinde kalanlar normalde özel hastaneye götürülmüyordu. Devlet Hastanesine götürülüyordu. Yaşarken niye götürülmüyor da ölürken götürülüyor. Amaç olayın üstünü kapatmak mı? Bundan dolayı da ben şüpheliyim. Sinir krizleri geçiriyordu. Ben zapt edemeyecek durumdaydım. Bakım merkezine 5 yıldır vermiştim ama bu bakım merkezi değildi. 5 yılda 5 bakımevi değiştirildi. İlk verdiğimde 16 yaşındaydı. Çocuğum çok kriz geçiyordu. Kirada oturuyordum. Yalnız başına yaşayan bir anneydim. Kendim baş edemedim bakamadım. Vermek istemedim ama mecbur kaldım. Orda daha iyi bakılır belki, ben bir şey yapamıyorum. Bilinçsizim çünkü diye düşündüm. Fakat onlar daha kötü müdahalede bulundular" ifadelerini kullandı. "Engelli çocuğum var diye kabul etmeyenler oldu, ben mecbur kaldım" Oğlunu bakım evine vermeye mecbur kaldığını ifade eden Dilek Barut, "Çocuğu hiç iyi görmedim. Hep vücudunda darp izleri hep bir yaralar. Gidip görüyordum. Haftada bir 10 günde bir, en geç 15 günde bir mutlaka gidip görüyordum. 15 günde gitme sebebim de benden sonra hiçbir şekilde alışmadı, hep üzülüp ağlıyordu. Ben de onu üzmemek için 15 günde bir diyordum. Yoksa daha sık gitmek istiyordum. 21 yaşındaydı. Kira vermediler evden attılar imza topladılar. Çocuğu kriz geçiriyor diye. Kiralık ev için aradığım zaman engelli çocuğum var diye kabul etmeyenler oldu. Ben mecbur kaldım. Bir tane daha oğlum var şu an 17 yaşında. Eşimden o zaman ayrıydım. Şu an evliliğim var ama başka bir kişiyle evlilik yaptım. Öyle yaşamak zorunda kaldım. Sürekli biraz düzelir onu alırım diye düşünüyordum. Fakat cenazesini alırım diye düşünmüyordum hiç" ifadelerini kullandı. "Suçlular bir an önce yakalansın istiyorum" Suçluların yakalanmasını istediğini belirten Barut, "Yargılama sürecine geçilmedi. 5 tane şüpheli var dosyada görünüyor. Savcı şüphelilerin ifadelerini aldı. Ama otopsi sonucunu yeni öğrendi savcı 3 gün oluyor. Bundan sonra nasıl bir yargılama sürecine geçer bilmiyorum. 5 şüpheliden biri merkezin müdiresi, bir tanesi sağlıkçı diye görünüyor. Ama onun sağlık eğitimi almadığını basit düz lise mezunu olduğunu duydum. Böyle bir bilgim var. 3 de bakım personeli sanırım. Suçlular bir an önce yakalansın istiyorum. 5 aydır kuruma hiçbir şekilde müdahale edilmedi. Orada hala hastalar var. Hala işlem yapılıyor hala hiçbir şey olmamış gibi devam ediliyor. Bir işlem yapılsın istiyorum ki diğer çocuklar zarar görmesin. Zaten bizden sonra bir genç daha öldü. Onun otopsi raporu yok. Ona doğal ölüm yazılmış ama bakımsızlıktan ona zatürree geçirmiş hastaneye benim çocuğum ölmeden 3 gün önce kaldırılmış. Hastanede 12 gün kalmış sonra ölmüş onun için doğal ölüm yazmak zorunda kalmışlar. Onda da morartı izleri var. Orda bir çok çocuğun vücudunda morartı izleri var maalesef. Çevrede şiddet uyguladıklarına dair bir görüntü çekilmişti. O görüntü gösterilmişti zaten. Biz de soruşturduğumuz zaten çevredekiler bu iddiaların asılsız olmadığını gerçeklik payı olduğunu söylüyor. Bize peşini bırakmamamız söyleniyor. Sürekli sesleri duyup oradan taşınanlar bile varmış" dedi
İstanbul Depremi en çok hisseden ilçelerden Büyükçekmece’de 33 yıllık binada kentsel dönüşüm İstanbul’da meydana gelen deprem kentsel dönüşüm önemini bir kez daha gündeme getirdi. Depremi en çok hisseden ilçelerden Büyükçekmece’de yürütülen dönüşüm çalışmaları kapsamında 33 yıllık 8 bloğun yıkımı geçekleştirildi. İstanbul Silivri açıklarında 23 Nisan günü meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından gözler yeniden hasarlı ve yıkılma riski taşıyan binalar çevrildi. Depremin en çok hissedildiği ilçelerin başında gelen Büyükçekmece’de düşük beton kalitesi ile yıkılma riski taşıyan 33 yıllık bina 8 bloklu 80 bağımsız konutun kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında bugün yıkımı tamamlandı. Bina sakinleri kentsel dönüşüme giren binalarının merdivenlerinde depremden sonra beton dökülmesi ve çatlaklar oluştuğunu söyledi. "Sadece Büyükçekmece değil, İstanbul çok önemli" Yıkım çalışmalarını yerinde denetleyen Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, artçı depremlerin zaman zaman devam ettiğini ifade ederek, "Deprem fırtınası devam ediyor. Yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Büyükçekmece değil sadece İstanbul çok önemli. Her açıdan çok önemli. Büyükçekmece’de kentsel dönüşümü 2004’ten bu yana başlatmış ve koşar adım giden bir ilçeyiz. Eğer biz Büyükçekmece merkezde 55 binden fazla konutu 10 yıllık süre içerisinde kentsel dönüşüme tabii tutup yenilemeseydik o eski çürük dişleri ayıklamasaydık çok hasar görürdük can kayıpları olurdu. Depremin acı yüzünü bildiğimiz için yapmış olduğumuz çalışma ve zorluklarımızı bu depremden sonra biz bayram havası olarak gördük. Evet eziyet çektik, çok yorulduk. Vatandaş belediye müteahhit üçgeninde zorlandık imar planlarını çıkarmakta zorlandık ama sonuçta testimizi 3 gün önce depremle yapmış olduk. Toplam 79 konutu yıkıyoruz bugün. Dışarıdan baktığınız zaman bu binalar yeni gibi duruyor ama 1988 yılında yapılmışlar. Üstünde çizik dahi yok ama beton kalitesi c 35 olması gerekirken c 8 çıktığından dolayı bu binalar ve diğerleri yıktırılacak" dedi. "Her an tetikteyiz" Akgün, kentsel dönüşümle ilgili 20 yıllık tecrübesi olduğunu ve 50 yıldır belediyeci olduğunu ifade ederek, " Biz bu tecrübeyi 50 yılda edindik. Allah’a çok şükür vatandaşın burnu dahil kanamadı. Ya Kumburgaz Sahil’inde deprem gücü yüksek olsaydı yazın oradaki insanlar ne olacaktı. O bölgedeki imar planımızı 15 yıldan bu yana çıkaramadık. Ben sadece Büyükçekmece olarak bakamam bu işe. 16 milyon İstanbullu bizim her şeyimiz. Bütün ilçelerimiz denize sahile yakın ilçelerde beklenen büyük deprem olduğunda çok hasar alacağız. Milyona yakın insan kaybedeceğiz. Her an tetikteyiz" diye konuştu. "Tam zamanında bir dönüşüm oldu" Kentsel dönüşüme giren binada oturan Bekir Kahraman, " Tam zamanında bir dönüşüm oldu. Merdivenlerden hasarlar vardı. Can kaybı olabilirdi belki de boş olduğu için olmadı bina" dedi. "Hasarlı bir evdi" Dönüşüm yapıldığı binada oturan evlerinin 33 yıllık olduğunu söyleyerek, "Hasarlı bir evdi. Bir an önce çıktığımız için şükrediyoruz. Merdivenler dökülmüş hep. Herkes çıktı, kiraya taşındık. Bir zarar yok çok şükür. Yerinde bir karar oldu" ifadelerini kullandı.