GÜNDEM - 28 Eylül 2024 Cumartesi 08:57

Osmanlı mirası ’beledi dokuma’, Tire’den dünyaya açılıyor

A
A
A
Osmanlı mirası ’beledi dokuma’, Tire’den dünyaya açılıyor

İzmir Tireli genç girişimci Nurefşan Yaykal, Osmanlı’dan bugüne uzanan 5 asırlık tarihi bir öyküyü, beledi dokuma sanatını yeniden canlandırarak küresel pazarlara taşıyor. Padişah kaftanlarında da kullanılan beledi dokuma sanatını dedesi ve annesinden öğrenen Yaykal, aynı zamanda düzenlediği kurslarda bu kültürel mirası gelecek kuşaklara aktarıyor.



En eski pamuklu dokumalardan biri olan beledi dokumanın temelleri 16. yüzyıla dayanıyor. Tarihi kayıtlarda bu dokuma türüne Tire ve Bursa’da rastlanıyor. Osmanlı’da padişah kaftanlarında da kullanılan tescilli "Tire Beledi Dokuması", son ustalardan Saim Bayrı’nın torunu Nurefşan Yaykal’ın 6 yıl önce kurduğu atölyede yaşatılıyor.



1908 tarihli Aydın Vilayeti Salnamesine göre ilçede 60 el tezgahı bulunurken, teknolojinin gelişmesi ve diğer dokuma türlerine göre daha zor öğrenilmesi nedeniyle hem usta hem tezgah sayısı hızla azaldı. Tire’de belediye ve ticaret odasının girişimleri sonucu bu dokuma türü, geçen yıl Türk Patent ve Marka Kurumunca "Tire Beledi Dokuması" ismiyle tescillendi.



Beledi dokumaları 24 çerçeveye, 16 ya da 13 pedalla kumanda edilebilen tezgahlarda dokunuyor. Bu tezgahlarda ortaya çıkan dokuma, çok dayanıklı olmasıyla dikkati çekiyor. Kıyafetin yanında çanta, ayakkabı, döşeme ve perdelik olarak da kullanılıyor.



Kültür mirasını torun yaşatıyor


Son beledi ustalarından 88 yaşındaki Saim Bayrı’nın torunu Nurefşan Yaykal da 6 yıl önce bu kültürü yaşatmaya çalışanlardan biri olmak adına kolları sıvadı. Dokuma sanatına dedesiyle başlayan ve annesiyle devam eden Yaykal, bu profesyonel sanatı yeni bir boyuta taşımaya karar vererek kendi atölyesini açtı. Atölyede kişiye özel ceket, çanta, kravat ve seccade gibi ürünler tasarlayan Yaykal, beledi dokumanın tanıtımı ve daha geniş kitleler tarafından öğrenilmesi için modern ürünler tasarlayıp, farklı projeleri hayata geçiriyor. Yaykal, özellikle dokumada kullanılan iplikler ve desenlerde yenilikler yaparak, beledi dokumanın farklı şekillerde de kullanımını amaçlıyor. Akademisyenlerle iş birliği yaparak modern tekstil anlayışı ile geleneksel beledi dokumayı orijinalliğini bozmadan harmanlıyor. Bu çalışmalar, hem yerel hem de uluslararası arenada büyük ilgi görüyor. Beledi dokumanın sağlamlığı ve çok yönlü kullanımı sayesinde, özellikle mobilya döşemesi, ev tekstili ve moda dünyasında büyük bir potansiyelin oluştuğu belirtiliyor.



Ürünleri, resmi kurumlar ve Tire Ticaret Odasının desteğiyle sosyal medyadan da tanıtarak sattığını anlatan Nurefşan Yaykal, el emeği bu değerli ürünleri daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Yaykal, “Ürünlerimiz çok ilgi görüyor, çünkü el emeği ve zahmetli bir süreçten geçiyor. Şimdi internette dünya genelinde bu tarz ürünlerin rağbet gördüğü bir sitede ürünleri sergileyip pazarlıyorum. Beledi dokuma sanatının beşinci kuşak ustası olmak benim için büyük bir sorumluluk. Tire Beledi Dokuması, bu ilçeyle özdeşleşmiş bir kültürel miras. Yalnızca burada yaşatılıyor. Tire’nin adı bu dokuma sanatıyla yükselecek. Hedefim, bu sanatı tüm dünyaya duyurmak.” dedi.



Osmanlı mirası ’beledi dokuma’, Tire’den dünyaya açılıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda asırlardır çekiç sesleri susmuyor Tarihi ve kültürel yapısıyla dikkat çeken iller arasında yer alan Gaziantep’te, yaklaşık 5 asır önce inşa edilen ve günümüzde halen canlılığını koruyan tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda çekiç sesleri, ustalarına huzur veriyor. Gaziantep’te yaklaşık 5 asır önce inşa edilen ve asırlardır çekiç seslerinin hiç susmadığı tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda bakır ustaları tarafından el emeğiyle ve bin bir zahmetle bakır işlemeleri yapılmaya devam ediyor. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de halen canlılığını koruyan ve çekiç seslerinin hiç susmadığı tarihi çarşı, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini de çekiyor. Şehrin en eski çarşılarından olan ve kentte 500 yıla aşkın bir geçmişe sahip olan bakır işletmeciliğinin günümüzde de devam ettiği çarşıda, bakır ustaları tarafından halen bakır işlemeciliği yapılıyor. Birçok esnafın üretim yaptığı Bakırcılar Çarşısı’nda bakır ustaları, zamana inat çarşıda çekiş seslerini susturmamak için büyük emek harcıyor. Tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda dinmeyen çekiç sesleri kimi ustalar için enstrüman sesi gibi gelirken kimi ustalar için de günün verdiği yorgunluğu giderici olarak görülüyor. Çarşıyı gezmeye gelen yerli ve yabancı turistlerin de yoğun ilgisiyle karşılaşan bakır ustaları, müziğe tercih ettikleri çekiç sesleri ve turistlerin ilgili bakışları altında gün boyu bakıra şekil veriyor. Gaziantep’te geçmişi yüzyıllar öncesine kadar dayanan ata mesleği bakırcılık mesleğini günümüzde de devam ettirdiklerini belirten çarşı esnaflarından Muhammed Mustafa Kerhizli, bakıra şekil verirken bakırdan çıkan sesin kendilerine huzur verdiğini söyledi. “Çarşımız turistlerin de ilgisini çeken bir çarşıdır” Bakırcılar Çarşısı’nın 500 yıllık tarihi bir çarşı olduğunu belirten Kerhizli, “Çarşımızda sedef kakma ve bakır işlemeceliği gibi el sanatları yapılmaktadır. Bakır eşyalar bu çarşıda ve bu çarşıdaki mağazalara ait imalathanelerde hazırlanıyor. Çaydanlık, sürahi ve tepsi gibi bütün bakırlar el işlemesi ile yapılıyor. Çarşımız turistlerin de ilgisini çeken bir çarşıdır. Gaziantep’e gelenler mutlaka Bakırcılar Çarşısı’nı gezmeden başka bir yere gitmiyor” dedi. “1982 yılından beri bu çarşıda hizmet veriyorum” Gün boyu bakıra şekil veren çekiçten çıkan sesin kendilerini rahatsız etmediğini, aksine çekiç sesiyle huzur bulduklarını ifade eden bakır ustası Mesut Keklik, “Çarşımız şu anda tam gezilecek yer oldu. Çarşımız aynı zamanda turistik bir mekana dönüştü. 1982 yılından beri bu çarşıda hizmet veriyorum. Çekiç sesi kesilirse o zaman huzursuz oluruz. Çekiç sesinin olması bizi mutlu ediyor. Çekiç sesinin olması çalışmanın ve üretimin olduğunu gösteriyor. Çekiç sesi durdu mu üretim yoktur demektir. Biz çekiç sesine alışmışız” şeklinde konuştu. Zahmetin, emeğin ve alın terinin işareti olan çekiç sesleriyle motive olduklarını belirten Mehmet Vakıf Durgun da 500 yıllık tarihi Bakırcılar Çarşısı’nda bakıra şekil verdiklerini ifade etti.
Rize Rize-Antalya arasında uçak seferi konulacak Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Rize-Artvin Havalimanında yüzde 89 oranında doluluk oranına ulaşıldığını belirterek “Rize’den her hafta 72 sefer var. Havayolu şirketlerine yüzde 90 doluluğa ulaştığınızda o bölgeye ilave hat planlayın diyoruz. Rize de tam bu eşikte” dedi. Havalimanının açıldığı tarihten bu yana 15 bin 954 uçak trafiğine ve 2 milyon 400 bine yakın yolcuya hizmet verdiğini ifade eden Bakan Uraloğlu, “Rize-Antalya seferleri gündemimizde. Ekim ayı başında havayolu şirketleriyle bir araya geleceğiz. Bu talepleri karşılamaya çalışacağız” diye konuştu. ÇAY TV’de katıldığı televizyon programında konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Rize’deki ulaştırma ve altyapı projelerini değerlendirdi. Rize Artvin Havalimanı hakkında soruları yanıtlayan Bakan Uraloğlu, Türkiye genelinde 600 civarında uçak bulunduğunu kaydederek 58 havalimanından dünyada 347 noktaya sefer düzenlediklerini ifade etti. Uraloğlu, “Havalimanlarına düzenlenecek seferlerde birkaç kriter var. Bir tanesi arz talep meselesi; bizden izin isterler biz de o izni veririz. Türkiye’de Cumhurbaşkanımızın talimatıyla vatandaşlarımız daha çok uçsun diye biz yurt içi uçuşlarında tavan fiyat uygulaması yaptık. Şu anda bir uçağın yüzde 80’inine kadar olanına kadarı 2 bin 500 liradan yükseğe satamaz hiçbir operatör. Yüzde 20’sini de 4 bin liraya kadar satabilir. Businesslar buna dahil değildir" ifadelerini kullandı. “Rize ve Trabzon havalimanları birbirinin yedeği değildir" Uçuş seferlerini haftalık olarak değerlendirdiklerini kaydeden Bakan Uraloğlu, “Rize’den her hafta 72 sefer var. Doluluk oranlarına baktığımızda yüzde 86 ile yüzde 89 arasında. Bu iyi bir oran. Biz yüzde 90 doluluğa ulaştığınızda o bölgeye ilave hat planlayın diyoruz. Rize de tam bu eşikte” dedi. Ordu-Giresun, Trabzon, Samsun ve Rize-Artvin Havalimanlarının birbirine zararı değil, katkısı olduğunu vurgulayan Bakan Uraloğlu, “Rize’de birçok sefer iptalinin olduğu ve Trabzon’a yönlendirildiği ile ilgili gündem oldu. Özellikle zamanında kalkışlar noktasında Rize’nin Trabzon’dan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Rötarlar ve iptaller konusunda belirleyici olan esasında hava şartları. Rize ve Trabzon çok benzer şartları taşıyor. Birinde iptal edildiyse diğerinde devam eden azdır. Oradaki yedek havalimanı Erzurum’dur. Rize ve Trabzon havalimanları birbirinin yedeği değildir” şeklinde konuştu. Rize-Antalya Seferleri gündemde Rize-Antalya seferlerinin de gündemde olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, Ekim ayı başında havayolu operatörleriyle toplantı yapacaklarını belirterek, “Rize- Antalya uçuşları gündemimizde. Kış ve bahar planlarını için operatörlerle toplantı yapacağız. Bu talepleri karşılamaya çalışacağız.” dedi. Bakan Uraloğlu ayrıca İstanbul’a ek seferlerin konulması için çalışmaların başlatıldığını belirterek şu şekilde konuştu: “Havayolu şirketlerine doğrudan müdahalemiz olmamakla birlikte bu sektörün yöneticisi biziz. Bizim resmi olarak tavan fiyat uygulama yapılmasına yönelik hukuki bir yetkimiz yok. Operatörleri çağırıyoruz. Maliyetlerini alıyoruz. Cumhurbaşkanımıza da arz ederek tavan fiyat koyuyoruz. Burada bir otorite ortaya koyduk ve koymaya da devam edeceğiz. Önümüzdeki ayın başında havayolu şirketleri ile toplantı yapacağız. Kesinlikle kendi inisiyatiflerine bırakmayacağız. Biz fiyatları baskılayarak buraya getirdik.” Uraloğlu, Türk Hava Yolları’nın 2033 yılına gelindiğinde hali hazırda 460 olan uçak sayısının 813 olacağını kaydederek “O zaman çok daha rahat etmiş olacağız. Peyderpey bu artış gerçekleşecek. Bakın AJet ve Türk Hava Yolları kiralık uçak bulamıyorlar. Hatırlarsınız belki Ajet olayından aksamalar oldu diye çok eleştiri aldık. Dedik ki yurtdışı seferlerinden keseceksiniz. Sonrasında da Türk Hava Yollarından uçak takviyesi yaptılar ve şu anda Ajet düzene girdi.” ifadelerini kullandı. Bakan Uraloğlu, “Rize-Artvin Havalimanında açıldığı tarihten bugüne 15 bin 954 uçak trafiği gerçekleşti, 2 milyon 400 bine yakın yolcu seyahat etti. Yıllık olarak orada 1 milyon üzerinde bir yolcu hareketi var. 2 yıllık bir havalimanı için bu rakamlar çok iyi” dedi. "Rize Lojistik Limanı’nı 2026 yılında bitirmeyi planlıyoruz" Rize’ye son 22 yılda 133 milyar lira yatırım yaptıklarını kaydeden Bakan Uraloğlu, Rize İyidere Lojistik Merkezi hakkında, “Biz 2071’e bakan bir ufukla bakıyor ve ona göre planlamalar yapıyoruz. Biz burayı 2026 yılında bitirmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda üstyapı çalışmaları hakkında da kafa yormaya başladık” dedi. Samsun’dan Sarp’a Hızlı Tren çalışmalarını başlattıklarını da kaydeden Uraloğlu, “Muhtemelen önümüzdeki ay Ankara-Çorum arasının ihalesini yapacağız. Biz bunu hayata geçirdiğimiz zaman Doğu Karadeniz’deki 5 milyonun üzerindeki nüfusa hem yolculuk anlamında hem yük anlamında hitap edeceğiz” diye konuştu. "İkizdere-Ovit Tüneli arasındaki 19 kilometrelik kesimin ihalesi bu sene içerisinde yapılacak İkizdere ile Ovit Tüneli arasındaki 19 kilometrelik kesimin ihalesini bu sene içerisinde yapmayı hedeflediklerini belirten Bakan Uraloğlu, “Kırık Tüneli de Türkiye’deki kara yolu tünellerinin en zoru. Bir günde 20 santimetre ilerlediğimiz yerler var. Burası 35 kilometrelik Gölyurt Dağı’nı kısaltıyor. Muhtemelen 2026 yılını bulacak. Devamında da 3 kilometreye yaklaşan Dallıkavak Tüneli var. Burayı da inşallah önümüzdeki sene hizmete açıyoruz.” şeklinde konuştu. "Salarha Tüneli’nden açıldığı günden bu yana 7 Milyon 610 bin araç geçti" Salarha Tüneli’nin açıldığı günden bu yana 7 milyon 610 bin araç geçtiğini ifade eden Bakan Uraloğlu, “Yolu da yaklaşık 11 kilometre kısaltmıştır. Zamandan ve akaryakıttan ortalama 433 milyon lira, karbon emisyonundan da 7 bin 604 tasarruf sağlamışız.” dedi. Bakan Uraloğlu devam eden diğer çalışmalar hakkında da bilgi vererek, “Pazaryolu Caddesi bin 100 metre. Orada yerleşim var, altta bir dere var, mevcut yol var ve orayı dik kesen bir cadde var. Orada finale doğru gidiyoruz” açıklamasında bulundu. Rize Şehir Hastanesi’nin dolgusunun Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapıldığını ifade eden Bakan Uraloğlu, “Karadeniz de yaşanan fırtınalar sonucunda iklim değişikliği konusunda ciddi tespitlerimiz oldu. Aylar süren deneyler sonucunda oraya ne yapmamız gerektiğine karar verdik. Biraz daha tahkimatı denize doğru ilerleteceğiz ve hastanenin etkileneceği yeri tamamen koruma altına almış olacağız. Bunu Sağlık Bakanımızla görüştük. Kararını verdik ve onunla ilgili çalışmayı başlatacağız. Hastane inşaatına engel olmayacak, hastane inşaatı zaten devam ediyor" dedi.