SAĞLIK - 27 Kasım 2024 Çarşamba 09:16

Kavanoz açamıyorsanız osteoporoz riskiniz artmış demektir

A
A
A
Kavanoz açamıyorsanız osteoporoz riskiniz artmış demektir

Uzm. Dr. Müge Yetener, el kavrama gücünün kas fonksiyonunu ve genel fiziksel kapasiteyi değerlendirmede temel bir ölçüt görevi gördüğünü söyledi. El kavrama gücünün yalnızca genel kas gücüyle ilişkili olmadığını belirten Yetener, “Ellerinizde, bileklerinizde ve ön kollarınızda tuttuğunuz güç, ne kadar sağlıklı olduğumuz hakkında çok şey söyler. Bir alış-veriş torbası taşımak, kavanoz açmak, bez sıkmak, kalem tutmak gibi eylemlerde devreye girer. Eğer bir kavanozun kapağını açamıyorsanız osteoporoz riskiniz artmış olabilir. Kavrama gücü doğal olarak 50 yaş civarında ve hatta belki daha erken azalmaya başlar, kavrama güçlerini koruyan kişiler daha yavaş yaşlanır. El egzersizleri kavrama gücünü artırabilir. Bu gücü artırmak için tenis topunu, ıslak havluyu sıkmayı, barfiks çubuğuna asılmayı, parmakları sıkıştırarak ağırlık kaldırmayı ve yürürken dambıl taşımayı öneririm.” dedi.


Acıbadem Bayraklı Tıp Merkezi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı ve Fonksiyonel Tıp Uygulayıcısı Dr. Müge Yetener el kavrama gücünün tıbbı değerlendirmedeki önemine dikkat çekti. Kavrama gücünün, elinizin, bileğinizin ve ön kol kaslarınızın bir nesneyi kavramak için ne kadar kuvvet uygulayabileceğini ifade ettiğini kaydeden Uzm. Dr. Yetener, şöyle konuştu: “Geleneksel olarak ilk tıbbi değerlendirmeleri nabız, kan basıncı, sıcaklık ve solunum hızı gibi temel fizyolojik belirteçler oluşturur. Bu ölçümler hastaların sağlığına dair temel bir bakış açısı sunarken, kiloyla ilgili endeksler (vücut kitle indeksi, bel çevresi), kas-iskelet sistemi gücü göstergeleri (özellikle el kavrama gücü) ve vücudun oksijen satürasyon durumu gibi parametreler de değerlendirmeye katıldı. Bu ölçümlerin çekiciliği, uygulamayı kolaylaştırmaları ve invaziv olmamalarıdır. Ayrıca, COVID-19 pandemisinin ortaya çıkması, hiperglisemi insidansının artışını ön plana çıkardı ve kan şekeri ölçümünün yeni bir hayati belirti olarak tanınmasına neden oldu. El kavrama gücü, kas fonksiyonunu ve genel fiziksel kapasiteyi değerlendirmede temel bir ölçüt görevi görür. El kavrama gücü, yalnızca genel kas gücüyle yüksek oranda ilişkili olmakla kalmayıp aynı zamanda birden fazla kronik hastalık ve ölüm riskini doğru ve güvenilir şekilde tahmin eden basit ve düşük maliyetli bir güç ölçüm yöntemidir.“



"Kavrama güçlerini koruyan kişiler daha yavaş yaşlanır"


Uzm. Dr. Yetener, kavrama gücünün, her yaştan yetişkinde, kas gücü, kas kütlesi, kemik mineral yoğunluğu ve beslenme durumunun güvenilir bir öngörücüsü olarak ele alınabileceğini söyledi. Yaşlı yetişkinlerde, kavrama gücünün canlılığın bir göstergesi ve fiziksel ve zihinsel işlevlerdeki düşüşün doğru bir öngörücüsü olarak kullanıldığını ifade eden Uzm. Dr. Yetener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Araştırmalar, kavrama gücündeki düşüşü kalp hastalığı, kronik akciğer hastalığı, obezite, artrit, bilişsel bozukluklar, depresyon, osteoporoz, Tip 2 diyabet ve bazı kanserler dahil olmak üzere bir dizi olumsuz sağlık sorunuyla ilişkilendirirken, ameliyat sonrası komplikasyon olasılığının, ameliyat sonrası iyileşme süresinin ve ölüm oranının bir öngörücüsü olduğu da bulundu. Bir gösterge olabilmesine rağmen, kavrama gücü tek başına bir semptom olarak ele alınmamalıdır. El egzersizleri kavrama gücünü artırabilir. Bunlar arasında tenis topunu, ıslak havluyu sıkmak, barfiks çubuğuna asılmak, parmakları sıkıştırarak ağırlık kaldırmak ve yürürken dambıl taşımak yer alır. Kavrama gücü yalnızca bir kavanoz kapağı açarken, ağırlık kaldırırken veya tenis gibi bir spor yaparken önemli değildir, genel sağlık ve refahımızın da bir yansımasıdır. Araştırmalar kavrama gücünün kan basıncından daha iyi bir kalp sağlığı ve uzun ömür göstergesi olabileceğini öne sürüyor. Yine yapılan araştırmalar kavrama gücü ile kemik mineral yoğunluğu/osteoporoz arasındaki eş zamanlı bir ilişki bulunduğu gibi, kavrama gücü ile kırıklar arasında da ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Yapılan 11 çalışmanın tümü, el kavrama gücünde azalma ile kalça kırıkları insidansı arasında bir ilişki olduğunu doğruladı. Ellerinizde, bileklerinizde ve ön kollarınızda tuttuğunuz güç, ne kadar sağlıklı olduğumuz hakkında çok şey söyler. Ellerinizde ve kollarınızda güç kaybediyorsanız ve bu nedenle daha zayıf bir kavramaya sahipseniz, bunun tüm vücudunuzda gerçekleştiğinin bir göstergesidir. Zayıf kavrama gücünün, aynı zamanda kronik hastalıklar için daha yüksek riskin bir uyarı işareti olarak görülüyor. Bunun bir nedeni de, kas kütlesinin azalmasının egzersiz yapmayı zorlaştırması, hareketsiz bir yaşam tarzına ve daha yüksek güçsüzlük riskine yol açmasıdır. Çalışmalar, iskelet kasının bağışıklık fonksiyonunu ve insan vücudundaki inflamasyon derecesini doğrudan düzenleyebileceğini gösteriyor. Bu nedenle, kas gücü, kronik inflamasyon ve bağışıklık fonksiyonu arasındaki ilişki tek yönlü değildir. Son yirmi yıldır iskelet kası sadece bir motor organ olarak değil, immünomodülatör (bağışıklık sistemini daha etkili çalışacak şekilde değiştiren ilaçlar) özelliklere sahip özel bir organ olarak tanınmaya başlandı. İyi beslenmek, yeterli protein almaya odaklanmak ve tüm vücudunuzu çalıştırmak yaşlanma sürecini yavaşlatmak için önemlidir.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta karlı dağları aşan paletli ambulanslar hastaların derdine derman oldu 112 Acil Sağlık ekipleri, Bayburt’ta kar, tipi ve dondurucu soğuklara rağmen paletli ambulanslarla kırsalda yaşayan vatandaşlara ulaşıyor. Bayburt İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri kış aylarının çetin geçtiği Bayburt’ta, tam donanımlı paletli ambulanslar ile yüksek rakımlı köylerde yaşayan vatandaşlara ulaşmak için zaman zaman 1,5 metreyi bulan karlı yolları aşarak hizmet vermeye devam ediyor. Sağlık çalışanları, kent ve ilçe merkezlerinin yanı sıra kırsal kesimde yaşayan vatandaşlara da her türlü hizmeti sunmak için soğuk hava ve tipiye rağmen kilometrelerce yol kat ediyor. Ulaşımı zor ve yolları kardan dolayı kapalı olan kırsal kesimlerde ikamet eden vatandaşların imdadına ise paletli ambulanslar yetişiyor. Yoğun kar yağışlarının ardından kardan tamamen kapanan köy yollarında ilerlemekte zorluk çeken 112 ekiplerine ise özel idare ekipleri yardım ediyor. Bazı zamanlar adeta greyderlerin arkasında bir gölge gibi ilerleyen paletli ambulanslar, vatandaşlara en etkili ve en hızlı hizmeti sunmak için karlı dağ yollarını aşıp hastalara ulaşıyor. Demirözü ilçesine bağlı Yakupabdal köyünde yaşayan KOAH hastasına da oksijen cihazının bozulduğu bilgisi 112 Acil Çağrı Hattı’na verilmesi üzerine harekete geçen sağlık ekipleri paletli ambulansla vatandaşı güvenli bir şekilde evinden alarak Devlet Hastanesi’ne sevkini gerçekleştirdi.
İstanbul İnat uğruna ayrılmışlardı, 2’nci nikahları hastanede kıyıldı, 65 yaşındaki gelin çiçek atma hayalini de gerçekleştirdi Uzun yıllar evli kalan 76 yaşındaki Ali Gezer ve 65 yaşındaki Meryem Gezer inat uğruna boşanmalarının ardından hastane odasında yeniden dünya evine girdi. İlk evliliği sırasında çiçeği olmadığını söyleyen Gezer’in hastane odasında çiçeğini sağlık çalışanlarına attığı anlar renkli görüntüler oluşturdu. Meryem Gezer, “Memlekette yaşayacağım’ dedi, çocuklar burada gitmem dedim, küstük, ayrıldık. Eşim 1997’de kalp ameliyatı olunca doktora ‘Benim kalbimi verin’ dedim, o kadar çok sevdim. Ayrılıkta çok kızdım ama bu halini görünce ciğerim parçalandı. Çiçek atmamıştım şimdi o eksiklik gitti” dedi. 76 yaşındaki Ali Gezer, yıllar önce evlendiği 65 yaşındaki Meryem Gezer ile edinilen bilgiye göre zaman içinde çocuklarının yaşadığı İstanbul’da mı yoksa Sivas’ta mı yaşayacakları üzerine sürekli sorun yaşadı, inatlaşan çiftten geri adım atan olmayınca çift 2019 yılında boşandı. Çiftin hikayesi ise akıllara turşunun limonla mı yoksa sirke ile mi yapıldığı konusunda tartışan, sonrasında boşanan çift ve çocuklarının yaşamını anlatan başrollerinde usta oyuncular Münir Özkul ve Adile Naşit’in olduğu Neşeli Günler filmini getirdi. Yaşlı çift, ayrı geçirdikleri zaman içerisinde yeniden evlenmeyi düşünseler de bir türlü bir araya gelemedi. Geçtiğimiz aylarda ise evlenmeye karar vererek 25 Kasım’a nikah günü aldılar ancak Ali Gezer, akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Yatışı yapılan Gezer’in nikah günü de hastanede olacağı anlaşılınca aile nikah memuru ve hastane yönetimiyle irtibata geçti. Başhekim Prof. Dr. Nurettin Yiyit ve ekibi memnuniyetle nikaha ev sahipliği yapacaklarını iletince çiftin nikahı hastanede planlandı. Yıllar önce atamadığı çiçeği hastanede odasında sağlık çalışanlarına attı Beyaz eşarbını takıp, krem rengi yeleğini giyerek hastaneye gelen Meryem Gezer’in uzun yıllar hayat arkadaşlığı yaptığı Ali Gezer ile nikahı tedavi gördüğü hastane odasında kıyıldı. Meryem Gezer, ‘Ölüm ayırıncaya kadar evet’ derken Başhekim Prof. Dr. Yiyit’in ve aile yakınının şahitliğinde yeniden evlenen çift, hastalıkta sağlıkta sözünü de yeniden yaşattı. Hastane odasında kıyılan nikah ise renkli görüntüler oluşturdu. Yıllar önce nikahında çiçek atmadığını söyleyen Gezer’in nikah sonrası rengarenk çiçeğini sağlık çalışanlarına fırlattığı anlardaki mutluluğu ise kameraya yansıdı. “Ayrılıkta çok kızdım ama bu hali ciğerimi parçaladı” Geçmişte yaşadıkları anlaşmazlık nedeniyle ayrıldıklarını anlatan 65 yaşındaki Meryem Gezer, “Memlekette yaşayacağım, İstanbul kalabalık’ dedi, korona da vardı. Ben de çocuklar burada çalışıyor, torunlar, oraya gitmem dedim. Küstük, o istedi, ayrıldık. Ben ayrılmayı istemedim, yalvardım ama şimdi de kendi istedi. Yıllarımı geçirdim, onun bu hali beni çok yıprattı, çok üzülüyorum. 1997 yılında kalp ameliyatı olunca eşim, doktora ‘Benim kalbimi verin’ dedim. Ben o kadar çok sevdim. Gözümü açtım onu gördüm, küçük yaşta evlendim, bunları bir kalemde silip atamıyorsun. Evet, ayrılıkta çok kırıldım, kırgındım, kızdım ama bu halini görünce ciğerim parçalandı. Daha yakından ilgileneceğim için mutlu oldum. Gelinlik giydim, davullu zurnalı düğünüm oldu ama çiçek atmamıştım, o zaman çiçek yoktu ki gelinlerin eline veriyorlardı, kendileri alıp vitrine koyuyorlardı. Benim elimde çiçeğim de yoktu, köy yerine gelin giden ne olur o kadar, şimdi o eksiklik gitti” dedi. “Böyle beklemiyordum, çok mükemmel oldu" Hastanedeki nikahın beklediğinin çok daha güzel olduğunu söyleyen çiftin 47 yaşındaki kızı Düriye Gezer anne ve babasının yeniden bir araya gelmesinden büyük mutluluk duyduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Gün almıştık fakat nasıl olur dedik. Babam hastaneye geldi, acile aldıklarında nikah günleri vardı. Devlet memurları gelebiliriz dedi sonra rica ettik, başhemşiremiz sağ olsun ‘Tabi ki olabilir, neden olmasın’ dedi, çok sevindik ve babama çok büyük moral oldu. Şu an annemle evlendiler ve çok değişik bir şey oldu, hiç böyle beklemiyordum. Çok mükemmel oldu, hastane çalışanlarına çok teşekkür ederim özellikle başhekimimiz gerçekten harikaydı. Benim için çok güzel bir şey oldu, kaç yaşında olursanız olun anne baba ayrılınca çok sıkıntılı dönemler yaşıyorsunuz. Babamın mutlu olmasına gerçekten çok sevindim zaten annemden ayrıldıktan sonra düştü. 2019’da boşandılar, annem çok heyecanlıydı belki de ilk evliliğinde bu kadar heyecanlanmamıştı, gerçekten çok güzel oldu” “32 senedir burayım, bizim için de çok ilginç oldu" Hastasının durumuna ilişkin bilgi veren ve hastanedeki nikahın kendileri için de hoş olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Atilla Uysal, “Kasım ayı, göğüs hastalıkları açısından bir farkındalık ayı, tütünün her türlüsü zarar, o nedenle tütün ürünlerini kullanmamamız gerekiyor. Başta ölümcül olduğu için söylüyorum; akciğer kanseri, süreğen olduğu için ve hastalarımızın yaşam kalitesini son derece bozduğu için KOAH hastalığı, zatürre için de risk faktörü olduğu için tütün, tütün ürünleri son derece zararlı. Klasik kullanımı dışında elektronik versiyonları çok popüler olmaya başladı. Dumansız tütün ürünleri diye daha az zararlı olduğu söyleniyor ama hepsi zararlı. Bu hastamız 76 yaşında, bize hızlı gelişen bir solunum yetmezliğiyle yattı, daha önce bilinen bir hastalığı da vardı, yatırmak zorunda kaldık. Bizim için de çok ilginç oldu, 32 senedir burayım, heyecan, mutluluk verici de bir olay. Tatlı telaşlar derler ya böyle bir telaş da kliniğimizde olmuş oldu. Hastamız uzun bir evlilikten sonra çok da kısa sayılmayacak bir ayrılık sonrası tekrar evlenmeye karar vermiş, onun için de bir program yapmışlar. Kliniğimizde buna şahit olmak bizim açımızdan da mutluluk verici bir durum oluşturdu. Sağ olsun Başhekim Nurettin Yiyit Hocamız da buna izin verdiler” şeklinde konuştu.