SPOR - 18 Ağustos 2024 Pazar 01:21

Jose Mourinho: “Türk futboluna adapte olmam gerekiyor”

A
A
A
Jose Mourinho: “Türk futboluna adapte olmam gerekiyor”

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, Göztepe maçının ardından, yaptığı açıklamada, buradaki futbol tutkusunun kendi futbol bakışıyla örtüştüğünü ve kendisinin yine de buradaki futbola adapte olması gerektiğini söyledi.


Trendyol Süper Lig’in 2. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Göztepe ile 2-2 berabere kaldı. Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, karşılaşma sonrası basın toplantısında açıklamalarda bulundu. 2-2’lik skor sonrası futbolda hiçbir şeyin tesadüf olmadığını dile getiren Portekizli teknik adam, “Bu duruma şanssızlık diyebilirim. Öyle oldu diyebilirim. Ama futbolda hiçbir şey tesadüf değildir. Bu üçüncü kere tekrarlanıyor. Başımıza gelen üçüncü olay bu bunun bariz bir şekilde sebebi olduğunu düşünüyoruz. İlki maçları öldürmememiz yani bitirmememiz. Maçları öldürecek, bitirecek fırsatlar da ayağımıza geliyor. Maçın ikinci yarısında ilk yarıda bulamadığımız boşlukları bulduk. Üçüncü golü atıp maçı bitirecek fırsatlar yakaladık. Maç 2-1’e geldikten sonra yakalamış olduğumuz net pozisyonlar vardı. Bir tanesi Cenk Tosun’un arka direğe çıkardığı top. Bir tane de ondan önce solda Maximin’in girmiş olduğu bir pozisyon vardı. Dolayısıyla birinci sebep olarak bunu gösterebilirim. Maçları bitiremiyoruz. Maçları öldürecek fırsatları değerlendiremiyoruz. Diğer bir sebep olarak da şunu söyleyebilirim. Yeteri kadar akıllı davranmıyoruz saha içerisinde. Rakiplerin bize karşı yapmış olduğu gibi. Bugün ilk soruda hanımefendinin cevabına şöyle cevap vermiştim. Türk futbolunun doğasına benim adapte olmam gerekiyor. Türk futbolunun bana adapte olması gerekmiyor. Benim adapte olmam gerekiyor. Dolayısıyla oyuncularımın da rakip oyuncuların yaptığı şeyleri yapması gerekiyor. Zaman geçirmesi gerekiyor, gerekirse yerde yatmaları gerekiyor. Maçı durdurmaları gerekiyor. Zaman geçirmeleri gerekiyor. Gerekirse sakatlık taklidi yapmaları gerekiyor. Tıpkı diğer herkes gibi. Eğer bunları yaparsak hakem altı dakika bile verse biz maçı öldürecek fırsatı yakalamış oluruz. Bizim de dolayısıyla maçı öldürecek fırsatları iyi değerlendirmemiz lazım. Buna çok naif olmak diyebilirsiniz ya da çok şairane olmayan bir ligde çok şairane davranmak diyebilirsiniz. Ama oyuncuların bunu düşünmesi gerekiyor. Devre arasında öndeyken de oyuncularımı bundan bahsettim. Hırslı olmalıyız. Maçı bitirecek fırsatları değerlendirmeliyiz dedim. Bugün devre arasında da bunu söyledim. Ben sihirbaz değilim sadece tecrübeliyim. Ama oyuncularıma şunu söylemişim. Eğer bir gol atarlarsa, bir gol bulurlarsa, taraftarın desteği arkalarında olur. Dolayısıyla maç ortada olur. İkinci yarı dediğim gibi oldu. İnanılmaz bir destek vardı. Dolayısıyla sebep olarak bu ikisinin karışımı diyebiliriz. Hem maçları bitirecek, öldürecek hırsa sahip olmamak hem de diğerleri gibi akıllı davranmamak. Bazı ülkelerde buna anti futbol deniyor. Bazı ülkelerde akıllı davranmak deniyor. Bizim de onlar gibi olmamız gerekiyor” dedi.



“Yaşanan olayı görmedim”


İkinci yarının başında Başkan Ali Koç’un içinde bulunduğu olayı görmediğini dile getiren Mourinho, “Tek görmüş olduğum şey çok büyük bir kalabalık vardı. Oyuncular gördüler ama bunun ne olduğunu anlamadılar. Hakemin maçı durdurduğu sıra ne olduğunu anlamadım. Ben sadece oyuncularımın maça odaklanmasına uğraşıyordum” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla MSKÜ Rektörü Kaçar’an geleceğin hekimlerine ’Empati’ öğüdü Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen Beyaz Önlük Giyme Töreni, 15 Temmuz Şehitler Salonunda gerçekleştirildi. Törende, geleceğin doktorları olan 209 öğrenci beyaz önlüklerini giydi. Bu öğrencilerden 150’si Türkçe tıp, 59’u ise İngilizce tıp programında eğitim gören öğrencilerden oluştu. Törende konuşma yapan MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, “Bu konuşmayı sadece geleceğin doktorları olan öğrencilerimiz için hazırladım. Konuşmamın ana teması olarak herkesin bildiği ama pek de itina etmediği bir kavramı seçtim. Empati. Geçen yıl bu törende nezaket üzerinde durmuştum. Şimdi empati kavramı üzerinde durmak istiyorum. Empatinin ve nezaketin birbirini tamamlayan kavramlar veya davranış seti olduğunu düşünüyorum. Sadece doktor olarak değil, sıradan bir insan olarak da hastalarla, meslektaşlarınızla veya sosyal hayatta normal insanlarla ilişkilerinizde empatinin gücünün farkına varmanız çok önemlidir. Kavram aslında tahmin edebileceğiniz gibi bize eski Yunanlılardan kalmış. Onlar empatheia kelimesini, tutku veya acı veya hastalık içinde anlamına kullanıyorlarmış. Günümüz Türkçesinde biz empati kavramını, başkalarının duygularını ve deneyimlerini anlama ve onlarla bağ kurma yeteneği ve birinin hissettiklerini hissedebilmek ve onların perspektifine derinlemesine anlamaya çalışmak manasında kullanıyoruz. Tıpta empati, hekimlerin aktif dinleme ve anlayış gösterme becerilerini içerir ve hastaların kaygılarını, korkularını ve ihtiyaçlarını ifade etmelerine yardımcı olur. Dolayısıyla, empatinin, hekimlerin hastalarıyla olan ilişkilerinde kritik bir rol oynayacağını söyleyebilirim. Bu tecrübeyle de sabit. Sizler, hastalarınızın duygusal ve fiziksel durumlarını anlamaya çalışarak, onlara daha etkili bir şekilde yaklaşabilir ve tedavi sürecini iyileştirebilirsiniz. Ayrıca, empatik bir yaklaşım, hastaların tedaviye uyumunu artırabilir ve duygusal destek sağlayarak iyileşme süreçlerini olumlu etkileyebilir. Empati ile yaklaşma meselesi belki biraz da bizim kişisel niteliğimizin bir parçasıdır ama biliyorsunuz ki bizler eğitilebilir canlılarız ve bu konularda da kendimizi eğitmemiz gerektiği kanaatindeyim. Bunlar aslında hepimizin bildiği ve çok da sıradan şeyler. Başkalarına saygı ve empatiyle davrandığınızda güveni, rahatlığı ve iyileşmeyi teşvik eden bir ortam hazırlarsınız. Bu meyanda empati ve saygı, etkili iletişim ve iş birliğini mümkün kılan, güçlü doktor-hasta ilişkileri çatısının önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Bu çatının diğer iki ayağını da sizlerin bilgi ve maharetleri oluşturmaktadır” dedi. MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar’ın konuşmasının ardından Tıp Fakültesi öğrencilerinin beyaz önlükleri törene katılan CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Muğla Cumhuriyet Başsavcısı Oğuzhan Dönmez, Rektör Prof. Dr. Turhan Kaçar, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Turhan Togan, Rektör Yardımcıları ve diğer öğretim üyeleri tarafından giydirildi.
Ankara Yeniden Refah Partili Kılıç: "23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihleri, yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama" Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihlerinin, yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama olacağı kanaatimizi toplumumuzla paylaşıyoruz” dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, parti genel merkezinde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu(MYK) Toplantısı sonrası basın açıklaması düzenledi. Yol-İş Sendikasını ülke genelinde düzenlediği iş bırakma eyleminin desteklediklerini ifade eden Kılıç, “Türkiye genelinde Yol-İş çalışanları bugün sabah saatlerinde bir saatlik iş bırak eylemi gerçekleştirdi. Yurt genelinde saat 7.30 ile 8.30 arasında, henüz daire amirleri iş başı yapmamışken çalışanlar ve alın teri dökenler iş bırakma eylemi yaptı. Bu iş bırakma eyleminin ardında vergi diliminin yükselmesi, zam oranlarının düşmesi ve emeklilerde kesintiler artması var. Dolayısıyla çalışanlar için geçinmek her geçen gün imkansızlaşmaya devam ediyor. Eylemin 7.30 ile sabah 8.30 arasında gerçekleşmiş olmasını da Türkiye ve insanlarımız ile ilgili bir iyi niyetin göstergesi olarak görüyoruz. Çok zekice ve çok anlamlı bir saat seçimi olduğunu fark ediyoruz. Kendilerini tebrik ediyoruz. Her zeminde ve her zaman yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. Başta Maliye Bakanı olmak üzere bütün hükümet üyelerini de çalışanların haklarını gözetmeye alın terinin karşılığını vermeye çalışanların vergi dilimleri, yüksek enflasyon ve düşük zam oranları karşısında ezilmekten kurtarmaya davet ediyoruz. Devletin eli çalışana işçiye memura ve emekliye uzanma mecburiyetindedir” şeklinde konuştu. “Türkiye’nin kaynakları harekete geçirilerek vatandaşlarımız, açlık sınırının üzerine bir gelire kavuşturulmalıdır” Türkiye’de açlık sınırı 20 bin liraya dayandığını hatırlatan Kılıç, “Asgari ücret hala 17 bin lira en düşük emekli maaşı 12 bin 500 lira. 12 bin 500 lira kira mı ödenecek? Faturalar mı ödenecek? Mutfak masrafları mı karşılanacak? Çoluk çocuğu ihtiyaçlarına mı bakılacak? Açlık sınırının altında yaşayan bir ülke olmayı bizler hak etmiyoruz. Acilen önlem alınmalıdır? Kaynak bulunmalıdır. Türkiye’nin kaynakları harekete geçirilerek vatandaşlarımız açlık sınırının üzerine bir gelire kavuşturulmalıdır. Sözün bittiği yerdeyiz. Ama açlık sınırını altındayız” dedi. “Bakan Yumaklı, çiftçimizi ekim yaptığına pişman edercesine köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır” Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı ile kenevir eken bir çiftçi arasında geçen diyalog hakkında konuşan Kılıç, “Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Konya’da kenevir ekimi yapan bir çiftçi kardeşimizle yaşadığı polemiği de ayrıca ilginç ve kayda değer buluyoruz. Tarım Bakanı kenevir ekimi yapan köylüye niye ekim yaptığını soruyor. Adeta çiftçimizi ekim yaptığına pişman edercesine köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. Oysa daha birkaç yıl önce sayın Cumhurbaşkanı liderliğinde tarım politikaları topluma lanse edilirken, başta Samsun ve Konya illerimiz olmak üzere kenevir ekimi teşvik edilmiş, sanayide endüstride, tekstilde ve hayatın her alanında kenevirin ne kadar stratejik bir ürün ne kadar önemli bir tarımsal gelişim olduğunun altı çizilmişti. Bu tavrı kınıyoruz. Bu tavrı bir mental tükenişin yansıması olarak değerlendiriyoruz. İsrail’in Gazze’de işlediği insanlık suçunu Lübnan’a taşıdığını söyleyen Kılıç, “ Lübnan’da siviller hedef durumundadır. Lübnan’da da sivil yerleşimlere hedef gözetilerek bombalar atılmaktadır. Hava saldırıları düzenlenmektedir. Siber saldırıları hava saldırıları almış durumdadır. Gazze’ye ilk bomba atıldığında söylediğimiz şuydu. Sıra Lübnan’da. Bugün Lübnan’a bombalar atılırken söylediğimiz şudur. Sıra çevredeki diğer bugün ses çıkarmayan Müslüman ülkelerdir. Ve bu Aynı şekilde devam edecek. Çünkü İsrail devlet terörünü hükümet politikası haline getirmiş bir terör kabinesi tarafından yönetilmektedir. Başta Arap için İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler olmak üzere “Ben insanım diyen ahlaklı bir varlığım” diyen, masum kadınların ve çocukların yaşama hakkına saygı duyan herkesin ve bütün örgütlerin harekete geçmesi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı. İslam dünyasının, İsrail ve ABD’ye karşı durabilme gücüne ve kabiliyetine sahip olduğunu vurgulayan Kılıç, “Müslüman alemi bu yapılar karşısında direnebilecek araçlara, imkanlara, fırsatlara, güce, petrole, doğal gaza ve ulaşım stratejik konumlarına, fırsatlarına sahiptir. Bugün harekete geçilmezse ve topyekun eş zamanlı harekete geçilmezse İsrail genel terör nöbetini durdurmak için yarın çok geç olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin İsrail terör kabinesinin yapmakta olduğu zulüm ve soykırımlar karşısında alacağı her türlü radikal atacağı her türlü keskin adımı YenidenRefah Partisi ailesi ve MYK’sı olarak desteklediğimizi, destekleyeceğimizi bir kere daha ifade ediyorum” dedi. “23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihlerinin yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama” Türkiye’nin, mevcut hükümetle yoluna devam etmesi imkanının görülmediğinin altını çizen Kılıç “ “İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar, yüksek enflasyon, yüksek faizler, patlayan kredi kartları, ödenemeyen çekler ve senetler, kapanan iş yerleri, durma aşamasına gelen üretim ve tarihi rekor Rakamlara ulaşan işsizlik oranları karşısında Türkiye ekonomisinin daha fazla sürdürülebilir olmadığını görüyoruz. Sayın Mehmet Şimşek kendilerine açılan krediyi değerlendirememiş, gidişatı değiştirememiş, borç faiz sarmalından Türkiye’yi çıkaramamış, ülke için yurt dışına güven verecek dönüşümleri, hukuk desteğini alamamış, sağlayamamıştır. Hal böyleyken Türkiye’nin gündemine erken seçimin girmesi kaçınılmazdır. Yeni Refah Partisi olarak önümüzdeki yılın son baharında veya takip eden ilkbaharında ülkemizin ortak bir mutabakatla erken seçim zeminine taşınması gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda 23 Kasım 2025 veya 17 Mayıs 2026 tarihlerinin yapılacak bir erken seçim için doğru zamanlama olacağı kanaatimizi toplumumuzla paylaşıyoruz” diye konuştu. “Yeniden Refah Partisi’nin kapıları gelecek tekliflere açıktır” Türkiye’nin gelecek seçimlerde AK Parti ve CHP arasındaki sıkışmışlıktan kurtarılması gerektiğine inandıklarını ifade eden Kılıç, "Önümüzdeki seçimlerde ve olası Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik olarak AK Parti’yle yeni bir ittifak sürecinin olmayacağını bizzat genel başkanımız ifade etmiştir. Bu röportajda ifade edilen bir başka husus daha var. Genel başkanımız diyor ki Türkiye’de sağda yeni bir yol açabiliriz. Bir üçüncü ittifakın zeminini oluşturabiliriz. Bunu şöyle ifade edebiliriz. Seçim öyle dalmışlar. Zamanında da yapılsa Yeni Refah Partisi’nin öncülüğünde bir üçüncü ittifakın oluşabileceğini ve bu ittifakla Türkiye’nin CHP ve AK Parti arasındaki çıkış ışıktan kurtar öngörüyoruz. Bu da genel başkanımızın ifadesidir. Bunu da bir kere daha hatırlatmış ve kayıt altına almış olalım. Deva Partisi’yle Gelecek Partisi’nin birleşme meselesi bambaşka bir mesele. Gelecek Partisi DEVA’yla birleşiyor ve bir ortak isim altında yola devam etme kararının altyapısını oluşturmaya çalışıyorlar. Yeniden Refah Partisi’nin bu anlamda bir birleşmeye, olumlu bakmadığını, bakmayacağını zaten değişik zamanlarda ifade ettik. Yeniden Refah Partisi ,ismiyle müsemma adıyla yaşayacak bir siyasi partidir. Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grup kurma arayışlarına yönelik olarak tavrımız ne olur? Yaklaşımımız ne olur? Ne yönde adım atarız? Doğrusu başından itibaren hep ifade ettiğimiz bir şey var. Siyaset açık kapılarla yapılır. Siyasette kapalı kapılarla, sıkılı yumruklarla ileriye bakmak, yol açmak mümkün değildir. Bu çerçevede Yeniden Refah Partisi’nin kapıları gelecek tekliflere açıktır. Şuan bize intikal etmiş olan somut, net bir işbirliği önerisi yoktur ama kapımız açıktır” değerlendirmesinde bulundu.