ÇEVRE - 28 Ağustos 2024 Çarşamba 14:12

İzmir Körfez’deki felakete rağmen balık tutmaya devam ediyorlar

A
A
A
İzmir Körfez’deki felakete rağmen balık tutmaya devam ediyorlar

İzmir Körfezi’ndeki kirlilik ve toplu balık ölümlerinin ardından yapılan tüm uyarılara rağmen, oltalarıyla sahile gelen bazı vatandaşların balık tutmaya devam ettiği görüldü.


İzmir Körfezi’nde özellikle Bayraklı, Alsancak ve Karşıyaka sahillerinde yaşanan balık ölümleri, buna bağlı olarak ağır koku ve kirliliği de beraberinde getirmişti. Yaşanan olayın ardından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri, körfeze akan dereler arıtma tesislerinin çıkış noktasından analiz için numune aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ekipleri de su içindeki oksijenin artırılması için İZSU’ya ait bir gemi ile filtreleme çalışması yürütüyor. Balık ölümlerinin sebebine yönelik çalışmalar devam ederken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, yaptığı basın açıklamasında “Önümüzdeki süreçte İzmir’in İç Körfezi’nden tutulan balıklar yenmemeli. İç Körfez’de balık tutulmasını doğru bulmuyorum. İnsan sağlığıyla ilgili bir mikrop türü bulgumuz yok. Ama bu kirliliği gidermezsek ilerde onları da yaşayacağız” açıklamasında bulunmuştu.



Uyarı afişleri asıldı


Başkan Tugay’ın da uyarılarda bulunduğu durumla ilgili Bayraklı ilçesi Turan Mahallesi Muhtarı Nursel Ölmez tarafından amatör balıkçılara yönelik uyarı afişleri asıldı. Bölgede balık avlanmasının önüne geçmek için "Balık tutmak yasaktır. Görüldüğü takdirde ceza yazılacaktır" afişi asan Muhtar Ölmez, "İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleriyle yapmış olduğumuz görüşmede burada balık tutmanın yasak olduğunu söylediler. Ben de böyle bir uyarı afişi asarak yaptırımı olur düşüncesiyle fikir yürüttüm. Burada tutulan balıkların hala yenmeyeceğini bilmeyenler de var. Sadece balık değil, midye gibi su ürünleri de son derece sağlığa zararlı. Vatandaşlarımız bilmedikleri hiç bir yerden balık alıp tüketmesinler. Vatandaşlarımız da burada balık avlayıp hem kendi sağlıkları hem de diğer insanların sağlığıyla oynamasınlar" açıklamasında bulundu.



Balık tutmaya devam


Öte yandan günlerdir yetkililerin yaptığı uyarıya rağmen Göztepe sahil kesiminde bazı vatandaşların olta ile balık avladığı görüldü. İzmir Körfezi’ndeki renk değişimi ve sahilde balık tutan vatandaşlar ise drone ile havadan görüntülendi.



İzmir Körfez’deki felakete rağmen balık tutmaya devam ediyorlar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum’da ortalama yaşam süresi 77,7 yıl TÜİK hayat tabloları yoluyla elde edilen doğuşta beklenen yaşam sürelerini il bazlı olarak yayınladı. Erzurum’da kadınların yaşam süreleri erkeklerden daha fazla çıktı. Yeni doğmuş bir bireyin mevcut ölümlülük risklerine maruz kalması durumunda yaşaması beklenen ortalama yıl sayısı olarak tanımlanan "doğuşta beklenen yaşam süresi" Türkiye’de 2020-2022 döneminde 77,5 yıl iken 2021-2023 döneminde 77,3 yıl oldu. Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 80,8 yıl ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 79,7 yıl ile Şırnak ve Mardin takip etti. Erzurum ortalamanın üstünde Beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu il ise 76,1 yıl ile Kilis oldu. Kilis’i, 76,2 yıl ile Gaziantep ve 76,8 yıl ile Adana izledi. Doğuşta beklenen yaşam süresi noktasında Erzurum için ortalama yıl 77,7 iken, erkekler için bu rakam 75,3 ve kadınlar için ise 80,1 yıl olarak belirlendi. Erzurum doğuşta beklenen yaşam süresi ortalamasında Türkiye’de 50’inci sırada yer aldı. Doğuşta beklenen yaşam süresinde Erzurum 77.7 yıl ile Türkiye ortalamasının üstünde yer aldı. Eğitim düzeyi yaşam standartını etkiliyor Türkiye’de eğitim düzeyine göre beklenen yaşam süresi incelendiğinde; eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin de uzadığı görüldü. Her yaştaki beklenen yaşam süresi, düşük eğitime sahip kişiler arasında daha az olurken, artan eğitim düzeyi ile birlikte beklenen yaşam süresinin de arttığı tespit edildi. Cinsiyet ayrımında, eğitim düzeyine göre beklenen yaşam süresine bakıldığında, hem erkek hem de kadınlarda eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin de arttığı tespit edildi. Ortaöğretim altı eğitim seviyesi ile yükseköğretim eğitim seviyesine sahip 30 yaşındaki kişilerin beklenen yaşam süreleri arasındaki farkın 5 yıl civarında olduğu görüldü.
Adana Küresel ısınma cevizi de vurdu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Sütyemez, aşırı sıcaklar ile birlikte kalite kaybı ve dökülmeler yaşandığını kaydetti. Bir dizi program çerçevesinde Adana’ya gelen KSÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Sütyemez, küresel ısınmanın cevizi de olumsuz etkilediğini belirterek, yaklaşık 30 yıldır ceviz üzerine araştırmalar yaptığını ve 26 çeşit cevizin patentini aldıklarını aktardı. Sütyemez, yaşanan aşırı sıcaklar nedeniyle ceviz üreticisinin geleceği için tedbir alması gerektiğini ifade etti. "Dökülme ve kalite kaybı gözlemlendi" Sütyemez, 2024 yılı itibarıyla ülkenin çok sıcak olduğunu belirterek, "Mayıs ayından başlayan sıcaklıklar neredeyse hala devam ediyor. Bu sıcaklık dönemi içerisinde bütün canlılarda olduğu gibi tüm bitkiler ve cevizlerde etkilendi. Özellikle su sıkıntısının kuraklık probleminin olduğu yerlerde cevizlerde dökümler gördük. Olmayan yerlerde ise bu aşırı sıcaklıklardan dolayı güneş yanıklarından kaynaklı kalite kayıpları meydana geldi. Tabii kalite kaybının meydana gelmesi ekonomik anlamda düşüşlere sebep olacaktır" dedi. "Ceviz kabuğunda incelme tespit ettik" Aşırı sıcaklar nedeniyle ceviz kabuğunda incelme ve açılmaların olduğuna dikkat çeken Sütyemez, şöyle devam etti: "Yazın yaşanan bu aşırı sıcaklık bitkilerin normal sağlıklı gelişmesine engel olduğu gibi meyvelerin hem kalite hem de meyve işlerinin kalite bakımlarını düşüşlerine sebep olduğu çok önemli bir tespitim var. Meyve kabuklarının, özellikle o sert kabuğunun inceldiğini, cevizin birleşim noktalarının zayıfladığını gösteriyor. Bu kolay kırılırı akla getirse de öyle değil. Ceviz hasat edildikten sonra, en kısa sürede soyulmak zorundadır. Yani üzerindeki yeşil kabuğun alınarak kuruma yapılması gerekir. Ülkemizde son yıllarda ceviz bahçelerinin artmasıyla beraber üreticilerimiz cevizleri topladıktan sonra yeşil kabuğunu makineyle soyuyorlar. O güçlü devir ve bu kabuğun zayıflamasından dolayı kabuklarda açılma meydana geliyor. İçine su alıyor. İçine su almasıyla beraber ve güneşte de kurutulma esnasında iç kalitesinin kaybını görüyoruz. Üreticilerin iki noktaya dikkat etmesi lazım. Makineleri düşük devirde çalıştırmaları ve makinelerin hazinesini normalin üzerinde meyve koymadan soymaları gerekir. Eğer imkanları varsa dışarıda gölgede kurutmaları gerekir. Direkt güneşle temasla da o kabın birleşim yönünden açıldığını ve kalite kaybını görmek mümkün. Zaten güneşle gelen bir kararma var. Bir de bu hasat sonrası dikkat etmezlerse kalite kaybı daha da düşecektir." "Küresel ısınma kapımızı çalmadı, içeriye girdi" Ceviz üretimi noktasında küresel ısınmanın dikkate alınması gerektiğini kaydeden Sütyemez, "Küresel ısınma kapımızı çalmadı içeriye girdi galiba. Küresel ısınmayla beraber kuraklık ve su noksanlıkları başlayacak. Belki mevcut bahçelerde güneş yanıklığına karşı bazı tedbirler alınabilir. Bunlardan bir tanesi mutlaka sulama düzenini kuracaklar ve dikkatli bir şekilde sulama programı, besleme yapacaklar. Belki bu sorunun esas geleceği ilgilendiren kısmı ceviz bahçesi kuracak insanlarımız, bir kere daha düşünmek zorundalar. Bu küresel ısınmayla beraber ceviz yetiştiriciliği yapılacak bölgelerden özellikle yaz sıcaklıklarındaki hareketlere dikkat etmeleri gerekir. Yaz sıcaklıkları ceviz yetiştiriciliğini bu gidişle çok sınırlayacak bir faktör olarak önümüzde duruyor" diye konuştu.