GÜNDEM - 14 Aralık 2024 Cumartesi 09:19

’Çorba’ videosu ile fenomen olmuştu, sayılı piyano ustalarından çıktı

A
A
A

Sosyal medyada paylaşılan çorba videosunda ‘mercimek çorbasına’ isyan etmesiyle tanınan kişinin, Türkiye’nin sayılı piyano akordörlerinden Tuğcan Yapıcı olduğu ortaya çıktı. Usta yetişmeyen mesleğini titizlikle sürdüren Yapıcı, “Konservatuarda birçok bölüm vardı. Gezinirken atölyedeki tamir aletlerini gördüm. Direkt bu bölümü istedim. Dünyanın neresine gidersem gideyim bu meslek benimle geliyor” dedi.

Geçtiğimiz yıllarda sosyal medyada yayılan ve ‘mercimek çorbasına ettiği isyanla fenomen olan adamın, İzmir’in Karşıyaka ilçesinde yaşayan Tuğcan Yapıcı olduğu öğrenildi. 41 yaşındaki Yapıcı, aynı zamanda Türkiye’nin sayılı piyano akordörlerinden biri. Öğrencilik yıllarında, dedesinin de teşvikiyle çok istediği konservatuar bölümünü okumaya karar veren Yapıcı, bölümü kazandıktan sonra piyanolara ilgi duymaya başladı. Tamir işlerine yatkınlığı olduğu için de piyanonun tamirat kısmıyla ilgilenmek istedi ve kendini bu alanda geliştirdi. Okulu bitirdikten sonra üniversitede bir süre akademisyen olarak da görev yapan Yapıcı, şimdi ise atölyesinde birbirinden çeşit piyanoya yeniden hayat veriyor.

“Hayatım piyanoların bakımlarıyla geçiyor”

9 Eylül Üniversitesi Konservatuar bölümünde Piyano Yapım Onarım üzerine eğitim aldığını anlatan Tuğcan Yapıcı, “Orada piyanonun akortlama eğitimini aldım. Birçok kuruma akort yapmaya gidiyorum. Hayatım piyanoların bakımlarıyla geçiyor. Akort işi, birtakım sesleri dinleyerek ve aletler yardımıyla yapılıyor. Bunun için belirli bir müzik birikimi de gerekiyor” dedi.

“Öğrenci yetişmiyor”

Mesleğinin eskisi kadar revaçta olmadığına değinen piyano ustası, bu alanda öğrencilerin de yetişmediğini vurguladı. Öğrencilik döneminde okullarında hurda piyanoların olduğunu ve bunlarla piyanoların akordunu öğrendiklerini söyleyen Yapıcı, “Bu iş için kobaya ihtiyaç var. Eski piyanolara ihtiyaç var ki boza boza yapalım. Öğretmenler eşliğinde ‘böyle yaparsanız şu sonuçla karşılaşırsınız’ gibi bir yol göstericinin olması gerekiyor. Okulu bitirmeyen kişiler işi nasıl öğrenir bilemiyorum” diye konuştu.

’Çorba’ videosu ile fenomen olmuştu, sayılı piyano ustalarından çıktı

“Konservatuar olmasaydı da ben bir şekilde tamirciydim”

Piyano tamiri için Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerine gittiğini ifade eden Yapıcı, şunları kaydetti:

“Piyanoya bir kere bile akort yapsam o piyano artık benim piyanom oluyor. Müzik bir yetenek. Çocukken bazı korolarda yer aldım, solistlik yaptım. Hep konservatuar kazanma isteğim vardı. Müzisyenim diyemedim çünkü tamir yeteneğim vardı. İlk bisikletimi ve teknemi kendim yaptım. Ben el yeteneğiyle doğmuşum ve bunu istiyordum. Konservatuar olmasaydı da ben bir şekilde tamirciydim. Müzik yeteneğiyle de bu pekişti. Bunlar çocukken fark edilmesi gereken şeyler.”

“Nereye gidersem mesleğim benimle geliyor”

Çocukluğunda, vefat eden dedesinin kendisine bahçedeki el işlerini yaptırdığını anlatan Tuğcan Yapıcı, “Böyle yetişince ben de kendimi geliştirdim. Dedem bana ‘senin el yeteneğin, müzik yeteneğin var’ derdi. Mesleğimi dedem sayesinde açığa çıkardım. Konservatuarda birçok bölüm vardı. Gezinirken atölyedeki tamir aletlerini gördüm. Direkt bu bölümü istedim. Dedemle de bunu paylaştım. O da bana ‘el yeteneği her zaman iş yapar’ dedi ve beni destekledi. Ben de kendimi bölümün içinde buldum. Dünyanın neresine gidersem gideyim bu meslek benimle geliyor. Ülkemi seviyorum, yurt dışına gitmeyi düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

Eğlence için video çekti, fenomen oldu

Sosyal medyada binlerce izlenen videosunun ortaya çıkma hikayesinden bahseden Yapıcı, “Bir uygulamada kurduğumuz grup aracılığıyla birbirimize, yolda yaşadığımız ilginç durumları atıp gülüyorduk. Benim attığım videoyu da arkadaşlarım sevdiği başka arkadaşlarıyla paylaşmış. Video çekildikten yaklaşık 1 buçuk yıl sonra her sosyal medyada yayılmaya başladı. Yola gidiyorduk ve birikmiş çok fazla işim vardı. Ben de stresliyim. Yemek yiyecek vaktim olmadı. O esnada tabelalara bakıyorum. Çok büyük bir tabela gördüm. Burada ‘aradığım çorba vardır’ diye düşündüm. İçeriye girince sadece mercimek olduğunu öğrendim ve hüsrana uğradım. Normalde o kadar agresif değilim. Bunun üzerine arkadaşlar gülsün diye bir video çektim ve bütün Türkiye gülmüş oldu” açıklamalarında bulundu.

Mehmet Pamuk - Ali İhsan Çiftçi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta yoğun sis etkili oldu görüş mesafesi 10 metreye kadar düştü Bayburt’ta sabahın erken saatlerinde sis etkili oldu, kentin üzerini yoğun sis bulutu kapladı. Göz gözünün görmediği sisli havada ise görüş mesafesi 10 metreye kadar düştü. Bayburt güne yoğun sisle uyandı. Şehir merkezinde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte etkili olan sis nedeniyle görüş mesafesi yer yer 10 metreye kadar düştü, vatandaşlar ilerlemekte güçlük çekti. Yoğun sis sürücülere zor anlar yaşatırken, sürücüler trafikte kısa ve sis farları açık şekilde ilerleyebildi. Okula gitmek için yola çıkan öğrencilere velileri eşlik ederek karanlık ve puslu havada çocuklarını okula bıraktılar. İş yerlerine gitmek için yola koyulan Bayburtlular, olabildiğince dikkatli bir şekilde etraflarını kontrol ederek yürüdüler. Havanın ağarmasıyla erken saatte okula giden Zehra Oruç isimli öğrenci, "Okula gitmeye çalışıyorum, yoğun bir sis var, göz gözü görmüyor" dedi. Sisin kartpostallık manzaralar oluşturduğunu belirten Murat Köse isimli vatandaş ise, "Sabah bir uyandık her yer sis, göz gözü görmüyor. Bir yandan güzel bir manzara oluyor, bir yandan da korkutucu oluyor. Araçlar birbirlerini görmediği için çarpma riski oluşabiliyor. Sisli havada kurtlar şehir merkezine iner mi onu da bilmiyoruz ama manzara çok güzel oluyor" ifadelerini kullandı. Kentin üzerini kaplayan yoğun sis, ilerleyen saatlerde dağıldı, yerini aydınlık ve güneşli havaya bıraktı.
Aydın EKODOSD Başkanı Sürücü: “Yunusların yaşatılması için havuz projesi önerimiz var” Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, karaya vuran yunusların yaşatılması amacıyla Adagöl mevkiinde portatif havuz kurulması için bir proje önerisini Kuşadası Belediyesi’ne sunacaklarını ifade etti. Dün gece saatlerinde EKODOSD’a Pamucak oteller bölgesinde kıyıya vuran bir yunus ihbarı geldi.Vatandaşlar tarafından iyi niyetle ancak yanlış bir davranışla yunusun defalarca denize doğru çekildiği ancak tekrar kıyıya geldiği söylendi. Bölgeye gidilerek yapılan incelemedeyunusun Stenella coeruleoalba türü erişkin bir Çizgili Yunus olduğu tespit edildi. Yunus üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir yara ve kesi izine rastlanmadı. “Kuşadası Belediyesi’ne bir öneri götüreceğiz” Konu ile ilgili olarak açıklamalarda bulunan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “Dalgalı bir deniz ve yağmurlu bir havada kıyıya vuran yunusun daha önceki deneyimlerimizden gördüğümüz gibi bu yunusun da bir süre sonra öldüğünü gördük. Halk arasında balık olarak bilinen aslında bir deniz memelisi olan 2.07 m. boyundaki yunustan aldığımız doku örneklerini TÜDAV (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı)’a göndereceğiz. Yunus vakalarındaki en büyük sıkıntının Türkiye’de bir rehabilitasyon merkezinin olmayışıdır. Uzmanlarla görüşerek Kuşadası Adagöl’de bu tür vakalarda taşımada kullanılmak üzere şişme yataklar ve geçici rehabilitasyon için portatif havuz projesinin hayata geçirilmesiyle ilgili Kuşadası Belediyesi’ne bir öneri götüreceğiz. Bugüne kadar Kuşadası Körfezi’nde tespit ettiğimiz 56 yunus ölümü gerçekleşti. Bunların başında hedef dışı av olarak trol/gırgır ağları görülse de, birçok yunusun yeterli nekropsi yapılmadığı için neden öldükleri anlaşılamamıştır. Bazı yunusların hastalıklardan öldüğünü biliyoruz” dedi. “Hayatta kalmak için karaya kendilerini atıyorlar” Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkan Yardımcısı İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arda M. Tonay “Bizim gibi akciğer solunumu yapan yunuslar ve balinalar vücutlarında bir anormallik olduğu zaman ve/veya hastalandıkları zaman içgüdüsel olarak ve gerçekten son çare olarak kendilerini karaya atar ki, nefes almaya devam edebilsinler, boğulmasınlar. Dolayısıyla intihar değil tam aksine hayatta kalmak için karaya kendilerini atıyorlar. Bu tip vakalarda veteriner hekim ve uzmanlar gelene kadar (tabi yakında var ise) ya karada (derisi nemli tutularak ve ön yüzgeçlerine ağırlık binmeden) ya da deniz içinde hayvanla birlikte beklemek, kendine gelmesini sağlamak önemli. Eğer tabi bir rehabilitasyon merkezi var ise buna transferi de sağlanabilir ancak Türkiye’de böyle bir tesisimiz henüz yok. Ancak ne yazık ki gerçekten son çare olarak bu davranışı gösteren canlılarda ölüm oranı çok yüksektir. Müdahale edilirken dikkat edilmesi gereken bu canlılardan bize geçebilecek bulaşıcı hastalıkların olduğu unutulmamalı (ki bir hastalık nedeni ile karaya vurma ihtimali yüksektir), buna göre önlem alınarak yaklaşılmalı ve temas edilmeli, eğer ölüm gerçekleşirse de nekropsi ve bilimsel örnekleme ile ölüm sebebinin anlaşılması için yetkililere mutlaka haber verilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
Eskişehir (ÖZEL) Eskişehir’in ilk sürücü kursu hocası unutulmadı Eskişehir’in ilk sürücü kursu hocası olan ve geçen yıl vefat eden Mehmet Özcan, kendisinden ehliyet alan öğrenciler ve çalışma arkadaşları tarafından lokma döktürülüp anıldı. Geçtiğimiz yıl geçirdiği kalp krizi sonucunda vefat eden sertifika numarası 1 ve Eskişehir’in ilk direksiyon hocası olan Mehmet Özcan unutulmadı. Özcan, ondan gördüğü eğitim sonucunda ehliyet alanlar, sürücü kursu çalışanları ve çocukları tarafında lokma döktürülerek anıldı. Öğretmenlerini unutmayanlar, Yeşiltepe Mahalle Muhtarlığı önünde kurulan lokma aracıyla dökülen tatlıları vatandaşlara dağıtarak hayır dualarını aldı. “Ehliyet alanlar, sürücü kursundan arkadaşları olarak bugün burada” Sürücü kursu kurucusu ve Mehmet Özcan’ın mesai arkadaşı Mert Korucu yapılan hayırla alakalı, “Bir sene önce rahmetli olan Mehmet Özcan hocamızın için bugün sene-i devriyesini yaptık. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz, burada kendisinden ehliyet alanlar ve ekip arkadaşları olarak hayrına lokma döktürüp mahalleliye dağıttık. Hem kendisinden ehliyet alanlar, hem de sürücü kursundan arkadaşları olarak bugün buradayız. Katılanlara teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Eskişehir’in ilk direksiyon hocalarından biriydi” Mehmet Özcan’ın oğlu Seydi Özcan ise kentin ilk sürücü kursu hocası babasından ehliyet alan öğrencilerin ve mesai arkadaşlarının gösterdiği vefayla ilgili şöyle konuştu; “Bugün babamın ölümünün 1’inci yılı. Hem öğrencileri hem de iş arkadaşları burada, hepimiz hayır için buradayız. Zamanında babamdan ehliyet almış herkes arayıp soruyor, zaten buraya da gelenler oldu. Bir de babam Eskişehir’in ilk direksiyon hocalarından biriydi, hatta sertifika numarası da 1’di, hala aklımda. Ben de onun öğrencisiyim.” Üç çocuk babası Özcan’dan geriye ise torunları ile top oynarken çekilen neşeli görüntüleri kaldı.