ASAYİŞ - 26 Kasım 2024 Salı 13:34

Yenidoğan Çetesi davasının 7’nci gününde tutuksuz sanıklar savunma yapıyor

A
A
A
Yenidoğan Çetesi davasının 7’nci gününde tutuksuz sanıklar savunma yapıyor

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Serenay Şenkalaycı, "Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi" dedi.


İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.


Duruşmada savunma yapan ve başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta baktığı iddia edilen tutuksuz sanık Mehmet Salih Kaya, "Önceki ifadelerimi tekrar ederim. Ekleyeceğim bir şey yok" dedi.


Bunun üzerine mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı ile arasında geçen konuşmaları sordu. Sanık Kaya, "Fırat Sarı ile bir şeyler konuşmuş olabilirim ama eylem olarak bir hareketim olmadı. Önceden Çam Sakura Hastanesi’nde asistanlık eğitimi aldım. Silivri Kolon Hastanesi’nin yerini bile bilmem orada kimseye bir müdahalede bulunmadım. Hiçbir sabıkam yok. Fırat Sarı’dan bir menfaatim yok" dedi.


"Hastanede kıdemli hemşire bulunmadığı için mesaiye kalıyordum"


Savunma yapan başka bir tutuksuz sanık hemşire Serenay Şenkalaycı, "Güngören Hastanesi’nde görev yaptım. Son olarak Avcılar Hospital Hastanesi’nde çalıştım. Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir başta olmak üzere birçok sanığı tanıyorum. Ben işletmeye bağlı bir yoğun bakımda çalışmıyorum. Bu konuda bir gelir sağlamadım. Hastanede kıdemli hemşire bulunmadığı için mesaiye kalıyordum. Bu mesai karışıklığında ödeme alıyordum emeğinin karşılığı sonucu. Bunun dışında bir gelir elde etmedim" diye konuştu.


"Denetim ekiplerinin tavırları normal değildi"


Sanık Şenkalaycı, "Hastanede bir danışman doktor bulunuyordu. İlker Gönen düzenli olarak hastaneye gelir ve vizit yapardı. Bizler hemşireyiz, biz reçeteye ilaç yazmayız. Doktor reçeteyi yazar sisteme atar, bizde onaylarız. Ben ne doktor İlker Gönen, ne Hasan Basri Gök’e hastaneden ilaç vermedim. Burada bir hedef şaşırtma var. Denetimde büyük bir şok yaşadım. Defalarca denetimden geçtim ve bu denetimin normal bir denetim olmadığını anladım. Kafamda birçok soru işareti vardı. Hasan Basri Gök bana epikrizleri atıyordu ama ben hemşireyim benim bununla ilgili bir görevim yok bu doktorun göreviydi diyerek tepki gösteriyordum. Denetim ekiplerinin tavırları normal değildi. Bir denetimcinin ilk kez hastanın ailesinin arandığını gördüm. Fırat Sarı, çalıştığım hastanede yarı zamanlı çalışan bir hekimdi. Denetim ekipleri bazı hemşirelerin not tutmadığını gördü ve beni uyardılar. Ben de bunun faturasının bana kesileceğini düşündüm" ifadelerini kullandı.


Mahkeme başkanı sanığa, "10 senedir hemşiresin ve basamak nedir bilmiyor musun" diye sordu. Sanık, "Basamak nedir biliyorum basamak göstermeyi bilmiyorum çünkü bu benim değil doktorun görevidir" diye yanıtladı.


Savunmasına devam eden sanık, "Hasan Basri Gök’ün bu işleri ticari amaçlı yaptığını öğrendim. Kendisine ilaç vermedim ve ilaç temin etmedim. Kendisi beni manipüle etmeye çalıştı. Hareketlerinden işkilleniyordum. Kendisine bu yüzden ilaç vermedim. Hastanede olmayan birine notlarımın tamamını atmamı istediler, sürekli bir yönlendirme içindeydim. Farklı işlemler yapmamı istediler" şeklinde konuştu.


Cumhuriyet savcısı sanığa, "Yoğun bakımlarda kamera var mıydı, yoksa neden yoktu" sorusunu yönetti. Sanık, "Yoğun bakımlarda kamera yoktu. Neden yoktu bilmiyorum" diye cevapladı.


"Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi"


Cumhuriyet savcısı sanığa “Epikrizleri doktorlar yazar diyorsun ama konuşmalarda epikriz yazdığına dair konuşmalar mevcut, Hasan Basri Gök’e nede ay sonu epikrizleri değiştireceğini söylüyorsun. Buradaki çelişkiyi açıklar mısın?” şeklinde bir soru sordu. Sanık "Ben epikiriz yazmadım. Konuşmalarda böyle bir şey geçmişse de bilmiyorum. Ağzımdan o şekilde çıkmış olabilir, benim epikriz yazma durumum söz konusu değildir. Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi" ifadelerini kullandı. Duruşmaya 40 dakika ara verildi. Verilen aranın ardından tutuksuz sanıkların savunmasıyla devam edecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Yatak yaralarına dikkat çekmek için etkinlik düzenlendi Afyonkarahisar Devlet Hastanesinde uzun süre yatarak tedavi gören ve sürekli yatağa bağımlı hastalarda oluşan “yatak yaralarına” dikkat çekmek ve yarayı oluşmadan önleyebilmek adına etkinlik düzenlendi. Hastanede yapılan etkinlikte, hasta ve yakınlarının dikkatini çekmek için girişte bir stant oluşturuldu. Afiş ve balonlarla süslenen stantta, hastaneye gelen hasta ve yakınlarına bilgilendirici broşürler dağıtıldı. Opr. Dr. Hilmi Uyar tarafından etkinliğe katılan sağlık personeline ve diğer ziyaretçilere, yatağa bağımlı hastada yarayı önlemek için nasıl pozisyon verilmesi gerektiği bir maket üzerinde uygulamalı anlatıldı. Ayrıca yara oluştuğu takdirde nasıl pansuman yapılması gerektiği, küçük yaranın büyümesini engellemek için neler yapılması gerektiği anlatıldı. Etkinlik sonrası hastane yönetimi adına yapılan açıklamada, “Bilgilendirme ve eğitimler sadece bugünle sınırlı kalmıyor. 2021 yılında Afyonkarahisar Devlet Hastanesinde açılan ‘Diyabetik Ayak ve Yara Bakım Kliniği’nde basınç yaralı hasta yakınlarına eğitimler verilerek evde de bu hastaların nasıl bakılması gerektiği sürekli anlatılıyor. Klinik açıldığı günden beri 478 basınç yaralı hasta yatırılarak tedavisi sağlandı. Ayrıca poliklinikte de 450 basınç yaralı hasta muayene edildi; hastaneye yatmasına gerek olmayanlara ihtiyaç duydukları bilgiler verilip tedavisi düzenlenerek evde tedavisi sağlandı” ifadelerine yer verildi.
Malatya Üniversite Öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesinin Gönüllü Turizm ve İyilik Elçisi Oldu ‘İyilik Elçisi’ Projesi kapsamında Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Yardım İşler Müdürlüğü’ne misafir olan Turgut Özal Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencileri, Yeşilyurt Belediyesi’nin gönüllü turizm ve iyilik elçisi oldular. Yeşilyurt Belediyesi Sosyal Yardım İşler Müdürlüğü ekipleri tarafından otobüslerle yurtlarından alınan üniversite öğrencileri, sırasıyla Yeşilyurt Belediyesi Emanet Çarşısı, Mahmut Çalık&Ahmet Çalık Tekstil Müzesi, Gedik Kültür Merkezi ile Beylerderesi Şehir Parkında ki Savunma Sanayi ve Savaş Makinaları Açık Hava Müzesini gezerek, belediyenin kültürel ve sanatsal hizmetlerinin yanı sıra sosyal yardım faaliyetleri hakkında yetkililerden bilgiler aldılar. Yeşilyurt Belediyesi Emanet Çarşıda düzenlenen bilgilendirme sunumunda üniversite öğrencilerine Yeşilyurt Belediyesinin ‘insan odaklı’ projelerini anlatan Yeşilyurt Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Nogay, ilçenin kültürel, sanatsal ve tarihsel yapısıyla ilgili öğrencilere bilgiler paylaştı. Turgut Özal Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencilerinin Yeşilyurt Belediyesinin gönüllü turizm ve iyilik elçisi olmasından büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade eden Belediye Başkan Yardımcısı Nogay, “Belediye olarak bütün hizmet alanlarında aktif ve dinamik bir şekilde çalışarak toplumun beklentilerine en güzel hizmetlerle karşılık vermeye çalışıyoruz. Sosyal yardım projelerimiz arasında yer alan ‘İyilik Elçisi’ projemiz sayesinde çocuklarımıza ve gençlerimize hem belediyemizin sosyal yardım hizmetlerini anlatıyoruz hem de toplumda iyilik ve yardımseverlik anlayışının güçlenmesine katkı sunuyoruz. Toplumda iyilik anlayışı ne kadar yaygınlaştırılırsa kötülükte o kadar geride durur ve hem kendimiz hem de dünyamız daha da güzelleşecektir. Hayatımızın merkezinde her zaman iyilik olmalı, yardımseverlik olmalıdır. Üniversite eğitimini Turgut Özal Üniversitemizde sürdüren öğrencilerimizin yanı sıra öğretim üyelerimizi misafir ederek, belediyemizin kültürel ve sanatsal mekanları ile sosyal yardımların yapıldığı Emanet Çarşımızda bilgilendirme gezisi düzenledik. Yeşilyurt’umuz tarihsel ve kültürel hazineleriyle, doğa harikası yerleri ve yemeklerinin yanı sıra yeşil alanlarıyla Anadolu’nun tüm zenginliklerini içselleştirmiş bir ilçedir. Bizlerde belediye olarak var olan bu güçlü değerlerin hem ön plana çıkması hem de yaşatılması ve geleceğe taşınması için çok sayıda yatırımı hayata geçirirken, gelecek nesillere daha modern ve yaşam standardı yüksek bir ilçe emanet etmek içinde var gücümüzle çalışıyoruz. Müzelerimizde ve hizmet mekanlarımızda ağırladığımız üniversite öğrencilerimiz artık bizim hem turizm hem de iyilik elçilerimiz oldular. Öğrencilerimize kapılarımız her zaman açıktır, kültürel ve sanatsal mekânlarımızdan yararlanabilirler, onların sağlıklı ve dinamik bir hayat yaşamaları ülkemizin yarınları için çok önemlidir” dedi.
İstanbul Büyükçekmece’deki aile katliamında vefat edenler toprağa verildi İstanbul’da uyuşturucu bağımlısı Bahtiyar Aladağ tarafından katledilen eşi Sevim Aladağ, oğlu Arsal Aladağ ve kayınvalidesi Türkan Soylu, Beykoz’da kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. İstanbul Büyükçekmece, Avcılar ve Esenyurt’ta uyuşturucu bağımlısı olduğu öne sürülen Bahtiyar Aladağ isimli şahıs, annesi Necmiye Aladağ, babası Muhammet Aladağ, dayısının oğlu Şadan Serdar Buke’yi ve kuaföre yaptığı silahlı saldırıda çalışan Mehmet Salih Özsökük isimli kişiyi öldürmüştü. Düzenlediği silahlı saldırılarda eniştesi Gökhan Soylu ve kız kardeşi Buket Aladağ’ı ağır yaralamıştı. Zanlı daha sonra araç içinde silahı kafasına dayayarak intihar etmişti. Saldırganın cinayetlerden önce Büyükçekmece gölü yakınında eşi Sevim Aladağ, 10 yaşındaki Arsal Aladağ ve kayınvalidesi Türkan Soylu’yu da öldürdüğü ortaya çıkmıştı. Olayda hayatını kaybeden Bahtiyar Aladağ’nın eşi Sevim Aladağ, oğlu Arsal Aladağ ve kayınvalidesi Türkan Soylu için bugün, Beykoz Değirmendere Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Cenazeye vefat edenlerin akrabaları, arkadaşları, komşuları ve Beykoz AK Parti İlçe Başkanı Özkan Ayduğan katıldı. Cenazeye katılan yakınları tabutların başında duygu dolu anlar yaşayarak gözyaşlarına hakim olamadı. Öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Sevim Aladağ, Arsal Aladağ ve Türkan Soylu’nun cenazeleri Değirmendere Mahalle Mezarlığı’na defnedildi. “Çok güzel, düzgün bir aile yapıları vardı” Vefat edenlerden Türkan Soylu’nun komşusu, “Komşum, arkadaşım, can yoldaşım. Olay günü aradım, ulaşamadım. Her gün birbirimizi arıyorduk, ulaşamayınca polisler geldi zaten oradan öğrendik katliam işlendiğini ama konduramadım eşini ve kayınvalidesini öldürdüğüne, hiç konduramadım. Katili hiç uyuşturucu kullanırken görmedim. Çok efendi, saygılı hiç sesleri çıkmazdı. Çok güzel, düzgün bir aile yapıları vardı. 25 senedir tanıyorum, nasıl böyle bir şey oldu ben anlamadım” dedi. “Görünüşte iyi bir insandı” Akrabaları Necla Macar, “Ne söyleyeceğimi bilemiyorum, bizde akşam öğrendik. 2 gün olmuş vefat edeli ama biz akşam haberlerde yabancı birini izler gibi izledik. Katili en son geçen sene yazın görmüştüm. Görünüşte iyi bir insandı ailesini hep o gezdirirdi.” ifadelerini kullandı. Aydın Macar isimli akrabaları ise, “Ailesini pikniğe getiriyor Pazar günü, üçünü de orada vuruyor, sonra gidip kendi ailesini vuruyor. Sonra berber dükkânına gidip benim yeğenimi vuruyor, oradan gidiyor başka yere başkasını vuruyor, sonra kendisini vuruyor. Bizde sosyal medyadan öğreniyoruz. Bize haber verecek kimsemiz kalmamış orada. Uyuşturucu kullanacak bir tip değildi. Sürekli eşini, kayınvalidesini cenazeye, düğün derneğe hepsine getirirdi. Öyle bir çocuktu, ne oldu birden bilmiyoruz. Kendi ailesi ile mi sorun yaşadı? Bizle yaşadığını sanmıyorum, çünkü bayağı iyiydi. Çocuğunu da severdi, eşini de severdi, kayınvalidesini de severdi, hiçbir yere onlarsız gitmezdi” dedi. Öte yandan, saldırıda ağır yaralanan, katilin kayınbiraderi Gökhan Soylu’nun tedavisinin hastanede devam ettiği öğrenildi.