GÜNDEM - 22 Şubat 2024 Perşembe 09:38

Yargıtay’dan boşanma davalarında emsal karar: “Alo” demek boşanma sebebi sayıldı

A
A
A

Yargıtay’dan boşanma davalarında emsal olacak bir karar çıktı. Buna göre eşlerin birbirlerine “Alo” demesi boşanma sebebi sayılabilecek. Kararı değerlendiren Av. Fatih Karamercan, “Şaka amaçlı ‘Alo’ demenin boşanma sebebi olacağını düşünmüyorum. Bunun bir süreklilik arz etmesi ve üçüncü şahısların da bunu duyup eşin buna karşı küçük düşürülmesi gerekiyor” dedi. Kararı şaşkınlıkla karşılayan bir vatandaş ise, “Graham Bell bunu duysa buluştan vazgeçerdi” şeklinde ilginç bir tepki verdi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi boşanma davalarında emsal olacak bir karara imza attı. Samsun’da görülen bir boşanma davasında ilk derece mahkeme, eşlerin birbirlerine farklı şekilde kusurlu davranışlarının olmasının yanında taraflardan birinin eşine “Alo” diye hitap etmesini ayrıca kusur saydı ve boşanmalarına karar verdi. Her iki taraf avukatı davada alınan bazı kararlara itiraz ederek istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine başvurdu. İstinaf taleplerinin incelenmesinin ardından tarafların talepleri reddedilince bu kez temyize gidildi. Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de tarafların itirazlarını bu yönde reddederek eşine “Alo” diye hitap etmenin kusurlu bir davranış olduğuna karar verdi. Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan Avukat Fatih Karamercan LL.M. (Legum Magister), kararın doğru yorumlanması gerektiğini söyledi. Karamercan, “Alo” şeklindeki hitabın boşanma sebebi sayılabilmesi için üçüncü şahısların da bunu duyup eşin küçük düşürülmüş olması durumun yaşanması ve bunun süreklilik arz etmesi gerektiğini belirtti. “Alo” sözcüğünün artık boşanma sebebi sayılabileceğini duyan vatandaşlar ise Yargıtay’ın verdiği bu kararı şaşkınlıkla karşıladı.

“Alo” şeklinde hitap etmek boşanma sebebi sayıldı

Karara ilişkin değerlendirmede bulunan Avukat Fatih Karamercan LL.M., “Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma davaları açısında eşlerin birbirlerine karşı hitap şekillerinde eşine ‘Alo’ diye hitap etmenin boşanma sebebi olduğuna karar verdi. Taraflar birbirlerine karşılıklı boşanma davası açmışlar ve farklı şekilde kusurlu davranışlarının olmasının yanında taraflardan birisinin eşine ‘Alo’ diye hitap etmesi mahkeme tarafından kusurlu davranış olarak addedilmiş ve tarafların boşanmalarına karar verilmiş. Taraflar istinaf incelemesine gidilmesi için kararı istinaf etmişler ve istinaf talepleri de ayrı ayrı reddedilmiştir. Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafların itirazlarını bu yönde reddederek eşine ‘Alo’ diye hitap etmenin kusurlu bir davranış olduğuna karar vermiştir. Bu kararı şu şekilde yorumlamak daha doğru olur; Şaka amaçlı ‘Alo’ demenin boşanma sebebi olacağını düşünmüyorum. Ancak bunun bir süreklilik arz etmesi ve üçüncü şahısların da bunu duyup eşin buna karşı küçük düşürülmesi gerekiyor” dedi.

‘Alo’ sözcüğü bir tek telefonda kalsın, eşler birbirine saygı ile sevgi ile yaklaşsın”

Yargıtay’ın “Alo” sözcüğünü boşanma sebebi sayması kararına vatandaşlardan da yorum geldi. Bülent Bozkurt isimli vatandaş, “ ‘Alo’ demenin de yöntemi var. ‘Alo’ dersin normal ama ne söylediğin değil, nasıl söylediğin önemlidir. Hani ‘Alooo’ diye, bu tarzda söylersen hakaret oluyor. Tarz önemli. Aşağılayıcı bir tavır gibi düşünülüyor eşler arasında. Normal yani, dava açtıysa, şikayetçiyse demek ki durumdan şikayetçi. Yoksa normal ‘Alo’ sözcüğünde bir şey yok yani. Biz 30 senelik evliyiz. Sevgi, saygı, birbirine empati yapma, anlama, yardımlaşma, hayatı birlikte paylaşmayı öneriyorum” dedi. Eşi Ayşe Bozkurt ise, “Başka problemler de varmış demek ki. Biz tatlı konuşuyoruz; ‘Aşkım, canım’ gibi. ‘Alo’ sözcüğü bir tek telefonda kalsın, eşler birbirine saygı ile sevgi ile yaklaşsın” diye konuştu.

“Graham Bell bunu duysa buluştan vazgeçerdi”

Yargıtay’ın bu kararını şaşkınlıkla karşılayan Yaprak Yılmaz isimli genç, telefonun ve "Alo" sözünün mucidi Alexander Graham Bell’i de anarak, “İlk defa duydum. Bu devirde boşanmak çok kolaymış. Böyle ise eğer, bir ‘Alo’ demeye. Graham Bell bunu duysa buluştan vazgeçerdi” derken, Can Durgun isimli genç de, “Ben de ilk defa duydum. Kadın bahane olarak kullanmış. Kadın zaten boşanmak istiyordu, bahane olarak kullanmış. Bence öyle” şeklinde konuştu.

“Bence bir evlilik için çok küçük bir şey. Sabır, empati lazım”

Eşi ile 45 yıldır mutlu bir evlilik sürdürdüklerini söyleyen Hatice Aslan isimli kadın, “Bence bir evlilik için çok küçük bir şey. Birtakım şeyleri hoş göreceksin, sabredeceksin ki sürecek. Eski evliliklerle yeni evlilikler çok farklı. Sabır, empati bunların olması lazım. Taşınamayan şeyler var ise evet o zaman, ama onun önünde de en ufak şeyler için değmez. Öncelikle çocuklara yazık. Belki her iki taraftan biri de biraz sonra yaptıklarından, söylediklerinden pişman olacaklar. O anda duymamak, başka zamanda onu sakince izah edip konuşmak, ama ondan rahatsız olduğunu da mutlaka karşıya bildirmek lazım. O zaman sen sorumluluğunu ona vermiş, vazifeni yapmış oluyorsun” dedi. Eşi Remzi Aslan ise, “Bence mantıksız. Sabırlı olmalarını tavsiye ediyoruz. Saygılı olmalarını tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Yunus Emre Şeker - Erhan Can

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Tanı koymada ’yapay zeka’ dönemi Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı ve Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Terzi, yapay zekanın nörolojik hastalıkların tanısında yüzde 90’ın üzerinde doğru bir tanı verdiğini ve yapay zekayı eğitmeye devam ettiklerini söyledi. Türk Nöroloji Derneği ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi yapay zekanın sağlıkta hem tanıyla ilgili hem de hastalığın tedavi sürecinde belirleyiciliğiyle ilgili çalışmalar sürdürüyor. Tıpta özellikle nörolojik hastalıkların tanısında yapay zekayı kullanan Nöroloji Anabilim Dalı ve Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Terzi önemli açıklamalarda bulundu. "Kişinin MR ve yürüme görüntüsü ile sesini makineye yüklüyoruz" Prof. Dr. Murat Terzi, "Yapay zeka veya dijital teknoloji günümüzde oldukça önemlidir. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her alanda çalışmalar devam ediyor. Sağlıkta da yapay zeka çalışmaları sürüyor. Türk Nöroloji Derneği ve OMÜ olarak yapay zeka çalışma ekibimizle beraber sağlıkta hem tanıyla ilgili hem de hastalığın tedavi sürecinde belirleyiciliğiyle ilgili çalışmaları yapıyoruz. Nörolojik hastalıklarda Alzheimer, Parkinson, MS veya sinir, kas hastalıklarıyla ilgili yapay zeka çalışmalarımız var. Burada özellikle emar (MR) görüntülerini, beyin MR’ı veya omurilik MR’ı görüntülerini makineye tanıtarak yapay zeka aracılığıyla bu görüntünün hastalık olabilir veya beyin hangi bölgesinde bir etkilenme olabiliri makineye söyletmeye çalışıyoruz. Özellikle hastaların ses analizleri ve yürüme analizleri ekleyerek hastalarda tanıya varmaya çalışıyoruz. Baktığımızda yapay zekanın yüzde 90’ın üzerinde bazen yüzde 95’lerde doğru bir tanı koyabildiğini, ayırıcı tanı yapabildiğini ve hastalığın seyri ile ilgili önemli bilgiler verdiğini görüyoruz. Yapay zeka şu anda gelişme aşamasındadır" dedi. "Yüzlerce hasta kaydı yaptık" MS hastaları ilgili yüzlerce hasta kaydı yaptıklarını ifade eden Terzi, "Özellikle MS ile ilgili geliştirdiğimiz veri tabanıyla ilgili MS hastalarımız bu veri tabanına kaydediyoruz. Şu anda yüzlerce hasta kaydı yaptık. Tabii, bunları söyleyebilmek için daha fazla verilerin analiz edilmesine gerek var. Başka arşivde olmayan sadece kendi vakalarımızı, olgularımızı kullanarak bu yapay zekayı geliştiriyoruz. Bunu yaparken mühendislerle, psikologlarla, fizyoterapistlerle iş birliği içerisinde entegre bir şekilde bunu yapmaya çalışıyoruz. Hem Amerika’dan hem de Avrupa’nın bazı ülkelerinden hem komşu coğrafya ülkelerimizle geliştirme arzusundayız. İş birliklerimiz devam ediyor. Bizim amacımız yapay zekayı en iyi şekilde eğitmektir" diye konuştu.
Erzurum Eski Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi Binası artık Erzurum Lisesi’nin Erzurum’da eski Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi Binası, Erzurum Lisesinin hizmetine tahsis edildi. Erzurum’un Yakutiye ilçesi Gez Mahallesi’nde yer alan ve Millî Savunma Bakanlığına tahsisli olan, 31 bin 738 metrekare yüzölçümlü Eski Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi binası, Erzurum Lisesi tarafından sınıf ve eğitim alanı olarak kullanılmak üzere Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edildi. Tahsis süreci, her iki Bakanlığın onayı ve Vali Mustafa Çiftçi ile 9. Kolordu Komutanı Tümgeneral Tuncay Altuğ arasında imzalanan protokol ile tamamlandı. 02 Ocak 2025 Perşembe günü Vali Mustafa Çiftçi ile 9 Kolordu ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Tuncay Altuğ arasında imzalanan protokol kapsamında; tarihi binada yer alan Gıda Kontrol Müfreze Komutanlığı ile Bölge Bando Komutanlığı, Harbiye-2 ve Palandöken Kışlalarına taşınacak. Bu taşınma süreci için ihtiyaç duyulan bina bakım ve onarım çalışmalarını İl Milli Eğitim Müdürlüğü üstlenecek. Ayrıca yeni orduevi yapılana kadar, Eski Mareşal Fevzi Çakmak Hastanesi binasının bitişiğinde bulunan motel, Millî Savunma Bakanlığı tarafından kullanılmaya devam edecek. Vali Mustafa Çiftçi, sürecin tamamlanmasında katkı sunan Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin ve Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler’e teşekkürlerini iletti. Vali Çiftçi, tarihi binanın Erzurum Lisesi öğrencilerine yeni bir eğitim alanı olarak kazandırılmasının, Erzurum’un eğitim hayatı açısından önemli bir adım olduğunu, ifade etti. Yeni tahsis edilen bu alanın eğitim camiasına ve öğrencilere hayırlı olması temennisinde bulundu. Vali Mustafa Çiftçi, konuyu takip edip Erzurum lehine girişimlerde bulunan Erzurum Milletvekillerine, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e, AK Parti Erzurum İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu’na da teşekkür etti.
İstanbul Esenyurt Belediyesi’nden vatandaşlara gravür sanatı eğitimi Esenyurt Belediyesi, kültür ve sanat kursları çatısı altında vatandaşlara birçok farklı alanda eğitim veriyor. Esenyurt halkı bu kurslarda hem eğlenerek öğreniyor hem de kaliteli zaman geçiriyor. Esenyurt Belediyesinin birçok dalda açtığı kurslar vatandaşlar tarafından büyük ilgi görüyor. Belediyenin Gravür Kursu’na katılan vatandaşlar, hem el becerilerini geliştiriyor hem de sosyalleşme imkanı buluyor. Uzman eğitmenler tarafından verilen derslerde Esenyurtlular birbirinden güzel çalışmalara imza atarken, sanat yoluyla kendilerini ifade etme şansını da yakalamış oluyor. Yaptıkları eserleri satışa sunarak gelir elde etme şansına sahip olan kursiyerler için bu kurslar sadece bir hobi değil, aynı zamanda ekonomik bir kazanç kapısı olarak da öne çıkıyor. Gravür sanatını öğrenmek isteyenler, belediyenin online kayıt sistemi üzerinden başvuru yaparak kurslara katılabiliyor. “Resimleri pazarlama şansımız da oluyor” Belediyenin açmış olduğu ücretsiz kurslardan memnun kaldığını ifade eden Uğur Ünal şöyle konuştu; “Burada ahşap yakma gravür kursuna katılıyoruz. Aslında yaptığımız iş, rehabilitasyon gibi bir şey. Resim yaparken sabrımızı deniyoruz, el motor becerilerimizi geliştirip sağlamlaştırıyoruz. En önemlisi dostluğumuz ve arkadaşlığımız burada çok güçlü. Yaptığımız işten gerçekten keyif alıyoruz. Herkes kendi gönlüne göre resimler yapabiliyor ve ürettiğimiz ürünleri satışa sunabiliyoruz. Ben şu anda karlı bir ağaç ve ev resmi yapıyorum. Bu sanat hem beceri hem de sabır gerektiren bir şey. Sabrınız yoksa bu resmi yapmanız imkansız. Çok sabırlı davranmanız gerekiyor.” “Kursiyerlerimizin hobi edinmelerini sağlıyoruz” Belediye bünyesinde ahşap yakma sanatı öğretmeni olarak görev yapan Yeliz Kervan, bu dersin vatandaşlar için adeta bir terapi niteliği taşıdığını belirterek şöyle konuştu: “Esenyurt Belediyesi Kültür İşleri’ne bağlı merkezlerimizde kursiyerlerimize bu sanatı öğretiyoruz. Buradaki temel amacımız, kursiyerlerimizin hobi edinmelerini, sosyalleşmelerini ve aynı zamanda ürettikleri ürünleri pazarlayabilmelerini sağlamak. Belediyemiz bu konuda bize tam destek veriyor. Derslerimiz adeta bir rehabilitasyon gibi; sabır, özen ve incelik isteyen bir çalışma. Ancak severek yapıldığında çok keyif alacağınız bir branş. Gravür sanatı eğitimi almak isteyen komşularımız, belediyemizin online kayıt sistemi üzerinden kayıt yaptırabilirler. Dersimiz el sanatları grubuna dâhil. İnsanlar bu branşı pek bilmiyor ama geldiklerinde ve denediklerinde çok keyif alıyorlar. Gerçekten insanı dinçleştiren, sakinleştiren ve ortaya ürünler çıktıkça çok mutlu eden bir branş. Uzun soluklu bir çalışma; insanlar bir kez başladıklarında kolay kolay bırakmak istemiyorlar ve yıllarca devam ediyorlar. Ürettikleri eserleri satışa sunarak gelir elde ettiklerinde ise işin keyfi daha da artıyor. Bu nedenle gerçekten tavsiye ediyorum, en azından bir kere denemeleri gerektiğini düşünüyorum.”